![]() |
Tesettür seferberliği İle İlgili Tüm Haberler
Mustazaf Der `Tesettür Seferberliği` Başlattı
'Tesettüre Çağrı' Etkinliklerinin startı verildi. Tesettür Seferberliği Başlatılmalıdır Çağrısına İcabet! 'Haydi Kızlar, Eylül'de Başörtüyle Okula Gitmeye' Sevgi Der' den Tesettür Semineri Sevgi-Der (Sevgi Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği) bayanlara özel "Tesettürü Sevme ve Sevdirme Etkinliği" düzenliyor. BATMAN - Sevgi-Der (Sevgi Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği) tesettür semineri düzenliyor. 14 Temmuz Perşembe günü Saat: 14.00'da Vural Konferans Salonunda bayanlara özel ve ücretsiz olan "Tesettürü Sevme ve Sevdirme Etkinliği" seminerine tüm bayanlar davet edildi. Seminerde, Kur'an-ı Kerim Tilaveti, Sinevizyon gösterimi, ilahi ve marşlardan sonra Türkçe ve Kürtçe konuşmalar yapılacak. Kısa tiyatro gösterimi, örtü yasağı mağdurlarının hatıraları ve şiirlerle devam edecek olan seminer, okunacak duayla son bulacak. 14 Temmuz Perşembe günü düzenlenecek olan seminer ile ilgili açıklamada bulunan Batman Sevgi-Der Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Ortaç amaçlarının, Allah'ın emri olan tesettürün Müslüman kadınlar ve kızlar üzerindeki farziyetine, dünya ve ahiretlerine yönelik olumlu neticelerine değinmek, halen kamusal alanda devam eden haksız ve saçma örtünme yasağına dikkatleri çekmek olduğunu belirtti. "Tesettürü Sevme ve Sevdirme Etkinliği" semineriyle vicdanlarda derin yaralar açan yasak aleyhinde kamuoyu oluşturmayı amaçladıklarını belirten Ortaç, "Amacımız bir sivil toplum kuruluşu olarak, toplumun her katmanına, başta bu işin çözüm mercii meclis olmak üzere halkımızın yasak aleyhindeki mesajını sunmaktır." dedi. (M. Salih Özcan -İLKHA) http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/news/47798.jpg |
`Tesettür İslam`ın Nişanlarındandır`
Sevgi-Der tarafında bayanlara özel düzenlenen seminerde, tesettür seferberliğinin başlatıldığını ve tesettür konusunda halkın bilinçlendirilmesinin toplumda değişimlere vesile olacağı kaydedildi. BATMAN - Hak ve Özgürlükler Platformunun geçen hafta başlattığı tesettür seferberliği kapsamında platform üyesi derneklerden Sevgi-Der (Sevgi Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği) bugün saat 14.00`da Vural Konferans Salonunda bayanlara özel "Tesettürü Sevme ve Sevdirme" semineri düzenledi. Seminer Kur`an-ı Kerim tilavetiyle başlayan seminer, tesettür yasağının tarihçesi ve yasağa karşı verilen mücadelenin seyri hakkında sunulan sinevizyon gösterimiyle devam etti. Yoğun ve kalabalık bir katılımın olduğu programda okunan ilahi ve marşlar katılımcıları duygulandırdı. "Tesettür Seferberliği Başlattık" "Tesettürü Sevme ve Sevdirme" seminerinde konuşan Sevgi-Der üyelerinden Aynur Çöklü, gündemlerinde tesettür seferberliği olduğunu ve tesettür kavramının sıkça duyulacağını söyledi. Toplumsal yozlaşmanın, ahlaki çöküntünün had safhaya vardığını, aile, namus mefhumu ve manevi değer yargılarının kıymetsizleştirildiğini belirten Çöklü, tesettür konusunda halkın bilinçlendirilmesi toplum merkezinde değişimlere vesile olacağını kaydetti. İşte bu bilinç ve tespitle tesettür seferberliği başlattıklarını söyleyen Çöklü, "Adı üstünde seferberlik. Maddi manevi tüm imkânlarımızı bu mesele üzerinde yoğunlaştırmak, fedakârlıkta bulunmak ve bu iş için emek ve zaman harcamalıyız." dedi. "Millet Ne Durumda Olursa Olsun Referansımız İslam`dır." Yüksek manevi değerlere sahip bir neslin, Müslüman kadınların gayret ve çabalarıyla yetişebileceğinin mümkün olacağını vurgulayan Çöklü, tesettürün mahiyeti hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Çöklü, "Kendimizi toplumun bozulan yanlış adet ve göreneklerine göre değil, İslam`a teslim etmeliyiz. Milletin aşırı açık- saçıklığına bakıp "Bizler millete göre daha iyiyiz. Millet bu kadarını da yapmıyor. Bizler de aşırıya gitmeyelim." evhamına kapılmaktan daha tehlikeli bir bakış açısı yoktur. Çok tehlikeli sözler ve düşünceler bunlar. Millet ne durumda olursa olsun referansımız İslam`dır. Bizim ölçütümüz millet değil, İslami yaşam tarzıdır. Şurası unutulmamalıdır ki bu bahanelerin hiçbir haklı tarafı olmadığı gibi, bu düşünce sorumluluğumuzu da hafifletmez." ifadelerini kullandı. "Allahın Emrini Her Şeyin Üstünde Tutun" Tesettür seminerinde Kürtçe konuşma yapan dernek üyelerinden Saliha Önen, insanların açık düşmanı olan şeytanın, kendisi gibi insanlarında Allah`ın rahmetinden uzaklaştırılmasını ve azabına nail olmasını istediğini ve dolayısıyla Müslüman bayanların tesettüre çok dikkat etmeleri gerektiğini söyledi. Önen, Dıyêmin, xuşkêmin hay ji nuxmandina xwe hebin, emrê Xweda raserî hertişti bigrin.(Annelerim, bacılarım tesettürünüze önem verin. Allah`ın emrini her şeyin üstünde tutun.) Nîşanî şeytan u dostêwî bidin, ku win lêpey Qur`an`êne, ümmeta Muhemmed`ine çarçeflî, mantolî, biçarik u şerpelîne.(Şeytan ve dostlarına Kuran`ın peşinde ve Muhammed`in Ümmeti olduğunuzu çarşafınızla, mantonuzla, tülbent ve eşarbınızla gösterin)" şeklinde konuştu. "Tesettür İslam`ın Nişanlarındandır" Ezan, cami ve Kâbe nasıl ki İslam`ın nişanlarından ise tesettüründe İslam`ın nişanlarından olduğunu söyleyen Önen, " Pîrekê temamê dînê berya Îslamyetê nixmandıbune…(İslam`dan önceki bütün dinlerdeki kadınlar tesettürlüdür.) Pirekê dînê Îslamê, lê her alîyê cîhanê ancağ bê nuxmandina xwe têne naskirin. (İslam dinindeki kadınlar dünyanın her tarafında tesettürle tanınıyorlar.) Çewa ku Azan, Camî, Nimêj u Ka`be âlametê dînê Îslamêne, nuxmandına weyı lê gori Qur`an`ê u Hedîsê resulê Xweda jı, âlamet u nîşan u sancağe jibuna dînê Îslamê.(Ezan, cami, namaz ve Kâbe nasıl ki İslamın alametidirler. Kuran ve Peygamberimizin hadislerine göre tesettürde İslam Dininin nişanı ve sancağıdır) dedi. "Başörtüsü Yasağına Karşı Mücadele Edilmeli." Dünya hayatının oyun olmadığını ve imtihan yeri olduğunu söyleyen Önen, cenneti kazanmanın da ucuz olmadığını sözlerine ekleyerek, Allahın emri olan tesettürün yasaklandığını söyledi. Önen, yapılan bu hukuk dışı yasağı kabul etmediklerini ve bu yasağa karşı mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı Tesettür Semineri daha sonra, tesettür mücadelesi verirken Konya`da şaibeli bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden şehide Filiz Beyaz`ın mücadelesini konu alan 3 perdelik kısa bir tiyatro sunumu yapıldı. Hak ve Özgürlükler Platformunun tesettür hakkında hazırlamış olduğu tesettürle ilgili broşürler seminer sonrası katılımcılara dağıtıldı. http://www.ilkehaberajansi.com.tr/im...hoto/24261.jpg http://www.ilkehaberajansi.com.tr/im...hoto/24259.jpg http://www.ilkehaberajansi.com.tr/im...hoto/24262.jpg M. Salih Özcan -İLKHA http://www.dogruhaber.com.tr/Haber/T...ndir-8968.html |
|
Türk bayrağı yok :@
|
başka şeylere odaklanalım değerli kardeşim :)
|
Odaklanalım,siyah çarşaf değil de neden beyazı yok ?
|
Alıntı:
|
Alıntı:
güzel etkinlik..benim gibilere örnek oldun :) |
Arkadaşlar tesettür için yapılabilecek şeyler değinildiği gibi bir eğitim süreci ve arkadaş çevresi etilidir. ama bunu gerekliliği anlatılarak olabilir zorlama olmamalı , bireyin kendi kişiliği oturmuşsa fazla yapılacak birşey yoktur.
kişiliği tam oturmamış dinin gerekliliğine susamış kişiler daha çabuk kabullenebilirler. |
öyle ama bir ara kapalı modası diye birşey çıktı. herkez başını kapattı diger taraflarını degil... sanırım bu moda bu sene geçti çünkü aynı kişileri açık görüyorum
|
tesettür bilinci çekirdekten başlamalı hel bi 10 yaşına gelsin sonra hele bi ilköğretimi bitirsin sonra hele bi lise bitsin sonra hele bir üniversite kazansın sonra üni bitirsin derken zaten artık ne bilinç kalmıştır nede ana babayı dinleme kalmıştır. tabi bunnun sonrasında iş hayatı falan var kariyer var falan ohoooo varda var
|
Mustazaf Der Diyarbakır Şubesi`nden Tesettür Semineri
Mustazaf Der Diyarbakır Şubesi, "Tesettür Seferberliği" kampanyası çerçevesinde dernek binasında seminer düzenledi. Seminerde, tesettürün Allah`ın emri olduğuna dair ayetler okunarak, tesettürün toplumsal boyutları ele alındı. DİYARBAKIR - Türkiye genelinde "Tesettür Seferberliği" başlatan Mustazaf Der, Diyarbakır Şubesinde seminer verdi. Akşam saat: 20.00`de başlayan seminerde eğitimci Yahya Oğraş, tesettür üzerine bir konuşma yaptı. Nur Süresi 31 ve Ahzap Süresi 59. Ayetleri Tesettür ile ilgili ayetlerin indiğini ifade eden Oğraş, Nur suresinin 31.ayetinden biraz okudu; "Ey Muhammed; Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler." Oğraş, daha sonra Ahzap Süresi 59. Ayeti okudu; "Ey Peygamber! Kendi eşlerine, kızlarına ve Müslüman kadınları*na de ki: Dış elbiselerini (sokak kıyafetlerini) üzerlerine alıp örtünsünler. Bu onların (iffetli) tanınmalarına, eziyet edilmemelerine daha uygun olanı*dır. Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir." Hz Aişe`den rivayet edilen bir hadiseyi anlatan Oğraş, "bu ayetler indiği zaman Ensar ve Muhacir bayanlar, eteklerinden bir parça yırtarak, başlarını örttüler" dedi. Oğraş, "Mevzu ilahi emir olunca bize düşen itaat etmektir" diye konuştu. Kadın Nasıl Şekil Almışsa Toplum Ona Göre Şekillenir Peygamber Efendimizin "Örtünmüşler, ama çıplaktırlar" şeklindeki hadisi şerifi okuyan Oğraş, bu hadisin gerçekliğine günümüzde sık karşılaştıklarını söyledi. Oğraş sözlerini şöyle sürdürdü: "İslam`da tesettürün anlamı yüz, el ve ayak dışındaki bütün vücudun kapanmasıdır. Bazı İslam âlimleri, `eğer fitne varsa yüzlerini de kapatsınlar` diyor. Eğer bir toplumda kadın nasıl şekil almış ise toplum da ona göre şekillenir." Tesettürü Toplumdan Yavaş Yavaş Kopardılar Cumhuriyetin kuruluşuyla beraber birkaç yasağın çıkartıldığını ifade eden Oğraş, ancak tesettürle ilgili bir yasağın çıkmadığını söyledi. Oğraş, "Örneğin şapka konunu çıkartıldı ve şapka giymeyi reddeden veya bununla ilgili risale yazan İskilipli Atıf Hocalar idamla cezalandırıldı. Ama tesettürle ilgili bir yasak çıkmadı; çünkü o zamanlar tesettür toplumda çok yaygındı. Bu yüzden yasaklamak yerine yavaş yavaş toplumdan koparmaya karar verdiler. Cumhuriyet Gazetesi`nin öncülüğünde ilk defa `güzellik yarışması` düzenlendi" dedi. Tesettürü Bekleyen İki Tehlike… Tesettürün iki tehlikeyle karşı karşıya olduğunu belirten Oğraş, birincisi, "Ne kadar çıplak isen o kadar özgürsün anlayışı", ikincisi de "Tesettürü ruhsuzlaştırmak" olarak ifade etti. Oğraş, "Modacılar ile tesettür ruhsuzlaştırılıyor. Oysa her ibadetin ruhu takvadır. İslam`da tesettür, Kur`an`a dayanan tesettürdür. Vücudu kapatan bol elbise tesettürdür. Bu çarşafta, pardösü de olabilir. Ama bizim için ideal olan çarşaftır. İslam gelmeden önce kadının değeri yoktu, İslam ile kadının değeri arttı" dedi. Herkes Üzerine Düşeni Yerine Getirmeli Tesettür seferberliği kampanyasına katılımcılardan destek isteyen Oğraş, gayret sarf edilmesini istedi. Oğraş, "Maddi olarak, üzerimizdeki görevleri yerine getirmemiz lazım, örneğin bir çarşaf veya pardösüyü komşumuza veya yakınlarımıza hediye edebiliriz. Bir başörtüsünü hediye edebiliriz. Bizler bunu yerine getirmemiz gerekir, yoksa yarın Allah`ın huzurunda hesap vereceğiz. Bizler tesettür seferberliğini iki sebepten dolayı yapıyoruz; birincisi fıtri nedenlerinden ikincisi de ilahi hükmün gerekliliği olduğu için…" diye konuştu. M. Salih Keskin - İLKHA |
Alıntı:
|
bazıları var üstü tophane altı şişhane...
bence bunlara lazım gerek... |
Hak ve Özgürlükler Platformu`ndan Tesettür Broşürü
Hak ve Özgürlükler Platformu, "Tesettür Seferberliği" kapsamında vatandaşların haklarını konu alan ve başörtüyle okula gitmeyi yasaklayan bir kanun olmadığını anlatan broşür hazırlayarak vatandaşlara dağıttı. BATMAN - Batman Hak ve Özgürlükler Platformu "Tesettür Seferberliği" kapsamında vatandaşların kızlarını başörtüyle okula göndermeleri önünde bir engel olmadığını ve haklarını konu alan "Tesettür ve Örtülü Okumak Hakkımız" adlı broşür hazırlayarak, Cuma namazında Batman`daki bütün camilerde vatandaşlara dağıttı. Vatandaşların broşürlere oldukla ilgi gösterdiği gözlendi. Hazırlanan broşürlerin tam metni: Ey Duyarlı Müslüman! Senin kızına ilköğretimde başörtülü okuduğu için senin zihnine yerleştirilen yasak dışında başka bir yasak yoktur. Zihnindeki bu yasağı kır. Bu saatten sonra Allah`ın katında "zorlandım, zoraki yaptırdılar" savunmasını yapamazsın. Çünkü başörtüsüyle okumak isteyen kızının başörtüsünü açtırmaya zorlayabilecek bir yasak yoktur. Yine eğitim ve öğretim yılının başından itibaren örtülü okumak isteyen kızının yanında okula git. Kızına güven ver ve onun yanında olduğunu hissettir. Okul yönetiminin diretmesi durumunda yasal prosedürü hatırlat. Keyfi davrandıklarında sivil toplum kuruluşlarını çağır. Hiçbir mevzuatta okula almama gibi bir yaptırım yoktur. İlköğretimde İslama uygun giyinmeyen çocuk daha sonra edineceği alışkanlıkla uygunsuz giyimi normal karşılamaya başlayacaktır. Çocuğunuza baskı yapmayın ama örtünmeye başlamışsa sonuna kadar onunla olun. İlköğretimde eğitim zorunlu olup veli, çocuğunu hangi elbise ile gönderirse göndersin okul yönetimi öğrenciyi almamazlık yetkisine sahip değildir. İlköğretimde 5. Sınıfa kadar disiplin cezası yoktur. Mevcut yasakçı sistemin, ilköğretimdeki çocuklarımızın Meryemi iffet ve İslam şiarıyla okumasını engellemek için sadece kafalarda oluşturduğu yasak dışında bir yasak yoktur. Bu kafalarda oluşturulan yasak da artık kırılmaya başlamıştır. Hz. Meryem`in eğitim almasını engellemek isteyen hahamlar nasıl Hz. Meryem`in eğitim almasını engellemekte başarısız olmuşlarsa ve engelleyecek bir kural, kitaptan bir yasa bulamamışlarsa günümüzdeki takipçileri de aynı başarısızlığa mahkûmdurlar. "Kızlarınızı okutmak istiyorsanız Allah`ın emrini çiğneyeceksiniz!" diyen yasakçı zihniyetin insafına ve merhametine çocuklarımızı terk edemeyiz. Olmayan yasak, Ecenur kızımızın simgeleşen direnişi ve sonrasında yüzlerce kızımızın direnişiyle kafalardan da silinmeye başlamıştır. Yasakçı sistemi sahiplenenlerin tüm çırpınmalarına rağmen yasağın sadece zihinlerde olduğu ortaya çıkmıştır. İlköğretim 1. 2. 3. 4. ve 5. Sınıflara Uygulanabilecek Yaptırımlar ve Sizin Haklarınız • İlköğretim 1. 2. 3. 4. 5. sınıflara giden kız çocuklarına kılık kıyafete aykırı giyinmeden dolayı kanunen hiçbir ceza verilemez. • Sınıftan çıkarma veya okula almama yapılamaz. Yapanlar suç işlemiş olur. (TCK, Madde:112) • Okula almama, tehdit, hakaret, ikna odalarına alma, psikolojik baskı yapma, sınıf arkadaşlarının önünde "sen niye böyle geliyorsun?" gibi hiçbir uygulama yapılamaz. Yapanlar suç işlemiş olur. • Velilerin, çocukları ile birlikte sınıfa girebilme ve ders takip haklarının olduğunu unutmayınız. • Yaşanan tüm hukuksuzluklar ve fiili müdahaleler tutanak altına alınmalı ve hiç zaman kaybetmeden suç duyurusunda bulunulmalıdır. • Kılık kıyafete aykırı okula gelen öğretmen de suç işlemiş olur. • Okula alınmayan veya dersten çıkarılan çocuğunuzu, sizin okul ve derse alıp içeriye koyma hakkınız vardır. Engel olan okul personelleri suç işlemiş olurlar. İlköğretim 6. 7. 8. Sınıflara Uygulanabilecek Yaptırımlar ve Sizin Haklarınız Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği 109. Madde B fıkrası kınama yaptırımını gerektiren davranışlar başlığında 5. Bent kılık ve kıyafet kurallarına uymamaya kınama cezası öngörmektedir. 109. Madde C fıkrası 17. Bendinde kılık ve kıyafet yönetmeliğine uymamakta ısrar etmek, okul değiştirme yaptırımını gerektiren davranış olarak belirtilmektedir. Bu madde sadece başörtüsü için değil, okula siyah önlükle gitmeyenler, pantolonla okula gelen kız öğrenciler ve diğer kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı bir şekilde okula gelen tüm öğrenciler ve öğretmenler için de geçerlidir. Sadece başörtülülere uygulandığında ayrımcılık suçu işlenmiş olacaktır. Başörtüsüne başka bir yaptırımda yoktur. * İlköğretim 6. 7. 8. sınıflara giden kız çocuklarına kılık kıyafet kurallarına aykırı giyinmeden dolayı; uyarı, kınama dışında okula almama veya atma gibi bir ceza verilemez. * Uyarı ve kınama uygulansa bile okuma hakkına engel olunamaz. * Ceza ise bir defaya mahsus verilebilir. Aynı ceza ikinci defa verilemez. (K. K. Yönetmelik, Madde: 111/e) Adrese dayalı kayıt sistemi nedeni ile sürgün cezası artık verilemez. Böyle bir ceza artık geçersizdir. Eğitim ve Öğretim Hakkını Engellemenin Cezası TCK Madde 112: Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla; a) Devletçe kurulan veya kamu mekânlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine, b) Öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına, engel olunması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Asliye Ceza) İslami Duyarlılık Sahibi Değerli Veli; Başörtüsünün İslamın emri olduğuna şüphe yoktur. Kızlarımızın ve kadınlarımızın Allah`ın emri gereği başörtülü olmasını ve bu şekilde toplum(kamu)sal faaliyete katılmasını, devlet ve devleti kaptırmamacasına sahiplenen zihniyet kabullenmemektedir. Bu zihniyet ya da yönetmenlik değişiklikleriyle sıhhate kavuşacak, düzelecek ve başörtülüleri birinci sınıf vatandaş kabul edecek bir zihniyet de değildir. Bu zihniyet de ortada bir yasak olmasına rağmen sanki bir yasak varmış gibi toplumumuzu baskı altına almış ve insanların kafasında oluşturduğu bu yasakçı zihniyetle şimdiye kadar başörtülülerin şimdiye kadar toplum(kamu)sal faaliyetlere katılmasını engellemeye çalışmıştır. Hukukta hürriyete getirilecek kısıtlamalar ve yasakların açık ve net ifadeyle belirtilmesi zorunludur. Yorum yoluyla yasak oluşturulamaz. Başörtüsü ister inanç hürriyeti, ister kişilik bütünlüğü hakkı olarak düşünülsün sonuçta insani hak ve hürriyet kapsamındadır. Bu hak ve hürriyeti kısıtlamak veya yasaklamak hiç kimsenin hakkı olmadığı gibi direk yasak olduğunu belirtir hiçbir yasa ve yönetmelik de yoktur. Hak ve Hürriyetler; olağanüstü durumlarda kanunla kalıcı olarak değil ancak geçici olarak sınırlanabilir. Şu an Kenan Evren`in anti demokratik döneminde çıkarılan (1981 tarihli kılık kıyafet yönetmeliği) yönetmelik üzerinden hürriyetleri kısıtlama ile ilgili yorumlamalar yapılarak başörtüsü yasak gösterilmek istenmektedir. İslam`ın toplumda kendisini hissetmesine tahammül edemeyen zihniyet, İslam`ın vicdanları ve akılları Ahiret muhasebesine yönelteceği korkusu taşımaktadır. Bu nedenle bulundukları alanlarda başörtüsünü İslami çağrışım yapmasından dolayı görmek istememektedirler. Tıpkı mezarlık kapısında ölümü hatırlatan ayeti görmek istemedikleri gibi… Var olma amacı toplumdaki kargaşayı önlemek, insanların hak ve hukukunu almasını sağlamak ve toplum düzeninin bozulmasını engellemek olan devletler; ne yazık ki, bu amaçlar için değil de kendini yaşatmak ve kendisini elinde tutan kişilerin güç ve kudret kaynağı haline gelip asli var oluş sebeplerinden günümüzde uzaklaşmışlardır… İnancın gereği olan tesettür, hayâ ve iffet timsali örtünme ve örtülü okuma hakkımızın bilinmesi için bu çalışmayı hazırlama gereği duyduk… Başarı Allah-u Teâlâ`dandır… M.Salih Özcan, M.Sıddık Demir - İLKHA http://www.ilkehaberajansi.com.tr/im...hoto/24290.jpg http://www.ilkehaberajansi.com.tr/im...hoto/24291.jpg http://www.ilkehaberajansi.com.tr/im...hoto/24292.jpg |
İyi hoşta seminer resimlerine bakın bir tane başı açık yok.
Kime neyi sevdiriyorlar anlamadım.Bence gereksiz bir organizasyon hiçbir fayda vermediğini ve vermeyeceğini düşünüyorum. Ve hazırlanan broşürlerin başörtüsüne serbestlik getiren bölümlerinin amatörce hazırlandığını düşünüyorum. 1. 2. 3. 4. 5. Sınıflarmış 6. 7. 8. sınıfmış filan hikaye bunlar.Kamusal alan değilmi okullar? Bitti. Bide adam güzel güzel yazmış yok şöyle haklarınız var yok böyle haklarınız var diye. İnsanları tahrik etmekten başka bir şey değil. Mevcut koşullarda düzenlemeler yapılmadan yasaklar kaldırılamaz.Bizler daha üniversite okuyan reşit insanlarımıza başörtüsü yolunu tam açamadık. Daha lisede okuyupta başını örtmek isteyen kardeşlerimize serbestlik getiremedik.Birileri çıkıp ilk okulkan bahsediyor. |
öncelikle başötüyü neden takılması gerektiği öğretilse....
bu 2 metrelik bezi kafasına saranlar ne için taktıklarını çğrenmiş olur bizimde midemiz kalkmaz... |
Alıntı:
ayrıca başı açık görmemen sevindirici olması gerekmez miydi ? da eksiklik olarak görmeye çalışıyorsun. ve bunlar bilinçlendime ve direniş haklarını öğrenme seminerleridir. önce kendimizi eğitelim kendimizi tamamlayalım. açıkların sırası da gelecek inş. sanırım bide furuatlı bir fetva çıkmadığı için tahrik oluyor. |
Alıntı:
|
molla bu konu için söylemedim ki..
genel olarak konuştum... etkinlik için amenna... ona lafım yok... |
Alıntı:
"öncelikle başötüyü neden takılması gerektiği öğretilse..." öğretilmeye çalışılıyor demek istedim. |
Alıntı:
Başörtülü olanlar zaten benimsemiş ki takıyor başörtüsünü. Direniş hakkı dediğinizde hukuk bilmezlikten başka bişey değil.Düzenlemelerin yapılması gerekiyor bildiride yazdığı şekilde olmaz.Hangi hukukçuya sorarsan sor düzenleme şart. Eylül hazırlığı dediğiniz şey sanırım öğrencileri başörtülü bir şekilde okula sokmak.Benim görüşüm yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik bir çuval inciri berbat etmeyelim.bu dönem yeni anayasa yapılacağını herkez biliyor artık.Şimdi tekrardan şeriat geliyormu küçük çoçuklar kapatılacakmı şeklinde haberler duymak istemiyorum.Siyasetten birazda olsa anlarım yapılacak böyle bir girişim başörtüsü karşıtlarının eline koz verecektir. Ben samimiyet noktasında hiçbir eksiklerinin olduğunu düşünmüyorum.Sadece önümüzdeki süreçlere zarar vermesinden korkuyorum. |
Alıntı:
evet eylül de Allah kısmet ederse aynen öyle olacaktır. birilerinin bu ilk okuldur düzenleme yapmaya gerek yoktur demelerine izin verilmeyecektir ve orda da bir sorun olduğu bazılarının gözüne sokulacaktır. evet hukuk tanımazlıktır ve o hukuku tanımıyoruz Allah hükmü varken. Anayasa bahene edilip karşı çıkılmasınındda hiç bir mantığı olamaz dünyanın her yerinde bir yasa değişikliği istendiğinde gösteriler eylemler protestolar yapılıyor. buda yasayı değiştirmek isteyenlerin elinde koz oluyor. tükiyede neden ters işliyor aman ses etmeyin zalimler duymasın. sesimizi kaldıracaz nerden kopuyorsa kopsun. karşıtların eline koz verilecekmiş asıl değiştirmek isteyenlerin eline koz verilecektir. Niyetleri varsa tabiki. biz sadece üni değil her alanda tesettürün serbest olmasından yanayız. ve bunun mucadelesini de vereceğiz inş. ülkemizin müslümanları hala ezilmişlik psikolojisiden kurtulmadılar aman zalinmler hak istediğimizi duymasınlar nasıl bir hak arama ise artık. ( belki 50 yıl sonra çözme hayalleri vardır ) bilmiyorum ama biz bu yasa döneminde çözülsün istiyoruz ve böyle bir istek böyle bir talep olduğunu türkiyeye duyuracağız inş. |
kardeşim sizin derdiniz üzüm yemek mi bağcıyı dövmek mi?
aynı şekilde birileride rektörler başörtülelere selam duracaklar demiştide hala selam duruluyor.. |
Alıntı:
yav konu için konuşmuyorum.. genel olarak konuştum.. |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Ülkemizde müslümanlar hiç olmadığı kadar müslümanlığını hissediği bir dönemdeyiz ve asla ezilmişlik psikolojisi içerisinde değillerdir.Resmin bütününü gördüğümü düşünerek yanlış bir zaman ve yanlış bir yöntem olarak adlandıracağım bu eylemi? Son olarak dediğim gibi ben şuanda duygularımı geri pilana alıp ajandamı çantama koyuyorum siz ise elinizde taşıyorsunuz.Aslında ikimizdede aynı ajandadan var ve içinde aynı şeyler yazıyor. |
bağ senin olabilir..ama mısır zamanında buğday ekme aymazlığını bırakın..hiç dost eli görmedik diyorsunuz..bak size bir dost tavsiyesi..bu yaptığınız iananlara ızdırap olarak geri dönecek..sonra birileri hzibullah derin devlşetin yapsı dendğinde kırmızı görmüş boğa gibi saldırıyorsunuz...bu yaptığınız özellikle okula başörtülü çocukları sırf eylem adına ögndereceğiniz çocukların hiç bir faydası olmadığı gibi birlerinin değirmenine su taşımaktır..
|
Alıntı:
ve furuattan sonrada direnen kardeşlerimizin bazı islami çevrelerce nasıl provakator ilan edildiğini herkes biliyor ( nuray canan bezirgan bunun en bariz örneğidir. ) her şeyin yeri ve zamanı sanırım bu zamandır. Alıntı:
ortada hiç birşey yokken bile bazıları ( fesad medya, bilen bilir ) hizbullah erkenekon işi diyordu. mesele bu değil. ayrıca isteyen istediğini söylesin biz Allah' a Dayandık ona güveniyoruz. birileri dost tavsiyesi yerine dost saldırısı yaparkende aynı şeyi yaptık Alalh'a Güvvendik ve dayandık yine yapaz Alalh'a Güvvendik ve dayanacaz. birleri dediğiniz kemalistlerden önce "cihan" olmasın en son icaraatları kemalist medyadan önce 2 yıllık çalışmayı 1 günde olmuş gibi gösterip provakator deyip kemalistlerin eline en büyük kozu vermiştirler. ayrıca gördüğüm kadarıyla mavi marmara olayı gibi ellerinizde sopalar hazırsınız. bağ bizimdir istediğimizi ekeriz yemeye gelirken bağcıyı dövmeden üzümünüzü buğdayınızı yeyip giderseniz seviniriz. kolay gelsin demenize gerekte yoktur. Temenimiz tüm kardeşlerimizin destek olmasıdır.bazı kardeşlerimizin daha bismillah demeden muhalefete soyunması ibretlik bir manzaradır. ayrıca bu çalışma sadece mustazafların değildir... ileride göreceksiniz... tabi muhalefeti bırakırsanız. |
kime ne söylüyoruz ki?
|
Tesettür Hür Olmanın Simgesidir
Abdulkadir Turan Tesettür konusunda bu hafta resmi alanda çok önemli iki gelişme oldu. Tesettür konusunda bu hafta resmi alanda çok önemli iki gelişme oldu: 1. Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), bazı üniversitelerde başörtülü öğrencileri derse almayan öğretim görevlileri hakkında inceleme başlattı. Bir zamanlar, başörtülü öğrencilerin derse alınmasını savunan öğretim görevlileri hakkında soruşturmaların açıldığı bu topraklarda bugün, başörtüsüne izin vermeyenler hakkında soruşturma açılmasını duymak hepimizi duygulandıracak bir durumdur. 2. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün üye atamalarından sonra yapısı değişen Danıştay, bugün (13 Temmuz) açıkladığı bir kararla başörtüsü özgürlüğü yönünde önemli bir adım attı. YÖK, 2010 Sonbahar ALES (Akademik Personel ve Lisans Üstü Eğitim Giriş Sınavı)’te sınav başvurusu için başı açık fotoğraf verme maddesini iptal etmiş. Solcu bir sendika buna Danıştay’da itirazda bulunmuş, Danıştay 8. Dairesi, her zaman olduğu gibi solcu kesimin isteği yönünde karar vermiş, kılavuzdaki söz konusu düzenlemelerin yürütmesini oy birliğiyle durdurmuştu. YÖK’ün itirazıyla Danıştay Genel Kurulu’na gelen 8. Daire kararı iptal edildi. Böylece YÖK’ün uygulaması onaylandı. Bir zamanlar Danıştay, başörtüsünün önünde en önemli engellerden biriyken bugün bu kurumun başörtüsünü önünü açması umut vericidir. Bu karar, başörtüsü tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Neden? Çünkü… Başörtüsü konusunda “sınırlandırma yapma” hastalığından, kininden kurtulmayanlar, meseleyi hizmet verenler ve hizmet alanlar açısından iki kategoride inceliyor. Hizmet veren memur başını açsın, hizmet alan hasta, öğrenci başını isterse örtsün, diyor. ALES, hizmet verecek olanların girdikleri bir sınavdır. Dolayısıyla bu yöndeki bir düzenleme hizmet verenler yani memurlar açısından bir umut ışığı oluşturuyor. Bu gelişmeleri küçümsemek yanlıştır. (Yüce Allah (cc) buna vesile olanlardan razı olsun, kim başörtülülerin gözyaşı akıtmasına sebep olmuşsa iflah olmamıştır. Her kim o gözyaşlarını dindirirse yüce Allah (cc) onları iflah etsin, bu amellerini günahlarına kefaret kılsın ve bu yöndeki isteklerini artırsın. ) Peki yeterli mi? Hayır. Başörtüsü önündeki bütün engeller kalksa da resmi hiçbir adım, tesettürün toplumda yeniden yer edinmesi için yeterli değildir. Çünkü tesettür sorunu tek başına bir resmi sorun değildir, aynı zamanda ve hatta başlangıcı itibariyle bir sosyal projedir. Müslümanlara yönelik yıkıcı sosyal projeleri yürütenlerin öncülüğünde başlamıştır. Bu sorunun çözümü de ancak Müslümanlara yönelik inşa edici sosyal projeleri yürütenlerin öncülüğüyle mümkündür. Başörtüsü Türkiye’de hiçbir zaman sokakta yasaklanmadı. Ama sokakta başı açık gezen yüz binlerce kadın var. Kimse bunlara başınızı açın diye emretmedi, bunların önemli bir kısmı başörtüsüzlüğe ikna edildi. Ya bizzat kendilerine tesettürsüzlük anlatılarak ya da tesettürsüz olmak kendi gözlerinde yüceltilerek… Nasıl mı? İşte bu meselenin kökleri: TESETTÜRSÜZLÜK BİR SOSYAL PROJEDİR Hem Mustafa Kemal’in hem de Kamuran Ali Bedirhan ve Celadet Bedirhan üzerinden Kürt laiklerin hocası kabul edilen Abdullah Cevdet’in çıkardığı İctihad dergisi 1904’te Cenevre’de bir anket düzenliyor. Dergiyi İttihat ve Terakki adına çıkaran Abdullah Cevdet, Müslümanların geri kalmaktan nasıl kurtulacağını Batılı düşünürlere soruyor. Kendisi de bir doktor olan Abdullah Cevdet, İslam dünyasını hasta olarak görüyor ve onu doktor yerine koyduğu Batılı düşünürlerin ayağına götürüyor. Onlara "İslam dünyası gerilikten nasıl kurtulur?” diye danışıyor, onlardan hastası içine reçete bekliyor. Doktor hastanın düşmanıysa, hastanın iyileşmesini değil, ölmesini ya da hastalığının kökleşerek kendisine daha çok muhtaç olmasını istiyorsa ona ilaç değil, zehir önerir. Bir Fransız düşünür de bu yönde davranıyor ve bu soruya karşılık “Fermer le Korau, ouvrir la famme: Kur’an’ı kapa, kadınları aç” cevabını veriyor. Din düşmanlığının başını o zamanlar Fransızlar çekiyordu. Bu, onlardan gelen bir talimattı: “Kur’anlar kapanacak-Kadınlar açılacak!” Ancak başörtüsü İslam dünyasında öylesine yerleşmişti ki efendilerinin emrine amade Abdullah Cevdet bile bu reçete karşısında şaşırıyor ve kendince bir orta yol buluyor: “Böyle olmaz, hem Kur’anlar açık duracak hem kadınlar açılacak!” diyor. Bugün İslam dünyasında tesettürü bir sorun olarak önümüze koyan bu şeytanî talimat ve bu talimat karşısındaki tutumdur. O günden sonra başta İstanbul’a gelen Fransız ve Rus dadılarla Amerikan-İngiliz okullarındaki hocalar olmak üzere İslam dünyasında Müslüman kadının başörtüsüne karşı bir sosyal savaş başlatıldı. Özellikle yabancılarla haşir neşir zengin İstanbullular arasında “Ben başımı örtmem!” diyen kızlar, kadınlar türedi, öyle ki yanlış hatırlamıyorsam 1910 ve 1914’te Osmanlı İçişleri Bakanlığı sokağa tesettürsüz çıkan Müslüman kadınların uyarılmasına dair bir emir yayınladı. Emir belki sokakta etkili oldu ama sosyete denen kesimin etkinliklerinde başını açmak kadınlar için “Batılı, okumuş ve özgür” olmanın simgesi hâline geldi. Kanunlar kadınlar başını örtmeli, başını örtmeyen kadın polis tarafından uyarılmalı, diyordu. Ama kadın başını açıyordu. Cumhuriyet Döneminde erkekler için şapka takma zorunluluğu geldi ama hiçbir zaman kadınlara yönelik sokakta bir başörtüsü yasağı çıkmadı. Devlet, okulda yasakladı, memurlara yasakladı. Ama bundan çok daha büyük bir iş yaptı: Kendi güdümündeki kurumların eliyle ve özellikle solcu grupların girişimiyle başörtüsünü kadının özgürlüğünü sınırlayan bir esaret simgesi gibi tanıttı. Açık olmayı, özgür olmak, kültürlü olmak, Batılı olmak diye gösterdi. Tesettürlü olmayı ise cahil olmak, dünyayı görmemek, kocasının veya babasının baskısı altında olmak olarak zihinlere kazıdı. Neticede Müslümanın evinde bir iç savaş başladı. Müslüman tesettür için kendi karısıyla veya kendi kocasıyla, kendi kızıyla veya kendi babasıyla tartıştı, mücadele etti. Kadın, örtünmem, dedi, koca veya baba örtüneceksin, diye üsteledi. Kadın veya genç kız örtüneceğim, dedi, koca veya baba örtünemezsin, senin örtün, benim sosyal konumuma zarar verir, dedi. Öte yandan Kur’an’ı Kerim eğitiminin kısıtlanması, kadınlarımızı İslamî yönden eğitecek kurumların olmaması tesettürsüzlüğü yaygınlaştırdı ve İslam toplumunu tesettürün olmadığı çağa doğru geri götürdü. MÜSLÜMAN, GÖREVİNİ RESMİ KURUMLARA YÜKLEMEYEZ Tesettür emri, Müslüman kadını müşrik kadınlardan ve hür olmayan kadınlardan ayırdı. Kadının tesettürüyle önce Medine, sonra diğer İslam şehirlerinin görünümü değişti. Tesettür şehirlerin Müslüman oluşunun, dindar oluşunun sosyal göstergesi oldu. Bir yabancı bir şehre girdiğinde o şehirde tesettüre ne kadar riayet edildiğini gördüyse ona göre o şehrin dindarlık oranını belirledi. (Bir çocuk bugün bile bir Müslüman sokağının resmini çizerse ondaki kadınları başörtülü, Batılı bir şehrin sokağının resmini çizerse kadınları başörtüsüz diye gösterir. ) Bugün Batılılar ve onların çağdaşçı tabileri, bunun tam tersi yönünde ölçümler yapıyor. Bir şehirde ne kadar çok açık kadın varsa o şehri o kadar Batı güdümünde, daha doğrusu Batı değerlerinin işgalinde kabul ediyor. İşgali karakter haline getiren Batı, daha fazla daha fazla kültür işgali için, insan işgali için üzerimize üzerimize geliyor. Bu iş için sinema filmleri, diziler çevriliyor, kitaplar, gazeteler, dergiler basılıyor, solcu örgütler, kadın kuruluşu denenfinansmanlı yapılar seferber ediliyor. Hiçbir resmi karar, bu seferberliğin tahribatını tek başına bertaraf edemez. Sosyal projelere, sosyal güçlere sosyal projeler ve sosyal güçlerle karşı konur. Hiçbir Müslüman iyiliği emir, kötülükten men vazifesini, İslam fertlerinin kültürel işgale konu olması gibi ağır bir felakete karşı koyma vazifesini resmi makamlara yükleyemez. Resmi kurumlar, kendilerine düşeni yapar ama her şey onlardan beklenemez. Müslüman fert nesne değildir, iradesiz değildir, ölü değildir; İslam’ı ilgilendiren her konuda ona vazife düşer. Tesettür sorununa karşı vazife sivil toplumundur, Müslüman ferdindir. Her Müslüman, kendi değerlerine karşı başlatılan bu savaşa karşı koymak durumundadır. Kadın, tesettüre ikna edilmezse, bu yönde İslamî bir donanıma kavuşturulmazsa hiçbir resmi uygulama tesettür şuurunu topluma yerleştiremez. Şehirlerimizin bozulan görünümlerini yeniden değiştirmek, çocuklarımızın resimlerinde Müslüman bir şehir görünümünün oluşmasını sağlamak hepimizin vazifesidir. Müslüman, en yakınından başlayarak tesettürün önemini topluma anlatmak, toplumun zihnindeki kuşkuları izale etmek, toplumu bu yönde cesaretlendirmek durumundadır. Tesettür hür olmanın simgesidir, Müslüman kadın olmanın simgesidir. Müslüman kadının bunu kavraması için ona bunu kavratacak dillere ihtiyaç vardır. Abdulkadir Turan / Doğruhaber |
Alıntı:
Siyasetten anlamadıklarını düşünmek istiyorum yoksa başka masumane bir çıkış yolu yok. |
Allah gizliyi açığa çıkarandır. tavizsiz siyaset diye birşey duydunuz bilmiyorum.
tüm müslümanlar bunu çözecektir. daha besmele bitmeden muhalefet etmesinler yeter :) ayrıca hiç bir partininde göbek bağı değiliz. aman ses etmeyin diyen mantık ana yasada da yer vermeye korkacak mantıkdır. |
dikleşmeden dik durmaya devam..
|
|
Alıntı:
kardeşlerimiz provakatör ilan etmek mi ? diklenmeden dik durma yoksa müslümanlara ayrı demek mi lazım parantez içinde ! |
grevs kaç yaşındasın?
|
Alıntı:
ha bu arada "CİHAN"a haber edin bu sefer 2 yıl sonra görürse ve haber eder kardeşlerimizi provakatör ilan ederse geçen ayıp oldu bu sefer çok ayıp olur. hemen haber etsin anında en azında habercilik yapmış olur her ne kadar taraflıda olsa. |
Yasını sormamı bile farklı yönlere çekmen ilginç..bu soruya cevabın bile önyargını yansıtıyor..
|
All times are GMT +3. The time now is 18:56. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025