Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Dini Videolar (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=251)
-   -   Dunya Hz Muhammed (s.a.v) yuzu suyu hurmetine mi yaratildi? (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=155435)

Mavera 09-22-2011 03:49

Dunya Hz Muhammed (s.a.v) yuzu suyu hurmetine mi yaratildi?
 
Sayin islamoglu nun bu konudaki görüsleri..
YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.

İntifada 09-22-2011 03:52

evet...
bu hadisin sahih olmadığı hatta hadis dahi olmadığını pek çok hoca açıkladı...
ebubekir sifil hoca dahi sahih olmadığını söyledi...

İntifada 09-22-2011 03:57

perde meselesinde de çok güzel dokundurmuş sağolsun hocam...

unnamed 09-22-2011 04:05

benim okuduğum kadarıyla evet...
hz.Adem'in affedilmesinde bile sevgili Peygamberimizin adı geçmektedir...
kaynak belirtip daha sağlıklı bir yorum yapacağım inşaAllah....

Mavera 09-22-2011 04:06

Alıntı:

AKıncı 34 Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955165)
evet...
bu hadisin sahih olmadığı hatta hadis dahi olmadığını pek çok hoca açıkladı...
ebubekir sifil hoca dahi sahih olmadığını söyledi...


peki hala daha neden cuma hutbeleri dahil cogu merasimda bu hadis örnek verilir ki?
bu hadis noktasinda bir konsensüs neden saglanamiyorki..

Seyyah 09-22-2011 04:08

Peygamber efendimiz, özellikle kendisini meryem oğlu hz isa gibi yüceltimemesi içim şahsen ciddi uyarılar yapmıstır.
Hayatının her anında '' Ben bir kulum '' mesajını verdi.

Böyle bir hadisin olması efendimizin genel mizacına bakarsak mantıklıda değil.
Kendisini övenleri bile uyaran bir peygamber..
Bu denli bir statü'yü kendi ağzı ile kimseye söylemez, hayatı boyunca hep tevazu timsali olmustur.

NS 09-22-2011 04:11

Alıntı:

Seyyah Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955180)
Peygamber efendimiz, özellikle kendisini meryem oğlu hz isa gibi yüceltimemesi içim şahsen ciddi uyarılar yapmıstır.
Hayatının her anında '' Ben bir kulum '' mesajını verdi.

bence de.ve de bi takım hocalara karsı takınılan tavırların da son derece yanlıs oldugunu düşünüyorum. ruhbanlığa kacılmamalı, kulun allah'la arasına kmse girmemelidir.

not: bakalm şikayet yicek miym :hihi2:

Özgür Çağrı 09-22-2011 04:17

Alıntı:

NS Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955182)
bence de.ve de bi takım hocalara karsı takınılan tavırların da son derece yanlıs oldugunu düşünüyorum. ruhbanlığa kacılmamalı, kulun allah'la arasına kmse girmemelidir.

not: bakalm şikayet yicek miym :hihi2:

uh

elektrik bile barajdan gelirken nice kablolardan geçip buraya geliyor bilmiyormusun sen

itikadı bozuk sapkın şia

;D

NS 09-22-2011 04:20

Alıntı:

Furkanca Bakış Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955189)
uh

elektrik bile barajdan gelirken nice kablolardan geçip buraya geliyor bilmiyormusun sen

itikadı bozuk sapkın şia

;D

eveeeet :D aforoz olma yoluna girdim sabaha ateistim artık :P :D :hihi2:

Özgür Çağrı 09-22-2011 04:22

Alıntı:

NS Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955192)
eveeeet :D aforoz olma yoluna girdim sabaha ateistim artık :P :D :hihi2:

seni tekfir ediyorum bebe ;D
artık angarada dolanma

NS 09-22-2011 04:23

Alıntı:

Furkanca Bakış Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955194)
seni tekfir ediyorum bebe ;D

allah razı olsun ;;)

Seyyah 09-22-2011 04:25

Zaten tez zamanda tekfir boy gösterir, şimdiye kadar nasıl yazılmadı şaşırdım ortalama 30 dk geçti :)

Özgür Çağrı 09-22-2011 04:26

din mafyasının müritlerinin eksikliğini kalplerimizde yaşıyoruz abi

onların eksikliklerini giderdiysem ne mutlu bana (:

İntifada 09-22-2011 04:28

sen ne diyon olum ben bugün akabeye imza attım ve itikadı hepten bir kenara bıraktım :D

NS 09-22-2011 04:31

Alıntı:

AKıncı 34 Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955208)
sen ne diyon olum ben bugün akabeye imza attım ve itikadı hepten bir kenara bıraktım :D

ben de bimden değil migrostan alısvers yaptım şu an tövbe etmekteym :D

nerdee o bayram abiler...

Cihannur 09-22-2011 04:32

Bu konu Sorularla İslamiyet internet sitesinde yer alan, Doç. Dr. Şadi Eren'in yazısında şöyle açıklanmaktadır:

"Sen olmasaydın, ey Habîbim, felekleri [kâinatı] yaratmazdım" kudsî hadisi ne anlama gelmektedir?

Hz. Cabir anlatıyor: “Ey Allah’ın Resulü! Anam-babam sana feda olsun, Allah’ın her şeyden önce ilk yarattığı şeyi bana söyler misiniz?” diye sordum. Şöyle buyurdu “Ey Cabir! Her şeyden önce Allah’ın ilk yarattığı şey senin peygamberinin nurudur. O nur, Allah’ın kudretiyle onun dilediği yerlerde dolaşıp duruyordu. O vakit daha hiçbir şey yoktu. Ne Levh, ne kalem, ne cennet, ne ateş/cehennem vardı. Ne melek, ne gök, ne yer, ne güneş, ne ay, ne cin ve ne de insan vardı.

Allah mahlukları yaratmak istediği vakit, bu nuru dört parçaya ayırdı. Birinci parçasından kalemi, ikinci parçasından Levh’i (Levh-i mahfuz), üçüncü parçasından Arş’ı yarattı. Dördüncü parçayı ayrıca dört parçaya böldü: Birinci parçadan Hamele-i Arşı (Arşın taşıyıcılarını), ikinci parçadan Kürsi’yi, üçüncü parçadan diğer melekleri yarattı. Dördüncü kısmı tekrar dört parçaya böldü: Birinci parçadan gökleri, ikinci parçadan yerleri, üçüncü parçadan cennet ve cehennemi yarattı. Sonra dördüncü parçayı yine dörde böldü: Birinci parçadan Müminlerin basiret nurunu/iman şuurunu, ikinci parçadan -marifetullahtan ibaret olan- kalplerinin nurunu, üçüncü parçadan tevhitten ibaret olan ünsiyet nurunu (La ilahe illallah Muhammedu’rresulüllah nurunu) yarattı.” (Bkz. İmâm Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404; Kastalanî, Mevahibü'l-Ledünniye: 1/6; Krş. Aclunî, I/262-6)


Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadisi kudsîde : "ALLAH : "Seni kendi nurumdan, diğer şeyleri de senin nurundan yarattım."buyurdu" buyurmuştur. (Îmân Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404; Aclûnî, Keşfü'l-Hâfâ I-265/827)

Kâinatta en büyük hâdise hiç şüphe yok ki, Kâinatın Efendisi Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Muhammed'in (a.s.m.) dünyaya teşrifleri hâdisesidir.


Çünkü, hilkat ağacının çekirdeği odur. Kâdir-i Zülcelâl, onun gelişini takdir etmemiş olsaydı, kâinat da, insan da olmayacaktı. Dolayısıyla imtihan dünyasının kapısı da açılmayacaktı. "Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitap nazarıyla bakılırsa, Nûr-u Muhammedî (a.s.m.) o kitabın kâtibinin kaleminin mürekkebidir: Eğer o âlem-i kebir, bir şecere tahayyül edilirse, Nur-u Muhammedî hem çekirdeği, hem semeresi [meyvesi> olur. Eğer dünya mücessem bir zîhayat farzedilirse, o nur onun ruhu olur. Eğer büyük bir insan tasavvur edilirse, o nur onun aklı olur."


İşte, "Sen olmasaydın, ey Habîbim, felekleri (kâinatı) yaratmazdım" kudsî hadisi, bu sırra işaret etmektedir.

Sen olmasaydın kainatı yaratmazdım hadisi nasıl anlaşılmalıdır ve Hakikat-ı Muhammediye nedir?


Tasavvufi anlayışa göre, Allah’tan başka hiçbir şey yokken ilk defa hakikat-i Muhammediye var olmuş, bütün yaratıklar bu hakikatten ve onun için halkedilmiştir. Alemin var olma sebebi, maddesi ve gayesi bu hakikattir.


Tasavvuftaki ilk yaratılışa dair bu bilgiler, Risale-i Nur’daki bilgilerle büyük benzerlikler göstermektedir. İlk yaratılan Hz. Peygamberin temsil ettiği nübüvvet nurudur. Kainat onun nurundan yaratılmıştır. Varlığın mebde ve müntehası Hz. Muhammed (s.a.v.)’dir. “Hem o melek, cin ve beşerin seyyidi olan zat, şu kâinat ağacının en münevver ve mükemmel meyvesi ve rahmet-i İlâhiyenin timsali ve muhabbet-i Rabbâniyenin misali ve Hakkın en münevver bürhanı ve hakikatin en parlak sirâcı ve tılsım-ı kâinatın miftahı ve muammâ-yı hilkatin keşşafı ve hikmet-i âlemin şârihi ve saltanat-ı İlâhiyenin dellâlı ve mehâsin-i san'at-ı Rabbâniyenin vassâfı; ve câmiiyet-i istidat cihetiyle, o zat mevcudattaki kemâlâtın en mükemmel enmuzecidir. Öyleyse, o zâtın şu evsâfı ve şahsiyet-i mâneviyesi işaret eder, belki gösterir ki, o zat kâinatın illet-i gaiyesidir. Yani, "O zâta şu kâinatın Hâlıkı bakmış, kâinatı halk etmiştir. Eğer onu icad etmeseydi, kâinatı dahi icad etmezdi" denilebilir. Evet, cin ve inse getirdiği hakaik-i Kur'âniye ve envâr-ı imaniye ve zâtında görünen ahlâk-ı âliye ve kemâlât-ı sâmiye, şu hakikate şahid-i kat'idir.”


"Levlake” hadisi


“Tasavvufta sık sık kullanılan ve kutsi hadis olarak da rivayet edilen, ‘Sen olmasaydın ben kainatı yaratmazdım’ (Levlake...) (Acluni, II: 164; Hakim el Müstedrek, II: 615) ifadesiyle” varlığın Hz. Muhammed için yaratıldığı anlatılır.


Çekirdek ve Meyve


Tasavvufi anlayışta, “Rasül-i Ekrem’in ruhu ve nuru bütün insanlardan, peygamberlerden, hatta meleklerden önce var olduğundan Peygamber insanlığın manevi babasıdır. Hz. Adem insanların maddeten babası (ebul beşer) Hz. Peygamber ruhların babası” olduğu söylenir.


Risale-i Nur’da da Hz. Peygamber, yaratılmışların çekirdeği ve en mükemmel meyvesi olarak ifade edilir. Bu hakikat aşağıdaki alıntıda şöyle izah edilir:


“Ve herhalde, zîhayat içinde o fert zîşuurdan olacaktır. Çünkü, zîhayatın envâı içinde en mükemmeli zîşuurdur. Ve herhalde, o ferd-i ferid, insandan olacaktır. Çünkü, zîşuur içinde hadsiz terakkiyâta müstaid, insandır. Ve insanlar içinde, herhalde o fert Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm olacaktır. Çünkü, zaman-ı Âdem'den şimdiye kadar hiçbir tarih, onun gibi bir ferdi gösteremiyor ve gösteremez. Zira, o zat, küre-i arzın yarısını ve nev-i beşerin beşten birisini saltanat-ı mâneviyesi altına alarak, bin üç yüz elli sene kemâl-i haşmetle saltanat-ı mâneviyesini devam ettirip, bütün ehl-i kemâle, bütün envâ-ı hakaikte bir üstâd-ı küll hükmüne geçmiş. Dost ve düşmanın ittifakıyla, ahlâk-ı hasenenin en yüksek derecesine sahip olmuş; bidâyet-i emrinde, tek başıyla bütün dünyaya meydan okumuş; her dakikada yüz milyondan ziyade insanların vird-i zebânı olan Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânı göstermiş bir zat, elbette o ferd-i mümtazdır, ondan başkası olamaz. Bu âlemin hem çekirdeği, hem meyvesi odur.”


“Evet, nasıl ki hayat bu kâinattan süzülmüş bir hülâsadır. Ve şuur ve his dahi hayattan süzülmüş, hayatın bir hülâsasıdır. Akıl dahi şuurdan ve histen süzülmüş, şuurun bir hülâsasıdır. Ve ruh dahi, hayatın hâlis ve sâfi bir cevheri ve sabit ve müstakil zâtıdır. Öyle de, maddî ve mânevî hayat-ı Muhammediye (a.s.m.) dahi, hayat ve ruh-u kâinattan süzülmüş hülâsatü'l-hülâsadır ve risalet-i Muhammediye dahi (a.s.m.), kâinatın his ve şuur ve aklından süzülmüş en sâfi hülâsasıdır. Belki maddî ve mânevî hayat-ı Muhammediye (a.s.m.), âsârının şehadetiyle, hayat-ı kâinatın hayatıdır. Ve risalet-i Muhammediye (a.s.m.), şuur-u kâinatın şuurudur ve nurudur. Ve vahy-i Kur'ân dahi, hayattar hakaikinin şehadetiyle, hayat-ı kâinatın ruhudur ve şuur-u kâinatın aklıdır.


Evet, evet, evet! Eğer kâinattan risalet-i Muhammediyenin (a.s.m.) nuru çıksa, gitse, kâinat vefat edecek. Eğer Kur'ân gitse, kâinat divane olacak ve küre-i arz kafasını, aklını kaybedecek, belki şuursuz kalmış olan başını bir seyyareye çarpacak, bir kıyameti koparacak.


Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitap nazarıyla bakılırsa, Nur-u Muhammedî (sallallâhu aleyhi ve sellem) o kitabın kâtibinin kaleminin mürekkebidir. Eğer o âlem-i kebir, bir şecere tahayyül edilirse, Nur-ı Muhammedî hem çekirdeği, hem semeresi olur. Eğer dünya mücessem bir zîhayat farz edilirse, o nur onun ruhu olur. Eğer büyük bir insan tasavvur edilirse, o nur onun aklı olur. Eğer pek güzel şaşaalı bir cennet bahçesi tahayyül edilirse, Nur-ı Muhammedî onun andelîbi olur. Eğer pek büyük bir saray farz edilirse, Nur-ı Muhammedî o Sultan-ı Ezelî'nin makarr-ı saltanat (saltanat merkezi) ve haşmeti ve tecelliyat-ı cemaliyesiyle âsâr-ı san'atını hâvi olan o yüksek saraya nâzır ve münadi ve teşrifatçı olur. Bütün insanları davet ediyor. O sarayda bulunan bütün antika san'atları, hârikaları ve mucizeleri tarif ediyor. Halkı o saray sahibine, sâniine iman etmek üzere câzibedar, hayret-efza davet ediyor. Binaenaleyh İncil'de "Ahmed", Tevrat'ta "Ahyed" ve Kur’ân’da "Muhammed" ismiyle müsemma, iki cihanın güneşidir.


İnsanlardan bir çekirdek var ki, Cenâb-ı Hak şecere-i hilkati o çekirdekten inbat etmiştir. O çekirdek de ancak ve ancak bütün ehl-i kemâlin ve belki nev'-i beşerin nısfının ittifakıyla efdal-ül halk, seyyid-ül enâm (herkesin efendisi) Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'dır.


Bu kâinat sahibinin tezahür-ü rubûbiyetine ve sermedî (ebedî) ulûhiyetine ve nihayetsiz ihsanatına küllî bir ubudiyet ve tanıttırmakla mukabele eden Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm, bu kâinatta güneş lüzumu gibi elzemdir ki; nev'-i beşerin üstad-ı ekberi ve büyük peygamberi ve Fahr-i Âlem ve hakikat-ı Muhammediye (sallallâhu aleyhi ve sellem) hem sebeb-i hilkat-i âlem, hem neticesi ve en mükemmel meyvesi olduğu gibi, bu kâinatın hakikî kemalâtı ve sermedî Cemîl-i Zülcelâl'in bâki âyineleri ve sıfatlarının cilveleri ve hikmetli ef'alinin vazifedar eserleri ve çok manidar mektupları olması ve bâki bir âlemi taşıması ve bütün zîşuurların müştak oldukları bir dâr-ı saadet ve âhireti netice vermesi gibi hakikatları, hakikat-ı Muhammediye (sallallâhu aleyhi ve sellem) ve Risalet-i Ahmediye (sallallâhu aleyhi ve sellem) ile tahakkuk ettiğinden, nasıl bu kâinat O’nun risaletine gayet kuvvetli ve kat'î şehadet eder.


F. Gülen Hocaefendi, bu konuda şunlara dikkat çeker:


Hakikat-ı Muhammediye (sallallâhu aleyhi ve sellem) hem hayatın hayatı, hem kâinatın hayatı, hem İsm-i A'zam'ın tecelli-i a'zamının mazharı ve bütün zîruhların nuru ve kâinatın çekirdek-i aslîsi ve gaye-i hilkati ve meyve-i ekmeli olmasından, o hitap doğrudan doğruya O’na bakar. Sonra hayata ve şuura ve ubudiyete O’nun hesabına nazar eder. Efendimiz’in temsil ettiği bir Hakikat-ı Ahmediye var, bir de Hakikat-ı Muhammediye var. Dünyayı teşriflerinden önce O, Hakikat-ı Ahmediyesi ile vardır ve Kâ’be hakikatı ile tev’emdir. Bu sebeple O, İncil’de Ahmed ismiyle anılmıştır; Kur’an’da da geçtiği üzere, Hz. İsa (as) O’nu, Ahmed ismiyle müjdelemiştir. O, dünyayı teşrifleri ve risaletleriyle birlikte Hakikat-ı Muhammediye’yi temsil etmiştir. Vefatından sonra da, yine Hakikat-ı Ahmediye’nin tecellisi söz konusudur.


Meselenin bir diğer yönü de şudur: Hz. Peygamber'in (sav) risâlet ve nübüvveti temelde, diğer bütün peygamberlerden önce idi. Nitekim O, bir hadislerinde: "Allah'ın ilk yarattığı şey, benim nûrumdur" buyurmaktadır. Diğer bir hadislerinde de; "Hz. Adem henüz çamur ve balçık arasında debelenirken, Ben peygamber idim" ferman etmektedir. Demek ki, O'nun peygamber olarak planlanması, herkesten önceydi. Bu mesele, tasavvufçularca "hakikat-ı Ahmediyye" ünvanıyla ele alınmış ve uzun uzun üzerinde durulmuştur. Onların bu mevzudaki mülahazalarında, hakikat-ı Ahmediyye, aynı zamanda kainatın da hakikatı olarak işlenmiştir ki, bununla da, Hz. Peygamber'in (sav) büyüklüğü ve en büyük risâlete mazhariyeti anlatılmak istenmiştir.


Necip Fazıl, O’nu ifade için “O ki, o yüzden varız” derdi. Bu yaklaşım, hadis kriterleri açısından tenkid edilse de, mânâsı doğru olan “Sen olmasaydın, âlemleri yaratmazdım” hadis-i kudsîsinden mülhemdir. Evet Allah, kâinatı O’nun için yaratmıştır. Kâinat, Allah’ı anlatan bir kitapsa -ki, öyledir- bu kitabın tercümanı Hz. Muhammed (s.a.s)’dir. O olmasaydı, kâinat kitabı okunamayan, anlaşılamayan bir sır olarak kalacaktı. Dolayısıyla onun içinde yaşayacak ama, onunla Allah’ı tanıyamayacak ve O’na ulaşamayacaktık. Oysa ki, Allah, Kur’ân-ı Kerim’de beyan ettiği üzere, varlığı, kendisine ibadet etsinler, İbn Abbas’ın tefsirine göre de, kendisini tanısınlar diye yaratmıştır. Bu itibarla denebilir ki, Hz. Muhammed olmasaydı, varlık bilinmeyecek ve dolayısıyla Allah da tanınmayacaktı. Öyle ise O’na varlığın ille-i gaiyesi, yani, yaratılış sebebi denebilir.


O’nu, kendinden önce gelen her peygamber, misyonu ölçüsünde ve çerçevesinde anlatmış ve haber vermiştir. Meselâ, Endülüslü büyük alim Kadı Iyaz’ın Şifa-i Şerif’inde geçtiği üzere, Hz. Âdem, kendisine yasaklanan meyveden yedikten sonra Cenâb-ı Allah’a O’nu şefaatçi ederek yalvarmış; “Muhammed hürmetine beni affet!” demiştir. Cenâb-ı Allah’ın, “Sen Muhammed’i nereden biliyorsun?” sorusuna karşılık da, “Ben, Cennet’in kapısında ‘Lâ ilâhe illallah, Muhammedün rasûlüllah’ yazısını gördüm. İsmi, Senin İsm-i Şerifi’nin yanında anılan biri, Sen’in yanında en kıymetli olmalıdır” şeklinde cevap vermiştir. En son Hz. İsa da O’ndan çok bahsetmiş, İncillerin eldeki nüshalarında “Size daha çok söyleyeceklerim var; fakat, şimdi siz bunları kaldıramazsınız. Ben gideyim, ta ki, dünyanın Efendisi, gerçeğin ruhu, hakkı bâtıldan ayıran Zât gelsin ve size bütün hakikatleri anlatsın” (Yuhanna, Bab 16/12-14) demiştir.


Hz. İsa, O’nu Ahmed olarak haber vermiştir. İlâhî bir tevafuktur ki, dedesi Abdülmüttalib, “Gökte ve yerdekiler O’nu övsün” diyerek, O’na Muhammed ismini koymuştur. İmam-ı Rabbanî gibi büyük zatlar, önemle Hakikat-ı Ahmediye ve Hakikat-ı Muhammediye üzerinde dururlar. O, yeryüzüne gelmeden önce “Hakikat-ı Ahmediye”nin sahibiydi. Dolayısıyla Hz. İsa, O’nu Ahmed ismiyle müjdelemiştir. Dünyadaki misyonu itibarıyla de O “Hakikat-ı Muhammediye”yi temsil etmiştir. Nebiler Serveri bu temsil sonunda Hakikat-ı Ahmediye’ye bi’l-fiil ulaşarak veya Hakikat-ı Ahmediye’yi bilfiil gerçekleştirerek, yine “Hz. Ahmed” ünvanıyla işaret buyurulan varlığın ruhu olma âlemine dönmüştür.


O, en çok eza ve cefaya maruz bırakıldığı bir zamanda Mirac’la şereflendirilmişti. Bu, kâinat içinden kâinat ötesine yolculukla, kendisine rehberlik eden Cibril’i bile bir noktadan sonra geride bırakmış, yoluna devam etmişti de, kendisine “Top senin, çevkan senin bu gece” denmişti. Mahzen-i Esrâr sahibi Nizamî’nin engin ve renkli ifadeleri içinde, “Yıldızlar, yolunda kaldırım taşları gibi dizilmiş, melekler kendisine teşrifatçılık yapmış, yarım ay atının ayakları altında bir nal gibi kalmış, Güneş O’nun ışık kaynağına sığınmıştı.” O, Kur’ân’da ifade buyurulan “Kâbe kavseyni ev ednâ”nın mânâsına göre, imkânla vücub arası bir noktaya gelmişti. Bu şu demekti: Bir kere O da, bir insandı ve yerdi, içerdi, uyurdu, sokaklarda dolaşırdı. Fakat, Buseyrî’nin ifadesiyle, “bir beşerdi, ama herhangi bir beşer gibi değildi; taşlar arasında bir yakut gibiydi.” Bunu avâmî bir benzetmeyle şöyle izah edebiliriz:


Meselâ; Selimiye’nin önünden geçen herkes, kendince, bir şeyler hisseder: İyi ve zevk-i selim sahibi bir mimar, ondaki sanat karşısında zevkten zevke girer. Bir çoban da kendine göre onun karşısında bir şeyler hisseder. Bir diğer misal verecek olursak, mesela; iyi gelişmiş damak zevki olanlar, yemekleri çok iyi ayırırlar ve onlar sıradan insanlardan farklıdırlar. Bunun gibi, onun her şeyi hissedişi bir başka idi. Dış görünümü ve yapısıyla bizim gibi bir beşer görünümündeydi ama bambaşka buudlarda yaşıyordu. Namaza durunca bazen, O’nun önünde cennet temessül eder, ona doğru adım attığı olurdu. Bazen de, bir başka şeyin temessülü karşısında geri çekilirdi. İşte, Mirac’la beşeriyetin en son sınırına varmıştı ki; ondan sonra sonsuzluk başlıyordu. Hiç bir şekilde Allah olunamayacağına göre, şüphesiz o Allah değildi ve olamazdı da. Bu yüzden, O’nun ulaştığı makama “imkânla-vücub” arası mânâsına “Kâb-ı kavseyni ev ednâ” dendi. O makamdaki, durumu itibarıyla kelamcılar, hadisçiler başka türlü değerlendirmelerde bulunsalar da, sufîler, O’nun Mirac’da zaman, mekân hususiyet ve kayıtlarından, müberra olarak Allah’ı gördüğünü söylerler. İşte bu makamda iken bile O, yeryüzüne aramıza geri dönmek istemiş ve dönmüştü. Büyük velilerden Abdü’l-Kuddüs: “Eğer ben, o makama varıp, orada kalmak ile geriye dönmek arasında muhayyer bırakılsa idim, vallahi dönmez, orada kalırdım” der. Ama O, geri gelmiş ve kendilerinden eza-cefa gördüğü insanların arasına inerek, onları da, bizi de, kaybettiğimiz cennete taşımıştı. Hiç olmazsa hepimizi o duyguya uyarmıştı. Mevlâna’nın ifadesiyle, bir ayağı hakikatte, diğer ayağı da 72 milletin arasında, ömrünün bakiyesini, halkın içinde Hak’la beraber sürdürmüştü."

Mavera 09-22-2011 04:35

abi sonuc ne onu söylermisin :)

Özgür Çağrı 09-22-2011 04:37

Alıntı:

AKıncı 34 Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955208)
sen ne diyon olum ben bugün akabeye imza attım ve itikadı hepten bir kenara bıraktım :D

tübe tübe tübe tübe

Allah seni affetsin

;D

Özgür Çağrı 09-22-2011 04:37

geliyorum reyiz yarın üsküdardan alıyormuş mavera gençlik direk servis varmış yenibosnaya 12 de . sen direk yeni bosnaya gel orda buluşak tamam mı.

yola çıkınca ararım ben seni zaten.

İntifada 09-22-2011 04:41

Alıntı:

Furkanca Bakış Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955216)
geliyorum reyiz yarın üsküdardan alıyormuş mavera gençlik direk servis varmış yenibosnaya 12 de . sen direk yeni bosnaya gel orda buluşak tamam mı.

yola çıkınca ararım ben seni zaten.

uhaha ;D
la bende üsküdara gelemde oradan geçeyim yav ;D
kemanı bilmiyorum vallahi neyse bulucaz artık ;D

Özgür Çağrı 09-22-2011 04:42

ha gel üsküdar belediyesinin önünden 12.00 servis kalkacak :)

Seyyah 09-22-2011 04:47

Alıntı:

AKıncı 34 Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955208)
sen ne diyon olum ben bugün akabeye imza attım ve itikadı hepten bir kenara bıraktım :D

Yavuz bu akabenin bursa şubesi felan varmı?

Mavera 09-22-2011 04:48

akabe kimin ki?

İntifada 09-22-2011 04:52

Alıntı:

Seyyah Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955226)
Yavuz bu akabenin bursa şubesi felan varmı?

vardır kesin kardeşim...
ben güngören şubesini bile buldum artık hafta içleri gidicem...
cumayı akabe mescidinde kılıcam inşallah sorarım senin için...


Alıntı:

Mavera Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955227)
akabe kimin ki?

mustafa islamoğlu

Cihannur 09-22-2011 05:02

Dinimiz İslam internet sitesinde ise bu konuyla ilgili olarak şunlar söylenmektedir:

"Sual: (Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım) kudsi hadisine, kim niye karşı çıkıyor?

CEVAP:
Resulullahın üstünlüğünü anlamayan veya ona düşman olan yahut hadis-i şeriflere rast gele uydurma diyenler, karşı çıkar.

Âdem aleyhisselam, Arşta gördüğü nurun mahiyetini sual etti. Hak teâlâ buyurdu ki:
(Bu nur, gökte Ahmed, yerde Muhammed denilen, zürriyetinden bir peygamberin nurudur. O olmasaydı, seni de, yer ve gökleri de yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]

Allahü teâlâ yine hadis-i kudsilerde buyuruyor ki:
(Ya Âdem, Muhammed aleyhisselamın ismiyle her ne isteseydin, kabul ederdim. O olmasaydı, seni yaratmazdım.) [Hâkim]

(Ey Resulüm, İbrahim’i halil [dost], seni de habib [sevgili] edindim. Senden daha sevgili hiç bir şey yaratmadım. Senin, benim indimdeki yüksek derecenin bilinmesi için, dünyayı ve dünya ehlini yarattım. Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Âdem aleyhisselam Cennetten çıkarılınca, ya Rabbi, Muhammed aleyhisselamın hürmetine beni affet diye dua etti. Allahü teâlâ ise, [ne cevap vereceğini bildiği halde, cevabını diğer insanların duyması için] “Ya Âdem, onu henüz yaratmadım. Nereden bildin?” buyurdu. Âdem aleyhisselam da, “Arşta, la ilahe illallah, Muhammedün Resulullah yazılı olduğunu gördüm. Anladım ki, şerefli isminin yanına, ancak en çok sevdiğinin, en şerefli olanın ismini layık görürsün” dedi. Allahü teâlâ buyurdu ki: “Ya Âdem doğru söyledin. O bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine dua ettiğin için seni affettim. Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı, seni yaratmazdım.”) [Taberani]

(Allahü teâlâ, İbrahim’i halil edindiği gibi beni de halil edindi.) [M. Ledünniyye] (Demek ki Resulullah, hem habib, hem halildir.)

(Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım) kudsi hadisi, Marifetname’nin ön sözünde, Yusuf-i Nebhani hazretlerinin Envar-ı Muhammediyye kitabının 13. sayfasında ve İmam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat’ının 122. mektubunda vardır. Mektubat’ın farsça haşiyesinde, bu hadisin Deylemi’nin Firdevs’inde bulunduğu bildirilmektedir. Deylemi de, Buhari ve diğer muhaddisler gibi, meşhur ve muteber bir hadis âlimidir. Mektubat-ı Rabbani’nin 3. cildinde, (Sen olmasaydın Cenneti yaratmazdım) ve (O olmasaydı kâinatı yaratmaz, rububiyetimi izhar etmezdim) kudsi hadisleri de bildirilmektedir.

Miracda Allahü teâlâ, Resulullaha, (Senden başka her şeyi, senin için yarattım) buyurunca, Resulullah da, (Ben de, senden başka her şeyi, senin için terk ettim) dedi. (Mirat-i kâinat)"

Seyyah 09-22-2011 05:02

İnternetten baktım kampları felan oluyor ama, şubesini bulmadım.
Belki bilindik biryer değildir, sen bir sor unutmadan. Bende cok isterim katılmayı.

İntifada 09-22-2011 05:05

yok dernek ismi farklıdır...
öğeniriz...

Cihannur 09-22-2011 06:22

Alıntı:

Mavera Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955214)
abi sonuc ne onu söylermisin :)

Mavera, Taberani'de yer alan bir hadis-i şerif'te şöyle buyuruluyor:

"Âdem aleyhisselam Cennetten çıkarılınca, ya Rabbi, Muhammed aleyhisselamın hürmetine beni affet diye dua etti. Allahü teâlâ ise, [ne cevap vereceğini bildiği halde, cevabını diğer insanların duyması için] “Ya Âdem, onu henüz yaratmadım. Nereden bildin?” buyurdu. Âdem aleyhisselam da, “Arşta, la ilahe illallah, Muhammedün Resulullah yazılı olduğunu gördüm. Anladım ki, şerefli isminin yanına, ancak en çok sevdiğinin, en şerefli olanın ismini layık görürsün” dedi. Allahü teâlâ buyurdu ki: “Ya Âdem doğru söyledin. O bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine dua ettiğin için seni affettim. Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı, seni yaratmazdım.”"

Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım hadis-i kudsisine itiraz edenler, yukarıdaki bu hadis-i şerif'e de itiraz ederler mi acaba? Yukarıdaki hadis-i şerif'in hadis-i kudsi olan bölümünde Allah, Hz. Adem'e, "Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı, seni yaratmazdım." buyurmuş. Ayrıca yukarıda Dinimiz İslam internet sitesinden alıntıladığım yazıdan da anlaşılacağı gibi, Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım hadis-i kudsisine benzer başka hadis-i kudsiler de mevcuttur.


Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım hadis-i kudsisine itiraz edenler, yine hadis kitaplarında yer alan ve peygamber efendimizin Hz. Cabir'e söylediği: "Her şeyden önce Allah’ın ilk yarattığı şey senin peygamberinin nurudur." sözüne de itiraz ederler mi acaba?

Allah'ın nurdan yarattığı meleklerine Adem aleyhisselama secde etmelerini emrettiğini ve bütün meleklerin Hz. Adem'e secde ettiklerini unutmayalım. Allah ilk yarattığı insana bütün meleklerini secde ettiriyor. İlk yarattığı insana meleklerini secde ettiren Allah'ın, yaratılmışların en üstünü ve en şereflisi olan ve katında en sevgili kulu olan peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselam'ı yarattığı için kâinatı yaratmış olması da doğaldır.

Mavera 09-22-2011 13:47

yani burada sayin islamogluna reddiye mi var?

Cihannur 09-22-2011 16:32

Alıntı:

Mavera Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955268)
yani burada sayin islamogluna reddiye mi var?


Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım hadis-i kudsisi, İmam-ı Rabbani'nin, Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın ve Yusuf-i Nebhani'nin yazmış oldukları kitaplarda yer alıyormuş. Başka İslam âlimleri de eserlerinde bu hadis-i kudsiye yer vermişler. İmam-ı Rabbani'ye, Erzurumlu İbrahim Hakkı'ya, Yusuf-i Nebhani'ye ve o hadis-i kudsiye eserlerinde yer vermiş olan İslam âlimlerine itibar ederek o sözün hadis-i kudsi olduğuna inanıyorum.

İntifada 09-22-2011 16:50

Alıntı:

Cihannur Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955342)

Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım hadis-i kudsisi, İmam-ı Rabbani'nin, Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın ve Yusuf-i Nebhani'nin yazmış oldukları kitaplarda yer alıyormuş. Başka İslam âlimleri de eserlerinde bu hadis-i kudsiye yer vermişler. İmam-ı Rabbani'ye, Erzurumlu İbrahim Hakkı'ya, Yusuf-i Nebhani'ye ve o hadis-i kudsiye eserlerinde yer vermiş olan İslam âlimlerine itibar ederek o sözün hadis-i kudsi olduğuna inanıyorum.


o saydığın isimler alim olsa da sen bir sözün hadisi kutsi olup olmadığını onlara bakarak karar veremezsin...
birşeyin hadisi şerif olmasını belirmek için sözün senedine bakılır arkadaş...
bu hadisle ilgili yorum yapan hocaların hepsi en azından benin duyduklarım rivayetin senediyle ilgili herhangi bir bilgi verilmemektedir diyorlar...
kimiside evet bu hadis değildir ama manası doğrudur diyor...
onu da bilemem...
ama dediğim gibi söz konusu hadis ise itibar edeceğin peygamberimiz olmalıdır islam alimleri değil...

Cihannur 09-22-2011 18:25

Alıntı:

AKıncı 34 Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955350)

o saydığın isimler alim olsa da sen bir sözün hadisi kutsi olup olmadığını onlara bakarak karar veremezsin...
birşeyin hadisi şerif olmasını belirmek için sözün senedine bakılır arkadaş...
bu hadisle ilgili yorum yapan hocaların hepsi en azından benin duyduklarım rivayetin senediyle ilgili herhangi bir bilgi verilmemektedir diyorlar...
kimiside evet bu hadis değildir ama manası doğrudur diyor...
onu da bilemem...
ama dediğim gibi söz konusu hadis ise itibar edeceğin peygamberimiz olmalıdır islam alimleri değil...

Muteber İslam âlimleri eserlerine bu hadis-i kudsiyi aldıkları için onlara itibar ettiğimden dolayı hadis-i kudsi olduğuna inanıyorum diyorum. İmam- Rabbani gibi İslam âlimlerinin en büyüklerinden biri eserine bir hadis almışsa ona itibar ederim. İmam Rabbani, bu hadis-i kudsiyi eserine alırken onun hadis-i kudsi olduğuna inanarak eserine almıştır. Bediüzzaman Said-i Nursi de bu hadis-i kudsiye eserinde yer vermiştir.

Hadis demek zaten peygamber efendimizin diliyle söylediği sözlerdir. İslam âlimleri, peygamberimizin hadis-i şeriflerini toplamışlar ve hadisler bize bu şekilde ulaşmıştır. İslam âlimlerinin çalışmaları olmasaydı peygamberimizin hadislerini kimlerden öğrenecektik? Peygamberimize de itibar ediyoruz onun yolundan yürümüş ve yürümekte olan muteber İslam âlimlerine de itibar ediyoruz.

Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım hadis-i kudsisinin senedinde sorun olduğunu ama manasının doğru olduğunu söyleyen bazı âlimlerin olduğunu sen de kabul ediyorsun. Öyle söyleyen âlimlerin bu söyledikleri ne anlama gelir? Peygamber efendimiz böyle bir söz söylememişse bile o sözün manasının yani anlamının doğru olduğu anlamına gelir. Bunu bir misalle anlatayım: Peygamberimiz: "Kur'an-ı Kerim'in indirilmesi 23 yılda tamamlanmıştır." dememiş olsa bile, böyle bir hadis-i şerif olmasa bile bu sözün manası doğrudur. Yani Kur'an'ın indirilmesi 23 yılda tamamlanmıştır. Böyle bir hadis-i şerifin olmaması, Kur'an'ın indirilmesinin 23 yılda tamamlandığı gerçeğini değiştirmez.

Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım hadis-i kudsisinin manasının doğru olduğunun söylenmesi, o sözün mana olarak doğru olduğu, yani kâinatın peygamber efendimiz varolduğu için yaratıldığı anlamındadır.

EpiVaTeS 09-22-2011 18:42

islamoğlu hoca mı...???

İntifada 09-22-2011 18:48

ezbere konuşuyorsun her zaman ki gibi...
kimlerin buna eserlerinde yer verdiği değil senet ilgilendirir bizi...
hadi mustafa islamoğlu,abdulaziz bayındır gibi isimler bunun hadis olmadığını söylese bazı güruhlar onlar zaten hep öyle deyip bu sözü tamama tutmayacaklardır ama ebubekir sifil hocada senet olmadığını ama alimlerin manaen doğru olduğunu bildirdiklerini söylüyor...

ben mana doğrudur diye kabul etmiyorum doğru oku alimlerin görüşünü dile getiriyorum...
ve sen aradaki farkın ciddiyetini anlayamıyorsan boşa tartışmayalım derim...
eğer bu bir hadisi kutsi olsaydı biz buna şüphesiz iman etmek durumda olacaktır yani kainatın peygamberimiz için yaratıldığına şüphe taşımayacaktık...
ama bir alim çıkıpta bu hadis değildir ama manası doğrudur diyorsa bu kendi yorumudur.
her insan buna katılmak durumunda değildir.

İntifada 09-22-2011 18:48

Alıntı:

EpiVaTeS Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955402)
islamoğlu hoca mı...???


evet hoca...
varsa aksini kanıtlayacak ilmin reddiye yazmakta serbestsin...

EpiVaTeS 09-22-2011 18:50

Alıntı:

AKıncı 34 Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955406)

evet hoca...
varsa aksini kanıtlayacak ilmin reddiye yazmakta serbestsin...

bence değil...
sana göre mi karar vercem olm...
sen ispatla reddiye yazarak hocalığını bakem...???

Seyyah 09-22-2011 18:54

Alıntı:

EpiVaTeS Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955407)
bence değil...

Sana göre hoca kimdir üstad merak ettim?

İntifada 09-22-2011 18:54

bana göre hoca bana göre hoca değil ne demek ?
sen benmi belirliyoruz birisinin hocalığını...
hoca olmasa elbet biri çıkar hoca değilsin der değil mi bu kadar hoca içinden...
adam eğitimini almış,yıllardır yapıyor hocalığını düşmanları bile hoca diye bahsediyor ortada realite var sen hoca olmadığını neye göre söylüyorsun ?
reddiye aksi bir durum için yazılır
ben islamoğlu hocayı sayıyorum seviyorum ve vakfınada üyeyim...


EpiVaTeS 09-22-2011 18:55

Alıntı:

AKıncı 34 Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955410)
bana göre hoca bana göre hoca değil ne demek ?
sen benmi belirliyoruz birisinin hocalığını...
hoca olmasa elbet biri çıkar hoca değilsin der değil mi bu kadar hoca içinden...
adam eğitimini almış,yıllardır yapıyor hocalığını düşmanları bile hoca diye bahsediyor ortada realite var sen hoca olmadığını neye göre söylüyorsun ?
reddiye aksi bir durum için yazılır
ben islamoğlu hocayı sayıyorum seviyorum ve vakfınada üyeyim...


tamam hocalığını ben belirlemiyorsam sende belirleyemezsin...
yanlışmıyım...???

Mavera 09-22-2011 18:55

Alıntı:

EpiVaTeS Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 955407)
bence değil...
sana göre mi karar vercem olm...
sen ispatla reddiye yazarak hocalığını bakem...???


pardon abi sen kimdin, herhalde basbakanimizin bahsettigi ulema sen oluyorsun..


All times are GMT +3. The time now is 21:44.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025