![]() |
Dindar Kızların 10 Yaşlarında Başörtüleriyle Okumalarından Çatlayıp Patlayan CHP
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) zorunlu öğretimin 4+4+4 şekliyle kademelendirilip 12 yıla çıkarılmasına karşı çıkıyor. CHP'nin zorunlu öğretimin 12 yıla çıkarılmasına karşı olmasındaki asıl sebep, zorunlu öğretim kademeli olarak 12 yıla çıkarılırsa başörtülü dindar kızların 10 yaşlarında başlarını örterek İmam Hatiplerin orta kısımlarında okuyabilecek olmalarıdır. CHP'nin zorunlu öğretimin 12 yıla çıkarılmasına karşı olmasıyla birlikte onun dindar düşmanlığı ve başörtüsü düşmanlığı birkez daha ortaya çıkmıştır. CHP, dindar kızlar 10 yaşlarında başlarını örterek İmam Hatiplerin orta kısımlarında okuyabilecekler diye çatır çatır çatlamaktadır. CHP ne kadar çatır çatır çatlayıp patır patır patlasa da zorunlu öğretimin 4+4+4 şekliyle 12 yıla çıkarılmasını ve böylelikle başörtülü dindar kızların 10 yaşlarından itibaren İmam Hatiplerin orta kısımlarında başları örtülü olarak öğrenim görebilmelerini engelleyemeyecektir inşaallah.
|
Başka sebebi yok zaten ;D
Ha 1 olumsuz yanı vardı,o da 2. 4 yılda açık öğretim seçeneğiydi,bunu da zaten dile getirmediler bile ;D Neyse ki o olumsuzluk ortadan kaldırıldı,sadece 3. 4 yılda açık öğretim seçeneği konuldu. |
Bende karşı çıkıyorum tasarıya, devlet bana okumam için dayatma da bulunamaz. Hele hele böyle bir düzenleme ile hiç bulunamaz. Daha dün 8 yıl eğitim vesayet ortamında merhum Necmettin Erbakan tarafından zorunlu olarak imzalamıştı ve ona karşı en büyük muhalefet Tayyip Erdoğan'dan gelmişti. Hatta 8 yıllık zorunlu eğitimi kediye kendi yavrusunu boğdurma formülüdür diye tasvir etmiş ve hükümetten çekilmenin daha hayırlı olacağını söylemişti. Şimdi ise böyle bir düzenlemeyi lügatindeki en seçkin kelime hazineleriyle süslemeye çalışıyor.
|
Alıntı:
kediyi ve yavrusunu daha iyi anlayabilirsiniz boyle dusununce... 12 yil meseleside her zorunluluk gibi rahatsız edici... |
Alıntı:
|
Alıntı:
Zorunlu öğretimin 12 yıla çıkması çok güzel bir uygulama. Hatta yakın bir zamanda belki 1-2 yıl ya da 2-3 yıl içinde anaokulu da zorunlu öğretim kapsamına alınacak inşaallah. Böylelikle zorunlu öğretim 13 yıla çıkmış olacak. Düşünsenize her Türkiye vatandaşı en az 13 yıl öğrenim görüyor, hiç cahil vatandaşımız kalmıyor ve herkes iyi yetişmiş birer vatandaş oluyor. Hem şu kolaylık da var: İlk iki 4 yıllık öğrenimi (4+4'ü) tamamladıktan sonra son 4 yıllık 3. aşama için okula devam mecburiyeti yok. 8 yıllık öğrenimden sonra 12 yıllık zorunlu öğretimin kalan son 4 yıllık 3. aşaması açık lise öğrenimi görülerek tamamlanabilir. |
Alıntı:
universite mezunu cahil dolu memlekette... bu mufredat mi adami cehaletten kurtaracak... cehalet sadece okuma yazma bilmemek mi ? ebu cehil yani cahillerin babasi diye bildigimiz adam 4 dil bilen deniz asiri ticaret yapabilen bi adamdi... belki sizler unuttunuz mezun olali cok olmus olabilir ama ben hala lise son sinifa gelmis bir cok teneke hatirliyorum... |
İşte sorunda burada...!!!' Bütün çocukları aynı torna tezgahından geçirir gibi aynı müfredata tabi tutmak..!! Ne büyük marifet..!!
|
|
Alıntı:
Müfredatın kaliteli olması da çok önemli. İyi ve kaliteli bir müfredatla 13 yıl öğrenim gören kişi de bi zahmet cahillikten kurtulsun. Alıntı:
İlk 4 yıllık 1. aşama tamamlandıktan sonra 4 yıllık 2. aşamaya başlanırken meslekî yönlendirme de yapılabilecek. Yani bu demek oluyor ki herkes aynı müfredata tâbi tutulmayacak; öğretimde çeşitlilik olacak. |
KESİNTİLİ EĞİTİM
Kesintili eğitim
4 4 4 formülüyle duyurulan yeni eğitim sistemine ilişkin kanun tasarısı, farklı kesimlerin farklı tepkilerine yol açtı. Süreç devam ediyor. Devam ederken de tasarı üzerinde kimi oynamalar yapıldığını görüyoruz. Söz gelimi başlangıçta birinci 4 yıldan sonra dileyen öğrencilerin açık öğretim sistemine devam edebilmesine imkân sağlanmışken, süreç içinde bundan geri adım atıldığına ve birinci 4 yıldan ikinci 4 yıla geçişin zorunlu hale getirildiğine ilişkin haberler basına yansıdı. Bu haberlerin gerçeği ne ölçüde yansıttığını bilmiyoruz. TÜSİAD, CHP vd. "blok muhalefet"in bunda etkisi olup olmadığı da ayrı bir merak konusu. Doğrusu ilk 4 yıldan sonra öğrencinin, bir taraftan öğrenimine yaygın eğitim (açık öğretim) tarzında devam ederken diğer taraftan kendisini istediği alanlarda geliştirmesi -"kötünün iyisi" kabilinden- önemli bir imkândır. Bu formül hayata geçtiğinde en azından ilk 4 yılın sonunda aile çocuğu farklı alanlara yöneltebilecek, bu anlamda elinde farklı seçenekler bulundurabilecektir. Esasen burada da öğrencinin ilk 4 yıl için devlet tarafından sahiplenilmesi, çocuk üzerinde ailenin inisiyatifi dışında tasarrufta bulunması üzerinde durmak gerekir. Eğer aile bilinçli bir şekilde çocuğunu istediği bir alana yöneltmek isterse, devletin yapması gereken bunun yolunu açmak, imkânlarını geliştirmektir. Burada "halk cahildir, anlamaz" gibi bir anlayış söz konusudur. "Kızı kendi haline bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurnacıya" misali, bu ülkede başından beri hükümet edenler halkın yerine karar vermeyi adeta yönetmenin olmazsa olmazlarından sayıyor. Oysa bu hükümet halk nezdinde makes bulan söylemlerin altına imza atmış bir hükümet olarak bu alanda farklı bir icraat ortaya koyma şansına sahipti. En azından bunun halk nezdinde bir alt yapısı ve beklentisi mevcuttu. Ailelerin çocuklarının eğitimiyle ilgilenip ilgilenmediğini denetleyebilirsiniz. Hatta bunu yap-a-mayanların çocuklarını alır, devlet olarak eğitirsiniz. Burası tamam. Ama ben bir vatandaş olarak çocuğumu istediğim gibi yetiştirme imkânını elimde bulundurmak istesem, çok mu "aykırı" düşünmüş olurum? Açıkça söylüyorum: Ben çocuğumu hem hafız olarak yetiştirmek istiyorum, hem de bu ülkenin birinci sınıf üniversitelerinde okumasını sağlamak. Bu ikisini niçin bir arada yapamıyorum? İlahî bir lütuf olarak ilahî kelamın hafızlığını ve muhafızlığını yapan gençler bu ülkede niçin bunun karşılığını bir "mazhariyet" olarak değil de "mağduriyet" olarak görür? Hafız avukat, doktor, mühendis... olunamaz diye bir kural mı var?.. Böyle bir kural "kâğıt üstünde" olmasa da, hepimiz biliyoruz ki fiiliyatta var... Bir diğer husus da şudur: İlk 4-5 yıldan sonra çocukların eğilimi, yeteneği, ileride neler yapabileceği üç aşağı beş yukarı belli oluyor. Bu aşamadan sonra çocuklar ağırlıklı olarak yeteneklerini geliştirebilecekleri, müfredatları o doğrultuda oluşturulmuş okullara yönlendirilse fena mı olur? Niçin yeteneklerine ve eğilimlerine bakmadan bütün çocukları -torna tezgâhından geçirir gibi- aynı müfredata tabi tutalım ki? Söz gelimi bir çocuğun el becerileri ileride hat, tezhip gibi sanatlara yönelebileceğinin işaretlerini veriyorsa, yahut beden yapısı, hareketleri, çevikliği, dengesi... ileride iyi bir sporcu olabileceğini anlatıyorsa, bu çocuğa hayatta kendisine hiç lazım olmayacak fizik, kimya... gibi dersleri dayatarak bıktırmanın, yıldırmanın anlamı var mıdır? Kaynakça |
okuldan ne kadar beklenti olabilir ki ?
aile destegi ve kisisel gayret lazim yoksa okul en iyi kufur etmeyi ogretiyor... farkli mufredat meselesi pek mantikli gelmedi... mevcut mufredat islenebilirlik ve icerik olarak daha verimli hale getirilebilir... |
Alıntı:
Zaten yapılacak olan da budur. İlk 4 yıllık öğrenimden sonra 2. 4 yıllık öğrenime başlanırken çeşitlilik olacak. İkinci 4 yıla başlanırken isteyenler meslekî öğrenime, isteyenler normal öğrenime devam edebilecekler. Müfredatta çeşitlilik olacak; tüm öğrencilere tek tip müfredat dayatılmayacak. |
All times are GMT +3. The time now is 05:41. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025