![]() |
Ekrem Dumanlı da Aydın Doğan'a sahip çıktı!
Medyanın rolünü bir kişiye indirgemek yanlış. 28 Şubat darbesi, psikolojik harp taktikleriyle yapılan bir korkutma ve sindirme harekâtıdır. O yüzden en görünen aktörü medyadır. O günkü yargı da sivil toplum görünümlü örgütler de askere tam teslim olmuş ve esaretin bedelini ödemiştir. O gün etkili olan medyayı cuntalar rehin almıştır. Manşetleri generaller atmış, basının bir bölümü tamamen tutsak alınmıştır. Bugün medyanın, 28 Şubat'taki günahı yüzünden sorgulanması gayet tabiidir. Ancak buradaki hataları birkaç isme indirgeyerek adeta her şey onların üzerine yıkılmaktadır. Mesela Doğan Grubu yetkilileri, o dönemde yanlış ve üzücü bir yayın politikası izlemiş, pek çok hataya imza atmıştır; lakin bunların faturasını Aydın Doğan'a kesmek ve onu adeta linç etmek de yanlış. Bilinenin tam aksine Aydın Bey kimi zaman büyük bir direniş de göstermiştir. Mesela o dönemin kudretli generali, Doğan Grubu'na gelip yazarları topyekûn aydınlattığında(!) komutana methiye dizenler olmuştu. Şimdi o övgücülerin adı bile zikredilmiyor bugünkü tartışmalarda. Halbuki o malum görüşmelerde hakperest yorum yapan bir düşünce insanına tek destek veren kişi Aydın Doğan'dı; bunu görmezden gelmek hata olur kanısındayım." |
Alıntı:
|
hocasini koruyor...
fethullah gulenin o surecte dogan medyaya yaptigi aciklamalari biliyoruz... |
Alıntı:
|
bence meseleyi duygusallaştırmayalım...
hatta darlaştırmayalım.. o medyanın karşısında dimdik duranlardan biride zaman medyasıydı... karşılarında mücadele eden bir medya aydın doğanı temize çıkarmıyor.. sadece meseleyi sadece onun üzerinden döndürülmesindeki hatayı vurguluyor... bence bunda bir talihsizlik ve hata yok... |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
yazının tamamını neden paylaşmadınız? yazının tamamını okuyun ondan sonra yorumlarınızı değerlendireceğim...
hala daha hocaefendiyi darbecilerle aynı tarafta görmek izahtan yoksun aklı selimden uzak garez hırs ve öfke patlamasının tezahürüdür.. yazıyı paylaşıyorum her cümlesini burada tartışmaya hazırım.. |
Söylemesi zor ama gerçek...
28 Şubat'a herkes kendi işine gelen pencereden bakıyor. Öyle olunca herkes bir bakıma haklı; çünkü insanlar kendi penceresinden gördüğünü söylüyor. Ekrem Dumanlı - Söylemesi zor ama gerçek... Ama aynı zamanda herkes meselenin bir kısmını mercek altına yatırdığı için eksik bilgi ile hareket ediyor. Aslında insaf ölçülerini unutmadan herkes kuşatıcı bir ufuk turuyla konuya yaklaşmalı. Aksi takdirde başka haksızlıklara göz yumulmuş olur. Demokrasiye müdahalenin meşru gerekçesi olamaz 28 Şubat, demokrasiye doğrudan yapılmış bir müdahaledir ve suç işlenmiştir. Tıpkı diğer darbeler gibi 28 Şubat'ın da meşru bir gerekçesi olamaz. Öyle bir gerekçe hazırlayanlar hata yapıyor. Çünkü demokrasilerde yanlışlar süngülerin gölgesinde düzeltilemez. İktidarları halk seçer, halk değiştirir; bu kuralın dışında yapılan her müdahale külhanbeylik ve kabadayılıktır. 28 Şubatçılar bu fütursuzluğu -nasıl olsa bin yıl sürecek- diye yapmışlardır. Hak hukuk gözetilmemiş, kanun çiğnenmiş, psikolojik harbin her metodu uygulanmıştır. 'Ülke elden gidiyor', 'rejim tehdit altında' gibi kara propagandalar darbe teşebbüslerini makul hale getiremez. Siyasîler daha basiretli davranmalıydı Maalesef o günlerin siyasî aktörleri (sadece iktidardaki koalisyon partileri değil, muhalifler de) büyük bir hata yaparak darbecilerin işini kolay yapmasını sağlamıştır. Darbecilerin yaptığı meşru değildir, olamaz da! Lakin o günler siyasîlerce kötü yönetilmiştir. Libya'ya gitmeye de, Kaddafi'nin çadırında aşağılanmaya da gerek yoktu mesela. İyi niyetli olunsa bile o günkü ağır şartlar altında Başbakanlık'ta iftar verilmesi de doğru değildi. Sincan'da düzenlenen o malum program, provokasyoncuların ekmeğine yağ sürmüştü. Başbakan'a en galiz hakareti kameralar karşısında yapan bir subaya haddini bildirmemek yanlıştı. 160 küsur subayın irtica suçlaması gibi uyduruk ve iftiraya dayalı mazeretlerle ordumuzdan atılma kararını imzalamak büyük vebaldi. O günün hükümeti bu konularda hata üstüne hata yaptı. Keşke yapmasaydı! O hatalar askerin müdahalesini meşru hale getirmez; ancak 28 Şubat konuşulurken bazı gerçeklerin perdelenmesine de gerek yok.. Halka gitmek, cuntaya ders vermek içindir Bir hükümet üst üste büyük hatalar yapar; daha kötüsü ipleri cuntacıların eline teslim ederse o hükümete aydınlar neyi tavsiye etmeli? Belli ki adamlar kışlalarından çıkmış gümbür gümbür geliyor; Susurluk hadisesinde suçüstü yakalananlar bile 'fasa fiso' söylemi yüzünden zeytinyağı gibi üste çıkmış. Sekiz saat süren MGK toplantısında korkunç kararlara İslamî hassasiyeti olan bir hükümetin üyeleri bile imza atmış; atmak zorunda kalmış. İşler iyice zıvanadan çıkmış, darbenin siyasî muhatapları gerekli dik duruşu sergileyemiyor; ülkesini seven aydınlar o gün ne önerebilir? Hükümeti iş yapamaz hale getiren silahlı güçler yetkilerini aşıp demokrasiye adım adım müdahale ediyorsa siyasetçi çıkıp demeli ki: 'Ey halkım, ben seni temsilen icraat yapıyordum; lakin benim görev yapmama müsaade etmiyorlar. Sandığa gidiyorum, şayet bana yapılanları sen de yanlış buluyorsan bana destek ver.' İşte o zaman kahraman olurdunuz... Darbecilerin ödünü koparan ve kirli oyunu bozan hamle erken seçimdir. Merhum Menderes seçime gitseydi onun canına kıyan caniler halktan şamar yiyecekti. 27 Nisan bildirisine karşı gereken cevabı veren AK Parti sadece demokrasinin de onurunu değil; kendi itibarını da korudu. Hükümet 367 kilidini açamayınca halka gitti; oradan yüzde 47'lik bir zafer çıkmasaydı asker kışlasına çekilmezdi. Hocaefendi'nin tavsiyesini doğru anlamak gerekiyor Ülke darbe ortamına sürüklenirken cuntacıların sonuç alacağını gören bir kısım aydınlar önemli uyarılarda bulundu. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin uyarısı antidemokratik güçleri desteklemek için değil; onların menfur planlarını erken davranıp bozmak içindi. Hocaefendi'nin hükümeti uyarmasını bazı art niyetli yorumcular askere destek ya da askerle işbirliği gibi yorumluyor. Tam tersine! O günkü tavsiyeler demokrasinin ayakta kalabilmesi içindi. O tavsiyeye vaktinde uyulsaydı 'post-modern darbeciler'in hevesi kursağında kalacaktı. Ne var ki o gün de bugün de bu önemli uyarıyı bazı çevreler anlamadı; belki de anlamak istemedi. Hâlbuki perşembenin gelişi çarşambadan belliydi; hükümet erken hamle yapıp halkı hakem haline getirseydi darbecilerin suratında milletin şamarı patlayacaktı. Üstelik yanlış kararlara imza atmak zorunda kalınmayacaktı. Medyanın rolünü bir kişiye indirgemek yanlış 28 Şubat darbesi, psikolojik harp taktikleriyle yapılan bir korkutma ve sindirme harekâtıdır. O yüzden en görünen aktörü medyadır. O günkü yargı da sivil toplum görünümlü örgütler de askere tam teslim olmuş ve esaretin bedelini ödemiştir. O gün etkili olan medyayı cuntalar rehin almıştır. Manşetleri generaller atmış, basının bir bölümü tamamen tutsak alınmıştır. Bugün medyanın, 28 Şubat'taki günahı yüzünden sorgulanması gayet tabiidir. Ancak buradaki hataları birkaç isme indirgeyerek adeta her şey onların üzerine yıkılmaktadır. Mesela Doğan Grubu yetkilileri, o dönemde yanlış ve üzücü bir yayın politikası izlemiş, pek çok hataya imza atmıştır; lakin bunların faturasını Aydın Doğan'a kesmek ve onu adeta linç etmek de yanlış. Bilinenin tam aksine Aydın Bey kimi zaman büyük bir direniş de göstermiştir. Mesela o dönemin kudretli generali, Doğan Grubu'na gelip yazarları topyekûn aydınlattığında(!) komutana methiye dizenler olmuştu. Şimdi o övgücülerin adı bile zikredilmiyor bugünkü tartışmalarda. Halbuki o malum görüşmelerde hakperest yorum yapan bir düşünce insanına tek destek veren kişi Aydın Doğan'dı; bunu görmezden gelmek hata olur kanısındayım. Harp Akademileri'ne gidip "Siz sarıklı Müslüm'cülerden korkmayın, kravatlı tarikatçılar daha tehlikeli!" diye konuşma yapan ve müdahale edilmesi gerektiğini telkin eden gazetecilerin ismi bile geçmiyor bugünkü tartışmalarda. Neden acaba? Esas zararı sivil toplum gördü 28 Şubat sadece siyasî partileri mağdur eden gayr-ı meşru bir müdahale değildir. Sivil toplum (özellikle İslamî camia) o korkunç psikolojik harekâttan zarar gördü. Sanki onlar hiç mağdur olmamış gibi meseleyi sadece siyasî mağduriyete hamletmek hatalı bir analizdir. Tarihe yanlış not düşmeye gerek yok ki!.. O günden sonra belini doğrultamayan topluluklar oldu. İmam hatipler kapatıldı. Bazı Kur'an kurslarının kapısına kilit asıldı. Eğitim kurumlarında müfettişler mesken tuttu. Öğretmenlere, öğrencilere hatta velilere baskı yapıldı. Başörtüsü zulmü dayanılmaz boyutlara taşındı. Tabii ki bu hadiselerin yaşanmasından birinci dereceden cuntacılar sorumludur; ancak o günkü basiretsiz politikaları da eleştiriye tabi tutmak boynumuzun borcudur. Doğru hamleler yapılmalı, gereken cesaret gösterilmeliydi. 27 Nisan muhtırası böyle atlatıldı. Darbecilerin doğrudan muhatapları olan hükümet dik duracak ki sivil toplum da işgüzarlık yapıyor pozisyonuna düşmeden onun yanında yer alabilsin. Daha söylenecek çok gerçek var ama bazı dostların tahammül sınırını kestirmek çok da kolay değil. Bu kadar tahammül sınavı yeter sanırım; en azından şimdilik... |
Alıntı:
Dar bir perspektifte iyi niyetli de olsa ''Korumak'' zırhına büründürüleceği aşikardır...! |
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
|
Alıntı:
Lakin Mesele Hükümetler Üstü Dört Aileden biri olduğunda bu kadar dar bir manada değil naçizane...! |
itirazın neyedir üstad izah et bizde fikrimizi söyleyelim...madem herşeyi siyak ve sibakına göre değerlendiriyorsunuz bunu en iyi sizin anlayacağınızı düşünüyorum....
|
Alıntı:
|
üstad bunu yazan genel yayın müdür savcı hakim veya adli bir kişi değil ....olaya bakış açınız yanlış yönden...
|
Alıntı:
|
28 Şubatın askeri bürokratik işbirlikçileri deşifre edilirken medyada ki işbirlikçilerinin deşifre edikmesi kadar doğal bir şey yok.
Ben Can Ataklı'nın düşüncelerini zerre kadar sevmem değer vermem Ama DOBRA adam ve 28 Şubatta Özkük'ün ne denli şerefszlikler yaptığını açıkça söyledi ve bizler de hatırlıyoruz Ama sadece Doğan yada Hürriyet değil Sabah gazetesi de aynı kumpasın işbirliğinin içindeydi Medya desteği olmasaydı 28 Şubat yaşanmazdı Ve şimdi medyadan destek verenleri korumak gibi bir ifade elbette o dönemden zarar görenleri rencide eder. Neresinden bakarsak doğru değil Bu Hocasını koruyor gibi de ifade edilmemeli Hocasını bu açıklamalar ile nasıl korumuş olsun Gülen bu tartışmaların dışında tutulmalı |
Alıntı:
yanlışsa nersi yanlış? |
Alıntı:
Koruma Zırhı...! Hocaefendinin karıştırılması...! Aklama gibi yahutta O çok önemli değil mesajı verilir ve algılanır ki bu kısım naçizane kabul edilemez...! Sonuçta yayılacak olan algı Koruma Zırhı olacaktır ki bunu izlemek lazım gelir ! Bu Manada Talihsiz !!! |
Alıntı:
Alıntı:
ve sitem ettiği kişilerde, sadece aydın doğan üzerinden dönen 28 şubat karşıtlarına... |
Alıntı:
Koruyor demedim Koruma Zırhına Döndürülür dedim naçizane...! Alıntı:
|
Alıntı:
ben asıl medya korumacılığı paranoyasını başlatan nazlı ılıcağın ifadelerinden çok çok farklı buldum Ekrem Dumanlının ifadelerini... |
Alıntı:
|
Alıntı:
Ekrem Dumanlı bunu ifşa etmiş... |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Maşa kısmından alabiliyorsak bu yanlış değildir ! Ama Naçizane kanaatime göre Talihsizdir...! Koruma Zırhı için bir erteleme gibi sonuçlar doğurabilir !!! |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Nazlı Ilıcak'on Suçlu sadece doğan değildir demesi ayrıdır
Dumanlının "o toplantıda hakkı konuşan bir tek aydın doğandı" demesi farklıdır Ben şahsen üzüldüm Dumanlı her nekadar doğru olmasa da vir camiayı temsil ediyor Gazetede çıkan haber ve yorumlar cemaatin düşüncesi Gülen'in düşüncesi şeklinde algılanıyor Böyle bir algı yokmuş gibi yazı yazamazsın,bu durumun farkında olarak yazmak gerek. Evet Aydın Doğan tüm suçlu değil suçlulardan biri Gazetesi "gerekirse silah bile kullanırız" manşetleri atıyorken Hoop kardeşim siz ne yapıyorsunuz demediyse Şimdi biz de aynı şeyi dememiz gerekir Hop kardeşim durun bakalım siz ne yapıyorsunuz Millet bedel ödedi de asıl bedelleri ödemesi gerekenler Aydın DOĞANLAR bedel ödemediyse şimdi sırası değilse ne zaman? |
Alıntı:
ama ben hem medyada, hem siyasette, hem parlementoda... ülkenin tüm zirvelerinde kendini göstermiş işlemiş işlettirmiş olanları bence asıl fitne kökeni olarak görmek gerektiğine inanıyorum.. |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Alıntı:
bence olayı değerlendirmek için orada mevzubahis olan olayı bilmek gerekir... |
Alıntı:
af buyurun tam manasıyla anlıyamadım... eğer sadece görünen kılıf diyorsanız Ekrem Dumanlıda bunu savunuyor bundan bahsediyor... |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
All times are GMT +3. The time now is 14:16. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025