Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Tartışıyorum (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=121)
-   -   Konu dışı tartışmalar buraya (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=168695)

MEÇHUL ADAM 01-30-2013 04:37

Konu dışı tartışmalar buraya
 
Ne bu ya, bütün mesajlarım silinmiş...Gerçekleri anlatmak eğer zorunuza gidiyorsa derhal bu forumdan ayrılırım.AKP'nin hiç mi hatası yok?Biz yalakaları ve yalakalığı hiç sevmeyiz.Yalaka insan muhakkak ki bir yerlerden nemalanıyordur.Yoksa onun için parti pırtı sevdalısı olmak hak getire...

Muhalefsiz siyaset olmaz.Tabii ki adam gibi muhalefet olacaksa...Bizde bunu yapmaktayız ama bunu anlayacak henüz idrake erememişler.

MEÇHUL ADAM 01-30-2013 04:45

TAYYİP BEYİ SEVMEK AKPYİ SEVDİĞİNİN ANLAMINA GELMEZ.TAYYİP BEY BU PARTİDEN GİDERSE OYLARINI YİNE AKP'YE VERECEĞİNİ KİM SÖYLEYEBİLİR?

Benim asla Tayyip Bey'e karşı bir allerjim veya kinim yoktur.Biz sadece onun yanlış ve hatalı icraatlarını eleştiriyoruz ve buna da hakkımız vardır.Eleştirmeyeceksek o zaman o da yaptıklarını hep mübah görüp hatasız ve kusursuz görmeye devam edecektir.Siyasette tıkandığınız zaman akıllı muhalefet edene başvurulur.Bu da siyasetin en güzel tarafıdır.Bunu yapan ülkemizde yok gibidir.Muhalefet sadece bu ülkede iktidarın kirli çamaşırlarını açığa çıkarıyor ama kendisi zarar ediyor.Yanlış icraata alternatifler süren bir muhalefet er geç iktidar olur.Bu inceliği henüz idrak eden kimse pek azdır.

Ebu yahya 02-03-2013 00:25

ben hiçbir partiye oy vermem çünkü hepsi küfür sisteminin partileridir akp de küfür sisteminin partisidir.İslamda demokrasi yoktur.Çünkü demokrasi de kanunları insanlar yapıyor gerçekte kanun koyma hakkı sadece Allah'ındır.

barayev 02-03-2013 01:45

Bu milleti ve ülkeyi sefaletten, yooksulluktan, zulumden,faşizmden, komünizmden, darbeci hain ve katillerden, ve onların işbirlikçisi dhkp-c ,pkk ,mafya gb örgütlenmelerin zulumlerinden kurtardığı için.
Dünyanın en büyük Gavurları bu ülkede yaşar.

barayev 02-03-2013 01:47

hadi ordan tabansız ödlek .. senin zulme ve zalime ve küfre karşı çıkacak imanın da yüreğinde yok..sen anca ümmeti FESADA düşümek için Siyonistlere uşaklık edersin.

barayev 02-03-2013 01:49

Alıntı:

Ebu yahya Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1034331)
ben hiçbir partiye oy vermem çünkü hepsi küfür sisteminin partileridir akp de küfür sisteminin partisidir.İslamda demokrasi yoktur.Çünkü demokrasi de kanunları insanlar yapıyor gerçekte kanun koyma hakkı sadece Allah'ındır.


korkaksın,fitnesin, Allahın dinini kullanarak ümmeti fesada vermeye çalışıyorsun.. biz senin gibilerin ağa babalarını da tanıyor ve biliyoruz

onurcan 02-03-2013 02:43

Alıntı:

Ebu yahya Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1034331)
ben hiçbir partiye oy vermem çünkü hepsi küfür sisteminin partileridir akp de küfür sisteminin partisidir.İslamda demokrasi yoktur.Çünkü demokrasi de kanunları insanlar yapıyor gerçekte kanun koyma hakkı sadece Allah'ındır.

sen küfür sistemi diyorsun ama eminim küfür dediğin sistemin kazançlarını kullanıyorsundur o zaman sende küffar durumundasın...


“demokrasi” kelime olarak Yunanca bir isim. Siyaset dilindeki karşılığını ise şöyle toparlayabiliriz:

Halk hâkimiyetine dayandığı, halkın kendi kendisini idare etmesini esas aldığı kabul edilen seçimli idare şekli, halk idaresi… Serbest seçim ve gizli oyla oluşan meclis… Özerk ilim-bilim kurumları, hür basın-medya kuruluşları; tam inanç, düşünce, ifade, teşkilatlanma ve teşebbüs hürriyeti… Teminatlı muhalefet… Hukukun üstünlüğü, bağımsız adliye ve temel inasn haklarını teminat altına alan siyasi rejim. Bu rejimin adına “demokrasi” deniliyor.


Bir Müslüman, en başta da bir insan olarak, yukarda demokrasinin gerçek tarifi içinde geçen hangi maddeyi reddedebiliriz ki? İyi iyidir, kötü kötüdür; kimden ve nereden zuhur ederse etsin…


Bugün İslâm, İran'dan da Suudi Arabistan'dan da daha iyi bir biçimde Türkiye'de yaşanıyor. Bu, inkârı kabil olmayan bir gerçek. Git oralara nefes alamazsın. En küçük bir tenkit/eleştiri yapamazsın. Biçimsellik özü halletmiyor. Uygulama tam ve âdil biçimde olmayınca, devletin ya da sistemin adının “İslâm Cumhuriyeti”, “Şer’î devlet” olması hiçbir şeyi değiştirmiyor. Zulüm ve sıkıntılar aynen devam edip gidiyor.

Demokrasinin bütün özellikleri/güzellikleri İslâm’da vardır, ama İslâm’da olan her şey demokraside yoktur. Bununla birlikte günümüz dünyasında mevcut beşeri sistemler içerisinde hayatı ve İslam’ı yaşamaya en uygun rejim demokrasidir. En iyiyi, ideal olanı elde edinceye kadar “iyi” olanla idare etmesini bileceksin. Akla-mantığa, ilme-hikmete, dünya gerçeklerine uygun olan da budur. Ama hiçbir zaman gayene ulaşma yolunda gayretten-mücadeleden de geri durmayacaksın. Amiyane tabirle “yan gelip yatmayacak”, “Böyle gelmiş böyle gider” demiyeceksin”!


MEÇHUL ADAM 02-03-2013 04:03

Alıntı:

Ebu yahya Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1034331)
ben hiçbir partiye oy vermem çünkü hepsi küfür sisteminin partileridir akp de küfür sisteminin partisidir.İslamda demokrasi yoktur.Çünkü demokrasi de kanunları insanlar yapıyor gerçekte kanun koyma hakkı sadece Allah'ındır.

Sana katılıyorum ama bu millete bunu anlatmak çok zordur.Türkiye'de siyasal İslam hareketini rahmetli Erbakan hoca başlatmıştır..İslam siyaseti demokrasiye benzemez.Davanın içinde menfaat olursa bu İslam siyaseti olmaktan çıkar.Bu millet şeriata da hazır değildir.Ülkemizde bir parti lideri halkına "ben şeriatı getireceğim laikliği fesh edeceğim" dediğinde hemen o partinin kapanması gündeme gelecektir.Erbakan hoca çok acele edip asıl İslam siyasetini açıkça anlattığı için hayatı boyunca 4 partisi kapatılmıştır.Eğer dersen ki siyasetle İslam yürümez illa ki direkt şeriatın getirilmesi lazımdır diye düşünürsek o zaman bu ülkede kanlı bir iç savaşın olacağı kesindir.

Demek istediğim şudur ki, demokrasiyi bir araç olarak kullanıp kanunları şeriata uygun bir vaziyete getirilirse işte asıl İslam siyaseti böyle olur.Bu da biraz zor gibi görünse de halkın şeriata olan teveccühü şeriat kanunlarını oy vererek iktidara taşıyabilir.Öncelikle bu ülkede laik düzenin yıkılmasından evvel ekonomik düzenin iyileştirilmesi zorunludur."Ben sandık başına gitmem, kim gelirse gelsin aynı düzen içinde hareket ediyorlar" diye düşünmek de yanlıştır. Sandık başına gidilmezse ateistler, aleviler, kemalistler iktidara gelip onlar bu sefer bizi tıpkı İnönü hükümetinin yaptığı gibi yönetmeye çalışacaklardır.Hal böyle olunca da ülkede geniş çapta İslam ve müslüman düşmanlığı başlar ki bunun sorumlusu da oy vermeye gitmeyen müslümanlar olur.Siyasetle tam olarak şeriat getirilemezse de kısmen de olsa bunu başarmak kolaydır.Zamanla köklü anayasa kanunları değişiklikleri ile istenilen sonuca da varılabilir.Birdenbire şeriatı getirmek pek de zordur.Mısır'ı örnek alırsak orada kısmı bir şeriat kanunları geldi ama bunu istemeyenler ayaklandılar.Ülkemizde şeriatı getirecek, ayrıca İslam fıkhını iyi bilen hocaefendilerden de milletvekili seçilmesi zorunlu olur.

Ebu yahya 02-03-2013 15:31

onurcan farkında mısın bilmiyorum ama bu küfür sistemi halktan vergi almaktadır.Bu kazanç dediğin şeyleri tayyip kendi cebinden mi sağlıyor ki minnet edeyim?kaldı ki ben küfür devleti olan t.c.'ye vergi verilmesine de karşıyım.Fakat zorunlu bir şekilde alıyorlar neyse o başka mesele.İşbirlikçi ve amerikancı tayyip kendi cebinden yapsaydı bile yine minnet etmezdim.Irak'ı işgal edilsin diye incirlik üssünü açan bu adam değil midir?amerikan askerine dua eden kim?afganistanda türk askerlerinin daha uzun kalmasına onay veren kim?bunlar küfür değil midir?sonra İslamda demokrasiyi benimseme ve küfür partilerine oy verme diye bir metodda yoktur.Şunu bil ki bütün partiler küfür partileridir.İslamın metodu tebliğ ve cihaddır.Bu fitne değildir.Allah'ın emridir.Asıl fitne olan particilerin yaptığıdır.Keşke anlayabilseniz.

Ebu yahya 02-03-2013 15:35

barayev korkak olsam buraya gelip tebliğ yapmazdım herhalde.Asıl korkak olan sen olmayasın?iktidar sahibine güvenip burada hakaret eden mi korkaktır?yoksa kendine yabancı ve destekçisi de olmayan bir foruma gelip tebliğ yapan mı korkak?

Ebu yahya 02-03-2013 15:42

meçhul adam,kardeş islamda demokrasi yoluyla mücadele diye bir metod yoktur.Ve bu bir küfür amelidir.Belki bilirsin Kuran'da Allah'ın Şeriatıyla hükmetmeyenlerin hangi sıfatı aldıkları bellidir.İlgili ayetin tefsirini okudum.Sonra biz tağutla mücadele etmekle emrolunduk.Onun içine girip sızıp ele geçirmekle değil.Bunu anlamanız gerekir.

MEÇHUL ADAM 02-03-2013 18:23

Alıntı:

Ebu yahya Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1034357)
meçhul adam,kardeş islamda demokrasi yoluyla mücadele diye bir metod yoktur.Ve bu bir küfür amelidir.Belki bilirsin Kuran'da Allah'ın Şeriatıyla hükmetmeyenlerin hangi sıfatı aldıkları bellidir.İlgili ayetin tefsirini okudum.Sonra biz tağutla mücadele etmekle emrolunduk.Onun içine girip sızıp ele geçirmekle değil.Bunu anlamanız gerekir.

Muhterem kardeşim...Rahmetli Erbakan hocanın 40 senedir söylediği bir slogan vardır ki bunu hala siz anlayamamışsınız.Onlar şunlardır:

"ÖNCE AHLAK VE MANEVİYAT"

"YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE"

"LİDER ÜLKE TÜRKİYE"

"YENİ BİR DÜNYA..."

Ayrıca "D-8 D-60 dev projeler, İslam ortak pazarı,İslam Ekonomik İşbirliği,İslam Ortak Dinarı"
gibi...Sen bunları her halde anlayamamışsın.Milli Görüş, tağuti sistemlere de karşıdır.Ancak bunu ortadan kaldırmak için önce araç olarak demokrasiyi kullanmak istemiştir.Lakin bu millet böyle bir büyük fırsatı kaçırmıştır.SP yine aynı yolda devam etmektedir.Şimdi sana da ben soru yönetmek istiyorum.

Bu saydıklarımı siyaset olmadan nasıl başarabilirsiniz?.İslam alemini nasıl bir çatı altında toplayabilirsiniz?.

Cevap olarak derseniz ki "peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi vessellem) nasıl tebliğ etmişse biz de aynen onun gibi yaparız".İyi güzel de bu sadece tebliğle olacak olsaydı Erbakan'da aynısını yapardı.Sakın benim bu sözlerimi yanlış anlamayın.Dini tebliği vazifesi apayrı bir konudur.Bu, İslam'a davettir.Oysa tüm İslam alemi zaten müslümandır .Onları ancak siyasi İslam tebliği ile, bürokrasi yolu kullanarak yukarıda ki çalışmalar başlatılarak mümkün olabilir..Siz bunu anlayamadığınız için bizi aynen tağuti sistemlere razı olmuş gibi algılıyorsunuz.Elbette ki rahmetli Erbakan hoca Maide Suresi'nde zikredilen "Allah'ın hükümleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendisidir." Mealine göre amel etmek istemiştir.Yani bunun şuurunda idi...AKP hükümeti ise bundan çok uzak olup tağuti yolları seçmiştir.Biraz size bu hususta tefekkür etmenizi rica ediyorum...



Allah'ın selameti ve bereketi hepimizin üzerine olsun...

Ebu yahya 02-03-2013 20:28

Kardeş, sadece tebliğle olacak demedim zaten. Sonunda bir savaş(cihad) olmak zorunda önce tebliğle insanlara tevhid anlatılır.Sonra insanlar bir cihadi cemaat etrafında toplanır.Ve sonra silahlı mücadele olur.Bu sıralamaya göre ilerlemek gerekir.Kuran ve sünnete uygun mücadele yöntemi budur.Parti kurmak,demokrasi yoluyla mücadele etmek gibi şeyler islama aykırıdır.Ve küfür,şirk yoludur.Müslümanın mücadele yöntemi İslama uygun olmalıdır.Başarılı olsa da olmasa da yöntem islami olmalıdır.Silahlı mücadele yani cihad korkulacak bişey değildir.Allah'ın kesin emridir.Bu yolda başına gelebilecek felaketler Allah'ın rızasını kazanmak için bir sebeptir.Kanlı bir iç savaş olması zaten kaçınılmazdır.Ve Allah bunu elbette bilerek cihadı emretti.Allah yolunda canlarıyla,mallarıyla cihad edenleri tespit etmek için bir imtihandır.Siyaset islam devleti kurulduktan sonra yapılır.O da islami prensiplere göre yapılır.İslam devleti kurulana kadar ki süreçte ise anlattığım şekilde mücadele edilir.Küfür sisteminde siyaset yapmak demek kafirlerin kanunlarını kabul edip taviz vermek demektir.İslam böyle bir mücadele yöntemini kabul etmez.Siz de bu yanlış yolda ilerlemeyin ve tağutların tuzağına düşmeyin diye bu uyarıyı yapma gereği duyuyorum.Laik sistem Müslümanları böyle kendi içine çekiyor.

MEÇHUL ADAM 02-03-2013 23:23

Alıntı:

Ebu yahya Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1034362)
Kardeş, sadece tebliğle olacak demedim zaten. Sonunda bir savaş(cihad) olmak zorunda önce tebliğle insanlara tevhid anlatılır.Sonra insanlar bir cihadi cemaat etrafında toplanır.Ve sonra silahlı mücadele olur.Bu sıralamaya göre ilerlemek gerekir.Kuran ve sünnete uygun mücadele yöntemi budur.Parti kurmak,demokrasi yoluyla mücadele etmek gibi şeyler islama aykırıdır.Ve küfür,şirk yoludur.Müslümanın mücadele yöntemi İslama uygun olmalıdır.Başarılı olsa da olmasa da yöntem islami olmalıdır.Silahlı mücadele yani cihad korkulacak bişey değildir.Allah'ın kesin emridir.Bu yolda başına gelebilecek felaketler Allah'ın rızasını kazanmak için bir sebeptir.Kanlı bir iç savaş olması zaten kaçınılmazdır.Ve Allah bunu elbette bilerek cihadı emretti.Allah yolunda canlarıyla,mallarıyla cihad edenleri tespit etmek için bir imtihandır.Siyaset islam devleti kurulduktan sonra yapılır.O da islami prensiplere göre yapılır.İslam devleti kurulana kadar ki süreçte ise anlattığım şekilde mücadele edilir.Küfür sisteminde siyaset yapmak demek kafirlerin kanunlarını kabul edip taviz vermek demektir.İslam böyle bir mücadele yöntemini kabul etmez.Siz de bu yanlış yolda ilerlemeyin ve tağutların tuzağına düşmeyin diye bu uyarıyı yapma gereği duyuyorum.Laik sistem Müslümanları böyle kendi içine çekiyor.

Anlaşılan o ki sen İslam siyasetinden pek anlamıyorsun.Senin anlayacağın bir dilden bazı örnekler vereyim ki ikna olasın..

Laik sistem bizi kendi içine çekemez lakin halkımıza, laikliğin dinsizlik olduğunu iyice kafalarına yerleştirip bunun tağuti sistemlerden biri olduğunu beyinlerine odaklarsak başarılı oluruz.Kansız devrim olmaz ama o senin dediğin silahlı cihad en son çaredir.O da şöyle olur.Filan parti tekbaşına iktidar olduktan sonra anayasayı şeriat kanunlarına göre düzenlerse elbette ki buna karşı çıkacak olan aleviler, kemalistler, dinsizler, laikçiler silahlara sarılabilirler.İşte o zaman biz de silahlara sarılmak mecburiyetinde kalırız.Taa baştan da demiştim.Bu millet henüz şeriata hazır olmadığını...

Bakınız Suriye ve Mali'de ki mücahidlerin durumuna...Onlar mevcut laik ve dinsiz iktidar hükümetlerine karşı silahlanmışlardır.Bunlara biz hak veriyoruz.Bizim ülkenin durumu onlardan biraz farklıdır.Ordumuz şeriatı benimserse Allah'ın izni ile şeriatın ülkemize gelmesi pek kolay olur.

Önce anayasa ile şeriat kanunları getirilecek eğer, halkımız buna razı olmazsa işte o zaman kanlı bir içsavaş kaçınılmaz olacaktır.Mühim olan saflarımızın hangi yönde olduğudur.Ülkemizde hiç kan dökülmeden şeriatın gelmesi dünya gözüyle çok zor görülse de yüce Allah bu millete hidayet verip kalbini ve istikametini şeriata yöneltirse kansız olarak şeriatın gelmesi mümkün olabilir.Nasıl ki peygamber efendimiz (S.A.V.) Medine'ye hicret ettiğinde, hatta oranın halkı kendiliğinden müslüman olmuş olup oranın halkı ilahiler okuyarak peygamberimizi büyük bir neşe ile karşılamadılar mı?Hani orada hiç çatışma oldu mu?Olmadı.Sonrasında ise 13 sene içinde bir İslami devlet ve ordu kurarak Mekke'yi kansız olarak feth etmedi mi?Demek ki bazı yerlerde seriyyeleri salıp kafirlerin kervanlarını ele geçirip,onlara ekonomik ambargo koyarak zayıflattıktan sonra Mekke üzerine ordusu ile birlikte yürümedi mi?Bunlar hep o günün şartlarında bir siyaset anlayışı idi.

Bundan sonra yine kendi bildiğini okuyacaksan sana selametler dilerim.Şunu da unutma ki müslümanlararası diyalog olmadığı müddetçe şeriatı bu ülkeye asla getirilemeyeceğini de aklınızdan çıkarmayınız.Zorla şeriat getirilmez.Bunun ilerisi pek parlak da olmaz.Halkımız şeriatı sevecek ki Allah ise onlara yardım etsin..Bu millet kendisini iflah etmezse şeriatın gelmesi muhaldir.Halkın zorla ve istemediği bir şeriatın kaç sene sürebileceği de meçhuldür.



MEÇHUL ADAM 02-03-2013 23:52

SP, AKP'den neden oy alamadığının sırrı çözüldü..

YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.

onurcan 02-04-2013 01:58

Sen kimsinki tebliğ yapıyorsun bir dediğin bir değini tutmuyor herşeye küfür diyorsun bildiğin bu senin derdin belli tebliğ,savaş,cemaat,tağut önce bunların manasını öğren ,
peygamberin yaşantısı ve nasıl bir uygulayıcı olduğunu araştır.

MEÇHUL ADAM 02-04-2013 03:10

Alıntı:

Ebu yahya Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1034367)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kardeşim dur nereye gidiyorsun?.Sen şimdi herkesi müşriklerden saydın.Bunun vebali ağırdır.Bak benim yukarıda ki mesajlarımı okumamışsın.Anlaşılan o ki sen selefilerden birisisin.Müslümanlararası diyaloğun nasıl kurulacağını bilemezsen tebliğini yapamazsın.Eğer sen gerçek mücahid isen gel yıkıcı değil yapıcı ol!.Müslümanları kafirlik veya müşriklikle tekfir etme!.

Bir müslüman tağuti sistemlere razı ise o bilmeden dinden çıkmış olur.Onlara, tağuti sistemler nelerdir?.Tağuti yollar nedir diye burada niye izah etmezsin?.Siyonizme karşı ne yapıyorsunuz?.Siyonizmin yolu nasıl tıkanır?Onlarla nasıl mücadele edilir?.Asıl meselenin uç noktaları bunlardır.Cihadın çok çeşitleri vardır.Siz sadece silahlı cihaddan başka neyi biliyorsunuz ki?Unutmak ki peygamberimiz bir hadis-i şerifte şöyle buyurmaktadır.

"NEFRET ETTİRMEYİNİZ, MÜJDELEYİNİZ...ZORLAŞTIRICI DEĞİL, KOLAYLAŞTIRICI OLUNUZ.YARGILAYICI DEĞİL, BAĞIŞLAYICI OLUNUZ.SELAMI YAYIN!.SELAMI YAYMAKTA RAHMET VARDIR." :gül::gül:

İşte peygamber efendimizin (S.A.V.) ana tebliğ metodu budur.Sen bunlardan hangisini yapıyorsun?.


MEÇHUL ADAM 02-04-2013 17:02

Aşağıda ki röportajı dikkatlice okuyun!.Bakınız Bu müslüman lider kimden yardım bekliyor?..Niye SP'den yardım bekliyor da AKP'ye yanaşmıyor?.SP'nin farkını artık siz düşünün!...

http://www.timeturk.com/resim/tr/201...hat-zamani.jpg

Moro islami Kurtuluş Lideri : Şimdi büyük cihat zamanı

Otonomi elde ettiler. Parti kuracaklar. 40 yılldır ihmal edilen ülkelerini imar edecekler. Bunun için Türkiyeden, Saadet Partisinden yardım almak için ülkemize geldir. Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) Lideri Hacı Murat İbrahim ile sizler için konuştuk.

03 Şubat 2013 Pazar - 07:13

40 yıldır kendilerini asimile etmek isteyen Filipin Hükümetlerine karşı dağlarda, ovalarda silahlı bir mücadele yürütüyorlar. Dünya’da Türkiye’ye en uzak bir bölge. Uçakla 14 saatlik bir yolculuktan sonra varılabiliyor. Ancak, o uzak bölgenin mücahid insanlarını bundan 25 yıl önce Ümmetin Lideri Erbakan Hoca, Türkiye’de ağırlamış. Maddi manevi yardımlarda bulunmuş. Çok seviyorlar. Şimdi 40 yıllık Cihad’ın ardından Moro İslami Kurtuluş Cephesi olarak merkezi hükümetle bir anlaşma imzaladılar.

Otonomi elde ettiler. Parti kuracaklar. 40 yılldır ihmal edilen ülkelerini imar edecekler. Bunun için Türkiye’den, Saadet Partisi’nden yardım almak için ülkemize geldir. Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) Lideri Hacı Murat İbrahim ile sizler için konuştuk.

Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) Lideri Hacı Murat İbrahim:

Öncelikle Türkiye’de olmaktan, Türk milletinin ve sizlerin misafiri olmaktan dolayı büyük onur duyduğumu söylemeliyim. Yaklaşık 25 yıl kadar önce de, bizim Moro İslami Kurtuluş Cephesi hareketimizin kurucusu, şu an rahmetli olan Selamet Haşimi’nin temsilcisi olarak Erbakan Hocamızın davetiyle gelmiş olduğum Ankara’da yeniden bulunmaktan dolayı mutluluğumu ifade etmek isterim. Bizler ülkemizde 40 yıllık bir cihat sürecini yaşadık. Filipin Hükümetleri ile yaşadığımız savaş nedeniyle 120 binden fazla insanımızı kaybettik. Buna karşın biz mücadelemize başladığımız günden itibaren bütün mücahitlere şunu söyledik. ‘Kesinlikle sivilllere, yaşlılara ve çocuklara saldırmayacaksınız. Mallarını ve evlerini yakıp, yıkmayacaksınız.’ Çünkü bu tavır İslam’ın temel ilkelerindendir. Çünkü biz terörist değildik. Kendi halkımızı savunduk. İslami bir şekilde davranmamız bize iyi bir imaj kazandırdı



72’DEN 2012’YE HIRISTİYANLAŞTIRMA, ETNİK TEMİZLİK VE CİHAD

Biz bu mücadeleyi vermeye mecburduk. Filipin Hükümetlerinin, Moro’da bizim halkımıza Hristiyanlaştırma faaliyetleri dahil reva gördüklerini sizin vasıtanızla Türk kardeşlerimizin bilmesini isterim. Filipin hükümeti ilk başta halkımız için misyonerler gönderiyordu. Moro Müslümanlarını zorla Hıristiyan yapmaya çalışıyordu. Bunda başarılı olamayınca etnik temizlik başlattı. İşte biz de silahlı direnişi aslında Bangsamoro Müslümanlarını savunmak için başlattık. Kendi halkımızı ve kendi topraklarımızı savunmak için 1972 yılında Filipin hükümetine karşı cihat ilan ettik. Amacımız da Bangsamoro Müslümanlarına ait bağımsız bir devlet kurmaktı. Ancak 1973’te başladığımız bu uzun cihadın sonunda 2012 yılında Filipin hükümeti ile ateşkes barış anlaşması imzaladık. Bu antlaşma ise bize Bangsamoro’da bir hükümet kurma hakkını verdi. 40 yıllık cihadımız bize bu kazanımları sağladı.



PARTİ KURUYORUZ, SAADET’İN TECRÜBESİ İÇİN GELDİK

Filipinler Hükümeti ile ateşkes barış anlaşması imzaladık ama şimdiye kadar ki kazanımlarımızı doğru kullanmak, Müslüman halkımızın ve Bangsomoro (Moro) bölgesinin kalkınmasına dönüştürmek için bilgi almak üzere ülkenizdeyiz. Çünkü biz bir parti kurmak istiyoruz. Bu noktada Saadet Partisi’nin tecrübelerinden istifade etmek istiyoruz. Çünkü bu alanda bizler yeniyiz. Siyasi cihat noktasında onlardan eğitim almak için temaslarda bulunmak üzere Türkiye’deyiz. Çünkü bu 40 yıl boyunca İslam ile bizim toplumumuz arasında bir kopukluk oldu. Umarız, şimdi elde ettiğimiz bu kazanımlarımız, bizim toplumumuz ile İslam arasında bir köprü kurulmasına vesile olur.



ŞİMDİ BÜYÜK CİHAT ZAMANI

Bizler 40 yıl boyunca Filipinlerde varlığımızı korumak için silahlı bir cihad yürüttük ve sonunda da bir anlaşma imzaladık. Ancak şimdi ülkemizi nasıl imar edeceğiz? Alacağımız kararlar insanımızı nasıl etkileyecek? Dolayısıyla şimdi daha büyük bir cihatla karşı karşıyayız. Cihadımız yeni aşamaya geldi. Siyasi cihad. Türkiye’deki kardeşlerimizin, Saadet Partisi’nin yaptığı gibi. Bizim için Saadet Partisi’nin yönetim ve teşkilat tecrübesi çok önemli. Moro’da yeni bir yönetim oluşturmak amacıyla, Saadet Partisi’ni ziyaret ettik. Önerilerini aldık. Birlikte çalışmak istediğimizi bildirdik. Bu mücahedemizi sadece kendimiz için değil, aynı zamanda İslam ümmetinin önünü açmak için de yaptık. Çünkü bütün İslam ümmeti çeşitli sorunlar yaşıyor. Ancak biz kendi problemlerimizi büyük oranda hallettik.



YENİ ANAYASAYLA BÖLGESEL HÜKÜMET



Filipinler’in toplam nüfusu 90 milyon. Güneyi olan Moro bölgemizin nüfusu ise 10 milyon. Ancak Filipinler Hükümeti, 3-4 milyon civarında göstermek istiyor. Bizim geçtiğimiz Ekim ayında imzaladığımız anlaşma 8 milyonluk bir Müslüman nüfus bölgesini kapsıyor. Geriye kalan 2 milyon nüfus, Filipinlerin Manila ve diğer bölgelerinde yaşıyor.

Filipinler Hükümeti ile imzaladığımız anlaşmaya göre, Bangsomoro Hükümeti olarak otonomi elde ettik. Bunun anayasal zemine oturması gerekiyor. Bu yüzden Filipinlerde yeni taslak bir anayasa oluşturmak için de anlaşmaya vardık. Bu taslak anayasayı oluşturmak için 15 kişilik bir komisyon oluşturuldu. 8 kişisi Filipinler, 7 kişi ise Müslüman gruplardan oluşuyor. Anayasa taslağı bitirilince referanduma gidecek. Halk onaylarsa anayasa kabul edilecek ve biz de bu anayasaya dayanarak bölgesel hükümeti ilan etmiş olacağız.



DAĞDA SAVAŞ, ŞEHİRDE MÜSLÜMANLIK!

Müslümanlar olarak sürdürdüğümüz cihaddan dolayı maalesef, gerekli eğitimi alamadı halkımız. İşte Türkiye’den bizimle görüşmeye gelen Müslüman kardeşlerimiz şahittirler. Onlarla dağlarda, ormanlık bölgelerde görüşmüşüzdür. Yardımlarını almışızdır. Ateşkes anlaşması ile şimdi düzenli bir yaşama geçiyoruz. Çocuklarımızın eğitimi, sağlık gibi bir sürü çözüm bekleyen sorunumuz, eksiklerimiz var. Biz, cihad döneminde de Türkiye’ye defalarca geldik. Önümüzdeki süreçte de Türkiye halkı ile çok iyi ilişkilere girmek istiyoruz. Çünkü Türkiye halkının özellikle İslami azınlıklara karşı büyük sempatisi olduğunu biliyoruz. Ayrıca Müslüman ülke ve kardeşlerimizin de bu yeni süreçte bizleri desteklemelerini bekliyoruz. Çünkü İslam ülkeleri geçmişte yaşadığımız uzun mücadele sürecinde bize sempatik yaklaşşalar da, doğrudan bir destekleri olmadı. Arap ülkeleri de öyle. Eski adıyla İslam Konferansı Örgütü ise 1974’ten itibaren bizi tanıdı. Bangsamoro halkına İslam İşbirliği Teşkilatı’nda gözlemci statüsü verildi.



ANAYASA, PARTİ, DEMOKRASİ VE İSLAMİ YÖNETİM

Bangsamoro hükümeti, bakanlık tipi bir yapıya sahip olacaktır. Öncelikle bir temel kanun oluşturulacak. Bundan sonra da geçici hükümet gibi yapı geliştirilecek ve bu süreç Moro İslami Kurtuluş Cephesi tarafından yürütülecek. 2016’da da Moro Hükümeti için seçimler yapılacak. İşte o seçimlere katılabilmek için siyasi parti kurma çalışmalarına başladık. İnşallah bu kuracağımız parti güçlü olur. Ve cihadımızı siyasi arenada sürdürürüz. Anayasa yapıldıktan sonra demokratik bir süreç öngörüyoruz. Çıkarılacak kanunlar da inşallah İslam’a aykırı olmayacak.



MORO’DA 26 ÇEŞİT MADEN KAYNAĞI

Moro bölgesinde 26 çeşit zengin maden kaynağı var. Ama buna rağmen Müslüman halk yoksul durumda. Yoksullukla da mücadele ediyoruz. Şimdi bu yer altı kaynaklarımızı halkımızın zenginliğine dönüştürmek istiyoruz.



MORO’YA İLK BİLGİSAYARI ERBAKAN HOCA HEDİYE ETTİ

Bizim işbirliğimiz, Moro İslami Hareketinin daha diri, daha güzel bir şekilde nasıl ileri götürüleceği ile ilgiliydi. Ana tema olarak bize bu konularda yardımcı oluyordu. Biz O’nu kendi liderimiz kabul ediyoruz. Öyle ki, şu hatıramı paylaşmak isterim. Bizim ofisimizde kullandığımız ilk bilgisayar bize Erbakan Hoca hediye etmişti.



SİLAH BIRAKACAKLAR MI?

Şu anda yaptığımız anlaşmaya göre, Bangsamoro Hükümeti kurulacak. Bu Bangsamoro Hükümetinin polis kuvveti olacak. Bu kuvvetin büyük bölümü de bizim mücahitlerimizden oluşacak. O yüzden mücahitlerimizin ve silahlarımızın büyük kısmını oraya aktaracağız. Geriye kalan silahları ne yapacağımızla ilgili kendi aramızda ve dünyada özgürlük mücadelesi veren diğer gruplarla görüşüyoruz. Silahlarını nasıl bıraktılar diye. Ama Bangsomoro Hükümeti kurulduktan ve fonksiyon olarak tam işledikten sonra bunları asıl olarak tartışacağız.


KAYNAK

MEÇHUL ADAM 02-04-2013 17:05

Tayyip Bey imanlıdır inançlıdır.Ancak ne hikmetse dost ve düşmanı birbirinden ayıramaz hale gelmiştir.Azıcık İslam aleminin birlik ve beraberliği için uğraşsa gam yemeyeceğiz.Nato üyesi olduğumuz halde İsrail'in yaptığı zulümleri masaya yatırmayı bile beceremiyor,buna cesaret edemiyor.İsrail'i eleştirirken perdenin arka tarafında anlaşmalar varken sittin sene bu müslümanlara rahatlık olmayacaktır.Bakınız, Elhamdülillah, ben de müslümanım.Şartlar ne olursa olsun ben asla siyonizme zerre kadar hizmet etmem ve onların kul ve kölesi olmam.Bizim dostumuz sadece yüce Allah ve gerçek müslümanlardır.Güvenilecek tek varlık Allah'tır.Vakit geçirmeden derhal müslümanlararası diyalog kurmak farz oldu.AKP hükümeti,10 yıllık iktidar döneminde çok şeyleri değiştirmeye gücü yettiği halde kriptoların emrine emade olup dış politikada somut bir adım atamadı.Demek ki hala muktedir olamamışlar.Muktedir olamadıktan sonra isterse halkımızdan % 100 oy alsalar bile hiçbir şeyi ifade etmez.Sadece görünürde iktidar olmuş olur.Devlet içinde devletin var olması o devletin bağımsızlığı başkalarının tekelinde olması anlamı taşır.Hal böyle olunca da sıkıntılar devam edip sürer.

Gönülden 02-04-2013 17:54

Konu dışı tartışmalar buraya
 


Forum içinde konu dışı yapılan tüm yorumlarınıza bu başlık altında devam edebilirsiniz..
Lütfen konuları başlıklarının dışına taşırmayınız..sonrasındada yok mesajım siliniyor yok müdahale ediliyor diye yakınmayın







Ebu yahya 04-07-2013 08:47

tekfirin kuralları ile ilgili yaptığım araştırmalarımda bir hatamı tespit ettim.Küfür sisteminde oy vermek bir küfür amelidir bu kesinlikle doğrudur fakat bunu her yapan kafir olmuyor.Bu noktada haklı olabilirsin çünkü tekfire engel olan durumlar var(cehalet,ikrah,tevil hatası) gibi ama şu kesin bir gerçek ki bu sistemde oy vermek asla caiz değildir.İnsanları caiz olmayan birşeye davet etmeyin.Sp veya başka hangi parti olursa olsun böyle bir şey islama uygun olmaz.

MEÇHUL ADAM 04-07-2013 23:38

Alıntı:

Ebu yahya Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1036184)
tekfirin kuralları ile ilgili yaptığım araştırmalarımda bir hatamı tespit ettim.Küfür sisteminde oy vermek bir küfür amelidir bu kesinlikle doğrudur fakat bunu her yapan kafir olmuyor.Bu noktada haklı olabilirsin çünkü tekfire engel olan durumlar var(cehalet,ikrah,tevil hatası) gibi ama şu kesin bir gerçek ki bu sistemde oy vermek asla caiz değildir.İnsanları caiz olmayan birşeye davet etmeyin.Sp veya başka hangi parti olursa olsun böyle bir şey islama uygun olmaz.

Dünya siyasetle yönetiliyor.Siyasetsiz bir devlet kurabilir misiniz?Bu siyaset İslam siyaseti olursa makbüldür.Siyasetsiz şu faiz sistemini nasıl yok edeceksiniz?.İnsanları asarak keserek mi olur bu?Zaten müslümanlar faizin haram olduğunu bildikleri halde yine ondan vazgeçmiyorlar.


Dünya çapında gerçekleşen mali krizin birinci sebebi faiz sistemidir. Yüce Rabbimiz’in haram kıldığı faiz sistemi, sırf menfaate dayalı toplumlar içinde cazip gösterildiği için pervasızca uygulanmış ve insanlar bundan zarar görmeyeceklerini, hatta mutlaka yarar elde edeceklerini düşünmüşlerdir. Faiz sistemi özendirici bir görünüm altında insanlara sunulduğundan, insanlar üretim veya yatırıma yönelmektense, paralarını bankaya yatırmaya teşvik edilmişlerdir. İnsanların paralarını bankalarda, yastık altlarında veya kasalarda sakladıkları bir sistem içinde ise üretim olmadığı, piyasalarda para döngüsü gerçekleşmediği için, pahalılık, enflasyon, ekonomik çöküş gibi mali sıkıntıların oluşması elbette beklenen sonuçtur. Nitekim söz konusu küresel mali krizde de bu durum yaşanmış, üretimin durması, para döngüsünün olmaması, paraların faiz için bankalarda tutulması ekonomiyi çökertmiştir.Bunlar hep laik sistem üzerine kurulu devletlerin yaptıkları işlerdir.

Oysa Cenab-ı Allah ayetlerinde faizden kaçınmayı öğütlemiş ve faizin getireceği belaları kullarına haber vermiştir:

Ey iman edenler, faizi kat kat arttırılmış olarak yemeyin. Ve Allah'tan sakının, umulur ki kurtulursunuz. (Al-i İmran Suresi, 130)

Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu, onların: "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah'a aittir. Kim (faize) geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır.

Allah, faizi yok eder de, sadakaları arttırır. Allah, günahkar kafirlerin hiçbirini sevmez.
(Bakara Suresi, 275-276)

Ayetlerden de anlaşıldığı gibi faiz açıkça haram kılınmıştır. İnanların da Allah'ın bu ayetlerinin hükmüne uyması ve alternatif çözümler araması gerekmektedir.

Benim dikkatimi çeken bir yatırım çeşidi ise Hayvancılık. Bir firma ....... diye bir uygulama başlatmış. Paranız kadar koyun satın alıyorsunuz. Onlar sizin yerinize koyunları besliyor kuzulatıyor. Sizde ondan kar payı alıyorsunuz. Detaylarını çok iyi bilmiyorum ama İslami kesime hitap ettiği kesindir. Ayrıca faizden 2 kat daha fazla kazandırdıklarını söylüyorlar.

AŞAĞIDA Kİ VİDEOYU İZLEYİN SIRASIYLA,1'DEN 7'YE KADAR YOUTUBE'DAN SABIRLA TAKİP EDEREK DEVAM EDİN!

BAKALIM SİYONİSTLER NASILDA FAİZ SİSTEMİNİN ÇARKINI DÖNDÜRÜYOR KENDİ GÖZLERİNİZLE GÖRÜN


YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.



Konumuza dönelim...

:Siyonistler,masonlar,Jön Türkler ve İttihad ve Terakki Cemiyeti Osmanlı'yı siyasetle batırmadılar mı?

CİHADIN NASIL OLACAĞINI VE ÇEŞİTLERİNİ BURADA ANLATMAMA GEREK YOK!.UNUTMA Kİ RAHMETLİ ERBAKAN HOCA'NIN KURDUĞU, MİLLİ GÖRÜŞ'Ü SİYONİZMİN BAŞINI EZMEK VE HAKK'I HER ZAMAN ÜSTÜN TUTMAK İÇİN KURULMUŞTUR.4 KEZ PARTİSİ KAPANDI.NİYE, ÇÜNKÜ SİYONİZMİN ALEYHİNE OLDUĞU İÇİNDİR.

SEN HALA AYNI YERDE ÇAKILIP KALMIŞSIN.BİRAZ DÜNYAYA AÇILIN VE FAİZ SİSTEMİNİN NASIL YOK EDİLECEĞİNİN MÜCADELESİNİ VERİN..

zülcenaheyn 04-08-2013 00:05

AK Parti ilk ortaya çıktığında "Yenilikçiler" olarak ortaya çıkmıştı.

Erdoğan'ın başbakanlığı bittiği vakit ya da reisicumhur olduğu vakit AK Parti herhalde politika değiştirmeyecektir. Yine yenilikçi ve tüm vatandaşlarını kucaklayıcı politikalarına devam edecektir. Fakat yine de iyi bir lidere ihtiyaç var elbette.


İslam ve demokrasi konusuna gelirsek.

Laiklik yanlış anlaşılıyor bence. Türkiye'nin tanıdığı laiklik laiklik değildir, laikçiliktir yani din düşmanı olan, halkın inançlarını göz ardı eden, sert bir laikçiliktir; din düşmanı bir harekettir.

Normal laiklikte devlet dine karışmaz ve muhafazakar demokratlıkta da devlet halkının inançlarını göz ardı etmez ve bu konuda vatandaşlara yardımcı olur, gerek Müslüman vatandaşların camileri konusunda, gerek Hristiyan vatandaşların kiliseleri konusunda.

Bu noktada ateist olmayan herkes mağdurdur bu Kemalizmden.

Doğru düzgün bir demokrasi oturursa eğer memlekette o vakit her vatandaş özgürce yaşayabilecektir bu memlekette fakat Kemalisti kendi devrimini yapıp kendisi gibi yaşanmasını ister ve kendi diktasını kurarsa bu sefer böyle yaşamak istemeyenler karşı devrime geçecektir, e İslamcılar da kendi cihadını yapıp kendi diktasını kurarsa bu sefer yine aynı şey olacak kendisinden olmayan herkes özgürce yaşayamayacaktır.

Demokraside böyle bir şey yoktur. Herkes istediği gibi yaşayabilir. Devlet İslamcı'yı Kemalistten Kemalisti de İslamcıdan korur. Devlet eliyle ayrımcılık olmaz. Çokkültürlülük, demokrasi, insan hakları kutsanır.

Aksi halde Müslüman kendi yaşayışını, inancını tehlikeye atar ve öbür kesim de aynen öyle.

Nitekim Evren hem sağcılardan hem solculardan asmamış mıdır onlarca insanı?

Kendi doğrusunu dikte etmek için yaşayanlar, mücadele edenler kendilerini ve geleceklerini tehlikeye atmış oluyorlar.

Fakat bu insanlar demokratik şuurdan yoksunlar. Demokrasinin tesis edilmesiyle kimsenin geleceği tehlikeye girmez, bunun farkında olmak lazım. İnsanlar istediği gibi inançlarını sağlıklı bir şekilde yaşayabilirler.

Fakat Kemalizmin dayattığı laiklik laiklik değildir, din düşmanı, katı laikçiliktir. Laiklik, demokrasi, meclis, İslam alet edilmiştir din düşmanlığı yapmak için.

Laiklikte din özgürce yaşanır, muhafazakar demokratlıkta ise halkının inancına daha bir değer verilir ve daha bir yardım edilir.


İslam'da demokrasi yoktur demek abesle iştigal. E ona bakılırsa, eğer bu mantıkla konuşulacaksa İslam'da mushaf da yoktur o zaman çünkü henüz ayetler mushafa geçilmemişti, Hz. Peygamber vefat ettikten sonra geçilmişti. O zaman ne olacak kağıtlardan, mushaftan Kuran okumak küfür mü olacak?

Akıl bu kadar da hayattan çıkarılmamalı. Akıl ve kalp dengesi olmalı.

Sırf kalp ile hareket etmek sarhoş sufilik yaratır, hayal dünyasıdır.

Sırf akıl ile hareket etmek de materyalizmi, mantıkçılığı doğurur.

En doğrusu akıl ve kalp dengesidir.

manifesto 04-08-2013 07:24

Alıntı:

MEÇHUL ADAM Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1034361)
Muhterem kardeşim...Rahmetli Erbakan hocanın 40 senedir söylediği bir slogan vardır ki bunu hala siz anlayamamışsınız.Onlar şunlardır:

"ÖNCE AHLAK VE MANEVİYAT"

"YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE"

"LİDER ÜLKE TÜRKİYE"

"YENİ BİR DÜNYA..."

Ayrıca "D-8 D-60 dev projeler, İslam ortak pazarı,İslam Ekonomik İşbirliği,İslam Ortak Dinarı"
gibi...Sen bunları her halde anlayamamışsın.Milli Görüş, tağuti sistemlere de karşıdır.Ancak bunu ortadan kaldırmak için önce araç olarak demokrasiyi kullanmak istemiştir.Lakin bu millet böyle bir büyük fırsatı kaçırmıştır.SP yine aynı yolda devam etmektedir.Şimdi sana da ben soru yönetmek istiyorum.

Bu saydıklarımı siyaset olmadan nasıl başarabilirsiniz?.İslam alemini nasıl bir çatı altında toplayabilirsiniz?.

Cevap olarak derseniz ki "peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi vessellem) nasıl tebliğ etmişse biz de aynen onun gibi yaparız".İyi güzel de bu sadece tebliğle olacak olsaydı Erbakan'da aynısını yapardı.Sakın benim bu sözlerimi yanlış anlamayın.Dini tebliği vazifesi apayrı bir konudur.Bu, İslam'a davettir.Oysa tüm İslam alemi zaten müslümandır .Onları ancak siyasi İslam tebliği ile, bürokrasi yolu kullanarak yukarıda ki çalışmalar başlatılarak mümkün olabilir..Siz bunu anlayamadığınız için bizi aynen tağuti sistemlere razı olmuş gibi algılıyorsunuz.Elbette ki rahmetli Erbakan hoca Maide Suresi'nde zikredilen "Allah'ın hükümleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendisidir." Mealine göre amel etmek istemiştir.Yani bunun şuurunda idi...AKP hükümeti ise bundan çok uzak olup tağuti yolları seçmiştir.Biraz size bu hususta tefekkür etmenizi rica ediyorum...



Allah'ın selameti ve bereketi hepimizin üzerine olsun...

Milli Görüş masallarını anlatacak başka yer bulamadın mı?
Bir de bu tipitipler AK PARTİLİ görünüp sahtekarlık yapmayı da KARAKTERLERİNE yedirebiliyorlar.

Münafıklar misali bırak takiyye yapmayı ne isen onu söyle

Demokrasi İSLAM dışıdır diyenin kendisi İSLAMIN dışındandır.
Meşveret istişare hepsi İslamın mesajına uygun.

Kanun koyucu Allah mış? Ne demek bu?

Ne yapacak şimdi haşa Allah gelip Sanayi ÜRETİMİNİ artırmak İÇİN KANUN mu yapacak?
Ahmaklıkta da sınır tanımıyorlar

MEÇHUL ADAM 04-09-2013 10:48

Alıntı:

BENHUR Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1036201)
Milli Görüş masallarını anlatacak başka yer bulamadın mı?
Bir de bu tipitipler AK PARTİLİ görünüp sahtekarlık yapmayı da KARAKTERLERİNE yedirebiliyorlar.

Münafıklar misali bırak takiyye yapmayı ne isen onu söyle

Demokrasi İSLAM dışıdır diyenin kendisi İSLAMIN dışındandır.
Meşveret istişare hepsi İslamın mesajına uygun.

Kanun koyucu Allah mış? Ne demek bu?

Ne yapacak şimdi haşa Allah gelip Sanayi ÜRETİMİNİ artırmak İÇİN KANUN mu yapacak?
Ahmaklıkta da sınır tanımıyorlar


Alıntı:

Demokrasi İSLAM dışıdır diyenin kendisi İSLAMIN dışındandır.
Meşveret istişare hepsi İslamın mesajına uygun.

Kanun koyucu Allah mış? Ne demek bu?

Ne yapacak şimdi haşa Allah gelip Sanayi ÜRETİMİNİ artırmak İÇİN KANUN mu yapacak?
Ahmaklıkta da sınır tanımıyorlar
Böyle müslüman kafası olmaz.Kendi rey'in ile konuşuyorsun önce demokrasi ile İslam arasında ki farkı bizden öğrenin de öyle konuşun!Lakayt konuşanları da sevmem.Böyle konuşanların ilmi yok demektir..

İSLAM VE DEMOKRASİ ARASINDAKİ 33 FARK!

1- İslam’ın kaynağı Kuran ve sünnettir.
Demokrasinin kaynağı ise halktır.

2- İslam da belirleyici ve ölçü kuran ve sünnettir.
Demokraside ise çoğunluktur.

3- İslam Hakkın yani bütün kainatın sahibinin koyduğu kanun ve yasalardan ibarettir.
Demokrasi ise halkın kendi istek ve arzusuna göre koyduğu kanun ve yasalardır.

4- İslam da görev istenmez verilir.
Demokraside ise görevler istenerek alınır.

5- İslam da halifeyi Ehlil-Hal ve Al-Agd veya önceki Halifenin tavsiye ettiği kişi veya kişiler içinden seçilir.
Demokraside ise yöneticiyi, seçim vasıtası ile halk seçer.

6- İslam’ın geliş kaynağı, bizleri yaratan tarafından, Dünya ve Ahiret kurtuluşumuzu sağlamak için Cibril vasıtası ile göndermiş olduğu vahiydir. Demokrasi ise Yunanlılardan bizlere gelmiş olan bir sistemdir.

7- İslam da, İnsanlara yapılan muamele Müslüman olup olmadığına göredir.
Demokraside ise herkes aynı eşittir.
8- İslam da sorumluluk, Rabbe karşı ve ayrıca İslam’ın helal ve haramlar karşısında yani İslam yasaları karşısında sorumluluk vardır. Demokraside ise sadece kanunlara karşı sorumluluk vardır.

9- İslam da hürriyet anlayışı(Akide, Fikir, Yaşantı) sadece Rabbin koyduğu ve belirlediği sınırlar dahilindedir.
Demokraside ise yasalar çiğnenmediği müddetçe sınırsızdır.

10- İslam da partiler ve onların ortaya atmış olduğu veya savunduğu planlar, projeler, yeni kanun tasarıları ve düşünceler yoktur, İslam toplumu yek vücut birdir aralarında farklı dine, ideolojiye, fikre veya anlayışa sahip olan yoktur. Bu nedenledir ki İslam’da partilerde yoktur çünkü herkes ilahi kanunlara uymak mecburiyetindedir.
Demokraside ise Yönetime talip birçok partiler ve gruplar vardır. Ve bu partilerin her birinin ortaya atmış olduğu veya savunduğu planlar, projeler, yeni kanun tasarıları ve düşünceler vardır. Ayrıca bu partiler her zaman bir birleri ile çekişirler ve karalarlar ve eksik ve ayıplarını ortaya çıkartırlar, deşifre ederek halkın gözünden düşürürler.

11- İslam da hiç kimse İslam dininden çıkamaz eğer İslam dininden çıkarsa öldürülür. Demokraside ise yaşamış olduğu Devletin kanunlarına uyduğu müddetçe herkes din seçme konusunda hürdür, istediği dini veya dinsizliği seçebilir.

12- İslam da Müslüman olmayanlara has (cizye, şahitlik, dinini izhar etmeme v.s) uygulamalar vardır.
Demokraside ise kanunlar karşısında Müslüman olan veya olmayan herkes eşittir.

13- İslam da kadının şahitlik yapabileceği konular belli ve sınırlıdır.
Demokraside ise kadın her konuda şahitlik yapabilir.

14- İslam da kadın genel yönetici olamaz.
Demokraside ise kadın genel yönetimin başına geçebilir.

15- İslam da Gayrimüslim asla yönetici olamaz.
Demokraside ise Müslüman olmayan bir kişide yönetici olabilir.

16- İslam ve Demokrasi arasında kanunlar konusunda sayamayacağımız kadar farklılık vardır.İslam da birçok yasak olan zina, faiz, içki, iffetli kadınlara iftira atma gibi ve birçok şeyi haram ve yasak kılmıştır.
Demokraside ise hürriyet ve özgürlük anlayışı hakim olduğu için bu tür şeylerin çoğu serbest veya basit cezaları vardır.

17- İslam İnsanların arasını açabilecek veya nefsi hastalıklara yol açabilecek, toplumun arasını açacak (Gıybet, süi-zan v.s)bazı şeyleri de yasaklamıştır.
Demokraside ise beşeri akıl ile üretildiği için bu tür hassas ve ince manevi yasaklar yoktur.

18- İslam da cezalar dünyevi ve uhrevidir. Bu nedenle insanlar yasakları çiğnemede daha çekingen ve korku içindedirler.
Demokraside ise cezalar sadece dünyevidir. Bu nedenle birçok insan bu beşeri kanunları çiğneme konusunda cesaretli ve cüretkardır.

19- İslam da cezalar caydırıcılığı ve kökten çözüme gitmeyi hedefler.
Demokraside ise cezalar basit ve caydırıcı olmadığı için her gün binlerce suç işlenir.

20- İslam insanların beş ana unsurunu (Din, Can, Mal, Irz, Akıl) korumayı hedeflemektedir. Demokrasi ise Din ve nesil gibi kavramları korumayı hedeflemez.

21- İslam da yönetici İslam dan çıkarsa yani din değiştirirse Müslümanlar güç hazırlayarak bu kafirin yerine Müslüman bir yöneticiyi getirmeleri vaciptir.
Demokraside ise yönetici ne olursa öyle ki dinini değiştirse dahi fark etmez.

22- İslam da Yöneticinin, belli bir müddeti yoktur kendisi delilik gibi, görevini yerine getiremeyecek müzmin bir hastalık veya irtidad gibi durumlar olmadığı müddetçe lider olarak kalır.Belirli bir süresi yoktur.
Demokraside ise yöneticiler kanunlarındaki belirtilmiş mevcut müddetler için seçilirler.Daha sonra müddetleri bittikten sonra tekrar seçim yapılır.

23- İslam kanunlarının hükümleri ve yasaları ilahi olduğu için asla değişmez.
Demokrasi ise, kıt ve dar olan İnsan aklının ürünü olduğu ve ileriyi göremediği aynı zamanda bütün insanların maslahatını gözetip kavrayamadığı için her bir yönetim veya parti değiştiğinde onlarca kanun değişikliğine gidilir ve yeni kanunlar çıkartılır.

24- İslam, küfrü ve Tağutu inkarı, ondan beri olmayı, buğz etmeyi, savaş açmayı ve onun ortadan kaldırılması ve Allah’ın dininin hakim kılınması için hazırlık yapmayı emreder. Demokrasi ise Yunan kafirlerinin ortaya atmış olduğu zatında küfür olan bir sistemdir. Bu nedenle böyle bir şey söz konusu değildir.

25- İslam da Halife Müslüman olduğu müddetçe, Müslümanların ona itaat etmesi farzdır.
Demokraside ise halkın yöneticiye itaat etmesi gibi bir şey söz konusu değildir..

26- İslam da halife Allah’ın kanunlarını tatbik ettiği ve bu kanunları değiştirmediği veya başka kanunlar koymadığı ve Allah’ın hudutlarını koruduğu müddetçe halk buna itaat eder ve eleştiremez veya protesto edemez..
Demokraside ise halk yöneticiyi beğenmediği ve icraatlarını doğru bulmadığı durumda eleştirebilir veya protesto edebilir.

27- İslam da Allah’ın dini, kanunları tam ve eksiksizdir bu nedenle yeni kanun ve yasalar çıkarmak için meclis veya parlamento diye bir şey yoktur.Gerektiğinde Halife etrafındaki Alimler ile istişare edebilir. Ayrıca bu istişare, Halifeyi bağlayıcılığı yoktur.
Demokraside ise genel olarak yönetimler değiştikçe kanunlarda değişikliğe uğrar ve bunun içinde parlamentoya ve meclise ihtiyaç duyulur.

28- İslam da bir kimseye görev verilmesi konusunda adam ayırtma veya belli bir ideolojiye ve fikre sahip olması gözetilmez. O göreve en uygun olan kimse, o göreve getirilir.
Demokraside ise hangi parti iktidarda ise o parti mensupları veya o partinin ideolojisine sahip insanlar üst makamlara veya görevlere atanırlar. Böylece ehil olmayanlar makam ve mevkii sahibi olurlar ve büyük haksızlıklar ve zulümler zuhur eder.

29- İslam da ceza kanunları ve medeni kanunlar ve diğer kanun ve yasalar tamamen ilahi yani, ilmi ile olmuşu, olacağı, nasıl ve ne zaman olacağı, nerde neyin olacağını ilmiyle kuşatmış ve her şeyi bilen rabbimiz tarafından konulmuştur ve dolayısıyla adilanedir. Bu nedenle hakim karşısına gelen davalar çok kısa bir süre içinde sonuca bağlanır.
Demokrasi ise, aciz ve duygusal heva ve hevese, kısa kıt bir ilme sahip olan insanlar tarafından konulduğu için bazen bir birine ters ve zıt olan veya adil olmayan birçok kanunlar içermektedir nitekim bir davanın çözümü, icraatları ve resmi işlemleri nedeniyle senelerce sürebilmekte ve hatta bazen zaman aşımı gibi bir saçma kanunla dava düşebilmektedir.

30- İslam toplumunun bir biri ile kaynaşması ve yardımlaşması, birbirlerini sevmeleri kardeş olmaları, İslam da ki El-Vela ve El-bera (Allah için sevmek ve Allah için buğuz etmek) ile gerçekleşir.
Demokraside ise sosyal bir dayanışma kaynağı yoktur ancak bu tür aktiviteler sivil dayanışma dernekleri veya örgütler tarafından genel olarak maddi bir sebep veya çıkara dayalı bir şekilde gerçekleşir. Asla manevi bir güç ve dayanak yoktur.

31-İslam da Ümmet anlayışı vardır. bunun içindir ki toplum içindeki azınlıklar veya farklı milletlere mensub olan insanlara devletin yaklaşımı eşittir.Kimsenin kimseye veya bir milletin diğer millete üstünlüğü söz konusu değildir.Üstünlük takva iledir.
Demokraside ise milliyetçilik, ırkçılık, devletçilik, ulusalcılık gibi bir çok cahilliye kavramları ve düşünceleri mevcuttur. Dolayısıyla farklı ırk veya milletlere mensup olan azınlıklara veya topluluklara çoğu zaman haksızlık ve kötü muamele yapılması söz konusudur.

32-İslam da hakimiyet kayıtsız şartsız Allah’ındır. Aksini iddia eden kafir olur.
Demokraside ise hakimiyet kayıtsız şartsız Milletindir.

33- İslam da, Rab yani kanun koyucu ve yasa çıkartıcı bir olan Allah tır.
Demokraside ise birçok Rabler yani kanun koyucu ilahlar vardır. Mesela T.C de 550 tanedir.



Kur'an; laiklik için bu dünyaya gelsin diye nazil olmadı.Onun içinde muhkem ayetleri vardır.Bunlar vicdanlara saklanmaz.Din, toplumsal olarak herkese lazımdır.Öyle Kur'an'ı 3-5 hatim indirip de rafa kaldırılacak da değildir.

Dine dayalı devlet sistemi var mı yok mu iyi öğrenin!...

Öncelikle Maide Suresi- 44,45, 46 ve 48'e müracaat ediniz. Bu ayetlere göre hadis-i şerifler aşağıdadır.


Yahya b. Husayn (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ninemi şöyle derken işittim: Rasûlullah (s.a.v)’i veda haccında işittim şöyle diyordu: “Sizi Allah’ın Kitab’ı ile idare edecek Habeşli bir köle dahi başınıza getirilmiş olsa onu dinleyin ve ona itaat edin.” (İbn Mâce, Cihad: 39; Tirmizî, Cihad: 27)

Ka’b b. Ucre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz dokuz kişi idik, Rasûlullah (s.a.v) yanımıza gelerek şöyle konuştu: “Benden sonra haksızlık yapan idareciler olacaktır. Onların yalanlarını tasdik eden ve haksızlıklarına yardım eden Benden değildir. Ahirette de havuzumun başında yanıma gelemez. Kim de o haksızlık yapan idarecilerin yalanlarını tasdik etmez ve haksızlıklarına da yardımcı olmazsa o bendendir. Ben de ondanım ve o havuzumun başında bana gelecektir.” (Tirmizî, Fiten: 72)

Ka’b b. Ucre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz dördü Arap, beşi acem olmak üzere dokuz kişi iken Rasûlullah (s.a.v) yanımıza geldi ve “Dinleyin! Benden sonra zalim idareciler çıkacağını işittiniz mi? Kim onların yanına girer çıkar, yalanlarını tasdik eder, yaptıkları haksızlıklarda onlara yardım ederse benden değildir, ben de ondan değilim. Kıyamet günü havuzumun başında da yanıma gelemeyecektir. Kim de onların yanına girip çıkmaz, yalanlarını tasdik etmez, haksızlıklarına karşı yardımcı olmazsa o bendendir bende ondanım, havuzum başında benimle birlikte olacaktır.” (Tirmizî, Fiten: 72)


HİLAFET KALDIRILINCA TÜM DÜNYA MÜSLÜMANLARI PERİŞAN OLUP BÖLÜNDÜLER ZATEN MAKSAT İSLAM'IN GÜCÜNÜ KIRIP MÜSLÜMANLARI SÖMÜRMEK İÇİN HİLAFET KALDIRILMIŞTIR.BUNUN BAŞKA İZAHI YOKTUR.HIRISTİYANLARIN PAPASI VAR, YAHUDİLERİN HAHAMBAŞISI VAR, BİZİM NİYE İMAM-I KEBİR'İMİZ (HALİFEMİZ) YOK?!DEMEK Kİ GAVURLARI YÖNLENDİRENLER BAŞINDA Kİ DİNİ LİDERLERDİR.BİZDE Kİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI HALİFE DEĞİL T.C CUMHURİYETİNİN KUKLASIDIR.DEVLET NE EMREDERSE ONU YAPAR.DEVLETİN ÖN GÖRMEDİĞİ FETVAYI DA VERMEZ.HALİFE İSE ÖYLE DEĞİLDİR.HALİFEYE TÜM MÜSLÜMANLARIN İTAAT ETMESİ FARZ-I KİFAYEDİR.YUKARIDA Kİ HADİSLER BUNA DELİLDİR.

MEÇHUL ADAM 04-09-2013 11:21

İslam devletinde öncelikle anayasalar Kur'an şeriatına göre düzenlenir.Bunun haricinde o devletin tebasına göre kanunnamaler çıkartılıp yürürlüğe sokulur.Çünkü her müslüman bir ülkenin kendine has yaşantı biçimi, örf ve adet geleneği vardır ki bun göre yasalar konulur.Gayri müslimlerin haklarına asal tecavüz edilmez.Tıpkı Osmanlı'nın yaptığı gibidir.osmanlı Hak ve adalet le yönetilmekte idi.Sonrasında siyonistler ve yahudiler onu tarikten silmiştir.İşbu günüz müslümanlara göre bu kanunnameleri meclis isterse değiştirebilir.Lakin şeriat hükümlerini değiştiremez.Eğer değiştirecek olursa o devlet İslam devleti olmaktan çıkar ve sadece (Türkiye gibi) halkı müslüman olarak kalır ki işte laiklik buna denir.Yani Kur'ansız yönetilen bir devlet laiktir.Müslümanların laiklikle işi olmaz.

manifesto 04-09-2013 16:04

33 saçmalık
Her biri bir diğerinden ilkel
Bu yazdıkların çok avamaca
Neymiş müslümanların Halifeye itaati farzmış mış
Allah mı? haşa
Halife yöneticidir doğru olan şeyi yaparsa itaat edersin yanlış olan şeyi yaparsa boynunu vurursun.
Saçmalamada da bir sınır olmalı ama nerede bu anlayış.
İslamda görev istenmezmiş verilir miş demokraside görev istenirmiş miş
Çok aradın mı la bu saçmalığı
Ahanda ben görev istedim İslam dışına mı çıktım :)


Yazık sizin gibileri ADAM yerine koyup bir de SEÇMEN pusulası gönderiyorlar..

MEÇHUL ADAM 04-17-2013 19:28

Alıntı:

BENHUR Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1036232)
33 saçmalık
Her biri bir diğerinden ilkel
Bu yazdıkların çok avamaca
Neymiş müslümanların Halifeye itaati farzmış mış
Allah mı? haşa
Halife yöneticidir doğru olan şeyi yaparsa itaat edersin yanlış olan şeyi yaparsa boynunu vurursun.
Saçmalamada da bir sınır olmalı ama nerede bu anlayış.
İslamda görev istenmezmiş verilir miş demokraside görev istenirmiş miş
Çok aradın mı la bu saçmalığı
Ahanda ben görev istedim İslam dışına mı çıktım :)


Yazık sizin gibileri ADAM yerine koyup bir de SEÇMEN pusulası gönderiyorlar..

Kafan hiçbir şeye şarj etmiyor.Sen ne anlarsın siyasetten?.Siz ancak menfi siyasetten anlarsınız.Bu da işinize gelen siyasettir.Biz burada müsbet siyaset yapıyoruz.


NİSA SURESİ-59.Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir.

Buhârî'nin Enes (r.a.)'ten kaydettiği bir rivâyette: "Üzerinize, başı, kuru üzüm gibi siyah Habeşli bir köle bile tâyin edilse dinleyin ve itaat edin" denmektedir.
Müslim'in kaydettiği bir rivâyette, Ebû Zerr: "Halîlim (Hz. Peygamber) bana: ‘Kolları kesik bir köle bile olsa emîri dinleyip itaat etmemi’ tavsiye etti" demektedir.



Bazı rivâyetlerde emîre itaat Allah'a itaatle aynı ayarda tutulmaktadır: "Kim bana itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Kim de bana isyân ederse Allah'a isyân etmiş olur. Emîrime kim itaat ederse bana itaat etmiş olur. Emîrime kim isyan ederse, bana isyân etmiş olur." (Buhârî, Ahkâm 1; Müslim, İmâre 33; Nesâî, Bey’at 26) (İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları, 5/64-65)

Biat Şartı İtaat: Bir kısım rivâyetler, ilk Müslümanlar ile biat akdi yaparken, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in onlara her hâl ü kârda itaat etmeyi şart koştuğunu göstermektedir. Müslümanlığının kabul edilmesi için teklif edilen ilk şartlar arasında bunun zikri, otorite ve itaatten yoksun o devir Araplarının nazarında itaatin ehemmiyetini tesbit gâyesini gütmelidir:


Übâdetü'bnü's-Sâmit der ki: "Biz, Allah Rasûlü'ne, kolaylıkta olsun, zorlukta olsun; gönlünümüzün hoşuna giden şeylerde olsun, hoşuna gitmeyen şeylerde olsun... itaat etmek üzere biat ettik." (İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları, 5/65)

Hoşa Gitmese de İtaat: Sâdece yukarıda kaydettiğimiz Übâdetü'bnüs-Sâmit rivâyetinde değil, başka sahâbîlerden de gelen biatla alâkalı pek çok rivâyette, Hz. Peygamber'in itaat şartını koşarken, verilen emir hoşa gitse de, gitmese de, içinde bulunulan şartlar bolluk veya darlık her ne olursa olsun, imamdan küfrünü gerektiren bir hâl zâhir olmadıkça "itaat etmek" şartını çok vâzıh olarak duyurduğunu görmekteyiz (İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları, 5/65).

Allah İçin Biat: Her hâl ve şartta itaatin gerçekleşmesi için, Hz. Peygamber (s.a.s.) bey'at (biat) ve itaatin sırf Allah rızâsı için yapılması, buna dünyevî bir maksad dâhil edilmemesi için başkaca tenbihlerde bulunmuştur. Allah rızâsından başka, dünyevî bir maksatla bey'atta bulunanlar hakkında şiddetli tevbih ve kınamalar gelmiştir:

"Üç kişi vardır ki, Allah Kıyâmet gününde onlarla ne konuşur, ne onlara nazar eder, ne de onları günahlarından arındırır, onlara acıklı bir azâb vardır... (Bunlardan biri de : Sırf dünyevî bir menfaat için bir imama biat eden kimse; öyle ki, dünyalıktan istediklerini verirse biatında sâdıktır, vermezse sâdık değildir." (Buhârî, Şirb 2, Hiyel 12; Müslim, İman 173, h. no: 108; Ebû Dâvud, Büyû' 62, h. no: 3474, 3475; Nesâî, Büyû' 6, h. no: 7, 247). Yani, özetle, Müslümanların imâmına, mâsiyet olmayan, yani Allah’a isyâna götürmeyen hususlarda itaat farzdır.



"Ülü’l-emr, ümerâ ve vâlilerden, itaat edilmesi Allah tarafından vâcip kılınmış olan herkestir." Ve bu târifin, halef ve selef -müfessir, fakîh vs. her çeşit âlimin ortak görüşü olduğunu belirtir.

Ömer Nasûhi Bilmen, fıkıh ıstılâhı olarak ülü’l-emr'i şöyle târif eder: "Ya İslâm cemaatinin intihâbiyle veya kendisinin kuvvet ve nüfûzuyla hâkimiyyet makamını ihrâz edip, Müslümanların bir emniyyet ve selâmet dâiresinde yaşamalarını te'mine muvaffak olan herhangi bir müslim zattır."

Burada görüldüğü gibi, umûmiyetle devlet reisi kastedilmekle birlikte, yerine göre, bugünkü tâbirle "otorite" denilen devleti temsil durumundaki etkili ve yetkili herkes için ülü’l-emr tâbiri ıtlak olunabilir ve olunmaktadır. Şu halde imam, halife, emîr, âmil, me'mur, âmir vs. gibi kelimelerin her biri ülü’l-emr mefhumunu ifade eder (İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları, 5/62-64).

EN BÜYÜK İDARECİ HALİFEDİR.

Hilâfet, İslâm Şer’iatının hükümlerinin uygulanması ve İslâm Davetinin tüm dünyaya taşınması için bütün Müslümanlara ait genel başkanlıktır. Şer’iatın hükümlerinin uygulanması ve tüm dünyaya davetin taşınması, Hilâfet makamının uğruna var olduğu iki husustur. Bu iki husus Hilâfet makamının amelidir. Halifeden başka birisinin bu iki hususu üstlenmesi doğru olmaz.

Halifeye, bu iki hususu kendi yerine üstlenecek bir kimse tayin etmesi caiz olmaz. Çünkü bu iki husus üzerine biat edilmiştir, biat sözleşmesi bu iki husus hakkında kendi şahsına yapılmıştır. Dolayısıyla halifeye bu iki husus hakkında kendisine vekil tayin etmesi caiz olmaz. Çünkü her sözleşme, sözleşme yapan şahıs üzerine yapılır, ücretli, vekil, ortak gibi. Sözleşme yapan şahsa, hakkında sözleşmenin yapıldığı işin uygulanması hususunda başkasını vekil tayin etmesi caiz olmaz. Hilâfet sözleşmesi de belirli bir şahıs üzerine yapıldığına göre; bu şahsın, Hilâfet sözleşmesinin kendi şahsı hakkında yapıldığı hususta yerine başkasını vekil tayin etmesi caiz olmaz. Hilâfet sözleşmesinin hakkında yapıldığı husus ise; Şer’iatın hükümlerinin uygulanması ve davetin taşınması için Müslümanlara ait genel başkanlıktır.

Bundan anlaşılıyor ki; davetin taşınması, Hilafetin uğruna kurulduğu hususlardandır. Yani Hilafetin uygulanması uğruna var olduğu hususlardandır. Dolayısıyla bu işi, Müslümanlardan her şahsın yapması sahih olsa da, halifeden başkasının üstlenmesi caiz olmaz. Buna binaen davetin taşınması, her ne kadar bütün Müslümanlara farz olsa da Müslümanlardan her ferdin onu yapma hakkı olsa da, halifeden başka birisinin onu üstlenmesi caiz olmaz.

Halifenin davetin taşınmasını üstlenmesinin belirli bir yolu vardır, o da cihaddır. Cihad da ancak mücahitlerle, savaş için hazır kuvvetle ve savaşın kendisi ile var olur. Onun için ordunun var olması, donatımı ve yaptığı işi, davetin tüm dünyaya taşınması için metoddur. Bundan dolayı halife, ordunun komutasını üstlenir. Çünkü davetin taşınmasını üstlenen odur. Böylece cihadı üstlenen odur. Dolayısıyla ordunun komutasını başkası değil, O üstlenir.






All times are GMT +3. The time now is 06:02.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025