![]() |
Adolf HITLER
http://www.eimgur.com/wp-content/upl...f-Hitler-4.jpg |
|
Soykirim Efsanesi Nasil Dogdu?
Nazi Almanyasi'ndaki Yahudilerin baski ve iskence politikasina maruz kaldiklari konusu, Nazilerin iktidara geldikleri 1933 yilindan itibaren Bati'daki yayin organlarinda islenmeye baslamisti. Medyayi bu konuda besleyen en önemli kaynak ise birer sivil toplum örgütü niteligindeki Yahudi kuruluslariydi. Nazilerin Yahudilere karsi toplama kamplarinda sistemli bir "soykirim" yürüttügü yönündeki iddialar ise, 1942 yilinda yogunluk kazandi. Bu iddialari dile getirenler Dünya Siyonist Örgütü ve onun Batili ülkelerin hemen hepsinde kurulmus olan kollariydi. Örnegin Yahudilerin Nazi toplama kamplarinda "sabun" haline getirildiklerine dair saiyalar, ilk kez Amerika'daki Siyonist hareketin lideri ve Amerikan Yahudi Kongresi'nin (AJC) baskani olan Stephen Wise tarafindan duyuruldu. Wise, 1942 yilinda resmi bir açiklama yaparak, "yahudi cesetlerinin Almanlar tarafindan sabun, yag ve gübreye dönüstürüldügünü" iddia etti. Gaz odalari iddialari da yine ayni dönemde resmi siyonist kuruluslarin temsilcileri tarafindan duyuruldu. Bu iddialarin genel medya tarafindan desteklenmesinin ise iki nedeni vardi: Birinci neden, Yahudi sermayeli yayin organlarinin bu konuya gösterdikleri özel ilgiydi. Ikinci ve daha önemli olan neden ise, bu haberlerin Batili ülkelerin savas halinde olduklari Nazi Almanyasi'na karsi kullanabilecek iyi bir karsi-propaganda malzemesi olusuydu. ABD yönetimi bu propagandayi çok gerekli buluyordu; çünkü "kendi çocuklarimizi neden Avrupa'da savasmaya gönderdik" diye düsünen genis halk kitlelerini savasin gerekliligine ikna etmek için, "gaz odalarinda öldürülüp sabun yapilan" masum insanlari kurtarmak kadar iyi bir gerekçe bulunamazdi. Nitekim Almanlar hakkinda buna benzer gerçek disi bazi vahset hikayeleri, I. Dünya Savasi sirasinda da Amerikan kamuoyunu ülkelerinin savasa girmesine ikna etmek için üretilmisti. Savas yillarinda bu sekilde üretilen Soykirim söylentileri, Nazi toplama kamplarinin Amerikan, Ingiliz ya da Sovyet birlikleri tarafindan 1945 yili içinde ele geçirilmesiyle birlikte iyice güçlendi. Çünkü müttefik ordulari bazi kamplarda, özellikle Dogu Polonya'daki Belsen'de binlerce yahudi tutuklunun korkunç durumdaki cesetleriyle karsilasmislardi. Bunlarin fotograf ve filmleri dünya medyasinda yayinlandi. Bu cesetler soykirimin açik birer delili sayildilar. Oysa sözkonusu cesetlerin ölüm nedeni Nazilerin her türlü önleme ragmen bir türlü basa çikamadiklari tifüs salgini ve savasin son aylarinda Alman tasima sisteminin çökmesi nedeniyle bazi kamplarda, özellikle Dogu Polonya'daki büyük kamplarda basgösteren açlikti. Buna karsilik, daha Bati'da yer alan kamplardaki Yahudi tutuklularin gayet sihhatli ve psikolojik yönden de rahat bir durumda oldugu gözlenebiliyordu. Nürnberg Mahkemesi Soykirim efsanesini "adli" bir anlamda tarihsel literatüre geçiren en önemli gelisme ise, 1946 yilinda Nazi savas suçlularini yargilamak için düzenlenen Nuremberg Mahkemesi oldu. Bu mahkemede bazi "tanik"lar kürsüye çikarildilar ve toplama kamplarindaki yahudi tutuklularin gaz odalarinda sistemli bir biçimde ihma edildigini anlattilar. Bu verileri degerlendiren mahkeme, "6 milyon Yahudinin Nazi toplama kamplarinda imha edildigini, bunlarin dört milyonunun özel üretilmis imha araçlariyla katledildigini" kabul etti. Bu mahkemede delil olarak sunulan malzeme ve ifadeler, Soykirim literatürünün hala en büyük dayanagidir. Ancak mahkeme gerçekte pek dürüst ve tarafsiz bir ortamda yapilmamisti. Nazi Almanyasi'ni yenilgiye ugratmis olan müttefikler-ABD, SSCB, Ingiltere ve Fransa-Nazi rejimini ne kadar korkunç ve acimasiz gösterebilirlerse, kendi argümanlarini o kadar iyi savunacaklarini düsünüyorlardi. Bu nedenle Siyonistlerin savas sirasinda ürettikleri tüm Soykirim hikayeleri mahkeme tarafindan ciddiye alindi ve hepsi kabul edildi. Yahudi kuruluslari tarafindan mahkemeye getirilen "görgü taniklari", toplama kamplarinda sahit olduklari gaz odasi manzaralarini anlattilar. Bu sahitlerin verdikleri ifadelerin çok büyük bölümünün gerçeklerle uyusmadigi bugün biliniyor. Örnegin mahkemeye çikarilan ve Dachau toplama kampindan kurtulduklari söylenen pek çok tutuklu bu kamptaki gaz odalari hakkinda detayli ifadeler vermislerdi. Oysa Dachau'da "gaz odasi" olarak gösterilebilecek tek bir bina dahi olmadigi için, Soykirim literatürünün savunuculari ilerleyen yillarda bu iddiayi geri almak zorunda kaldilar. Bugün Dachau'da gaz odasi oldugunu savunan hiç kimse yoktur. Diger toplama kamplarindaki sözde gaz odalari ile ilgili ifadelerin çogu da çeliskiliydi. Bazilari gerçeklesmeleri bilimsel yönden imkansiz hikayelerdi. Nuremberg Mahkemesi'ne sahit olarak çikarilan en önemli kisi ise Auschwitz toplama kampinin kumandani Rudolf Höss"tü. Höss, çok önemliydi, çünkü mahkemeye çikarilan sahitlerin ezici çogunlugunun aksine bir Yahudi degil, bir Nazi subayiydi. Hem de Auschwitz'de iki yildan uzun bir süre en üst düzey yetkili olmustu. Höss "itiraflarinda", Auschwitz'in içinde "Wolzek" adi verilen özel bir imha kampi oldugunu, kendi komutasi altinda burada 2.5 milyon yahudinin öldürüldügünü söyledi. Ama "Wolzek" diye bir yer hiç bir zaman bulunamadi, dahasi Auschwitz'de 2.5 milyon Yahudinin öldügü iddiasi da bir süre sonra Yahudi tarihçileri tarafindan geri alindi. Rakam önce 1.25 milyona, en son olarak da Yahudi tarihçi Jean Claude Pressac tarafindan 775 bine düsürüldü. Peki Höss neden yalan ifade vermisti? Basit; Höss'ü sorgulayan Ingiliz gizli servisi, ona agir bir iskence yapmis, dahasi ailesini ve çocuklarini öldürmekle tehdit etmislerdi!... Bu, bugün ispatlanmis tarihsel bir gerçektir. Höss bu durumda kendisini ve ailesini kurtarmak için her seyi imzalayabilirdi, nitekim öyle yapti. Soykirim hikayesi Nuremberg mahkemesine dayanarak hizla büyüdü. Yahudi tarihçiler mahkeme tutanaklarindan alintilar yaparak kitaplar yazdilar. Baska tarihçiler bu kitaplardan alintilar yaparak yeni kitaplar yazdilar. Ilerleyen yillarda yeni bazi "soykirim sahitleri" çikti ve bunlar yazdiklari kitaplarla Nuremberg'teki verilmis olan ancak sonradan "siritan" bazi ifadelerin yerlerine yenilerini koymaya çalistilar. Israil'de özel bir Soykirim Arastirmalari Merkezi kuruldu. Dünya kamuoyunun soykirimi kesin bir tarihsel gerçek sanmasinin en önemli nedeni ise, Hollywood'un Yahudi sermayeli film sirketleri ve Yahudi yönetmenleri tarafindan çevrilen 100'e yakin Soykrim filmi oldu. Soykirimin sorgulanmasi ise 60'li yillarda basladi. ABD'deki Northwestern University'den Dr. Arthur Butz, Fransa'daki Lyon Üniversitesi'nden Robert Faurisson ve pek çok "best-seller" kitabin yazari Ingiliz tarihçi David Irving sözkonusu revizyonist akima öncülük ettiler. Revizyonist akimin bugün en önemli entellektüel merkezi, California'daki Institute for Historical Review adli kurumdur. |
Avusturya vatandaşı olarak doğmuştur 1933 te seçimlere girmeden alman vatandaşı olmuştur.Şu anda bile ntv de yayınlanan belgeselde Almanların "karizmanın peşinden gittiler" diye açıklaması tabi kide böyle tipsiz bir adamı karizma yapmaz :)
|
Sen şu kendi tipsizliğini görmedin herhalde, tam bir yahudi tipi. :w:
Almanların karizma peşinden koşma yorumuna gelirsek. Almanlar dünya savaşından mağlup çıktı ve demokratlara ve yahudilere karşı olan saygılarını yitirdiler. Komünistlere gelirsek, onlar da yahudi güdümlü olduğu için onlardan çekinirdi Almanlar. Marks bile Alman olsa da bir Yahudi Almanıydı. Milliyetçilik ve anti-semitizm o devirde büyük çıkış yakalamıştır. Hitler olmasa başka birisi zaten olurdu. Hitler'in öne çıkmasının tek sebebi hitabet konusunda iyi olmasındandır ve kendisini bu işe adamasıdır. Onun dışında bir özelliği yoktur. Versay Antlaşmasını Hitler yırtıp ülkesini geliştirirken. Bizimkiler Lozan Antlaşmasını yırtmıyor ve topraklarını, hilafetini, namusunu, dinini satıyordu Yahudilere, İngilizlere. Bizde de ırkçı milliyetçi akım zuhur etmiştir Almanya gibi çünkü dünya harbinde Alman İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu ittifak kurarak savaşa girmiş ve iki imparatorluk da içten ve dıştan Yahudilerce bitirilmiştir. https://upload.wikimedia.org/wikiped...k_postcard.jpg 1919 yılında basılan, bir Yahudinin Alman ordusunu arkadan bıçakladığını gösteren karikatür. |
Adolf Hitler dünyanın gelmiş geçmiş en büyük, en küstah, en acımasız ve en gaddar Faşistidir.
Aynı zamanda dünyanın gelmiş geçmiş en büyük diktatörlerindendir. Onun yüzünden 50 Milyon insan ölmüştür... |
Alıntı:
Almanlık davası bizi bağlamaz fakat Yahudiliğe karşı olan mücadelesi takdire şayandır. Ayrıca diktatörlüğü tanımlayarak diktatörlüğünü ya da anti-demokratik olduğunu ve 50 milyon insanı öldürdüğünü kanıtlayabilir misin? Ve diğer ithamlarını da tabii. Aksi halde cahilce ezbere konuştuğunu düşüneceğim. |
Nazi: Nasyonal sosyalist. CHP gibi hem milliyetçi hem sosyalist.
|
Alıntı:
İki parti de milliyetçi, ulusalcı ve aynı zamanda sosyalist fakat kimlere hizmet ettiklerine de bakmak lâzım. |
Alıntı:
Bunu kafanıza göre değiştirmeye çalışmanız hiç bir işe yaramaz. Sırf Yahudi karşıtısınız diye katil ve faşitleri destekliyorsanız Yuh olsun bu anlayışınıza diyorum. Yahudi de olsa masum kanının dökülmesini isteyenler Müslüman olamaz. 2. Almanlık davası sizi bağlamıyorsa bu tür konuları açmayın o zaman. Diktatörün tanımını siz yapın da ne kadar yanlış düşündüğünüzü daha iyi görelim. Sadece şu soru size yeter umarım: 26 Milyon Sovyeti kim öldürdü? 3. Konuyu kişiselleştirecekseniz hiç boşu boşuna tartışmayalım. Fikirlerinizi ortaya dökün, hakaretlerinizi değil... |
Alıntı:
Birader bir şey bilmiyorsan sus! Konuşacaksan da kanıtla! Laf kalabalığı yapma iftiralarınla! Almanlık davası beni ilgilendirmiyor ama tarih beni ilgilendiriyor. Ne yani sizin gibi cahil mi kalayım? 26 milyon Sovyet mi? Bu bir savaştır. Ne yani şimdi çıkıp da Birinci Cihan Harbi'nde, Millî Mücadele'de, Kore Harekâtı'nda ve Kıbrıs Harekâtı'nda biz de öldürdüğümüz düşmanlar yüzünden katil miyiz sana göre? Konuşmaya değmezsin! |
Alıntı:
Sende onlardan birisin. Fikir yok, hakaret ve iftira var. Asıl cahil sensin!.. Maşallah sen çok akıllısın. Bana kaynak ve dayanaklarını dök ortaya. Bende sana kaynak ve dayanaklarımı dökeyim. Ben değişik kaynakları takip ederek bu kanaatlere varmışım Sen neleri takip etmişsin söyle hele. Fikirlerime katılmayabilirsin, karşı çıkabilirsin Ancak bana hakaret etmeye hakkın yok tamam mı!. Elbette tartışmayı uzatabilirim ancak zamanımı senin gibi İdrakı zayıf kişilerle harcamak istemiyorum. Sana neyi kanıtlamamı istiyorsun. Kanıtladığım zaman kabul mu edeceksin sanki? Kanıtladığım zaman uslanacak mısın sanki? İlk mesajıma tekrar göz at. Sana dair tek bir nahoş söz yazmış mıyım. Şimdi git edepli bir şekilde tartışmayı öğren, öyle gel... |
Sovyetler Birliği de rejime karşı olanları öldürmüştü. Çarlık rejimi yerine komünizm ilk geldiği zamanlar Rusya'ya bağlı devletlere bağımsızlık verip sonra kendileri bu ülkeleri tekrar işgal ettiler. SSCB zamanında Türkiye'de yapılan değişikliklerin benzerleri SSCB'ye bağlı Türk devletlerinde de uygulanmıştır. Örneğin bu ülkelerde Latin alfabesine geçilmesi ile Türkiye'de Latin alfabesine geçilmesi bir yıl arayla olmuştur. (Kiril alfabesine geçiş sonradan yapılmıştır.) Karşı çıkanlar da İstiklal mahkemeleri adındaki düzmece mahkemelerin aldığı kararlar gibi ya öldürülmüş, ya sürgün edilmiş, ya hapse atılmıştır. Dayatmaları kabul etmeyen yüz binlerce Türk öldürülmüştür. 2. Dünya savaşında Almanların karşısına yine Türk devletlerinden insanlar çıkarılmıştır. Sanki Stalin ırkçılık yapmıyor muydu? Ruslar Almanya'ya girdiklerinde neler yapmış, onlara değinmiyorum bile.
|
İnönünün kankisi :) cok sıkı arkadaşlarmış
|
Asi isyankar'dan cehalete devam.
Sen ortaya bir şey koyuyorsun. Ben de kanıtla diyorum. Ortaya bir şey koyan ben değilim. Ben koysam kanıtlarım. Anlaşıldı, senin bir şey bildiğin yok ezbere bilgilerin dışında, seni artık kale almayı lüzumsuz görüyorum. |
Bu adamin kimler tarafindan öne cikarildigini,
kimlerin ekmegine yag sürdügünü, inanc esaslarini ve ökultizm ile olan alakasini analiz etmedikce tam manasiyla anlamaniz mümkün olmaz. |
Alıntı:
Almanya'da Pan-Cermen ve anti-semitist bir akım doğmuştu Birinci Cihan Harbi evvelinde. Bu akımı destekleyen bir de Thule Tarikatı vardı. Hitler sadece hitabet yeteneği ile değil, elbette bu akımların yardımı ile yükselmiştir. Aynı zamanda bunlar dışında Siyonist Yahudiler tarafından da desteklenmiştir. Daha sonra Siyonistlerden adeta para akıyordu nazilere. Çünkü naziler ile siyonistler zıt görünse de ortak bir noktaları var idi: ırkçılık. İki taraf da ırklarının başka ırklarla karışmalarını istemiyordu. Naziler Alman kanına Yahudi kanı girsin istemiyordu, siyonistler de aynen bu görüşe katılıyordu, onlar da Yahudiler ırklarının saflığının bozulmasını istemiyordu. Bundan dolayı da siyonistler nazileri destekledi, naziler de siyonistleri ve bir nevi nazilerin gerçekleştirdikleri Yahudi Tehciri'ne destek oldular. |
Hitler'in Lenin'le ünlü bir yahudi ailenin Viyana'daki evinde satranç oynarken çekilmiş olduğu söylenen bir resmi bulunuyormuş.
|
Lenin 1924'te öldü. Hitler o dönemlerde daha yeni siyasete atılmıştı ve hapisteydi. Yani hangi ara buluşacaklar da satranç oynayacaklar? Bir de zıt fikirdeler. Yani bence kuyruklu bir yalan bu senin yazdığın.
Yahudi konusunda ise, valla Yahudi evinde oturmuşsa pek şaşırmam çünkü nazi ordusunda baya bir Yahudi vardı. |
Alıntı:
Düzenleme: Resmin fotoğraf mı yoksa çizim mi olduğu konusu tartışmalıymış. Müzayede evinin verdiği bilgilere göre 5 tane kopyası bulunuyormuş. Satranç oynarken kullandıkları satranç takımının da satışa çıkarılacağı söylenmiş. |
Bana göre Faşist zulmü ile Komünist zulmü arasında hiç fark yok bakınız
Adolf Hitler, Karl Marx, Vladimir Lenin, Josef Stalin, Mao Zedong, Ernesto che guevara, Fidel Castro gibi şahıslar Adolf Hitler ile birbirlerine zıt bir ideolojiyi savunsalarda tartışmasız 20.yüzyılın canileridir... |
Alıntı:
|
Hocam, bu Adam ikinci Cihan harbinin baslamasina sebep olmadimi?
|
Alıntı:
Birincisinden biz Almanlarla birlikte yenildik. Bize Mondros'u onlara Versay Antlaşmasını imzalattılar. Ardından bize Lozan'ı imzalattırdılar. Biz battıkça battık. Daha sonra Hitler diye bir adam çıktı, Versay'ı yırttı ve ülkesinin haklarını aldı. Hatta alırken adı da "Kansız lider"e çıkmıştı. Çünkü Çekoslovakyayı, Avusturya'yı referandum ile Almanya'ya ilhak etti. Biz ne yaptık? Biz Lozan'da topraklarımızı, hilafetimizi, namusumuzu peşkeş çektik yabancılara. Sonra da o Lozan'ı yırtacağımıza başımızın tacı yaptık. Evet, Hitler Polonya'ya girerek harbi başlattı fakat ardından Sovyetler ile anlaştı ve Polonya'nın batısını Hitler, doğusunu Stalin aldı. Kısaca harbin zaten çıkacağı vardı. İki harp birbirine bağlıdır. |
Biz Lozan'i tanimiyoruz desek ve ardindan misak-i milli snirlarimiz dahilinde kabul ettigimiz Bati trakyaya, Batum'a, Halep'e, Musl'a ve hatta yarim yüzyillik topragimiz olan balkanlara, kuzey afrikaya, arab yarimadasina hic bir sebep olmaksizin ordumuzla girsek acaba bu ne kadar mantikli olurdu?
Yani , almanlarin polonyaya saldirmasi nasil o günün sartlariyla mesru sayilmamissa bugünde Türkiyenin böyle bir girisimi mesru sayilmayacak ve mutlaka bir savasa sebep olacaktir. Almanlar polonyaya ( doguya) karsi ani bir baskinla ( Blitzkrieg) emri vaki yapip uluslararasi zeminde durumu kabullendirmek istediler. Lakin Britanya basta olmak üzere batili ülkeler bu durumu kabul etmediler ve edemezlerdide. Neticede göz göre göre cikartilmis bu savasi nasilsa cikacakti mantigiyla Hitler almanyasinin kabahati yoktu gibi bir netice cikarilmamasi gerekir diye düsünüyorum. Ayrica nazi almanlarin yaptigi katliamlar ve insanlik disi sistematik yanlislarida cabasi. Bir insan zihinsel engelli oldugu icin öldürülürmü? |
Alıntı:
sen nereden türedin böyle |
Bu zamana kadar okuduklarımı anlamakta sıkıntı çekiyorum diye düşünüyorum. Ya da bir takım bakış açılarına sahip olabilmem için çok çaba sarfetmem gerek. İnanın bilmiyorum artık.
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Bizim Kıbrıs Çıkarma Harekâtımızı hatırlatırım. Benim derdim sözde soykırımın olmadığını dillendirmek ama elbette Almanların her yaptığını da tasdiklemiyorum. Ama o zihinsel engelli mevzusunu araştırmak lâzım. |
Alıntı:
|
Kibris meselesinde Türkiye bir garantör ülke olarak uluslararasi hukuktan dogan hakkini kullanmistir. Ve Cumhuriyet tarihinin en isabetli kararini almisitir. Kibrista yapilan zulüm ile bir sebep hasil olmustur. Bir firsat , yani sebep hasil oldugunda bu firsati degerlendirmek dogaldir. Nitekim kuzey Irak icin tezkerenin TBMM'den gecememesi yine Kibris gibi büyük bir firsatin degerlendirilememesi anlamini tasir.
Lakin buna benzer bir sebep Almanya icin gecerlimidir? Yani , Alman ordusu hangi hakka yada sebeplere dayanarak Polonyaya saldirmistir? Almanlarin toplama kamplarini görmüs bir kardesiniz olarak yaptiklari vahsetten zerre süphe etmiyorum. Soykirim diye ölü sayilarinin siddetli bir sekilde abartildiginida biliyorum. Arkasindaki propagandada malum. Ama bu durum onlarin bir katliam yada vahset uygulamadigi anlamina gelmiyor. Engelli insanlarin öldürülmesine dair size darwin teorisini hatirlatmak isterim. Bu teoriye göre insan yasayan bir hayvandir. Hayvanlar aleminde oldugu gibi zayif ve sakatlilarin ölmesi bir sonraki nesillere daha zinde ve saglikli varliklarin gelmesine yol acar. Üstün aryan irkini bu prensiplere göre olusturmak gerekmektedir onlara göre...Dogada zayif olanin yasama Hakki yoktur.... |
Alıntı:
BeldeiTAYYIBe arkadaşım zaten benim söyliyeceklerimi söylemiş ama yok ben bir kereden anlamam diyorsan başka bende aynılarını tekrar edebilirim. Ayrıca gelene geçene cahil diyorsun da onada küçük bir cevap vereyim nedemişler kişi karşısındakini kendi gibi bilirmiş! Buarada iftira attığını kendi ağzınlada söylüyor itiraf ediyorsun sonrada kanıtla diyorsun son olarak sen saçmalıyorsun? |
Alıntı:
Gelene geçene cahil demiyorum. Sadece bir söz söyleniyorsa kanıtlanmalıdır diyorum. Çamur at izi kalsın misali olmaz bu işler. |
Alıntı:
Youtube'a Türkçe Hitler yazarsanız orada Hitler'in uzun uzun açıklamaları var neden Sovyetlere girdiğine dair, vs. Oradan öğrenebilirsiniz. Almanya'da ya da Polonya'da mı oturuyorsunuz? Madem kampları gezdiniz. müzelerini gezdiniz. Soykırım Yalanı kitabını okumanızı öneririm. Orada o müzede yapılan katekullilerin hepsi anlatılıyor. Zamanında müze tabelasında 6 milyon Yahudi öldü yazıyordu, bugün ne yazıyor biliyor musunuz? 1 buçuk milyon ve o daha da inecek çünkü gün geçtikçe soykırımın olmadığı ve o kadar insanın ölmediği ortaya çıkıyor. Hakikatte 500 bin Yahudi ölmüştür. Bunun sebepleri ise tifüs salgını gibi sebeplerdir ve savaş esnasında yemek bulunamayışından, Alman askerlerinin kamptakilere yeterli hizmeti götüremeyişinin sonucunda açlıktan ölümlerin gerçekleşmeyişindendir. O müzede bazı şeyler gösterilmez turistler şüphelenmesin diye. Büyük yalan dönüyor. Daha dün haberlerde gördüm. Hitler'in öncülük ettiği kaplumbağa araba dediğimiz volswagen araba şirketi 1 milyon Euro bağışta bulundu bu müzeye. Almanya'nın da hâlâ İsrail'e tazminat ödemeye devam etmesi de cabası. Yahudiler resmen beleşten para buldular millet kandırıyorlar. Kitabı ben şuradan buldum. Kırtasiyeden sayfalara çekip kitaplaştırdım öyle okudum: http://www.vho.org/aaargh/turk/soyalani.pdf |
Bu arada olayı araştırdım.
Biz Kıbrıs'ı neden işgal ettiysek Hitler de Polonya'yı aynı sebeple işgal etmiş. Polonya'da bir binlerce Alman öldürülmüş. |
Polonyaya girmesinin baslica sebebi versaile andlasmasiyla Almanyanin Dogu prusya ile olan cografi baglantisinin kara yoluyla kesilmis olmasiydi. Bu nihayi hedef icin yalnizca bir basamakti. Asil hedef Alman halkina Ari Üstün irkinin efendiliginde yeni bir imparatorluk insaa etmekti. Sizin dediginiz sebebi bahane etti lakin bu bir bahaneden öte gecmiyor . Varsayalimki zikrettiginiz sebep bir hakikattir, pekii akabinde Danimarkayi ve Norvec'i isgal etmesi hangi gerekcelere dayaniyor? Yoksa oralardadami binlerce alman öldürülmüstü? Ayrica savastan önce Avusturyanin sudetenlad ve Cekoslovakyanin slovakya haricinde bohemyayi isgal etmesi acikca irkci emellerinin bir göstergesidir. Simdi, bu irkci sebeplerden dolayi yüzbinlerce belkide milyonlarca insani kamplarda zorunlu olarak toplayacaksin ve sebebi ne olursa olsun ölümüne sebep olacaksin bu zulüm degilde nedir? Sirplarin müslüman bosnaklari kamplarda toplamasindan ne farki var bunun?
Yani bircok sey söylenebilir elbette lakin söylediklerimizden ziyade hangi perspektiften olaya bakiyoruz bu önemli. Siz sistematik soykirimin bir yalan oldugunu kanitlamanin pesindeyken ve gaz odalarinin varligina dair iddialari sorguluyorken, ben bu kamplara sucsuz insanlarin neden hapis edeildigini soruyor ve kamplarin var olus sebeblerini sorguluyorum. Kamplari gördüm derken gaz odalarindan bahsetmiyorum. Insanlar cingene oldugu icin bu kamplara nicin hapis edilsin ?...bilmem anlatabiliyormuyum ve hitler ne yapmiski sorunuza ne yapmamiski demek istiyorum sadece. Önerdiginiz kitaba gelince. tesekkür ederim öneriniz icin. O kitabin bir aynisini okudum. Ve birkac adet benzerini. Evet kitab cok carpici. Lakin cok dikkatli okursaniz benim alatmak istediklerimi oradada bulacaksiniz ümid ediyorum. |
Benim verdiğim örnek neden geçerli olmuyor, bir bahane oluyor da sizin verdiğiniz örnek geçerli oluyor? Çünkü sizi örneğiniz sizin görüşünüzü destekliyor ama benim örneğim desteklemiyor, bunun için mi?
Almanya Çekoslovokya'yı ve Avusturya'yı kendisine ilhak etti. Memleket her açıdan gelişti. Aşırı milliyetçi bir politika güdüyordu çünkü devrin şartlarına göre halkı tek fişekleyen o politika idi ve herkes Yahudi Emperyalizminin dünyayı ve ülkelerini ele geçirdiği hakikatini müşahede etmişti. Bugün Türkiye'yi fişekleyen politika ise Kemalizm zulmünden bıkmış muhafazakar politikadır. Ayrıca başbakanımız da aynı şekilde Yahudi Emperyalizmine dik durmuş nadir liderlerdendir tıpkı II. Abdülhamid gibi. Almanya bu hale geldiği vakit Polonya'da kasti yapılan bir katliam gerçekleşti. Buyrun ismini de veriyorum. "Bromberg Katliamı". Neden bu tür katliamlar filmlerde gösterilmez de hiç yaşanmamış bir soykırım duygu sömürüsü ile gösterime girer? Çünkü bankaları, finans sektörünü, basını ele geçirmiş olan Yahudiler %100 olarak Hollywood'u da ele geçirmiştir. Tüm Amerikan filmlerinde İngilizler, Almanlar, Türkler, Müslümanlar hep kötülenir dikkat ederseniz. Ama Yahudiler hep mazlum millettir. O yüzden de Müslümanlara soykırım yaptıklarında mazur görülebilir çünkü onlar çok acı çekmiştir. Yazık yazık. Öldürmek onların da hakkı. Değil mi? Bromberg Katliamı'nda binlerce Alman katledilmiştir. Göğüsleri budanmış kadınlar, cinsiyet organları kopartılmış erkek cesetler, Alman bebeklerinin cansız vücutları ve şişlenmiş dört beş yaşındaki çocuklar. Bunun üzerine o güne kadar "kansız lider" olarak anılan Hitler, o günden sonra bu zulme sessiz kalamamıştır. Polonya'yı işgal etmiştir. Bu işgal sonrası Hitler bunu kabul ettirmek istemiştir fakat bu kabul görmemiştir. Ardından İngiltere ve Fransa harp ilan etmiştir Almanya'ya. Harp ilanı sonrası ise artık sen niye şuraya saldırdın, o niye buraya saldırdı, vs. vs. gibi sorular sormanın bir mânâsı yok çünkü II. cihan harbi böylece başlamış oldu. Savaşı Yahudiler başlatmıştır. Kitap için rica ederim. Bu mevzularda çok kitap var fakat Yahudilerin tesiri altındaki Avrupa'da yasaklı. Soykırım Yalanı dışında misal Yahudi diye Louis Marschalko'nun yazdığı bir kitap var. Sebil Yayınevi'nden o kitabı da evinize getirtebilirsiniz. Bu iki kitabı kesinlikle tavsiye ederim. Sözde Tevrat ile Siyonizmi birbirinden ayırmanın imkânı yok. Bazı anti-siyonist, anti-İsrailci Yahudileri taktir ediyorum ve hatta soykırım yoktur diyen Yahudileri de taktir ediyorum fakat Sözde Tevrat ile Talmud'a bakınca aslında Yahudiliğin ırkçılıktan, üstün ırk anlayışından, diğer insanları aşağılık görmekten ayırmanın imkânı yok. Çok fazla tahrif edilmiş. Alman nazizmi Yahudi Emperyalizmine mertçe karşı durmuşsa da kendi benimsediği dava biraz Yahudi özentisidir. İslam ruhundan uzak kalmışlardır. Alman Goethe gibi az sayıda tarihi Alman kişilik vardır Müslüman olan. Zaten bugün Müslüman olan Almanlar da bir tek Goethe'nin Müslümanlığı ile gurur duyar. Bu da ayrı bir mevzu. Kısaca Kıbrıs'ta Rumlar ırkdaşlarımıza, dindaşlarımıza katliam yaptıkları için ve ayrıca Kıbrıs da esasen bizim topraklarımız olduğu için, biz de o adayı işgal etmiştik. İşte Almanlar da bu mantık ile Polonya'yı işgal etti. Fakat Yahudi Emperyalizmi bunu kabul etmedi ve harp ilan etti. Nitekim bu katliamı yapan Yahudiler zaten harp çıkarmak için yaptılar. Biz Kıbrıs'ı işgal edince bize harp ilan etmediler. Eğer etseydiler biz de o harp esnasında fırsattan faydalanıp elbette Misak-ı Milli topraklarımızı almak için mücadele ederdik fakat harp yoksa büyük haksızlık olmadığı müddetçe müdahalelere gerek yoktur. Benim bir akrabam o devirlerde Almanya'ya okumaya gitmişti. Fakat harp patlak verince ne yazık ki okuyamadı, eğitimi yarım kaldı. Kendisini tutuklamışlar. Fakat Müslüman Türk olduğu anlaşılınca Türkiye'ye yollamışlar. Yani her sünnetlileri topluyorlardı fakat Müslümanları gönderiyorlardı. Çünkü Müslümanlarla bir alıp veremedikleri yok. Müslümanlar onların kanını emmedi. Sırtından bıçaklamadı. Biz beraber Birinci Cihan Harbine girdik dış güçlere karşı yenildiğimiz gibi beraberce içerdeki Yahudilerin ihanetine uğradık. Yahudiler sırtımızı bıçakladı. Biz 90 senelik zincirlerimizden one minute ile kurtulmaya çalışıyoruz. Kurtuluş Savaşı gibi hikâyeler tamamen palavradır. Yedi düveli falan haklamadık biz. Haklasa idik masada kaybetmezdik. Masada ağırlığını koyabilen kişi galip olan kişidir. Biz masada toprakları, hilafet, namusumuzu, her şeyimizi kaybettik. İzmir'den İstanbul'dan güle oynaya ayrıldılar. Kimseyi de denize dökmedik. Biz Yahudi Emperyalizmine yenildik. Bu yenilgi Yahudilere meydan okuyan II. Abdülhamid'in hallolunmasından beri sürüyor. Şimdi Erdoğan ile tekrar meydan okuyor ve büyümeye çalışıyoruz. Gezi Parkı gibi bir sınav içindeyiz. Allah sonumuzu hayr etsin. Hitler savaştan galip çıksa idi ve biz destek verse idik ki galip gözükse idi sonlara doğru destek verecektik. O vakit Yahudi Emperyalizminin bel kemiği kırılırdı fakat Yahudiler kazandı. İsrail merkezli olmak üzere dünyayı yönetiyorlar şimdi. Gezi Parkı olayları da İsrail güdümlüdür. Zaten İsrailliler toplu dua ediyorlarmış Türkiye batsın diye bu olaylarla. Hitler bu oyunları çok iyi okumuş, bir yere kadar başarılı olmuş fakat bir yerden sonra mağlup olmuştur. II. Abdülhamid de 33 sene dayanmış sonunda hallolunmuştur. Şimdi dünyada bu haksızlığa meydan okuyan ülke TÜRKİYE'dir! |
Verdiginiz örnege veya sebebe bir göz atalim isterseniz.
Zikrettiginiz olaylar 3/4 eylül'de gerceklesmistir. Halbuki Almanlar ve sovyetler bu tarihten hemen bir kac hafta önce 24 agustosta resmen saldirmamazlik anlasmasini imzalamislardi. Ve bu anlasmaya ilave edilen gizli bir ek Protokolle polonyanin bölünmesi ve taksimati karara baglanmistir. Nitekim akabinde öylede oldu ve sizinde zikrettiginiz sekilde batisini almanlar dogusunu sovyetler aldi. Arti, ayni yilin mart, nisan, mayis , haziran ve temmuz aylarinda ingiltere ve fransada dahil olmak sartiyla mevzubahis bölge üzerinde yapilmasi muhtemel operasyonlar icin kimlerin kimlerle anlasma girisimlerinde bulundugunu hic zikretmiyecegim. Simdi, ortada 24 agustosta imzalanmis bir anlasma var ve bu anlasmanin mahiyeti polonya ve ne büyük bir tesadüfdürki 3/4 eylülde bu olaylar polonyada gerceklesiyor ve alman ordularinin saldirmasi icin gerekce olarak kabul görüyor. Asil ilginc olan nedir biliyormusunuz? Alman ordularinin polonyaya 1 eylülde zaten saldirmis olup savasi baslatmis olmasidir. Yani saldiri sebebi saldiridan sonra tahakkuk etmistir. bahane dememin sebebini anlatabilmisimdir ins. Bakin olaylarin hakkindaki analizi yazmayi gerek bile görmüyorum. yalnizca size aydinlatici mahiyette olabilecek bir hakikati nakletmek istedim. Yine tekrar etmem egerkirse., velevki anlattiginiz sebep gecerli sebep bile olmus olsa, bu durum bu adamin bir psikomanyak irkci oldugunu ve binlerce insanin ölümüne sebebiyet verdigi hakikatini degistirmiyor. R. T. Erdogan ve Sultan Abdulhamid yahudi dinine mensup olduklari icin o insanlara düsmanlik yapmiyorlar. Irkci siyonist emelleri olduklari icin SIYASI yollarla mücadele veriyorlar ve verdiler. Halbuki naziler, yahudi düsmanligi yapti ama siyonizme büyük hizmet verdi. Almanyada normal bir yahudiye cefa verirken ayni naziler daha sonra filistinli müslümanlari öldürecek olan siyonist gerillalari teskilatlandirdilar...ve daha sonra devletin kurulmasina vesile oldular. Hem siyaseten yanlis yaptilar, Hemde vicdanen yanlis yaptilar... |
Polonya olayını yeni araştırıyorum. Katliam da ortadadır fakat bu dediklerinizi de bir araştırırım. Sovyetlerle olan antlaşmayı biliyorum fakat tarihleri bir kontrol etmem lâzım.
Adolf Hitler'e gelirsek. Adam aşırı sağcı. Bu olabilir. Bu Almanlık davası beni pek alakadar etmez. Yahudi Emperyalizmi ile olan mücadelesi beni ilgilendiriyor. Yahudilere bir vatan vermek ve bu emperyalizmden kurtulmak istedi. Hatta Yahudileri Güney Amerika'ya mı ne bir adaya yollayacaklardı, hatırlayamadım şimdi. Madagaskar'dı galiba. Fakat sonra harp çıktı ve bu planlarını gerçekleştiremedi naziler. Yani nazilerin maksadı ne soykırım yapmak ne de Yahudileri Müslümanların başına bela etmek. Tam tersine Müslüman ve Türk bölükler vardı Nazi Ordusunda. Biz de evet kimseye inancından dolayı zulmetmeyen bir dinin geleneğinden geliyoruz. Hristiyanlar, Yahudiler ve hatta Şeytan'a tapan Yezidiler bile inançlarını yaşayabilmiştir. Fakat bu Yahudiler ve Masonlar konusunda hata mı ettik diye de düşünmeden kendimi alamıyorum. En azından tarihten ibret alıp Yahudilerin, örgütlerinin kontrol edilmesi gerekir Türkiye'de. Yahudilik ayrı bir mevzu. Ben şahsen Siyonizm ırkçılığı ile Yahudiliği ayıramıyorum çünkü tahrif edilen tevrat okunduğunda görülecektir ki naziler resmen ideolojilerini buradan kopya etmiştir neredeyse. Yahudilerin direk inançları şeytani. Soylarının da şeytandan (Nur-i ziya) geldiğine inanırlar zaten. |
1.dünya savaşına onbaşı olarak katılmıştır.
|
All times are GMT +3. The time now is 16:57. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025