İzmir'deki Rüşvet Görüntüsü İddiası
 

AVM tuvaletlerinde jammerli buluşma!








Zanlıların özellikle para alışverişi için yapacakları buluşmaları kameraların olmadığı ve fiziki takibin de zor olduğu alışveriş merkezlerinin tuvaletlerinde gerçekleştirdikleri belirlendi.

http://sozcu.cubecdn.net/wp-content/...%C4%B1-160.jpg



İZMİR’de, ‘İmbat dalgası’ olarak adlandırılan Liman İşletmesine yönelik yolsuzluk operasyonunda gözaltında bulunan 24 zanlının ifadelerinin alınmasına devam edilirken, 3 kişi ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı, 10 kişi ise halen aranıyor. Soruşturmanın bir numarası olan işadamı M.C.B.’nin verdiği bilgiler doğrultusunda, arananların dışında yeni gözaltıların da olabileceği öğrenildi.

Bu arada 17 Aralık operasyonun ardından Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, operasyonu yapanların üstlerine bilgi vermesi şartının İzmir’de yerine getirildiği de ortaya çıktı.


İzmir Liman İşletmesindeki yolsuzluk soruşturmasını, 2011 yılında zamanın İzmir Valisi Cahit Kıraç’a giden ihbar mektubu sonrasında Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesindeki örgütlü suçlar bürosu savcılarından Ali Çelik yürüttü. Soruşturmanın tamamlanmasıyla dün İzmir, İstanbul, Hatay, Van ve Ankara’da eş zamanlı yapılan baskınlarda aralarında Ankara TCDD Limanlar Daire eski başkanı Ş.Ç., Ankara TCDD Limanlar Daire Başkanı M.Y. TCDD İzmir Liman İşletme Müdürü T.Y., Yardımcısı B.B., İzmir İşletme Operasyon Müdürü Ş.A., Memur N.A., İzmir İşletme Puantör Memuru H.B., Puantör Memur A.O.Y., İzmir Limanı Terminal Şefi H.Ç., Operasyon Müdürü O.E., Terminal Kontrol Müdürü M.A., Terminal Müdür Yardımcısı M.Ö., İskenderun Liman Müdür Yardımcısı O.N., işadamları S.E., G.B., M.C., M.C.’nin çalışanları M.T., C.H.’nin de bulunduğu 25 kişi gözaltına alındı.


Gece 27′e çıkan gözaltı sayısı, Deniz Ticaret Odası Başkanı Yusuf Öztürk’ün de aralarında bulunduğu 3 kişinin serbest bırakılmasıyla 24′e düştü. Halen Binali Yıldırım’ın bacanağı olan C.H.’nin de aralarında bulunduğu 10 kişinin de arandığı bildirildi.


AVM TUVALETLERİNDE JAMMERLİ BULUŞMA
Gözaltına alınan zanlılara yönelik soruşturma sırasındaki teknik ve fiziki takip ile verdikleri ifadelerin yeni ayrıntıları da ortaya çıkardı. Zanlıların özellikle para alışverişi için yapacakları buluşmaları kameraların olmadığı ve fiziki takibin de zor olduğu alışveriş merkezlerinin tuvaletlerinde gerçekleştirdikleri belirlendi. Zanlıların yine bu buluşmalarında telefon takibinden kurtulmak için sinyal kesici cep tipi jammer cihazları kullandıkları tespit edildi.


İŞ TAKİBİ KARŞILIĞI KADIN
Bunun yanı sıra soruşturmanın bir numarası olan işadamı M.C.B.’nin de ifadesi alınmaya başladı. M.C.B.’nin mali işlerinde Ankara’da çok önemli bir görevde bulunan yetkilinin kardeşinin gözaltına da alınabileceği öne sürüldü. Teknik ve fiziki takip sırasında ikili arasındaki ilişkiler tek tek tespit edildi.
Yine telefon dinlemesinde ve teknik takipte iş takipçisi bu kişiye işadamının kadın gönderdiği ortaya çıktı. Zanlılara İzmir Limanı’nda özellikle doğrudan alım yöntemiyle gerçekleşen ihaler konusunda sorular yöneltildiği de öğrenildi.


OPERASYON İKİ KEZ HABER VERİLDİ
Öte yandan 17 Aralık operasyonun ardından değişikliğe gidilen Adli Kolluk Yönetmeliği’nin de uygulandığı belirtildi. Edinilen bilgiye göre daha sonra Danıştay’ın durdurma kararı verdiği yeni değişiklik gereği soruşturmayı yürüten savcı ve polisler, amirlerine operasyon konusunda bilgi verdi. 21 Aralık’ta yönetmeliğin değiştirilmesinin ardından 15 gün önce Emniyet Müdürü Ali Bilkay ile Vali Mustafa Toprak’a operasyonun anlatıldığı, gözaltılar başlamadan yaklaşık 10 saat önce de yine bilgilendirildiği öğrenildi.





ÖZTÜRK, “BİLGİ VERDİM
TCDD İzmir Alsancak Limanı ile ilgili olarak yapılan soruşturma kapsamında bilgisine başvurulan Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, dün akşam saatlerinde serbest bırakıldı. Yazılı açıklama yapan Öztürk, dün akşam saat 19.00’da Emniyet Müdürlüğü’nden ayrıldıktan sonra kendisine destek veren denizcilik camiasına teşekkür etti. Öztürk, “Emniyet makamları tarafından konu ile ilgili sorulan sorulara yanıt vererek, liman çalışmaları ve işleyişi konusunda bilgi verdimö diye konuştu.


BACANAK POLİS KAMERASINA BÖYLE TAKILDI

YouTube Video

Şimdi bu görüntüleri izleyip de orda piknik yapıyorlar diyen de çıkarsa hiç şaşırmam...

Bu görüntüler polisin savcı talimatının uygulanmaması üzerine çıktığı söyleniyor.

Cumhuriyet Başsavcılığıda savcıyı haklı bulup, soruşturma başlatmış.

Şu an 10 kişi firari imiş. Binali Yıldırımın bacanağı da dahil.

Adli kolluk yönetmeliği danıştay tarafından durdurulmasna rağmen. Valiye ve üst makamlara haberde verilmiş. Sonuç 10 kişi kaçmış. Haber verince demek böyle oluyor.

Onu geçtim. Polis üst makamlara haber veriyor. Öyle operasyon başlıyor. Hükümet yine adamları görevden alıyor.

Binali yıldırım bu konuda veda konuşmasında açık ve net konuştu... Eğer bacanağı böyle bişey yapmışsa bile burdan Türkiye tarihinin en başarılı bakanlarından bir olan ve çalışmaları, projeleri ortada olan bir insana böyle çamur atmak açık ve ner söylüyorum ALÇAKLIKtır.

Burda Binali Yıldırıma laf atan kim hayal kurmayın.

Eğer bunu başka yerde yapsa evet doğru derdim ama bunu kendi bakanlığı adı altındaki bir kurumda yapılıyor. Liman ihalesinde.

Soruşturma engellendiği içinde şu an firari....

Bu mu adalet anlayışınız.

Bana piknik gibi geldi. Cemırlı piknik.

Ekrem Dumanlı

http://img690.imageshack.us/img690/4489/xbkd.jpg

Seçim stratejisi belli olmuştur gelin deşifre edelim

Bir ülkede bu kadar sık ve kavgalı seçim yapılınca perşembeyi çarşambadan anlamak için özel bir gayrete gerek kalmıyor. Lütfen şu birkaç yılda yaşananları hatırlayın.

367 tartışmaları, Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında yaşananlar, 22 Temmuz seçimleri... Ortaya konulan taktikler, rol dağılımı, mizansenler, gerçekler... Ve hepsinden önemlisi halkın bunca yaşanan kargaşaya vereceği tepki. Yakın tarihli psikolojik harp taktikleri ve siyaset mühendisliği göz önüne alındığında, bugün yaşananların aslında ne manaya geldiğini anlamak hiç de zor değil. Hatta seçim gününe kadar (29 Mart) yaşanacak bazı olayları şimdiden kestirmek mümkün. Gelin seçim sonuçlarından rahatsız olan bazı kesimlerin stratejilerini ve hamlelerini (şimdilik bir noktaya kadar olan kısmını) basamak basamak irdeleyelim.

1) SEÇİMİN MEŞRUİYETİNİ TARTIŞMAYA AÇMAK

Seçimin meşruiyetine gölge düşürecek uç örnekler aranır ve kıyısından köşesinden bulunan bazı konular şaşaalı sunumlarla halka arz edilir. Maksat bir hatanın (şayet öyle bir hata varsa) düzeltilmesi değil, istenmeyen sonuç çıkarsa tartışma başlatmaktır. 'Zaten bu seçimlerde hile yapıldı' demek isteyenler, güven bunalımına yol açmak için inanılmaz bir gayret sarf eder. Seçmen kütükleri üzerine bugün koparılan fırtınanın asıl sebebi de budur. TC kimlik numarasının esas alınması, bir kişinin iki kez oy kullanmasına imkân vermiyor. Öteden beri istenen de bu değil miydi? Ancak birileri, bunu da umursamıyor. Hatta her seçim sonrası 'Oy kullanımı sırasında parmaklara sürülen boya uygulaması çağ dışıdır, bundan ne zaman kurtulacağız?' diye feryat edenler, 'Bu seçimde niçin parmaklar boyanmıyor?' diye kıyameti koparıyorlar. 'Seçmen sayısı 6 milyon arttı' deniyor. Yüksek Seçim Kurulu ısrarla 'Bunun sebebi mükerrer yazım değil. Zaten iki milyon seçmen 18 yaşına seçme hakkı verildiği için geldi' dedikçe, 'Eskiden ismi olmayanlar bu seçimde TC kimlik numaralarına binaen kayda girdi' dedikçe birilerinin nevri dönüyor.

2) YOKSULLUK HABERLERİYLE FELAKET TELLALLIĞI YAPMAK

Seçim takvimi işlerken dikkat edin bazı medya kuruluşları yoksulluk üzerine inanılmaz haberlere imza atacak. Maksat ekonomik krizin halka yansıma biçimi olsa bu haberlerin gazetecilik ilkelerine binaen yapıldığını söylemek mümkün; ancak maksat farklı. Şu an bütün dünya küresel krizle boğuşuyor. Bunun ülkemize yansımaması düşünülemez. Ancak başta Amerika ve Avrupa olmak üzere bütün dünyayı sarsan mali krizi bu kadar iç siyaset malzemesi yapmak, haberciliğe de siyasetçiliğe de yakışmaz. Herkesin elbirliği yapıp 'yüzyılın en büyük krizi'ne çare araması gerekiyor; o krizden günlük hesap yapması ve siyasi menfaat talebinde bulunması değil...

3) YOLSUZLUK HABERLERİYLE KAMUOYU OLUŞTURMAK

Yolsuzluk iddiaları dünyanın her yerinde gazetecilerin ilgisini çeker. Çünkü vatandaşın ilgisine mazhardır. Ayrıca gazetecilik, kamu yararı gözetilerek yapılan bir çeşit demokratik denetimdir. Ne var ki seçime çok az bir süre önce yolsuzluk kampanyaları açmak çok sayıda soru işaretlerinin oluşmasına da sebeptir. İki kritik konu var zamanlamada: Bir, bahsi geçen (daha doğrusu geçecek olan) dosyalar niçin bu zamana kadar bekletildi? İki, bu kadar kısa bir süre kalmışken yapılan yolsuzluk suçlamasına cevap vermek için yeterince savunma süresi kaldı mı? Açık söyleyeyim, bu saatten sonra yapılacak olan yolsuzluk suçlamaları doğruyu arama ve yoksulluktan arınma talebinden daha çok siyasette belli bir imaj ve hava oluşturmak içindir ve güvenilir olma özelliğini kaybetmiştir. Bu konuda samimi olan, seçim sonuçlarının sabahında elindeki dosyaları kamuoyuna arz eder...

.................................................. ........................

Kaynak

Zaman 29.12.2008

Bu siyasette hep böyledir.

Binali Yıldırım ın bakanlığındaki bir ihalede bakanın bacanağı bi haltlar yerse tabi bu şekilde anılır.

Bakan akrabalarından sorumlu değildir ancak bakanlığındaki işlerden sorumludur.

Siz herşeyi cemaatin polisi, savcısı diye nitelendirirken işler iyi tabi.

AK Parti'ye atılacak olan yolsuzluk iftiralarının tutmayacağını, senin de paylaşmış olduğun bir haberi de bunun delilerinden biri olarak diğer delillerle birlikte kanıtlayayayım.


Yunanistan, AB'den on milyarlarca euro yardım almasına rağmen ekonomik olarak batmıştır.

Türkiye ile Yunanistan'ın Ağustos 2013 İşsizlik Oranları:

http://img534.imageshack.us/img534/5275/jy66.jpg

Yukarıdaki grafikte görüldüğü üzere, Ağustos 2013 tarihinde Türkiye'nin işsizlik oranı % 9,1 oranında gerçekleşmişken, Yunanistan'ın işsizlik oranı % 27,3 oranında olarak Türkiye'nin tam 3 katı oranda gerçekleşmiştir.

AK Parti; 2003 Irak Savaşı'na, PKK'nın terör eylemlerine, AK Parti Hükümeti'ne karşı yapılan Cumhuriyet Mitinglerine, 27 Nisan 2007 E-Muhtırası'na, AK Parti Kapatma Davası'na, Gezi Kalkışması'na, 17 Aralık 2013 AK Parti'yi Bitirme Operasyonu'na ve bunlar gibi pek çok olumsuzluklara rağmen Türkiye'nin ekonomisini başarıyla idare etmiş ve Anasol M Hükümeti'nden devraldığı 23.5 Milyar dolarlık IMF borcunu ödeye ödeye, son taksidini de 14 Mayıs 2013 tarihinde ödeyerek Türkiye'nin IMF'ye borcunu bitirmiştir.

AK Parti, Türkiye içinde ülkemizdeki dar gelirli vatandaşlarımıza yapmış olduğu ekonomik yardımların yanı sıra, dünyadaki pek çok mağdur ve mazlumların da yardımına koşmaktadır. Suriye İç Savaşı sebebiyle ülkemize sığınan yüz binlerce Suriyeli kardeşimizi de misafir etmekte
ve hayatlarını idame ettirmelerinde onlara yardımcı olmaktayız.

AK Parti'nin 11 yıllık iktidaında yapmış olduğu olağanüstü ve muhteşem hizmetlerini bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, AK Parti'ye yolsuzluk iftirası atılmasının gülünçlük ve absürtlük olacağı çok açık ve nettir.

Hocam siz videoyu izleyiniz.

Piknik yapıyorlar diyorsanız bişey diyemem.

Yarın bugün başka şeylerde çıkarsa nolacak.

biraz rahat ol hocam ya 2 tarafta ne halden ne hale geldi, yarın birgün bakarsın hep beraber pikniğe gidersiniz.

Çok haklisin arkadasim, malesef daha gönüller yikmaya karşılıklı devam ediyoruz.
Anlaşılan o ki Geri dönüşü olmayam bir yola girdik.:(