![]() |
Adnan Oktar Tutuklandı
|
|
|
|
Büyük Türkiye @Allahbzeyeter
Adnan Oktar 'ı Almak için Devlet Niçin Bu Kadar Bekledi ? Diyenler Var.. Devlet Bazen ölü Taklidi Yapar Bu Süreçte Senin Bağlantılarını Ve Tasmanın ipi Nereye Gidiyor Ona Bakar Sen Ortamı Başıboş Sanar Şımardıkça Şımarırsın ve Bi Anda Devletin Eli Tepene Çöker öylece Kalırsın! |
|
|
|
|
|
|
|
Adnan Oktar hocaya Allah sabır versin ve Rabbim onu içine düşmüş olduğu bu zor durumundan kurtarsın. İslam'a ve Müslümanlara pek çok hizmeti ve faydası olmuş bir insanı ve onun talebelerini zulüm yaparak derdest etmek ne demek! Malına mülküne kayyum atayıp parasını pulunu gasp etmek ne demek! Ebu Hanzala hocaya hapis cezası verdiler, Alparslan Kuytul hoca hâlâ yargılanıyor bildiğim kadarıyla ve şimdi de Adnan Oktar'a ve talebelerine karşı operasyon yaptılar zalimler! Türkiye Cumhuriyeti devletinin derinliklerindeki bazı yapılanmalar, İslam'a savaş mı açtı?
Bu ülkede hukuk kalmamış, zulüm her yanı kaplamış ve almış başını gidiyor! Her yeri Kerbela yapmaya mı çalışıyorsunuz ey zalimler?! Alparslan Kuytul hocaya, Ebu Hanzala hocaya ve Adnan Oktar hocaya bu operasyonları kim ya da kimler yapıyorsa ve bu operasyonların arkasında kim ya da kimler varsa onların hepsini Allah'a havale ediyorum ve onlardan asla razı değilim, asla razı değiliz! Ey kâfirler, ey zalimler! Alparslan Kuytul hocaya yapılan operasyonla başlayan ve sonrasında Ebu Hanzala hocaya yapılan operasyonla ve daha sonra da Adnan Oktar hocaya yapılan operasyonla devam eden süreçle İslam'ı Türkiye'den kaldırmayı hedefliyorsanız o hedefinize ulaşamayacak ve İslamiyet'i bu mübarek topraklardan kazıyamayacaksınız inşaallah! Biz bu yola baş koyduk! Allah yolundan asla vazgeçmeyeceğiz! Ne zindanlar ne de ölümler bizleri ne korkutabilir ne de yolumuzdan geri döndürebilir! Dönen dönsün biz dönmeyiz yolumuzdan! Alparslan hocaya da Ebu Hanzala hocaya da Adnan hocaya da âlemlerin Rabbi olan Allah'ımızdan sabırlar diliyorum. Yapılan bütün bu zulümler nedeniyle canım sıkılıyor, üzülüyorum. Üzgünüm ama yılgın değilim. Bizler vurulup düşsek bile ardımızdan gelen temiz nesiller, İslam'ın bayrağını ve sancağını yükseltir. Allah, bizlere sabır versin ve cihadımıza kuvvet versin. |
Alıntı:
Abi soytarılar temizleniyor, gerçek ilim peşinde olan din adamlarına kimsenin dokunacağı yok. Geçmişte hizmeti olmuş mu olmamış mı orası ayrı konu, ancak Emniyet bu şahıs ve bağlantılarında suç tespit etmiş ise ki bu arkadaş TV'de soytarılık yapmak peşinde. Din böyle bezirganlık kaldırcak bir şey değil, tevazu yok , maskaralık yapıyor. Din simsarlığı başka bir şey değil. Bu operasyon ağzına Ak Parti'yi destekliyorum yalanını alıp da bana bişey olmaz "yapılanmalarına" ders olsun. Devlet artık eski devlet değil, Türkiye Cumhuriyeti gerçek Türk-İslam çizgisine doğru ilerlemekte ve bunu da Atatürk'ün muasır medeniyetler seviyesi doğrultusunda başarmaya doğru koşuyor. Allah, Cumhurbaşkanımıza uzun ömür versin, Bu ülkede Atatürk tüccarlığını da, Din tüccarlığını da hepsinin tozunu attırdı, attırıyor. Milletin ortak değerlerini kendi çıkarlarına alet edenlere rahat yok. |
|
Alıntı:
Baştan başlayayım. Alparslan Kuytul'a ve Adnan Oktar'a operasyon yapılır yapılmaz akabinde onların mal varlığına kayyum atanması absürtlüğünden başlayayım. Yapılan bu absürtlükler büyük birer zulüm ve alçaklıktır; çünkü tam hukuksuzluktur. Olayın başında hukuk yok ki gerisinin anlamı zaten kalmıyor! Napolyon, komutanlarından birine muharebeyi neden kaybettiklerini sorduğunda, komutan saymaya başlamış: "1- Barutumuz yoktu." Bunun üzerine Napolyon "Tamam, gerisini saymana gerek yok!' demiş. Alparslan Kuytul'a ve Adnan Oktar'a operasyon düzenleyip hemen akabinde aynı gün içinde ya da birkaç gün içinde onların mal varlığına kayyum atamak ne demektir anlatayım: 1- Seni suçla ya da suçlarla itham ediyorum (iddia makamı yani savcılık makamıyım) 2- Ve aynı zamanda senin hakkında hüküm veriyorum (hüküm makamıyım yani hâkimlik makamıyım da) 3- Ve yargılamaya itiraz yaptığını varsayıyor ve itirazını da ben karara bağlıyorum (temyiz makamı da benim). Alparslan Kuytul'un ve Adnan Oktar'ın mal varlığının birkaç gün içinde kayyum aracılığıyla gasp edilerek çalınmasıyla (devlet gücü eliyle yapılan hırsızlık-soygun) onlara yapılan işte tam da budur ve burada hukuk yok! İnsanların mallarına mülklerine hem savcılık hem hâkimlik hem de temyiz makamını tek birimde toplamaya cüret edilerek el konulamaz! Bu yapılanlar sadece hukuk dışılıkla sınırlı birer zulüm de değildir! Bu apaçık ve hiç şüphesizce insanlık dışılıktır! İnsan olan böyle bir şey yapmaz! Yapılan bu apaçık hukuksuzluğu ve gayrimeşru durumu hukuki görüp meşru kabul edenler de insanlıktan çıkmışlardır, ormana gidip orada ayılarla birlikte yaşasınlar! Yeryüzünde yukarıda bahsettiğim hukuksuzluğu meşru ve normal görecek bir ciddi hukukçu bile gösteremezler! Çünkü böyle bir hukuk yok! Bu yapılanların 'sanığın idamına, tanıkların bilahare dinlenmesine' ciddiyetsizliğindeki İstiklâl mahkemeleri soytarılığından ve 'sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor' itirafındaki sözde Yüksek Adalet Divanı özde Alçak Zulüm Divanı 27 Mayıs mahkemesi soytarılığından hiçbir farkı yoktur! Oralarda da hukuk yoktu zulüm vardı, burada da hukuk yok zulüm var! Ve oralarda sözde yargılama adına yapılan soytarılıkların bir benzeri burada da yapılıyor. Yukarıda Napolyon'un bir komutanıyla arasında geçtiği söylenen bir diyaloğa yer verdim. Oradaki misali konumuza uyarlayayım: Operasyonlar baştan tam hukuksuzlukla başlıyor zaten, gerisini yani yapılan diğer hukuksuzlukları anlatmama normalde gerek yok! Ama ben yine de yapılan diğer hukuksuzluklardan da biraz bahsedeyim. Eğer ben emniyet müdürlüğü makamında bir yetkili olsaydım ve emrim altında çalışan polis memurları bana, Adnan Oktar'a düzenlenmiş olan operasyonun bilgisini içeren evrakla gelselerdi o evrakı yırtarak o polis memurlarının suratına çarpar ve öfkeyle şu minvalde bir şeyler söylerdim: "Siz ne biçim insanlarsınız da böyle bir dosyayla karşıma çıkıyorsunuz? Bu olayda suç ne? Suyunun suyunun suyu suç mu olur! Bu adam (Adnan Oktar) ne yapmış? Kimin tavuğuna kış demiş? Talebelerinden birinin ya da birilerinin şöyle şöyle yaptığı iddia ediliyor diye Adnan Oktar'a nasıl suç çıkartırsınız?! Sizde hiç insanlık yok mu, vicdan yok mu, kalp yok mu?!" Konuyla ilgili basit bir misal vereyim: Türkiye'de binlerce mensubu bulunan siyasi partiler var. Binlerce mensubu bulunan o siyasi partilerden birini misal olarak ele alalım; o siyasi partinin mensupları arasında suça bulaşmış insan yok mudur? Elbette vardır ve muhtemeldir ki o insanların arasında yüz kızartıcı suç işlemiş veya işlemekte olan insanlar da vardır. Türkiye'deki cari uygulamaya göre yarın sabah o siyasi partinin lideri 'X Partisi Suç Örgütü Lideri' nitelendirilmesiyle gözaltına alınabilir ve o siyasi partinin liderinin bütün mal varlığına kayyum atanarak malları mülkleri devlet gücü eliyle çalınabilir. Bu durumu emsal alarak tüm cemaatlere, tüm şirketlere genişlet. Durumun vehametini görüyorsun değil mi?! Türkiye'de hukuka göre değil birilerinin keyfine göre yarın sabah hakkında operasyon yapılmak istenilen pek çok cemaat lideri ve cemaat üyeleri veya yönetici makamındaki pek çok yetkili ve onların personeli suç örgütü suçlamasıyla gözaltına alınıp yargılanabilir. Bu tam bir hukuksuzluk durumudur! Bu, insanlık dışılıktır! Bu, orman kanunudur! Türkiye'de hukuk yok, bitti, bitirdiler! Kendi hâlindeki insanlardan yöneticilere, cemaatlerden şirketlere, derneklerden örgütlere kadar hiç kimsenin hukuki güvencesi yok! Türkiye'de "Benim cemaatime -benim şirketime, benim derneğime, benim örgütüme- operasyon yapamazlar, mal varlığımıza kayyum atayamazlar ve beni de birlikte hareket ettiğimiz insanları da gözaltına alamazlar, tutuklayamazlar diyebilecek kimse var mıdır?! Kanımca yoktur! Türkiye'nin mevcut tam hukuksuzluk durumunda özel imtiyazı bulunmayan hiçbir şahsın da hiçbir tüzel kişiliğin de hukuki güvencesi yok! Maalesef ki acı gerçek bu. "Gerçek ilim peşinde olan din adamlarına kimsenin dokunacağı yok" diyorsun da Adnan Oktar'ın kitaplarının sayısını saydın mı, onun kitaplarını okudun mu? Yapma gözünü seveyim. Çok sayıda kitap yazmış olan ve on yıllardır ilmî faaliyette bulunan Adnan Oktar'ı ilim yolunda saymayacaksak kimi sayacağız?! Biraz da Ebu Hanzala'dan bahsedeyim. Ebu Hanzala'ya ağır bir hapis cezası verdiler. Tanıyor musun sen onu? YouTube'da videoları var, seyret istersen. Kendisi günümüzdeki vaizlerin en etkililerinden biri olarak tanınıyor. Onun videolarını seyrettikten sonra "gerçek ilim peşinde olan din adamlarına kimsenin dokunacağı yok" şeklindeki düşüncenden vazgeçebilirsin; çünkü adamın ilmi var, yaşı da genç ve hayatını ilim öğrenme yolunda geçirdiği hususunda da şüphe yok. Adnan Oktar'ın, Ebu Hanzala'nın, Alparslan Kuytul'un ve benzeri durumdaki ilim insanlarının bazı görüşlerini, bazı davranışlarını beğenmeyebiliriz, bu doğal bir durumdur. Ben şahsen klasik Sünni ekol yolunda bulunan bir insanım. Hanefi-Maturidi yolundayım ve tasavvufa da sevgiyle saygıyla bakıyorum. Oysa mesela Ebu Hanzala hoca anladığım kadarıyla ya Selefi mezhep ya da Selefiliğe yakın bir ekole sahip bir kişi ve tasavvufa soğuk bakıyor ve mesela Hazret-i Mevlana'yı kötü görüyor. Adnan Oktar da bildiğim kadarıyla Hazret-i Mevlana'yı kötü görüyor ve belki o da tasavvufa soğuk bakıyordur. Bütün bunları şunun için söylüyorum ki insanlar farklı fikirlere sahip olabilir ve birilerinin iyi gördüğü insanları başka birileri kötü görebilir. Adnan Oktar'ın kitaplarından, belgesellerinden faydalanıyorum, Ebu Hanzala'nın videolarından faydalanıyorum ama kendi inandığım doğru yolumda yürümeyi sürdürüyorum. İslam'ın geniş dairesi içinde her Müslümana yer vardır. Salih Mirzabeyoğlu hapse atılıp ona zulüm yapılırken de Cübbeli Ahmet Hoca hapse atılıp ona zulüm yapılırken de onlara yapılan zulümlere karşı çıktım, karşı çıktık. Adnan Oktar, Ebu Hanzala, Alparslan Kuytul ve bunların durumundaki diğer insanlar hapse atılıp onlara zulüm yapılırken de bu sefer de bunlara yapılan zulümlere karşı çıkıyorum, karşı çıkıyoruz. Bu insanların suçu, suçları ne?! İnsanların kendi bilgilerine, kendi anlayışlarına göre İslam'ı anlatmaları suç değildir! Türkiye hani demokratikleşecekti, demokratikleşiyordu? Türkiye demokratikleşiyorsa zulümler niye artarak devam ediyor? Hani fikir ve ifade özgürlüğü sağlanacaktı? Adnan Oktar'ı, Ebu Hanzala'yı, Alparslan Kuytul'u ve bunların benzeri durumdaki insanları 'fikir suçundan' dolayı hapse tıktılar, tıkıyorlar, bu insanlara sahip oldukları fikirler yüzünden zulmediyorlar ve onlara yapılan 'siyaseten katl'dir başka bir şey değil! İslam'ın temel ölçütlerinden biri şudur: Küfr kimden gelirse gelsin karşı çıkılmalı, küfürden razı olunmamalı ve zulüm de kimden gelip kime yapılırsa yapılsın karşı çıkılmalı ve zulümden de razı olunmamalıdır; çünkü küfre rıza küfürdür ve zulme rıza da zulümdür. Ortada apaçık zulümler var ve ben bir Müslüman olarak Müslümanlığımın gereklerinden birini yapıp zulümlere karşı çıkıyorum. Salih Mirzabeyoğlu'na ve Cübbeli Ahmet Hoca'ya yapılan zulümlere karşı çıktığım gibi, Adnan Oktar'a, Ebu Hanzala'ya ve Alparslan Kuytul'a yapılan zulümlere de karşı çıkıyorum, tepki gösteriyorum. Adnan Oktar hakkında sen benden farklı düşünüyorsun. Bana göre o, vermiş olduğu eserlerle İslam'a ve Müslümanlara çok faydası dokunmuş olan değerli ve saygın bir insandır. Dilerim ki Allah, onu ve talebelerini içlerinde bulundukları zor durumundan kurtararak eski güzel günlerine kavuşturur. Benzer bir dileği Alparslan Kuytul için ve Ebu Hanzala için ve bunlar gibi diğer mazlumlar için de diliyorum. Türkiye'nin mevcut bozuk zulüm rejiminin Allah düşmanlığından, İslam düşmanlığından bıktım! Yeter artık bu kadar zulme, YETER! Lanet olsun! |
Ebu Hanzala konusunda net fikirlerim yok.
Ancak, kendisi eski Türkiye'nin daha iyi olduğunu felan söylüyordu. Başörtüsü yasağı olduğu dönemlerin daha iyi olduğunu felan söylüyordu. Düşünce özgürlüğüdür ben katılmıyorum ancak kendisi benim kanaatimce fazlaca siyaset yapmaktan içerde. Hakkında IŞID felan tarzı bazı suçlamalar olduğu dışında da bilgim yok. İçerde olduğunu sizden öğrendim. A.Kuytul ise çok enteresan bir adam, Son 2 yıldır felan işi gücü bıraktı AK Parti aleyhine konuşma yapmaktan başka bir şey yapmıyor. Bir din adamının işi siyasetmidir. Kendi işini yap ilmini yay, senin işin Erdoğan'ın kadınlarla tokalaşmasını eleştirmek değil. Senin işin Ak Parti'yi Müslümanlara zulm eden bir odak olduğunu anlatmak değil, işin buysa siyasi parti kur siyaset yap. Gelelim Adnan Oktar'a ben bu adamın Müslümanlıkla uzaktan yakından alakası olduğunu düşünmüyorum, adam TV şovmeni gibi bir şey. Etrafında açık seçik kadınlar, konuştukları cümleler yaptıkları programlar dine zarar veren ahlak dışı işler. Mal varlıklarına el koymaya gelirsek. Bizim ceza kanunumuzda zaten, bir suçun geliri varsa bu gelire devlet tarafından el koyulabilir. Eğer bu şahıslar mal varlıklarını bir suç işleyerek, ahlak dışı bir faaliyet yürüterek elde etmişse bunun gelirine el koyulur. Birisi din simsarlığından, insanları aldatarak bir malvarlığı edinmişse devletin buna el koyması gayet hukukidir. TCK Madde 54 İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir. TCK Madde 55 Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir. 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Madde 17 (1)Aklama ve terörün finansmanı suçunun işlendiğine dair kuvvetli şüphe bulunan hallerde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 128 inci maddesindeki usûle göre malvarlığı değerlerine elkonulabilir. (2) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı da el koyma kararı verebilir. Hâkim kararı olmaksızın yapılan elkoyma işlemi yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim en geç yirmidört saat içinde onaylanıp onaylanmamasına karar verir. Onaylanmama halinde Cumhuriyet savcılığının kararı hükümsüz kalır. CMK 128 MADDE 128 - (1) Soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde, şüpheli veya sanığa ait;(1) a) Taşınmazlara, b) Kara, deniz veya hava ulaşım araçlarına, c) Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaba, d) Gerçek veya tüzel kişiler nezdindeki her türlü hak ve alacaklara, e) Kıymetli evraka, f) Ortağı bulunduğu şirketteki ortaklık paylarına, g) Kiralık kasa mevcutlarına, h) Diğer malvarlığı değerlerine, Elkonulabilir. Somut olarak belirlenen Bu taşınmaz, hak, alacak ve diğer malvarlığı değerlerinin şüpheli veya sanıktan başka bir kişinin zilyetliğinde bulunması halinde dahi, elkoyma işlemi yapılabilir. (Ek üç cümle: 21/2/2014 - 6526/10 md.) Bu madde kapsamında elkoyma kararı alınabilmesi için ilgisine göre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Mali Suçları Araştırma Kurulu, Hazine Müsteşarlığı ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan, suçtan elde edilen değere ilişkin rapor alınır. Bu rapor en geç üç ay içinde hazırlanır. Özel sebepler zorunlu kıldığında bu süre talep üzerine iki ay daha uzatılabilir.(2) (2) Birinci fıkra hükmü; a) Türk Ceza Kanununda tanımlanan; 1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78), 2. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80) ile organ veya doku ticareti (madde 91), (3) 3. Hırsızlık (madde 141, 142), 4. Yağma (madde 148, 149), 5. Güveni kötüye kullanma (madde 155), 6. Dolandırıcılık (madde 157, 158), 7. Hileli iflas (madde 161), 8. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), 9. Parada sahtecilik (madde 197), 10. (Mülga: 21/2/2014-6526/10 md; Yeniden düzenleme: 24/11/2016-6763/25) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220, fıkra üç), 11. İhaleye fesat karıştırma (madde 235), 12. Edimin ifasına fesat karıştırma (madde 236), 13. (Ek:24/11/2016-6763/25) Tefecilik (madde 241), (4) 14. Zimmet (madde 247), 15. İrtikap (madde 250) 16. Rüşvet (madde 252), 17. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 305, 306, 307, 308), 18. (Değişik: 2/12/2014-6572/41 md.) Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316), 19. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337) suçları. b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları, c) Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu, d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar, e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar, Hakkında uygulanır. (3) Taşınmaza elkonulması kararı, tapu kütüğüne şerh verilmek suretiyle icra edilir. (4) Kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında verilen elkoyma kararı, bu araçların kayıtlı bulunduğu sicile şerh verilmek suretiyle icra olunur. (5) Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaba elkonulması kararı, teknik iletişim araçlarıyla ilgili banka veya malî kuruma derhâl bildirilerek icra olunur. Söz konusu karar, ilgili banka veya malî kuruma ayrıca tebliğ edilir. Elkoyma kararı alındıktan sonra, hesaplar üzerinde yapılan bu kararı etkisiz kılmaya yönelik işlemler geçersizdir. (6) Şirketteki ortaklık paylarına elkoyma kararı, ilgili şirket yönetimine ve şirketin kayıtlı bulunduğu ticaret sicili müdürlüğüne teknik iletişim araçlarıyla derhâl bildirilerek icra olunur. Söz konusu karar, ilgili şirkete ve ticaret sicili müdürlüğüne ayrıca tebliğ edilir. (7) Hak ve alacaklara elkoyma kararı, ilgili gerçek veya tüzel kişiye teknik iletişim araçlarıyla derhâl bildirilerek icra olunur. Söz konusu karar, ilgili gerçek veya tüzel kişiye ayrıca tebliğ edilir. (8) Bu madde hükmüne göre alınan elkoyma kararının gereklerine aykırı hareket edilmesi halinde, Türk Ceza Kanununun "Muhafaza görevini kötüye kullanma" başlıklı 289 uncu maddesi hükümleri uygulanır. (9) (Değişik:24/11/2016-6763/25) Bu madde hükümlerine göre elkoymaya ve onuncu fıkra uyarınca kayyım atanmasına ancak hâkim karar verebilir. (10) (Ek: 10/11/2016 - 6758/13 md.) Bu madde uyarınca elkonulan taşınmaz, hak ve alacakların idaresi gerektiğinde bu malvarlığı değerlerinin yönetimi amacıyla kayyım atanabilir. Bu durumda 133 üncü madde hükümleri kıyasen uygulanır. |
|
|
|
Alıntı:
Konuyla ilgili basit bir misal vereyim: Herhangi bir insana emniyet güçlerinin bir operasyon yaptığını ve mevcut uygulamada olduğu üzere hemen birkaç gün içinde onun şirketine veya şirketlerine kayyum atanıp mal varlığına el konulduğunu varsayalım. Ya o insan suçsuzsa ne olacak? Yerel mahkemede yargılanması sonucunda ya da Yargıtay aşaması sonrasında beraat ederse ne olacak? Adamın ticari itibarını bitirip şirket düzenini allak bullak ettikten sonra malını mülkünü ona geri versen ne anlamı var! Ayrıca şu da var ki evli olan veya çoluğu çocuğu bulunan bir insanın tüm mal varlığına hukuken el konulamaz! Çünkü insanların mallarında hanımının ve çoluk çocuğunun da hakkı vardır. Evli olan veya çoluk çocuğu bulunan insanlardan mallarının müsaderesini gerektirecek kadar büyük suç ya da suçlar işlemiş olanların mal varlığının en fazla üçte ikisine âdil yargılama sonucunda el konulması hukuki olabilir diye düşünüyorum. Geri kalan üçte bir oranındaki malın mülkün ise suçlunun hanımına ve çocuklarına devredilmesi doğrusudur. Alparslan Kuytul'a ve Adnan Oktar'a operasyon yapılmasının ardından birkaç gün içinde onların mal varlığına el konulması onlara yapılan büyük birer zulümdür. Burada hukuk yok! Bu insanları yargıladınız mı? Yargılamadınız! Bu insanları yargılamadan onların şirketine veya şirketlerine niye kayyum atayıp mallarına mülklerine niye el koyuyorsunuz a zalimler?! Bir parantez de Türkiye'de yayın hayatını devam ettiren İslami gazetelere açmak istiyorum. Adnan Oktar gözaltına alındıktan sonra ertesi gün Türkiye, Yeni Şafak ve Yeni Akit gazeteleri başta olmak üzere İslami gazetelerin görebildiğim kadarıyla çoğunluğunda Adnan Oktar'a ve talebelerine yapılan operasyonu olumlayan ve Adnan Oktar'a sert sözlerle yüklenen haberler yer aldı. Yazıklar olsun! Bu şekilde davranmış olan hangi İslami gazete varsa hepsine yazıklar olsun! Sizde hiç vefa yok mu hiç mürüvvet yok mu?! Bu insan (Adnan Oktar), İslam'a hizmet yolunda çok mücadele verdi, çok kitap yazdı ve çok belgesel hazırlattı; uyduruk Evrim teorisine karşı verilen mücadelenin en ön safında yer aldı ve materyalizm bâtıllığının hiçliği gösteren pek çok deliller sundu. Bunları nasıl unutursunuz?! Yaptığınız bu vefasızlığınız ve mürüvvetsizliğiniz alnınıza kazınmış ve yüzünüzden hiç silinmeyecek birer yüz karası oldu! Yaptığınız bu kötülük, üzerinden yüz yıl geçse unutulmaz! Nasıl ki Sabah'ın, Hürriyet'in, Milliyet'in 28 Şubat manşetleri onların alınlarına kazınmış ve yüzlerinden asla silinmeyecek birer yüz karası olduğu gibi; Türkiye'nin, Yeni Şafak'ın, Yeni Akit'in ve Adnan Oktar gözaltına alındıktan sonra onun hakkında kötüleyici haber yapmış olan diğer İslami gazetelerin Adnan Oktar'a ve talebelerine karşı yapmış olduğu vefasızlık ve mürüvvetsizlik izi de bu gazetelerin yüzlerinden asla silinmeyecek birer yüz karasıdır! Yazıklar olsun! Ebu Hanzala'ya sadece fikirleri yüzünden 15 yıla yakın hapis cezası verdiler. Hukuk mu bu?! Asla değil! Zulüm bu! Lanet olsun! Bizler hür insanlarız. Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminin köleleri gibi düşünmek zorunda değiliz ve onların düşündüğü gibi düşünmüyoruz. Bu zalim rejimin köleleri niye biz Müslümanlara saldırıyorlar, niye? Sizin dininiz size bizim dinimiz bize ey kâfirler! Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminden nefret ediyorum. Adnan Oktar, Alparslan Kuytul, Ebu Hanzala ve bunların benzeri durumda olup zalim rejim tarafından tutsak edilmiş olan 'fikir suçlusu' Müslümanlar'ın bir an önce serbest bırakılmasını diliyorum. Ele geçirdiğin Müslüman tutsakları derhâl serbest bırak Allah düşmanı rejim! Müslümanlar'dan uzak dur İslam düşmanı rejim! Türkiye'nin mevcut İslam düşmanı rejiminin şimdiki hedefi ne acaba? Sırada hangi dîni cemaat var? Bundan sonraki muhtemel operasyonla İsmailağa Cemaati'ne mi saldıracak yoksa Süleymancılara mı saldıracak veya başka bir dîni cemaate mi saldıracak bu Allah düşmanı zalim rejim?! Türkiye'nin mevcut zalim rejimi zulümle kuruldu. Türkiye'nin cari rejiminin kuruluşunda İstiklâl mahkemeleri zulümleri vardır. İstiklâl mahkemeleri denilen 'mahkemeler' hukukla alâkası bulunmayan soytarılık düzenleridir ve o 'mahkemeler'de insanlar hukuksuz bir biçimde zulümle cezalara çarptırılmış ve aralarından bazıları da şehid edilmiştir. İstiklâl mahkemelerinin sonrası da yine zulümdür. Türkiye'de 1923-1950 yılları arasında 27 sene boyunca CHP'nin gayrimeşru tek parti diktatörlüğü hüküm sürmüş ve millet o gayrimeşru diktatörlüğün zulmü altına inim inim inlemiştir. CHP iktidardan düştükten sonra da bu alçak zulüm rejiminin zulmü bitmek bilmemiştir. 27 Mayıs 1960 askerî darbesiyle birlikte Türkiye'de gizli askerî diktatörlük dönemi başlamıştır ve o gizli askerî diktatörlük döneminde 27 Mayıs mahkemesi olan hukuksuz Alçak Zulüm Divanı'nın zulümleri başta olmak üzere devamlı zulüm üretilmiştir. Bu rejimin işi gücü zulüm üretmektir! Bu rejimin dünü de bugünü de zulümle doludur ve zulüm yapmadığı toplum kesimi de yok gibidir. Bu alçak zulüm rejimi, dindarlara da Kürtlere de Alevilere de solculara da ülkücülere de zulüm üstüne zulüm yapmıştır. AK Parti iktidara geldikten sonra bazıları AK Parti'yi rejimi yıkmaya çalışmakla suçlamıştı ki o iddiada bulunanlar haklıymışlar; fakat yöntem konusunda yanıldılar. AK Parti, rejimi onların tahmin ettiği yolla yani laik rejimi İslami bir düzene dönüştürerek yıkmıyor; zulmü gittikçe arttırarak veya zulmün gittikçe artmasına ses çıkarmayarak, göz yumarak yıkıyor. Bu zalim rejimi kuruluşundan bugüne kadar devamlı olarak yaptığı zulümler yıkacak! Kanaatim budur. Yüce Allah'tan duam odur ki Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminin yıkıldığını dünya gözüyle görmeden canımı almasın. |
Alıntı:
Dediğiniz olağan süreçtir. Olağanüstü durumlarda vardır, Ancak; (2) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı da el koyma kararı verebilir. Hâkim kararı olmaksızın yapılan elkoyma işlemi yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim en geç yirmidört saat içinde onaylanıp onaylanmamasına karar verir. Onaylanmama halinde Cumhuriyet savcılığının kararı hükümsüz kalır. Acil durumlarda savcı da el koyma kararı verebilir, daha sonra mahkeme bu kararı onar yada kaldırır. Devletin elinde kuvvetli suç süphesi olduğuna dair belli deliller var ise burda TEDBİR amaçlı yapılan kayyum atamalarını eleştirmek mantıklı değil. Ebu Hanzala ve A.Kuytul'a çağrım çıkar cübbeni siyasete gir. Din adamının işi değil siyaset yapmak. Siyaset yapanı dinsiz imansız gibi göstermek. Burası Türkiye Cumhuriyeti, yanlış yapan kimliği dinine bakılmaksızın bedelini öder. Bu rejim de Türkiye Cumhuriyeti'de biz gençler olduğu sürece yıkılmaz. Siz şahısların münferit davranışlarını koskoca bir Ülke ve rejimine yüklüyorsunuz. Hiç adil değil. Ak Parti bu rejimdeki bozuklukları düzeltti. Müslümanları 2.sınıf insan olmaktan çıkardı. Bağırsaklarını temizledi. Artık adil düzen kuruluyor. Ak Parti gelmemiş olsaydı, bu ülke ya iç savaşa ya da bölünmeye gidecekti. Çok şükür ki, %5'lik vesayet ideolojisinin hükmü kapandı. HAKİMİYET MİLLETİNDİR |
Alıntı:
Bu ülkede insanların ve tüzel kişilerin hukuk güvenliğine sahip olduğunu iddia edebilir misin?! Birisi fikrini söyledi diye ona 15 yıla kadar hapis cezası veriyorlar; hukuk nerede, insanların hukuki güvenliği nerede?! Başka birilerine operasyon yapıyorlar ve daha yargılamadan etmeden birkaç gün içinde şirketine veya şirketlerine kayyum atayıp tüm mal varlığına da el koyuyorlar. Niye? Ortada hukuk yok çünkü! Çürümüş, kokmuş bu zulüm rejimin hukuk sistemi iflas etti! Yapılan bütün o zulümlerden asla razı değilim ve tümüne de karşıyım. Keşke elimde imkân olsa da bu zulüm rejiminin tutsak etmiş olduğu Müslümanları cezaevlerinden kurtarabilsem. Ona gücüm yok ama yapılan zulümlere fikren itiraz edip tepkimi gösterebilirim ki bunu yapıyorum ve Türkiye'nin mevcut zalim rejiminin esir almış olduğu Müslüman tutsakların hapishanelerden kurtulması için Allah'a dua ediyorum. |
Cihannur hocam,
Siz Müslümanlar için hassasiyet gösteriyorsunuz. Ancak Müslüman olan birisi de suç işlemiş olabilir bunu düşünmeden direk kendilerini masum kabul ediyorsunuz. Bence bu insanları devlet %100 suçlu olarak ıspatlasa da siz yargılama ve sisteme inanmadığınız için bunu kabul etmeyeceksiniz. Önyargınız oluşmuş. Ben bahsettiğimiz şahısların hukuk kuralları çerçevesinde kalmadığını düşünüyorum. Hukuk liyakat iyi noktada mı? Bence de değil. Ama eski ile düşününce çok daha iyi noktalarda ve gelişiyor. Umutsuz olmamak lazım. |
|
Şevki Karabekiroğlu @karabekiroglu_
Asimetrik örgütlere akıl dışı bağlılık Aklı iptal eden Kabala büyüsü ile mümkündür. İki kesimde bu net olarak görülüyor Fetöcüler ve Adnancılar |
Alıntı:
Dikkat edersen esir, tutsak kavramlarını kullanıyorum. Bana göre bu insanlar (Adnan Oktar, Alparslan Kuytul, Ebu Hanzala ve İslami bir hareket içinde bulunup da rejim tarafından esir alınmış olan diğer mazlumlar) Türkiye'nin mevcut zalim rejimi tarafından esir edilmiş olan Müslüman tutsaklardır. Bu insanları normal yargılama prosedürü içerisinde yargılanmakta olan insanlar olarak görmüyorum, zalim rejim tarafından tutsak edilmiş olan mazlum insanlar olarak görüyorum. Ebu Hanzala ve Alparslan Kuytul 'fikir suçu'yla itham ediliyor ve Ebu Hanzala'ya 'fikir suçu' yüzünden 15 yıl civarında hapis cezası verildi. Ebu Hanzala ya da Alparslan Kuytul çıkıp da bir çatapat patlatmış mı?! Ebu Hanzala ya da Alparslan Kuytul çıkıp da birisine ya da birilerine 'Şuraya gidin buraya gidin oraya gidin de bir çatapat patlatın' demiş mi?! Yok böyle bir şey! Öyleyse niye bu insanlardan birine 15 yıla yakın hapis cezası verdiler ve diğerini ise aylardır hapiste tutuyorlar? Bu hukuk mu adalet mi?! Değil elbette! Bu; haksızlık, hukuksuzluk ve zulümdür! Adnan Oktar'a yapılan operasyona gelelim. Oktar'a operasyonu yapanların amaçları ne? İşlendiği iddia edilen bir suçu ya da suçları ortaya çıkartıp adaleti sağlamak mı?! Amacın asla bu olmadığı kanaatindeyim. Çünkü Adnan Oktar'ın gizlice kaydedilmiş olan ses kayıtları ona yapılan operasyondan sonra sızdırıldı. Bu hiç şüphesizdir ki itibar suikastidir! Burada düşmanlık var ve bu da yapılan operasyonun arkasında kötü niyet bulunduğunu ima ediyor. Adnan Oktar'ın daha önceden gizlice kaydedilmiş olan ses kayıtlarının ona yapılan operasyondan hemen sonra kamuoyuna sızdırılması sana bir şey hatırlattı mı? Bana FETÖ'yü ve FETÖ'nün 'farklı ülkücülük' kisvesiyle MHP'nin üst yönetimine ve dolayısıyla MHP'ye yaptığı uygunsuz görüntüler operasyonunu hatırlattı. MHP'ye o operasyonu yapmış olan alçaklar 'farklı ülkücülük' kisvesiyle kendilerini nasıl da masum gösteriyorlardı hatırlıyorsun değil mi? Orada da iyi niyet yoktu, Adnan Oktar'a yapılan operasyonda da iyi niyet yok; kanaatim budur. Adnan Oktar'ın gizlice kaydedilmiş olan ses kayıtlarının ona operasyon yapılmasının ardından kamuoyuna sızdırılması yapılanın hukuki yargılama değil siyasi yargılama olduğu görüşümü perçinledi. Adnan Oktar, Alparslan Kuytul, Ebu Hanzala ve benzeri durumdaki Müslümanlar hukuken değil siyaseten yargılanıyor ve yapılan siyasi yargılamalara hukuk kılıfı giydirilmeye çalışılıyor. Yapılan bütün zulümlere karşıyım elbette; fakat İslami bir hareket içinde bulunup da insanlara, topluma İslam'ı anlatan insanlara yapılan zulümlere karşı daha fazla hassasiyet gösteriyorum. Bu da çok doğaldır çünkü ateş düştüğü yeri yakar. Bu yüzden tepkim daha yoğun ve daha sert oluyor. Türkiye'nin genel hukuki durumu kanımca eskiye göre daha iyi değil daha kötü. Çünkü ortada hukuk diye bir şey kalmadı. İnsanlara operasyon yapıyorlar ve operasyonun ardından daha yargılama başlamadan birkaç gün içinde onların malı-mülkü, şirketi neyi varsa tüm mal varlığına el koyuyorlar! Bu tam bir hukuksuzluk durumudur! Türkiye'de şu sıralar gizli bir 28 Şubat dönemi yaşandığını düşünüyorum ve bu kayyum olayının Türkiye'nin cari zulüm rejiminin tabutuna çakılan son çivilerden biri olduğu kanısındayım. Çürümüş, kokmuş bu rejim, zulümlerini arttıra arttıra malûm sonu olan yıkılışına doğru hızla ilerliyor. Türkiye'nin mevcut rejimi bir zulüm rejimidir. Bidayetinde zulümle, zulüm üzerine kurulmuş, akabinde zulümle devam etmiş ve devamlı olarak zulüm üretmiş bir rejimden bahsediyoruz. İstiklâl mahkemelerinden 27 Mayıs'ın Alçak Zulüm Divanı mahkemesine, Diyarbakır Cezaevi işkencelerinden 28 Şubat dönemi zulümlerine kadar hep zulüm üretti bu bozuk zalim rejim. Eski Dışişleri bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil'in "Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı mağaraların kapısının içinden, bunları fare gibi zehirledi ve 7'den 70'e o Dersim Kürtleri'ni kestiler" anlatımında yerini bulduğu şekliyle Dersim Kürtleri'ni 7'den 70'e katletti bu zalim rejim! Masum insanları derelere doldurup öldürdü bu zalim rejim! Kutu Deresi'nin, Zilan Deresi'nin ah bir dili olsa da kanlı gözyaşlarını akıta akıta konuşşa! Onlara sor bu alçak zulüm rejiminin çoluk-çocuk, kadın, yaşlı demeden masum insanları nasıl acımasızca öldürdüğünü! Genetiği zulüm olan bu rejim, yaptığı bu kadar zulmün sonunda hukuku ortadan kaldıracak bir duruma gelip tam hukuksuzluğa geçti. Türkiye'nin nefret ettiğim zalim rejimine karşıyım ve bu rejimden asla razı değilim! Çürümüş, kokmuş bu zalim rejimin yıkılıp gidip kötü ve acı bir hâtıra olarak tarihin tozlu sayfalarında kalması Allah'tan dileğimdir. |
|
Adnan Oktar'ın ve talebelerinin, Ebu Hanzala'nın, Alparslan Kuytul'un, 28 Şubat döneminin hâlâ cezaevlerinde bulunan mazlumlarının ve diğer Müslüman mazlumlar başta olmak üzere cezaevlerindeki tüm mazlumların beraat ederek hapisten kurtulmalarını diliyorum.
|
Milyonlarca dolar .Müthiş bir para dönmüş yıllar boyunca .
Bu pek öyle "zengin çocukların evden çalıp getirecekleri paraya" benzemiyor. Kimlere şantaj yapılmış, kimlerden haraç alınmış, değirmenin suyu nereden gelmiş, hepsi ortaya çıkacaktır. Peki bu örgütün silahları nasıl açıklanacaktır? Tabancaları savunmak kolaydır, "kendimizi korumak amacıyla almıştık" deyip işiniçinden çıkarsın, birkaç yılla da yırtarsın. Lakin, iki de makineli tüfek var. Bir de dürbünlü tüfek! Dürbünlü tüfek "suikast" silahıdır. Kendini korumaya falan yaramaz. Bunları herhalde Tahtakale'de Sarsılmaz'da satmıyorlar ruhsatını getirene. Nereden bulmuş olabilirler, ve de hangi amaçla? Yüzlerce kamera, bir sürü ekran ve monitör, sürekli tarassut... Kötüsü gelirse bahçedeki gizli geçitten kaçıp deniz kıyısına intikal etme, oradan da motorla tüyme gibi birtakım "önlemler"... "Her Şey Çok Güzel Olacak" filmindeki uyuşturucu satıcısı Nusret'in dediği gibi, "ne biçim şebeke lan bu?" Genç kızlarla genç erkekleri çiftleştirip "yakından seyreden" bir sapık var, orasını anladık da...Suikast silahı ne oluyor? Hem kitap deposunun damından Lee Harvey Oswald'ın, hem de ikinci bir noktadan, yol kenarındaki bir çitin arkasından Kennedy'ye ateş eden CIA ajanı katillerin kullandıkları alet... Bir darbe silahı. "Coup d'etat"... CIA ve Fetö, Tayyip Erdoğan'ı Gezi ayaklanmasında deviremedi. Buna Alman gizli servisi de çanak tuttu ama nafile. Hakan Fidan'ı öne sürüp tutuklamayı da başaramadılar. Hastanede öldürüp "ameliyat masasında kaldı" diyeceklerdi, tutturamadılar. En son 15 Temmuz gecesi basıp "temizlemeye" kalktılar, onu da beceremediler. "Bir kalıyor suikast" demiştik... ENGİN ARDIÇ |
|
|
Oktar operasyonu FETÖ ile mücadele kapsamında mı yapıldı?
Kamuoyunda ‘Adnan Hoca’cılar‘ olarak bilinen suç örgütüne 11 Temmuz sabaha karşı İstanbul merkezli 5 ilde eş zamanlı yapılan operasyonlarda aralarında Adnan Oktar’ın da olduğu 235 şüpheli hakkında görevli savcılığın verdiği yakalama kararı gereği gözaltılar başlatıldı. Şüpheliler ile ilgili olarak yakalama ve göz altıların Terör ve Mali Suçlarla Mücadele birimlerinde görevli polisler tarafından yapılması bu suç örgütüne yönelik operasyonun FETÖ ile mücadele kapsamında mı yapıldığı sorusunu sormamıza neden oldu. Zira 15 Temmuz Kalkışması’nın 2’nci seneyi devriyesinden 4 gün önce Adnan Oktar suç örgütüne yönelik alınan operasyon kararının zamanlama ve cezalandırma açısından ayrı bir önem taşıdığı kanısındayım. Ülkemizde kolonyalist ülkelerin kontrolünde 2 başarısız darbe girişimi ve 15 Temmuz’da kanlı bir kalkışma planlayarak, Türk demokrasisini ve beka’sını hedef alan FETÖ’cü hainlerin adalet önünde hesap vermeleri sağlanmıştı. FETÖ’cü hainlere yurt içi ve dışında yapılan operasyonlarla 10 binlercesi yargı önünde hesaba çekilerek cezaevlerine atılırken yurt dışına firar eden binlerce teröristin de korunup kollandığı ülkelerden Türkiye’ye getirilmelerine yönelik operasyonlar ve çalışmalar MİT ve Dışişleri Bakanlığımız tarafından müştereken yapılmaktadır. Bu mücadele sonrasında FETÖ bitme noktasına, PKK ve uzantıları ise nefes alamaz bir hale gelmişken Adnan Oktar suç örgütünün FETÖ ve FETÖ’yü arka planda destekleyen İsrail başta olmak üzere ABD ile kurduğu açık ilişkiler neredeyse ciddi bir güvenlik sorunu haline gelmiştir. Adnan Oktar’a yöneltilen suçlamalar arasında Türkiye’ye dair gizli belge ve bilgilerin İsrail İstihbarat örgütü Mossad üzerinden İsrail’e gönderildiği iddiası, örgütten kaçarak itirafçı olan Ceylan Özgül’ün ifadeleriyle örtüşüyor. ‘’90’lı yıllarda İsrail ve Mason karşıtı olarak bilinen Oktar’ın 2010-2011 yıllarından itibaren 33 derece Masonluğa sıçraması Özgül’ü cemaati sorgulamaya itmişti. Bu dönemde kendisinden ABD’deki önemli düşünce kuruluşlarıyla bağlantı kurulması istenmiş. Kendisine isimleri ve bağlantı detayları verilen özel hedeflerle hiç sorun yaşamadan olağanüstü bir hızda ilişki kurmuş. Bu tip hedef kurumlarda istekleri hiç sorgulanmadan kabul edilmiş. Cemaat tarafından oluşturulan Türkiye’nin siyasi yapısı, sisteminin olası sonuçları, Erdoğan sonrası siyasi zayıf noktalar gibi analiz raporları cemaatin işaret ettiği kuruluş ve çeşitli politik çevrelere iletilmişti.’’ ADNAN HOCA SUÇ ÖRGÜTÜNÜN FETÖ SEVGİSİ Adnan Hoca örgütünün PİAR çalışması yaptığı bazı elemanlarının TBMM’de bazı milletvekili, gazeteci devlet içinde etkili ve yetkili kişileri zaman zaman ziyaret ederek Adnan Oktar grubunun propagandasını yaptıkları bilinir. 17/25 Aralık başarısız darbe girişiminden sonra Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ı ziyaret eden Adnan Hoca’nın PİAR elemanları Erdoğan’la FETÖ elebaşı Gülen’in arasının düzeltilmesi için arabuluculuk rolüne soyunmuşlar. Hatta Selçuk Özdağ’ı İsrail televizyonuna çıkarma girişiminde bile bulunmuşlar. Grup evlerinde Oktar’ın ‘100’ senede bir gelen kurtarıcı ve Mehdi olarak lanse edilmesi ve buna inanılması şüphesiz Oktar’ın müridlerinden beklediği en önemli istek ve hayali. Bir dönem Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde yatan Adnan Oktar’ın o dönem doktoru olan Yeni Akit yazarı Sefa Saygılı, Oktar’ın tedavi gördüğü günlerinde Mehdilik denince iliklerine kadar gevşediğini yazmıştı. Adnan Oktar ise Fetullah Gülen’i anlattığı konuşmasında; Gülen’i çok sevdiğini ifade ederek “O da beni çok sever. GÜLEN MEHDİ’NİN YARDIMCISIDIR: Fetullah Hoca Kahtani olabilir. Bir şey bilmesem söylemem. Mehdi’nin yardımcısıdır Kahtani. Hadislerde çok kapsamlı anlatılmıştır. Seyiddir Fetullah Hoca. Peygamberimiz’in soyundandır. Muhammed Fetullah Gülen’dir ismi. Çok mübarek bir insandır. Mehdi’ye geniş çaplı talebe hazırlayan bir insandır, hazırladı da zaten. Henüz BÇG belgesini elde edememiştik. 28 Şubat’ta Adnan Oktar’ı dinlemeye almıştık. Hedefimiz Adnan Hoca’nın kaset arşivini ele geçirip olması muhtemel darbeyi önlemekti. Zira bazı üst düzey darbecilerin Adnan Hoca’da kasetlerinin olduğuna yönelik bazı duyumlar almıştık. Kaset arşivini elde edememiştik ancak 1997 yılında Adnan Hoca’nın o dönem büyük bir holding sahibinin kızını hedef alarak yakışıklı ve sözde zengin müritlerini devreye sokmuştu. Kızın düşürülmesi sonrasında sıranın kendisine gelmesini istiyordu. Adnan Oktar FETÖ elebaşı Gülen’in peygamber soyundan olduğu yalanını kendisi için de kullanmıştı” diyor. BÜLENT ORAKOĞLU |
|
"Sabah'tan Kenan Kıran'ın haberine göre, İstanbul 10. Sulh Ceza Mahkemesi; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine Adnan Oktar suç örgütüne ait başta harunyahya.org, www.harunyahya.com, www.a9.com.tr olmak üzere 122 internet sitesinin 5651 sayılı kanunun 8. maddesi gereğince erişime engellenmesine karar verdi.
Mahkeme kararında; "A-9 isimli örgüte ait kanalda İslamiyet'le hiçbir ilgisi olmayan gülünç program ve görüntülerin, bu bağlamda kamuoyunda da bilinen 'Adnan Hoca'nın kedicikleri' söyleminin de yine örgütün asıl amaç ve hedeflerini, suç içerikli faaliyetlerini gizlemek amacıyla kullanılan algı çalışması olduğu anlaşılmış olup talebin kabulüne dair hüküm kurulmuştur" denildi." İnternet Haber 30.07.2018 Ne kadar da kolay kapatıyorsunuz internet sitelerini! O internet sitelerinde hem İslami hakikatler anlatılıyor hem de Evrim teorisine, Darwinizm'e ve materyalizme karşı mücadele veriliyordu. Türkiye'de fikir ve ifade özgürlüğü yasaklandı mı veya İslam'ı anlatmak mı yasak? Ülkede hukuk bırakmadınız! Anayasamızda Anayasa Mahkemesi'nin kararları herkesi bağlar minvalinde hüküm bulunmasına rağmen bazı yerel mahkemeler Anayasa Mahkemesi kararlarını takmayıp dinlememişti. Anayasa Mahkemesi'ni bile tınlamayan yerel mahkeme düzeninden zaten ne beklenir ki! İçinde bulunduğumuz kanaatinde olduğum gizli 28 Şubat döneminde hukuk, ayaklar altına alınıp çiğnenerek ortadan kaldırıldı. Türkiye'de hukuk bitti! Meselenin özü bu! Hukuku bitirdiniz! Hukukun bitmesi demek kurulu düzenin çöküşü demektir. Türkiye'nin mevcut zulüm rejimin yıkılışının son perdesini hep birlikte seyrediyoruz. Zulmü arttırıp, adaleti ortadan kaldırıp hukuku yok ederek rejimi çürütüp bitirdiler. İslam ile küfrün arasındaki son ve en büyük savaşa az kaldı; yaşanan tüm bu ve benzeri sancıların bunun sancısı olduğu kanaatindeyim. Zor ve kötü günler bizleri bekliyor. Saflar belli olup ayrılacak ve herkes eteğindeki taşı dökecek. Bizler Allah yolunun tarafındayız ve küfre de küffara da karşıyız. Allah, melekleri ve bütün insanlar buna şahit olsun! |
Oktar'ın kardeşi kediciklere günümüzün sahabesi diyor.
Tövbe haşa. |
|
Adnan Oktar örgütüne yönelik düzenlenen operasyonda tutuklanan ve dün akşam tahliye olan Ayça Pars, Habertürk’e konuştu. Etkin pişmanlık yasasından faydalanarak Cezaevinden çıkan Pars ‘Oktar örgütün sapkınlıkları var. Gerçeği gördüm. Polise ifade verdim’ dedi.
Adnan Oktar örgütüne düzenlenen operasyonda tutuklanan Ayça Pars, dün tahliye oldu. Etkin pişmanlık yasasından faydalanan ve polise 120 sayfalık ifade verdikten sonra cezaevinden tahliye olan Pars, Habertürk'ten Mustafa Şekeroğlu'na konuştu. 'AİLEME ZARAR VERİRLER DİYE AYRILAMAMIŞTIM' Emniyette ifade verdiğini açıklayan Pars '29 yıldır Adnan Oktar grubunda yer aldım. İlk başta gerçekleri görmemiştim. Sonradan gerçekleri görmeye başladım. Sapkınlıklar, müslümanlık adı altında sahtekarlıkların farkına vardım. Daha önce ayrılmak istiyordum. Ama aileme zarar verirler diye ayrılmadım' 'POLİSE HERŞEYİ ANLATTIM' Oktar grubunda önemli görevler aldığını ifade eden Pars, 'Şimdi daha rahat ve güvenli ayrılabildim örgütten. Bildiklerimi polise anlattım. 8 gün emniyette polise ifade verdim. Çok şey anlattım. Soruşturmanın gizliliği var. Şu an için çok şey konuşamam' dedi. |
All times are GMT +3. The time now is 13:04. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025