Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Yalan Rüzgarı (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=439)
-   -   Kartel Basınının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=31620)

Hüdaverdi 06-09-2008 17:45

Kartel Basınının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
 
TÜRKİYENİN EN BÜYÜK YALAN ve ÇİRKEF HABER ARŞİVİ


Ülkeyi kaosa (darbeye) sürüklemeye çalışan,inançlı insanlara saldıran,peygamber efendimize hakaretler edilmesine müsade eden azgın azınlığın gazetelerinin yapmış olduğu yalan haberleri burada paylaşalım.


Sadece yalan haberleri ekleyelim,konunun kirlenmemesi için yorum yapmamak uygun olur.
Yorum yapmak isteyen olursa yalan haberle ilgili konu açıp orada yorumda bulunabilir :-*
Konu içerisinde tartışma olursa yorumlar direk silinecektir,bilginize.




KAYBETTiLER... YiNE KAYBEDECEKLER

KAYBETTİLER YİNE KAYBEDECEKLER

367 dediler. Kaybettiler.
Anayasa Mahkemesi’ne gittiler. Kaybettiler.
Çatışma çıkar dediler. Kaybettiler.
Erken seçim dediler. Kaybettiler.
Seçim olmasın dediler. Kaybettiler.
Seçimi iptal ettirmek istediler. Kaybettiler.
Tehdit ettiler. Kaybettiler.
Kaos dediler. Kaybettiler.
Şehit cenazelerini kullandılar. Kaybettiler.
Ülke satılıyor dediler. Kaybettiler.
Ekonomi battı dediler. Kaybettiler.
Miting organize ettiler. Kaybettiler.
Cumhurbaşkanı seçemezsiniz dediler. Kaybettiler.
Halk seçmesin dediler. Kaybettiler.
Meclis seçmesin dediler. Kaybettiler.
Meclise girmediler. Kaybettiler.
Laiklik elden gidiyor dediler. Kaybettiler.
22 Temmuz’da kaybettiler.
Halk anlamaz dediler. Kaybettiler.
Göbeğini kaşıyan adam dediler. Kaybettiler.
Çankaya’da türban dediler. Kaybettiler.
Şeriat geliyor dediler. Kaybettiler.
Darbe dediler. Kaybettiler.
Kışkırttılar. Kaybettiler.
Kutlu Doğum dediler. Kaybettiler.
Namaz molası dediler. Kaybettiler.
Okulda namaz dediler. Kaybettiler.
Ramazan’da içki yasağı dediler. Kaybettiler.
Lokantada mescit dediler kaybettiler.
Mahalle Baskısı dediler. Kaybettiler.
Zorla başlar örtülecek dediler. Kaybettiler.
Başörtüsü yasağı dediler. Kaybettiler
Statükocular kaybettiler.

Hep kaybettiler.
Halkın gözünde hep kaybettiler.
Şimdi ise “HALKA RAĞMEN” diyorlar.
Ama yine kaybedecekler.
Çünkü Türkiye değişiyor.
Türkiye sırtındaki kamburdan kurtuluyor.
Türkiye kabuğunu kırıyor.
Az kaldı.

Hüdaverdi 06-09-2008 18:01

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
  • Dağıttığı çocuk oyunlarıyla Türkiye’ni güneydoğusundan bölen,
  • Kurulduğu ilk zamanlardan itibaren,islam dinine ve ona gönül verenlere saldıran,
  • Yaptığı yalan haberler ile Türk geleneklerine,inançlarına saygısızlık eden,
  • Yaptığı erotik galerilerle açık açık kadın teşhiri yapan,kaldıracağım dediği halde kaldırmayan,
  • Türk halkına,’’Bidon Kafalı’’ diyebilen yazarları bünyesinde barındıran,
  • Seçim süreci boyunca CHP propogandası yapan,
  • Güneydoğulu vatandaşların okuma yazma bilmemeleriyle dalga geçen,
  • Her fırsatta darbe çığırtkanlığı yapıp,postal yalayan,iradenle dalga geçen,egemenlik hakkına tüfek doğrultmak isteyen,

Hürriyet gazetesini alma,tanıdıklarına aldırtma,internet sayfalarını açma!


Yine aynı gruba ait olan Petrol Ofisi’nin websayfasındaki Türkiye haritasının güneydoğumuzdan nasıl bölündüğünü hatırla.

İnandığın dininle,kıldığın namazınla dalga geçerken,her fırsatta seni ‘’yobaz’’ diye tanımlarken,verdiğin oy yüzünden sana ‘’Bidon Kafalı’’ derken hala elin nasıl gider o gazeteye?Hala o gruba nasıl para kazandırmayı düşünürsün?

Türkiye’yi güvensiz bir ülke olarak tanımlayan,haritanı güneydoğusundan yoksun olarak çizen ‘’Hugo’’ adlı oyunun dağıtıcılığını üstlenip,çocuklarını zehirlemeye çalışan bu medya grubunun zenginliğine zenginlik katmak seni üzmeyecek mi?

Başlarımızın tacı olması gereken kadınları cinsel obje olarak gösterip,kadınların vücutlarından para kazanan ve bu erotik galerileri kaldıracağım diyip kaldırmayan,kısacası seninle dalga geçen gazeteyi hala almayı düşünüyor musun?
Kusura bakma ama bu durumda vatan haini onlar değil,sensin!!!




İŞTE HURRİYET GAZETESİNİN GEÇTİĞİMİZ DÖNEMDE TÜRKİYE'Yİ BÖLME AMAÇLI YAYIMLADIĞI YALAN VE DÜZMECE HABERLER.

BU MAİLİ HERKESE ULAŞTIRIN. HÜRRİYET GAZETESİ OKUMAYIN OKUTTURMAYIN. TÜRK HALKINI YANLIŞ YÖNLENDİRMESİNE İZİN VERMEYİN.

ANTİ-HURRİYET KAMPANYASI OLUŞTURALIM. BU GAZETEYE HADDİNİ BİLDİRELİM.

UNUTMAYIN BİZ KOYUN DEĞİLİZ. HOLDING PATRONLARININ DÜNYA GÖRÜŞLERİNE VE ÇIKARLARINA GÖRE DEĞERLERİMİZİ BELİRLEYECEK DEĞİLİZ!



Hürriyet Gazetesi akıl almaz şekilde yalan haber yapmaya devam ediyor.Akıllara ise Hürriyet Gazetesi bu haberlerle ne yapmaya çalışıyor sorusunu getiriyor.

Gazetenin dün manşetten verdiği “mahalle baskısının fotoğrafı” haber çarpıtma çıktı.

YALAN HABER 1

“Mahalle baskısının fotoğrafı" başlığıyla verilen haberde bir hipermarketin içki reyonunun mahalleden gelen baskılar sebebiyle kağıt örtülerle kapatıldığı iddia ediliyordu. Hürriyet'i bizzat market müdürü yalanladı. İçki reyonunun mahalle baskısından değil ticari kaygıdan dolayı ramazanda başka ürünlerle doldurulduğunu açıkladı.

"Mahalle baskısının fotoğrafı" başlığıyla verilen haberde bir hipermarketin içki reyonunun mahalleden gelen baskılar sebebiyle kağıt örtülerle kapatıldığı iddia ediliyordu. Hürriyet'i bizzat market müdürü yalanladı.

Hürriyet'in kendi ortaya attığı mahalle baskısı terimine destek bulmak için yaptığı haberin çarpıtma çıkması gazetenin inandırıcılığına ve itibarına büyük darbe vurdu.
--------------------------------------------------------------------

Hürriyet son on beş gün içinde 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili de iki yalan haber yayınladı.

YALAN HABER 2

Cumhurbaşkanı Gül'ün Cumhuriyet mitinglerini düzenleyen STK'lara kuruluşlara davetiye göndermediği iddia edildi. İddia boş çıktı.

http://img144.imageshack.us/img144/5215/davetjy0.jpg

İddialar hem de Kanal D'nin canlı yayında yalanlandı...
Mehmet Ali Birand'ın sunduğu Ana Haber Bülteni'nde konuk olan Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanı Ahmet Sever konuya açıklık getirdi.

Birand, mitingci kuruluşlara davetiye gidip gitmediğini sordu. Sever, davetiye gönderildiğine dair belgelerin elinde olduğunu söyleyerek isteyene bunları gösterebileceğini ifade etti. Başdanışman Sever, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Şener Eruygur'a 5 Eylül günü için, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan'a ise 7 Eylül günü için davetiye gönderildiğini söyledi.
Sever, bazı kuruluşların unutulduğunu ancak sözü edilen kişilere gönderildiğinin altını çizdi. Birand bunu üzerine Kanal Türk'ün olmadığını iddia etti. Hatta yanında bulunan Murat Yetkin'e teyit ettirmek istedi. Ancak Yetkin'den bir yorum gelmedi. Sever'in cevabı da hazırdı. Kanal Türk Ankara Temsilcisi Hulki Cevizoğlu'na davetiye gönderildiğini belirtti.

--------------------------------------------------------------------

YALAN HABER 3

Hürriyet Gazetesi Gül ve eşinin cami tablosu önünde çekilen fotoğrafını Hürriyet Çankaya’da ilk fotoğraf diye sundu. O fotoğrafı en çok Hürriyet haber yaptı.

http://img209.imageshack.us/img209/9114/davetbs9.jpg

Ertuğrul Özkök bu fotoğrafı köşesine taşıdı, "İlk fotoğraf cami önünde" başlığından son anda vazgeçtiklerini anlattı. Türkiye'ye iyilik yapmıştı Ertuğrul Özkök sağolsun! Ama bakın işin aslı neymiş:

AÇIKLAMA

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi: ''Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde, 'Sayın Hanımefendinin Özgeçmişi' başlıklı bölümde yer alan fotoğraf, geçen yıl İstanbul Conrad Otel'de yapılan bir nişan merasimi sırasında çekilmiştir. Otel'in Marmara Restoranı'ndaki İstanbul Silüeti önünde çekilen fotoğrafa bazı yayın organlarında farklı anlamlar yüklenilmesi Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından üzüntüyle karşılanmıştır.''

--------------------------------------------------------------------

YALAN HABER 4

Hürriyet Gazetesi yaptığı 02.09.2006 tarihinde bir başka yalan habere daha imza attı.02.09.2006 tarihli nüshasının 16. sayfasında "OLMAZ DENİLEN İMAMI MÜDÜR YAPTILAR" başlığı altında verilen haberin yalan olduğu ortaya çıktı.Ve gazete bu yalan haberinden dolayı tekzip yayınlamak zorunda kaldı.

İşte Hürriyet'te yayınlanan o tekzip metni:

TEKZİP METNİDİR:

Gazetenizin 02.09.2006 tarihli nüshasının 16. sayfasında "OLMAZ DENİLEN İMAMI MÜDÜR YAPTILAR" başlığı altında verilen haber GERÇEK DIŞIDIR. İlgili haberde kentte 10 yıldır cami imamı olduğu belirtilen Selahattin ÇOLAK, imam olarak değil, Zonguldak İl Sağlık Müdürlüğü emrinde memur kadrosunda 31.08.1993 tarihinden beri görev yapmaktadır. Selahattin ÇOLAK Zonguldak İli Sağlık Müdürlüğünde (İdari ve Mali İşler Şube Müdürlüğünde) memur olarak görev yapmakta iken; başarılı çalışmaları ve derece yükselmeleri nedeni ile 07.04.2005 tarihinde Valilik oluru ile Zonguldak İl Sağlık Müdürlüğüne İdari Sağlık Müdür Yardımcısı olarak görevlendirilmiştir.

Sonradan bu görevlendirme Bakanlık görevlendirilmesine çevrilmiştir. 26.05.2006 tarihinde ise ’13.03.2003 tarih ve 25047 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik’ gereği hukuka ve usulüne uygun olarak bulunduğu göreve Sağlık Bakanlığı tarafından ASALETEN ataması yapılmıştır. Sonuç olarak Selahattin Çolak hakkında 02.09.2006 tarihli gazetemizde yayımlanan; kentte 10 yıldır camide imamlık yapan Selahattin ÇOLAK, Sağlık Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün olumsuz görüş bildirmesine rağmen aynı bakanlıkça Zonguldak İl Sağlık Müdür Yardımcısı olarak atandığına dair haber gerçek dışıdır. Bu haber nedeni ile Selahattin ÇOLAK’ın gerek özel gerekse de mesleki çevresindeki kişiliği hakkında olumsuz izlenimler meydana gelmesine sebep olduğundan gerçeklerin kamuoyuna tekziben duyurulması gerekli görülmüştür.

----------------------------------------------------------------------
YALAN HABER 5

"Töreden kaçtı" ve "Üvey oğlu tecavüz etti" "Sus öldürürüz dediler" başlıklı haberde Hürriyet Gazetesi'nin yalan haberler listesindeki yerini aldı.Gazete bu haberden dolayı da düzeltme ce cevap metni yayınlamak zorunda kaldılar.İşte o düzeltme ve cevap metni:

Düzeltme ve cevap

Hürriyet Gazetesi’nde 26 Haziran 2006 tarihinde yayınlanan "Töreden kaçtı" ve "Üvey oğlu tecavüz etti" "Sus öldürürüz dediler" başlıklı haberde Fadime Sarıtaş tarafından yapılan açıklamalar tümüyle gerçekdışı ve müvekkilimin aile şerefini zedeleyici niteliktedir. Haberde anlatılan olayların hiçbiri gerçekleşmemiş, Fadime Sarıtaş’a yönelik maddi, psikolojik veya cinsel bir baskı uygulanmamıştır. Kamuoyunun ve gazete okurlarının bilgisine saygıyla arz olunur.

14.8.2006

Mehmet Çiçek Vekili

Selahattin ÇOLAK

-----------------------------------------------------------------

YALAN HABER 6

DSP’Lİ BÜYÜKERŞEN’İ ÖVME ADINA KÜÇÜK BİR GÖLETİ BARAJ YAPTILAR.

Hürriyet, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı DSP’li Yılmaz Büyükerşen’i övme adına bir haberde 4 büyük yalana birden imza atarak, “yalan rekoru” kırdı. “Büyükerşen baraj yaptırarak Eskişehir’i su sıkıntısından kurtardı” diyen Hürriyet’in, “şehrin içme suyunun temin edildiğini” iddia ettiği Mamuca, baraj değil küçük bir gölet. Şehre bir metreküp dahi içme suyu verilmeyen göletin su arıtma ve dağıtım düzeneği yok.

BİR YALAN DA BÜYÜKERŞEN’DEN

DSP’li Büyükerşen’in, Hürriyet’in bu yalanlarına sahip çıkması da dikkat çekti. Büyükerşen bu gazeteye yaptığı açıklamada, burasının bir gölet olduğunu “küçük baraj” diyerek kabul ederken, “içme suyu temin etmedikleri bu göleti kano yarışları düzenlemek için yaptıklarını” gizledi. Büyükerşen “Bu bir planlama işidir” şeklindeki sözleriyle, kano yarışları için yaptıkları Mamuca Göleti’ni, kuraklık tehlikesini önceden dikkate alarak su temini için yaptıklarını lanse etti.

----------------------------------------------------------------------

YALAN HABER 7

Hürriyet’in TESTİS Manşeti Yalan Çıktı
YILIN BOMBA YALANI

Hürriyet'in "Konya'da kadın uzman, testis ultrasonu çekmedi" haberi yalanlandı. Başhekim testis haberini yalanladı.

http://img519.imageshack.us/img519/8358/davetmt2.jpg

Hürriyet gazetesi, Uğur Dündar’ın, "Tesettür Faciası" haberinin yalan olduğunu açıkladı. 17 Aralık 2006 tarihinde yayınlanan, ''Tesettür Faciası' haberi için Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, köşe yazısında iki kadın görevliden özür diledi.

Uğur Dündar - Mine Özbek imzalı haberde, ''Çoban A.G. testislerinde şiddetli ağrı ve şişlik şikayetiyle Konya Numune Hastanesi’ne gitti. Acilen ultrasona gönderildi. Tesettürlü kadın radyoloji uzmanı geri çevirdi. Ertesi gün yine ultrason çektirmeye gönderildi. Görevli olan ikinci tesettürlü kadın doktor da geri çevirdi. Başhekimlik devreye girdi. Hemen ameliyata alınan genç, bir testisini kaybetti'' denilmişti. Tabi bu haber baştan sona yalandı.

----------------------------------------------------------------------
YALAN HABER 8

NAMAZ KILAN ÖĞRENCİLERE TERÖRİST MUAMELESİ

Kartel medyası, en büyük namaz düşmanlığını lisede namaz kılan öğrencilere terörist muamelesi göstererek yaptı. Hürriyet gazetesi, 31 Mayıs 2007 tarihli sayısında İstanbul Bağcılar Lisesi'nde namaz kılan lise öğrencilerine yönelik komplo bir haber yapmıştı. Namaz kılan öğrencileri suç işlemiş gibi gösteren haber üzerine olaya el atan İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü müfettişleri tuttukları raporda komployu ortaya çıkarmıştı.

Samanyoluhaber.COM


Hüdaverdi 06-09-2008 18:07

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
İşte bir baska yalan daha

Nutuk kitapta varmış!

Nutuk'un ders kitaplarından çıkarıldığı iddiaları yalan çıktı. İki yıldır dağıtılan 8. sınıf İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük kitabında Nutuk'tan 5 ayrı parçaya yer veriliyor.
http://www.yenisafak.com.tr/resim/si...12778d01by.jpg
Cumhuriyet Halk Partisi'nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından cevaplanması isteğiyle soru önergesi haline getirdiği ilköğretim 8. sınıf İnkılap Tarihi kitaplarından Nutuk'un çıkarıldığı iddialarının doğru olmadığı belirlendi.

]Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu'nun 20.5.2005 tarihli onayıyla 2 yıldır ders kitabı olarak tüm 8. sınıf öğrencilerine ücretsiz dağıtılan Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük kitabında Nutuk'tan bölümlere yer verildiği gibi Nutuk'un orjinal elyazmasına yer verildi.

5 AYRI YERDE VAR
Kitabın “Türk İnkılabı” başlıklı dördüncü bölümünde Atatürk'ün yeni Türk harflerinin kabulüyle ilgili düşünceleri Nutuk'tan verildi. Halen İstanbul İnkılap Müzesi'nde bulunan orijinal Nutuk'tan, Atatürk'ün yeni harfleri kullanarak yazdığı bölüm kitabın 140. sayfasında yer aldı.

Kitabın 51. sayfasında Nutuk hakkında temel bilgi verilirken, Nutuk'un “dinleyenleri adeta büyülediği, Türk tarihinin ölmez eserleri arasında olduğu” ifadeleri kullanılıyor. Kitabın 99. ve 100. sayfalarında Nutuk'taki Atatürk ile İnönü arasındaki karşılıklı telgraflar yer alıyor. 113. sayfada Atatürk'ün Mudanya Konferansı hakkındaki görüşleri, 123. - 124. sayfada Halifeliğin kaldırılması bölümü,186. ve 187. sayfada da gençlikle ilgili bölümler Nutuk'dan anlatılıyor.

İDDİA ADD'DEN ÇIKTI

Nutuk'un ders kitaplarından çıkarıldığı iddiasını ilk olarak Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ortaya attı. ADD Bilim Kurulu'nun konuyu incelediğini belirten ADD Balıkesir Şube Başkanı Mürüvvet Keleş, Prizma Yayıncılık'a ait bir kitapta Nutuk'un yer almadığını öne sürmüştü. CHP Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan öğrencilere “Nutuk'suz İnkılap Tarihi kitabı” dağıtıldığı iddiasını TBMM'ye taşıyan isim oldu. [Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı yetkilileri ADD'lilerin ve CHP'lilerin ders kitaplarını başka kitaplarla karıştırmış olabileceğini ifade etti.

Hüdaverdi 06-09-2008 18:10

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
HOCAEFENDİDEN HÜRRİYETE YALANLAMA!!!
Cübbeli Ahmet Hoca canlı yayına çıktı


Mahmut Ünlü, hakkında çıkan haberlerin gerçeklerle ilgisinin olmadığını belirtirken, cemaatlerine yıllardır vaazlar verdiğini Hürriyet tarafından yapılan haberlerde konuşmalarından cımbızla sözlerinin seçilerek alındığını söyledi.


Benim hakkımda çıkan saat konusu dendiği gibi 15 bin dolar değil 5 bin dolardır ve saati veren de 2 bin beşyüz dolara indirmiştir.

Ben yüzme konusunda herkese tavsiyede bulunmuşumdur.

Benim askerlere yönelik senelerce sohbetlerimde yaptığım duaları nedense görmezden geldiler. Marmara depremi sonrasında sözlerim yüzünden kaç kez ifademi aldılar. Ben hiçbir zaman askerimizi kötülemedim. Ben sadece o dönemde orda bulunan İsrail askerlerine dikkat çektim. Bu kadar tesadüf olmaz dedim. Askerimiz hep ordaydı bişey olmuyordu. İsrail askeri geldikten sonra depremin olmasına dikkat çektim.

Mahmut Hoca'nın yerine geçeceği iddialarına verdiği cevapta ise Veliahtlık olayı yalandır. Padişahlık olayı yoktur ki veliahtlık olsun.
Ben Mahmut hocanın sağlığında vefat etmeyi istiyorum.
Hızırefendi ve Bayramali hoca da veliaht değildi.

Mahmut Hoca efendi yerine geçecek iki isim belirlemiştir. Bu kişiler de sağdır ben bunları burda belirtmek durumunda değilim. Ben vefat edenlerden sonra kim kalırsa onların yanında hizmetimize devam edeceğiz.

Ben 11 yaşında cemaatimi doldurdum. Bu üstadımın duasıdır. Müşterilerin çok olacaktır. Ben münferit teke tek biriyim doğruları da söylerim. Çok doğrucu geçiyorum. Bu yüzden de başıma çok kişi geçiyor.

Mehmet Sağlamer yanımdaydı. Uzun yıllar yanımda kaldı. son zamanlarda bazı tavırlarını görmeye başladım. Benim adımı kullanmaya başladı. Benim yanıma bir zaman için gelme. benim adıma para toplanmak istediğini görünce ve hoca para vermeden gelmez lafının çıkması üzerine onunla ilişkimi kestim.

Mahmut Ünlü hocanın Show haberi sunan Defne Samleyi yerine başka bir isimle görüşmesinin nedeni de program sonrasında Defne Samyeli açıkladı. Mahmut Ünlü hocanın kendisi ile stüdyoya çıkması halinde böyle haberleri kendisini seven cemaatin izlemeyeceğini açıkladığını söyledi.

Haber 7

Hüdaverdi 06-09-2008 18:14

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Uçağı çevir! Namaz kılacağız

Havadaki bir uçağın rotası bir çok nedenle değişebilir. Ama bu neden bir o kadar tuhaf...cünkü yillardir Türkiyeye ucak ile gidip gelirim böyle olaylar görmedim.hatta öyle olay varki unutamam ,vakit geldi basima takke yi giyip oturdugum koltukta oturarak namazima eda ediyorum ve yandaki koltuktaki bir bayan bizim hanima soruyormus beyiniz ucaktan korktugu icinmi namaz kiliyor :) tabiiki ne yapsin kadincaz bizleri galiba dis görünüsümüz nedeniyle dindar kesimden olmadigimiza sanmiski bu kani ya varmis :) .iste Milliyet gazetesinin bir ilginc haber basligi buyrun okuyun.
  • *
Daha önce otobüs şoförlerini namaz kılmak için camide durdurmak isteyen yolculardan sonra şimdi de buna yakın bir istekle pilotlar karşılaştı. Nasıl mı?Uçuş harekat uzmanlarının kurduğu Dispeçerler Derneği (ACDA) Yönetim Kurulu üyesi Çağatay Uysal, uçuş sırasında kabin ekibinin yolcuların farklı talepleriyle karşılaştığını söyledi. Bunlardan en ilgincinin yolcuların, uçağın yönünün kıbleye çevrilmesi olduğunu kaydeden Uysal, şöyle devam etti:

“Bazı yolcular, namaz kılmak için hostesten, pilota uçağın yönünü kıbleye çevirmesini söylemesini istiyor. Bazı yolcular ise kıblenin ne tarafta olduğunu soruyor. Bu tabii ki mümkün değil. Hostesler ise genellikle ‘kıble kalbimizde’ diye yanıt veriyor. Bu sorular daha çok, Almanya'nın Köln, Düsseldorf, Hollanda'nın başkenti Amsterdam ve Avusturya'dan Türkiye'ye seyahat eden yolculardan geliyor.''
Uysal, genellikle namaz saatleri yaklaşınca bu soruların geldiğini belirterek, "Kıbleyi soran ya da uçağın yönünü kıbleye çevirmek isteyen yolculara yardımcı olamıyoruz'' diye konuştu.

Hüdaverdi 06-09-2008 18:15

Oruç dayağı çarpıtma çıktı, dövülen de oruçluymuş
 
Oruç dayağı çarpıtma çıktı, dövülen de oruçluymuş

http://img215.imageshack.us/img215/4497/davetbq8.jpg

Her Ramazan ayı görmeye alışık olduğumuz 'Oruçlu olmadığı için dayak yedi' tarzı irtica haberlerine bir yenisi daha eklendi.
Dün bir gazetenin internet sitesinde Kağıthane'de 22 yaşındaki Güney Minik ile 17 yaşındaki yeğeni Coşkun Minik'in sigara içtikleri için çevredekiler tarafından dövüldüğü iddia edildi. Ramazan ayına saygısızlık yaptıkları gerekçesiyle çıktığı söylenen kavganın altından, iddiaların aksine sigara dumanı tartışması çıktı.
Konfeksiyon işçisi Güney Minik'le kavga eden 28 yaşındaki Ahmet Topal, olayın tamamen çarpıtıldığını söyledi. Kavgada yaralanan Minik'in ağabeyinin yakın arkadaşı olduğunu belirten Topal, aralarında geçen tartışmanın oruçla hiçbir ilgisinin bulunmadığını aktardı. Olayın bu şekilde çarpıtılmasından dolayı büyük şaşkınlık yaşayan Topal, kavga anını şöyle anlattı: "Biz 4 arkadaş internet kafenin önünde oturup sohbet ediyorduk. İçeriden Güney Minik ile yeğeni Coşkun çıktı. Bir süre sonra Coşkun sigara içmeye başladı. Yanlarında duran akranları Coşkun'a sigara dumanından rahatsız olduklarını ve biraz ileride içmesini söyledi. Coşkun ve Güney itiraz edince ben de müdahale ettim. Bunun üzerine Güney bana hakaret etti. Gururum incindiğinden yumruk attım. O esnada kaşı patlamış." Kavga ettiği Güney Minik'in o gün kendisine niyetli olduğunu söylediğini aktaran Topal, "Nasıl olur da oruçlu birini oruç tutmuyor diye dövebilirim." dedi. Kavganın ardından arkadaşının Minik'i Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürdüğünü ifade eden Topal, sağlık masraflarını kendisinin karşıladığını belirtti. Evli ve bir çocuk babası olduğunu dile getiren Ahmet Topal, "Yaptığımız kavga hoş değildi. Ama bunun nedeni kesinlikle oruç tutmama değildi. Haber tamamen yalan ve çarpıtma." diye konuştu. Haberde ayrıca, dayak yiyen gençlerin saldırganların yakalanması için polise başvurduğu ayrıntısına da yer verilmişti. Ancak Güney Minik ve yeğeni Coşkun Minik, kavga ettikleri arkadaşlarından şikayetçi olmadı. Kağıthane Emniyet Müdürlüğü yetkilileri de kendilerine böyle bir olayla ilgili olarak şikayet gelmediğini açıkladı.

Hüdaverdi 06-09-2008 18:21

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
YALANCI MİLLİYET..!

Halen yürürlükte olan 13 Aralık 1977 tarihli "Okullar, namaz kılacak çocuklara yardımcı olmalıdır" şeklindeki genelgeyi hazmedemeyen Milliyet, o genelgeyi yayınlayan dönemin Millî Eğitim Bakanı Nahit Menteşe'nin sözlerini çarpıttı


İstanbul Bağcılar Lisesi’nde öğrencilerin namaz kılmasını suç gibi göstermekte ısrar eden kartel medyası, 1977’de Milli Eğitim Bakanlığı döneminde “okulda namaz”a izin veren bir genelge yayınlayan Nahit Menteşe’nin ağzından yalan uydurmaya başladı.
Kartelin namazı suç gösteren haberleri üzerine, okulda namaz kılmanın yasak olamayacağı ifade edilmiş; 13 Aralık 1977’de Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nce yayımlanan genelge ile “okullarda namaz kılmak isteyen öğrencilere kolaylık sağlanması”nın istendiği ve genelgenin halen yürürlükte olduğu hatırlatılmıştı. Milliyet, sözkonusu genelge üzerine bu defa da, dönemin Milli Eğitim Bakanı'nın konuyla ilgili değerlendirmelerini çarpıttı. Milliyet, dünkü sayısında yer verdiği bir haberde, Milli Eğitim eski Bakanı Menteşe’nin ağzından “Genelge o günkü şartlara göre çıkarılmıştı, Bağcılar Lisesi’nde yaşananları uygun bulmuyorum” ifadelerine yer verdi.


ÇARPITILDI

Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz Menteşe, Milliyet gazetesinde yer alan habere tepki göstererek, “Namaz kılmak, her şeyden önce din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir konudur. İhtiyaç duyulduğu taktirde öğrencilere her zaman kolaylıklar sağlanmalıdır. Bunun yasalara aykırı bir tarafı da yoktur” dedi. Milliyet’in, açıklamalarını “yasağı savunmuş” gibi yansıtmaya çalıştığını ifade eden Menteşe, yayınladıkları genelgedeki ifadelere bugün de aynen katıldığını ifade etti.


AYNI ŞARTLAR BUGÜN DE YAŞANIYOR

Okullarda yaşanan şiddet olaylarına dikkat çeken Menteşe, “O dönemde eli silahlı ve bıçaklı çocuklar birbirini öldürüyordu. Bizim de amacımız, gençlerin gönlüne Allah korkusunu yerleştirmekti” diyerek, aynı şartların bugün de yaşandığını vurguladı. “Bakanlığım döneminde Allah rızası için dine hizmet etmişimdir” diyen Menteşe, “İbadet etmenin yasak bir tarafı yoktur. Önemli olan, Allah için yapılan ibadetlerin istismar edilmemesidir. Ben namaza ve ibadetine düşkün olan herkese ayrı bir değer veririm” şeklinde konuştu. Menteşe, din ve ibadet konularında kimsenin kimseye baskı yapamayacağını ifade ederek, 1977 yılında yayınlanan genelgenin içeriğini de aynen benimsediğini söyledi. Okullarda ibadeti 1977 yılında serbest bırakan genelgeyi çıkaran dönemin Adalet Partili Milli Eğitim Bakanı Nahit Menteşe, okullarda ibadeti serbest bıraktıkları için o dönemde de din karşıtı medyanın karşı yayın yaptığını belirtti.

Kaynak: VAKİT

Hüdaverdi 06-09-2008 18:23

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Vatandaşlarımız, kendi sağduyusuyla seçimde en doğru kararı verir

http://img215.imageshack.us/img215/8643/davetfa0.jpg

Fethullah Gülen, AK Parti hükümetini desteklediğini iddia eden Milliyet Gazetesi'ni yalanladı. Avukatı aracılığı ile açıklama yapan Gülen, her partiye eşit yakınlıkta olduğunu kaydetti.

Milliyet'te, Ömer Erbil imzasıyla yayımlanmaya başlayan 'Tarikatlar, dinî cemaatler ve 22 Temmuz' başlıklı dizide Fethullah Gülen ile ilgili iddialar yer alması üzerine Gülen'in avukatı Orhan Erdemli, yazılı açıklama yaptı. Yazı dizisinde gerçek dışı isnatlarda bulunulduğu kaydedilen açıklamada, Gülen'in herhangi bir partiyi desteklemeyip bütün partilere eşit yakınlıkta durduğu anlatıldı: "Muhterem Gülen, farklı düşünceleri bir zenginlik kabul ederek; ülkemizde ve dünyamızda sevgi ve barış ortamının sağlanması ve daha da geliştirilmesi yönünde ilmî ve fikrî faaliyetlerde bulunmaktadır. Bu çalışmalar bireylere veya kuruluşlara bağlı olarak veya karşısında durularak yürütülen siyasî nitelikli faaliyetler değildir. Bilakis, bu çalışmalar gündelik politik çıkarlardan uzak, millet ve memleket menfaatlerini ve dünya barışını esas alan bir nitelik arz etmektedir. Bu bağlamda Sayın Gülen bütün siyasi partilere eşit yakınlıkta bulunmaktadır."

Dizide ileri sürülen, her seçim döneminde tarikat şeyhleri ve cemaat önderlerinin, destekledikleri siyasetçileri müritlerine işaret ettiği ve bu cümleden Fethullah Gülen'in, cemaatini belli bir partiye ve bazı adaylara yönlendirdiği iddiasının asılsız olduğu vurgulandı: "Öncelikle belirtmeliyiz ki, Muhterem Gülen herhangi bir tarikatın veya cemaatin lideri olmadığını, bu türden faaliyetler içinde bulunmadığını birçok kez bizzat kamuoyuna açıklamıştır. Buna rağmen, aynı iddiaların tekrar edilmesi iyi niyetle bağdaşmamaktadır." Halkımız en doğru kararı verir Açıklamada, Gülen'le ilgili olarak ortaya atılan, 'belli siyasi kişilerin ve partilerin desteklendiği veya karşısında durulduğu' yönündeki iddiaların ise düşünce ve faaliyetlerinin yanlış algılanması veya yanlış anlatılmasının bir sonucu olabileceği belirtildi. Ülkemizin değerli insanlarının sağduyusuyla doğruyu takdir edebilecek ve seçimlerde hangi aday veya partiyi destekleyebileceğine kendi hür iradesi ile karar verebilecek düzeyde olduğu hatırlatılan açıklamada şöyle denildi: "Bu nedenle müvekkilim, vatandaşlarımızın özgür iradesinin yazıda iddia edildiği gibi yönlendirilmesini, insanlarımıza saygısızlık olarak kabul eder. Bu vesileyle, Muhterem Fethullah Gülen'in hayatı boyunca yürüttüğü faaliyetlerin yegâne amacının İslam'ın sevgi, barış, birlik ve beraberlik mesajlarının insanlara doğru biçimde anlatılması olduğunu; bu çalışmaların hiçbir makam, mevki, maddi çıkar ya da siyasî beklenti ile bağlantısı bulunmadığını kamuoyuna saygılarımızla arz ederiz."

İstanbul, Zaman

Hüdaverdi 06-09-2008 18:28

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Hürriyet İnternet'ten asparagas - Hürriyet yine "fena salladı!"

Hürriyet İnternet sitesinde yer alan "3 bombacı belirlendi" haberinin asparagas olduğu ortaya çıktı.

"Temiz İnternet, Temiz Habercilik" ilkelerini gözardı ederek halkı yanıltıcı haber vermekten çekinmeyen Hürriyet İnternet sitesindeki uydurma haber tepkilere neden oldu.

Bomba yüklü aracı otoparka bıraktığı iddia edilen 3 kişiyle ilgili kamera görüntülerinin olmadığı belirlendi.

Ankara Emniyet Müdürlüğü yetkilileri "bırakın görüntüyü otopakta kamera bile bulunmadığını" belirterek Hürriyet İnternet sitesini yalanladılar.


Hürriyet yazarlarının hakaretine DUR diyelim

Doğan medyası, ikili oynamada yeni bir yöntem geliştiriyor.

Bir taraftan bazı haberleriyle AK Parti'ye destek veren bir politika izler görünerek Aydın Doğan'ın işlerini yoluna koymaya çalışıyor, öbür taraftan da topluma ağır hakaretler yöneltiyor.

AK Parti'ye destek veren politika çerçevesinde son örnek ise Emin Çölaşan'ın gönderilişi oldu. Hürriyet, kişisel kapris ve geçimsizliğiyle gazete çatsı altında ve Doğan Medya Grubu'nda kavga etmediği kimseyi bırakmadığı için işine son verilen Emin Çölaşan'ı bile farklı bir kılıfla sunmayı başardı. Çölaşan'ın gönderilişini, sanki hükümet kanadı istemiş gibi toplumun algılamasını sağladı.

İKİLİ POLİTİKADA BU KEZ SIRADA HAKARETLER ZİNCİRİ VAR

Hürriyet yazarları, şimdi AK Parti'ye oy veren kitleye hakaretler yağdırmaya başladı. 1950'de Demokrat Parti'ye oy verenleri, "Haso-Memo" diye aşağılayan zihniyet bu kez oklarını AK Parti seçmenine yöneltti. "Göbeğini kaşıyan adam", "bidon kafa" sıfatlarına bu kez bir yenisi eklendi: “Mürit müşteri”…

Bekir Coşkun’un “Atatürk’ün kızları al bayraklarla yürürken, bu ülkenin aydınlık yüzlü erkekleri meydanları doldururken, çocuklar annelerinin-babalarının elini tutup yarınlarına şimdiden sahip çıkmaya kalkarken... Göbeğini kaşıyan adam uzakta bıyık altından güler. Ve sandık ortaya konulduğunda... Göbeğini kaşıyan adamın dediği olur” hakaretleriyle başlayan çıkış, Hürriyet'in yeni gözdesi Yılmaz Özdil ile sürdü. Özdil, “Allah cezanızı versin be kardeşim” diyerek bela okuduğu yazısını, yüzde 46,7’ye “bidon kafa” diyerek sürdürdü.


Hakaret sırası ise bu kez yalan ve asılsız haberleriyle önceki yıl ipliği pazara çıkan yazarı Özdemir İnce’de idi. İnce, dünkü yazısında AK Parti’ye oy veren seçmene ilk başta ‘müşteri’ diye vasıflandırdıktan sonra hakaretleri peşpeşe sıralıyor.

Bu hakaretlere daha bir çoğunu ekleyebilirsiniz. Ancak bu hakaretlere sessiz kalmamak, demokrasimizin ve kanunlarımızın bize verdiği protesto haklarını kullanmak bireysel bir görev haline geldi. Ak Parti'ye oyveren ya da vermeyen herkesin Türk milletine ağır hakaretler eden bir gazetenin yazarlarına tepki göstermesi gerekiyor.

Bu kişilere protesto maillerinizi göndermek için aşağıdaki e-posta adreslerini kullanabilirsiniz.


Yılmaz Özdil: yozdil@hurriyet.com.tr

Özdemir İnce: oince@hurriyet.com.tr

Ertuğrul Özkök: b.baykara@hurriyet.com


Hürriyet'in aldığı kararın perde arkası!!! - OKUMADAN GEÇMEYİN!

Türkiye'nin en fazla hit alan internet sitelerinden Hürriyet.com.tr, açık kadın fotoğrafları kullanmama kararı aldı. Meğer bu ani kararın altında başka şeyler varmış.

Çünkü Hürriyet yönetimine sunulan son araştırma raporunda artık Hürriyet'in internet sitesinin filtreleme programlarına girmek üzere olduğu duyuruldu.

Yani Türkiye'nin en büyük gazetesinin internet sitesi çıplak kadın galerilerini yayınlamaya devam ederse, özellikle çocukların bilgisayarlarını koruyan filtreleme programları, koruma kalkanı içine Hürriyet.com.tr'yi de alacaktı.

Hatta bir firma bunu "üzülerek uygulayacağız" diyerek Hürriyet yöneticilerine rapor etti.

Bu uygulama ile evinde bilgisayarı olan bir çocuk, Hürriyet ne yazmış diye baktığında, filtre programlar yüzünden evinden gazetenin internet sitesine giremeyecekti. Bu tehlikeyi gören Hürriyet de hemen sitesini çıplak kadın fotoğrafları ve foto galerilerden arındırma kararı aldı.

Ve bir de Medyatava notu: Suudi Arabistan'da devlet, halkın açık sitelere girmesini engellemek için uzun süredir bazı sitelerin erişimini kesmiş durumda. Hürriyet ve Milliyet'in internet sitesi de 3 aydır Suudi yetkililerin 'erişim yasağı' getirdiği adresler arasında. Orada çalışan Türkler'in "Çıplak fotoğraflar yüzünden gazetelerimizi okuyamaz olduk" serzenişi de zaman zaman çeşitli forumlarda yer buluyor.



Hüdaverdi 06-09-2008 18:31

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Haberi değil, içinden geçeni verdi

Başbakan Erdoğan, Adana mitinginde bir parti liderine yönelik eleştirilerde bulundu. Erdoğan'ın eleştirilerine destek vermek amacıyla kalabalıktan "yuuuh" sesleri yükseldi. Yuhalanan lider kimdi, Hürriyet bu haberi bakın nasıl verdi?

Hürriyet Erdoğan'ı nasıl yuhalattı 01 / 07 / 2007 23:10 ( :D )


Başbakan Erdoğan, bugün AK Parti tarafından Adana'da düzenlenen mitingte konuştu.

Gündemde, siyasi polemikler vardı. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, hükümete yönelik PKK lideri Öcalan'ı asmadığı yolundaki sert eleştrileri ardından, kalabalığa elindeki ipi atarak, "al bunu as" diye yaptığı çağrıya cevap verdi.
Erdoğan, “Hamaset siyasetçileri, bölge siyasetçileri, hizip siyasetçileri bu genişlikte siyaset yapsaydı, Türkiye şu anda çok daha ileri noktada olur. Hamaset, slogan çözüm değil, meydanlarda halkı kin ve öfke ile tahrik etmek ip atmak...” sözleri üzerine vatandaşlardan “yuh” sesleri geldi.

Mitinge katılanlardan yükselen "yuh" sesleri, siyasi mitingleri bilenlerin kolaylıkla anlayabileceği gibi, söz konusu edilen kişiye yönelik idi. Yani, protesto sesleri "Hamaset, slogan çözüm değil, meydanlarda halkı kin ve öfke ile tahrik etmek ip atmak...” sözlerinde bahsi geçen MHP liderine yönelik idi.

Hürriyet gazetesi, bu protestoyu, "Başbakan Adana'da yuhalandı" diye verdi. Haber Anadolu Ajansı'ndan alınmıştı. Haberin içinde Başbakan Erdoğan'ın yuhalandığına dair en küçük bir ifade yoktu.

Anlaşılan Hürriyet'in editörü, AA'nın haberinde geçen bilgiyi değil gönlünden geçeni yazmıştı:
Başbakan Adana da yuhalandı !!!

Hüdaverdi 06-09-2008 18:35

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
ŞOK - Hürriyet Ankara'dan gemi kaldırdı!!!

Hürriyet'in sitesinde son dakika haberi: ABD helikopter gemisi Ankara'dan ayrıldı.

Hürriyet Gazetesi internet sitesinde verdiği son dakika haberinde ABD helikopter gemisinin Türkiye'den ayrılışını şu başlıkla duyurdu: ABD helikopter gemisi Ankara'dan ayrıldı. Tabi ki aslında olay Marmaris'ten dolayısı ile türkiye'den bu geminin ayrılışıydı.

Son zamanlarda denizciliğe ilgi duyan, Cap İstanbul'a sponsor olan ve bünyesinde bir denizcilik dergisi çıkaran Hürriyet'in Ankara'dan gemi kaldırmasını denizcilik camiasının takdirine bırakıyoruz.

Bu bize geçmiş dönemlerde uyuyan uyanık bir milletvekilinin Kayseri'ye liman istemesini hatırlattı.


http://img501.imageshack.us/img501/3097/davetdt0.jpg


http://img501.imageshack.us/img501/6517/f34xd0.gif

Hüdaverdi 06-09-2008 18:38

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Namaz kılmak suç mu?

Doğan Medya Gurubunun gazeteleri yine büyük bir gazetecilik başarısı elde etti(!) Okullarında namaz kılan öğrencileri irticacı diye lanse etti. Okulu töhmet altında bırakmaya çalıştı.

Burası Türkiye. Nüfusunun %97'sinin müslüman olduğu bir ülke. Ama bu medya gurubu - kendini ne zannediyorsa artık - kişilerin inancına, ibadetine karışmaya devam ediyor. Sözda tarafsız gazetecilik yapıyor.

"Dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyecek türden bir haberin bu şekilde yayına sokulması Türkiye'nin iç barışını bozmak isteyen yabancı güçlerin girişimlerinden biri olarak değerlendiriliyor." Tamamen doğru bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Bu medya gurubunun gerçekten - gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında - karanlık bağlantıları olduğuna inanıyorum.

Bir müslüman için, yaşı ne olursa olsun namaz kılmak suç mu? Bir hıristiyan için, yaşı ne olursa olsun kiliseye gitmek suç olmuyor, haç çıkarmak suç olmuyor ama söz konusu olan müslüman olunca kıyamet koparılıyor. Rejim elden gidiyor safsatalarının şu kritik günlerde çıkması manidar değil mi sizce de?

Hem çekilen görüntülerin gizli kamerayla çekildiği belli!


http://www.samanyoluhaber.com/index....d=51344&sec=10

Yukarıdaki linki tıklayın ve okuldaki öğrencilerin görüşlerini dinleyin
.

Hüdaverdi 06-09-2008 18:42

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Bak sen şu işe! Şeriat kadın haklarını yok sayıyorMUŞ

Haberin başlığı "İslam ve şeriat toplumlarında kadın hakları".

İçeriğe geçelim.

Diyor ki beyefendi, "İslam ve Şeriat kanunlarıyla bugün 1923 yılında tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilen eşit haklar taban tabana çelişmektedir."

Hemen yargısız infaz yapmayın, adam bilmiyor ki "şeriat"ın "Kur'an-ı Kerim" olduğunu. Tamam, bilmiyor olabilir ama adama sormazlar mı "be adam, madem bilmiyorsun ne diye öğrenmiyorsun?"

Devam ediyor herifçioğlu, Kanunlara göre haklarınız şöyle:

"Her türlü motorlu vasıta kullanmanız yasak.
"Bisiklete binmeniz yasak.
"Yelkenli kullanmanız yasak.
"Sokaklarda başınız açık gezmeniz yasak.
"Bir topluluk içinde konuşmanız yasak.
"Erkeklerin elini sıkmanız yasak.
"Kocanız sizi döverse şikayet etmeniz yasak.
"Siyasete girmeniz yasak
"Derneklere üye olmanız yasak..." liste uzayıp gidiyor.

Olayı o hale getirdiler ki sanki bu kuralların tamamını uygulayan ülkeler İslam'ı tam manasıyla yaşayan ülkeler. Ülkenin hep İran'a benzemesinden kaygı duyduklarını ifade ediyorlar. Yahu bugün en İslam-cı(cı'lı cu'lu cümle kurmayı sevmem ama mecburiyetten, affola...) insan bile İran'ı sevmiyor. Neden? "Kılıç zoruyla Müslüman olan bir millettin İslam'a nasıl bir faydası olur ki?" diyor. Bugün İran'ın İslam dünyasına yaptığı katkılardan bahseden bir hadise, bir iddia var mı dünya üzerinde?

Ama kendi arzusuyla Müslüman olan Türk milletinin 600 yıl dünyaya Osmanlı Devleti ile hükmettiğini, bugün de Osmanlı'nın evladı olan Türklerin dünyanın dört bucağına barış, sevgi, kardeşlik götürmek için gözünü kırpmadan gittiklerini çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Sadece bizler değil yerli-yabancı akademisyenlerin de görüşü bu yönde.

Her ne olursa olsun bizler bu türlü yayınları yapan Hürriyet'in amacının ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Dini kötüymüş gibi gösterip insanları dinden soğutmaya çalışmaktadır Hürriyet ve deiğer Doğan Gurubu yayın organları. Ama şunu bilmiyorlar:

"Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır."
(Al-i İmran/54)

Hüdaverdi 06-09-2008 18:44

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
BİR YALAN HABER DAHA - Bir Hürriyet Klasiği

Hürriyet'in Trende Füze Var Haberi boş Çıktı

Genç Cumhuriyet Savcısı İsmail Sarı'nın gözetiminde 8'i hasarlı 10 vagonda bulunan malzemelerin belirlenmesi amacıyla yapılan çalışmalar tamamlandı.
Çalışmaların sonuçlanmasının ardından tren garından ayrılan Sarı, ''Rahat olun, füze falan yok'' dedi.
Bu arada, hasar gören konteynerler trene yüklendi.
Genç ilçesi Suveren İstasyonu yakınlarında, 25 Mayısta, terör örgütü tarafından demir yoluna yerleştirilen patlayıcının infilak etmesi sonucu yük treninin 8 vagonu raydan çıkmıştı. Vagonlarda bulunan bir konteynerde, İran'dan Suriye'ye gönderildiği ileri sürülen silahların bulunduğu iddia edilmişti.

Hüdaverdi 06-09-2008 18:54

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Hürriyet'ten bir yalan haber daha!

Hatay, İskenderun'da bir okulun tabelasının bahçe duvarındaki Atatürk resmi üzerine monte edilmesine yönelik Hürriyet'in yaptığı haber AA 'nın görüntüleri böyle yalanladı.

Hatay'ın İskenderun ilçesinde bir ilköğretim okulunun tabelasının bahçe duvarındaki Atatürk resminin üzerine asılması tepkiye neden oldu. Okul müdürü açığa alındı.
Olayla ilgili haber haber yapan Hürriyet.com.tr ise konuyu tamamen çarpıttı. Yaşanan olumsuzluğa el konulmasına ve tabelanın yerinden sökülmesine rağmen Hüriyet, ilginç bir habercilik örneği sergiledi.

Hürriyet'in çarpıtması Anadolu Ajansı görüntüleriyle ortaya çıktı. Yasal işlemlerin ardından yerinden indirilen tabela Hürriyet'in internet sitesi tarafından 'asılıyormuş' gibi gösterildi. Oysa Hürriyet'in tabelanın 'asılıyor' diye gösterdiği kareler tabelanın yerinden söküldüğü anın görüntüleriydi.


bakın çarptırılan resmlere..



Hüdaverdi 06-09-2008 18:55

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Hürriyet'tin YALAN haberi kanıtlandı!!!


Başbakanlık Basın Merkezi'nin www.bbm.gov.tr adresli internet sitesindeki işte o açıklama:

İFTAR 18.42'DEYDİ

Hürriyet Gazetesi'nin 18.47 ile 18.52 arasında çektiği fotoğraflar ve Başbakanlık Basın Merkezi'nin aynı saatlere ilişkin verdiği görüntülerin ait olduğu 1 Ekim Pazartesi günü Ankara'da iftar 18.42'de açılıyor. Başbakan Erdoğan, 1 Ekim günü Başbakanlık'ta iftarını açtıktan sonra TBMM'nin açılış resepsiyonuna katılmıştı.

Başbakanlık güvenlik kamerası görüntüleri, 3 Ekim tarihli Hürriyet gazetesinin manşetinde Hasan Tüfekçi imzasıyla yayınlanan “İftar vaktinde Allah’a emanet” başlıklı haberin gerçekleri yansıtmadığını ortaya koyuyor.

Kamera görüntüleri Hürriyet’te saat 18.52’de çekildiği iddia edilen fotoğrafları yalanlıyor.

Görüntülerde izleneceği gibi resmi üniformalı ve sivil giyimli koruma görevlilerinin hiçbir boşluğa mahal bırakmaksızın görevlerinin başında oldukları anlaşılıyor.

Güvenlik kameralarındaki 7 dakikalık görüntü Başbakanlığın internet sitesinden izlenebiliyor...

Haber Vakti

Hüdaverdi 06-09-2008 18:57

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
'Fatiha okuma' şartlı Ramazan yardımı haberi yalanlandı

http://img376.imageshack.us/img376/1241/davetch3.jpg

Bazı ulusal gazetelerde,Yardım Sevenler Derneği Erzurum Şubesi'nin 'Fatiha okuma' şartlı Ramazan yardımı haberinin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı.

Bugün yayınlanan bazı ulusal gazetelerde Yardım Sevenler Derneği Erzurum Şubesi'nin ihtiyaç sahibi ailelere gıda maddesi dağıtırken, derneğin kurucuları, bağışta bulunanlara, şartlı 'Fatiha okutulup' ardından da yardım malzemesi dağıtıldığı haberinin çarpıtıldığı belirlendi. Yardımsevenler Derneği Şube Başkanı Şadi Zaimoğlu, 10-15 gün önce derneğe gelen basın mensuplarının, kendisinden ve yardım talep eden vatandaşlardan, "Yardım paketi alırken, derneğin kurucularına fatiha okurken haberinizi yapalım'' dediğini aktardı.

Daha sonra basın mensuplarının talebi doğrultusunda yardım paketi verdikleri vatandaşlardan 'Fatiha okumalarını' istediklerini ileri süren Zaimoğlu, "Derneğimizin şartlı olarak yardım yapması yönündeki haberler gerçeği yansıtmıyor. Evet yardım dağıttıklarımıza dua edin diyoruz. Ama bunu yardım için şart koşmuyoruz. Böyle bir şey söz konusu olamaz. Ben de fakirlikten geldim. Fakirlerin onurlarını aşağılamak değil çıkartmak için uğraşıyoruz." dedi.


http://www.zaman.com.tr

Hüdaverdi 06-09-2008 18:59

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Sınır kapısında iftar rötarına yalanlama

Türkiye'nin Suriye sınırındaki Öncüpınar Sınır Kapısında, ''iftar dolayısıyla hizmetlerin aksadığı'' yönündeki haberlerin asılsız olduğu bildirildi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın Basın Müşaviri Ömer Sayar tarafından yapılan yazılı açıklamada, habere konu olayda, Suriye'den Türkiye'ye giriş yapmak isteyen ekibin, bilgisayar ve polis kayıtlarınca da kayıt altına alındığı, saat 18.21'de sınır kapısından giriş yaptığı ve 18.47'de işlemlerinin bitirildiği ifade etti. Sayar, 26 dakika içesinde 20 kişilik ekibin işlemlerinin tamamlandığını belirterek, ''Haberlerde bahsedildiği gibi iftar saatinde gümrük kapılarının kapalı olması kesinlikle mümkün değildir. Ayrıca haberlerdeki yorumlar da abartılı olarak kamuoyuna yansıtılmıştır'' dedi.

Hüdaverdi 06-09-2008 19:03

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Petrol Ofisi Türkiye'yi böldü

Hürriyet Gazetesi'nin verdiği Hugo adlı oyunda, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin olmadığı bir Türkiye haritasıyla karşılaşılıyordu. Şimdi ise Petrol Ofisi'nin resmi internet sayfasında Türkiye resmen haritadan
koparıldı. Nasıl mı? İşte yanııtı...




Bu kez ise Doğan Grubu’nun en büyük iştiraklerinden Petrol Ofisi’nin resmi internet sitesinde benzer bir rezalet ortaya konuluyor.

Petrol Ofisi’nin uydudan yakıt kontrol sistemini tanıtan animasyon için tıkladığınızda bir Petrol Ofisi benzin istasyonu ortaya çıkıyor. Sevimli bir köstebek gelerek Petrol Ofisi tabelasının altını eşiyor. Daha sonra tabelada Petrol Ofisi’nin yeni başlattığı uydu kontrol sisteminin anlatıldığı yazılar beliriyor.

Buraya kadar her şey normal görünüyor. Ancak, bu animasyonun üzerinde bulunan İngilizce seçeneğini tıkladığınızda aynı animasyonun İngilizce versiyonu ekrana geliyor. Bir farkla. İngilizce versiyonunda gökyüzünde Türkiye haritasını çağrıştıran bir bulut ortaya çıkıyor. Fakat buluttan Türkiye haritasının, Güneydoğu’su bariz bir şekilde Türkiye haritasından ayrılmış şekilde gösteriliyor.

Buluttan Türkiye haritasında Marmara Bölgesi ve Boğazlara kadar pek çok ayrıntı ihmal edilmemiş. Buna karşın, Güneydoğu kopup giden bir parça olarak gösterilmiş.

Hugo rezaletinden sonra Köstebek skandalına da imza atan Doğan Grubu’nun neyi amaçladığı, Türkiye’yi bölmek isteyenlerle neden bu kadar aynı paralelde durmaya özen gösterdiğini anlamak son derece güç.

Bunun yanında, neden animasyonun İngilizce versiyonunda bu kopmuş vatan parçasının gösterilmeye çalışıldığı da anlaşılır gibi değil. İnsan, acaba bu şekilde bir yerlere mesaj mı verilmek isteniyor diye sormadan edemiyor...

http://www.cafesiyaset.com/photos/703468651.jpg



Hüdaverdi 06-09-2008 19:05

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Milliyet'ten çirkin tahrik!


Aydın S., Erdoğan'ın namaz kıldığı camiye silahlı girerken yakalandı. Milliyet okuru, 'Er ya da geç olacak' diye mesaj yazdı, site de bunda sakınca görmeden yayınladı. Soruyoruz, olacak olan ne?

http://www.yenisafak.com.tr/resim/si...169f7c10by.jpg


YENİ ŞAFAK İNTERNET

Milliyet gazetesi internet sitesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün Cuma namazını kıldığı camiye silahlı olarak girmeye çalışırken gözaltına alınan Aydın S. ile ilgili habere yazılan çirkin bir yorumun yayınlanmasına izin vererek, büyük bir tahrike imza attı.


Bugün saat: 17:45'te 'SÖZDOGRUDA' adlı kullanıcı tarafından yazılan yorumda şu ifadeler yer aldı:

"Herkes ektiğini biçecek... Er yada geç olacak.... Sabır selamettir.."

Hüdaverdi 06-09-2008 19:11

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Hürriyet'e göre İnönü'nün halleri

Vefatının ardından medyanın methiyeler dizdiği Dışişleri eski Bakanı Erdal İnönü için önceki yıllarda neler yazılmamış ki... İşte İnönü'yle ilgili geçmişte atılan ilginç manşetler:

Vakit gazetesinin Arşiv sayfası yine yaptı yapacağını. Vefat eden Erdal İnönü'ye methiyeler dizen Hürriyet'in geçmişte İnönü'yü nasıl manşetlere taşıdığı tek tek ortaya koydu.

İşte Vakit'te yer alan o haber ve Hürriyet'in İnönü manşetleri:

Malûm çevreler, Türkiye'ye tarihinde görülmemiş krizler yaşatan Bülent Ecevit'in ardından düzdüğü methiyelerin benzerlerini önceki gün hayatını kaybeden Erdal İnönü için de dillendiriyor.

İnönü’nün "Dürüstlüğünden" dem vuruyor, "Türkiye’nin gülen yüzüydü" diyor!.. Tarihi gerçekler ise, İnönü’nün geçmişteki icraatları, beyanları, o güler yüzünün altında halkın inanç değerlerine büyük bir karşıtlık içinde olduğunu ortaya koyuyor
Kartel medyası tıpkı Bülent Ecevit’in ardından yaptığı gibi Erdal İnönü’nün vefatıyla da bu ismi göklere çıkartırken; tarihi gerçekleri, bu ismin halkın arasında nasıl anılacağı konusunu örtmeye çalışıyor.

Oysa tarihi gerçekler, ölümünün ardından "methiyeler" düzülen Erdal İnönü'nün tek özelliğinin "Milli Şef’in oğlu olma" olduğu bütün çıplaklığı ile gözler önüne seriyor. Ardında hafızalarda iz bırakan bir tek eseri bulunmayan İnönü'nün geçmişteki icraatları, beyanları; o güler yüzünün altında halkın inanç değerlerine büyük bir karşıtlık içinde olduğunu ortaya koyuyor. İnönü halk arasında; hazırlattığı laiklik raporu, yasakçı tavrı, terör örgütü PKK’nın elini güçlendiren çıkışları, bugün terör örgütü Kongre Gel'in Başkanlığı'nı yürüten Zübeyir Aydar'ı Meclis'e sokan isim olması, Rektörken odasında "terörist" saklaması ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hakkında "yurt dışına çıkma yasağı getirilmiş" tek Başbakan Yardımcısı olmasıyla anılacak. İşte Erdal İnönü'nün nasıl biri olduğunu ortaya koyan gerçeklerden bazı kesitler:


ODASINDA TERÖRİST SAKLAYAN REKTÖR

İnönü, öğrenci olaylarının yoğun olarak yaşandığı 1971 yılında ODTÜ Rektörüydü. Bu dönemde üniversitede arama yapmak isteyen güvenlik güçlerine izin vermemesiyle dikkat çeken İnönü'nün, "Devletin güvenlik güçleri tarafından aranan ve 'devlete başkaldırı' suçundan idam edilen Deniz Gezmiş gibi 'terörist'leri rektörlük odasında sakladığı" sonradan ortaya çıktı.


YURT DIŞINA ÇIKMA YASAĞI BULUNAN TEK "DEVLET ADAMI"

Bugün kartel medyasının "dürüst"lüğüne vurgu yaptığı Erdal İnönü, eşi Sevinç İnönü ve kayınbiraderi Hasan Selim Sohtorik'in de aralarında bulunduğu Sohtorik Denizcilik A.Ş.’nin 25 yöneticisi hakkında 2004 yılında, geri ödenmeyen banka kredisi sebebiyle yurt dışına çıkış yasağı konuldu. İnönü’nün yurt dışına çıkışı ancak sağlık sorunları sebebiyle mümkün oldu. İnönü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın özel izniyle Amerika’ya tedaviye gidebildi.


ÖCALAN'IN İDAMDAN ALINMASINA KATKIDA BULUNAN BİR İSİM

Taksim'e cami yapımı teklifinin azılı karşıtlarından olan Erdal İnönü, terör örgütü PKK'nın elini güçlendiren açıklamalarıyla da dikkat çekti. İnönü, teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın idamının tartışıldığı 2001 yılında "ölüm cezasının kaldırılmasını isteyen" ilk isimlerden oldu.


KONGRE GEL BAŞKANI'NI MECLİS'E SOKAN İSİM

Terör örgütü PKK'nın lider kadrosunu TBMM'ye sokan da Erdal İnönü'ydü. 1991’de Erdal İnönü'nün Genel Başkanı olduğu SHP'nin HEP ile yaptığı ittifak çatısı altında TBMM'ye giren milletvekillerinden Zübeyir Aydar, bugün terör örgütü PKK/Kongre-Gel'in Genel Başkanı. İnönü'nün desteğiyle milletvekili seçilen Leyla Zana da TBMM kürsüsünde o dönemde PKK şovu yapmıştı.

[B][CENTER]

Hüdaverdi 06-09-2008 19:15

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
NTV yoksa Hürriyet olmaya mı çalışıyor?

Yıllardır medya sektöründe çalışan bir medya mensubu olarak sürekli haber yayınlarını takip etmek, gazetelerde yazarlar olaylara nasıl yaklaşıyor diye analiz etmek, toplumun verdiği mesaja kulak kabartmak gerekiyor.

Ancak böyle olursa haberin güncelliğini yakalayabilir ve yorumlarınızı daha sağlıklı bir zemine oturtabilirsiniz.

Aksi durumda kendi dünyasında tek başına top oynamaya çalışan bir yalnız adam olursunuz.

Ben de mesleğe ilk başladığım günden bu yana değer verdiğim ve habercilikte kıdemli kabul ettiğim gazetecileri ve televizyonları, radyoları, gazeteleri çok sık takip ederim.

Bu meslek hayatımın her anında böyle olmuştur.

Böylece hem kendi habercilik yöntemimi ve kariyerimi geliştirme şansı yakaladım. Hem de hangi basın yayın organı bu süreçte nasıl bir yörünge kayması yaşadı bunu tespit etme şansım oldu.

Bu süreçte benim en çok dikkatimi çeken şey NTV ‘de gördüğüm yörünge kaymasıydı. İlk kurulduğu dönemde çok güzel gidiyordu. Demokratik kalemler sağduyulu isimler NTV ekranında boy gösteriyor ve televizyon haberciliğinde bir çığır açılıyordu.

Ancak son dönemde çok tuhaf haller oldu NTV’ye. Özellikle 27 Nisan e-muhtırasından sonra kanal darbe kafalıların istilasına uğradı.

Hangi tartışmayı açsak ne söyleyeceği belli olan kişilikler orda. Konu başörtüsü misafirlere bir göz atalım.

ÇYDD Başkanı Türkan SAYLAN, Cumhuriyet mitinglerini tertipleyip kapağı CHP sıralarından Meclise atan Nur Serter, rektörlüğü özgürlüğe değişen Süheyl Batum vs. Şimdi böyle bir konuda hangi sonuç çıkar bunu bilmek için kâhin olmaya gerek yok…

Son örnekse Can Dündar’ın “Neden” isimli programı…

Can Dündar maalesef son dönemde kendine yeni bir mahalle bulmuş gibi davranıyor ve bir kesimin sözcülünü yapmaya devam ediyor. Konu Türkiye Malezya olur mu? Ekranda bir Fransız sosyolog… Oliver ROY… Can Dündar bastırıyor Malezya olur muyuz? Âlemin Fransızı ben sizi çok iyi tanıyorum böyle bir şey söz konusu olamaz bu örnek yanlış dedikçe bizim Dündar ama ile başlayan cümlelerle adamı sıkıştırıyor. İstediğini alamıyor ve adamı yayından gönderince sanki sosyolog kabul etmiş gibi bir hava estirip o buğulu sesiyle izleyenleri etki altına almaya çalışıyor.

Misafirlere bakın. Ertuğrul ÖZKÖK. Anlatmaya gerek yok her gün manşetten başka bir “mahalle baskısı” haberi veren gazetenin yayın yönetmeni… Aaa yine aynı isim Türkan Saylan…

Artık NTV farklılıklara saygılı bir yayın anlayışını bırakmış gibi davranıyor. Kim başörtüsüne, iktidara, muhafazakâr insanlara daha çok muhalifse onu yayına alıyorlar. Ben de derin bir hayal kırıklığına sebep oldu televizyon.

Gazetelerde bu işi Hürriyet götürüyor televizyondaki ortağıysa artık NTV…

Hayırlı olsun…


http://www.moralhaber.net/24802_NTV-...calisiyor-.htm

Hüdaverdi 06-09-2008 19:19

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Hürriyet'in İSLAM ALERJİSİ

http://img74.imageshack.us/img74/2472/davetjw5.jpg

İstanbul için düşünülen ''metrobüs'' sistemi için oluşan ufak aksaklıkları,İstanbul felç olmuş gibi gösterip,ayrıca belediye başkanı Topbaş'ın inançlarıyla dalga geçen Hürriyet,islam'a karşı nasıl bir alerjisi olduğunu iyice açık etti.


Bugüne kadar hiç çalışmamış belediyelere alışan,Hürriyet gazetesi yönetimi ve okurları,ilk kez karşılaştıkları manzaralar nedeniyle şok oluyor.Çalışan bir belediye'nin hizmetlerinin dışarıya verdiği olağan aksaklıkları büyük felaket gibi gösteriyor.Elbetteki İstanbul'a hizmet edilecek ve bu hizmetler getirilirken birşeylerden de feda etmek zorunda kalacağız.Sonuçta geleceğimizi garanti altına almak adına bir yada iki hafta zorlanmak çokta kötü birşey olmasa gerek.
Buraya kadar yine herşey için normal desekte,Hürriyet asıl bombayı haberin sonunda patlatıyor ve İSLAMLA DALGA GEÇİYOR!
Tüm aksaklıklar olurken,belediye başkanı Umre'de İstanbul için dua ediyormuş.Hiçbir haber niteliği olmayan,tamamen aşağılayıcı,hor gören bir ifade.Ayrıca kimin ne dua ettiğini bilmeden,yorum katmak yalan haberin alasıdır.Sormak gerekir,bu duaları kulakları ile duymuşlar mı?
Bunu mizahi dille eleştiri sanıyorlarsa boşuna kendilerini aldatmasınlar.Yada kendilerine,objektif,tarafsız haberci diye uzaklarından yakınlarından geçmeyen ifadeleri kullanmasınlar.Çünkü olmayan birşeyi olmuş gibi göstermek doğru habercilik değildir.
Burada Hürriyet'in rahatsızlığı da bellidir.Ne İstanbul'un derdi umurundadır,ne de İstanbullu'nun.Burdaki tek sorun,bir belediye başkanının Umreye gitmesidir,dindar olmasıdır..

Hüdaverdi 06-09-2008 19:31

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
AYDIN DOĞAN,VEHBİ KOÇ UN ÖZ VE ÖZ OĞLUDUR...


Yıllar önce Vehbi Koç'un Anadolu'da bir yerde bir oğlu daha olur. Vehbi Koç uzun yıllar bu çocuğu kabul etmez. Soyadını vermeyi asla
düşünmez. Yıllar sonra bir şekilde mecburen kabullenmek zorunda kalır ama ailesinden gizler. Bu kabulleniş Aydın Doğan'ın palazlandığı dönemdir. Yine bir şekilde bir dönem sonra ailesine de söylemek zorundadır artık. Koç ailesi yıkılır, kırılır. Kızları üzüntüden hastalanır.
Rahmi Koç elini işlerden çeker. Aile çok kırgındır. Ama yapılacak bir şey yoktur. Bu yeni kardeşi kabul etmek istemezler, etmezler de. Aydın Doğan istemesine rağmen bu evlatlığı resmen asla belgeleyemez. Vehbi Koç, ailesine söylediğini, maddi destek verdiğini ve bununla yetinmesini söyler. Vehbi Koç ölür ve düşünün bu güne kadar bu kadar siyasetçi, devlet adamı, sanatçı, işadamı öldüğünde yaşanmayan bir ilk yaşanır. Mezardan ceset çalınır.

Aydin Doğan aldırmıştır cesedi. DNA testinde kullandırır ve biraktırır. Artık o çok istediği belge elindedir. Koç ailesi için ikinci bir yıkım olmuştur bu durum, kimseyle paylaşamazlar, susarlar. Koç ailesi için yıkım olan bu durum Aydın Doğan ve ailesi için zaferdir ama buruk bir zafer. Doğan ailesi, Koç ailesine söz vermesine rağmen yine de bilinsin istemektedir ve bilinçli olarak 1-2 kişiye fısıldanmıştır bu durum. Dedikodular alır başını gider. Koç ailesi eli kolu bağlıdır. Manevi anlamda her türlü desteği istemeyerek de olsa Aydın Doğan'a vermektedirler.

Yani kimse sıfırdan zengin olmaz, olamaz!
]
Sıfırdan başla ve Aydın Doğan gibi ol. Ne mümkün!

Ya Vehbi Koç gibi birinin çocuğu olmak lazım ya da kirli işler yapmak.

[SIZE=5]Aslında onun gerçek kimliği Aydın Doğan değil Aydın Koç.

PEKALA AYDIN DOGAN HAKKINDA BUNLARI BILIYOR MUSUNUZ ?

Kelkitli bir toprak ağasının oğlu olan(!) ve çok genç yaşta İstanbul'da zahirecilik ve ecza deposu sahipliğiyle iş hayatına başlayan Aydın Doğan bugünkü yerine nasıl yükselebildi acaba? Bunun cevapları geçmişte gizlidir. İşin gerçeği, Aydın Doğan'ın arkasındaki esas güç Koç Ailesi'dir.

Vehbi Koç'un rahatlıkla kullanabileceği ve dikkat çekmeden rakiplerine çelme takabileceği bir örtüye ihtiyacı vardı, bunu da kendisinin
otomobil bayilerinden birisi olan Doğan'ı önce zengin edip sonra da medya dünyasına sokarak yaptı.

Doğan'in zengin edilmesi operasyonu, diğer otomobil bayilerine üretim kısıtlı diye günde 3 araba gönderilirken Doğan'ın bayisine günde 300 araba gönderilmesiyle yapıldı. Zaten çok büyük olan araç talebini İstanbul'da tek karşılayabilen bayi haline getirilen Doğan kısa
zamanda zenginleşti.

Bunun ardından Milliyet'i o zamanki sahibi Ercüment Karacan'dan almak için teklif yaptı. Bu teklif gazetenin esas gücü Abdi İpekçi ve ekibi tarafindan reddedildi. Bunun sebebi Abdi İpekçi' nin Doğan'ın arkasındaki gücün kim olduğunu bilmesi ve bunun peşinden neyin
geleceğini tahmin etmesiydi. Abdi İpekçi 'nin direnişi yüzünden akamete uğrayan medyayı ele geçirme planı, İpekçi' nin daha sonra
zavallı bir delinin üstlendigi son derece profesyonelce bir suikastla ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşti. Bugüne kadar kendilerini çok solcu görerek İpekçi suikastini "her zamanki şüphelilere" yamayanlar nedense hiçbir zaman bu suikasttan ticari yarar sağlayan odakları göremediler. Ya da görmek istemediler. (Zaten her suikastte aynı şeyleri tekrarlamıyorlar mı?/[COLOR=magenta]

Doğan'ın, Türkiye'nin bir otomotiv üretim üssü olmasını nasıl engellediğini bilir misiniz peki?

Bundan yıllar önce Japon Mazda firması Türkiye'de bir fabrika açmaya niyetlendi. Bize tam bir teknoloji aktarımı yapacak ve bir süre sonra üretimi tamamen bize bırakacaktı. O dönemde Koç'lar tenekeden İtalyan arabalarına kuş isimleri verip bizlere satmakla meşguldü.

Bu proje için Halis Toprak seçildi. Bir Japon heyeti gerekli görüşmeleri yapmak için Türkiye'ye geldi. Bu sırada Doğan'ın ekipleri
haberi almış ve Japonların peşine düşmüştü. Türkiye'de Toprak Holding'in Japonlarla fabrika kuracağı haberini hemen Koç'lara yetiştirdiler. Sonra bir anda Milliyet gazetesinde Toprak Holding'in bir firmasi hakkında vergi yolsuzluğu iddiaları başladı ve devlet göreve davet edildi. Piyasaya da birileri Toprak'ın firmasının zor durumda olduğu haberini yayıyordu. Kısa sürede panikleyen müşteriler alacaklarını hemen isteyince firma cidden krize girdi ve anında görev başına koşan maliye tarafindan el konuldu. Bu olaylardan sonra Toprak Japonlarla ilişkisini kesti ve aynı anda Milliyet'in haberleri de duruverdi. Bizler de tenekeden yapılma arabalara binmeye devam ettik. Japonların ikinci bir girişimi de ünlü bir işadamımızın(Sakıp Sabancı'dan bahsediyor kardeşinin öldürülmesiyle kesilmiştir. BİLENLER BİLİR.

...

Aydın Doğan bu günlerde de Avrupa Birliğiyle ortak olarak Kıbrıs, Amerika ve İsrail'le birlikte de Güneydoğu Anadolu Projesi üzerinde çalışıyor. Bu operasyonlarla ilgili olarak Doğan Vakfı kullanılmakta. Doğan Vakfı bu iş için Washington'da "Hasna" isimli bir dernek kurdu. Bu derneğin internet adresi http://www.hasna.org/"]www.hasna.org[/URL]. Bu derneğin başında Nevzer Gülümser Stacey adında karışık bir şahsiyet bulunuyor.

Derneğin ilk amaci Kıbrıs'ta Avrupa Birliği politikasina uygun bir şekilde iki kesimli ve Rum hâkimiyetine dayalı bir devlet kurmak. Bu
amaçla her ay onlarca Kıbrıs Türk'ü gazeteci ve yazar Amerika'ya gönderilerek burada yağlı-ballı geziler ve Rum tezlerini anlatan
kurslara tabii tutuluyorlar. Derneğin çıkardığı "Hasna Journal" isimli gazete de her sayısında Kıbrıslı Türk milliyetçileri aleyhine türlü karalama ve küfür kampanyaları düzenliyor.
Hasna'nin diğer bir ilgi alanı da GAP bölgesi. Burada sulama projeleri kapsamında İsrail'le işbirliği içinde Kibbutzlar(Kibbutz: İsrail'e özgü bir çeşit çiftlik demektir. Kibbutz'larda İsraillilerin yanı sıra değişik ülkelerden gelen insanlar birlikte çalışarak,üreterek ve tüketerek ortak bir yaşamı paylaşırlar. Gelirleri tarımsal üretime dayanır ve bunun yanında ufak çapta diğer yan gelir kaynakları (fabrika, pansiyon vb) vardır. Elde edilen tüm gelir Kibbutz çalışanları tarafından eşit şekilde paylaşılır. Musevilerin dini günü Şabat (her Cumartesi) dışında haftanın 6 günü çalışılır. Bu oluşumun İsrail devletinin kuruluşunda önemli etkileri olmuştur. açılması ve bölge halkının kendi kendini yönetmesi gibi kapsamlı çalışmalar var. Doğan Vakfı'nın destek olarak avuç dolusu para verdiği bir diğer dernek de Technology for Peace (Barış için teknoloji) kuruluşu. İnternet adresi http://www.tech4peace.org/"]www.tech4peace.org[/URL] olan bu kurumun başında Nöroloji doktoru Yannis Lauris isimli Rum istihbaratıyla ilişkili bir Rum bulunmakta.

Sayın Doğan'ın vakıf ve hayır faaliyeti adına giriştiği işler ne kadar ilginç değil mi? Sayın Doğan'ın ülkemize "geçmişte" yaptığı iyilikler
için 1999 senesinde Devlet Üstün Hizmet Madalyası aldığını göz önüne alırsak, bu son faaliyetleri için de Avrupa'dan "Legion de Honeur" ve Amerika'dan "Medal of Freedom" alacağını da tahmin edebiliriz.

Keyifleri biraz bozduysam kusura bakmayın.

Sevgilerimle,

Serdar Kuru
Araştırmacı Yazar"

İddialar böyle. Bir de Aydın Doğan'ın 10 Eylül 2002 tarihinde Zaman Gazetesi'nden Nuriye Akman'a verdiği röportajdaki açıklamalarına bakalım:

Aydın Doğan: Asıl imparatorluk Koçlar, ben onlarla boy ölçüşemem!

"Aydın Doğan, kendisine yönelik 'imparator' tanımlamasını sevmediğini belirterek, Türkiye’de asıl imparatorluğun Koç Grubu olduğunu söyledi. Doğan, “Ben onlarla boy ölçüşemem. Koçlar’la yarışmam hayalcilik olur.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin iki köklü gazetesi Hürriyet ve Milliyet’in sahibi olan Aydın Doğan, gazetelerini de değerlendirdi. Kendisinin 68 kuşağının değil, 1990’lı yılların solcularından olduğunu belirten Doğan’a göre Milliyet de biraz solda. Hürriyet ise daha çok devlet gazetesi. “Gazete patronu olmanızda Vehbi Koç’un maddi bir katkısı oldu mu?” şeklindeki soruya ise Doğan, şu cevabı verdi: “Vehbi Koç’un damadı İnan Kıraç’la dostluğum sebebiyle yıllarca Milliyet için Vehbi Koç’un dediler. İnan Kıraç’ın Milliyet Gazetesi'ni almamda çok büyük manevi katkıları oldu. Hürriyet’i aldığım dönemde de bankalarından kredi aldım.”

...."

Bir anekdot daha! Doğan Vakfı'nın Türkan Saylan'ın başkanlık yaptığı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile ortak hareket ederek eğitim çalıştayları düzenlediklerini biliyor muydunuz?

Hüdaverdi 06-09-2008 19:34

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
'Kız lisesinde namaz baskısı' haberi de katmerli yalan çıktı

http://img503.imageshack.us/img503/3827/iddiafs1.gif

Amasya'da türban takmaya ve namaz kılmaya zorlanan 4 kız öğrencinin okulu bıraktığı yönündeki haberlerin asılsız olduğu ortaya çıktı. Dün bazı gazetelerin manşetinde yer alan iddia, valilik ve il milli eğitim müdürü tarafından yalanlandı. Anadolu kız meslek lisesine bağlı pansiyonda baskıya maruz kaldıkları ileri sürülen çocuklardan 3'ünün pansiyonda hiç kalmadığı belirlendi. Diğer öğrenci de, dinî faaliyetle suçlanan müdür yardımcısı göreve başlamadan önce pansiyondan ayrılmış. "Dinci baskıya karşı çıkan öğretmenlere nöbet tutturulmuyor." dediği ileri sürülen Türk Eğitim-Sen şube başkanı, böyle bir ifade kullanmadığını açıkladı.

İl Milli Eğitim Müdürü Necati Akkurt'un dün yaptığı yazılı açıklama da çarpıtma olayının vahametini gözler önüne serdi. Öğrenciler H.D., G.D., Ş.Ç. ve Ş.D.'ye, din kültürü dersi öğretmeni Ahmet A. ile kaldıkları pansiyonun müdür vekili Özlem Y. tarafından baskı yapıldığı iddiası üzerine inceleme başlattıklarını anlatan Akkurt, elde ettikleri sonucu şöyle özetledi: "4 öğrenciden H.D., G.D. ve Ş.Ç., okulun pansiyonunda hiç kalmadı. Bu öğrencilerin aileleri Tokat'ın Turhal ilçesinde iş bulduğu için çocuklarının naklini o bölgeye yakın olan Aydınca Lisesi'ne aldılar. Diğer öğrenci Ş.D., 20-27 Eylül tarihleri arasında okulumuz pansiyonunda bir hafta kaldı. Haberde ismi zikredilen okulumuzun pansiyonundan sorumlu müdür yardımcısı Özlem Y. ise 1 Ekim'de göreve başlamıştır. Bu nedenle kız öğrencilere herhangi bir dinî baskı yapmış olması mümkün değildir. Zorlama veya baskı iddiasıyla ilgili olarak bize herhangi bir şikâyet gelmedi. Öğrenciler, veliler veya sendika temsilcisi dilekçe Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesi 9 ve 10. sınıf öğrencileri olan ve yaşları 16 ile 17 arasında değişen H.D., G.D., Ş.Ç. ve Ş.D.'nin, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri Ahmet A. ve kaldıkları pansiyonun müdür vekili Özlem Y. tarafından namaz kılmaları ve kapanmaları yönünde baskı gördükleri iddiası asılsız çıktı.

Konu hakkında yayınlanan haberler üzerine inceleme başlatan İl Milli Eğitim Müdürlüğü, 'dinî baskı' ifadelerinin gerçek dışı olduğunu ortaya çıkardı. Amasya Milli Eğitim Müdürü Necati Akkurt, yaptığı yazılı açıklamada, 4 öğrenciden H.D., G.D. ve Ş.Ç.'nin kız meslek lisesi pansiyonunda hiç kalmadığını belirtti. Dinî baskı iddiasıyla kendilerine şikayet gelmediğinin altını çizen Akkurt, ayrıca pansiyonda erkek öğretmen görevlendirilmediğini hatırlattı. Akkurt, "Okulun kadrosunda bulunan 14 bayan öğretmene belletici olarak görev verilmektedir. Ayrıca yaptığımız denetimlerde pansiyonda başı kapalı çalıştığı öne sürülen müdür yardımcısı Özlem Y.'nin kılık kıyafet yönetmeliğine uygun olarak çalıştığı gözlemlenmektedir." şeklinde konuştu. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Ahmet A., okulda her şeyin şeffaf olduğuna vurgu yaparak, baskı ve zorlamanın söz konusu olmadığını belirtti. Geçen yıl hakkında ortaya atılan iddianın asılsız olduğunun günyüzüne çıkmasına rağmen böyle bir haber yapıldığına dikkat çeken Ahmet A., hakkındaki iddiaların gerçeği yansıtmadığını bildirdi. Yurt müdür yardımcısı Özlem Y. ise habere konu olan öğrencilerden sadece bir tanesinin yurtta kaldığını ve onun da 27 Eylül'de yurttan ayrıldığını söyledi. Toplu namaz ve dini baskı gibi bir durumun söz konusu olmadığını vurgulayan Özlem Y., veliler ile yurtta kalan öğrencilerin bu konuda hiç şikayetçi olmadığını sözlerine ekledi.

http://img384.imageshack.us/img384/9705/davethh0.jpg

'Muhabir, açıklamalarımı çarpıtmış' Türk Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Kamil Terzi, haberde yer alan açıklamanın kesinlikle kendisine ve sendikaya ait olmadığını bildirdi. Kendisine sorulan pansiyonla ilgili bir soru üzerine nöbetler konusunda açıklamada bulunduğunu belirten Terzi, "Açıklamalarım çarpıtılmış." diye konuştu. Öğrenciler ise okullarında kesinlikle bir baskının söz konusu olmadığını söyledi. Daha önce de okulları hakkında benzer haberler yapıldığını ifade eden öğrenciler, bu tür haberlerle okullarının gündeme gelmesinin kendilerini rahatsız ettiğini kaydetti. Lisede öğrenim gören ve pansiyonda kalan 9. sınıf öğrencisi Ö.H., "Okuldan ayrılan arkadaşlarımız okulu beğenmedikleri veya uzak buldukları için bahane uydurmuşlardır. Okulumuzda hiçbir zaman baskı görmedik." dedi.


22.11.2007 zaman gzt

Hüdaverdi 06-09-2008 19:36

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Yine Cumhuriyet yine yalan haber


Kocaeli'nde ilköğretim öğrencilerine yönelik seviye tespit sınavında 'Atatürk ile ilgili hiçbir sorunun bulunmadığı' haberi yalan çıktı. Dün Cumhuriyet Gazetesi'nin manşetten 'Şeriat soruları' başlığıyla verdiği haberde yer alan Kur'an'daki ayet ve surelere ilişkin soruların da Milli Eğitim'in müfredatına uygun olduğu anlaşıldı.
Cumhuriyet'in son dönemde dini konulardaki yalan haber sayısında artış dikkat çekerken gazetenin iddiasının aksine ilköğretim 8. sınıf öğrencileri için yapılan Başarı Değerlendirme Sınavı'nın ilk sorusu Atatürk ile başlıyor ve birçok soru yine Atatürk hakkında. Kitapçıkta ayrıca Atatürk'ü öven şiirler yer alıyor.

Deneme sınavının ilk sorusu şöyle: "Atatürk, yurdu iç ve dış güçlerden kurtarmak için insana şaşkınlık, saygı ve korku verecek insan üstü bir iradeyle çalışmıştır. Savaş sonrasında kendisine, 'Mutlu musunuz?' diye soran bir gazeteciye verdiği cevap ilginçtir: 'Evet mutluyum çünkü başardım.' Bu parçaya konulabilecek en uygun başlık aşağıdakilerden hangisidir?"


Mehmet Güler-Zaman ....25.11.2007

Hüdaverdi 06-09-2008 19:38

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
'Öğrenciler derslere türbanla giriyor' haberi, müfettiş raporu ile yalanlandı

http://content.zaman.com.tr/2007/11/18/turban-yalan.jpg

Diyarbakır Özel Nil İlköğretim Okulu Müdürü Abdullah Dağıstan, mesnetsiz iddialarla okullarının karalanmaya çalışıldığını söyledi.
Diyarbakır'da 'özel okullarda bazı öğrencilerin derslere türban takarak girdiği' yönündeki haberler üzerine Milli Eğitim Bakanlığı'nın görevlendirdiği 4 müfettiş soruşturmayı tamamladı.

Hazırlanan raporda, "Diyarbakır Özel Nil İlköğretim Okulu'nda Kılık Kıyafet Kanunu'na aykırı herhangi bir durumun tespit edilemediği" görüşüne yer verildi.
Müfettişlerin okullarda ikişer grup halinde yaptıkları soruşturmada ayrıca Özel Avrupa Birliği İlköğretim Okulu adının, Milli Eğitim Bakanlığı'na Özel AB İlköğretim Okulu olarak tescil edildiği belirtildi.

Diyarbakır Milli Eğitim Müdürü Mustafa Tekdemir, müfettişlerin hazırladıkları rapor doğrultusunda gerekli işlemlerin yapılacağını söyledi.
Tekdemir, "Okulda öğretmen ve öğrencilerin kılık kıyafeti, türbanlı öğrencilerin derslere girmesi gibi konular için görevlendirilen 4 müfettiş incelemeyi tamamladı.

Dosyada Özel Nil İlköğretim Okulu'nda yasalara aykırı bir durum söz konusu değil. Aynı raporda Özel AB İlköğretim Okulu'nda kılık kıyafete uyulmadığı için disiplin cezası verilmesi talep ediliyor.
Yönetmeliklerimizde öğrenci ve öğretmen kıyafetleri bellidir.
Bunun dışına çıkılması söz konusu değildir." diye konuştu. Diyarbakır Özel Nil İlköğretim Okulu Müdürü Abdullah Dağıstan, mesnetsiz iddialarla okullarının karalanmaya çalışıldığını, düzenlenen raporun yargı sürecinde ellerini güçlendireceğini belirterek, "Yalan haberle ilgili yargı süreci devam ediyor.

Müfettişlerin raporu da mesnetsiz iddialara cevap niteliğinde. Okulumuz milli eğitim sisteminin öngördüğü kurallar ve Atatürk ilke ve inkılapları çerçevesinde eğitimine devam edecektir." dedi.
Sabah ve Vatan Gazetesi'nde 28 Eylül 2007 tarihinde yayınlanan haberde, Özel Avrupa Birliği Okulu ve Özel Nil İlköğretim Okulu'nda öğrencilerin türbanla okula gittiği iddia edilmişti.


http://www.zaman.com.tr/ara.do?author=C4B0736D61696C20417663C4B1"]İsmail Avcı[/URL]18 Kasım 2007, zaman gzt

Hüdaverdi 06-09-2008 19:40

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 

Meğer muhabir, bayan doktora saldırmış


http://img507.imageshack.us/img507/5086/davetbe2.jpg

Dr. Zeynep Oruç, muhabirin kendisini iterek zorla fotoğraf çekmeye çalıştığını söyledi.Cumhuriyet Gazetesi, çarpıtma haberlerine bir yenisini daha ekledi. Gazete, zorla fotoğrafını çekmek isteyen muhabirini engelleyen doktorla ilgili haberi 'Türbanlı doktor muhabirimize saldırdı' başlığıyla yayınladı. Adana'nın Mahfesığmaz Mahallesi'ndeki 80. Yıl Sağlık Ocağı'nda 7 aydır görev yapan Dr. Zeynep Oruç, Cumhuriyet Gazetesi muhabirinin kendisini iterek zorla fotoğrafını çekmeye çalıştığını söyledi. Görev dışında başını örttüğünü ifade eden Dr. Oruç, gazetenin iddia ettiği gibi iş ortamında türban kullanmadığını kaydetti. Cildindeki bir problem nedeniyle sağlık ocağına sevk yaptırmak için gittiğine işaret eden Oruç, başından geçenleri şöyle anlattı: "Sivil kıyafetlerimle odama girdim. Bu sırada eski hastalarımdan birkaçı odama geldi. Ayaküstü hastalarla görüşürken, muhabir (sağlık müdürünün haberi var) diyerek, fotoğraf makinesi ile odama girip, 'Sağlık ocağında başörtülü çalıştığınıza dair iddialar var.' diye sordu. Ben de 'Böyle bir şey yok. Başı açık bir şekilde çalışıyorum. Ama şu anda rahatsızım, o yüzden sivil kıyafetliyim.' cevabını verdim. Sonra fotoğrafımı çekmeye başladı. Elimle engellemek istedim. Beni itekleyerek, ısrarla fotoğrafımı çekmeye çalıştı. Dışarıya çıkarak sevk alıp hastaneye gittim. Muhabir, odama zorla girip beni taciz etti. Hastaları kışkırttı. Şahsi onuruma saldırı yapıldı." Sağlık Ocağı Başhekimi Dr. Kemal Tekkollu, muhabirin gündemin sıcaklığına paralel asparagas haber üretme çabasına girdiğini söyledi. Doktor Oruç'un 7 aydır kurumda görev yaptığını hatırlatan Tekkollu, "Doktor arkadaşlarımız mesai saatlerinde kılık-kıyafet yönetmeliğine uygun hareket ediyor. Mesai dışında kimsenin kılık-kıyafet özgürlüğüne karışacak halimiz yoktur." dedi. Sağlık ocağına muayene için gelen hastalar da Dr. Oruç'un hastanede başörtüsü taktığına şahit olmadıklarını söyledi.

Hüdaverdi 06-09-2008 19:42

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Mini etek saldırısı mı?

Bir cok boyali basin'da mini etekli kiza saldiri diye baslik atilmis.Bu provakör boyali basin uslanmayak !


İki kız öğrenciye yanıcı madde ile saldırıldı. Diğer medya organları kısa etek saldırısı dedi. Fakat AA'dan geçen haber...

Mersin'in Tarsus ilçesinde biri ilköğretim okulu, diğeri lise öğrencisi iki kızın bacağına kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişiler tarafından yanıcı madde döküldü. Bir çok medya organında bu haber, "mini eteğe mahalle baskısı" diye verildi. Peki öyle mi?
http://img507.imageshack.us/img507/1554/davetxj6.jpg
Mersin'de iki öğrencinin başına gelen bu olay diğer medya organlarına ise farklı yansıdı. Verilen haberlerde, iki kız öğrencinin eteklerinin kısa olduğu gerekçesiyle arkalarından gelen birkaç kişi tarafından bacaklarına yanıcı madde döküldüğü iddia edildi. Fakat ilçe emniyet müdürünün [FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]
açıklamasında "mini eteğe" dair bir bilgi yer almadı.[SIZE=2]

ASİT BENZERİ YANICI MADDE

Tarsus İlçe Emniyet Müdürü Halil Tokyürek, konuyla ilgili ayrıntılı bilgi verdi.

Emniyet müdürünün verdiği bilgilere göre saldırıya uğrayan kızlardan biri ilköğretim okulu 6'ıncı sınıf öğrencisi, diğeri ise lise sona gidiyor...
B.Y 13, G.K ise 17 yaşında.

İki kızın bacaklarına Cengiz Topel Caddesi Yıldızlar kavşağı yakınında kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişiler tarafından asit benzeri yanıcı madde atıldı.

KIZLAR EŞKAL VERMİYOR

Tokyürek, okula giden kız çocuklarının çoraplarının yırtılarak, mor leke görmeleri ve acı hissetmeleri üzerine Tarsus Devlet Hastanesi'ne gittiklerini belirterek, ''Kızlar eşkal veremiyor. Şu an olayı kimin ve neden yaptığı araştırılıyor'' dedi.
MOBESE KAMERALARI İNCELENİYOR

Tokyürek, mobese kameralarının da izlendiğini, savcılık tarafından laboratuvara gönderilen yanıcı maddenin ne olduğunun inceleme sonucu anlaşılacağını bildirdi.


Kaynak: http://www.internethaber.com


--------------------------------


'Mini etekli öğrencinin bacağına kezzap' haberleri de yalan çıktı


İlköğretim öğrencisi B.S.Y., mini etek giydiği şeklinde çıkan haberlerin yalan olduğunu söyledi. Mersin'in Tarsus ilçesinde biri ilköğretim okulu, diğeri lise öğrencisi 2 kız öğrencinin üzerine mini etekli oldukları için kezzap atıldığı yönündeki haberlerin yalan olduğu ortaya çıktı.

Tarsus'ta pazartesi günü gerçekleştiği öğrenilen olaylar, dün bir haber ajansı tarafından mini etekle ilişkilendirilerek servise verildi. Ajansın haberine dayanarak kimi internet siteleri de olayı 'mini eteğe mahalle baskısı' şeklinde yansıttı. Ancak habere konu olan kız öğrenciler, mini etek iddialarını yalanlarken, görgü şahidi denilen bayanın da söz konusu olayı hiç görmediği anlaşıldı.

Edinilen bilgiye göre, Atatürk Caddesi üzerinde yürürken yolda bir anda bacağında yanma hisseden Atatürk İlköğretim Okulu öğrencisi 13 yaşındaki B.S.Y. isimli kız öğrenciyi, yakınları hastaneye götürdü. Yapılan kontrolde öğrencinin bacağına yanıcı madde döküldüğü belirlendi. Olayın pazartesi günü meydana geldiğini söyleyen B.S.Y., kendisine laf atma ya da 'Neden mini etekle dolaşıyorsun?' şeklinde bir tepki almadığını anlattı. B.S.Y., "Yapılan haberler yalan. Benim eteğim de zaten uzundu. Nereden uydurmuşlar bu haberi bilmiyorum." dedi.

Yine mini eteği için saldırıya uğradığı söylenen lise son sınıf öğrencisi 17 yaşındaki G.K.'nin de mini etekli olmadığı, üzerinde okul forması bulunduğu belirlendi. G.K.'nin başına gelenlerle ilgili olarak gazetecilere 'görgü şahidi' şeklinde açıklamada bulunan Eda Özbolat isimli bayanın ise olayı hiç görmediği anlaşıldı. Emniyet Çocuk Şube'de ifadesine başvurulan Hukuk Fakültesi öğrencisi Özbolat'ın CHP'li bir milletvekilinin kızı olduğu öne sürüldü. Özbolat'ın, gittiği kuaförde G.K.'nin başına gelenleri duyması üzerine olaya müdahil olduğu öğrenildi. Şırıngalı sapığın bir hemşire ve bir dershanede çalışan iki kişinin daha bacaklarına yanıcı madde attığı belirlendi. Tarsus Emniyet Müdürlüğü MOBESE kameralarından olayla ilgili olarak delil bulmaya çalışırken, sivil polisler sapığı yakalamaya çalışıyor. Tarsus Kaymakamı Abdulhamit Erguvan, Tarsus 70. Yıl Devlet Hastanesi'nde görevli hemşire A.İ.'nin de pantolonuna yakıcı madde atıldığını belirtti. Erguvan, bacağında yanma hisseden A.İ.'nin daha sonra pantolonunda leke gördüğünü, eve gidip üzerini değiştirdikten sonra polise şikâyetçi olduğunu bildirdi. Tarsus İlçe Emniyet Müdürü Halil Tokyürek, iddialarla ilgili inceleme başlatıldığını açıkladı. İki kız öğrencinin bacağına kimliği henüz belirlenemeyen kişilerce yanıcı madde döküldüğünü aktaran Tokyürek, çocukların mor leke görmeleri ve acı hissetmeleri üzerine hastaneye götürüldüklerini kaydetti. Tokyürek, "Kızlar eşkal veremiyor. Şu an olayı kimin ve neden yaptığı araştırılıyor." dedi. Tokyürek, MOBESE kameralarının da izlendiğini, laboratuvara gönderilen yanıcı maddenin ne olduğunun, inceleme sonucu anlaşılacağını bildirdi.

Hüdaverdi 06-09-2008 19:46

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Bir provokasyon daha

Milliyet Gazetesi'nde 'Dairelerin kapısına Allah yazdılar' başlığıyla yer alan habere apartman sakinlerinden tepki geldi. İstanbul'un Bahçelievler Soğanlı Mahallesi Sefakent Sitesi'nde gerçekleşen hadisenin fazla büyütüldüğünü belirten apartman sakinleri, yazının 5 ay önce yazıldığını belirtti.
Olayın neden şimdi gündeme geldiğine anlam veremediklerini söyleyen site yöneticisi Nilgün Hanım, "Yaklaşık 5 ay önce kimliği belirsiz bir kişi apartmanımıza gelerek bu yazıları yazmış. Büyütülecek bir durum yok. Yan sitedeki komşularımızın kapılarına ise yazılar yeni yazılmış. Biri de olayı gazeteye vermiş." dedi.
Sitede daha çok Alevi vatandaşların kapılarına 'Allah' yazıldığını belirten bir site sakini, bazı daire sahiplerinin bu olaydan dolayı tedirgin olduğunu dile getirdi. Apartman sakinleri, yazıların ne amaçla ve kim tarafından yazıldığını göremediklerini, ancak 'Allah' kelimesini silmeye çekindiklerini vurguladı.
Olayın kötü amaçlı ve provokasyon niteliğinde olduğunu belirten İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, "Allah, rastgele her yere yazılmaz. Bu bir hürmetsizliktir. Vatandaşlarımız rahatlıkla yazıları silebilir. Bu tür yazıları yazanlar provokasyon niyetindeler." açıklamasını yaptı.
Ayrıca konuyla ilgili bilgi veren din adamları, kapıların üzerindeki Allah lafzının acemice yazıldığını ve kelime üzerinde pek çok hata yapıldığını dile getirdi.

Hüdaverdi 06-09-2008 19:47

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Hürriyet’ten yine kuyruklu yalan


Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Levent Bilman, emekli büyükelçilere mutad olarak plaket tevdi edilmesinin Bakanlık çalışmaları içinde olduğunu, ancak bu konunun Cumhurbaşkanlığı’na henüz intikal ettirilmediğini ve Cumhurbaşkanlığı’nca yapılmış bir davetin söz konusu olmadığını bildirdi.

Bilman, bir soruya cevaben yaptığı açıklamada, Dışişleri Bakanlığı’nda emekli büyükelçiler ve mensuplarıyla iletişimin güçlendirilmesi yönünde muhtelif çalışmalar yapılmakta olduğunu belirterek, bu bağlamda, emekli büyükelçilere, mutad olduğu üzere plaket tevdi edilmesinin de bu çalışmalar arasında olduğunu bildirdi. Bu çalışmaların halen sürdürüldüğünü belirten Sözcü Bilman, şunları kaydetti: “Bulunulan aşamada, 17 Şubat 2008 tarihli Hürriyet gazetesinde ifade edildiği şekilde, bu konu Cumhurbaşkanlığımıza henüz intikal ettirilmediği gibi, emekli Büyükelçilere plaket tevdii için belirlenmiş bir düzenleme ve Cumhurbaşkanlığınca yapılmış şifahi veya yazılı resmi bir davet söz konusu olmamıştır.”

Zaman

Hüdaverdi 06-09-2008 19:49

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Yalancı Hürriyet mi , Zaman mı?
Demirel dün "türban serbestisiyle" ilgili açıklamalar yaptı. Aynı açıklamayı iki zıt gazete 180 derece farkla verdi. İşte Hürriyet ve Zaman'ın aynı haberi veriş biçimleri.

İŞTE HÜRRİYET'TEKİ HABER
Istırap içindeyim
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, türban serbestisinden sonra dün ilk kez konuştu. Adalet Partisi'nin kuruluşunun 47. yıldönümü dolayısıyla DYP Genel Başkanı Çetin Özaçıkgöz tarafından Güniz Sokak'taki evinde ziyaret edilen Demirel, konuyla ilgili şunları söyledi:

HUZURSUZUZ Toplum huzursuzluğa itilmiştir. Yapılan düzenlemeler sonucu bir ülkede, toplumun bir bölümü huzurluyken diğer bölümünün huzursuz olmasının iyi bir şey değildir. Türkiye'de böylesine bölünen kesimlerin yeniden birbirin anlar, birbirini kabul eder ve birbirine karşı bir zıtlaşmanın içine girmeden yola devam etmesi zaman alacaktır.

HUKUK TEMİZLER

Türkiye açık bir rejime sahiptir. TBMM usul ve nizama uygun olarak anayasayı değiştirdi. Demokratik Cumhuriyet'in laiklik ayağı tartışma içine girmiştir. Anayasa'da değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez olarak nitelenmiş bulunan bu ayağın yandan dolaşarak zedelenmesi şeklinde iddialar vardır. Bu iddiaları temize çıkaracak olan yine ülkenin hukuk sistemidir. Mesele TBMM'nin çıkardığı kanunla bitmiyor, ondan ileride Anayasa Mahkemesi var. Anayasa Mahkemesi'ne gidilmesi söz konusudur. Beklenecektir, mahkeme karar verecektir. Daha önce verdiği kararlar var.

BÖLÜNME YARATILDI

Daha önce de söylediğim gibi hemen hemen Türkiye'de bölünmemiş müessese, bölünmemiş halk kesimi kalmamıştır. Bence ülkenin huzuru bozulmuştur. Bir ülkede baroları, üniversiteler, siyaseti bölmek ve halkı bir evin içinde dahi bölmek suretiyle elde edilecek netice, herhalde sevinilecek bir netice değildir. Başka bir şeyi tartışmaya gerek yok her şey neticesi ile ölçülür. Neticede ülkede huzursuz bir Türkiye yarattınız mı, yaratmadınız mı? Yarattık. Ülkede bölünme yarattınız mı, yaratmadınız mı? Yarattık. 'Huzursuzluk ve bölünmenin önemi yoktur' diyenin alnını karışlarım. Yarattınız, bu hoş bir şey değildir, ıstırap içerisindeyim, fevkalade üzgünüm.

TEHLİKE TEDİRGİNLİĞİ

Cumhuriyet kendisi taşıyacak güce sahiptir. Demokratik, laik Cumhuriyete yönelik bir tehdit olduğunu halkın bir kısmı seziyor ki, kurumları seziyor ki tedirgin oluyor. Bu dahi Türkiye Cumhuriyeti'ni ilelebet taşıyabilme gücünün olduğunun işaretidir. Hiç kimse bugünkü düzeni başka bir düzene çeviremez. 'Bundan sonra ne yaparlar acaba başka şeyleri de birer birer değiştirmek suretiyle rejimi değiştirebilirler mi?' Hayır, onu yapamazlar, kimse yapamaz.

GENÇLERİ KIRDILAR

Türban konusunun ileride kamuda çalışanlar için de gündeme getirilirse, büyük sıkıntılar ve bölünmeler olabilir. Üniversitede okumak Türkiye'de zaman zaman büyük sıkıntılar geçirdi. Türkiye'de 1970'li yıllarda üniversiteler okunamaz hale geldi. Gencecik çocuklarımız birbirlerini kırdılar, geçirdiler. İnşallah o durumlara düşmez Türkiye.

İŞTE ZAMAN'DAKİ HABER

Demirel, rektörleri uyardı: Kanuna karşı çıkılmaz
Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Meclis'in başörtüsü kararına uymayacağını açıklayan rektörleri uyardı: "Kanuna karşı çıkılmaz." Demirel, böyle bir girişimin yanlış olacağını belirterek, 'haklı yollara başvurarak hak arayın' tavsiyesinde bulundu.

Demirel, başörtüsü değişikliğine ise 'ülkeyi böldüğü' gerekçesiyle karşı çıktı. Huzurun bozulduğunu savunurken bu durumun kendisini fevkalede üzdüğünü ve ızdırap duyduğunu kaydetti.
Süleyman Demirel, Adalet Partisi'nin 47'nci kuruluş yıldönümü münasebetiyle DYP Genel Başkanı Çetin Özaçıkgöz ve arkadaşlarını Güniz Sokak'taki evinde kabul etti. Gündemdeki gelişmeleri değerlendiren eski cumhurbaşkanı, bir ülke için en önemli değerin 'birlik, beraberlik' olduğunu vurguladı. İçinde bulunulan zaman diliminin bazı kaygıları ihtiva ettiğini kaydederken, karamsarlık içine girilmemesini istedi. Demirel, bir gazetecinin "Bazı rektörler, başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliklerini uygulamayacaklarını açıkladı." şeklindeki hatırlatması üzerine "Kanunlara karşı çıkılamaz. Böyle bir yola girilmesi yanlış olur." dedi. Demirel, değişikliklerin hukuki ve toplumsal yansımalarıyla ilgili bir soru üzerine de Türkiye'de her şeyin tartışılabileceğini söyledi. Yargının daha önce başörtüsü aleyhine verdiği kararlara atıf yaparken, konuyu hukuk sisteminin temize çıkaracağını kaydetti. Toplumun bölündüğünü ileri süren Demirel, halkın birbirini anlamasının zaman alacağını ifade etti. Demirel, Türkiye'nin açık ve demokratik bir toplum olduğuna işaret ederken, anayasa değişikliklerinin usulüne uygun yapıldığını dile getirdi. Milletin bu sorunu taşıyabileceğine değinen Demirel, rejimin değişmesinin mümkün olmayacağını söyled

Hüdaverdi 06-09-2008 19:53

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
http://img74.imageshack.us/img74/4535/davetwf4.jpg

Doğan grubu gazetelerinden Vatan'ın zorlama yorumlarla yaptığı yalan haberin foyası ortaya çıktı.

Doğan grubuna ait DHA (Doğan Haber Ajansı)Şanlıurfa'dan geçtiği bir haberde TOKİ töreninde haremlik-selamlık uygulandığını iddia ederek,bu iddiasını da tören alanından çektiği fotoğraflarla da ispat etmeye çalışmıştı. Ajansın bu haberini yine aynı grubun gazetelerinden Posta,Gözcü ve Vatan Gazeteleri ile Cumhuriyet gazetesi doğru mu yanlış mı diye herhangi bir araştırmaya gerek duymadan üstelikte fotoğraflar üzerinde yaptıkları zorlama yorumlarla okuyucularına duyurdular.Bu gazetelere göre Şanlıurfa'da TOKİ tarafından yaptırılan 132 konutun kura çekimlerinin yapıldığı salonda kadın ve erkekler ayrı tribünlerde oturmuş ve kura çekimine gelenler arasında ise başı açık bir tek bayan yoktu.

http://img74.imageshack.us/img74/8895/vatanyalanfe5.jpg

Büyük bir habercilik örneği sergilediğini zanneden Vatan Gazetesi'nin bu haberinin yalan olduğu anlaşıldı. İşte gazetenin yaptığı haberin yalan olduğunu ortaya koyan TOKİ açıklaması ve tören alanından çekilen fotoğraflar:

TOKİ AÇIKLAMASI

Toplu Konut İdaresi tarafından Şanlıurfa’da alt gelir grubu için yaptırılan 132 adet konutun bugün gerçekleştirilen kura töreninden sonra bazı internet sitelerinde bir haber ajansı kaynaklı maksatlı ve yanlış haberlere yer verildiği görülmüştür.

Asli görevi “evi olmayan vatandaşlarımızı konut sahibi yapmak” olan TOKİ’nin örnek uygulamalarından olan bir proje için gerçekleştirilen tören başka mecralara kaydırılmış; gerçek dışı, zorlama yorumlarla 132 ailenin mutluluğu gözardı edilmiştir.

Öncelikle TOKİ, törenlerde oturma düzenine karışmamaktadır. Kaldı ki, bir gazeteye ait internet sitesinde konuya ilişkin yer verilen habere ait fotoğraflar da kendi haberlerini yalanlamaktadır. Fotoğraflara dikkatli bakıldığında bayan vatandaşlarımızın içinde erkeklerin de olduğu gayet iyi görülmektedir. Ayrıca İdaremiz görevlileri tarafından çekilen ve internet sitemizde de yer alan fotoğraflarda böyle bir uygulamanın olmadığı açık ve net bir şekilde görülecektir.

İkinci olarak alt gelir grubunda üretilen konutlara ait başvurular ilgili belediyelere yapılmakta ve ekonomik , sosyal açıdan oluşturulan kriterlere göre yapılan değerlendirmelerden sonra kuraya katılacak kişiler yine belediyeler tarafından belirlenmektedir. Bu kriterler içinde kişilerin akrabalık ilişkileri bulunmamaktadır. Buna rağmen, bazı internet sitelerinde iki soyadı verilerek yapılan haberlerle ilgili incelemeler de sürdürülmektedir.

http://img73.imageshack.us/img73/484/davethl9.jpg

Hüdaverdi 06-09-2008 19:54

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Cumhuriyet yine çuvalladı

Pek çok haberi mahkeme tarafından tekzip edilen Cumhuriyet Gazetesi, bir kez daha zor duruma düştü.

Cumhuriyet Gazetesi'nin uydurma ilan ettiği haber kaynağından doğrulandı. Gazete, "50 Alevi Derneği'nin başörtüsü yasağının kalkmasına destek verdiği" haberinin gerçeği yansıtmadığını iddia etmişti. Cumhuriyet Gazetesini zor duruma düşüren cevap, hayâlî olduğu öne sürülen, alevi derneklerinden geldi.

Pek çok haberi mahkeme tarafından tekzip edilen Cumhuriyet Gazetesi, bir kez daha zor duruma düştü.
Zaman Gazetesi "Alevi derneklerinden başörtüsüne destek" başlığıyla bir haber verdi. Habere göre 50 Alevi derneği, toplumun birçok kesimi gibi başörtüsü yasağının kaldırılmasını istiyordu. Alevi dernekleri bu arzularını gerçekleştirmek için büyük bir de organizasyon düzenleyecekti. Hatta bu organizasyona destek sağlamak için MHP lideri Devlet Bahçeli ile görüşülmüş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere diğer siyasilerden de randevu talep edilmişti.

Ancak Cumhuriyet Gazetesi, bugünkü baskısında Zaman Gazetesi'nin haberinin yalan olduğunu iddia etti. İddiasını daha da ileri taşıyan Cumhuriyet, sözü geçen derneklerin uydurmaca ve hayal ürünü olduğunu ileri sürdü.

Cumhuriyet Gazetesi'nin yalanlama haberi bizzat hayal olduğu ileri sürülen dernekler tarafından yalanladı.

Cumhuriyet'e göre ismi geçen derneklere dair en ufak bir resmi kayıt yoktu. Ancak dernek yöneticileri istenmesi halinde kendilerine çok rahat bir şekilde ulaşılabileceğinin altını çizdi.

Alevi dernekleri Cumhuriyet Gazetesini okumak için açtıklarında gördükleri yalan haberle adeta büyük bir şok yaşamışlar. "Belki bir yanlışlık vardır" düşüncesiyle haberi yapan muhabirle görüşmüş, gazetenin yöneticilerine ulaşmaya çalışmışlar.

Durumdan son derece rahatsız olan Alevi dernekleri Cumhuriyet Gazetesi'nden hi değilse bir düzeltme yazısı yayınlamasını istemişler aksi takdirde hukuki yollara müraacat etmek zorunda kalacaklarının da altını çizmişler.

Hüdaverdi 06-09-2008 19:55

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
RTÜK Akşam Gazetesini yalanladı

Akşam Gazetesi'nin manşetten verdiği "RTÜK'ün İçki Nöbeti" haberi RTÜK tarafından yalanlandı. İşte üst kurulun açıklaması...

İşte "İçki Nöbeti” Haberine Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'ndan gönderilen yalanlama:

"Günlük bir gazetenin 19 Şubat 2008 tarihinde (bugün) “RTÜK'ün içki nöbeti” başlığıyla okurlarına sunduğu haber gerçekleri yansıtmamaktadır. Söz konusu haberde Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun yerli dizilerde yer alan alkollü sahneleri saniye saniye tespit ettiği ve bu tespit üzerine RTÜK yasa taslağına “içki içmenin olumlu anlatıldığı” sahnelerin cezalandırılacağına ilişkin hüküm eklendiği öne sürülmüştür. Söz konusu rapordan ayrıntıların verildiği haberde, hangi dizi filmde ne kadar alkol sahnesi bulunduğuna dair süreler ve diyaloglar da yer almıştır.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından hazırlanan yasa taslağı 28 Ocak 2008 tarihinde Bakanlar Kuruluna sunulmuştur. Söz konusu habere konu olan ve taslağa alkolle ilgili yasaklamaların girmesine neden olduğu iddia edilen rapor ise 2006 yılında hazırlanmıştır. Söz konusu rapor, 2006 yılında, o zamanki 178 Alo RTÜK şikayet hattına ve RTÜK web adresine izleyicilerden yerli dizilerle ilgili çok fazla miktarda şikayet gelmesi ve gazetelerde de konuyla ilgili haber ve yorumlar yayımlanması üzerine bir durum tespiti yapılması amacıyla hazırlatılmıştır. Rapor Üst Kurulun gündemine alınmış ve değerlendirilmiştir. Halbuki RTÜK yasa taslağı çok daha sonra hazırlanmış ve Ocak 2008'de Bakanlar Kuruluna sunulmuştur.

Dolayısıyla anılan habere konu olan ve yeniymiş gibi sunulan rapor 2006 yılında tanzim edilmiştir ve yasa taslağıyla ilgili çalışmalarda değerlendirmeye alınmış değildir. Bu gerçek dikkatli okurlar tarafından kolayca anlaşılabilir. Çünkü raporda yer aldığı için habere konu edilen dizi filmlerden üçü (Ihlamurlar Altında, Karınca Yuvası, Yabancı Damat) sona ermiştir. Yine dikkatli okurlar devam eden dizilere ait diyalogların eski bölümlere ait olduğunu hemen fark edeceklerdir. Dolayısıyla gazete, 2006'da hazırlanan bir raporu yeni gibi sunarak okurlarını yanıltmıştır. Kaldı ki, sözü edilen rapor nedeniyle hiçbir diziye alkol sahnelerinden dolayı Üst Kurulca müeyyide uygulanmamıştır.

Öte yandan haberde iddia edildiği gibi Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun dizi filmleri veya herhangi bir program türünü “fişlemesi” söz konusu olamaz. 3984 Sayılı Yasada belirlenen yayın ilkelerine uygunluk açısından yayınları denetleyen Üst Kurul, tüm televizyon kanallarını kapsayan rutin taramalar yapmaktadır. Bu taramalarda genellikle reklam yerleştirme sürelerinin aşılıp aşılmadığı, eğitim ve kültür programlarına yasada belirlenen sürelerde yer verilip verilmediği, şiddet içeren unsurlara yayınlarda ne ölçüde yer verildiği ölçülmektedir. Bazen gelen şikayetlerin konusuna bağlı olarak da taramalar yapılmaktadır. Örneğin 2005 yılında yine şikayetler üzerine bütün yerli dizilerde tütün kullanımını özendiren sahneler taranmış ve pek çok kanala müeyyide uygulanmıştır. Bu çalışmalar rutin taramalar olup, gazetenin iddia ettiği gibi Üst Kurulun programları “fişlemek” gibi bir uygulaması da yoktur.
Yeni yasa taslağıyla ilgili hususlar daha önce de basın ve yayın organlarında haber olarak yer almış ve taslaktakine benzer bir düzenlemenin halen yürürlükte olan Radyo ve Televizyon Yayınlarının Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelikle de hüküm altına alınmış olduğu Üst Kurulca kamuoyuna duyurulmuştur.

Bir olayın haber olması için, öncelikle yeni ve olağandışı olması gerekir. Ayrıca haber olarak sunulan olayın doğru olması şarttır. Haber, 5N, 1K formülüyle özetlenen; ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden ve kim sorularının yanıtlarını eksiksiz olarak taşır. Bu bilgiler ışığında söz konusu gazete haberi değerlendirildiğinde öncelikle habere konu olan olay (rapor hazırlanması) 2006 yılında gerçekleştiğinden, haberin yeni olmadığı söylenebilir. 2006 yılında hazırlanan bir raporla, 2008 yılında Bakanlar Kuruluna sunulan bir yasa taslağı arasında neden sonuç ilişkisi kurulması da, haberi “doğruluk” unsuru açısından sakatlamaktadır. Öte yandan haber metnini 5N, 1K formülüyle irdelediğimizde habere konu olan raporun tarihinin haberde yer almadığı açıkça görülecektir. Raporun tarihi haberde belirtilmiş olsa, olayın yeni olmadığı, dolayısıyla yasa taslağıyla da bir bağlantısının bulunamayacağı ortaya çıkacağından, gazete bu unsuru gizleyerek okurlarını yanıltmayı tercih etmiştir. Üstelik gazete haberi kaynağından doğrulatmak gibi bir sağduyu da göstermemiştir.

Kamuoyunun ve ilgililerin dikkatine sunulur.

09.03.08

Hüdaverdi 06-09-2008 19:56

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Türban dağıtıldı haberi yalan çıktı -VİDEO-

Bir haber ajansının geçtiği, "kız öğrencilere türban dağıtıldı" haberi bazı gazeteler tarafından kullanıldı. Peki olayın aslı neydi?


Denizli'nin Çivril ilçesinde özel bir okulun pansiyonunda kalan kız öğrencilere türban dağıtıldığı yönündeki haberlerin gerçekle yakından uzaktan ilgisi olmadığı anlaşıldı. Haberde Denizli'nin Çivril ilçesi Şevkiye Özel Anadolu Öğretmen Lisesi Kız Öğrenci Pansiyonu'nda öğrencilere türban dağıtıldığı iddia ediliyordu. Habere göre öğrenciler türban takmaya zorlanıyor dahası okul idaresi de buna göz yumuyordu. Üniversitelerde başörtüsü tartışmalarının yapıldığı bu günlerde haber, kaos arayan gazeteleri sevindirdi.

Ancak daha önce yüzlerce haberde olduğu gibi bu da yalan haber çıktı. Aslı astarı olmayan iddialar araştırılarak yetkililer tarafından yalanlandı. Denizli İl Milli Eğitim Müdürü Mahmut Oğuz, öğrencilere türban dağıtıldığı yönündeki haberin, araştırılmadan ve yanlı olarak verildiğini, vatandaşların da yanlış bilgilendirilmesine zemin oluşturulduğunu söyledi.

Her şey ADD'ye üye bir öğretmenin nöbetçi olduğu gece yaşanmıştı. Nöbetçi öğretmen, bir öğrencinin pazardan satın aldığı bir kaç eşarbı, okul idarecilerinden biri dağıtmış gibi tutanak tuttu. ADD'li öğretmen, türban dağıtılma görüntülerinin de güvenlik kamerası kayıtlarından silindiğini iddia etti.

Provokatif bir habere malzeme yapılan öğrencilerin velileri haberi yayınlayan gazeteler hakkında dava açacaklarını söylediler.



05.Mart.2008

Kaynak: http://www.samanyoluhaber.com/haber-93634.html

Hüdaverdi 06-09-2008 20:00

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Show TV'nin KARA ÇARŞAF Yalanı

Görüntülerdeki kız öğrenci: Kesinlikle çarşaf giymedim. Zaten görüntülerin çekildiği gün pantolon giydiğim açıkça görülüyordu...


Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nde "Kara çarşaflı bir öğrencinin derslere girdiği" haberine konu olan kız öğrenci, haberin çarpıtıldığını iddia etti. "Çarşaf giyen" olarak görüntülenen Türk ve Mısır pasaportlu Nadiye İzzet, "Kesinlikle çarşaf giymedim. Zaten görüntülerin çekildiği gün pantolon giydiğim açıkça görülüyordu." dedi.
Türbanın üniversitelerde serbest kalması kararını ilk uygulayan okullar arasında yer alan Karadeniz Teknik Üniversitesi'yle (KTÜ) ilgili bir TV kanalında yayınlanan "Kara çarşaf üniversiteye girdi" başlıklı haberin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı.

Haberde görüntülerine yer verilen KTÜ İşletme Bölümü 2. sınıf öğrencisi; hem Türk hem de Mısır vatandaşı Nadiye İzzet iddiaları yalanladı. Babası Mısırlı annesi Türk olan Nadiye İzzet, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'nde basın toplantısı düzenledi.

Nadiye İzzet, görüntülerin çekildiği gün başına siyah örtü taktığını; aşağıdan da pantolon giydiğini söyledi. Ailesinde çarşaf giyenin bile olmadığını dile getiren İzzet, "Görüntülerde pantolon giydiğim apaçık ortada. Sadece başımı siyah bir örtüyle kapatmıştım. Mısır'da bu taktığıma 'Amira' deniyor. Türkiye'de bunlar hazır satılıyor. Ortada tamamen yanlış anlaşılma var. Eğer böyle istismar edileceğini bilseydim siyah renkli örtüyü takmazdım." dedi.

Bugüne kadar bu tür bir olayla karşılaşmadığını ve karşılaşmak da istemediğini vurgulayan Nadiye İzzet, "Televizyonda yayınlanan görüntüleri ilk olarak arkadaşlarım izledi ve beni haberdar etti. Ben de internetten izledim. Görüntülerle ilgili 'provokasyon' ifadesi ağır olacak; ama bir istismar olduğu kesin. Bu tür püf noktalar seçilip olay farklı boyutlara çekilmek ve genelleme yapılmak isteniyor." ifadelerini kullandı.

Yayınlanan görüntülerle ilgili de açıklamada bulunan İzzet, "O gün iki ayrı öğrencinin cep telefonuyla bizi görüntülediği fark ettim. Ben de bunun üzerine geri çekildim; ama böyle bir olayın başıma geleceğini hiç düşünmedim. Görüntüler çekildiği anda sınıfta ders işleniyordu." dedi.

Nadiye İzzet, "Biliyorsunuz yasanın yürürlüğü girmesiyle KTÜ'de türban serbest bırakıldı. Bu tür haberler türbanın yeniden okulumuzda yasaklanmasına yönelik olarak yapılmış olabilir; ama şu anda ne sınıfımızda ne okulumuzda başörtülü-başörtüsüz kavgası yaşanmıyor." diye konuştu.

İzzet, yayınlanan görüntülerle ilgili gerektiği takdirde hukuksal girişimlerde de bulunacağını kaydetti.

CİHAN


09.Mart.2008 12:19:34
Kaynak: http://samanyoluhaber.com/haber-94095.html

Hüdaverdi 06-09-2008 20:01

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
'Çarşaflı öğrenci', diş tedavisi için üniversiteye gelen vatandaş çıktı

http://img294.imageshack.us/img294/8954/davetlw7.jpg

Selçuk Üniversitesi'nde başörtüsü yasağının yeniden uygulanması sebebiyle yapılan protesto gösterisinde yer alan, çarşafa benzer elbise giyen bayanın Diş Hekimliği Fakültesi'ne tedavi olmak için gelen bir vatandaş olduğu ortaya çıktı.
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, Anayasa'nın ilgili maddelerinde yapılan değişikliğin ardından üniversitelere bir yazı göndererek, kılık kıyafet serbestliği uygulanmasını istemişti. Bu doğrultuda bazı üniversiteler başörtülü öğrencileri derslere almaya başlamış, kimi üniversiteler ise yasakçı tutumlarını sürdürmüştü. Selçuk Üniversitesi de kapılarını başörtülü öğrencilere açan yükseköğrenim kurumları arasında yer almıştı. Ancak YÖK'ün üniversitelere gönderdiği belgeyi genelge kabul eden Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararı vermesinin ardından SÜ'de de yasak geri geldi. Yasağın ardından önceki gün bütün öğrenciler ders başı yaparken, başörtülü öğrenciler kampüse alınmadı. Yaklaşık 70 kişilik öğrenci grubu, yasağı protesto etmek için kampüs önünde toplandı. Bazı basın yayın kuruluşları, yasağı protesto edenler arasında 'kara çarşaflı' bir öğrencinin de bulunduğunu öne sürmüştü. SÜ Rektörlüğü, bir açıklama yaparak, bu haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirtti. SÜ Alaeddin Keykubat Kampüsü'nde görevli koruma güvenlik şefleri Oğuz Ateş ve Halil Çalış'ın hazırladığı tutanakta, söz konusu çarşaflı bayanın öğrenci değil, üniversitenin Diş Hekimliği Fakültesi'nde muayene olmak için gelen Zeliha Bektaş isimli vatandaş olduğu belirtiliyor. Tutanakta, eylem sırasında tramvaydan inen çarşaflı kişinin yapılan kimlik kontrolünde öğrenci olmadığı ve Diş Hekimliği Fakültesi'nde saat 14.30'da randevusunun bulunduğu kaydediliyor.

Konya-zaman gazetesi 19.03.08

Hüdaverdi 06-09-2008 20:08

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
[FONT=Comic Sans MS]Siz “1 yalanın”, 1 günde milyonlarca kişiye ulaştığına tanık oldunuz mu?

Veya 1 yılda 100'lerce yalanın milyonları yanılttığına.

Bir insan, bir başkasına 1 yalan söyler. Ve yalnızca 1 yalan söylemiş olursunuz.
Ama bunu basın yoluyla yaptığında yalan, milyonlara ulaşır. Milyonlarca yalan söylenmiş olur.
Türkiye'de bu işi en iyi beceren gazete “Hürriyet” ..
Hürriyet okurları, bazı haberlerin yalan olduğunu öğreniyorlar mı?

Yalan, muhataba yapılabilecek en büyük saygısızlık. Hürriyet, okuruna bunu sık sık yapıyor. Çoğu haberin yalanlığı en geç bir gün sonra anlaşılıyor. Sağ kesimin gazeteleri (Zaman, Yeni Şafak, Vakit…) Hürriyet'in yalanlarını araştırıp hemen açığa çıkarıyorlar.
utanmadan hala yalan haber yapıyorlar..
Yalanı fark etmeyen kesim Hürriyet okurları.
Bu okurların çoğunluğu “Hürriyet gerilim jeneratörü”yle gerim gerim gerilen ve
ya bugün ya da yarın İran veya Malezya olacağız diye yüreği ağzında bekleyen, oligarşik egemen azınlık.
Bunu, 1 Hürriyet yalanı 2,5 milyon etkin insana toplumun diğer kesimlerine karşı nefret pompalıyor diye de düşünebiliriz.
İnanca saygısızlık temelli, masum dini duygularla alay eden haberler ve yalanlar bunları fark edenleri Hürriyet'ten soğutmuyor değil.
Belki de o nedenle de Hürriyet'in tirajı Türkiye nüfusu 30 yılda 30 milyon artmasına rağmen hiç artmıyor.
Hürriyet, 30 yıl önce de 500 bin satıyordu şimdi de 500 bin civarı satıyor.
Türkiye nüfusu 40 milyondan 70 milyona çıktı, genç nüfus arttı. Üniversiteler çoğaldı. Toplam tiraj o yıllarda 2 milyonsa şimdi 5 milyonu geçti ama Hürriyet, 500 bin istikrarını özenle koruyor!

Amiral Gemisi mi Köpek balığı mı?
Ertuğrul Özkök, Hürriyet'i internette eleştirenleri piranaya benzetmişti. Ona en güzel cevap Umur Talu'dan gelmişti. Talu, pirana ithamına “Ustalardan gazetecilere öğütler” başlığı altında şöyle gönderme yapmıştı:
”Arkadaşlar, mesleğinizi icra ederken asla "pirana" olmayın, ayıptır; ancak yeterince büyükseniz, "köpekbalığı" olabilirsiniz, sevaptır.”
Ve Umur Talu'dan Hürriyet editörlerinin beyin röntgeni:
"Bir haberin yalan çıkması mühim değildir; bir yalanın haber olarak çıkması mühimdir. Daha ziyade buna çalışın!"
Bu mantıkla yayın yapan bir medya kuruluşu için hangi sıfat daha uygun sizce?
Amiral gemisi mi?
Köpekbalığı mı?
Milyonlara ulaşan yalanlarla, yüzlerce insanın hukukunu ayaklar altına almak ve insanların hayatını karartmak acaba hangisiyle sıfatlandırılmalı?
Keşke hukuku katleden “yalan haber cinayetleri” kriminal cinayet belgeselleri gibi seri belgesel film yapılsa...
Böylece Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, eserini daha da gurur duyarak izleyebilir.
Objektif değil ama tuhaftır ki google'da Hürriyet yalan sözcükleri bir arada aratıldığında 1.890.000 sonuç elde ediliyor. Sözcüğün kendi anlamıyla kullanıldığı sayfaları düşsek bile oldukça büyük bir rakam. Diğer gazetelerin tersine Hürriyet, yalanın öznesi olduğundan bu rakam önem kazanıyor.

Size “doktor numunesi” olarak, tahlil etmeniz için yakın dönemden 15 yalan haberi olabildiğince kısaltarak sunuyorum.
Yalan haberleri ve yayınlandığı yerleri özel isimlerle google'da aratarak “sağlamasını” yapabilirsiniz.
en bilinmiş ve en aptalca ( bir tek kendilernin inanabileceği) yalanları:

YALAN 1: Amasya Kız Meslek Lisesi'nde okulun pansiyonunda kalan 4 öğrenci dini baskı gördüklerini için bu okuldan ayrıldılar.

Doğrusu: H.D., G.D., Ş.Ç. ve Ş.D. isimli öğrencilerin 3'ü hiç pansiyonda kalmamış. Diğeri ise 1 hafta pansiyonda kaldıktan sonra köyüne yakın diye başka bir liseye kaydını yaptırmış.
Dini baskı gördükleri iddia edilen. H.D., G.D., Ş.Ç bir yakınlarının yanında kalmışlar ve bu yakınlarının iş sebebiyle Turhal'a taşınması sebebiyle okuldan nakillerini almışlar. Ayrıca haberin aksine hiçbir öğrenci yakınının resmi bir makama şikâyeti olmamış.

YALAN 2: Isparta'da bir öğretmen, öğrencilerine “Atatürk resimli tişört” giydirdi diye soruşturma açıldı.

Doğrusu: Soruşturma; öğretmenin, öğrencileri yönetmeliğe aykırı şekilde okul idaresinden izinsiz olarak şehir dışına Cumhuriyet mitingine götürdüğü için açılmış.

YALAN 3: Abdullah Gül'ün kızının düğününün yapıldığı kongre salonu için “3 bin davetliyi Allah korudu” manşeti yapıldı. Haberde, “düğünün” yapıldığı Kongre ve Gösteri Merkezi'nin taşıyıcı sistemlerinin her an çökebileceği ve Gül'ün binlerce kişinin hayatını tehlikeye attığı da öne sürüldü…

Doğrusu: Yetkililer salonun sağlam olduğunu ve uzun yıllar herhangi bir tehlike söz konusu olmadığını belirttiler. Ayrıca 27 Mayıs 2005 tarihinde aynı salonda düzenlenen geceye Doğan Holding'in 4500 çalışanı ve yakınlarının katıldığı ve “Ney Flames of Passion”ı izledikleri ortaya çıktı.

YALAN 4: AK Partili Kocaeli Milletvekili Muzaffer Baştopçu 29 Ekim kutlamalarına, eşsiz davet edildiği halde, başörtülü eşiyle gelerek kriz çıkardı.

Doğrusu: Hürriyet'in kriz umudu, milletvekilinin eşli davetiyesini basına faks etmesiyle boşa çıktı.:D

YALAN 5: Cumhurbaşkanı Gül, Çankaya Köşkü'nde verdiği, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini de davet ettiği resepsiyona, cumhuriyet mitinglerini düzenleyen derneklerin yöneticilerini davet etmedi.

Doğrusu: İddialar Kanal D'nin canlı yayınında yalanlandı ve Başdanışman Sever, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Şener Eruygur'a 5 Eylül günü için, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan'a ise 7 Eylül günü için davetiye gönderildiğini söyledi. Kanal Türk Ankara Temsilcisi Hulki Cevizoğlu'na da davetiye gönderildiği ortaya çıktı.

YALAN 6: İftar vaktinde Başbakanlık korumaları yerinde yok. Manşet: "İftar Vaktinde Allah'a Emanet"

Doğrusu: Olay, başbakanlık güvenlik kameraları görüntüleriyle saniye saniye yalanladı.

YALAN 7: "Olmaz" denilen imamı müdür yaptılar, başlığıyla “Zonguldak'ta 10 yıldır imamlık yapan 34 yaşındaki Selahattin Çolak, Sağlık Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'nün olumsuz görüş bildirmesine rağmen, aynı bakanlık tarafından Zonguldak İl Sağlık Müdür Yardımcısı olarak atandı.”

Doğrusu: Selahattin Çolak'ın, Zonguldak İl Sağlık Müdürlüğü emrinde memur kadrosunda 31.08.1993 tarihinden beri görev yaptığı ve imamlık yapmadığı tekzip edildi ve ortaya çıktı.

YALAN 8: Manşet: “Ağustos Böceği ile Karınca”. Melih Gökçek, Ankara'yı susuz bıraktı. DSP'li Eskişehir belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen ise çok çalıştı Eskişehir'e baraj yaptı.

Doğrusu: Büyükerşen, baraj değil gölet yapmış. Ayrıca gölet, kano yarışları için yapılmış ve Eskişehir'e su falan verdiği yok. Su verse bile Eskişehir'in yalnızca 29 günlük su ihtiyacını karşılıyor.(Belediyenin kendi beyanı)

YALAN 9: "Töreden kaçtı" ve "Üvey oğlu tecavüz etti" "Sus öldürürüz! dediler" başlıklı bir manşet haber.

Doğrusu: Hürriyet'te yayınlana tekzip:”Haberde anlatılan olayların hiçbiri gerçekleşmemiş, Fadime Sarıtaş'a yönelik maddi, psikolojik veya cinsel bir baskı uygulanmamıştır.”

YILIN YALANI 10: "Konya'da kadın uzman, testis ultrasonu çekmedi"
Uğur Dündar - Mine Özbek imzalı haberde, çoban A.G. testislerinde şiddetli ağrı ve şişlik şikayetiyle Konya Numune Hastanesi'ne gitti. Acilen ultrasona gönderildi. [B]

Tesettürlü kadın radyoloji uzmanı geri çevirdi. Ertesi gün yine ultrason çektirmeye gönderildi. Görevli olan ikinci tesettürlü kadın doktor da geri çevirdi. Başhekimlik devreye girdi. Hemen ameliyata alınan genç, bir testisini kaybetti.

Doğrusu: Olay tamamen yalan. Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, uzun bir süre özür dilemeyi geciktirdi. Haftalar sonra haberin yalan olduğunu beyan edip köşe yazısında iki kadın görevliden özür diledi.(Bu arada milyonlarca Hürriyet okuruna, bir kere daha türbanlı kadınlara nefret pompalandı. Milyonlarca Hürriyet okuru olayın aslını tabi ki öğrenemedi.)

YALAN 11: "Üfürükçü hocanın sözüne kandı, katliam yaptı" Haberde Akın K.'nın üfürükçü hoca ile görüşmek için Muğla'ya gittiği ve üfürükçü hocanın talimatı ile dayısını öldürdüğü iddia ediliyor.

Doğrusu: Cinayetin zanlısı olan ve intihar ettiği için yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Akın K.'nın haberlerin aksine Muğla'ya yalnızca hastaneye gittiği tanıklarca ifade edildi.

YALAN 12: "Çukurova Grubu"nun Digiturk'te vergi usulsüzlüğü yaptığının kesinleştiğini ve grubun 300 milyon YTL ceza ödeyeceği" haberi yapıldı.

Doğrusu: DIGITURK, haberdeki iddiaları yalanladı. Haberlerin Aydın Doğan'ın Türkcell, digitürk ve Futbol Federasyonu Süper Lig Yayın Hakları konularındaki hıncı ve hırsı dolayısıyla yapıldığı açığa çıktı.
YALAN 13: Fatih Çekirge sürmanşetten 'Arka kapıdan gelen ziyaretçi' başlıklı haberde başörtülü olan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünisa Gül'ün GATA'ya 'arka kapıdan' ve 'özel izinle' eşini ziyaret edebildiği iddia edildi.

Doğrusu: Dışişleri Basın Sözcüsü Namık Tan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün hastaneye 'arka kapıdan' alındığı yönündeki haberin doğru olmadığını ve Gül'e yattıkları andan taburcu edilmelerine kadar geçen tedavi süresi boyunca Hayrunnisa Hanım'ın refakat ettiğini ve hastaneye 'arka kapıdan' alınmalarının söz konusu olmadığını açıkladı.

İki numune de zararsız(!) spor asparagası…

YALAN 14: Beşiktaş kampını ziyaret eden Gheorghe Hagi, Antrenör Mircea Lucescu ile hasret giderdi. Yönetici Yıldırım Demirören, Ahmet Kavalcı ve Hüseyin Mican'la sohbet eden Hagi, Lucescu'nun dünyanın en büyük antrenörü olduğunu özellikle belirtti. Sergen için 'Kralım benim...' diyen Hagi şunları söyledi; Sergen geçen yıl attığı gollerle Galatasaray'ı şampiyon yaptı. Bu yıl da Beşiktaş'ı şampiyon yapacaktır...
Doğrusu: Gheorghe Hagi bu haberin yapıldığı tarihte Bosna Hersek-Romanya maçını izlemek için Sarejova'da bulunuyor. Tamamen masabaşı.(Kazım Kanat)

YALAN 15: G.Saraylı bir taraftar kendi kurduğu msbnews adlı sitede "Ronaldinho Fener'e geliyor" diye bir balon haber yaptı. Hürriyet bunu “Ronaldinho Fener'de” spor manşetiyle duyurdu: Habere göre, F.Bahçe, Ronaldinho'ya 56 milyon Euro önermişti. Barcelona Başkanı da transferi doğrulamıştı.

Doğrusu: Takvim gazetesi, yalanı manşet yaparak Hürriyet'le dalga geçti: “Asparagası fena yediler.”

TÜRKİYE'NİN “HÜRRİYET GAZETESİ SORUNU”

Hürriyet, yalan haberleriyle,
cuma namazında Ümraniye'de dükkânların kapandığını e-mailden öğrenip inanan, öyle sanan ve okurlara paranoya üreten Bekir Coşkun gibi bağnaz ve sabit zihinli “bazı yazarlarıyla”
[SIZE=2]“statiko ve egemen güçler iktidarı” için kendini paralayan yayın politikasıyla kim ne derse desin Türkiye'nin en büyük sorunudur. Cumhuriyet de hürriyet i kendine örnek alan sefil !! gazteder.

Hüdaverdi 06-09-2008 20:10

Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
 
Radikal'in 'ılımlı İslam' haberine 3 yalanlama

http://img294.imageshack.us/img294/7313/daveton4.jpg

Radikal'in dün manşetten verdiği 'Denizli'de ılımlı İslam modeli oluşturuluyor' haberini şehrin yöneticileri yalanladı.Radikal gazetesinin, 'Bu gidişata dikkat! Türkiye Denizli olmasın' başlığıyla manşetten verdiği haberdeki olayın çarpıtıldığı ortaya çıktı.

Şehrin yöneticileri ve sivil toplum kuruluşları, haberde yer alan konuların 'çarpıtma' ve 'yalan' olduğunu söyleyerek tepki gösterdi. Haberde, başörtülü olduğu söylenen bir memurdan, lise pansiyonundaki öğrencilere, belediyenin içki ruhsatı vermemesinden okullarda 'yaradılış CD'si, izletilmesine kadar değişik konulardaki ididalara yer verilerek, Denizli'de 'ılımlı İslam modeli'nin kurulduğu ileri sürülüyor. Denizli'de faailiyet gösteren sivil toplum kuruluşları, yaptıkları açıklamayla gazetenin haberine tepki gösterdi. Denizli Valisi Hasan Canpolat da haberde 'Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi'nde çalışan türbanlı memur' olarak anlatılan kişinin özel bir şirketin temizlik görevlisi olduğunu söyledi. Canpolat, "Bu tamamen yalan bir haberdir. Birkaç yıldır pişirilip pişirilip gündeme getirilen şeyler. Birbirinden bağımsız üç dört konuyu üst üste getirip uydurma, düzmece birtakım haberlerle Denizli üzerinden senaryo yazılmasını kabul etmiyoruz." dedi. Haberde, 'Ak Parti'den Milli Eğitime' spotuyla Belediye Başkan Yardımcısı Mahmut Oğuz'un Milli Eğitim Müdürlüğü'ne geçmesine de yer veriliyor. Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci, bu duruma tepki göstererek, şunları söylüyor: "Mahmut Oğuz, Milli Eğitim müdür yardımcılığından belediye başkanlığına gelince hiçbir problem olmuyor da belediye başkanlığından Milli Eğitim'e geçince problem oluyor. Yazıklar olsun bunların siyaset anlayışına." Denizli İl Milli Eğitim Müdürü Mahmut Oğuz da kendi alanlarıyla ilgili iddiaların gerçek dışı olduğunu açıkladı. Lise öğrencilerinin pazardan eşarp aldığını, satıcının da öğrenci olmaları sebebiyle 10 adet verdiğini, bunların okulda dağıtılmasının söz konusu olmadığını bildirdi.

Resul Cengiz, Denizli zaman gazetesi-25 Mart 2008, Salı


All times are GMT +3. The time now is 15:08.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025