![]() |
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
Televizyondaki adamı dinlerken kulaklarıma inanamadım: 1950 öncesini hasretle yâd ediyor, her şeyin çok güzel gittiğini söylüyordu. Oysa 1950 öncesi gerçeği, söylediklerinin tam tersiydi... “CHP önderlerinden birinin çocuğu mu, yoksa bir memur çocuğu mu?” olduğunu düşünmekten kendimi alamadım. Çünkü o dönemi övebilmek için, ya “memur çocuğu” ya da “CHP önderlerinden birinin çocuğu” olmak gerekiyor... Köy çocukları, yeterince beslenememekten dolayı şişen karınlarını tutup kırk yamalı giysileriyle birlikte tüm varlıklarını saklama ihtiyacı içinde ürkek ürkek bakınırken, memur ya da “CHP çocukları” (kısaca), cicilerini savura savura şehir meydanında özgürce oynarlardı. Onları gören, tüm şehri, içindekilerle birlikte babalarının tapulu malı zannederdi. Öylesine şımarık, öylesine umursamaz, öylesine savruktular. Merakımı fısıltıya gömüp, anneme “Kim bunlar?” diye sorduğum gün, kurtlanan barsaklarımı arındırmak için yarı zorla doktora götürüldüğüm gündü. “Ağa çocukları” demişti annem, hafiften iç çekerek. Daha önce sorduğum için “Ağa”nın ne anlama geldiğini biliyordum. “Onlar zengindi, memurdu, mâmurdu, beydi; onlar her şeydi...” Onlar vali idi, kaymakamdı, nahiye müdürüydü, başkandı, şube reisiydi, belediye reisiydi, kumandandı... Biz ise gariban köylülerdik. Köylülerin gayr-i resmi olarak ağaların her türlü çağrısına uyma zorunluluğu vardı. Çağrıya uymayanın başına bin türlü belâ gelirdi. Askerliğinizi yeni yapmış olsanız da, defterinizi dürerler-tekrardan askere gönderirlerdi. Ölümüne çalışıp zar-zor denkleştirerek ödediğiniz vergi borcunuzu tekrar ödemeniz için jandarma destekli tahsildarı kapınıza gönderirler, odanızdan yatağınızı, ahırınızdan dananızı çıkarır, tepenizdeki damın kiremitlerini indirirlerdi: “Vergi borcuna masuben (tahsildar “mahsup” diyemez “masup” derdi) el koyuyorum!” Köylü çaresizlik içinde boyun büker, en fazla da, “Ellerin kırılsın inşallah” diye beddua ederdi. Direnmeniz halinde belayı büyütürler, bu kez, “Hazine arazisi” iddiasıyla atadan kalma toprağınızı elinizden alırlardı. Aç kalırdınız. Ağaya-paşaya direnenleri, en azından bir bahane ile karakola çektirip eşek sudan gelene kadar dövdürürlerdi. Üstelik bu karakol ziyaretlerini her hafta tekrarlatabilirlerdi... Aslına bakarsanız, köylülerin en fakir kesimi (ki çoğunluğu teşkil ediyordu) ağaların imecesine (gönüllü katkılarla topluca yapılan iş) gitmeye gönüllüydü. Neden derseniz, ancak ağaların imecesinde kursaklarına doğru düzgün yemek giriyordu. Ancak ağaların imecesinde karınları tıka basa doyuyordu. “Ağanın imecesinde öyle bolluk vardı ki, makarnayı ekmeksiz yedik” sözü, çocukluğumun atasözlerinden daha yaygın bir sözdü. Kısacası, benim çocukluğumda yalnızca memurlarla Halkçıların (CHP önderleri anlamında) karınları doğru düzgün doyardı. Bazıları ise sözün tam anlamıyla, bir elleri yağda, bir elleri balda yaşarlardı. Halk ise alabildiğine yoksuldu, alabildiğine fakirdi, alabildiğine garibandı; neredeyse bir dilim ekmeğe muhtaçtık. Devir, sözün tüm açılımları itibarıyla “fakr-ı mutlak” devriydi. Şekersizlikte ramazan baklavalarına üzüm pekmezi katılıyor, çay bulabilen bahtiyar, çayını kuru üzümle tatlandırıyordu... “Köylü şeker bulamıyor Paşam” diye arz ettiklerinde, Milli Şef İsmet İnönü’nün şöyle buyurduğu rivayet ediliyordu: “Şeker bulamayan pekmez kullansın!” (“Halk ekmek bulamıyorsa pasta yesin” diyen Fransız Kraliçesi Mary Antoinet miydi?) Pekmezi olmayan ne yapsın peki, ölsün mü?.. Şekersizlikten kim ölmüş ki? Şekersizlikten değil, ama doktorsuzluktan, ilâçsızlıktan ölüyorduk. Köylü sefil, köylü aç, köylü bîilâçtı. çocuklar, beslenme yetersizliğinden dolayı şiş karınlıydı. Çöp bacaklarına ağır gelen şiş karınlarıyla yalpalayarak yürürlerdi. Anadan yarı üryan halde oynar, altı delik çarıklarıyla kar üzerinde yürüyüp izlerini belli ederlerdi. Çarıkların altındaki delik karın üzerine aynen çıkardı. Onlara bakıp mahalle çocuklarının ne yöne gittiğini bulurduk. Bu da bizim oyunumuzdu işte, oyuncağımız filan yoktu ki zaten, başka ne oynayabilirdik... Annelerimizin evlerdeki el tezgâhlarda dokudukları kumaşı denize indirip beyazlatana kadar deniz suyunda yıkar, elbise yerine onu giyerdik. CHP yönetimi sayesinde, takım elbise köylülerin rüyasına bile girmezdi. (Koca köyde tek bir takım elbise varmış, o da köy camiinin oturma odasında asılıymış. İlçeye, daha doğrusu “hükümete” işi düşen onu giyer, huzura öyle çıkarmış). Ezan-Kur’an yasağını (Din eğitimi anlamında), hac yasağını, jandarma-tahsildar korkusunu bu yoksulluğa katın. Ardından da yıkıma terk edilen, kiralanan, hatta satılan camiler listesini ekleyin. Böylece, 1950 öncesi gerçeğine birazcık ulaşmış olursunuz. Yavuz BAHADIROĞLU / VAKİT 23/06/2008 |
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
:'( :'(
|
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
CHP den çok farklı bir manzara beklenemez zaten. Onlar halkı perişanlığa iterken herşey iyi , refah seviyemiz yükseldikçe herşey kötüye gidiyor diye halkı geyelana getirir. Bilindik manzaralar .Ne kadar ilerleme kaydetmiş bir parti öyle değil mi (!)
|
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
İsmetçilik ve türevlerini; kan ağlatan dönemleriyle, bu pisliği bu ülkeye reva görenleri mahşeri vicadanda burada ve mahşer günü ötede görmek isterim.
Hey gidi özlenen günler gelin artık ... eyvallah Nusret, Harika bir yazı. ;) |
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
Ak saçlı paşa zaten 1961 ihtilalinin tek nedeni.O başlatmış,sonra çekilmiş ve kaybolmuş.
Askeri olarak iyiymiş ama siyasi olarak >:( |
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
kemalizim; köylü ağırlıklı bir toplumda köylünün dışlandığı bir memurlar rejimidir >:(
|
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
gerçekten mükemmel bir yazı..zihinlere kazımak lazım bir daha hata yapmamak adına
teşekkürler nusret + |
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
Ben teşekkür ederim arkadaşlar...
Asıl teşekkür Yavuz Hocaya... :-* |
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
Halka tepeden bakarak ne kadar uzak yaşadıklarının örnekleri... Şu anda da öyle değil mi? Demek ki bu zihniyet 60 yıldır yerine sayıp tek bir adım atamamış. Aynı tepeden bakma, aynı aşağılama...
Teşekkürler paylaşım için...(+) |
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
Rica eder, ben teşekkür ederim... :-*
|
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
Dedem hep anlatır ... "Sorgusuz sualsiz gelir ahırımız da ne hayvanımız varsa alır giderlerdi" diye. Onca yıl geçmesine rağmen dedem de hep o günlerde yaşadığı sıkıntıların üzüntüsü var...
Nar'ın da dediği gibi onca yıl geçmesine rağmen bunlar hep aynı ... Halkdan uzak da yaşayan halka tepeden bakan zavallı zihniyetler... Teşekkürler Nusret ... (+1) |
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
Rica eder, ben teşekkür ederim... :-*
|
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
Alıntı:
|
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
Yavuz Bahadıroğlu ha 8)
bayılıyorum bu adama 8) + |
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
Alıntı:
|
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
Bir de demezler mi Ak Parti iktidarı insanları aç bırakıyor diye...
Ne kadar nankör bunlar !! |
CHP’nin çocukları... ( 1950 Öncesinin GErçeklerini Anlatan Mükemmel Bir Yazı...)
muhteşem bir yazı.. o dönemi yaşayan birinin ağzından duymak çok daha güzel. paylaşım için teşekkürler... |
Bunuda güncellemek istedim. Buda çok eskilerden...
|
kalemine sağlık yazanın güzel yazı oLmuş paylaşan arkadaşada tesekkurler.
|
Cahil halkı parmaklarında oynatmışlar ezmişler sindirmişler ,iletişim yok ,okuryazar yok , Halka her istediklerini kabul ettirmişler , Halk öyle çekmişki bunlardan birdaha iktidar yüzü göstermiyor işte . O zaman halka kabul ettirdiklerini şimdi lafını bile edemezler
|
Cumhuriyetin ilk dönemiyle şimdiki dönemi hakıında hiç bir mukayese yapmadan geriye gittik demenin inandırıcılığı yoktur...
1945 yılına kadar Türkiye Cumhuriyetinin okuma yazma oranı Osmanlıdan geriydi. Osmanlının son dönemi daha demokratikti. Ebedi şefin ve Ulusal şefin yetkileri Vahdettin'den daha fazlaydı. Osmanlı Meclis-i Mebusan üyeleri seçimle iş başına geliyordu ama Tek parti döneminin mebusları atamayla seçiliyordu. Özgürlükler kısıtılıydı. Hukuk güdümüylüydü. Egitim, sağlık , ulaştırma alanlarında anlamlı gelişmeler olmamıştı... Halk aç ve sefildi. Halk fakirleşiyordu ama memurlar sürekli zenginleşiyordu. Ekmek karneyle dağıtılırken Cumhuriyetin memurları Cumhuriyet balolalrında keyif çatıyordu. Ekmek azdı ama bira , şarap, sigara fabrikaları açılıyordu. Ekmek yok pasta verelim meselesi yani...(!) Senfoni orkestraları kuruluyordu aç ve sefil halk dinlesin diye...(!) |
Bir de bunlar;köylüyü,işçiyi temsil ediyoruz derler. "Sosyal" demokratız derler. Halbuki bunların demokratlıkları,tek parti dönemi siyaset modeli demokratlığıdır. Bunların siyasal zihniyeti "onlardan" olmayanları dışlamaktır. Bugün ki mevcut siyasi karmaşanın sebebide kendilerini "mevcut rejimin ağaları" olarak nitelendirmeleri. Ama bu ülke kimsenin "ata'sının çiftliği" değil. Bunu şükür ki bu dönem yavaş yavaş anlamaya başladılar,bu yüzden gündem bu kadar sıcak.
|
Güncelleme...
( Ara ara yapıyorum bunu :) ) |
Dedesinin hayatı boyunca hep Anadolu giysileriyle gezdiğini ifade eden Süzer, Âşık Veysel'in o giysilerinden dolayı Ulus'taki görevliler tarafından o bölgeden dışarıya atıldığını söyledi. Süzer, dedesini kıyafetlerin şöyle anlattı “Dedem köylü kıyafeti giyiyordu. Elbiselerin çoğu yamalıydı. Ayakkabı olarak çarık giyiyormuş. Çarığı bile yamalıymış. O dönemin fakirliği ile orantılı elbise giyiyormuş. Ancak o dönemin zabıtaları polisleri onu Ulus'tan atmışlar” dedi.
Aşık Veysele yapılan ayrıcalık (!) :) Oysa Atatürkle görüşecekti ve görüşemez. |
Biz Osmanlı Torunuyuz ?Ya chpliler ?
|
jön türk...
|
50den öncesini özlemek kör bir ideolojik düsüncedir
|
Kurulduğu ilk günden bu yana memleke tek bir faydaları dokunmadı..Göklere çıkardıkları Lozan Muahedesi bir hezimet..1950'ye kadar diktatörlükleri var..Ama kader planında Allah onların üzerine bir çarpı koydu artık..Güz bizim günümüzdür kutlu olsun arkadaşlar!!!
|
Gncllme :)
|
Chp çocuğu olmak benim için hiç olmamaktan daha beterdir...
|
Gncllme :)
|
Köylü şehirlinin ağasıdır derler. Köylüyü şehre almazlar. Olmaz demeyin başımızdaki Chepe ise yapar.
|
Klasik Chp paylaşım için teşekkür ederim.
|
All times are GMT +3. The time now is 10:46. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025