Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Namaz (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=243)
-   -   Selimiye Camii (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=35272)

dildade 07-09-2008 18:56

Selimiye Camii
 
Selimiye'nin Yapım Süreci

Selimiye Camii’nin inşasına başlandığı tarih kesin olarak bilinmemektedir. Ancak Selimiye Camii kapısı üzerinde bulunan cami kitabesinde, inşaasına 1568 (H.976) yılında başlandığı kaydedilmiştir.

Cami inşaatının başlangıç döneminde Edirne kadısına Divan’dan gönderilen 20 Haziran 1568 tarihli emirde, camii inşaatı nedeniyle fiyatları arttıran kereste tüccarlarının, fiyatlarını kontrol etmesi istenilmiştir. Bu belge ile birlikte Selimiye Camii’nin, 20 Haziran 1568 tarihinden sonraki yaz aylarından birinde temel kazısının başlamış olabileceği düşünülebilir.

Dayezade Mustafa Efendinin Risale-i Selimiye adlı eserinde, Sultan Selim, Hicri 976 senesinin Sefer ayının 27. Günü (21 Ağustos 1568) caminin yapımını Mimar Sinan’a havale ettiği ve yerinin seçilmesini emrettiği kaydedilmiştir.
http://img230.imageshack.us/img230/2...resmi28pn0.jpg

Selimiye Camii yapı malzemeleri

Selimiye Camii’nin yapı malzemeleri Edirne ve civarından sağlanmıştır. Camiye malzeme sağlamakla görevli hassa emini Halil'in verdiği bilgilere dayanılarak, Enez'de bazı direklerin ve Fere'deki bir renkli taş ocağı ürünlerinin gönderilmesi için Divan'dan, ilgili kadılıklara emirler gönderilmiştir. Bütün bu çalışmaların 1568 sonbaharında da sürdüğü bu belgelerden anlaşılmaktadır.


dildade 07-09-2008 18:56

Selimiye Camii
 
Selimiye’nin inşası esnasında
II. Selim’in istekleri

Mimar Sinan’a 12 Ağustos 1572 tarihinde gönderilen bir emir ile II. Selim taleplerini şöyle sıralamaktadır.

“ Mimar Başına emir. Gönderdiğin mektupta binanın inşaat durumunu anlatarak ana kemerlerin dördünün kilitlenip dördünün de kilitlenmek üzere olduğunu bildirmişsin. Ayrıca şahnişin kubbesinin ve duvarının süslümü yoksa sade mi olması hakkında arzumu öğrenmek istemişsin. Ben pencerelerin hizasına kadar çini ile kaplanmasını ve pencere üstlerine yine çini ile Fatiha suresinin yazılmasını istiyorum. Bu dediklerimi uygun gördüğün şekilde yaptır.”

Bu emir, Sinan’ın camiinin yapımı esnasında padişahında isteklerini yerine getirirken, kendi özgür iradesinde serbest olduğunu anlatması bakımından önemlidir.

Evliya Çelebi notlarında, Koca Sinan'ın kendi deyişiyle belirttiği tarih 1568 (H.976) bize caminin temelinin atıldığı zaman konusunda bilgi verirken, dört sene süren inşaat sonunda duvarlarının bir kısmının inşa edildiğini, hatta duvarlara kaplanacak zarif çini yazıların konulmasına başlanmak sırası geldiğini de belirtir.

Çoğunluğu Marmara mermeri olan malzeme, döşemelerde, sütun ve başlıklarda, sövelerde (Pencere ve kapı açıtlarının iki yanına yerleştirilen taş veya ağaç dikme), mihrap ve minberde, şebekelerde, korkuluklarda ve çörtenlerde ( Damların yağmur ve kar sularını bina duvarından uzağa akıtmak için kagir yapılarda taştan yapılan dışarı doğru uzanmış oluk) kullanıldığına göre, cami inşaatı 1572'de kubbe kasnağına kadar yükselmiştir. Bu tarihte, sekiz taşıyıcı ayağı bağlayan kemerlerin inşası bitmiştir ve Sinan, Karahisari halifelerinden Molla Hasan'ın caminin hatlarını yazmasını istemiştir. 1572'de, Kayalar köyünden camiye su getirilmesi istenmektedir.

Sinan'ın cami çevresiyle ilgili olarak istediği izinler, Selimiye yapıldığı sırada çevredeki alanın fazla geniş olmadığını gösterir.

1572 (H.980) tarihinde sekiz ana kemerin dördü kilitlenmiş dördü kilitlenmek üzeredir. Aynı tarihte kubbenin inşaatına sıra gelir. Mimar Sinan'ın fikrince caminin harimindeki şadırvanla dört tarafındaki kapıların ve merdiven sahanlarının mermerden ve sofaların döşemeleri kufeki taşından yapılması uygun görülmüştür. 25 Ağustos 1573 tarihli divan yazısında, padişah ne zaman namaz kılacağını sormaktadır. 1573 Ağustos ayından önce kubbenin koyulmuş olduğu düşünülmektedir.

27 Kasım 1574 Cuma günü camiinin açılması için Divandan emir gelse de 7 Aralık 1574 ‘de Sultan II. Selim vefat ettiği tarihten sonra, 982 hicri senesinin son ayının ilk günü (14 Mart 1575) ibadete açılmıştır. Bazı kaynaklarda Selimiye camiinin yapım süresi boyunca 400 kalfa ve 14000 işçi çalıştığını yazmaktadır.

Evliya Çelebi Selimiye Camii için 27760 kese akçe, bazı kaynaklarda 550.000.000 akçe harcandığından bahsetmektedir. 120 akçenin 1 altın para olduğu düşünülürse, camii 4.580.000 altın paraya mâl olduğu söylenebilir.

dildade 07-09-2008 18:57

Selimiye Camii
 
Selimiye Külliyesi ve Birimleri

Selimiye Külliyesi, caminin yanısıra medrese, hamam, türbe, imaret gibi birçok binadan oluşan ve külliye denen yapılar topluluğudur. Mimar Sinan, külliyenin öbür yapılarının boyutlarını küçük tutarak tüm dikkatlerin cami üzerinde toplanmasını sağlamıştır.

Bugün Edirne Müzesi'nin bir bölümünün yer aldığı medreseler, dış avlunun güney kenarının köşelerinde ve caminin kıble duvarının önündedir. Külliyenin son yapısı olan arasta (çarşı), sonradan III. Murad döneminde, Selimiye'ye gelir getirmesi amacıyla vakıf olarak yaptırılmıştır. Arastada karşılıklı iki sıra halinde dizilmiş 124 dükkân vardır.

Selimiye'nin dış avlusu camiyi üç tarafından çevirir. Bu avlular kıble tarafında iki medreseyle sınırlıdır. Bu küçük medreseler girişlerine göre asimetrik planlanmışlardır. Dershaneleri caminin arkasındaki küçük avluya bakar. Sinan'ın birçok medresesinde olduğu gibi, avlularının giriş tarafında oda yoktur. Bu avlular birer bahçe olarak tasarlanmıştır.



Dış avlunun (bahçenin) güneybatı köşesinde bir Muvakkithane (vakit tespiti yapılan) bölümü vardır ki; şimdiki haliyle kullanımdan uzaktır. Yanından çıkan kapıya Muvakkithane kapısı denir.
Dış yapı biçiminin temel sorunu her zaman kubbeden alt yapıya geçişin düzgünlüğü üzerine kuruludur. Sinan bu sorunu, yatay kütleleri birbirine bağlayan düşey yapılarla çözmüştür.Bu düşey yapılar, aynı zamanda dinamik bir kütle tasarımının da araçlarıdır.

Dış bahçede toplam dokuz kapı bulunmaktadır. Ancak bunların en büyük ve en çok kullanılanı batıya açılanıdır. Bu kapıya; eski yıllarda, Alay Kapısı, Kıble yönündeki küçük kapıya Dilenci Kapısı, Doğuda cami haziresine açılan kapıya da Darphane Kapısı denmekteydi.

Hamama yakın kapı, Dar-ül Tedris ve Dar-ül Kurra müderrisleri, öğrencileri ve çalışanlar için sabah namazından önce açılmakta, Taş Odalara yakın kapı talebenin giriş çıkışı ve medrese ihtiyaçları için kullanılmaktaydı.

Avlunun kuzeydoğu yönünde, Türk İslam Eserlerinin Müzesi olarak kullanılan Dar-ül Tedris Medresesi yer almaktadır.

Dış avlunun Arasta’ya bakan yönünde cami duvarında güneş saatleri bulunmaktadır.

Selimiye dış avlusunu, doğu tarafta, iki medrese kuşatır. Toprağı yükseltilmiştir ve bu haliyle bir set gibi adeta özel bir mekan yaratır ki; burası, mezarların bulunduğu bir haziredir. Bunlardan biri III. Ahmet’in 1718 ‘de ölen oğlu Şehzade Selim’e ait türbedir.


dildade 07-09-2008 18:58

Selimiye Camii
 
Medreseler

Selimiye Camii'nin kıble tarafında yer alan iki medresesi vardır. Bunlar ; Dar-ül Hadis,ve Dar-ül Kurra adlarını almaktadırlar. Dar-ül Hadis kuzey tarafta, Dar-ül Kurra güney tarafta, arastanın yanında yer almaktadır.

Evliya Çelebi de Edirne'nin mükemmel medreseleri olduklarından ve devrin en büyük bilginlerinin burada bulunduğundan söz etmektedir.

1569-75 tarihlerinde medreselerde camiyle birlikte yapılmışlardır. Sinan'ın diğer külliyelerindeki medreselere göre sınırlı olarak düzenlenmiş olan buradaki medreselerin orta avlularını basık kemerli revaklar çepeçevre olaşmasına rağmen, medrese odaları yalnız iki yanda yer almakta, dershanelerde odalardan koparılmış bulunmaktadır.

Medreseler bugün oldukça sağlam durumdadır. Edirne İl Yıllığı'nda Darülhadis'in bir süre hapishane olarak kullanıldığı belirtilmektedir, bugün bu kısım Türk İslam eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır.

http://img503.imageshack.us/img503/6...resmi30fd8.jpg
Selimiye Darül Kurrası

Selimiye Dar-ül Kurrası tek kubbeli, iki göz revaklı basit bir yapıdır. En kayda değer özelliği camiin önünde ve çarşı kitlesi içinde kaybolmasını önlemek için fevkani yapılarak kubbesinin medrese ve Dar-ül Hadîs dershaneleri kubbeleriyle aynı düzeye yükseltilmiş olmasıdır.

Bu yüzden Dar-ül Kurra' nın revakına bir döner merdivenle çıkılır. İki yanı kapalı, üst örtüsü ayna tonozlu revakın çifte kemerleri içte tek mermer sütuna, dışta duvarlara oturur. Tuğla hatıllı taş duvarlar dershanenin beden duvarlarında da sürer ve her iki bölümde de profilli saçaklarla bitirilir. Onaltı köşeli alçak ve sağır bir kasnakla kuşaklanan kurşun kaplı kubbe içeride tromplara biner. Dar-ül Kurra'nın kubbesi,medrese ve Dar-ül Hadîsin hafifçe sivri dershane kubbelerinden farklı olarak yarım küre biçiminde yapılmıştır.

Sinan yapısı Dar-ül Kurra'ların sayısı az, bu yapı türü konusunda genellemeler yapmak zordur. Ancak, Selimiye Dar-ül Kurra'sının tek kubbeli ve fevkani kuruluşu Sinan'ın daha önce incelediğimiz iki külliyesindeki mimarî düzenlemeye uygundur.

İstanbul Süleymaniye ve Lüleburgaz Sokollu külliyelerinde Dar-ül Kurra camiin kıble yönünde uzunlamasına ekseni noktalayan yapıdır. Oysa Selimiye'de medreseler camiin doğu ve batısına konmayarak güneyine alınmış, Dar-ül Kurra camiin kapalı ve açık bölümlerinin merkezinden geçen enlemesine eksen üzerine yerleştirilerek değişik bir kitle düzenlemesine gidilmiştir.


dildade 07-09-2008 18:59

Selimiye Camii
 
Sübyan Mektebi





Selimiye Camii'nin güneyinde, arastanın Selimiye meydanına açılan orta kapısının doğu bitişiğinde yer almaktadır.

Güney yönünden, arasta orta kapısının sağından merdivenle çıkılan iki gözlü giriş kısmı iki aynalı tonozla geçilmiştir, bu tonozlar yanlarda duvarlar, ortada ise kemerler ve bir kolonla taşınmaktadır. Giriş kapısı merdivenin çıkış aksında ön cephenin solundadır. Kapının sağ tarafındaki tek pencerede cepheyi dengelemektedir. Yapının iç kısmı tek kubbeli bir mekândan oluşmaktadır.

Dış kapı üstü iki renkli mermerle geçilmiştir ve sade bordürlüdür, ahşap kapısı yenilenmiştir. Giriş kısmının duvarlarında bir sıra taş, iki sıra tuğla örgü görülmektedir, kemer başlangıç hizalarında tuğla sıraları artarak hatıl görevini üstlenmişlerdir.

İç mekândaki kubbe dört köşeden eksetralarla duvara bağlanmıştır. Giriş cephesi ve doğu cephesi duvarı dışındaki diğer duvarların içlerinde nişler vardır ve bugün kütüphane olması nedeniyle kitap rafı olarak kullanılmaktadır. Girişin karşısındaki arastaya bitişik kuzey duvarında iki nişin orta aksında yaşmaklı bir ocak bulunmaktadır. Doğu tarafındaki cephesinde iki pencerenin üstünde birer kafa penceresi ve orta akslarında da Mihrap nişi bulunmaktadır. Pencere söveleri kesme taştandır. Yer döşemesinde altıgen taş kaplamalar kullanılmıştır.
Kubbede yalnızca göbekte bezeme vardır, burada bitkisel motifler kullanılmıştır ve göbek etrafı tığlarla çevrelenmiştir. Doğu cephesindeki pencere üstlerinde ise vitray kullanılmıştır. Kapı ve duvar nişi üzerleri geometrik ve bitkisel motifli bezemelerle kaplanmıştır.

1952'de yapı, Selimiye Çocuk Kütüphanesi olarak onarılarak kullanıma açılmıştır. 1968 yılına kadar Edirne'nin tek çocuk kütüphanesi olarak kalmıştır. Kütüphane, orta öğrenime kadar faydalı olacak şekilde düzenlenmiştir. Bugün oldukça iyi durumdadır. Yapının bodrumu da kütüphanenin deposu olarak kullanılmaktadır.



dildade 07-09-2008 18:59

Selimiye Camii
 
Selimiye Arastası

Sultan III. Murad tarafından Selimiye Camii'ne gelir getirmesi amacıyla yaptırıldı..

Selimiye külliyesine gelir sağlamak amacıyla yaptırılan kapalı arasta cami dış avlusunun batı duvarı önünde bir baştan öbürüne uzayan yaklaşık 225 metre uzunluğundaki ana kol ile buna dik kısa bir koldan meydana gelir. İçinde 120 dükkan barındıran çarşının 4 kapısı bulunur. Kısa kol caminin şadırvan avlusunun yan kapıları ekseni üzerinde düzenlenmiş kolların kesiştiği yer gayet süslü bir dua kubbesiyle belirtilmiş, yüksek kasnaklı dua kubbesinin doğusundaki dört sahanlıklı merdivenle de cami avlusunun arasta ile bağlantı sağlanmıştır

http://img230.imageshack.us/img230/7...resmi32le2.jpg
Cami avlusuna geçit veren küçük kapıdan başka Selimiye arastasının üç kapısı daha vardır. Bunlar uzun ve kısa kolların uçlarında bulunur ve kuzey, güney ve batı doğrultusunda dua kubbesine üç yandan saplanan tonozlarla örtülü yollara açılır. Yollar beşik tonozların yanlarına konulan yüksek pencerelerle aydınlanır. Fakat yolların iki yanına sıralanan toplam 73 dükkanın dış cephelerinde pencere bulunmaz. Bugün bu sağır duvarlar çıplak durduklarından dükkanlara pencere konulmamış olması yadırganabilir. Ne var ki külliyenin batı cephesinin şimdiki gibi açık olmadığı bilinmektedir.

dildade 07-09-2008 19:01

Selimiye Camii
 
Türk-İslam tarihinin en ihtişamlı yapısı: Selimiye Camii


Beş asıra yaklaşan geçmişiyle zamana meydan okuyan, dimdik ayakta duran heybetiyle insanı kendine hayran bırakan, teknik özelliklerindeki üstünlük ve ayrıcalıklarla Osmanlı mimarisini göklere çıkaran, şehir siluetindeki hakimiyetini açıkça belli eden ihtişamıyla herkesi büyüleyen Selimiye, Osmanlı Saltanatı'nın Edirne'ye en büyük armağanı olarak kubbesinden minarelerine, süslemelerinden akustiğine kadar eşsiz bir değer...

Mimar Sinan‘ın 80 yaşında yarattığı ve “ustalık eserim“ diye nitelediği yapıt olan Selimiye Camii, Osmanlı-Türk mimarlık tarihinin olduğu kadar, dünya mimarlık tarihinin de baş yapıtları arasında gösterilmektedir.

http://img230.imageshack.us/img230/8...resmi33vv5.jpg
Selimiye Camii neden
İstanbul’a değil de Edirne’ye yapıldı?

Evliya Çelebinin aktardığı, Sultan II. Selim’in, Selimiye camiini Edirne’de yaptırmasını peygamberimizi rüyasında görmüş olmasına bağlanması, en çok bilinen ve kabul edilen görüştür. Evliya Çelebi Seyahatname adlı eserinde bu konuyu şöyle aktarmaktadır:
“Sultan II. Selim niçin İstanbul’da bu camiyi inşa ettirmediler diye sorarlarsa, bir gece Sultan Selim Üsküdar tarafında Fenerbahçe’de bulunan köşkte, rüyasında peygamber efendimizi görmüş ve ondan “ Ya Selim, Kıbrıs’ı fethedersem ganimetlerden payıma düşenden bir camii inşa edeyim demiştin. Şimdi Cenab-ı Allah sana Kıbrıs’ı nasip etti. Niçin vefa edip geri kalan ömrünü hayır ve iyilikler yolunda geçirmezsin. Tez Kıbrıs’taki Magosa kalesinden alınan ganimeti Vezir Mustafa paşadan talep edip benim korumamda olan Sedd-i İslam Edirne’de camii inşa et “

Ancak bilindiği gibi Kıbrıs, 1571 yılında fethedilmiş, Selimiye camiinin yapım süreci ise 1568/69 yıllarında başlamıştır. Evliya Çelebinin ise doğruluğu şüpheli bu bilgiyi bu şekilde aktarmasını, Selimiye gibi bir abide eserden etkilenmesinden veya diğer etkilenen insanların ona abartılı aktarmalarından kaynaklandığı düşünülebilir.


Evliya Çelebinin bu görüşüne karşın, Selimiye külliyesinin Edirne’ye yapılmasının sebepleri ile ilgili çeşitli görüşler bulunmaktadır:

1- İstanbul sur içindeki egemen olan noktalarda daha önce yaptırılan Ayasofya Bayezid, Süleymaniye, Şehzade ve Fatih camileri bulunması ve bu camilerin tümünün şehre hakim noktalara inşa edilmiş, bölgede başyapıt için gerekli bir mekan bulunmaması ileri sürülebilir. Bunun yanında Sur içinde bulunan bu bölgede 15 yıl önce bir diğer başyapıt Süleymaniye cami ve külliyesinin yapılması işlev ve ihtiyaç anlamında gerek olmadığını akla getirebilir.

2- Anadolu’dan Rumeli’ye aktarılan Türk nüfusu Balkanların bir çok yerinde bulunmasına rağmen, Avrupa’da kesin olarak Türkleşmiş coğrafi alan sınırı Edirne dolaylarından geçmekteydi ve Edirne bu bölgenin merkezi olarak görülmekteydi. Edirne’nin daha önce başkentliği üstlenmesi ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde ki batı seferlerinin askeri merkezi olması, Edirne’yi Osmanlı’nın gözünde geçmiş bir başkenti olarak önemli kılıyordu. Buraya yapılacak abidevi eser, mevcudiyeti süresince bu toprakların Osmanlı ve Türk kalmasını sağlayacaktı. Nitekim 19. ve 20. yüzyıllardaki işgallerde Ruslar, Bulgarlar ve Yunanlılar bu abidevi eseri yok etme cesaretini gösterememiş ve Selimiye, Edirne’nin bir Türk şehri olduğunun en büyük kanıtı olmuştur.

3- Sultan II. Selim, babası Kanuni Sultan Süleyman ve diğer saray halkı ile beraber Edirne sarayında bulunması ve hatta Kanuni Sultan Süleyman batı seferlerine çıktığında Edirne kentinin koruyucusu (kaim-makam) olarak bırakılması, onun gözünde Edirne’nin önemini maddi ve manevi boyutlarıyla anlamlı kılmış olmalıdır. Nitekim Mimar Sinan’ın ağzından yazıldığı düşünülen Tezkiretü’l Bünyan ( Yapılar Kitabı) adlı eserde “ Sultan Selim Han hazretleri, saadetle devlet tahtına oturduktan sonra Edirne şehrine son derece sevgisi ve şefkati olduğundan burada, zamanda benzeri olmayan bir camii yapılmasını buyurdular” diye yazmaktadır.

Tüm bu görüşler göstermektedir ki her bir görüşün kendi içinde bir doğruluk payı olmakla beraber tek başına yeterli olmaları pek anlamlı değildir. Akla uygun gelen, Sultan II. Selim’in tüm bu görüşler ve diğer başka nedenler gözden geçirildikten sonra Selimiye camiinin Edirne’de yapılması için karar vermesini sağlamış olduğu söylenebilir.


dildade 07-09-2008 19:01

Selimiye Camii
 
Selimiye'ye giden yol

Mimar Sinan'ın, Sultan II. Selim'in buyruğu ile Edirne'de inşa ettiği Selimiye Camii, yapı biçimi açısından Edirne Üç Şerefeli Camiye oldukça benzer. Sinan'ın Selimiye'den önce yaptığı her yapıda, Selimiye'den bir parça bulmak mümkündür. Mimar Koca Sinan'ın plan açısından getirdiği yenilikler ise Süleymaniye'den sonra değişmiştir. Bu değişiklik altıgen veya sekizgen çardaklı şema düzeninin uygulamaları olarak görülmektedir.

Sinan, Selimiye camiinden önce Silivrikapı'da 1551 tarihli Hadım İbrahim Paşa camiinde ve 1555-1560 tarihleri arasındaki Rüstem Paşa camiinde sekiz köşeli kaide üzerine oturan kubbe şeklini de denemişti. Böylece Sinan büyük pratik araştırmalarla camiler için kendine en ideal görünen âbide fikrini iyice hazırlayıp geliştirdikten sonra Edirne'de son ve en büyük şaheseri Selimiye'nin inşasına başlamıştır.

II.Selim, Selimiye'nin bittiğini göremedi

Dönemin padişahı II. Selim tarafından Edirne'de inşa ettirilen bu anıtsal yapı, 1568-1575 yılları arasında yapılmıştır. Selimiye Camii'nin inşasına başlandığı tarih kesin olarak bilinmemekle birlikte, camii kapısı üzerinde bulunan kitabede H. 976 (1568) yılı yazmaktadır. 27 Kasım 1574 Cuma günü Camii'nin açılması için Divandan emir gelmiş olsa da 7 Aralık 1574 'de Sultan II. Selim vefat ettiği tarihten sonra, 982 hicri senesinin son ayının (Zilhicce) ilk günü (14 Mart 1575) ibadete açılmıştır. Selimiye'nin inşa fermanını yazan II. Selim, ne yazık ki ömrü vefa etmediği için Selimiye Camii'nin açılışını görememiştir.


dildade 07-09-2008 19:02

Selimiye Camii
 
Selimiye Camii ve Mimar Sinan

Sinan'ı Mimarbaşı'lığa götüren yol, marangozluktan başlayan, Acemioğlanları' nın Yayabaşılığı' ndan geçen yoldur ki ; bir tasarımcı olarak yetişmesinde, İran ve Irak'tan, Dalmaçya ve Orta Avrupa'ya kadar sayısız ülkeyi gezmesi etkili olmuştur.

Sinan’ın 1568 yılına kadar yaptığı yapılarda Selimiye'den bir parça bulmak olasıdır. Kanuni Türbesi, Topkapı Kara Ahmet Paşa, Edirnekapı Mihrimah Sultan, Rüstem Paşa, Lüleburgaz'da Sokollu camileri , onu Selimiye'ye götüren denemeler olmuştur.

Sinan, Selimiye’ye kadar poligonal çardak kavramını deneyerek gelmiştir. Bu denemeler içerisinde poligonsal çardaklı uygulamalar içinde Kadırga Sokollu daha küçük boyutta altıgenin, Selimiye büyük boyutta sekizgenin zirveleridir. Sekizgen ya da altıgen çardaklı şemalarda çeperlerle çardak ayakları arasındaki ilişkiler, çardak kenarı sayısının kubbe ile altyapı arasındaki geçişe getirdiği kolaylıklar, dış biçimlenmede kubbeye doğru kademeleşmenin biçimsel sorunları ve kompozisyonda kulesel öğelerin etkileri, pencereli duvar ve dış revaklar gibi bütün tasarım sorunları Selimiye'den önce birkaç kez denenmişti.

Merkez kubbeli yapıda mekânsal etkiyi optimuma çıkarmak için, çevre sınırlarını mümkün olduğu kadar orta mekânın sınırlarına yaklaştırmak ve taşıyıcı ayakların boyutlarını minimumda tutmak gibi iki zorunluluk getiriyordu. Sinan bu sorunu poligonal sekizgen çardak ile çözmüştür.

http://img503.imageshack.us/img503/8...resmi35tk6.jpg
Ayasofya’ya kıyasla Selimiye’nin
yapısal üstünlüğü

Ayasofya’nın büyük payanda duvarları, yarım kubbeleri, dışarıda vurgulanmış büyük askı kemerleri, kubbe boyutlarıyla boy ölçüşen öğelerdir. Oysa Selimiye’de bunların yarattığı etki görülmemektedir. Tromplu kubbenin altında sekizgenin vurgulanması bir estetiğin göstergesidir. Sinan, yapının içinde ve dışında payanda öğelerini bir mimarî mekân ve kütle kompozisyonunun estetik öğelerine dönüştürmüştür.
Namaz kılınan seviyede orta mekânı çardak ayaklarına çok yaklaşan duvarlar çevreler. Bunların arkasında yan cephe revakları yerleşmiştir. Caminin dört yan girişi bu revakların artındadır. Bu revakların üstündeki kat yine camii içine açılarak mekânı ikinci katta çevreleyen mahfillere dönüşür. Böylece namaz düzeyinde mekân çeperlere daha yakın yan mahfiller katında daha uzak ve aydınlıktır. Galeri katı üzerinde ise duvarlar yeniden zemin kat duvarları hizasına gelirler. Yan çeperlerin şekli mekânın nefes almasına benzer.

Selimiye’de bu nefesleşme kıble duvarına paralel, enine bir mekanı vurgular. Ayasofya’da bu nefesleşme apside doğru, boyunca bir mekândır. Buda Selimiye’nin tasarımına etkileyici bir özgünlük kazandırır.

Camii içinde çok iyi tasarlanmış mihrap ve mihrap duvarını süsleyen çini kaplama, camii içinde görsel bir odak yaratır.

Sinan, Selimiye’nin yan cephelerinde katlı bir yapı penceresi yaratarak yeteneğini göstermiştir. Pencereleri duvar yüzeylerine değişik ritim ve biçimlerle canlandırmanın en usta tasarımını bu camii de gerçekleştirmiştir.

Selimiye camiinde her taraftan son sınırlarına kadar gerilmiş dengeli mekân şahane bir sükûn halinde olup değişik cazibesiyle her gireni birden sürükler ve bir daha bırakmaz.


Sinan’ın kaleminden Selimiye Camii


"Bütün dünya halkının "Olabilirlik ölçülerinin dışındadır." demelerinin bir nedeni şudur: Ayasofya kubbesi gibi büyük bir kubbe İslam Devleti'nde yapılmamıştır diye, kâfirlerin mimar geçinenleri "Müslümanlara karşı galebemiz vardır." derlerdi. Yanlış görüşlerince, o kadar büyük bir kubbeyi durdurmak son derece zordur. "Benzerini yapmak mümkün olsa yaparlardı." dedikleri, bu zavallının yüreğinde bir ukde olup kalmıştı. Sözü edilen cami binasında çalışıp çabalayarak, ihsan sahibi Allah'ın yardımıyla, Sultan Selim Han'ın zamanında kudret gösterip bu yüce kubbeyi Ayasofya kubbesinden altı zira daha yüksek ve çevresini dört zira daha geniş yaptım."

-"Caminin dört minaresini, kubbenin dört tarafına oturttum. Her birine üçer şerefe yaptım. İki minaresinin üçer merdiveni vardır, çıkanlar birbirini görmezler. İlk merdiven birinci şerefeye, ikinci merdiven ilk iki şerefeye, sonuncu merdivense her üç şerefeye çıkar.

Edirne’de benim camiimden evvel en büyük cami Üç Şerefeli idi. Minaresi azametli ise de kuleye benziyordu, gayet kalındı. Sultan Selim Camiinin minareleri ise hem naziktir, hem de üçer yolları vardır ki, bu kadar ince minarede üç yol yapmanın gayet müşkül olduğunu aklı başında olanlar anlar."


dildade 07-09-2008 19:03

Selimiye Camii
 
Selimiye Camii Kasidesi


Allah yüceltsin nedir bu süslü yer, bu yüce cami
Aksa Camii binası, Ulu Ka'be misali

Temeli Yeryüzünde Allah'ın gücü bu mamur evin
Göğe doğru yükselmiş sanki Tufan'dan kaçar delici

Güzellik suyunu sütun bolunca akıtmak için
Canla başla çalıştı nice aşina taş ve dağ delici

Yüksek kubbesi O'nun çok büyük gökyüzüdür.
Hangi gökten örnek olduğunu anlar ancak bilge kişi

Yapılmadı, yapılamaz yer yüzünde böyle bir kubbe
Yoktur dünyada eşi, olsa olsa gök kubbesi

Asılmış Samanyolu ile kubbesi evrene
Seyredilir içinde dünya, sanki aynadan bir top küresi

Minberin İpek yüzü dünyaya armağan oldu
Kubbe bağlanıp astıklarında atlas ve kadifeleri

Kutsal seslenici tamamlandığını duyunca tarih düşürdü
Yüce kubbe bu anda bağlandı, buldu dengesini

Dört minaresi İslam'ın dört dostunu andırır
O kubbe de ima eder Peygamberler'in dinini

Davudi sesli güzel hafızlar toplanır
Servi ağacının üstüne yuva kurmuş kumrular gibi

Dört minareden daima neva ve pençgah makamıyla
O kubbe de ima eder Peygamberdin dinini

Davudi sesli güzel hafızlar toplanır
Servi ağacının üstüne yuva kurmuş kumlar gibi

Dört minareden daima neva ve pençgah makamıyla
Bülbül gibi bu gül bahçesine davet ederler herkesi

Dört sütunu doğrusu bu İslam evinin dört dileğidir
Dört minare arasında o kubbe bilge yol gösterici

Minare oldu sandılar melekler gök kubbeye
Dokuz kat gökten yüksek olunca minaresi

Halkın gözünü kamaştıran altın alemi
Yansıtır herkese nurlu bir ışık huzmesi

Seher vakti güneş yerine düşse kubbeden ışık
Derler, Hazret-i İsa altın kaplamalı alem gönderdi

Ne zaman ki, kova burcuna yada kutup yıldızına giren
Dünyayı süsleyen güneş görünür kuyusunda Yusuf gibi

Özellikle o ustaların piri mimar ağa Hazretleri için
Bütün dünya der yaptıkları evliya kerameti

Sanatında öyle özen göstermiştir ki,
Mümkün değil asla ifade edilmesi

Ayasofya'nın çizimini Hazret-i Hızır yaptı derler
Sanmayın yapım ustasıdır, bu binaya yetişen de hızır kişi

Minber ve Mahfil yüce ününün adaşı olmuş
Biri dokuz kat gökten yüksek kürsüden yüce diğeri

Açılan kapılarda yazılıdır Fatiha başlığı
O yüce mihrab ise gökkuşağı yerinin gizi

Her köşesi Cennet'in gül bahçesi, ilkbaharın süsü
Müsessel hatları ise onun selsebil ırmağı sanki

Selefinin yadigarı hayırlı halef, Duacı Hasan Yazıcı
Müsenna hatlarla benzersiz bir yazı eyledi

Koyamaz harfine bir nokta dünya bir araya gelse
Muhakkak ki, güzel yazı kurallarını işledi

Onun güzel mihrabı saf yeşil kıvılcımındandır
Safa kaynağıdır dünyayı süsleyen şahı o mahfili

Nice eşsiz usta dökmüş göz nuru
Burda işlenmiş Hatayi, Rumi ve Irak iklimi

Mermerlerinin nakısını görenler sanır güzellikler denizi
Hakk'ın güçlü rüzgarıyla dalgalar çıkmış sanki

Her biri gökkuşağına benzeyen O renkli mermerleri
Allah'ın iyiliklerine eğilmiş, gözyaşı döker gibi

Ondaki kandiller ile küresel aynalar
Cennet bağındaki Tuğba Ağacı'nın sanki yaprak ve meyvesi

Kat kat bağlanmış sırça bir gök kubbede
Dünyayı süsleyen ay ile güneştir, iki altın kandili

Cennete benzer bu gül bağçenin açılmış kapısı
Karşılar, Allah'ın lütfunu ifa etmeye gelen herkesi

Burayı girenler cehennem ateşinden uzak kalırlar şüphesiz
Çünkü bir tek Allah'tır inanıp ima ettikleri

Safa ile Merve hakkı gibi avlusunda tavaf edilir
Şaşmamak gerek, olursa bu yana herkesin kıblesi

Görenin ağzının suyunu akıtıp gönülleri çelen
O eşsiz şadırvan Kevser havuzu sanki

Sanmayın ki mermer sütunlardır caminin içinde dikilenler
Görün temasa için ayakta duran yasemin yüzlü servileri

Avlusundaki kemer kavislerinin her biri sağlam bir yaydır
Şüphesiz sütunlar da yaydaki oklar gibi gerili

Bu resmi seyredip göz atanlar derler
Hayret, emsalsiz olmuş cidden yoktur benzeri

Bu yüksek kubbeli cami Edirne'nin baştacı oldu
Aynı zamanda da Tunca'nın yüzü suyu idi

Edirne halkına bir lutüf kıldı ki mahallinde
İçene sığmaz halkı şaha olan sevgisi

Ağız açık onun vasıflarını anlatmak ne haddine senin
Bilirsin ey gönlü perişan, dere testiye sığmaz ki

Bu binayı burada yaptıran Şah'a dua etmeli
O'nun adelet fermanı kendi adıyla bütünleşti

Anadolu ve İran'ın Şahı kutsal Mekke ve Zemzem'in Bey'i
Ki O'dur ihya eden Aksa Mescidi ile Kabe'yi

Güzel yüzlü ve iyi fikirli Süleyman Han oğlu Selim
Dünya Şahlarının başı, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi

Olgunluk, fazilet, güzellik, iyi huy ve cömertlik adaletle toplandı
Ne güzel tesadüf ki, O'nun dünyasını Allah Mahmur eyledi

Gündüz ve akşam kulaklara ulaşan iyilik kösü
İma eder herkese "İnna fetehna" ayetini

Bayramın alemini görse düşman kaybolur gözden
Tıpkı, gün doğarken belirsizleşen Süha Yıldızı gibi

Döneminde, taşı başına, başını taşa vuran düşmanın
O derece ki, taş taş üstüne koymaya da yetti kudreti

O'nun zamanında süsen dışında kimse iki dilli değildi
Rana çiçeğinden başkası da iki yüzlülük etmezdi

Ne çıkar, kılıcının gücü eğerse hasmının başını
Güneş kılıcına da başlarını eğer sahra bitkileri

Doğunun hükümdarı başına tablo ile altın koyarak gelse
Adalet sayesinde gider doğudan batıya rahat ve güvenli

Ne zaman seyre gelse Şehrin gül bahçeleri huzuruna
Çimenleri andırır yeşil atlası ve gün ışığmdaki işlemeli canfesi

Yüce binayı yapıcı olan Allah sağlam kılsın
O'ndan ancak budur halkın dileği

Ey duacı Sai perişan gönlünün O'dur sen kılan
Gönüller Ka'besi'ni yapan Halil İbrahim gibi

Ulu Ka'be gibi binası yükseklere ulaşsın
Kemaliyle olsun herkes nasip sahibi

O eşsiz yaratıcı hem yapının hem yapanın
Dünya döndükçe dengede tutsun temelini

Cami içinden ibadet ettikçe tanıdık yüzler
Bu temiz ve süslü yer olsun İslam ehlinin mabedi.



dildade 07-09-2008 19:03

Selimiye Camii
 
Evliya Çelebi ve Selimiye


Evliya Çelebi'nin kendine özgü dili ve anlatımıyla Selimiye Camii...i

"...Hz.Peygamberi Selim Han rüyasında görüp camiyi şu kavak meydanında bina eyle'diye caminin temelini ve kıblesini bizzat Hz.Peygamber işaret ettiğinden Edirne şehrinde Selim Han Camii mihrabında dürüst ve eski camiden doğru kıble gah yoktur. 3000 adet kurban kesip temeline başlanmıştır.

Edirne şehrinde geniş bir tepe üzerinde kesme taş ile inşa olunmuş dört köşe bir güzel camidir. Kıble kapısından mihraba varıncaya kadar cami içi uzunlamasına ve genişlemesine 180 ayaktır...Büyük kubbe İstanbul'daki Ayasofya kubbesinden tam altı zira-ı mülki daha derindir. Kubbe çevresi de 14 zira geniştir. Hatta ben yine inanmayarak...ayaklayıp kubbenin çevresini Ayasofya'nınkinden daha fazla buldum. Bütün camilerden yüksek kubbedir fakat biraz yassıcadır.

Selimiye minberinin benzeri yeryüzünde yapılmamıştır. Caminin tam ortasında sütunda üzerinde bina edilmiş dört köşe müezzinler mahfili güzel bir makamdır. Bu mahfilin altındaki şadırvan devamlı akmaktadır...bu büyüklükte havuz bir burada, bir de Bursa’daki Yıldırım Beyazıt Han'ın Ulu Camii’nin içinde vardır. Caminin dört köşe duvarlarında 250 adet cam billur ve necef movan vardır. Her pencerede çeşitli sanat eserleri vardır. Burada bulunan sanatlı avizeler ve çeşitli kıymetli askılar pek pahalıdır. Mübarek gecelerde onikibin adet kandil yakılarak cami aydınlatılırdı.

Selimiye’deki Karahisarı Hasan Çelebinin yazıları meğer İstanbul'daki Süleymaniye Camii’nde ola.. Ama zavallı hattat Hasan Çelebi bu camii kubbesinin tam ortasına ayet yazarken gözünün birine kireç tozu kaçmış “ah gözüm” diye can havliyle yanında hazır olan kap iğinden kalemleri yıkadığı kireçli su ile gözünü yıkayınca öteki gözü de pişip kör olmasına sebep, bu kubbede gösterdiği mahareti olup sanatkarlığı orada son bulmuştur.

Selimiye Caminin avlusu baştanbaşa beyaz mermerdendir. Derinliğine ve genişliğine 180'er ayaktır. Dört tarafında yirmialtı adet çeşitli sütunlar vardır ki çoğu Mora'ya yakın Atina'da 'Temaşalık denilen yerden gelmedir. Kıbrıs adasından ve bazısı Hüdavendigâr sancağındaki Aydıncık adlı kasabadan gelmiştir.Cami avlusunun yan sofaları üzerine dizilmiştir bu sütunların üstünde yirmidört adet yuvarlak kubbeler vardır.

Avlunun üç tarafında on tane sanatlı kapı vardır. Her birinden beşer, altışar basamak merdivenle çıkılır. Ve yine üç tarafında yirmialtı adet pencereleri vardır ki dışarıdaki büyük avluya bakar.

Selimiye minarelerinin kubbeye olan uzaklıkları hep aynıdır. Minarelerden iki yan kapıları dibindeki iki minare üçer yolludur. Kıble duvarı köşelerinde olan minarelerin ikisi birer yolludur dört minare üçer şerefeden oniki tabaka eder. Bu da II.Selim Han'ın XII. Osmanlı Padişahı olduğuna işarettir. Dördüne de ikiyüzotuzar basamaklı merdivenler ile çıkılır.

Edirne şehrine girmek için dört taraftan dört tane büyük cadde vardır. Hangisinden Edirne'ye girsen Selimiye Camii’nin dört minaresini iki ve şerefesini de altı görürsün."

dildade 07-09-2008 19:04

Selimiye Camii
 
Selimiye Camii’nin Mimari Yapısı


Mimar Koca Sinan Selimiye'de, dış yapı biçimine iç mekân tasarımı kadar ağırlık vermiştir.

Selimiye Camii öncesinde Yıldırım Bayezid’in sarayını yaptırdığı Sarıbayır’da, Kavak Meydanı denen düzlükte kurulmuştur. Camii medrese ve Dar-ül Hadis, dört yanı duvarlarla çevrili, 190 x 130 metre boyutlarında büyük dikdörtgen avlunun içine, ortada cami ve güneydeki köşelerde ikiz eğitim yapıları olmak üzere, simetrik bir düzende yerleştirilmiştir.

Çok uzaklardan göze çarpan dört minaresiyle tüm dikkatleri üzerine çeker. Selimiye bu yönüyle, büyük bir mimar olmasından başka Mimar Sinan'ın aynı zamanda şehircilikte de uzman olduğunu gösteren bir eserdir.

http://img503.imageshack.us/img503/4...resmi37sr4.jpg
Külliyesinin 22202 m² alanı ile “Kapladığı yer bakımından en geniş cami” olarak mimarlık tarihine geçen Selimiye Camii, tümüyle 2475 m², iç bölümüyle 1.575 m² alanı kaplar.

Duvarları kesme taştan yapılmıştır. Duvarlarla çevrili bir avlunun ortasında yer alan cami, yaklaşık 40 metre boyunda, 60 metre eninde bir ibadet yeri ile, buna kuzeyden bitişen, hemen hemen aynı ölçülerde bir şadırvanlı avludan oluşur. Bu avlunun çevresi üstü örtülü, önü açık olan ve revak ya da sundurma denen yapılarla çevrilidir.

İbadet yerine bitişik olan revaklar caminin son cemaat yerini oluşturur. Bu revakları örten kubbeler, öbür revakları örtenlerden daha büyük ve yüksektir. Avlunun ortasında 16 köşeli, üzeri açık bir şadırvan vardır.

dildade 07-09-2008 19:05

Selimiye Camii
 
Kubbe


“Bütün dünya halkının "Olabilirlik ölçülerinin dışındadır" demelerinin bir nedeni şudur: Ayasofya kubbesi gibi büyük bir kubbe İslam Devleti'nde yapılmamıştır diye, kâfirlerin mimar geçinenleri "Müslümanlara karşı galebemiz vardır." derlerdi.

Selimiye Camii, yüksekliği 43,25 metre,çapı 31,25 metre olan muazzam kubbesiyle dikkat çeker. Bu büyük kubbe, 6 metre genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan ve fil ayağı denen dev sütunlar üzerine oturur. İki tanesi kıble duvarına bitişik olan fil ayaklarının öteki altı tanesi ikişer ikişer doğu, kuzey ve batı duvarlarının önünde yer alır. Böylece ibadet yerinin içinde tek ve büyük kubbeyle birlikte görkemli bir bütünlük sağlanmıştır.

31,25 metre çapında muazzam kubbenin ağırlığı 2000 ton olup bu ağırlık, payanda kemerler ile karşılanmaktadır. Kubbe üzerindeki kurşunun ağırlığı ise 18 tondur. Bu muazzam eserin kilit taşı ise 5 ton olup, taşın üzerinde beş metrelik altın kaplı alem bulunur. Bir bütün halinde toplanmış olan iç mekân dünya mimarisinde eşi olmayan bir etki ve mana kazanmıştır.

http://img258.imageshack.us/img258/6...resmi09hf3.jpg
Sinan‘ın Anlatımıyla Selimiye Kubbesi

Sai Çelebi tarafından Mimar Sinan’ın ağzından yazıldığı düşünülen eserde Mimar Koca Sinan Selimiye camii kubbesi hakkında aşağıdakileri aktarmakta ve Ayasofya Kubbesi ile kıyaslamaktadır.

"Bütün dünya halkının "Olabilirlik ölçülerinin dışındadır demelerinin bir nedeni şudur: Ayasofya kubbesi gibi büyük bir kubbe İslam Devleti'nde yapılmamıştır diye, kâfirlerin mimar geçinenleri "Müslümanlara karşı galebemiz vardır." derlerdi. Yanlış görüşlerince, o kadar büyük bir kubbeyi durdurmak son derece zordur. "Benzerini yapmak mümkün olsa yaparlardı." dedikleri, bu zavallının yüreğinde bir ukde olup kalmıştı. Sözü edilen cami binasında çalışıp çabalayarak, ihsan sahibi Allah'ın yardımıyla, Sultan Selim Han'ın zamanında kudret gösterip bu yüce kubbeyi Ayasofya kubbesinden altı zira daha yüksek ve çevresini dört zira daha geniş yaptım.

Bu kıyaslamadan da anlaşılacağı üzere Mimar Sinan veya onun adına Sai Çelebi bu işi onur meselesi yapmış gözükmektedir. Ancak aşağıda da aktarılacaktır ki Ayasofya’nın kubbesi Selimiye’den daha büyüktür.

Ancak hocaların hocası Prof. Dr. Doğan Kuban’ın "Sinan’ın Sanatı ve Selimiye" adlı eserinde değerlendirmesi bu konu için oldukça açıklayıcıdır. "Sinan’ın Ayasofya kubbesi çapını ya da çevresini doğru ölçmemiş olması olanaksızdır. Gerçekten Ayasofya kubbesinden daha büyük bir kubbe yapmak isteseydi, bunu gerçekleştirmemesi için, statik ya da yapı tekniği açısından, bir neden yoktu. Kanımca Sinan Ayasofya büyüklüğünde bir kubbe tasarlamış, fakat bir yarış içine girmemiştir. Bu boyutları ve anlatımı Sai Çelebi eklemiş olmalıdır."


Ayasofya ve Selimiye Kubbelerinin Kıyaslanması

Ayasofya'nın kubbesi çeşitli dönemlerde yapılan onarımlar yüzünden tam yuvarlak olmaktan çıkmıştır. 1990-93 yılları arasında yapılan lazerli okumalarda Ayasofya kubbesinin çapı kuzey-güney ekseni üstünde duvardan duvara 34,709 metre (galeri kornişleri arasında 31,805 metre) ve doğu-batı ekseninde 33,092 metre (galeri kornişleri arasında 30,855 metre) olarak saptanmıştır.

Selimiye'de Prof.Dr. Doğan Kuban'ın teodolitle yaptığı ölçümlerde, kubbe genişliği kuzey-güney aksında 31,7 metre,doğu-batı aksında 31,2 metre olarak saptanmıştır. Buna karşın Selimiye kubbesi, yarım küre profiliyle daha basık profilli Ayasofya kubbesinden 20-30 cm. daha yüksektir. Buna karşılık kubbenin yerden yüksekliği Ayasofya'da çok daha fazladır. Camilerin yerden kubbe yükseklikleri Ayasofya da 55,60 metre, Selimiye de 42,25 metredir.


dildade 07-09-2008 19:07

Selimiye Camii
 
Minareler


Edirne'nin en hakim yerlerinden birinde inşa edilen ve Mimar Sinan'ın ustalığının son şaheseri olan dört minareli Selimiye camiinde, caminin genel kompozisyonunda gayet ahenkli birer unsur olarak rol oynayan minareler gerek miktar ve gerekse binaya yerleştirilmiş tarzları bakımından eşi yoktur. Selimiye’nin büyük kubbesinin dört köşesinde üçer şerefeli dört minarenin ahenkli duruşu diğer camilerde görülmeyen tarzdadır. Edirne şehrine giriş yollarından bakıldığı zaman dört minare sanki iki minare imiş gibi simetrik olarak oturtulmuştur. Mimar Sinan nasıl ki bu cami için “ustalığımın eseridir” demişse minareler de hakikaten bu ustalığın verdiği birer şaheserlerdir.

Selimiye caminin dört minaresinin de kürsüleri gayet sadedir. Bu Sinan'ın eserlerinde bariz olarak görüldüğü gibi burada sadelik hâd safhadadır. Minarelerin kapıları hepsi dışarıya açılır. Gövdelerin daha ince gözükmesi için dış satıhlar dik çubuklarla süslenmiştir. Her minarede bu yukarıdan aşağı çubuklar ayrı tarzda işlenmiştir. Bu dahi Sinan'ın bir hususiyetidir. Çubuklar aşağıda ve yukarda birbirini bağlayan kaşlarla birleşir. Şerefeler devrin klâsik üslûpta şebekeli korkuluklarıyla süslüdür.



Minarelerin kubbenin birer köşesine yerleştirilmesi
http://img503.imageshack.us/img503/1...resmi38ib8.jpg
Mimar Sinan büyük eserlerinden biri olan Süleymaniye camisinde böyle bir uygulama yapmamıştır. Bu iş evvelâ toprağın veya zeminin sağlamlığı ve bir de mevki olarak düşünülmüştür. Çünkü Şüleymaniye’ de minarelerin eserden uzaklığı toprağın kalitesi ile yerin yamaçlı olmasından ileri gelmiştir. Bu ise tabii bir afet olan depremi dikkate almaktır. Halbuki Selimiye camisinin zemin toprağı çok sağlam ve üstelik yer olarak bir tepede inşa edilmiştir.

Gerek zeminin sağlamlığı gerekse gösteriş ve yükseklik olarak düşünülürse Selimiye cami, kubbeye yakın bu dört minare ile yani eser heyeti umumiyetiyle bir Taç, kıymetli bir ziynet eşyası tesiri bırakılmak istenmiştir. Nitekim Edirne'nin neresinden bakılırsa bakılsın cami ve minareler insana bu intibahı rahatlıkla hissettirir.

Sinan bu yönlerden giderek harice başka kubbeler kullanmayarak 4 minareyi tek bir kubbeye bağlamış hem görünüş hem de yapı olarak dengeyi sağlamayı bilmiştir. Selimiye cami minarelerinin uzunluğu 70,89 metre aleme kadar yüksekliği 84 metre, gövde kalınlığı 3,80 metredir. Minare temelleri 22,73 metre derinliğindedir.

Avlunun kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerindeki minareleri üçer merdivenlidir. Birinci merdivenle birinci ve üçüncü şerefeye, ikinci merdivenle ikinci ve üçüncü şerefeye, üçüncü merdivenle doğruda doğruya üçüncü şerefeye çıkılır. Aynı anda çıkan üş kişi birbirinin sesini duysa bile birbirlerini göremezler. Minareler kesme taştan yapılmış olup, önde olan iki minarenin taş oymaları çukurdur. Arkadaki minarelerin ise kabarıktır.


Evliya Çelebi Selimiye Camii Minareleri için şu bilgileri yazmaktadır;

"Bu emsalsiz ve cennet âyinli mabet öyle bir cennettir ki, dört köşesindeki dört adet Minareleri dört büyük rükün gibidir. Mavi renkli bu Minarelerin ta ortasında olan Kubbeye bir Minare diğerinden uzak değildir. Hesap, pergelle yapılmış bir çırpıda olup dördü dahi üçer şerefeli boyu yüksek minarelerdir. Bu dört minareden iki yan kapıları dibindeki iki minare üçer yolludur.

Yani aşağıdaki kapıdan üç Müezzin girip her biri birer yolla çıkarak üç tabakada birden (Esselâ) dedikleri halde biri birlerini göremezler. Böyle iken öyle ince minarelerdir ki her birini ikişer genç adamlar kucaklasalar kucaklamak mümkündür. Tâ bu derece incedir. Ama kiple duvarı köşelerinde olan minarelerin ikisi sadece birer yolludur. Lâkin boy, bos, iş ve sanatta emsalsizdirler.

Dört Minare üçer şerefeden oniki tabaka eder. Bu da II inci Selim Hanın onikinci Osmanlı Padişahı olduğuna işarettir. Her şerefesinin duvarları öyle oymadır ki güya üstat, makasla hatay kâğıdını oymuş!. Dördüne ikişeryüz otuzar basamaklı merdivenin çıkılır. Ama iki minaresi üç yolla olmakla her birinin ikişer yolu ziyade olup tabii diğerlerinden dörteryüz altmışar ayak fazlaları olur. Bu takdirde üç adet yolunda bir minarenin altıyüz doksan basamağı olur.

Garabet bunda ki Edirne'ye girersen bu Selimiye Caminin dört minaresini iki ve şerefesini de altı görürsün, yakına gelsen bile mademki şehran üzeresin, böyle göreceğin şüphesizdir. Bu çeşit bir hendese üzere tarh edilmiş binalardır. Ama şehir içindeki caddeler eğri büğrü olmakla oralardan dörder görünür. Hasılı dünyada misli yok, taklit dahi kabul etmez seçilmiş eserlerdir ki her gören (bin takdir sana ey iş ve resim meydanının ustası!) mısraını söylemekten kendisini alamaz.”


Mimar Sinan, Tezkeret-ül Bünyan adlı eserinde inşa ettiği Cami için şöyle yazmaktadır;

"Bir Cami binasına emrü hümâyûnları oldu ki, bir rüzgârda emsali olmaya. Bu hakir dahi bir resm-i alî eyledim ki Edirne içinde menzuru halk ola. Dört minaresi kubbenin dört canibinde vaki olmuştur. Ol mukaddema bina olunan üçer şerefeli bir kula gibidir, gayet kalındır. Amma bunun minaresi hem nazik hem üçer yolları olmak gayet müşkül olduğu ukalâya malûmdur..."

dildade 07-09-2008 19:08

Selimiye Camii
 
İç Avlu ve Şadırvan

Şadırvan Avlusu

Selimiye Camii'nin şadırvan avlusuna üç büyük kapıdan girilir. Üçü de çok ince işlenmiş işlemeli ve somakili’dir. Zemini beyaz mermerdir. Kapılarının kanatları geçmelidir. Resim ve şekilleri çok sanatlıdır. Aynaları çok zarif ve zengindir. Orta kapının en üstünde caminin başlanma ve bitirilme tarihini gösteren kitabe gözleri kamaştırır.

Şadırvan avlusunu saran küçük kubbeler 18 adettir. 16 sütun üzerine kurulmuş ve bağlanmıştır. Sütunlar tek parçadır. Araştırmacılar bu sütunların Mısır’dan, Kıbrıs’tan, ve Kapıdağı Yarımadası civarından, Aydıncık ve Suriye harabelerinden getirildiğini belirtmektedir. Sütun başlıklarının içleri çok ince ve usta işçilikle yapılmıştır. Şadırvan avlusunun pencereleri üzerindeki koyu mor çiniler yine çini ile yapılmış beyaz yazılar revakları ve duvarlarını süslemiştir.


Türk-İslam Mimarisinde Şadırvanlar
http://img503.imageshack.us/img503/1...resmi39oe7.jpg
Su, Türk-İslâm mimarîsinde, başlangıcından beri birinci derecede rol oynayan bir öğe olmuştur. Bir yeri imar etmek, oraya su götürmekle eşdeğer anlam taşımış, cami olsun, medrese, Darüşşifa, kervansaray olsun her tür yapının avlusunda şadırvana yer verilerek suyun önemi her zaman belirtilmiştir.

Şadırvanlar genellikle cami avlusunun ortasında yer alır. Ne var ki, Anadolu Selçuklu ve erken Osmanlı dönemlerine tarihleşen, bazı avlusuz camilerde, şadırvanın camiin içine kaydırılarak, tepesi açık bir gözün ortasına konulduğunu görürüz. Bu türün örnekleri arasında sayabileceğimiz Divriği Ulu camii ya da Niğde Alaeddin camiinin içinde bugün şadırvanı yoktur; çünkü bunlar kaldırılarak yerleri camiin namaz kılma alanına katılmıştır. Diğer yandan, Bursa Ulu camiinin şadırvanı yerinde durmakta, tepesi delik bir kubbeyle örtülü ve camiin döşeme düzeyinden bir kaç basamak aşağıda yer alan bu şadırvanlı göz, dün olduğu gibi günümüzde de iç avlu işlevini sürdürmektedir.


Selimiye'de Şadırvanlar

Beyaz mermerden ve onaltıgen planlı olan Şadırvan, çok kıymetli ve oymalı olup, bordürler ve muslukları çok zariftir. Şadırvanın üstü kubbesiz ve açıktır. 1808 yılında cami onarılırken Dağdevirenzade Ahmet Ağa tarafından bu şadırvanın üstüne sekiz ahşap sütunlu bir çatı yaptırılsa da 1960’da kaldırılarak Sinan’ın yaptığı hale getirilmiştir.

Edirne Selimiye camiinin ana şadırvanı ön avlunun ortasında bulunan şadırvandır. Fakat buna ek olarak, kubbeli ana hacmin ortasına da bir küçük şadırvan koymak suretiyle Sinan, bir yandan geleneksel bir Anadolu motifine yer verirken bir yandan da Selimiye'de muazzam kubbenin yarattığı merkezî mekân duygusunu daha güçlü biçimde vurgulamak istemiştir.

Başka türlü söylersek, nasıl Selâtin camilerde kubbe cümle kapısı ile mihrabın merkezinden geçen kıble ekseniyle belirtiliyor ise, büyük kubbenin göbeğinden geçen dikey ekseni de belirleyecek bir düzenleme düşünmüş ve kubbenin bir âyetle noktalanan merkezinin tam altına şadırvan ve üstüne mahfil yerleştirerek yer-gök eksenini somutlaştırmıştır.


dildade 07-09-2008 19:09

Selimiye Camii
 
Hünkar Mahfili


Hünkar mahfilinde bulunan eşsiz çinilerden bir kısmı 1878 (H.1294) Rus işgalinde Edirne'de bulunan Rus generallerinden İskoblef tarafından söktürülmüştür.

Hünkâr mahfili, camiinin mihrap kısmının sol tarafında bulunmaktadır. Hünkâr mahfilinin bulunduğu yer, dört mermer sütuna dayatılmış olup sütunlar dört kemerle birbirine bağlanmıştır.

Hünkâr mahfili’nin duvarları döneminin en değerli çinileri ile kaplanmıştır. Burada sonradan kesilip yerlerine konmuş gibi görünen meyve vermiş iki elma ağacı bütün Osmanlı çinilerinde tek orijinal dekor olarak karşımıza çıkmaktadır. Elma fidanının kökü karanfil, lale ve sümbüllerle zenginleştirilmiştir. Bahar açmış erik fidanı da birkaç defa tekrarlanarak Hünkâr mahfilinde taze bir bahar havası estirilmiştir.

http://img258.imageshack.us/img258/4...resmi41cf4.jpg
Hünkâr mahfilinin bütün duvarlarını yarıya kadar kaplayan bu çiniler kalite itibariyle mihrap kısmı çinilerinden yüksek fakat kompozisyon ve abidevi büyüklük bakımından onlardan daha sade ve mütevazıdır. Hünkâr mahfilinin alt kısmında camiye bakan tavanda orijinal kalem işleri, yapıldığı zamanki renklerinin bütün tazeliğini muhafaza etmektedir.
Bu çinilerden bir kısmı 1878 (H.1294) Rus işgalinde Edirne'de bulunan Rus generallerinden İskoblef tarafından söktürülmüştür. Bugün bu çinilerin yerlerine boya ile taklit nakışlar yapılmıştır. Mahfilde sultanlara ait mihrabın içine rast gelen pencerelerin kanatları Osmanlı oymacılığının gelişmiş güzel eserlerindendir. Bu pencerenin tavanındaki nakışlar ise caminin yapılışı sırasındaki iç süslemelerinin bozulmaktan kurtulmuş son parçasıdır.

Mahfilin kıble yönünde mihrabın sol tarafındaki zarif kapı küçük bir odaya açılıp abdest tazelemek için yapılmıştır. 1838 (H.1253) tarihinde küçük odanın penceresi genişletilerek kapıya dönüştürülmüş ve mihrabın soluna rastlayan minare yanına ve dışa doğru ahşap bir abdesthane yapılmıştır. Mahfelin ahşap kafesleri de sonradan eklenmiştir.

dildade 07-09-2008 19:10

Selimiye Camii
 
Müezzin Mahfili


Mahfelin sol köşesinde mermer sütun üzerinde, kabartma olarak yapılmış olan ters bir lale motifi yer almakta olup, bir çok söylenceye konu olmuştur.

Müezzin mahfillerinin büyük camiler de yapılmasının asıl amacı, ibadet esnasında arka saflarda ve cami dışında bulunan son cemaat yerindeki bulunan cemaate imamın sesini aracılarla duyurmaktır. Osmanlı camilerinde müezzin mahfili genelde caminin arka kısmında yapılmasına rağmen Selimiye'de namaz kılınan mekanın tam ortasında bulunmaktadır. Bu durum çeşitli tartışmalara yol açmaktadır. Selimiye'de müezzin mahfelinin kubbenin ortasında yer alması ise caminin simetri düzenini bozmaması açısından Sinan tarafından bulunan bir çözüm olduğu düşünülmektedir.

Müezzin mahfili büyük kapı karşısında ve ana kubbenin tam altında yer almaktadır. Mahfil, 2,4 metre yüksekliğinde, 6x6 boyutlarında olup, 2 metre yüksekliğinde 12 adet mermer sumak ve ince işli başlıklı sütunlar üzerinde durmaktadır. Mahfelin etrafı ceviz korkuluklarla çevrili olup, mahfilin korkuluklarında elma ağacından kakma fletolar ve açık yeşil, açık kırmızı, koyu yeşil, gri boyalar görülmektedir.

Mahfilin hemen altında küçük bir mermer iç şadırvan bulunmaktadır. İç şadırvan örneği Erken dönem Osmanlı camilerinde ve Selçuklu dönemi camilerinde de kullanılmıştır.
Şadırvanın, kenarları ve köşeleri rengârenk mozaiklerle işlenmiş mermer döşelidir. Ortasında kenarları oymalı ve tırtıllı mermer taştan su fışkırmaktadır.

Müezzin mahfilinin tavanlarında ahşap üstü lake işçiliği ile yapılan edirnekârinin en güzel örnekleri görülmektedir. Mahfelin sol köşesinde mermer sütun üzerinde, kabartma olarak yapılmış olan ters bir lale motifi yer almakta olup, özellikle ziyaretçilerinin ilgisini çekmektedir.

Tavanın ortası altın kaplı ince çubuklarla küçük bölümlere ayrılmış ve her bir bölmenin göbeğine gül, lâle, karanfil çiçekleri işlenmiştir. Yine bu tavanın dört kenarını saran ve yapılışındaki durumunu bu gün hiç kaybetmemiş olan pervazlardaki kalem işleri görülmeye değerdir.

http://img258.imageshack.us/img258/5...resmi42lt4.jpg
Ahşap Üzeri Kalem işleri

Selimiye Camii Müezzin mahfilinin ahşap tavan kaplaması 1982 yılına, kadar dış formlarının bilinmesine rağmen üzerindeki gri boyalar nedeniyle süslemesi hakkında bir fikir edinilememişti. 1982 yılında tüm bu boyalar sökülerek alt katmandaki devrinin kalem üslubu çıkarılmıştır. Müezzin mahfilinde tavan, tavan altı bordürü, kemerler, dış konsol ve merdiven sahanlığı altı olmak üzere çeşitli bezeme kompozisyonları vardır.



Tavan Süslemeleri

Müezzin Mahfilinin tavanlarında iki ayrı biçimde kompozisyon vardır. Ortada kare bir çerçeve içinde bir çarkıfelek vardır. Sadece ahşap parçalarla yapılan çarkıfeleğin kenarları eğrisel olarak dilimlenmiş, geniş yüzeyler kırmızı, araları altın varak ile bezenmiştir. Kareye tamamlanan ara boşluklar siyahtır.
Tavanın diğer kısımları kare olarak çıtak tavan olarak yapılmıştır. Altın varaklı boyanmış çıtaların arasında kalan alanda oniki dilimli bir rozet bulunmaktadır. Rozet ortası yarım küre bir çıkıntı, onun çevresinde yine bir rozet ve bu rozetten çıkan yaprakların çarkıfelek oluşturacak şekilde döndürülmesiyle oluşturulmuştur. Yaprakların üzerinde atlamalı olarak konulan penciler bulunmaktadır. Siyah konturlu tüm motiflerin arası ile içerideki kırmızı yüzeylerin arası altın varak ile süslenmiştir. Rozet iç zemini mercan kırmızısı rengindedir.


Tavan Bordürü

Sapları sinüs eğrisi çizen siyah konturlu çiftli rumilerin aralarındaki boşluklar nar çiçeği ve rozetlerle doldurulmuştur. Rozetlerden çıkan hançer yaprakları bir sonraki rozete kadar uzanır. Yer yer bahar dalları ile süslenen kompozisyonda ana zemin siyah, motifler sarı, toprak rengi, yeşil ve altın varakla bezenmiştir.

Yan Tavan Silmesi

Sarıya çalan kirli beyaz zemin üzerine siyah rumilerle yapılmış rumi- palmet üslubunda bir kompozisyondur. Atlamalı olarak yerleştirilmiş ve agraflardan çıkan dilimli rumilerin oluşturduğu palmetli formlardan meydana gelir. Kapalı palmetlerin içi, agrafların içi yer yer kırmızı bezenmiştir. Enlemesine gelişir dört tarafa dönerek tamamlanır.

Kemer Üçgenleri (İç Taraf)

Üçgenin tam ortasına çok iri bir şakayık konmuştur. Bu motifin altından çıkan enli saplar üçgenin köşelerine kadar sinüzoidal şekilde kıvrılarak uzarken yaprak ve rozetlerle bezenmiştir. Kirli sarı bej rengi zeminin üzerindeki motifler ve rozetler sarı, saplar ve yapraklar ise yeşil boyanmıştır. Bezemenin diğer boşlukları tamamıyla kırmızı rengin hakim olduğu dal, yaprak ve rozetlerle süslenmiştir.

Korkuluk Altı Silmesi

Siyah zemin üzerinde çok iri rozetlerden çıkan dallar ve o dalların üzerindeki nar çiçekleri, hançer yaprakları bahar dalları ile oluşmuş çok yoğun bir kompozisyondur. İki iri rozetin tam arasında altın varaklı çin bulutlarıyla bezenmiş motifler bulunmaktadır. Nar çiçeklerinin asıl renkleri altın varak, toprak rengi, sarı ,yeşil ,gri ve mercan kırmızısıdır. Çin bulutları ile rozetlerin arasındaki ince saplarla oluşan bahar dallan yine rozetlerle hançer yapraklarıyla ve nar çiçekleriyle doldurulmuştur.

Silme Altı Bordürü

Zemin rengi olarak kullanılan mercan kırmızısı üzerine yapılan rumili ve şakayıklı bir kompozisyondur. Sinüs eğrileri çizerek uzayan rumilerin araları rozet ve şakayıklarla doldurulmuştur. Birbirine ters yönde giden rumiler zaman zaman agraflarla kesilir. Çeşitli motiflerden çıkan kıvrık dallar üzerinde rozetler, penciler ve hançer yaprakları vardır. Altın varakla bezenen asıl motiflerin zaman zaman yeşil, sarı ve toprak renkleriyle bezendiği görülür.

Kemer Üçgenleri (Dış Taraf)

Yeşil zemin üzerine işlenmiş olan rumi, hatayili bir süslemedir. Bütün alanın ortasına yerleştirilen Rumi- palmet motiflerin tam ortasında bir nar çiçeği vardır. Altta yarım rozetten başlayıp üstte tepelikle sonuçlanan çiftli rumilerin yan kolları geriye dönerek motifin kenarında biterler. Diğer boşluklar altın varaklı nar çiçeği, şakayık gonca hançer yapraklar ile süslenmiştir. Kompozisyonun kenarlarında yarım rozet, yarım şakayık ve yarım narçiçekleri vardır. Bunlardan çıkan ince saplar hançer yaprakları ile sonlanır.


dildade 07-09-2008 19:11

Selimiye Camii
 
Minber


"Padişahım! Bu devirde altının alıcısı çoktur. Bir bıçak tedarik edip, aza zamanda bu minberi harap eder çalarlar. Ben öyle bir minber yapayım ki altından kıymetli olsun.".

Sultan Selim, cami yapımı sırasında Mimar Sinan'dan çeşitli isteklerde bulunmuştur. Bu isteklerinden biri de cami minberinin altından yapılması hakkındadır. Sinan, Sultanın isteğine cevaben ; "Padişahım! Bu devirde altının alıcısı çoktur. Bir bıçak tedarik edip, aza zamanda bu minberi harap eder çalarlar. Ben öyle bir minber yapayım ki altından kıymetli olsun" der. Ve dünyada benzerleri arasında eşi bulunmayan bir eser meydana getirtir

http://img258.imageshack.us/img258/4...resmi43zs6.jpg
Selimiye'deki minber tek parça mermerden işlenerek yapılmış olup, 25 basamaklıdır. Minber üzerindeki geometrik örgü ustaca işlenmiştir. Mermer minber işçiliği ile caminin en belirgin elemanlarındandır.
http://img503.imageshack.us/img503/3...resmi50st6.jpg
Minberin, prizma şeklinde çiniden yapılma bir külahı vardır. Kıble duvarı nişiyle birleşen büyük ayakların cami merkezine dönük yüzlerine de mermer kürüler yerleştirilmiştir.

Minber işçiliğindeki incelik, yükseklik ve eşi bulunmayan çinileri, eşsiz güzellikleri bakımından Osmanlı eserleri arasında önemli bir yere sahiptir.

dildade 07-09-2008 19:12

Selimiye Camii
 
Mihrap

Mihrap, duvar içine oyulmuş tamamı tek parça mermerden yapılmıştır.

Mihrap, duvar içine oyulmuş tamamı tek parça mermerden yapılmıştır. Mihrabın etrafı kabartma çiniler ile süslenmiş olup, bu çinilerin üstünde lâcivert zemin üzerine iri beyaz harflerle Amen er Resulü ile Fatiha sureleri yazılıdır.

Mihrabın sağ ve soluna konmuş çiniler Rüstempaşa dönemi çinileri olup, üzerindeki yazılar da Mevlanâ Ahmet Karahisâri'nin manevi oğlu ve çırağı Hasan Çelebiye aittir.

Mihrap duvarındaki büyük çini panoların renk ve komposizyonları, bunlara Osmanlı ve dünya çiniciliğinin şaheserleri arasında özel bir yer vermektedir.

http://img503.imageshack.us/img503/3...resmi49wh0.jpg
Mihrap Yarım Kubbesi


Mihrabın yer aldığı çıkıntılı bölümün üzeri yarım kubbe ile örtülmüştür. Mihrap yarım kubbesinin eski resimlerine bakıldığında bütün camide olduğu gibi Barok süslemenin hakim olduğu açıkça görülmektedir. Daha sonraki restorasyonlarda bu bezemeler değiştirilmiştir.
Şimdiki halde ortada bir yarım daire göbek motifi zencerekle sonuçlanır. Bunun dışında mavi zeminin hakim olduğu iri rumilerle yapılmış kahverengi bezeme gelir bu bezemenin barok etkisi açıkça gözlenmektedir.Bunun dışında bir zencerek, onun hemen ardında ise celi sülüs yazı gelmektedir.

Bu kubbe kırmızı zemin üzerine beyaz celi sülüs hat ile Tevbe Suresi'nin 18. ayeti yazılıdır. Bunun hemen ardından gelen yeşil zeminli bordur eksedralarda olduğu gibi çin bulutlarıyla yapılmış, içleri kırmızıyla doldurulmuştur. En dıştaki tığ işlemesi yine eksedralardaki siyah rumili tığların aynısıdır.

Yapıyı kubbenin eteklerindeki 32 küçük pencere ile caminin dört yüzünde yer alan ve üst üste altı sıra oluşturan pencereler aydınlatır. Mihrap bu özellikleriyle Selimiye'ye eşsiz bir güzellik kazandırmaktadır.



dildade 07-09-2008 19:15

Selimiye Camii
 
Pencereler


Söylentilerin aksine Selimiye Camii’nde avlu pencereleriyle birlikte 999 değil, 384 pencere mevcuttur.

Mimar Koca Sinan, pencereleri duvar yüzlerini değişik ritim ve biçimlerle canlandırmanın en usta tasarımını Selimiye'de gerçekleştirmiş ve Selimiye’nin pencerelerine özel bir önem vermiştir. Selimiye Camii için sergilediği sanatının bütün güzellikleri, caminin pencerelerinde de görülmektedir.

Her mevkiin gereğine göre ayrı ayrı resim ve şekillerde yapılan bu pencereler camiye görsel bütünlük kadar ayrı bir iç huzurda katmaktadır. Bu özellikleriyle Selimiye, Ayasofya ve Süleymaniye’den daha aydınlıktır. Burada ışık camiye bütün ve paralel bir halde nüfuz ettirilmiştir, Ayasofya ve Süleymaniye’de olduğu gibi bazı bölümlerde dalgalı ve az ışıklı değildir.

Selimiye’de pencerelerin her çeşidine yer verilmiştir. Yuvarlak, kafesli, kanatlı ve dolaplı pencereler, Selimiye’nin her tarafına büyük bir zevk ile yerleştirilmiştir. Büyük kubbenin etrafına dizilen pencereler içli dışlı hepsi alçıdan yapılmış, yuvarlak ve fil gözü tabir edilen şekildedir. Mihrap üstündeki yarım kubbe ile köşelerdeki kubbelerin pencereleri dokuz tanedir. Bunlarda içli dışlı ve aynı örnekte alçıdan meydana getirilmiştir.

http://img503.imageshack.us/img503/3...resmi44gh7.jpg
Mihrap alanında dördü cephede ve ikisi yanlarda olmak üzere altı büyük pencere gözleri kamaştırır, bunlara (elvan pencere) denilir, çok ince işlidir. Camlarının kırmızı, yeşil, mavi, mor sarı renklerinin iyi seçilmiş olması büyük bir zevk ürünüdür. Altlarında birer dikdörtgen içinde çok güzel bir yazı ile inci gibi işlenmiş Kelime-i Tevhid ve Allah’ın güzel isimleri bulunur.
Yüksek mahfillerin aydınlık pencereleri de iki taraflıdır, yuvarlak ve alçıdandır, kuzey tarafındaki mahfillerinin etrafında bulunan ve kafesli tabir olunan alçı pencereler o tarafı çok güzelleştirmiştir. Mahfillerin en üstünde sıralanan yarım alçı aydınlık pencerelerinin resimleri büyük mihraptan alınmış olup, camiye daha bir zarafet kazandırmıştır.

Cami içinin en altında caminin dört tarafını saran kanatlı pencereler vardır, bu kanatlar çok ince oyma işli geçmeli ve görünüşleri çok güzeldir. Bu pencerelerin sırasında kalın duvarlar içinde oniki tane gömme dolap olup, bunların çift kanatlı kapaklarında tıpkı pencere kapakları gibi aynalı ve geçmelidir. Kanatlı pencere ve dolapların üstünde alçı ile doldurulmuş ve çok kıymetli geometrik şekiller vücuda getirilmiş yarım daire pencere aynaları vardır, bunlardaki incelik görülmeye lâyıktır.Selimiye Camii Müezzin mahfilinin ahşap tavan kaplaması 1982 yılına, kadar dış formlarının bilinmesine rağmen üzerindeki gri boyalar nedeniyle süslemesi hakkında bir fikir edinilememişti. 1982 yılında tüm bu boyalar sökülerek alt katmandaki devrinin kalem üslubu çıkarılmıştır. Müezzin mahfilinde tavan, tavan altı bordürü, kemerler, dış konsol ve merdiven sahanlığı altı olmak üzere çeşitli bezeme kompozisyonları vardır.


Şadırvan avlusunda ve kubbelerin altında üst sırada yirmi dört adet alçıdan kafesli pencere ve bunların altında da on sekiz kafesli pencere vardır. Son cemaat yeri denilen cephe pencereleri üstü yarım daire şeklinde çini kaplı ve çok güzel yazılıdır. Bunların on tanesi tam cephede iki tanesi yanlardadır. Sağ tarafta çini ile Besmele-i şerife ve Ayet-el Kürsi, sol tarafında da Fetih sûresinin son ayeti kerimesi yazılıdır. Şadırvan avlusundaki kapaklı pencerelerin üstünde de yine yarım daire şeklindeki aynaların kalem işleri ve muntazam şekilli dizilişleri çok nefistir.
Selimiye Camii’nde avlu pencereleriyle birlikte toplam 384 pencere mevcuttur.


Pencere Ve Pencere İçleri (Ana Kubbe)

Restorasyon öncesi ana kubbenin pencerelerinde barok üslubun hakim olduğu görülmekteydi. Pencerelerin üstünden yukarıya doğru uzayan ve tepelik gibi tamamlanan kemerlerin iç yüzleri tamamıyla mavi boyanmış idi. Bunların arasındaki boşluk barok yapraklarla bezenmiş ve pencere araları ise üst seviyelerde flatolu bir bezeme ile alt kademede yine barok kandillik bulunmaktadır.
1982 yılında yapılan restorasyonda ise buluntular kesin olmadığından barok bezemelerin izlerine sadık kalınarak bir bezeme üretilmiştir.Bu bezemelerde sarı ,mavi ve sülyen renkler kullanılmıştır. Pencere kemeri içinde birbirine geçme rumili ve ortada birleşerek palmet oluşturan sülyen renkli kompozisyon vardır.


Pencere Çevreleri

Pencere çevreleri de restorasyon öncesi aynı barok süsleme olmasına rağmen daha sonra basit tepelik benzeri içleri boş olan siyah sivri yaprakların enlemesine tekrarıyla yeniden yapılmıştır.

Pencere Altı Silmeleri

Pencere altlarında silmelerden önce natüralist çiçeklerle ve servilerle yapılmış bezemeler vardır. Ancak bunlar klasik motifler değil daha çok çiçek tarzı süslemeleri andırmaktadır. Yapıldığı devirle ilgili kesin bir bilgi yoktur. Üç ayrı silmede ayrı motif vardır. En üsttekinde atlamak lotus siyah zeminli beyaz bir bezeme, ortadakinde damarlı yaprak motifleri kullanılmış, en alttakinde ise ters ve düz olarak işlenmiş kırmızı ve beyazlı lotuslar bulunmaktadır.

dildade 07-09-2008 19:21

Selimiye Camii
 
Bezemeler


Mimar Sinan'ın yapılarında tasarıma egemen olan akılcılığın bezemeyi baskı altında tuttuğu söylenebilir. Muhtemelen, Sinan'a özgü bezeme şemaları yoktur. Dönemin bütün camilerinde ortak bir bezeme dili ve her tür yapıda örneklerini görebileceğimiz malzeme ve teknikler kullanılmıştır.

Selimiye'de İç yüzey bezemeleri zemin kat pencereleri seviyesinde çini, onun üzerinde kalem işi bezemelerdir. Galeri döşemeleri altında alçı bezeme vardır. Caminin önemli gece aydınlatma öğeleri, muhtemelen Murano'dan getirilmiş olan renkli camlarla yapılmış bezemeli pencereler ve yukarıda sözü edilen katlı cam kandillerdir.

Hünkar mahfilinin kakma kapıları ve pencere kapakları ve özellikle caminin avluya açılan kapısının kündekâri (Eskiden, önemli kapıların, geometrik bir bezeme meydana getirecek şeklide kesilmiş küçük tahta parçaların geçmeli olarak birleştirilmesiyle yapılması tekniği.) işçiliği o çağın ustalarının bütün maharetlerini gösteren ahşap işçiliği örnekleridir. Minber ve kürsülerin geometrik örgü desenli mermer oymaları, müezzin mahfilinin boyalı bezemesi bu seriyi tamamlar. Alçı mukarnas, kubbe altında altyapının düz öğeleri ile kubbe yayları arasında kullanılmıştır.

http://img230.imageshack.us/img230/7...resmi45tl5.jpg
Giriş taçkapıları ve sütun başlıkları yaygın mukarnas uygulamasının örnekleridir. Hat hem çini kaplamada hem boyalı bezemede uzun frizler (süsleme kuşağı) ve madalyonlar içinde kullanılmıştır. Camii yapımının tamamlanmasından sonra yazılmış olan tüm yazılar, Şemsettin adıyla adlandırılmış olan Ahmet Karahisarinin Manevi oğlu Hasan Çelebinin el yazısıdır.

Selimiye'nin boyalı bezemesi Abdülmecit döneminde tümüyle yenilenmiştir. Fakat 1980'lerde yapılan restorasyonlarda, Sinan döneminden kaldıkları kesin olarak saptanamasa bile klasik karakterde bazı parçalar bulunmuştur. Yazıların büyük bir çoğunluğu, Karahisari Hasan Çelebinin eseri olduğu için daha sonraki dönemlerde de korunmuş olmalıdır

dildade 07-09-2008 19:22

Selimiye Camii
 
Selimiye'ye açılan kapılar

Orta kapının kanatlarının oymacılığı, kakmacılığı, takmaları, asmaları, gümüş gibi sedefli süslemeleri aradan yıllar, yüz yıllar geçtiği halde hiç zedelenmeden bütün parlaklığı ile gözleri kamaştıran bir sanat ve ustalık harikası halinde durmaktadır.

Selimiye camii kapıları ve iç yapı

Selimiye Camii'nin içine girmek için belli başlı üç kapı vardır. Bu kapılar,

1) Orta kapı
2) Sağ kapı
3) Sol kapı

Orta kapının kanatlarının oymacılığı, kakmacılığı, takmaları, asmaları, gümüş gibi sedefli süslemeleri aradan yıllar, yüz yıllar geçtiği halde hiç zedelenmeden bütün parlaklığı ile gözleri kamaştıran bir sanat ve ustalık harikası halinde durmaktadır.

Kapının mermerleri, yanlarındaki zarif mermer tesisleri, en üstündeki islaktitlerin güzelliği ve zenginliği ve bunların bir araya gelmesinden doğan büyüklük ve haşmet insana daha camiye girmeden, girince karşılaşacağı büyüklüğü hissettirir adeta. Sağ ve sol kapılarda da aynı değerde incelik ve yücelik göze çarpar, Bu iki kapının altın kaplı halkaları, altın işlemeli halka ve altlarındaki kafeslerinin ve kilitlerinin güzelliği ve tavanlarında kalem işleri ile gerçekten önünde saygı ile durulmayı hak eder.

http://img503.imageshack.us/img503/2...resmi46qa5.jpg
Dönemin padişahı II. Selim tarafından Edirne'de inşa ettirilen bu anıtsal yapı, 1568-1575 yılları arasında yapılmıştır. Selimiye Camii'nin inşasına başlandığı tarih kesin olarak bilinmemekle birlikte, camii kapısı üzerinde bulunan kitabede H. 976 (1568) yılı yazmaktadır. 27 Kasım 1574 Cuma günü Camii'nin açılması için Divandan emir gelmiş olsa da 7 Aralık 1574 'de Sultan II. Selim vefat ettiği tarihten sonra, 982 hicri senesinin son ayının (Zilhicce) ilk günü (14 Mart 1575) ibadete açılmıştır. Selimiye'nin inşa fermanını yazan II. Selim, ne yazık ki ömrü vefa etmediği için Selimiye Camii'nin açılışını görememiştir.

Ramazan ve bayramlarda, Kadir ve miraç gecelerinde ve cuma namazlarında ve bilhassa selamlık yapıldığı günlerde açılmak üzere daha dört tane küçük yan kapı vardır ki bu kapılardan doğrudan doğruya cami içindeki yüksek mahfillere çıkılır. Selimiye'nin toplam 21 kapısı vardır.

AKDemir 02-22-2009 12:01

Emeğinize sağlık, Allah razı olsun.

Ertuğrul ÖZGÜL 02-22-2009 12:50

uzun bi paylaşımış sağol

OTTOMAN 02-22-2009 13:50

Paylaşım için sağol


All times are GMT +3. The time now is 02:38.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025