![]() |
Başörtüsü: Çözümsüzlük çözüm değildir
Anayasa Mahkemesi'nin Ak Parti için, başörtüsüne çözüm arayışını da gerekçe göstererek oluşturduğu "odak olma" kararından sonra belirsizleşen konu "başörtüsü" meselesinin ne olacağıdır. Bitti mi bu iş? Artık ele alınması tabu mu? Ak Parti'nin başının üzerine de bu işle ilgilenmekten dolayı bir Demokles Kılıcı asıldığına göre, herkes bu meselenin üzerine bir bardak su mu içmeli? Bütün bu soruların cevabı koskocaman bir "Hayır"dır. Bugüne kadar iş belki bin kere aynı konuma geldi: Yasaklar, yerel mahkemelerden yola çıkıp AİHM'den teyit edilmeye kadar bin kere perçinlendi. Ve bu mahkeme kararları, yasaklardan çözüm üretmeye teşne medyaya bin kere "Artık türban konusu çözüldü" şeklinde manşet oldu. Ben de bin kere yazdım: Bu iş böyle çözülmez. Asla çözülmez. Başörtüsü sorunu ancak Kur'an'ı gönderen Varlık'tan farklı bir mesaj getirilirse biter. Yani çözüm Allah'tadır. O Kur'an ayetleri orada durdukça, başörtüsüne karşı bir jenosid uygularsınız, bir süre bu dehşetin etkisi insanları sindirir, sonra bir yürekli kadın çıkar, Kur'an'daki ayetleri okur, "Rabbim benden bunu mu istiyor, ne pahasına olursa olsun, ben bu görevi yerine getirmeliyim" der ve tarihin tekerleğini yeniden döndürmeye başlar. Ne yani, birisi, tamamen dünyevi kaygılarla yaşam tarzını savunmak için varını yoğunu ortaya koyar da, bir başkası ebedi bir hayat için ve kendisini Yaratan Kudret'le daha kalbi bir ilişki çerçevesinde bunu yapamaz mı? Yapar. Bakınız, başörtüsü bir Türkiye gerçeğidir. Bakınız, eğer çok kolayca atılıverecek bir şey olsaydı başörtüsü, bunu belki en önce Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın eşleri atarlardı. Siyaset halkla ilişkiler ve sonunda onun desteğini almak demekse, Türkiye'de hiç kimsenin "eşi başörtülü" diye bir siyasetçiye oy vermesi söz konusu değildir. Menderes'in eşi başörtülü değildi, Demirel'in eşi başörtülü değildi, Özal'ın eşi de başörtülü değildi. Tahmin etmek zor değil ki, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül de, yakaladıkları trend içinde eşleri başörtülü olmasa da bu oyu alabilirlerdi. Eşlerinin başörtülü olması, belli ki Türkiye siyaseti için bir risktir. Eşlerinin başörtülü olması yüzünden bugüne kadar da ciddi zorluklar yaşadılar. Ama bu bedele katlandılar. Çünkü, kim ne derse desin, bu, eşleri için bir inanç meselesi idi. Başını örtmeyenlerin bakışı farklı olabilir, onlar bu işi inançla alakalandırmayabilir, hatta kimi bilim adamları da "bu işin inançla alakası yok" diyebilirler ama bir insan, "Benim inancım bunu gerektiriyor" diyorsa o en azından farklı bakanlar kadar haklılık sahibidir. Kaldı ki, başörtüsüne karşı olanlar bile, bir noktada, "Kur'an'da böyle bir emir yok" söylemi içindedirler. Yani bu yaklaşım, "Kur'an'da böyle bir şey varsa, buna uyulabilir" anlamına geliyor. Eğer böyle ise o zaman, "Kur'an'da böyle bir şeyin olmadığı" iddiası "olduğu" kanaatinden nasıl daha haklı olabiliyor ki? Bir husus daha var: Geçende Cumhurbaşkanı'nın eşi Hayrünnisa Gül, bir yabancı gazeteciye, "Sıcak havalarda başörtüsü takmanın güçlüğüne işaret ederek, "Bir insan buna rağmen başörtüsü takıyorsa, bu ancak inanç gereği olduğu için olabilir", dedi. Deniz kenarında herkesin üzerindekileri atmak için yarıştığı bir ortamda bir bayan, başını ve vücudunu örten giysilerle dolaşıyorsa, bunu ona "inanç"tan başka bir şey yaptıramaz. Buna birisi "şartlanma" der, öbürü "Yaratan'la ilişkinin tüm hayata yansıyan boyutları" çerçevesinde görür. Kimin haklı olduğu nasıl belirlenebilir ki? İlahi dinler diyor ki, öldükten sonra bir hayat var, orada Yaratıcı'nın huzuruna varılacak ve dünya hayatının hesabı verilecek... Tabii ki bu da bir inanç meselesi. "Allah'ın huzuruna varılacağı inancı"nı taşımayan için dünya hayatı tamamen başına buyruk olabilir. Ama bir dindar öyle bakmıyor. Ve işte başörtüsü meselesi de tam burayı ilgilendiriyor. Onun için bitmez. Kimse boşuna heveslenmesin. Benim, başörtüsünden bir çıkarım yok. Ama ben yazmaya devam edeceğim. O genç kız veya hanımefendi, Kur'an okuyacak ve tesettürü bir hayat disiplini olarak önemseyecek. O genç kızın babası, annesi, kardeşleri, bütün yol kesmelere rağmen, bu "Kur'an ölçüsü"ne riayet etmeye gayret edecekler. Bugün 2008'in Ağustos ayının 5'i... Bakacaksınız 2000'lerde bir yılın bir ayının bir gününde başörtüsü yine özgür olacak. En azından kimsenin yüreği, böyle bir yasak kararı ile prangalanmayacak. Yollar kesilebilir ama insanların yüreğindeki özgürlük duygusunu kim yok edebilir ki? Tarihin akışına Yaratan'dan başka kim hükmedebilir ki? Bütün oyuncular ancak Yaratıcı'nın izni dairesinde oyunculuk yapıyorlar. Onun için kimse de kendisini "Ufak dağları biz yarattık, bizim hükmümüz şöyle geçerlidir, böyle etkilidir!" diye düşünmesin... İşte geldik, gidiyoruz. Gitmeyen var mı? Ve gidenler nereye gidiyor? Ya Allah'ın huzuruna gidiyorlarsa? Ya bir mahşer ikliminde herkesin yazdığı hayat defteri açılacaksa... Bu soruyu Hazreti Ali soruyor, inanmayan birisi karşısında... Bu soru insanın en temel sorusu... Ahmet TAŞGETİREN BUGÜN |
Başörtüsü: Çözümsüzlük çözüm değildir
çok güzel ifade etmiş ama anlayana işte
acı olan şu ki yazar bir erkek ve feminist geçinen birçok kadına göre başörtülü kadınların hakkını çok daha iyi savunuyor yazık anlamaktan idrak etmekten uzak olanlara yazık paylaşımınız için teşekkürler + |
Başörtüsünün kamusal alanda yer almasına karşıyım.
Laiklik ilkesi ile üniversitelerde tüm insanlar eşittir, çünkü hiç kimse diniyle ön planda değildir... Eğer serbest olursa okullarda insanlar açık kapalı tarzında ayrılıcaklardır ,derslerde bazı öğrenciler kayrılacak, bazıları belkide sırf inançlarından dolayı dersini gecemiyecektir... Laiklik ilkesiyler herkes eşit olmaktadır. Bende bu sorunun bitmesinden yanayım fakat başörtüsü sorununu laiklikden ödün vererek çözemeyiz. Sorunlar kurallara uymakla çözülür yasakları delmekle olmaz. |
Ünüversitelerde tüm insanlar eşittir ilkesini nasıl algıladığınızı anlayamadım...eğer sorun çözülecekse bunun çözümü yasaklarla dayatmalarla olmaz..
Halkımız arasında inancı dolayısıyla kimse kimseden üstün olmadığı gibi madurda olmaz... demokrasi tellalığı yapıp ayrımcılık yapan rektörler varsa bunlarla ilgili mücadele edilmelidir...bir çok öğrenciye dayatma getirmektense...bir rektöre yasaların hükmü hatırlatılıp,anayasanın gereğinin yapılarak esas eşitliğin getirilmesidir çözüm...şimdi derse giremeyerek madur olanları hesaba alırsanız başörtü serbest olunca derse giremeyecek olanların sayısını da kıyaslamazdınız.. |
Alıntı:
Siz laik misiniz? Bireylerin laik olabileceklerine inanıyor musunuz? Yoksa sadece devlet mi laik olmalıdır sizin için? Türkiye'de Şeriat rejimi kurulmasını ister misiniz? Şeriat rejimine karşı çıkıyor musunuz? |
Hepiniz aynı yöntemi kullanıyorsunuz hiç şaşırmadım :evet:
Burada tartışılacak bir konu vasa oda Türkiyede laikliğin olmadığıdır...siz önce şu laiklikten ne anladığınızı söyleyin ...malum her laikçiyim diyenin tanımları bile farklı...laik sistemle kişiler laik olmak zorunda değildir...çünkü laiklik bir yaşam biçimi değildir..kimse zorla laik olmak zorunda değildir..bunu hiçbir yasal müeyyidesi yoktur...şeriatsız din olmaz her dinin bir şeriadı vardır..Allahın emir ve yasakları bağlayıcıdır benim için.. Siz esas laik biriyseniz önce insanları bir arada tutabilecek çözümü bulun ...kişilere zorla bir ideolojik dayatmalarında vazgeçin.. Başörtü ile ilgili çözüm önerisi vermeyecek kadar kısır bir döngü içerisindesiniz...işte bu yüzden sistemin oturması mümkün değildir.. |
Alıntı:
Ben foruma seviyeli bir tartışma yapmak için girdim. Sorularınıza cevap veririm ama sizden de aynı hoşgörü bekliyorum. Laikçi lafları, aynı yöntemi kullanıyorsunuz lafları hoş değil. Daha seviyeli olacaksanız, cevap veririm. Saygılarla... |
Alıntı:
Efendi gönülden hanımın ortaya attığı her felsefik uzantı insanın ve sistemin mutlu olması için gerekli en güzel argümanlardır. İnsanların doğuştan gelen özgür yaşama güdülerine müdahale etme başlı başına zaten insani değildir. Her devlet var olmak için bir ideolojik üretir ve bunu halkın bir arada farklı yaşamları sağlama adına yapar , her ideolojinin yeryüzünde belli bir dönemi olur devletler bu gün insanlığı takip edip günün şartlarına ve gelişen akla hizmet edecek yeni nüasnlar ile mevcut olan sistemi beslerler , bunu yapar iken insana ve onun kültürel her zenginliğe saygıyı ön plana alır , yalnız bu değişime direnen ideolojik cevreler günün bakışını yakalayamdığı sürece her daim farklı olanı tehtit olarak algılayıp bunun üstünde siyaset uygular. Bu gün mevcut olan askeri darbe ile gelen anayasal ldüzenin içinde devleti koruma refleksleri ile donanmış kemalist kalıntılar mevcuttur bu günün ve asrın insanı için makul olmayan vesveseler ile bezenmiş haliyle böyle bir sistem ile farklılıklaarı ve kültürel zenginliği olan bir toplumu bir arada tutamassın bu gün yapılan böyle despot bir bakışın üstümüzdeki insani olmayan halvetleridir. Daha öteye geçersek kimilerinin laikliğe kendince anlam yükleyerek toplumun üstüne bunu lanse etmesi kadar ilkel bir anlayış olabilirmi bakın geçmişe Fransanın sömürü ülklerine uygulamış olduğu laik anlayışayakın bir duruş sergilemesi gerçekten olayın ve anlayışın vehametini ortaya seriyor .Böyle bir bakış etrafına kümelenmiş zihin yapıları ile bütünlüğü ve farklılıklar arasında yaşamı sen ortak bir değer olarak algıla birbirimizi kandırmadan medeni bir şekilde yeni baştan bir laik lik anlayışına gebeyiz umarım dilediğin düzeyde anlaştık , yorumlar için teşekkürler gönülden |
Laikçi ve daha seviyeli olursam bana cevap vereceksiniz..???
Güzel kardeşim konu başörtüden başlayıp şahsi sorularla devam ediyor...şahsi sorulara girmektense fikri görüşünüzü yazsaydınınız bende size o şekilde cevap verirdim...ben başörtü konusundaki hassasiyetten bahsediyorum...siz bana laikmisin, şeriyatçımısın diye soruyorsun.. Çağdışı, ilkel totalitel bir düşünceyi, özgür bireylere dayatmak için laiklik bir araç olarak kullanılıyor malesef..ve bu sistemi savunarak bu yanlışın bir parçası oluyorsunuz.. Kayle alıp cevap vermeme özgürlüğüne sahipsiniz efendim....formumuz sizin tahmin ettiğinizden daha özgürlükçü, demokrat ve bütünleştirici...saygı çerçevesinde buyrun tartışın...:güzel: O güzel yorumunuz için ben teşekkür ederim Hakan bey |
Başörtüsü Neden Yasak Olmalı?
Nasıl ki bikiniyle, mayoyla girilmiyorsa başörtüsü ile de girilmemeli. Dinsel inancım gereği mazereti çok geçerli değil çünkü dünyada çok farklı dinsel inançlar var.
Emsal, Hindistanda inancı gereği cinsel organına taş çıplak vaziyette dolaşan insanlar var. Onlardan biri Türkiyede olsa ve üniversiteye gitse, türbanlı kardeşlerimizle yanyana ders görmesine rıza gösterir misin, hoşgörür müsün? |
Alıntı:
Efendi sorunun sendeki canlılığı ilemi meseleye felsefe kazandıracaz yoksa bireyler üzerindeki her bireyin kendi doğrusu ile yaşadığı hayatımı irdeliyecez başka yaşamların farklı güdülerine binaen bizlerin o yaşam tarzlarını süzme ve onlar hakkında yorum yapma gibi bir gafletimiz olabilirmi sizce sorun nedir . Bir inancın sosyal hayattaki konumunu mayo ve bikiniye indirgeyen zihniyetin , ülke bütünlüğüne evrensel demokrasiye , bağımsız yargıya bunun ötesinde laik bir düzene verdiği zararı hesap edemeyecek kadar basitleşmekte neyin ürünü anlamakta güçlük cekiyorum , elindeki güçü kullanarak , halk ve bireylere doğru yaşamın ve medeni insan olmanın gereği olarak bir modeli insanlara dayatmanın izahı sizce ne olabilir . Dünya birey haklarını gözeterek her farklı kültürü ve anlayışiı içinde eriterek homejen bir yapı beşinde koşarken , nazi ve despot bir anlayış ile bir yaşam güdüsünü halka dayatmanın insani bir yönü olabilirmi , devlet ve güç odaklarının insanların nerde nasıl ve ne şekilde yaşamasının gerektiğinin bir portresini halkına empoze edemez , evrensel laik ve demokratik ülkelerde bunun izahı olmaz , faşistliğe yakın bir duruş silsilesi ile bir arada farklı kültürlerde yaşama sevinci olan koca bir milleti bir arada tutmak ahmaklıktan öte bir şey değildir. Devlet ve kurumları her bireyin özgür güdüsüne sahip cıkmak ve bunların her alanda kendisini ifade edebilecek alanları oluşturması gibi bir görevi var iken belli bir yaşam felsefesini halkına dayatamaz , devletin dini devletin bir baskısı olmaz her farklı anlayışa olan mesafesi ortada olması gerekir laikliğin ana gayeside bu değilmidir. Neden laikliğin gelişmiş ülkelerdeki nüansları ile hareket etmeyizde , laikliği bir din telakkisi olarak algılayıp halkın üstüne dikta ederiz demokrasinin özünde böyle despot bir anlayış olabilirmi , neden herkese eşit mesafede duran bir devlet var iken devletten ve kamalist ideolojiten bu halk rahatsız bunu sorgulamak gerek .Cözüme ve anlayışa dair geniş sunum beklerim kişilere bireylere takılı bir zihniyet kusacaksanız acılım yapmam efendi |
Alıntı:
ıster mını etekle ıster basortusuyle gıreım dersıme |
Alıntı:
Daha ileri ülkelerin gündemlerinde laiklik kavramı yoktur bile çünkü böyle bir kavrama ihtiyaç yoktur ve sağlanılmak istenen düzeni sağlayan mekanizmaların hepsi yerine oturmuş, sistemi sarsacak bir tehdit yoktur. bir de türkiye' ye bakalım.. her gün laiklik kavramını tehdit ettiği öne sürülen haklı haksız mantıklı mantıksız onlarca olay gazetelerin baş sayfalarını ve köşe yazılarını işgal ederken, türkiye laik bir ülkedir ve bu ilke tamamen korunma altındadır bile denilemez. bunu söyleyebilmek için çok bir şey bilmeye de gerek yoktur zaten. Tabii ki din özgürlüğü vardır, insanlar istedikleri gibi okullara girip çıkmalıdır, nasıl serbest kıyafetlerle rahatca girebiliyorsa bir insan okula, inandığı şeyin gerekliliği olan giyinme tarzında da girip çıkabilmeli ve karışılmamalıdır. Fakat Türkiye bu durum için hazır değildir. olayın herhangi bir avrupa ülkesi için geçerli olabilmesi gibi bir durum söz konusu bile değildir zira avrupa' da yaşayan türkler okullarına gayet rahat istedikleri şekilde girip çıkabilmektedirler. ülkeyi ya da sistemi tehdit eden bir durum söz konusu değildir çünkü söz konusu ülkelerde bu gibi sorunlar aşılmıştır. temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması ise sistemin ve laikliğin korunması adına meşrudur. |
Alıntı:
Evrensel insanlığa dair söylemleriniz hoş yalnız dayandığınız son kerte yine despot bakış üzgünüm , bu milletin neye hazır olup olmadığına bunun sınanmasına ideolojik cevreler karar veremez , sistemin böyle bir görevi olmaz , sosyal dönüşümler , sosyal algılar seküler gelişen dünya siyaseti ile paralel gelişir. Bu gün mevcut kemalist ideoloji için bir memurun namaz kılması karşısındaki duruşu ve onu laik sistem için düşman olarak algılanması karşısında neyin düşman ve olgunluğunu bekleyecez , aslında olgunluk kavramı kemalist ideolojinin kendi algısını baştan başa yenilemesi gerekir. Her faklı düşünce ve yaşamı tehtid olarak algılaması kendi yaşamını monte etmesinden başka bir şey değildir, bir şeyin tehtidi üzerine tasarlanmış anayasal ve kalıp fikirler bu zemin üstünden hak sağlıyorsa neden böyle bir sorunun ortadan kalkmasını istesin , burda kemalist jajoben otoriter güç sahipleri öz eleştiri yapması gerekir. Hukuk düzeni değişik inanç ve düşüncelere sahip bireylerin bir arada yaşayabilmelerine olanak sağlayacak nitelikte olmalıdır. Kimlik farklılıklarına saygıyı oluşturacak bir hukuk düzeni oluşturmak zorunluluktur.İnsan ruhu, kendisinin, ister kolaylık uğruna, ister amaçlı olarak kategorilere göre sınıflandırılmasından nefret eder, buna meydan okur, bu gün mevcut sistem bu dengenin aleyhine işliyor . Bu nedenlerle adalet ve eşitlik gibi etik değerlere dayanan ve bu değerlere ulaşmayı hedefleyen hukukun bu anlamda barışın ahlakiliğini sağlaması görevidir. Bunun sağlanamadığı yerde barış tehlikededir. Ve bireyi hiçe sayan bir hukuk düzeni hukuk adını taşımaya hak kazanamaz. Toplum içinde barışın sağlanmasının temelini oluşturan, barışı ahlaki bir esasa dayandıran diğer bir nitelik hukukun eşitliği sağlayan bir düzen getirmesidir. Eşitliğin olmadığı yerde barış tehlikeye girer. Bu nedenle yasa önünde eşitlik ilkesi evrenseldir. Hukuk her şeyden önce herkese eşit mesafede duran genel bir eşitliğin güvencesi olmalıdır. Hukuk ırk, sınıf, zümre, etnik kimlik, inanç ayırımı gözetmemelidir. |
Bak arkadaşım...öncelikle bir kanun bir anayasa değişikliği yapıyorsan halkının kültürünü, dinini gözardı edemezsin..Hindistan kendi ülkesinde ne yaparsa yapar...en azından onlar kendi ülkesinde özgürler..
Mayove başörtüyü aynı ölçüde baz almanız sizin kendi doğrunuz olsa gerek..çünkü mantıkla bağdaşmaz....başı açık ve kapalı olanları alırsan özgürlük anlayışının sınırıda belli olur zaten...bizim halkımız herşeye açıkta birtek eğitim kurumlarımızda yetişecek başı kapalı öğrencilerin okumasına mı hazır değil yapmayın lütfen.. Avrupanın her yaşayışına ayak uyduranlar iş eğitime gelince Avrupa düzeyinde değiliz diyorlar..bizim onların seviyesini yakalamak gibi bir derdimiz olsaydı şimdi başörtüsü sorunu olmaz...ünüversitelerimizde siyaset yerine bilim ile uğraşırdı.. Halkınnın %99 'u müslümansa böyle bir yasağı hiçbir mantık kaldırmaz...halkda rıza göstermez....halkından korkan halkıyla barışamaz, kaynaşamaz..özgürlüğün önünü açarsın tüm kurumlarınla denetlersin...ülkeyi bölme tehdidiyle karşılaştığın kişilere cezanın uygularsın...çünkü okullarımız başı açık fakat bölücü yanlılarıyla dolu...yani onlara yapılan özgürlük kadar da bu hakkımız olsun yani.. |
Alıntı:
Başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına artık karşı değilim. Yazdıklarınız açıklayıcı bilgilerden dolayı teşekkür ediyorum. Saygılarımla. |
Attığınız geri adım da samimiyseniz doğruyu görmek adına ve seviye içerisindeki uslubunuz adına biz teşekkür ederiz...malum biz Chp'lilerden hiçbir zaman demokratik bir adım görmedikte kaygılarımız ordan ;)....saygılar bizden olsun
|
Hakan üstadım açıklayıcı yazılarınızdan dolayı teşekkür ederim...yorumunuzu okuyunca Yalçın beyin yorumlarını okumuş gibi oluyorum...;1
İnsan yanında kalınca ya huyuna ya suyuna çekermiş...Rabbim dostluğunuzu daim etsin .....Yalçın üstadıma da selamlar ;1 |
Alıntı:
|
Alıntı:
Aslında hayatın her anında hepimize dair bir çok aksaklıklar mevcut , bizlerin hissetemediği hatta yakalayamadığı bir çok zaafın iyileşmesi birbirimiz ile olan hoşgörü içindeki diyaloglarda gizldir. Sizden bana akan benim bilmediklerimin lezzeti bana ait acizane bizden size gelen kırık dökük cümleler olduğu sürece hayatı ve yaşadığımız atmosferi hoş yapmak bizim nasibimiz olur . Gönülden hanımın zihinlerimize pompaladığı bakış acıları sayesinde acımız genişliyorsa dar acılara teslim olmak bize yakışmaz |
All times are GMT +3. The time now is 21:50. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025