![]() |
Laiklik
Ülkemizde laiklik adına laikçilik yapılmaktadır.
Sizi anayasamızdaki bir çelişkiye dikkatinizi çekmek istiyorum. 1. Tc. Anayasasında Türkçe Kelimeden Başka kelime Kullanılamaz. 2. Tc. Laiktir. Laiklik Fransızca bir kelimedir Anayasamızdaki bu çelişkiyi msp mecliste düzelttirmeye çalıştı "Türkçesi neyse onu yazalım" diyerek. Bu gensoru büyük bir çoğunlukla reddedildi. Aslında laiklik rönesans reform ve sanayi inkılabıyla ortaya çıkan bir akımdır. Ülkemizde bu hareketlerin hiçbirisinin olduğuna inanmıyorum ve de görmedim. Tc. Laik değildir aslında laikçidir. |
Laiklik, "din" in kendisini değil, din adına baskı ve zorbalığın devre dışı bırakılmasıdır; uzun bir evrim süreci içinde, koşulların zorlamasıyla doğmuştur.Laikliğe göre, insan yaşamında ibadetin dışında her türlü tasarruf, dîne, daha doğrusu kutsal kitaba göre değil, Anayasaya, yasalara ve kurallara göre yapılır. Din, kişinin özel yaşamının bir parçasıdır. Laiklik ise din ve dünya işlerinin ayrılmasıdır.“"Din bir vicdan sorunudur. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karsı değiliz. Biz sadece, din işlerini devlet ve ulus işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz."”
Mustafa Kemal, birçok çağdaş değeri kendileri ile zamanında karşı karşıya gelmiş ve savaşmış olmasına karşın Batılı ülkelerden almış; bunun sebebini ise çağı yakalamanın gelişmiş ülkelerde olduğu gibi akıl ve bilimin kullanılabilmesine engel teşkil edecek kurum ve kuralların ortadan kaldırılması ile mümkün olabildiğini göz önünde tutmasıdır. Mustafa Kemal henüz genç bir subayken şu kanaate varmıştı: “Mevzuatını ve hareket tarzını Kuran’dan ve hadisten alan bir devlet, bilimin ve çağdaşlığın gerisinde kalır.” 1924 yılında yaptığı bir konuşmada Dünya yüzündeki her şey için, maddî ve manevî her şey için, yaşam için ve başarı için en doğru yol gösterici bilimdir, tekniktir. Bilimin ve tekniğin dışında yol gösterici aramak, düşüncesizliktir, bilgisizliktir, yanlıştır, demiştir. Mustafa Kemal, gerek partisinin içinde gerekse dışında, farklı ideolojik görüşlere karşı son derece hoşgörülü olmasına rağmen ödün vermediği tek bir konu vardı: Laiklik! Serbest Fırka'nın önderliğini üstlenecek olan Fethi Okyar'a yazdığı mektupta yer alan şu satırlar, bu konuda çok aydınlatıcıdır: Memnuniyetle tekrar görüyorum ki, laiklik esasında beraberiz. Zaten benim siyasi hayatta bir taraflı olarak daima aradığım ve arayacağım temel budur... Laik Cumhuriyet esası dahilinde fırkanızın her türlü siyasi faaliyetinin bir engelle karşılaşmayacağına güvenebilirsiniz efendim. Laiklik, devletçilik dışındaki diğer ilkelerin hepsinin de ön koşulları içinde yer alır: Demokrasinin ön koşuludur; çünkü laiklik olmadan gerçek bir düşünce özgürlüğü de olamaz, gerçek bir özgür seçim de. Milliyetçiliğin ön koşuludur; çünkü laiklik olmayan yerde önem taşıyan öğe ulus değil, inananların oluşturduğu ümmet tir. Devrimciliğin ön koşuludur; çünkü laikliği kabul etmemiş bir toplumda, bilimin ve çağın gereklerinin gerisinde kalmış kurumları değiştirmenin tartışması bile genellikle yapılamaz. Halkçılığın ön koşuludur; çünkü bir din devletinde halkın istekleri değil, dinsel "seçkin" lerin düşünceleri önemlidir. Atatürk, laiklik anlayışını, kendi el yazısı ile kaleme aldığı "Medeni Bilgiler" kitabında, sadece din ve devlet işlerinin değil, dinin de siyasetten ayrılması ve yasaların dine göre değil, toplumun gereksinmelerine göre yapılması ilkelerine bağlamaktadır. 3 Mart 1924 tarihinde Şeriye Vekaleti'ni kaldıran yasanın 4. maddesinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti'nde insanlar arası ilişkileri düzenlemek üzere kanun yapmak yetkisi yalnızca TBMM'ndedir. hükmü artık dine dayanılarak yasa yapılamayacağının belki dolaylı, ama açık bir anlatımıydı. Atatürk'ün Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur ve Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir özdeyişleri de onun laiklik anlayışının uzantılarıdır. Sözleri “Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti demektir.(1215)” “Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz.(1926)”“Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını temin etmiştir.(1930) L A İ K L İ K Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki batılılaşma hareketleri sırasında aydın kesimde beliren; din işleri ile devlet işlerinin ayrı tutulması, biçiminde özetlenebilecek laik anlayışı, bu hareketlerle ilgilenen Atatürk'ü de etkilemiştir. Bunun üzerine Atatürk din olgusunu çağdaş bir anlayışla belirlemiştir."Din bir vicdan sorunudur. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece, din işlerini devlet ve ulus işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz." Türkiye Cumhuriyeti'nde herkes, Allah'ına istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseye dini fikirlerinden dolayı, bir şey yapılamaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dini yoktur. "Din ve mezhep, herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse, hiç bir kimseyi ne bir din, ne de bir mezhep kabulüne zorlayabilir. Din ve mezhep, hiç bir zaman, siyaset aracı olarak kullanılamaz." Ancak laik devlet uygulaması, Türkiye'de bir çok tartışmalara, çok defa yanlış anlaşılıp yanlış yorumlamalara konu olmuştur. Bilerek ya da bilmeyerek, bilinçli ya da bilinçsiz Atatürk'e ve Atatürkçülüğe hep bu çizgiden saldırılmıştır. Bu nedenle de laiklik ve laik devlet düzeni, Türkiye'mizde geç ve güç anlaşılan ve en zor benimsenen devrim olmuştur. Ve hatta halen bazı kendini bilmez şahıslar, saldırılarına devam etmekte ve dini siyasi amaçla kullanmaya çalışmaktadırlar. böyle acıklanmakta bunu laf saltası yapmak gerekmiyor laiklik acıktır yüce rabbimizin dedigi gibi oku:saygılar: |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
2. İspanya kralının kararnamesi Bakınız bir hristiyanın insafına Ben göreve gelince baktımki Pazar günü hristiyanların dini tatili Cumartesiyide tatil yaptım ülkemde bir çok yahudi olduğu için. Ama baktım benim ülkemde bir çok müslüman yaşıyor lazım gelirdiki cumayıda tatil yapayım ne yazakki haftanın her gününü tatil yapamam diyor ve ekliyor. 1. Bir müslüman cuma günü resmi daireye gitmeye mecbur değildir. 2. Bir müslüman talebe cuma günü imtihana tabii tutulamaz. İmtihan cuma günüyse başka bir gün işmtihan yapılmak zorundadır. 3. bütün ülkemdeki müslümanlara saat 12.00 ve 16.00 arası resmi tatildir. Bizim ülkemize gelince OOO başörtüsüde ne oluyor OOO namaz kılmakta ne oluyor. Laikliğe aykırı bir durummuş. |
Bugün Obama'nın başkanlık törenini izledim. Din adamı çıktı. Başkanı halka tanıttı. İncil getirdiler. Obama'ya el bastırdılar.
O an düşündüm de, benim ülkemde böyle şeyler olsa, yeni seçilen cumhurbaşkanımızı, başbakanımızı bir imam halka tanıtsa ve Kur'an getirilip el bastırılırsa neler olurdu acaba? Laiklik teriminin Türkçe karşılığını bulmak gerçekten çok zor. Lakin, Fransızlara ait laiklik terimi bile, ülkemizdeki mevcut sistemin karşılığı değil. |
Bizler çok uçlarda yaşayan bir milletiz. Ya dinsiziz, ya yobazız. Laiklik şu an Fransa'da bile uygulanmıyor. Müslüman bir milleti dinden ayrı tutarak nasıl yönetebilirsiniz bu da belirsiz fakat laikliğe karşı değiliz elbette. Ama laiklik insanların hayatında değil sadece devlet yönetiminde olsun becerebiliyorlarsa.. Yabancı filmlerin hemen hemen hepsinde bir klise sahnesi, bir dua bir yakarış vardır. Bizde bir cami sahnesi olsa, eyvah irtica geldi dersiniz. Bütün filmlerde de Allaha bir isyan var. Allah'ım benim günahım neydi diye. Örnekler o kadar çok ki. Bırakın herkes dinini yaşasın, kendi inandığınızdan da bu kadar korkmayın nefsinize köle olmayın..
|
Alıntı:
|
Su anda Avustralyada yasiyorum ve buradaki Ozel Turk okulu var , Okulda kizlarin basortusu takmasi zorunlu ve hatta hristiyan ogretmenler bile okula basortusu ile giriyorlar. Bu Avustralya devleti tarafindan cok normal bir olay iken buranin Turk baskonsoloslugu okulu her zaman elestiriyor... Yani laikligi sadece Turkiyede degil biz tum dunyada sanki korumak icin gorevlendirilmisiz !
|
Laiklik= Kiliseyle devleti ayıran yönetim biçimi. (papayı devlet işlerine katmamak için)
Ülkemizde laiklik olamaz camiyle devleti ayırmanda hiç bir tehlike yoktur. Ve çok büyük bir mantıksızlıktır. Çünkü Müslümanların bir halifesi yoktur. |
Alıntı:
http://sunucu18.kucukresim.com/uploads/133344890c.jpg |
Laiklik=Tanımsız... Ve bu tanımsız şey için insan hayatı zehir ediliyor. Dolayısıyla Laiklik üstündür insandan anlamı çıkıyor. Laiklik>İnsan..???
|
Merak ediyorum da acaba örnek gösterilen ülkelerin hangi birisinde "Dinsiz devlet yıkılacak, şeriat gelecek" sloganarı atılmıştır?
Kemalizmin laiklik ilkesi tanımsız değildir. Atatürk ve ardından gelen milyonlarca Atatürkçü dine değil dini ticari, siyasi vb. malzeme olarak kullananlara karşıdır. Kutsal Kitap olarak kabul ettiğimiz Kuran-ı Kerim'de de bu hainliklere karşı çıkılmamış mıdır? |
Alıntı:
Sorularıma cevap vermek yerine Atatürk'ün ideolojisi olan Kemalizmi, İsmet Paşacılık olarak tanımlamaya çalışmışsınız, ben sorularıma cevap arıyorum. |
Başörtüsü sorunsalını bu noktaya "RP" ve Refahyol döneminde siz bu hale getirdiniz. Yok efendim İmam Hatipler bizim arka bahçemizdir, Başörtülüler arkabahçemizdir diyerek devletin kendini savunma mekanizmasını sizler tetiklediniz.
Şimdi ise Milli Görüş gömleğini çıkardık ayağına yatarak CIA-Pentagon önayaklı Ilımlı İslam ve BOP'a eşbaşkanlık ediyorsunuz. Bunun görüntülü kanıtları da mevcuttur. İstendiği takdirde yine forumda dün ilgili konuda yazdığım mesajlara bakılabilir. Atatürk ve Atatürkçülük konusuna gelince, evet Kemalist olmak zorunda değilsin ama Kemalizme saygı duymak zorundasın çünkü üzerinde yaşadığın ülkenin bağımsızlık, devletinin varoluş felsefesini oluşturmuş bir düşünce sistemidir. Merak etmeyin ben sizler gibi yalancıktan demokrat değilim, sapına kadar demokrasiyi ve demokratik sistemi savunuyorum. Eşbaşkanlığını yaptığınız BOP yalancıktan demokrattır nerden mi belli,11 Eylül olayından sonra Afganistan'a demokrasi (!) götürdü Amerika! Sonrasında Irak, Filistin de cabası... Ukrayna, Kazakistan gibi pek çok ülkede CIA tertipli Turuncu Devrimler yapıldı, adı geçen ülkelere sözde demokrasi getirildi, İran'da da Ahmedinejad'a karşı denendi ama başarılı olunamadı. Şimdi sıra Türkiye'de, AKP'nin kullandığı renklerden en önemlisi neden Turuncu sanıyorsunuz siz??? Esenlikler... |
Değerli "yalçın" ;
Ben sosyal-demokrat değilim, sosyalist ya da komünist de değilim. Kısacası solcu değilim. Darbeleri savunmuyorum, darbeci dediğiniz kesim ise geçmişte yapılan darbelerden en çok zarar gören kesimdir. Bu her türlü belgede ve bulguda tespit edilmiştir. Yalancı demokrasi dedim, evet. Bu biraz da gösterip çekmeye benziyor yani kendine demokratlık anlamına geliyor. Kemalizm felsefesi olmasaydı bu ülkede ne Cumhuriyet var olurdu ne de (kısa sürse de) tam bağımsız olamazdık. Kısa bir süre bekleyiniz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın neye hizmet ettiğini görüntülü kanıtlarıyla önünüze sunacağım. Ama sizden öncelikle bir söz istiyorum, eğer ispatlarsam haklılığımı kabul edeceksiniz, anlaştık mı? |
Alıntı:
Size kimin peşinden gittiğinizi görme fırsatı veriyorum, bu fırsatı tepiyorsanız "Evrensel Hukuk ve Demokrasi" den nasibinizi almamışsınız demektir. |
Sy. Yalçın;
Kaçak oynadığınızın farkındayım. Düşüncelerinizde samimiyseniz ve söylemlerinizde olduğu gibi farklı düşüncelere saygılıysanız ispatlarımı sunmamı beklersiniz. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; "BIRAKINIZ YAPSINLAR, BIRAKINIZ GEÇSİNLER" söylemiyle sadece Amerikancı demokrat olunabilir,zira onlar da yıllarca bu söylemle dünyanın anasını ağlattılar ve hala ağlatıyorlar., Bazen bazı şeylerde görünenin içyüzüne bakılmayabilir, bu insanları psikolojik açıdan tatmin eder ama sözkonusu olan ülke menfaatleriyse bu tarz bir bireysellik asla kabul edilemez. |
Laiklik bu ülkede cıvımış,birilerinin dinsizliklerini maske olarak kullanma aracına dönmüştür.Laiklik elbette güzel bir yönetim şeklidir,,Fakat bu yönetim şeklinin esasında olan "din bireyseldir" şeklindeki tez,içinde çok din mensubu insan barındıran devletler için güzeldir..Fakat bu ülkenin %95i müslümanken laikliği körü körüne savunmak bana mantıksız gelmekte..İşte bu körü körüne savunma deyimini yorumumdaki ilk cümleye cevap olarak alabilirsiniz
|
Alıntı:
Söylediklerinizin çoğuna katılıyorum. Katılmadığım kısma gelince, din elbette bireysel bir iradeye bağlı bir olgudur. Bu ülkenin %95'i Müslüman ve bu rakam yaklaşık 66.500.000 yurttaş yapmaktadır. Kalan 3.500.000 yurttaşın haklarına tecavüz etmek demokrasiyle bağdaşmaz. Ne azınlığın tahakkümü olur ne çoğunluğun... |
Alıntı:
Kaçak oynayan ben olsam vicdanım rahatsızlık duymaz, ama şimdi vicdanım rahat değil, neden mi? Çünkü size bilmeniz gereken birşeyleri aktaramamış durumdayım, bu yüzden vicdanım rahat değil... |
Alıntı:
|
Alıntı:
Ben öyle birşey söylemedim. Bir ülkede hala daha farklı inançlara saygı gelişmemişse (Ramazan'da oruç tutmayan insanların öldürülmesinden, Cuma namazına gitmediği için dayak yiyen yurttaşlarımıza kadar) o ülkede tam bir demokrasi yerleşmemiş demektir ki asıl bunun çözümü tam bir demokrasidir. Salt Müslümanlık üzerinden yorum yapmak istemiyorum bu yüzden başka bir örnek vereceğim; Almanya'da ya da İtalya'da olmuştu sanırım, Türklerin yaptırdığı bir cami inşaati saldırıya uğramıştı, kendimizi ordaki Türklerin yerine koyup öyle düşünelim sizce bu yapılan doğru mudur? Ben doğru değil diyorum, onların yaptığı hatayı bizim yapmamamız gerektiğini gerek dinen gerekse milli kültürümüz gereği farklı inanç sahibi insanların haklarını gözetmemiz gereklidir. |
Alıntı:
Demek parti nazarı ile olacak, o zaman parti genel başkanının söylemleri de önemli, öyle değil mi? |
Alıntı:
Ve laiklik ile yönetilmeyen devlet denilince olaya İran Suudi arabistan gözüyle bakılmassa daha gerçekçi olur diye düşünüyorum..Ordaki yönetim biçiminde,aslı bozulmuş biçimdir..Laiklik ile yönetilmeyen ülkelerde insanları zorla camiye götürmek,zorla kapanmasını sağlamak diye birşey yokturki dinimizin temeli "hoşgörü" olsun,Lütfen Mahalle baskısını buna cevap olarak verme kardeşim bana,bu yönetim biçimindede dindar insanlara bu baskı mevcutttur...Ceza kurallarının ağırlaştırılması ve Devletteki yönetimin din üstüne yapılmasıdır yanlızca..Ceza kurallarına gelince;Neden dini ülkelerde halkın refah seviyesi yüksek burdan anlayabiliriz elbette.. |
Başbakan R.Tayyip Erdoğan'dan görüntülü alıntılar;
http://www.dailymotion.com/video/x83o3l_bop-ebakan-tayyip-suunu-tiraf-etti_news http://www.dailymotion.com/video/x83...iraf-etti_news Parti Genel Başkanı ve dolayısıyla Parti nazarında birşeylerin daha iyi olması... |
Alıntı:
Bu konudaki huzursuzluklarını çok iyi anlıyorum. Zira kendini ilerici olarak tanımlayan pek çok insan da yurttaşların %95'inin inandığı İslam Dini'ne hakaret etmeyi ilericilik olarak görüyor ve ben de bundan çok rahatsızım. Dindar insanlara baskı konusunda yorum yapmak istemiyorum zira hiç örneğini görmedim. Suudi Arabistan, İran vb. gibi ülkelerin yanısıra kendini demokrat olarak tanımlayan ülkeler (ki yukarda örneğini verdim) de vardır. Mesela Obama'nın yemin töreninde İncil'e el basarak yemin etmesi bence ABD'nin laik bir devlet olmadığını gösterir. |
Alıntı:
|
İlginçtir ki, benim de ilk yorumuma döndük bu konudaki.
Başörtüsü sorunsalını bu noktaya taşıyan RP ve Refahyol'dur. Dolayısıyla şimdinin AKP'sidir (gömleği çıkardık demeyin bana). Ne zaman AKP zor durumda kalsa başörtüsü sorunsalı temcit pilavı gibi ısıtılıp gündeme konur (velevki vs...), bunun çözümü zamana bırakmak ve kaşımamaktır. Ben gayet sakin bir tartışma ortamı peşindeyim ama bu ortamı hissedemiyorum. Belki bu yorumdan sonra bana "hamaset edebiyatı yapma" ya da "maksatlı, mesnetsiz iddialar sunma" diyecekler, belki de siz diyeceksiniz. Alıştık çünkü bu kalıp cümlelere. Evet maksatlı geldim, sizlere birşeyler katıp size doğru yolu göstermek için geldim. |
Benim tartışmamın yada bilgi alışverişi diyelim,anafikri akparti veya refah partisi değildir.Başörtüsüde değil.Yorumumda ben yanlızca başörtüsünden bahsetmedim.Ben akpartiyi fazlasıyla savunan biride değilim.Laiklik bu ülkede 100.yılını dolduracak,Dindar halkın laiklik başlığı altında yıllardır alışılagelmiş gerici muhamelesi görmesiyle birlikte,laikliği savunması gerçekten mantıksız değilmidir? bu yönetim biçimini tartışırken olabildiğince siyasete girmemeye çalışıyorum,,Bu arada ben kendimi Allah'ın yolunda görüyor ve doğru yolda olduğuma inanıyorum
|
Bakın, o konuda haklılığınızı kabul ettim, laikliğin yerinde kalması gerekirken bir takım hırsızın yolsuzun da laikliği kendine maske etmesi beni sizden daha fazla rahatsız ediyor...
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Peki kardeşim benden de çok teşekkürler... Sen de Allah'a emanet ol... |
Kavram kargaşasının ortasında debelendiğimiz günümüzde yaşantımız ve eylemlerimiz doğrultusunda bize rabbimizin koyacağı isme ve o ismin gerektirdiklerini yapmaya talibiz...!Gerçekten Türkiye'de kavram kargaşaları iki grubun halat çekme yarışının ötesine geçmemektedir.Boşuna zaman ve enerji harcanan,her kavramı devasalaştırp,hakkaniyet duygularından saparak şeytani nefislerinin peşlerine koşturanlar ne kadar açıklayıcı olabilir..?
|
Delillerimi sundum, kabul edip etmemek size kalmış, ama tarih önündeki sorumluluğunuzu da bizim üstümüze atmayın.
|
Demokratlığınız buraya kadar, karşı sesleri sustur, onlara hakaret et... Sizin demokrasi anlayışınız budur!
|
Alıntı:
seni mantığa davet ediyorum... eğer bize karşı olanları susturmaya çalışırsak bu ülkenin %53'ünü susturmamız gerekecek eee buda imkansız gibi gözüküyo... ;;) |
http://www.akparti.org.tr/haber.asp?...808&kategori=1
Burda yazanlar da mı yalan? http://www.internethaber.com/images/news/15970.jpg Bu harita BOP haritasıdır. BOP eşbaşkanlığını itiraf eden Recep Tayyip Erdoğan'ı savunma adına kendinizle çelişkiye düşüyorsunuz! |
türkiye laiktir zaten..ancakk bugün bazı artniyetliler başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasını laiklikliği engelleyecek bir şey gibi gösteriyorlar..eğer başörtüsü laiklik karşıtı bişeyse peki neden eşitlik ilkesi var???eşitlik ilkesine göre herkes istediği gibi giyinebilir..isteyen başörtüsü takar,isteyen bikini giyer..ama bugün bazı gerikafalılar başörtüsüne karşı çıkıyor..unutmayın ki ULU ÖNDER ATATÜRK ün de annesi başörtülüydü ve 5 vakit namazını kılıyordu..ey utanmazlar şimdi de ulu önderimizin annesini mi protesto edeceksiniz ha!!!şerefsizler!!!
KAHROLSUN BAŞÖRTÜSÜ YASAĞINA SESSİZ KALANLAR!!!! |
. Ve dar ağaçlarında susturulan imânımız
Şapka Kurbanları ... Kaynak: Son Devrin Din Mazlumları Müellif: Necip Fazıl Kısakurek - sahife: 75-77 Şeyh Said'in asılışından 5 ay sonra Turkiye büyük millet meclisine "şapka iktisası" ismiyle şapka giymeyi mecburi kılan bir kanun getiriliyor! Hayret! Örf ve adet ölçüleri dururken kılığı kanunla biçilmiş ve mecburi kılınmış hangi millet var bu dünyada? Üniforma için bile aynı şey... İnsanoğlu dilerse onu giyer ve belirttiği mesleğe girer; dilemezse de hem o meslekten, hem uniformasından uzak kalır. Yani mecburi kılık ancak belli başlı mesleklerin hakkı olarak o meslek için düşünülebilir, gönül rızasına dayanır ve asla meslek zarureti olmaksızın topluma tesmil edilemez. Yoksa bu, horozlara kırmızı ibiklerini kesip yerine kül rengi baykuş saçı dikmelerini emretmek gibi bir şey olur. Hürriyet vatanı İsviçre'nin "Giyyom Tel" hikayesindeki şapka, hiç olmazsa, halkın giymekle değil, selamlamakla mükellef olduğu bir Firaun serpuşuydu ve onu, kendi öz rengine sahiplik haklarından mahrum bırakmıyordu. "Giyyom Tel"e selamlaması emredilen şapka: - Ben varım! Diyen bir sembol.. Türk'e zorla giydirilen şapka ise: - Sen yoksun! Diyen bir remz.. Şeyh Said hadisesinin hemen arkasından başlayan ve laiklik teranesiyle devam eden İslamı kazıma hareketi hiçbir fikri, ilmi ve hukuki tepkiye çarpmadı. Basit halk infialleri ve onların doğurdugu, küçük, fakat bütün memleketi üç ayaklı sehpalarla donatıcı direnişler müstesna, hiçbir ağızdan şu sesler işitilmedi: - Eğer laiklik dini devletten ayırmaksa, tarafları birbirinin dünyasına el atmaktan yasaklamak demekse (ki Avrupalı anlayış budur!), Müslümanların, üzerinden ruhi ve menfi bir mana tüttüğüne inandığı şapkayı zorla kellelere oturtma fermanı nasıl çıkartılabilir? Her şey bir tarafa, tamamen batılı bir ilim ölçüsünde, hem de örf, adet ve an'aneyle perçinli, ferdi zevk ve mesrebe devlet mudahalesi hangi hukuk telakkisine hazmettirilebilir? Fertlere tenasul aletlerini icra edip, bir de üzerine kırmızı kordela bağlamalarını emretmek (hiç olmazsa onda küfür yok!) bu işten daha az zalim olmaz mı? Hristiyandan müslümanı ayırd edici alamet ve işaretler, salip, zunnar (papazların beline bağladığı düğümlü ip) ve kenarlı şapka olduğuna göre, bunu adi bir giyim eşyası gibi müslümana zorla teklif etmek, onun din hislerine tecavüz olmaz da ne olabilir ve laikliğin hangi maddesine uydurulabilir? Bir işi telkin etmek başka, cebretmek başka şeylerken, hiç değilse onu şahsi tercihe bırakmak yerine 'buldog' köpeğine çenesinden bağlı takke giydirircesine bir hareket, o millete acaba ne gözle bakmak olur? Evet, şapka adi bir giyim eşyasıdır; fakat salıp de nihayet adi bir maden ve basit bir madde parçası olduğuna göre, sırf belirttiği remz ve mana yüzünden benimsenemez oluyor da, asırlardır cedlerimizin küfür alameti saydığı bir nesne nasıl ruh gümrüğünden vergisiz ve muayenesiz geçirilebiliyor? Ya şahsiyet?.. Medeni dünyada sabit, tek ve mutlak sanılan şapka, İskoçyalısından Moskofuna, Hollandalısından Yunanlısına kadar ayrı şekiller ve üsluplar içinde olur ve müslümanlarda da arnavudu, lazı, çerkezi, arabı gibi İslami örnekler bulunur da niçin Türk'un milli bir başlığı olmaz ve aksine onun şahsiyet cevherine kıyılmak istenir? |
All times are GMT +3. The time now is 16:11. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025