Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Araştırmalar (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=263)
-   -   gölcük depremini amerikalılarla israilliler mi planladı (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=97672)

SEMTEM 04-22-2009 12:47

gölcük depremini amerikalılarla israilliler mi planladı
 
Bu makaleyi okumasi biraz zor ama, insan okuyunca agzi acik kaliyor! Is this really happening??
TY.



HAARP adında kitabı tam 2 kez okudum. Mutlaka bulup
okumanızı tavsiye ederim. Ben arkadaşıma göndermek için aradım ama hiçbir yerde bulamadım. Önüme gelen herkese söylüyorum da.. Akıl almaz bir olay nasıl gerçekleştiriliyor - ve bizlerin kılı bile duymuyor anlam veremedim. Kitapta da adı geçen TESLA makinesinin kurulumu ile dışarıdan, Türkiye'nin ve benzeri yerlerin jeolojik konumunu ele almayı
amaç edinmiş adamlar.. Ve büyük an; 17 Ağustos ta askeriyede yapılan büyük kokteyl daveti ile ortak oldular. O gece kendi adamları-askerlerini de kaybettiler. Zarar vermeyeceğini düşündükleri proje asrın felaketine döndü. kitabı okuduktan sonra feci şaşkındım ve benimde askeri çevremden araştırdığım tüm bu anlatılanları doğruluyordu. Marmara olayını artık deprem olarak kesinlikle düşünemiyorum. Marmara Depremi 17 Ağustos 1999, Gölcük Saatler gecenin üçüydü ve insanlar can havliyle kendilerini evlerinden dışarıya atarken sanki bir kıyameti yaşıyor gibiydiler. Ali Kırca' nın yönettiği Siyaset Meydanı'nda enkazdan kurtarılan bir bayan şunları söylüyordu 'O gece ne olduğunu bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki bu, depremden farklı bir şeydi. Bir iddiaya göre depremden hemen önce Gölcük'ten Avcılar' a kadar geniş bir alanda görülen 'ateş topu' ile ilgili bilimsel bir açıklama yapılamıyordu. Birtakım teoriler ortaya atılmaya başlandı. Kimine göre Ruslar bomba patlatmıştı. Kimine göre de Yugoslavya'da yaratılan bombaların yer kabuğunun dengesini bozması sebebiyle depremin gerçekleştiğini söylüyordu. Hatta bazılarına göre işi PKK bile yapmış olabilirdi. Nitekim CNN televizyonu Başbakan Bülent Ecevit ile yaptığı bir röportaj sırasında depremin arkasında PKK'mı var' sorusuna 'Sanmıyorum' ; cevabını vermişti. Oysa bu sorunun doğal yanıtı 'siz ne saçmalıyorsunuz, depremle PKK nın ne alakası var.' olmalıydı. Bu soruya verilen cevap, akıllara, PKK nın deprem oluşturabilme ihtimalinin olduğunu düşündürdüğü gibi, yapay depremlerin olabileceği sonucuna da götürmektedir Bu teoriler arasında akla en yatkın olanı Future Times da yayınlanan araştırma dizisinde yer alan hikâyeydi. Bu senaryoya göre, San Andreas fay hattında meydana gelebilecek büyük bir depremin Amerikan ekonomisine çok büyük zarar vereceğini bilen ABD, yerkabuğundaki değişimleri izleyerek, daha deprem oluşmadan tektonik katmanlar arasında artan basıncı değişik noktalardan patlatıp boşaltarak, büyük depremi küçük depremlere dönüştürmenin yolunu bulmuştu.Yıllar önce Sırp asıllı Amerikalı bilimadamı mucit Nicola Tesla tarafından geliştirilen bu düşük frekanslı elektromanyetik ışınımla yüksek enerji nakli' tekniğini, hem Ruslar hem de Amerikalılar uzun zamandır bir silah olarak kullanmanın yolunu arıyorlardı.
Bu yöntemle, çok uzaktan, hatta uzaydan geniş alanlarda tahribat yapabileceklerdi. Ancak Pentagon yıllardır çok güçlü bir silah geliştirmek amacıyla üzerinde çalıştığı bu projeyi, bir yandan da barışçı 'deprem indirgeme' sistemine uygulamak suretiyle tepkileri azaltmayı ve fonlama devamlılığını sağlamayı amaçlıyordu. Bu nedenle
proje önce Avustralya' nın çıplak ve seyrek nüfuslu kırsal bölgelerinde denendi ve geliştirildi. Daha sonra bunun deprem bölgelerinde denenmesine geldi sıra.. Değişik zamanlarda Kafkaslar' da, Okyanus tabanında ve Güney Amerika'daki Ant dağlarında tektonik uyarılar verilmek suretiyle endüktif deprem yaratma konusunda büyük adımlar atıldı.. Bu araştırmalar Amerika' da HAARP ve diğer askeri tesislerin
kumanda merkezlerinde yürütülüyordu. Bu arada, Türkiye, Japonya ve benzeri deprem bölgelerinde de sismik ağ şebekeleri k urularak bu bölgelerin tektonik verileri saniyesi saniyesine devasa bilgisayarların kayıtlarına gönderilmeye başlandı. Ve gün geldi bu sistem Türkiye'de denenmek istendi. Bölge zaten yılardır bu amaçla sismik espiyonaj altındaydı. Nitekim gelişmeleri dikkatle takip edenler, depremden hemen sonra, TürkTelekom' un Türkiye' nin sismik bilgilerini Pentagona ileten NATO Üssü'nün iletişimini nasıl kestiğini ufak puntolarla gazetelere düşen haberlerden hatırlayacaklardır. ABD' nin asıl hedefi, Kuzey Anadolu fay hattındaki deneyden elde edeceği tecrübe ve bulguları, San Andreas fay hattına uygulamaktı. Bu iş yine çok yüksek askeri gizlilik taşıdığından yürütme işi İsrailli uzmanlara verilmişti. Gerekli makine ve donanım gizlice denizaltılarla Gölcük üssüne getirilerek oradaki, yeraltı, denizaltı korunaklarına kuruldu. Türk makamları durumdan detay bazda haberdar değildi. Deney başarılı olacağından sonunda kimse normal dışı bir şeyin olduğunu fark etmeyecekti. Bu amaçla Gece Şahini tatbikatı' nın gece 03:00 da başlaması planlandı. Gece saat tam 03:00 da düğmeye basılacak ve Gece Şahini devreye alınacaktı. 1-2 dakika içinde de oluşturdukları muazzam enerjiyle Marmara'nın altındaki tektonik tabakayı zayıf yerlerinden kırıp, aylardır oluşan basıncı dışarı atacaklardı. Böylece büyük bir deprem önlenmiş olacaktı. Ama o gece bir şeyler yanlış gitti. Doğa kendini yönetmek isteyenlerden bir kez daha intikam almıştı. 45 saniye süren deprem, beklenenin 10.000 kat üstünde bir güçle gelmişti. Zayıflayan ve titreyen elektrikler geri geldiğinde,gece saat 03:05'i gösteriyordu. Daha bir kaç dakika öncesine
kadar korunağın içinde şampanya patlatmayı bekleyenler, şimdi korkudan buz gibi donmuş,hareketsiz ayakta duruyorlardı. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.On binlerce insan, çoluk çocuk, o enkazın altında can çekişiyor veya c ansız yatıyordu. Bu tarihin en büyük felaketiydi; hem de insan eliyle yaratılan... İşte o andan sonra çantalardan çıkan Q planı' çalışmaya başladı. İlk önce bölgedeki tüm haberleşme ve elektrik enerjisi felç edildi. Kimsenin birbiriyle haberleşmesi istenmiyordu.Cumhurbaşkanı dahi sabahleyin 'benim de telefonum kesikti' şeklinde garip bir açıklama yaptı.. Cumhurbaşkanı ve başbakan şaşkındı. Saatlerce 'üzgünüz' bile diyemediler. 4 dakika içinde İsrail Başkanı Barak ve Birleşik Devletler Başkanı Clinton ile irtibat kuruldu. O anda İsrail' de Ben Gurion' un Lod askeri havaalanından 4 adet savaş uçağı savaş uçağı eşliğinde 2 nakliye uçağı havalanıyordu. 2 dakika sonra da İsrail Deniz Kuvvetleri ve NATO Güney Deniz Saha komutanlığı' na bağlı tüm birlikler DEFCON-4 acil durumuna geçirildi. Amerikan 6' ncı filosuna bağlı gemiler de rotalarını İstanbul'a çevirmek için Pentagon'dan emir aldılar. Bu arada devreye Avrupa ülkelerinin liderleri de giriyor ve belki de onlardan da Türkiye için sözler alınıyordu. Yunanistan bile harekete geçirilerek Türkiye' ye karşı olan hasmane tutumuna son vermesi sağlanıyordu. Tüm Batı başkentleri hareket halindeydi, panik yoktu. Her şey kontrol ve koordinasyon altındaydı; bir tek Türkiye dışında. İsrailli askerler ve üst düzey subaylar o gece Gölcük'te ne arıyorlardı. Bu devir teslim töreni her yıl yapılan rutin bir ulusal törendi. Uluslararası bir kimliği yoktu. Bunun nedenini şimdi daha iyi anlıyoruz. Hiç kimse bugüne kadar hiç katılmadıkları bu devir teslim törenine neden katıldıklarını sormadı. Ya şaşkınlıktan, ya da telaştan, enkaz altında kaç İsrail askerinin öldüğü, kaçının yaralandığını da soran olmadı. O felakette kaç İsrail askerinin öldüğünü ne Genelkurmay yayınladı ne de İsrail böyle bir bilgiyi açıklamak nezaketinde bulundu. Herkese verdikleri imaj is e oraya biz yardım için geldikleriydi. Hemen bir hastane kurdular. Esas amaçları enkaz altındaki askerlerini ve önemli askeri malzemeyi çıkartarak götürmekti. Biz de 'Bak şu İsrail'e helal olsun, hemen yardımımıza koştu' diyerek sevindik. Sabah saat 03.05 ile 06.30 arasında Batı'da bu hareketlilik yaşanırken bölgede de çok hızlı ve çok gizli askeri hareketlilik hakimdi. Ancak herkes kendi derdine düşmüş olduğundan bu olağanüstü gizli operasyondan
kimsenin haberi olmuyordu. Böylece bu işi planlayanlar gecenin karanlığından da yararlanıp denizaltından parçaları yüzeye vuran Tesla makinesinin kalıntılarını toplayıp, yer altı ve yerüstündeki tüm izleri yok etmeye çalışıyorlardı. Ve bölgeye son hızla gelen Rus araştırma gemisi dahi sabah saat 06:30' da bölgeye vardığında, havanın aydınlanmasıyla birlikte etrafta delil olabilecek tekbir cisim bile kalmamıştı. Deniz altında oluşan radyasyon anlaşılmasın, dibe çöken kalıntılar araştırılmasın ve patlama sonucu meydana gelen denizaltı krateri ve çukur ortaya çıkarılmasın diye bu bölge derhal askeri karantinaya alınarak dalışa yasak bölge ilan ediliyordu. Ancak bütün bu
temizlikler yapıldıktan sonra Ecevit ve daha sonra da Demirel'in bölgeye gitmesine izin veriliyordu. Amerika tüm imkanlarını seferber etti. Clinton Amerikan halkından Türkiye'ye yardım etmesini istedi. Kasım' da
Türkiye'ye geleceğini ilan edip; Ecevit' in de bu arada Amerika' ya (belki de binlerce şehidin diyetini konuşmaya) kendini ziyarete geleceğini haber verdi. İlk anda çok yadırgadığımız Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un'yabancılara tek bir hasta bile vermem demesini, ABD Deniz Kuvvetlerine ait yüzer hastanede tek bir hastanın bile tedavi edilmediğini, 750 ton yardım malzemesiyle yüklü bir İsrail gemisinin üç gün süreyle gümrükte tutulmasını şimdi yadırgayabiliyor musunuz? Enkaz altında binlerce& nbsp; Mehmet, Hatice, Ayşe ve Ali'ye karşı bir vicdan borcumuz var. Onlar geride gözleri yaşlı on binlerce sevenlerini, sıcaklıklarından mahrum bırakırken, sırf Kaliforniya'da Johnny' ler, Susan' lar ve Alice' ler yaşasın diye yaşamdan çalındıklarını dünya bilsin


Lütfen bu mesajı tüm bildiğiniz adreslere gönderin. katkılarından dolayı; İzmir Ekonomi Üniversitesi Bilgi İşlem
Müdürü Mehveş Tijen AYAS 'e teşekkürlerimizi bir borç biliriz.

Morte 04-22-2009 12:55

Gerçekten de bu konunun anlatıldığı Aydoğan Vatandaş'ın HAARP/Kıyamet Teknolojisi kitabını okuyunca ağzı açık kalıyor insanın. Neler neler varmış diyorsunuz birden. Ve ben bunların doğruluk payı olabileceğini düşünüyorum açıkçası.

SEMTEM 04-22-2009 13:12

dosyalarla gezenler bu dosyaları ortaya çıkarsınlarda sol zihniyetin ve sözde milliyetçi zihniyetin foyaları meydana çıksa

barisirez 06-24-2009 22:00

Ecevitin bu cevabından çok düşüncesi, duruşu ve T.C. ine neler vermek istediği anlaşılmadan bu makaleye yorum yapmanın bir anlamı yoktur.

barisirez 06-24-2009 22:02

Asıl bomba bu ülkeye, ABD ile ülke çıkarları düşünülmeden yapılan anlaşmalarla bırakılmaktadır.

kursadxlm 09-01-2009 02:35

bu kitabı okudum gerçekten böyle bir şey olabilmesi mümkün

Delilin NuR 10-05-2010 03:20

Bu yazıyı gözlerim açık bir şekilde okudum ...
Tüm bunlar bir senaryomu yoksa doğrumu ...???

EpiVaTeS 10-05-2010 03:35

o kadarda değildir yahu...=D

İntifada 10-05-2010 03:41

endonezyada ki tsunamidende amerikayı sorumlu tutmuşlardı...

Delilin NuR 10-05-2010 03:43

Umarım değildir ...
Amerikan filmlerinin senaryolarına benziyor Ama birde ya doğruysa ...

unnamed 10-05-2010 03:43

simdi...
komplo teorisimi bu...
belge yok dayanak yok....
sirf kendi kurgusylada yazabilir bunu yazar...

Beylerbeyi 10-05-2010 04:02

ilginç bir yazı. uykulu halimle hiç tahmin etmememe rağmen bitiriverdim yazıyı. batı'nın merhametten yoksun olduğunu, insanlığı yok edecek çalışmalar yaptıklarını düşünmek gelecek için endişelendiriyor insanı.

merve 10-05-2010 04:13

Hayalci gibi geldi ama olabilitesi var.
Eski bir konuymuş :)

İntifada 10-05-2010 04:18

http://www.haarp.alaska.edu/

Kısa adı HAARP (High Frequency Active Auroral Research Program) olan ve ABDİyonosfer'in özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere Alaska'da sürdürülen çalışmadır. İlk kez Sırp asıllı Amerikalı bilimadamı Nikola Tesla tarafından ortaya atılmış bir fikirdir. tarafından
Bu projenin hayata geçirilmemesi için birçok ülkede kampanyalar olmuştur. Çünkü HAARP projesi iklim kontrol ve yapay deprem silahı olarak kullanılabilme iddialarından dolayı çok tartışmalı bir konu halini almıştır.
HAARP, Pentagon'un kontrolünde ve ABD ordusunun hizmetinde olan önemli bir projedir. Alaska'daki merkezde şu anda, yüksek frekansta radyo sinyali yayımlayabilen toplam 48 adet anten bulunmaktadır. Bunların yanı sıra, çok yüksek frekanstaki sinyallerle ilgili çalışmalarda kullanılacak olan bir radarın yapılması da planlanmaktadır.
HAARP projesi kapsamında, iyonosferin ısıtılması yoluyla ELF (çok düşük frekans) dalgaları da üretilmektedir.
Elektromanyetik dalgalar üzerine birçok deneyin yapıldığı bu alan uçaklar için çok tehlikelidir. Bu yüzden HAARP tesislerinde, uçak kontrol sistemi kurulmuştur. Herhangi bir uçağın yaklaşması durumunda antenlerin faaliyetleri otomatik olarak durdurulmaktadırlar.

merve 10-05-2010 04:20

çok garip :neki::hmm:şaşkın:???

İntifada 10-05-2010 04:24

Projenin karşıtlarından biri olan, ülkenin en ünlü jeofizikçilerinden Prof.Gordon J.F.MacDonald’e göre, elektromanyetik teknoloji bakın daha neler yapabilir:

1-İklimleri değiştirebilir,

2-Kutupları eritebilir veya yerinden oynatabilir,

3-Ozon tabakası ile oynayabilir,

4-Deprem yaratabilir,

5-Okyanus dalgalarını kontrol edebilir,

6-Dünyanın enerji alanları ile oynayarak, insan beynini kontrol altına alabilir,

7-Radyasyon yaymayan termonükleer patlama oluşturabilir...

Bunlar yapabildiklerinin sadece bir kısmı.. Dehşet değil mi?

Ancak, Amerika Hava Kuvvetleri, iklimlerin kontrolünü amaçlayan “Spacecast 2020” projesi ile ilgili olarak “Çevreyi değiştirme teknikleri ile bir başka ülkeyi yok etmek veya zarara uğratmak yasaktır” açıklamasını da yapmış durumda...

Bu proje çok küçük sinyallerle çok büyük enerjileri kontrol etme mantığı üzerine kurulduğuna göre, Zbigniev Brezinski’nin 1970’lerde sözünü ettiği “İlerki yıllarda teknolojiye bağlı daha kontrollü bir toplum olacağı ve elitlerin bu imkanı kullanacağı” cümlesi sanki gerçek oluyor...

ABD eski Başkanı George Bush, “Yeni Dünya Düzeni” cümlesini kullanırken, acaba sadece, siyasi anlamda mı bunu söyledi?

Sizce HAARP ile ilgili bir başka ilginç şeyi anlatalım... Bu konuda Web’de açılan sayfalar, buradaki konuşmalar, gelen bilgiler, tartışılan konular sık sık esrarengiz eller tarafından silinip yok ediliyor. HAARP, bu konuyu inceleyenlere göre, 1994 yılından bu yana, en çok sansüre uğrayan konu durumunda...

Bir de bu konuda yazılmış olan ve adını çok ilginç bulduğumuz bir kitaptan söz edelim:

“Angels D’ont with HAARP..”

HAARP tartışması ABD’de daha çok uzun süreceğe benziyor...”

Sabah : 24.08.99

İntifada 10-05-2010 04:24

Projenin karşıtlarından biri olan, ülkenin en ünlü jeofizikçilerinden Prof.Gordon J.F.MacDonald’e göre, elektromanyetik teknoloji bakın daha neler yapabilir:

1-İklimleri değiştirebilir,

2-Kutupları eritebilir veya yerinden oynatabilir,

3-Ozon tabakası ile oynayabilir,

4-Deprem yaratabilir,

5-Okyanus dalgalarını kontrol edebilir,

6-Dünyanın enerji alanları ile oynayarak, insan beynini kontrol altına alabilir,

7-Radyasyon yaymayan termonükleer patlama oluşturabilir...

Bunlar yapabildiklerinin sadece bir kısmı.. Dehşet değil mi?

Ancak, Amerika Hava Kuvvetleri, iklimlerin kontrolünü amaçlayan “Spacecast 2020” projesi ile ilgili olarak “Çevreyi değiştirme teknikleri ile bir başka ülkeyi yok etmek veya zarara uğratmak yasaktır” açıklamasını da yapmış durumda...

Bu proje çok küçük sinyallerle çok büyük enerjileri kontrol etme mantığı üzerine kurulduğuna göre, Zbigniev Brezinski’nin 1970’lerde sözünü ettiği “İlerki yıllarda teknolojiye bağlı daha kontrollü bir toplum olacağı ve elitlerin bu imkanı kullanacağı” cümlesi sanki gerçek oluyor...

ABD eski Başkanı George Bush, “Yeni Dünya Düzeni” cümlesini kullanırken, acaba sadece, siyasi anlamda mı bunu söyledi?

Sizce HAARP ile ilgili bir başka ilginç şeyi anlatalım... Bu konuda Web’de açılan sayfalar, buradaki konuşmalar, gelen bilgiler, tartışılan konular sık sık esrarengiz eller tarafından silinip yok ediliyor. HAARP, bu konuyu inceleyenlere göre, 1994 yılından bu yana, en çok sansüre uğrayan konu durumunda...

Bir de bu konuda yazılmış olan ve adını çok ilginç bulduğumuz bir kitaptan söz edelim:

“Angels D’ont with HAARP..”

HAARP tartışması ABD’de daha çok uzun süreceğe benziyor...”

Sabah : 24.08.99

Ukbâ 10-05-2010 10:38

Bir iki gün önce öğretmen evinde oturuyordum gözüme milliyet gazetesi carptı onu karıştırırken bir yazarın bu konu ile alakalı yazısı vardı onu paylaşmak istedim..

Komplocu dedi ki...



02 Ekim 2010

YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan’ın uyarısı, komplo teorisyenlerini bile şaşırtacak kadar dehşet vericiydi.
Domates tohumunu dışardan almamızı eleştiriyordu Prof. Özcan ve diyordu ki:
“Artık genetik programlama diye bir şey var. Tohumun içine genetik mekanizma yerleştirirler. Hiç bilmediğimiz hastalıklara kapılabiliriz. 20 yıl içinde o tohumdan yiyen insanlar ölür. Bu yolla zamanla bir milleti yok edebilirsiniz.”
* * *
Aynı gün, bir başka profesör Ahmet Mete Işıkara, bunun kadar tüyler ürpertici bir komplo endişesini Ecevit’ten naklen anlattı.
Hani Marmara depreminde bunun arkasında yabancı güçlerin parmağı olduğu söylentileri yayılmıştı ya... Meğer dönemin Başbakanı Ecevit, bu söylentileri ciddiye almış.
Işıkara’yı arayıp “Depremde İsrail ve ABD’nin parmağı var mı? Bunu bir araştırın” demiş.
Işıkara da “Böyle şey olur mu? Hiç ciddiye almayın bu lafları” cevabını vermiş.
* * *
Ben öğrenciyken her gelişmenin ardında toplumsal dinamikleri değil, Amerika’yı aramak doğal refleksti. Sonradan buna İsrail de eklendi.
Geçenlerde bizim kuşaktan, bu teorilere pek düşkün bir tanıdığımla buluştuk.
Özcan ve Ecevit’teki teyakkuz halini onda da gördüm.
O da depremden Ergenekon soruşturmasına, Tophane saldırısından Hakkâri patlamasına kadar hemen her şeyin “dış güçlerin tezgâhı” olduğuna inanıyordu.
“ -Kılıçdaroğlu’nun gelişi bile öyle” dedi.
“ -Hadi ya? Nasıl” diye sordum hayretle...
Anlattı:
* * *
“ -Dış politikada eksen kaymadı mı? Hükümet dümeni Doğu’ya kırmadı mı?”
“ -Kırdı.”
“ -Amerika bundan rahatsız değil mi sanıyorsun. Bak Türkiye, İran cezalandırılmasın diye Batı’ya sırtını dönüyor.
Putin, Türkiye’yi ziyaret eden ilk Rus Devlet Başkanı oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri geçen hafta Konya’da Çin’le ortak tatbikat yaptı. Bunlar sana neyi hatırlatıyor?”
“ -MGK eski Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç’ın ‘Batı istemezse, biz de Çin, Rusya ve İran’la ittifak kurmalıyız’ demesini...”
“ -İyi de onu diyen Kılınç Ergenekon sanığı oldu. O ekibi tasfiye edenler şu anki durumdan memnun mudur?”
* * *
Bizim “komplocu”, Türkiye’nin Doğu’ya yaklaşarak laiklikten uzaklaştığı, İsrail karşıtı, anti-semit duyguların yaygınlaştığı yolunda ABD’nin ciddi kaygılar beslediğini düşünüyordu. Son dönemki bütün gelişmelerin altında bu rahatsızlığın yattığı inancındaydı.
“ -Kılıçdaroğlu’nun bununla ne ilgisi var” diye sordum.
“ -Yahu saf olmasana!” diye güldü:
“ -Baykal’ın kaseti ne zamandır ellerindeydi. Niye şimdi çıkardılar?”
“ -Niye?”
“ -CHP’yi ateşlemek istediler de ondan... Böylece Erdoğan’a ‘Bizden fazla uzaklaşırsan alternatifin hazır’ mesajı verdiler.”
“ -Sahi mi? Başka?”
“ -Bence Avcı olayının altında da bu var.”
“ -Neden?”
“ -Laikliğin gerileyişini durdurmak, cemaatin etkisini kırmak, yükselen İsrail karşıtlığını azaltmak istediler. Orada da İsrail istihbaratı devreye girmiş olabilir.”
* * *
“Pes valla” dedim ayrılırken...
Dönüşte, genetiğiyle oynanmış domates yemiş gibiydim.

Özgür Çağrı 10-05-2010 11:37

Bana gerçekçi gibi geldi ne yani etkisi hala süren bu olay bizim miladımız amerikan eserimi
içim bir hoş oldu :S

HaArP 10-06-2010 00:58

1999'dan önce yapılmış olan ''Komplo Teorisi'' adlı Hollywood'un(Büyü Tahtası) belalısı Mel Gibson'un filmindeki önemli bir ayrıntıya dikkatinizi çekmek isterim acizane !

serdar53 03-07-2012 23:28

bu biraz sacma gibi denizaltı felan. .. oraya gelen adam cesaret edip gölcüğe mi gelir, gelir çanakkale avrupa yakasına felan hep böyle uçuk fantastik şeylere inanmayı severiz ;D


All times are GMT +3. The time now is 11:04.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025