Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Yeni Şafak , Akit ve Milat (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=301)
-   -   İpler koptu: Suriye'yi işgal mi edeceğiz! (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=149758)

HaArP 06-15-2011 13:55

İpler koptu: Suriye'yi işgal mi edeceğiz!
 
İpler koptu: Suriye'yi işgal mi edeceğiz!
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Beşşar Esad'la dünkü telefon konuşması, bir şeyleri düzeltmeye yeter mi? Hem Suriye içinde hem de Türkiye-Suriye ilişkilerinde bazı şeyleri eski haline çevirme yönünde bir sonuca yol açabilir mi?

Sanmıyorum... Ankara-Şam arasındaki o gösterişli birlik görüntüleri artık tarihe karıştı. Güven ortadan kalktı. Şam'dan iletilen mesajlarla uygulanan güvenlik yöntemlerinin farklılığı, şiddetin dozunun sürekli artırılması, verilen güvencelerin boş çıkması, iki başkent arasındaki sıcak ilişkilerin sonunu getirdi.
Erdoğan'ın dünkü görüşmede Esad'a; "şiddetten uzak durması, reformları takvime bağlaması ve ivedilikle uygulaması" tavsiyesinde bulunduğu ifade ediliyor. Daha önce de "kardeşini feda et" telkininde bulunduğu iddia edilmişti. Ancak Şam yönetiminin, hele bu kaotik durumda bunu yapma iradesinin olmayacağını, tam tersine güvenlikçi çevrelerin iktidar alanının daha da genişleyip güçlendiğini, reform isteyenlerin ellerinin iyice zayıfladığını görüyoruz.
Türkiye, sekiz yıldır Suriye'ye yönelik dış baskıları zayıflatmaya, bu ülkenin kontrollü şekilde değişimine, normalleşmesine destek olmaya çalıştı. Maalesef bütün bunlar, birkaç haftada etkisini kaybetti. Baas yönetimi, yıllardır edindiği değişim tecrübesini bir anda kenara itip, eski alışkanlıklarına döndü. Tipik Baas karakterine teslim oldu. Bu aşamadan sonra 'Suriye'ye rağmen Suriye'yi desteklemek' Türkiye için hiç de akıllıca bir duruş olmayacaktır. Öyle de oluyor.
Başından beri bu ülkede olanların, ülke içi temsil krizi, rejimin kendi halkını kıyımdan geçirmesi gibi geleneksel Suriye gerçeklerinin ötesinde yeni bazı gelişmelerle de bağlantılı olduğuna işaret etmeye çalıştık. O da Suriye üzerinde İran-Suudi Arabistan savaşının yaşandığı gerçeğidir. Bölge dışı güçlerin en zayıf yanımıza yatırım yaptığını gerçeğidir. Çok büyük tuzaktı bu ve bir kez daha düştük. Fay hatlarını bir kez daha harekete geçirdiler. Bu sefer depremin şiddeti çok daha büyük olacak gibi.
Bölgenin iki keskin kampı arasındaki çatışma Yemen'de, Lübnan'da, Irak'ta kendini gösterdi. İç savaşlara neden oldu, kitlesel ölümlere yol açtı. Bu bölgelerdeki güç savaşı halen devam ediyor. Şimdi Suriye üzerinden belki diğerlerinden çok daha şiddetli, çok daha sarsıcı yeni bir cephe açılıyor. Bu sefer kitlesel kıyımlar belki çok daha acımasız olacak.
Türkiye'nin duruşu bu açıdan çok önemli. Irak içindeki güç savaşının bölgesel karakter almaması için Ankara çok yoğun çaba harcadı. Başarılı da oldu. Ama bu seferki kriz çok daha büyük, bölgesel etkileri daha geniş olacak.
Suriye içinden, Lübnan'daki bazı çevrelerden özellikle de İran'dan Türkiye'ye yönelen yayınlara, sert ithamlara dikkat ediyor musunuz? Tahran neredeyse Suriye'de olup biten her şeyin sorumlusu olarak Türkiye'yi ilan ediyor. Resmi haber kaynakları, silahların Türkiye'den gittiğini, çatışmaları Türkiye'nin beslediğini, bazı örgütleri Türkiye'nin yönlendirdiğini bile iddia edebiliyor.
Yine bölgede, 'İran aksı'na mensup yayın organları aynı koroya katılıyor, Türkiye karşıtı inanılmaz bir karalama kampanyası yürütülüyor. Ankara'nın Batı ile işbirliği yaptığı, Suriye'ye iki yüzlü davrandığı, bu ülkeye yönelik işgal hazırlığının öncüsü olduğu iddia ediliyor.
Buradan bakınca iplerin çoktan koptuğunu görebiliyoruz. Ankara'nın yeni Ortadoğu projelerini rejim değişikliği dalgasından sonraya ertelediğini, muhataplarını değiştirdiğini görebiliyoruz.
Hassas olmamız gereken tek şey var: Mezhep eksenli krizi besleyen ülkelerden biri olmamak. Bölge ülkeleri bu kimliğe göre bloklara ayrılıyor ve her zamankinden çok daha öfkeli bir şekilde safları netleştiriyor. Bu, bütün coğrafya için yıkım demektir, on yıllarca devam edecek kaos ve çatışmalar demektir. Bu endişenin dışında, Suriye'deki krize bakışta bir sorunumuz yok. Elbette haktan, adaletten, insandan yana olacağız. Ancak Türkiye'de bazı çevrelerin dar mezhep kışkırtıcılığı ile bütün bölgeyi yakmaya ayarlı düşüncesizce hareketlerini, bölgedeki kamplaşmanın artık Türkiye'ye de ihraç edildiğinin göstergesi olduğunu bilmek zorundayız.
Eğer bu Suudi-İran kaynaklı mezhep çatışmasına yönelik girişimleri kontrol edemezsek, sakinleştiremezsek, işin ucu Çaldıran Savaşı'na kadar gidecek demektir. Türkiye olarak bölgeye ve dünyaya yeni şeyler söyleme yeteneğimiz önemli ölçüde yok olacaktır.
Önümüzdeki haftalarda Suriye'ye askeri müdahaleyi tartışıyor olacağız. Her ne gerekçeyle olursa olsun, bölgemizde bir ülkenin daha işgalini hazmetmemiz mümkün değil. Hal böyle iken, Irak'tan ders almayanlar, Libya'nın şu anki durumuna dair sözü kalmayanlar, işgallere karşı direnmesi gerekenler ABD'nin, İngiltere'nin, NATO'nun bir ülkeyi daha işgal etmesi için adeta diz çöküp yalvarıyor.
Bu, tam anlamıyla bir savrulmadır. O çevrelerin Irak'ta yüz binlerin ölümüne duyduğu öfke ve acı, gerçek değil miydi. Afganistan'ın işgaline duydukları öfke neydi? Libya için neden kimse bir şey söyleyemiyor?
Sadece Amerika, Libya'nın 32 milyar dolarına el koydu. Avrupa daha fazlasına el koydu. Bu ülkeyi harabeye çevirdiler. Yüz milyarlarca dolar para kazanacaklar savaş sonrasında. Bu savaşların sadece siyasi değil aynı zamanda yatırım için yapıldığını anlamıyor muyuz?
Gerçekten zor durumlarla karşı karşıyayız. Türkiye-Suriye ilişkileri koptu. Soğuk Savaş döneminin kamplaşması başladı sanki. Yazık.. Bir kez daha kazılan kuyuya düştük. Yüz yıl boyunca düştüğümüz gibi...Türkiye-Suriye sınırı sadece on binlerce mültecinin akınına uğramayacak. Kim bilir, yakın geçmişte gördüğümüz en büyük askeri hareketliliğe de ev sahipliği yapacak.

http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=...IbrahimKaragul

HaArP 06-15-2011 14:38

İran'dan Karşı Casus Atağı
İran iki yıl süren bir karşı casusluk atağı ile yurtdışı muhalefetin içine bir lider sızdırdı, tüm önemli bilgileri ele geçirdi. Suudi Arabistan'da ABD Dışişleri bakanı Hillary Clinton ve Prens Suud el Faysal'la bir araya geldi. Daha sonra Medhi'nin...

İran televizyonunda geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir program, İran'a yönelik casusluk iddialarını tekrar alevlendirdi. İran istihbaratı, yurtdışındaki muhalefet saflarına önemli bir adamını yerleştirmeyi basardı. Kod adi elmas olan Muhammed Reza Medhi, 2 sene boyunca, yurtdışı muhalefetin içerisinde çalıştı.

2009 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin arkasından gelen halk hareketleri, yurtdışındaki İran muhalefetinin tekrar faaliyete geçmesine yol açtı. Muhalefet, bu hareketlerin oluşturduğu havayı kullanarak, İran'daki İslam cumhuriyetinin devrilmesi için yeni planlar hazırladı. bu planların öne çıkanı, bütün muhalif gruplarının katılımıyla sürgünde bir geçici hükümet kurulmasıydı.

TAHRAN, MUHALİFLERİN İÇİNE ADAMINI YERLEŞTİRDİ

Yurtdışı muhalefetin örgütlenmesini yakından takip eden İran istihbaratı, Medhi ile olan temasın farkına varınca Medhi'yi oluşumun içinde yer alması için ikna etti. Medhi, yapılan plan çerçevesinde, Amerikan istihbaratına "Dostların Birliği" adli gizli bir örgütün lideri olduğunu ve örgütün içerisinde ağırlıklı olarak, ülkedeki gidişattan rahatsız olan asker, istihbaratçı ve yargı mensubu bulunduğunu söyledi.

CLİNTON, AJANDAN ETKİLENDİ

Medhi'nin ifadesine göre, Suudi Arabistan'da ABD Dışişleri bakanı Hillary Clinton ve Prens Suud el Faysal'la bir araya geldi. Clinton, Medhi'den çok etkilendi ve İran'daki yeşil harekete destek kararı alınmasını sağladı.

Daha sonra Medhi'nin Amerika Birleşik Devletlerine gitmesine karar verildi. Medhi, Suudi Arabistan'da kaldığı üç gün içerisinde İngiliz ve Fransız büyükelçileriyle de görüştü.

Özel bir uçakla Amerika'ya giden Medhi, burada başkan Obama'nın Ortadoğu danışmanı David Ross ve başkan yardımcısı Joe Biden'la da görüştü. İran'da yeşil hareket gösterilerine devam ederken sürgündeki hükümet için aranan lider bulunmuştu.

SÜRGÜNDE KURULAN HÜKÜMET

Medhi, temaslarını şöyle anlatıyor:

"Bunların planı sürgünde bir hükümet oluşturmaktı. Gerekli bütün hazırlıklar da yapılmıştı. Tek eksiklikleri İran'dan bir lider bulunmasıydı. Bunu da benim şahsımda bulunca, bulmacanın bütün eksik parçaları tamamlanmış oldu. İran rejimini yıkmayı amaçlayan plan için geri sayım da başladı."

Medhi daha sonra, İran muhalefetinin yoğun olarak yaşadığı Paris'e gitti. Burada muhalefetin önde gelen isimleriyle bir araya geldi. Medhi, bu isimlerden iki kişi öne çıktığını ifade ediyor: Birisi İran asıllı İsrail ve Fransa vatandaşı Hüseyin Cihansahi, diğeri de Mihdar Hansari...

2009 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen ardından başlayan bu operasyon iki yıl sürdü. Medhi'nin İran'daki sözde etkisini göz önüne alan muhalifler işi sürgünde geçici hükümet kurdurmaya kadar vardırdı. Reza Medhi bu hükümet içerisinde önemli bir pozisyona getirildi.

Medhi gerek Cihanşahi, gerekse de Hensari'nin kendisine güvenlerinin tam olduğunu ifade ediyor. Üçlü yaptıkları gizli toplantıda sürgün hükümetinin kurulması konusunda anlaşma sağlanır ve yeni toplantının yeri Fransa'nin Guadalup adası olarak belirlenir.

FRANSA'DA MUHALİFLERİN GİZLİ TOPLANTISI

Guadalup toplantısına yurtdışı muhalefetin yanı sıra, İran'dan da geniş katilim oldu. Komala, Halkın Mücahitleri, Yeşil Hareket, Ahvaz Birlik Partisi gibi bütün muhalefet temsilcileri toplantıda yer aldı. Medhi bu isimler arasında göze çarpanlardan Muhsin Mehmet Baf'ın, cumhurbaşkanı adayı mir Hüseyin Musevi'nin seçim karargâh başkanı olduğunu söylüyor.

Medhi Guadalup'ta yapılan toplantı ile ilgili şunları söyledi:

"Guadalup toplantısında sürgündeki hükümet için bir manifesto hazırlandı. Yeni anayasanın çerçevesi belirlendi. İlk etapta geçici bir yönetim konseyi ve geçici hükümet oluşturulması kararlaştırıldı. Ben milli çıkarlar ve güvenlik konseyine başkan olarak atandım. Cihanşahi de yardımcım oldu.

Guadalup toplantısında 50 maddelik bir karar çıktı, amaç bir yıl içerisinde İran İslam cumhuriyetinin yıkılması olarak belirlendi.. Bu is için 7 milyar dolarlık da bir bütçe ayrıldı."

SÜRGÜNDE HÜKÜMETİ KURULDU

Medhi, bu sure içerisinde, dünyaya tanıtıldığını söylüyor. Kendisinden, İran'daki rejimden rahatsız olan üst düzey bir devrim muhafızı generali diye bahsedildiğini ve birçok haber ajansı, web sitesi ve İsrail televizyonunun da bulunduğu bir çok kanalın kendisiyle röportaj yaptığını ifade ediyor.

İki yıllık çalışmanın ardından, yurtdışı muhalefetinin irtibatlarının ve para kaynaklarının deşifre edildiğine inanan İran istihbaratı, Medhi'yi tahrana geri çekti. Ülke içinde ise bir dizi operasyonlar gerçekleştirildi. CIA hesabına çalışan casusluk şebekelerinin çökertildiği bildirildi.

Planın artık faaliyete geçirilmesi için çalışmaların başlatılacağı sırada, Medhi, son durumu Tahran'a iletti. Tahran, Medhi'nin daha fazla riske girmesini istemeyerek yapılan özel bir operasyonla onu Tahran'a çekti. Elde edilen bilgiler ışığında ülke içerisinde operasyonlara başlandı. CIA ile bağlantı içinde olan çok sayıda kişi tutuklandı.

ABD İDDİALARI REDDETTİ

Haberin ardından Amerikan yönetiminin tepmişi gecikmedi. Beyaz saray, Muhammed Reza Medhi'yi tanımadıklarını ve kendisiyle hiç bir görüşme yapmadıklarını duyurdu. Konu ile tartışmalarsa hala devam ediyor.


ajanslar

http://tevhidhaber.com/news_detail.php?id=78045

Özgür Çağrı 06-15-2011 15:03

Adem özköse ağabey suriyeden geldi anlattıkları çok felaket
Türkiye acilen suriyeye müdahale etmelidir.
İçimizdeki bazı baas rejiminin şakşakçısı bknz: hüsnü mahalli tiplerin sözleri yalandır.
Orada çocuklara tecavüz ediliyor
esad rejiminin köpeklerininin siyonistlerden farkı yoktur.
Türkiye kardeşinin yardımına koşşun ...

HaArP 06-16-2011 00:13

Alıntı:

Türkiye kardeşinin yardımına koşşun ...


Onun derdi başka kardeş... Sen acizane meselenin özünü kavrayamamışsın !

Özgür Çağrı 06-16-2011 01:00

Alıntı:

HaArP Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 901644)


Onun derdi başka kardeş... Sen acizane meselenin özünü kavrayamamışsın !

zalim baas rejiminin şakşakçılığını yapıp mazlumların kanını içememem.
Özü kavranacak bir şey yok ortada tecavüz edilen çocuklar var giden abilerimiz anlatıyor gelenler ...

Ahmet Yasin 06-16-2011 01:06

Tecavüze uğrayan çocuklar sadece Suriye'demi var....

Özgür Çağrı 06-16-2011 01:08

şu an suriyede olan azap ve işkence gazzede yok emin olabilirsiniz...

Ahmet Yasin 06-16-2011 01:13

Alıntı:

Furkanca Bakış Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 901679)
şu an suriyede olan azap ve işkence gazzede yok emin olabilirsiniz...

Emin değilim ama tahmin edebiliyorum.

Fırat 06-16-2011 01:18

Beşar esadın işi çok zor. Kendisi çekilmek istese ailesi onu dar ağacında sallandırır. Bu tür ülkelerde rejimi iyi okumak lazım. Neden çekilmezler? Ailenin her bireyi bir kurumun başında ve her biri silip süpürmüş ülke kaynaklarını. Yönetim bırakılsa adamın sonu idam. Bütün bireyler için bunu düşündüğümüzde kimse bırakmaya yanaşmaz. Ya bırakmayıp hayata kalma mücadelesi verecek yada bırakıp sonuna imza atacak. Beşar esad daha ordunun komutanı ve ülekeyi asıl yöneten kişiyi ikna edemiyorsa ailenin diğer bireylerine tek bir söz geçiremez. Çekilse yeni bir esad göreve gelir hepsi bu. Türkiye suriyeye girmeyi aklından bile geçirmemelidir bence.

HaArP 06-16-2011 04:06

Mesele Esad'ın çekilmesi değildir sadece... İsrail diyor ki kontrol ortadoğuda bende işte böyle Blackwater aracılığı ve Esad'ın ordusunun kontrol ettiğim askerleri ile dengenizi şaşırtırım stratejisinde Rusya, Abd, Çin, İsrail Esad'ın gitmemesini reform yaparak çözmesini eğer gideceksede yerine ihvan tarzı Müslümanların gelmesini engellemek üzere stratejiyi kabul ediyorlar... Ayrıca Hizbullah ve İran'ın arasındaki bağlantının kopması için andlaşmalar yapıyorlar... Türkiye'de Abd'ye sen gelme ortadoğuya ben sen ne istiyorsan burda kendi üsulumle hallederim diyor... Bir taraftan Esad'ı reform yaptırmak suretiyle meseleyi çözmeye çalışırken bir taraftanda Suriye'nin iktidarının düşmesi İsrail'in Suriyeli Kürdlerin başlarındaki ajanları vasıtasıyla siyonistlerin desteğiyle Kuzey Irak'taki Barzani ile hallettiklerini suriyede hallederlerse sıra Türkiyeye gelecek misali uygularken bir alt düzeyde Türkiye Ortadoğuda güçlü görünmek için akıllı ol mesajı vermeye çalışıyor... Abd ile İsrail ayrı görüşleri ise taktiktir ki Abd Türkiyeye Hizbullah ile İran arasını açtırırken Türkiye ise Şia-Sünni savaşını engellediğini sanıyor ayrıca Abd bahreynde sünnileri desteklerken suriyede esad rejimini destekliyor... Aslında Abd'nin kendiniz halledin yoksa biz(Abd-İsrail-Siyonistler) halleder mesajına Suud ile Türkiyenin üstlenmesi gibi bir şey Allahualem...

İran cia ajanlarını yakaladığında Abd'yi suçlarken Türkiye'yide gayrı resmi Abd'nin stratejisini güdmekle suçluyor...! Türkiyenin büyüdük rehaveti Allahualem başına büyük belalar açacak gibi...!

Bu arada hesaba katılmayan Mücahidleri unutmasınlar... Yemenden Somaliden gelen haberler Yeni Dünya Düzenine tabi Ülkelere ders verir gibi...!


All times are GMT +3. The time now is 18:17.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025