Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Haberler (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=120)
-   -   Dün Hasta Adamdık Bugün Reçete Yazıyoruz (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=168269)

Ertuğrul ÖZGÜL 01-01-2013 10:14

Dün Hasta Adamdık Bugün Reçete Yazıyoruz
 
http://www.habervaktim.com/resim/resim280261_2.jpg
Dün Hasta Adamdık Bugün Reçete Yazıyoruz
Türkiye kendi somut adımlarını içeren ilerleme raporunu hazırlayarak, AB ile paylaştı. Raporu değerlendiren AB Bakanı Egemen Bağış, “Dünün ‘hasta adam’ı bugün Avrupa’ya reçete yazıyor. Bu rapor Türkiye’nin Avrupa’daki çarpık zihniyete meydan okumasıdır” dedi.

Türkiye, 2012'de AB müktesebatına uyum kapsamındaki somut adımlarını içeren kendi ilerleme raporunu yayımladı. AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, “Bu rapor Türkiye'nin Avrupa perspektifinin de AB reform sürecindeki kararlılığının da mührüdür” dedi.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı, AB Bakanlığı'nın koordinasyonu ve ilgili tüm bakanlıkların katkı ve değerlendirmeleriyle ilk kez kaleme alınan rapor, AB Bakanlığı'nın internet sitesinde paylaşıldı.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, raporun yayımlanmasıyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, Avrupa Birliği'nin 1998'den bu yana her yıl düzenli olarak Türkiye'ye ilişkin İlerleme Raporu yayımladığını hatırlatarak, “Bu yılki Türkiye İlerleme Raporu'nun daha subjektif, taraflı, mesnetsiz ve bağnazca tutumların gölgesinde kaldığını müşahede ettik. Bu durumun gerek Türk kamuoyunda, gerekse uluslararası düzlemde Avrupa Birliği'nin güvenilirliğini zedeleyen bir unsur olarak görüldüğü aşikardır. Türkiye son bir yılda birçok reform adımını cesaretle atmasına rağmen AB Komisyonu'nun bunları görmezden gelircesine farklı birtakım çıkarımlarda ve subjektif yorumlarda bulunması elbette kabul edebileceğimiz bir yaklaşım tarzı olamaz” dedi.

“SADECE TEPKİ DEĞİL, REFORM KARARLILIĞININ PAYLAŞILMASI”

Kendi ilerleme raporlarını yazacaklarına dair söz verdiklerini hatırlatan Bağış, bugün açıklanan raporla ilgili olarak, “Bu rapor, sadece Avrupa Birliği'nin İlerleme Raporu'na bir tepki olarak değil, aynı zamanda ülkemizin reform kararlılığının da paylaşılması düşüncesiyle hazırlanmıştır” dedi.
Bağış, raporun Türkiye'de son bir yılda AB müktesebatına uyum kapsamında atılan somut adımları içerdiğini belirterek, “Öncelikle vurgulamak gerekir ki bu bir ilktir. Türkiye Cumhuriyeti ilk kez kendi İlerleme Raporu'nu kendisi yazmıştır. Bundan sonraki yıllarda da bu uygulamayı düzenli olarak gerçekleştirmeyi planladığımızı da kamuoyumuzla paylaşmakta fayda görüyoruz. Alt alta yazıldığında bile yaklaşık 270 sayfayı bulan son 1 bir yılda gerçekleştirdiğimiz reformlar, Türkiye'yi AB standartlarına her geçen gün daha da yaklaştırmıştır” dedi.

“METİN TÜRKİYE'NİN ÖZGÜVEN BELGESİDİR”

Bağış, Türkiye'nin kendi ilerleme raporunu hazırlayacak noktaya erişmesinin tamamen özgüveninden kaynaklandığını dile getirerek, “Metin, Türkiye'nin özgüven belgesidir” dedi.
Bağış, “Ülkemizin reform kararlılığını sorgulayanlara bu rapor her cümlesiyle, her sayfasıyla anlamlı bir cevaptır. Bu rapor Türkiye'nin Avrupa perspektifinin de AB reform sürecindeki kararlılığının da mührüdür. Rapor, hem AB değerlerini, hem de üyelik sürecimizi istismar eden çarpık zihniyetlere de Türkiye'nin meydan okumasıdır. Avrupa'da Türkiye'nin reform hızının yavaşladığı, AB perspektifinin kaybolduğu yolunda eleştirileri olanların da başlarını iki ellerinin arasına alarak bir kez daha düşünmeleri gerekir” ifadesini kullandı.

“DÜNÜN ‘HASTA ADAMI' ŞİMDİ REÇETE YAZIYOR”

“Dünün ‘hasta adamı' artık ayağa kalkmış, bugünün Avrupa'sına reçete yazacak, Avrupa'daki hastalıklara çözüm üretecek, Avrupa Birliği'ne yük olacak değil, AB'den yük alacak bir güce, bu imkana ve kudrete erişmiştir” diyen Bağış, şunları kaydetti: “AB dönem başkanlığının Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından üstlenildiği günlerde, hiçbir şekilde bu sözde yarım ada devletini muhatap almadan, başta Avrupa Komisyonu olmak üzere, Avrupa Parlamentosu ve diğer AB kurumları ile mevcut ilişkilerimizi 2012 yılında yakın bir işbirliği içinde sürdürdük. Esasen, bir AB üyesinin -sözde- dönem başkanlığı döneminde iflasını ilan etmesi, AB dönem başkanlığı mekanizmasının iflasla anılması bizim açımızdan değil AB açısından düşündürücüdür.
Şu hususun da bilhassa altını çizmek gerekir: İflas eden sadece Güney Kıbrıs Rum Yönetimi değil, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin şımarık ve Ada'da çözümsüzlüğü kışkırtan tavırlarına prim veren siyaset anlayışıdır. Öte yandan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin sözde AB Dönem Başkanlığı bile tüm spekülasyonlara rağmen kararlı çalışmalarımıza engel olamamıştır.”

TÜRKİYE'NİN ATTIĞI ADIMLAR RAPOR'DA

İlk kez bu yıl hazırlanan rapor, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım süreci çerçevesinde, “Siyasi Kriterler”, “Ekonomik Kriterler” ve “Üyelik Yükümlülüklerini Üstlenebilme Yeteneği” başlıklarına ilişkin son bir yılda yapılan çalışmalar ve kaydedilen gelişmeleri özetliyor.
Giriş kısmında, geçmiş yıllarda AB tarafından eleştirilen ve öneri getirilen hususlar da dikkate alınarak Türkiye'nin son bir yılda kat ettiği mesafeyi ilk elden sunmak amacıyla hazırlandığı ifade edilen rapor, Ekim 2011 ile Aralık 2012 arasını kapsıyor.

AB dönem başkanlığı İrlanda'ya geçti

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 2013 yılında Kıbrıs sorununda çözüm beklediğini söyledi. Bağış, CNN Türk televizyonunda katıldığı bir programda gündeme ilişkin soruları cevapladı. Kıbrıs Rum yönetiminden 1 Ocak 2013'te İrlanda'ya geçecek yeni AB dönem başkanlığında Kıbrıs sorununun çözümü için umutlu olup olmadığı sorulan Bağış; Kıbrıs konusunda bu yıl bir çözüm beklediğini, çünkü çözümsüzlüğün Güney Kıbrıs'a çok pahalıya mal olduğunu söyledi. Bağış, şöyle konuştu:
“Dönem başkanlığını yürüttükleri bir süreçte kendi iflaslarını ilan edecek bir noktaya geldiler, ama eğer Annan Planı kabul edilmiş olsaydı, 2004'te yapılan oylamada Rumlar ‘hayır' oyunu tercih etmemiş olsalardı, şu anda Kıbrıs adası belki de refahın, bolluğun, zenginliğin bir merkezi olacaktı. Belki hatalarını anlamaları için bu kriz onlara bir uyandırıcı vazifesini görür. Eğer adada bir çözüm olursa -ki şubat ayında Güney Kıbrıs'ta seçimler var, seçimler sonrası aklı başında bir yönetim iktidara gelirse- KKTC'deki muadilleriyle çözüm noktasında bir araya gelebilirlerse, o zaman bundan sonraki süreçte biz yine çözümden yana, siyasi eşitliğe dayalı kalıcı bir çözümden yana her türlü desteği veririz. Bu, hem onların işine gelir, hem Türkiye'nin AB sürecindeki bazı engellerin kalkmasına vesile olur hem de AB'nin de elini biraz rahatlatır diye düşünüyorum.”

ÇAPRAZ MÜZAKERE ÖNERİSİ

Bağış, “Kıbrıs müzakerelerinde çapraz müzakere yöntemi gündeme gelecek mi?” sorusunu cevaplarken de çapraz müzakere yönteminin BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Alexander Downer tarafından gündeme getirildiğini hatırlattı ve konunun tartışılabileceğini söyledi.
Garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'de temaslarda bulunan Downer'ın, Atina'nın KKTC ile Ankara'nın da Rum yönetimiyle görüşmesini önerdiği iddia edilmişti. Çapraz görüşme trafiğinin ardındansa 3 garantör ülkenin katılacağı çoklu Kıbrıs konferansı düzenlenmesi fikrinin ortaya atıldığı ileri sürülmüştü.























habervaktim

barayev 01-29-2013 22:16

AYNEN DOĞRUDUR.

zülcenaheyn 03-21-2013 04:34

Bu hükümetin bizi Avrupa Birliği'ne sokacağına inanıyorum. Bu istikrar ve kararlılık AK Parti'de var.

Avrupa Birliği reformları ile en iyi şekilde bu ülkeyi ilerleten bir partidir AK Parti.

Bu hükümet terörü bitirip yeni anayasayı da yaptıktan sonra zaten bu ülke ileri demokraside uçacak inşallah!...

Ve cumhuriyetimizin 100. yılına Avrupa Birliği'ne üye olarak girelim!

Bu 10 Kasım'da da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Atatürk'ün vasiyetini halka okuyacak. Orada halifelikten bahsediliyor. Dünyadaki İslam önderliğini de siyasi olarak güçlendiğinden dolayı Türkiye üstlenirken halifeliği de kurup bir süperiority kompleks olacağız!

Türkiye süper güç olacak!

MEÇHUL ADAM 09-29-2014 19:33

Bütün İslami silahlı örgütler hep bir araya gelmiş olsa İsrail kafirlerinin hakkından gelir.Ne hikmetse, ABD, AB ve İsrail kimlere terörist diyorsa bizim devlet ekabirlerimizde onları terörist olarak ilan ediyor.Yahu Allah'ın düşmanları bizim de düşmanımızdır.Onların nasıl vasıflara sahip olduğuna dair,nitekim Cenab-ı Hak Kur'an'da bunu açıkça beyan etmektedir.İşte o ayetler:

ÂL-İ İMRAN SURESİ-118 - Ey iman edenler! Kendi dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Düşünürseniz, biz size âyetleri açıkladık.

119 - İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, halbuki onlar sizi sevmezler, siz kitap(lar)ın hepsine inanırsınız, onlarsa sizinle buluştukları zaman "inandık" derler. Başbaşa kaldıkları zaman da kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: "kininizle geberin!". Şüphesiz ki Allah göğüslerin (gönüllerin) özünü bilir.

120 - Size bir iyilik dokunsa fenalarına gider, başınıza bir kötülük gelse onunla sevinirler. Eğer sabreder ve Allah'dan gereğince korkarsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez; çünkü Allah onları kendi amelleriyle kuşatmıştır.

MÜMTEHİNE SURESİ-1 - Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkar ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Resulü ve sizi (yurdunuzdan sürüp) çıkardıkları halde siz onlara sevgi ulaştırıyorsunuz. Eğer benim yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için çıktınızsa içinizde onlara sevgi mi gizliyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur.

2 - Şayet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman kesilecekler, size ellerini ve dillerini kötülükle uzatacaklardır. Zaten inkar edivermenizi istemektedirler.



MÜSLÜMANLARIN;ŞU LİDER OLMA, BAŞ OLMA VE VEHN HASTALIĞI YÜZÜNDEN, BİRBİRİNE KARŞI KİNCİ OLUP HEP TEFRİKAYA DÜŞTÜLER. BUNU FIRSAT BİLİP VE BUNDAN CESARET ALAN KÜFFAR İSE OLANCA GÜCÜYLE MÜSLÜMANLARA ZULÜM EDİYOR.SÖZ DE BİZİM MÜSLÜMANLARIN SAYISI 1, 5 MİLYAR OLDUĞU HALDE HEPSİ ÜRKEK YABAN EŞŞEKLERİ GİBİ OLMUŞLAR.OYSA CESARET VE ŞECAAT MÜSLÜMANIN EN BÜYÜK ÖZELLİKLERİNDEN OLMASI GEREKİRKEN BUGÜN ÖLÜM KORKUSU YÜZÜNDEN ZELİL DURUMA DÜŞMÜŞLERDİR.

BUNCA KURU KALABALIKLARIN HİÇBİR İŞE YARAMADIĞI ARTIK AÇIKÇA BELLİ OLMUŞTUR.UNUTMATINIZ Kİ KORKAKLAR HER ZAMAN ÖLÜRLER.CESARETLİLER İSE BİR KERE ÖLÜR AMA ŞAN VE ŞEREFİYLE ÖLÜRLER.KİM KAFİRDEN KORKARSA VALLAHİ O TAM MÜSLÜMAN DEĞİLDİR.KORKULACAK OLAN BİR TEK ALLAH'TIR.ALLAH'TAN BAŞKA KİMSEDEN KORKMAYAN BİR MÜSLÜMAN HER ZAMAN DÜNYAYA HAKİM OLUR.KISACA DİYECEĞİM O Kİ; KORKAK VE ZİLLET İÇİNDE YAŞAMAKTANSA ŞEREFİMLE ÖLMEYİ TERCİH EDERİM.KORKAKLIK ASLA BİR MÜSLÜMANA YAKIŞMAZ.ÇIKARIP ATIN ARTIK BU KALPLERİNİZDE Kİ VEHN MİKROBUNU!..


All times are GMT +3. The time now is 18:20.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025