![]() |
İşgalcinin dili zorunlu Osmanlıca sakıncalı
Bir süredir Osmanlıca’nın okullarda öğretilip öğretilmemesi tartışılıyor. Osmanlıca’ya bazıları kökten karşı. Bunu duymak bile istemiyorlar. Bazıları "istemezük ama olacaksa da seçmeli olsun" diyorlar. Ama halkın büyük çoğunluğunun böyle bir rahatsızlığı bulunmuyor.
Lozan anlaşmasından sonra 1924’te Hilafet ilga edildi. 1925’te Müslüman halkın kafasına zoraki frenk şapkası geçirildi. 1928’de bin yıla yakın kullanmış olduğumuz harfler bir anda yasaklandı ve Frenk alfabesi kullanmak mecbur tutuldu. 1930’larda dilimizle uğraşmaya ve tarihimizi unutturmak için kelimeleri ve kavramları da değiştirmeye teşebbüs ettiler. 1932’de ezanı yasakladılar ve bu yasak 1950’ye kadar devam etti. Önce Müslümanlığı kaldıracak adımlar atma teşebbüsünde bulundular. Bunu beceremeyeceklerini anlayınca İslam’ı sulandırma ve Kemalist bir İslam uydurma yoluna gayretine girdiler. M. Kemal 1928’de "harf darbesini" yaptığında en geç 1-2 sene içinde bütün halkın okuma yazma öğreneceğini söylüyordu. Aradan iki sene geçtiğinde 1930’da, üniversite okuma oranı değil, sadece okuma yazma oranı % 10’u zor buluyordu. Harf darbesinin üzerinden 37 sene geçtiğinde 1965’teki sayımda, okuma-yazma oranı ancak % 50’lere gelebilmişti. Medeniyet ve kültüre yapılan bu darbenin üzerinden 86 sene geçti. Bu oran hala % 100 değil. Kaldı ki 1980 darbesini yapmış olan Kenan Evren bile hala notlarını Osmanlıca tutuyor. Neymiş? "Latin alfabesi modernliğin nişanesiymiş. Latin alfabesi ile yazmak ve öğrenmek daha kolaymış." Bunların tamamı kuyruklu yalan ve darbenin kılıfı. Tam aksine, sağdan sola yazmak ve Arap elifbası, insan anatomisine ve öğrenmeye daha yatkın. Bugün bilim, elektronik ve teknoloji yönünden dünyanın en gelişmiş ülkesi olan Japonya, dünyanın en zor harflerini kullanıyor. Nüfusu bir milyarın üzerinde olan Çinliler en zor harflerden birini kullanmaya devam ediyorlar. Rusya aynı şekilde Latin alfabesini değil Kril harflerini kullanıyor. Teknolojiyi en iyi kullanmakta olan İsrail 2000 sene önceki İbranice'yi seçti. Milleti kandırmak için yalan söyleyenler bari biraz daha mantıklı yalan söylesinler. Hilafetin ilgası da, harf değişimi de, zoraki şapka giydirme işi de, Türkçe'nin yapısıyla, genetiği ile oynayıp tarihin ve dilin değişmesini sağlamak da, İslam’ı ve Müslümanları baskı altına alıp 1937’de zoraki laiklik dayatması yapmak da Lozan Antlaşması'nın gizlenen maddelerindendi. Lozan’daki dayatmalar, yıllara yayılarak tedricen bu halka bu ülkeye uygulandı. İşgalcilerin alfabesi, millete zorla dayatıldı. Millet bir günde ümmi hale getirildi. Osmanlı dili ve elifbası yasaklanırken, Osmanlı topraklarını işgal eden, ülkemizi parçalayan, devletimizi yıkan işgalcilerin alfabesi, bu ülkeyi vekaleten yönetenlerce mecbur tutuldu. İşgalcilerin alfabesinin mecbur tutulması yetmedi; arkasından bu ülkenin çocuklarının öğrenmesi için İngilizce ve Fransızca da mecburi hale getirildi. Müstevli bir devlet bir yeri işgal ederse ne yapar? Zaten bunu yapar. Hatta bunu çoğunlukla işgalciler bile göze alamazlar. Peki biz de nasıl oldu? Böyle oldu. Cumhuriyeti kuranlar, milletin kendi dilini ve bin yıldır kullandığı harfleri yasakladılar ve işgalcilerin şapkasını kafamıza, dilini ve harflerini de kitaplarımıza ve tarihize geçirdiler. Bizi tarihimizden, kültürümüzden, medeniyetimizden koparmak için de kelimelerimizin ve lisanımızın yapısıyla, genetiğiyle oynadılar. Böyle bir şeyi ancak işgalciler yapabilirlerdi. Bizim dilimizle, tarihimizle, arşivlerimizle, kadim kültürümüzle ve medeniyetimizle yeniden buluşabilmemiz ve zorla koparılan ilim ve irfan halkasını tamir edebilmemiz için tartışmasız olarak Osmanlıca okullarda mecburi olarak okutulmalıdır. Eğer bizim kendi dilimizi ve tarihimizi öğretecek Osmanlıca mecburi olarak okutulamıyorsa, okullarımızda zorunlu olarak çocuklarımıza öğretilen İngilizce ve Fransızca gibi yabancı diller de derhal zorunlu olmaktan çıkarılmalıdır. Böyle bir şey olabilir mi? Kendi tarihi ve kültürel bağlarımızı kuracak harfleri kullanamayacağız, çocuklarımıza öğretemeyeceğiz. Ama ülkemizi işgal edip devletimizi yıkanların dilini çocuklarımıza zorla okutup, onların kültürlerini çocuklarımıza zorla öğreteceğiz. Yok öyle yağma.. Bunu asla kabul etmeyeceğiz.. Alper TAN 12.12.2014 |
Doğru bir mantık. Osmanlıca zorunlu olmamalıysa neden İngilizce ve Fransızca zorunlu? Devlet bu mantığa cevap vermelidir.
|
Alıntı:
Osmanlıca Türkçe'dir. Farkı şudur ki ağdalı bir dildir. Buradaki mesele, yazının günümüzde Türkçe'yi yazdığımız yazıdan farklı olmasıdır. Türkçe'yi okullarda zorunlu olarak öğretiyoruz zaten. Yapılması gereken, Öz Türkçe denilen uydurukçanın etkisinin tamamen yok edilerek Güzel Türkçe'nin öğrenilip öğretilmesidir. CHP Zihniyeti bazı kelimelerimizi unutturmaya çalıştı; fakat o kelimelerimizi unutturamadı, yok edemedi Allah'a şükürler olsun. CHP tarafından unutturulmaya çalışan kelimelerimizi öğrencilerimize öğretmeliyiz. Osmanlıca'nın zorunlu ders olmaması, seçmeli ders olması daha iyi ve daha uygun olur kanaatindeyim. İnsanların önemli bir bölümü Türkçe kitaplar dahi okumuyorlar da kalkıp Osmanlıca eserleri mi okuyacaklar! Peh! Osmanlıca dersi seçmeli bir ders olmalı ki ileride bu konuda akademik tahsil görmek isteyenler lise çağlarında Osmanlıca'yla tanışabilsinler. |
Aslında devrimlerle unutturulmaya çalışan kelimeleri kelime haznemizi geliştirip kullansak bu zaten yakın tarih Osmanlıcası dediğimiz Türkçe'dir.
Ya da şöyle diyelim Osmanlıca Türkçe'dir ama daha çok sözcük, kelime bilen ve kullanan kişinin kullandığı Türkçe'dir. Alfabe ise bambaşka, Latin de olsa Arap da olsa yine Türkçe yazıp konuşuyorsun. Birkaç sene sonra, kanaatime göre, bazı gazeteler bazı sayfalarını eski yazı ile neşredecektir. Yani bazı sayfalar latin bazı sayfalar arap alfabesi... Buna da yarın, öbür gün yeni çıkan Vahdet gazetesi ya da Milli Gazete ya da Akit öncülük edebilir... |
All times are GMT +3. The time now is 13:46. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025