![]() |
Türkiye Krizden Nasıl Kurtulur?
1950’lerden sonra Batı yanlısı hükümetlerin ve özellikle AKP iktidarının uyguladığı hatalı ekonomik programlar nedeniyle sevgili yurdumuz şu günlerde büyük bir kriz yaşamaktadır. Dış ve iç borçlar ikiye katlanmış, kapitülasyonlar döneminde olduğu gibi tüm stratejik kurumlar ve piyasa yabancıların eline geçmiştir. Ekonominin ve siyasetin dümeninde bugün IMF ve Dünya Bankası ile emperyalist devletler vardır. Onların söylediği her söz, düzenin egemenleri için emir sayılmaktadır. “Otur otur, kalk kalk… Özelleştirmeleri hızlandır. Devleti küçült. Şu kuruluşu sat, bu kuruluşu satma… Köylüyü, üreticiyi destekleme. İşçiye, emekliye, memura zam yapma. Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü terk et. Irak’ın Kuzeyindekilerle iyi geçin… Ermenilerden özür dile, Onlarla iyi ilişkiler kur…”
Bu yönlendirmelerin sonucunda bir takım kampanyalar düzenlenmekte, kendilerine aydın diyen bir sürü entel, vatana ihanet kurlarında birbirleriyle yarışmaktadırlar. Bugün “özelleştirme, devleti küçültme” adı altında satılmayan kamu mülkiyeti kalmamıştır. Üretim durmuştur. Ulusal gelir yerinde saymaktadır. Büyüme neredeyse sıfır düzeyine gerilemiştir. Sanayi kuruluşları birbiri ardı sıra kapanmakta, işsizler ordusu her geçen gün biraz daha artmaktadır. Bu olumsuz sosyo-ekonomik koşullar içersisinde halk, açlık-yoksulluk sınırının altında yaşam savaşı verirken, bir mutlu azınlık her çeşit ahlak kuralını paspas gibi çiğneyerek, en kısa yoldan zenginleşme çabalarını en yüksek düzeyine vardırmıştır. Köşe dönme düşüncesi topluma bir bulaşıcı hastalık gibi yayılmakta; bencillik, sevgisizlik, çıkarcılık, yozlaşma giderek insanlarımızı teslim almaktadır. İşte ülkemizin genel görüntüsü, genel durumu kısaca budur… Peki, bütün bu olumsuzlukların, kötü yaşam koşullarının üstesinden nasıl gelinecektir? Yoksulluk nasıl alt edilecektir? Aydınlığa, esenliğe çıkılabilecek midir? Daha açık bir anlatımla, Türkiye içine düştüğü bugünkü kriz bataklığından AKP iktidarı ile kurtulabilecek midir? Bu mümkün müdür? Elbette mümkün değildir. Eski bir anlatımla “Bu, eşyanın tabiatına aykırıdır.” Çünkü tüm sorunların kaynağı, çıkış noktası AKP’dir. Tüm sıkıntıların altında onun emperyalizm yanlısı politikası; akıl, bilim, hukuk dışı uygulamaları yatmaktadır. İktidar olduğu dönem içerisinde Türkiye’yi yangın yerine çeviren de kendisidir. Öyleyse, bütün bu sorunlar yumağı karşısında ne yapmalı? Nasıl hareket etmeli? Çözüm nedir? “Bu böyle gelmiş, böyle gider” diyerek bir kenara çekilip, olaylara seyirci mi kalmalı? Ya da Vahdettin’ler, Damat Ferit’ler, Ali Kemal’ler, siyasal İslamcılar gibi emperyalistlerin emrine girip, onlara uşaklık mı etmeli? Yoksa yeni kurtuluş yolları mı aramalı? Yani nasıl bir yol izlemeli ki Türkiye bugünkü krizden ve gelecekte yaşanılacak krizlerden kurtulabilsin? Soru açık ve net. Yanıtı da açık ve nettir: Türkiye bugünkü krizden ve gelecekte yaşanılacak krizlerden Ancak Atatürk’le kurtulabilir. Ama Bunun için Atatürk gibi düşünmek yetmez, her şeyden önce Atatürk olmak gerekir. Samsun’a yeniden çıkmak, uzun ince yollarda, gündüz gece yürümek ve onun gibi emperyalizmle cephe cepheye gelmek gerekir. Ortaçağ karanlığını yenmenin ilk koşulu, bağımsızlık ekseninde tüm yurtseverlerin birleşerek, sömürgecilere karşı savaşım vermesidir. Çünkü bağımsızlık olmadan ne demokrasi, ne laiklik ne de ulusal sanayi olabilir. Krizden çıkmanın ikinci koşulu, Batı aldatmacası “liberal yöntemle kalkınma” masalını gündemden kaldırarak, “Kemalist ekonomi”ye yeniden dönmektir. Kemalist Ekonomi demek devletçilik demektir, karma ekonomi demektir. Ancak bu yolla, yani kâr oranı gözetilmeksizin, tüm yatırımlar, devlet eliyle bölgeler arasında dengeli bir biçimde dağıtılır. Ancak bu yolla eğitim, holdinglerin, tekkelerin-tarikatların, vakıfların egemenliğinden kurtarılıp “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” gençler yetiştiren gerçek kurumlar haline gelir. Ancak bu yolla Tevhid-i Tedrisat, yani Öğretim Birliği yeniden sağlanır. Çarşaf açılımı ve kuran kursları gibi AKP taklidi girişimlerle ancak Mustafa kemal’in kemiklerini sızlatırız. Krizden kurtulmanın üçüncü koşulu ise, Atatürk’ün izlediği dış politikayı örnek alarak, mazlum ülkelerle birlikte hareket etmektir. Temel ilke, Batı güdümlü devletlerarası ilişkilerden kurtulup, Doların ve Avronun saltanatına son vermek olmalıdır. Ekonomi ve siyaset, işte o zaman gülümseyen, insancıl yüzünü halkımıza gösterecektir. Toplumsal Haber.com |
Hoşgeldin bizde senin yolunu gözlüyoduk :)
|
Eyvallah demir_ex'im. Form yöneticilerinin bendenize uygulamış olduğu iki (2) günlük kapatma cezasından sonra, yine sizlerle birlikte olmaya devam edeceğim.
|
Alıntı:
Haberlerine yorum da getir olur mu arkadaşım?.. Dokundurup kaçma oluyor 'sinsice'. Sonra o imzanı da düzeltirsen seviniriz. Yoksa sormak elzem olur-- "aynanın karşısında mı vardın o konıya" yada " KİM O ÖKÜZ" diye. |
All times are GMT +3. The time now is 19:41. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025