|
![]() |
#1 |
![]() Hz. Ali’nin Duaları
- Hz. Ali “Belanın meşakkatinden, şekavetin varlığından, düşmanların sevinmesinden sana sığınıyorum. Hapisten, kayda vurulmaktan, kamçılanmaktan sana sığınıyorum” diye dua ederdi.[212] - Kulağıma geldiğine göre Hz. Ali şöyle dua ederdi: “Ey Allah’ım! Günahlarım sana zarar vermez. Bana merhamet etsen sende bir eksiklik meydana gelmez”[213] - Hz. Ali, hilali gördüğünde “Yarab! Senden bu ayda; hayır, fetih, yardım, bereket, bol rızık, aydınlık, temizlik ve hidayet dilerim. Bu ayın şerrinden, bu ayda olacak şeylerin şerrinden ve bu aydan sonra olacak şeylerin şerrinden sana sığınıyorum” diye dua ederdi.[214] - Hz. Ali’nin arkasında, Ali b. Muknif’in cenaze namazını kıldım. Dört tekbir getirdi, selam verdi. Sonra onu kabrine koyarak “Yarab! Bu senin kulundur ve iki kulunun da evladıdır. Sana misafir gelmiştir. Sen de en güzel, en hayırlı konuk sahibisin. Onun kabrini genişlet, günahını affet. çünkü biz onu iyi olarak biliyoruz. Sen daha iyisini biliyorsun. Çünkü o senden başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şahidlik ederdi” diye dua etti.[215] Abdullah b. Mes’ud’un Duaları - Babam Abdullah b. Mes’ud’a “Hz. Peygamber sana “İste! Allah verecektir” dediği gece hangi duayı okudun?“ diye sordular. Babam, benim okuduğum dua şuydu: “Yarabbi! Geri dönmeyen bir iman, bitmeyen bir nimet ve huld cennetinin en yüksek derecelerinde Peygamberine arkadaş olmayı istiyorum”[217] - Bir gece namaz kılıyordum. Hz. Peygamber ve Ömer yanımdan geçti. Hz. Peygamber bana “İste! Allah sana verecektir” dedi. Ben sonra Abdullah b. Mes’ud’un yanına gittim, Abdullah bana “Benim bir duam vardır, onunla dua edersen Allah isteklerini verir” diyerek “Yarab! Senden sarsılmayan bir iman...” diye başlayan yukarıdaki duayı okudu” diye kaydedilmiştir. Diğer bir rivâyette “Kesilmeyen bir gözün aydınlığını istiyorum” ziyadesi de vardır.[218] - Hz. Ebubekir, Abdullah b. Mes’ud’un yanına gelerek “Senin demin yaptığın dua nedir? Bana tekrarlar mısın” diye sordu. Abdullah “Ben Allah’a hamd ve sena ettikten sonra “Senden başka ilah yok. Vaadin haktir. Seninle karşılaşmak haktır. Cennet haktır. Cehennem haktır. Senin Peygamberlerin haktır. Kitabın haktır. Nebiler haktır, Hz. Muhammed haktır...”demiştim dedi.[219] - Abdullah b. Mes’ud çok zaman şöyle dua ederdi: Ey rabbimiz! Aramızı islah eyle, bizi İslâm’ın yollarına hidayet eyle. Bizi zulmetten nura çıkar. Açık ve gizli bütün kötülükleri bizden uzaklaştır. Gözlerimizi, kulaklarımızı, kalplerimizi, işlerimizi ve çoluk çocuğumuzu bize mübarek kıl. Tevbemizi kabul et. Kesinlikle sen çokça tevbe kabul edensin ve rahimsin. Bizi nimetine razı olarak nimetini öğüp sana zikredenlerden eyle ve nimetini bizim üzerimize tamamlat.[220] - Abdullah b. Mes’ud şöyle dua ediyordu: Ey Allah’ım! Herkesi kapsayıcı ve vermiş olduğun nimetinle senden istiyorum. Beni belalandırdığın belanın hürmetiyle senden istiyorum. Bana vermiş olduğun faziletin hürmetiyle senden istiyorum. Beni cennetine koy. Ey Allah’ım! Beni cennete fazlını, minnetin ve kereminle koy.[221] - Abdullah b. Mes’ud şöyle dua ediyordu: Yarab! Eğer beni şekavet ehlinden yazmış isen, merhametinle benim ismimi oradan sil, beni saadet ehlinin arasına yaz.[222] - İbn Mes’ud şöyle dua ederdi: Yarab! İman, yakîn, fehm ve ilmimi artır.[223] - Bir gün sabah namazını kıldıktan sonra mescidden dönerken İbn Mes’ud’a uğramak için kapısına geldik, içeri girmek için izin istedik. Bize izin verildiği halde, yataklar daha kalkmamış olabilir diye biraz bekledik. İbn Mes’ud tesbih ederek dışarı çıktı ve “Bizim gaflet içinde olduğumuzu mu sanıyorsunuz?” dedi. İçeriye girdikten sonra “Ey cariye, güneş doğdu mu bir bak” dedi. Cariye “Hayır, doğmadı” dedi. İbn Mes’ud biraz sonra tekrar sordu. Cariye yine hayır dedi. Üçüncü kez sorduğunda, cariye güneşin doğduğunu söyledi. Bunun üzerine İbn Mes’ud “Bize bugünü veren ve ondaki ayak kaymalarını bağışlayan -sanıyorum- bizi ateşle azaplandırmayan Allah’a hamd ve senalar olsun” dedi.[224] - Abdullah b. Mes’ud çarşıya gittiğinde “Ey Allah’ım! Bu çarşının hayrından ve ehlinin hayrından senden istiyorum. Çarşının ve ehlinin şerrinden sana sığınıyorum” derdi.[225] - İbn Mes’ud bir köye girmek istediğinde “Ey Allah’ım! Ey göklerin rabbi! Göklerin gölgelendirdiği nesnelerin rabbi! Şeytanların ve şeytanların saptırdığı kimselerin rabbi! Bu köyün hayırlısını ve oradaki nesnelerin hayırlısını senden istiyorum. O köyün şerrinden ve orada bulunanların şerrinden sana sığınıyorum” diye dua ederdi.[226]
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|