Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-02-2012, 12:01   #4
Kullanıcı Adı
AKDemir
Standart
Alıntı:
Yalçın KARACA Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ak Demir kardeşim konu ile alakalı şu yazı hoşuma gitti sizin de ilginizi çekecektir muhakkak.

a) Hamile kalan kadın bir başka can taşır, kürtaja karar verdiğinde sadece kendisiyle sınırlı değil, başka canla ilgili de karar vermiş oluyor. Bu, "can" olup adına "cenin" dediğimiz bir başka "canlı varlık"la ilgili de verilen kritik bir karardır. "Cenin"in de olsa "can" almak "cinayet"tir. Kadın kendinde bu hakkı görürken, "ceninin yaşama hakkı" ne olacak? Birilerinin bu hakkı güvence altına alması gerekmez mi?

b) Eğer "cenini öldürme özgürlüğü" birine verilecekse, neden sadece kadın karar verebiliyor da erkek buna iştirak etme hakkına sahip olamıyor? Kadın tek başına gebe kalabilir mi? Ancak bir erkekle birleşmesi durumunda kadın bedeninde yeni bir canlı oluşuyor. Bu durumda erkek de kadın kadar söz konusu oluşumda iştirakçidir, pay sahibidir. Hatta ceninin cinsiyetini belirleyen kadının yumurtası değil, erkeğin spermidir. Tek başına kürtaja karar verdiğinde, kadın erkeğin hakkına tecavüz etmekte, yok saymaktadır.

c) Kadın veya erkek ya da her ikisi, kürtaja karar verdiklerinde -ve yasama meclisleri kürtajı yasalaştırdıklarında-, sadece bebeği öldürmekle kalmıyorlar, onun doğup büyümesi ve evlenmesi durumunda ondan doğacak çocukları, torunları, dolayısıyla bir nesli de ademe mahkûm ediyorlar. Bu türümüzün gezegendeki devamını (neslin güvenliğini) tehdit altına sokmakla aynı şey değil mi? Eğer böyle ise cenin öldürme özgürlüğünü kullanma hakkını kendilerinde nasıl bulabiliyorlar?

d) Kendini savunamayacak olan bir cenini bıçaklarla parçalayarak öldürme kararı sadece kadına tahsis edildiğinde, bu onun oluşumunda pay sahibi olan erkeğin hakkını ihlal etmek; insan olarak doğacak ceninin soyunu, neslini kesintiye uğratmak suçu dolayısıyla kamu otoritesinin kürtajı yasaklama görevi vardır, bunu yapmadığı takdirde asli görevini yapmamış sayılır. Kürtajı yasalaştırması durumunda yasama meclisi ve yasaya onay verenler de cinayete iştirak etmiş olurlar.

Anne ve babayı (ya da nikâhsız kadın ve erkeği) kürtaj yaptırma kararı verirken rol oynayan 7 sebep sayılabilir:

1) Kontrol dışı, yani önlenemeyen gebelik. Kadın ve erkek çocuk istemezler, kadın gebe kaldığında bebeği aldırmak isterler.

2) Nikâhsız beraberlikler sonucu oluşan gebelik ve bunun açığa çıkmasından duyulan korku.

3) Geçim endişesi, ekonomik gerekçeler.

4) Bebeğin sakat veya zihinsel olarak sorunlu doğma ihtimalinin belirmesi.

5) Doyurucu yaşama arzusu, çocuksuz cinsel hayat isteği.

6) Tecavüz veya aile içi zina (ensest) sonucu ortaya çıkan gebelik hali.

7) Anne sağlığının tehlike altında olması.

Sonuncusu hariç diğer gerekçelerin hiçbiri savunmasız cenin cinayetine gerekçe olamaz. İslam bakış açısından annenin sağlığı kesin olarak tehdit altında ise ve buna hazık hekim karar veriyorsa, bebek feda edilir. Katolik Hıristiyanlığına göre ise bebek tercih edilir. Bu yüzden engizisyon mahkemeleri ihdas edildi, çünkü halk ebeleri çoğunlukla annenin hayatını koruyor, bebeği feda ediyorlardı. Bedenin kadına ait olup olmadığı konusunu pazartesi günü ele alacağız.
Ben de kürtajı savunmuyorum, fakat gerekli olduğu hususlar bulunduğunu belirtiyorum. Ve kürtaj yasağını dini değil de insani, tıbbi açıdan açıklanmasını temenni ediyorum. Yazı bunların bir kısmına cevap veriyor fakat 6 numaralı sebebin de gayet önemli olduğunu ve kadının rızası dışında gelişen bu olayda kadının da mağdur olmamasi gerektiğini savunuyorum. Aile içi ilişki sonucu ortaya çıkan gebelik hali ibaresi bile midemi bulandirmaya yetiyor. Ahlaki çöküntünün en büyük sonuçlarından birisi de bu. Din adamlarımız kürtaj konusundan kafalarını biraz kaldirip bu konuya da deginirlerse daha olumlu olacak. Çünkü bu ahlakdışı ilişkide söz konusu olan insanlar medyadan da goruyoruz ki Müslüman. Tecavüzden, zinadan daha mide bulandirici bu pislikten bizleri arindiracak olanlar da buyuk nebze de din adamlarimiz..
AKDemir isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla