|
ANLAYANA
Şemdin Sakık: Cengiz Çandar nankör
Cezaevi’nden Akit’e yeni bir mektup gönderen Şemdin Sakık, Akit’in haberine “İkinci andıç” diyenleri sert dille eleştirdi ve Cengiz Çandar için, “Ben 28 Şubat’ta bana dayatılana direnerek Çandar’ı savundum. Bu nankör için değmezmiş” dedi.
Akit’in, 10 Ağustos Cuma günü “Sakık’tan bombalar” başlığıyla yayınladığı PKK’nın eski iki numarası Şemdin Sakık’ın mektubunun gazetecileri yıpratmak amacıyla oluşturulduğunu, 28 Şubat’taki andıç gibi düzmece ve birilerinin servisi olduğunu savunanlara tokat gibi bir cevap geldi.
Kaldığı Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nden Akit’e yeni bir mektup gönderen Sakık, 30 Temmuz tarihini taşıyan mektubunda dile getirdiği ve Akit’in haberleştirdiği ifadelerinin arkasında olduğunu vurguladı. Sakık, kamuoyunda büyük yankı uyandıran mektubunun, 28 Şubat dönemine damgasını vuran andıç vakasıyla en ufak bir benzerliğinin dahi bulunmadığının altını çizdi.
Sakık, 28 Şubat sürecinde canla başla savunduğu Cengiz Çandar’a “nankör” suçlamasında bulundu. Birilerinin nasırına bastığı için susturulmaya çalışıldığını ifade eden Sakık, Adalet Bakanlığı’nın talimatıyla harekete geçen cezaevi yönetiminin de mektubun gerçekliğinin tespiti için inceleme başlattığını anlattı. İşte Sakık’ın candaşları bitirecek o mektubunun ilgili bölümleri:
“AKİT’E GÖNDERDİĞİM MEKTUBUN NÜSHASINI İSTEDİ”
“Bu Pazar günü bir görevli mazgalıma geldi; ‘Müdür Bey Akit gazetesine gönderdiğin ve içinde Hasan Cemal’in ismi geçen yazının bir nüshasını istiyor’ dedi. Tabii ki anında sözü edilen yazının yayınlandığını, hakkettiği kadar yankılandığını, bu nedenle Bakanlığın Müdür Bey’i harekete geçirdiğini hemen anladım. Yazının bir nüshasını kağıda döküp kendisine verdim. Bir saat sonra tekrar geldi, ‘Erol Metin’in adresini istiyoruz’ dedi. Onu da verdim. Ondan sonra ne olduysa galiba siz benden daha iyi biliyorsunuz.
“FARKLI GÖRÜŞLERE TAHAMMÜLÜ BU KADAR”
Ertesi gün bir görevli Radikal gazetesini bana getirdi; Cengiz Çandar’ın ‘Yazıklar Olsun Size...’ başlıklı yazısını okudum. ‘Aslında sana yazıklar olsun’ diyerek tepki verdim.
Tabii ki haklı nedenlerim vardı: Bir kere çok ama çok kızgın yazmıştı. Zaten kızgın biri olduğunu biliyordum; Emre Kongar’la yaptığı ‘Yorum Farkı’ programında birkaç kez kavga edecek kadar ileri gitmişti. Öyle ya, cilalı demokratımızın farklı görüşlere tahammülü bu kadardır.
Ama kızgınlığının başka bir nedeni daha var: İnsanlar en çok doğrulara kızarlar; ben yazdığımla, Akit yaptığı yayınla bu zatı bu kadar kızdırdıysak, bilin ki son derece doğru yoldayız ve doğru bir iş yapmış bulunuyoruz. Birilerinin nasırına bastığım için kendimi kutluyorum.
AKİT’İN HABERİ İKİNCİ ANDIÇ VAKASI MI?
Adam o haberi habire ‘İkinci andıç’ olarak değerlendirmiş. Hiçbir benzerliği yoktur. Andıç olayında bana dayatılana direndim (belli ki bu nankör zat için direndiğime değmezmiş). Şimdi ise kendi irademle bir gerçeği ortaya koymaya çalışıyorum: Türk, Kürt, liberal ve tüm Kemalist solculara ‘Artık Kürtlerin yakasından düşün’ diyorum.
Sanırım bu zatın kızgınlığı tam da bu çağrıyadır. Galiba ekmek kapılarını kapattığımızı, şiddetten nemalanma çabalarını deşifre ettiğimizi gördüler. Tabii ki kızacak...Akit’in, “Sakık’tan bombalar” başlığıyla yayınladığı Şemdin Sakık mektubunun gazetecileri hedef göstermek amacıyla hazırlandığını, düzmece ve birilerinin servisi olduğunu savunanlara tokat gibi bir cevap geldi.
Muhabirimiz Erol Metin’e yolladığı yeni mektubunda, Akit’in haberleştirdiği ifadelerinin arkasında olduğunu ifade eden Sakık, Adalet Bakanlığı’nın talimatıyla harekete geçen cezaevi yönetiminin mektubun gerçekliğinin tespiti için inceleme başlattığını anlattı.
SİZİ GİDİ SAHTEKARLAR SİZİ...
Şemdin Sakık, Kürtçülük üzerinden prim yapmaya çalışanları eleştirdiği mektubunda şu ifadeleri kullanıyor;
“Adam devamla ‘Şemdin Sakık kimdir?’ diyor. Kim olduğumu uzun uzun anlatacaktım ama şu anda koşullarım müsait değildir.
Öyle ya, tek kelime Kürtçe bilmeyen, Kürt sosyalitesinden hiçbir şey anlamayan, Kürtlerin amansız acılar çektikleri yıllarda hangi karanlık odakla birlikte olduğu bilinmeyen Cengiz Çandar ve benzerleri her gün Kürtler üzerine yazı kaleme alma, değerlendirme yapma, sözde çözüm raporları hazırlama ve hatta Kürt sorunu etrafında gelişen şiddet alanını ekonomik ve siyasal ranta dönüştürme hakkını kendilerinde görecekler, ama bütün bir hayatını Kürtler için ortaya koymuş, bütün ailesini bu yola feda etmiş ve aynı zamanda bu realitenin bir parçası olan Şemdin’e ise birkaç söz söyleme hakkı düşmeyecek; söylediğim her cümle ‘derin devlet’ işi olarak yaftalanacak. Sizi gidi sahtekarlar sizi...
Sevgili Erol, işte Kemalist sol tam da budur; başkasını küçümseyen, alaya alan, dağdan geldiği halde bağdakini kovan, karşıt görüşlere ifade hakkı bile vermeyen, kendilerine sevdalı, bilgili cahiller... Kürtlerin yakasından düşmelerini istediğim asalaklar.”
“ARKAMDA DEĞİL CENGİZ’İN DERİN DEVLETİ...”
Mektubunda devlet tarafından desteklendiği iddialarına da sert tepki gösteren Sakık, fatura borcunu ödemediği için kaldığı koğuşun ve bilgisayar yeri olarak kullandığı odanın elektriğinin cezaevi idaresi tarafından kesildiğini anlattı.
Sakık, şöyle yazdı: “Arkamda değil Cengiz’in derin devleti, sığ devlet bile yoktur. Burada çalışan her personel beni iyi tanır ve nasıl bir maddi imkansızlıklar içinde olduğumu biliyor. Bundan dolayıdır ki şimdiye kadar özellikle elektrik faturası konusunda beni idare ettiler.
Ama şimdi ödeme yapmamı istiyorlar, olmayınca da elektriğimi kestiler. Dört gündür ortalama sıcaklığın 40-42 derece seyrettiği Diyarbakır’da, gün 24 saat; dört tarafı, altı ve üstü beton bir odada daha doğrusu fırın benzeri bir yerde yaşama tutunmaya çalışıyorum.
Hava sıcak ve boğucu; gece-gündüz her tarafım ter akıyor, bu mektubu yazarken bile kağıt ıslanmasın diye durmadan elimin altındaki peçeteyi değiştiriyorum. Ne bu sıcak havayı bir parça hararetlendirecek vantilatör çalışıyor, ne bir tas soğuk su sunacak buzdolabı çalışıyor, ne de bir sıcak çay içirecek semaver çalışıyor. Yaşamımı anlamlandıran ve ülkeme yararlı olmamı sağlayan yazı yazma imkanı da elimden alınmış oldu; zira bilgisayar da çalışmıyor.”
Sondevir
|