|  | 
                 “Tayyip Suriye'den Elini Çek!” “Tayyip Suriye'den Elini Çek!”
"Daha fazla adam öldürmemize engel olma"
 
 Bir kavram ancak bu kadar manipule edilebilir, ancak bu kadar çirkince  bir saldırının argümanı haline dönüştürülebilir. Barış! Artık kim ağzına  barış kelimesini doluyorsa bir kez daha dikkat kesilmek gerekiyor.  Çünkü bu onların gizli (hatta bazen apaçık-aşikar) niyetlerini örtmenin  bir aracı haline gelmiş durumda. İstanbul Aksaray'da HKP isimli marjinal  sol bir partinin binasından aşağı doğru sarkıtılan afişte böyle  yazıyor: "Tayyip elini Suriye'den çek!" Ağızlarından militarizmi, devrim  için silahlı mücadeleyi düşürmeyen, ellerinden her sokak eyleminde  taşları, molotofu eksik etmeyen sözümona devrimci (!) bu sol gruplar,  Esed'in katliamından rahatsız değiller. Fakat, Başbakan'ın şahsında  Müslümanların, vicdan ve insaf sahibi insanların bu vahşete karşı  seyirci kalmamalarından şikayetçiler. Ellerimizi, kollarımızı  kardeşlerimizin üzerinden çekelim, çünkü Müslüman katletmekte mahir bu  ateist, İslam düşmanı, mezhepçi, İrancı, takıyyeci, yalancı koalisyon  yeterince katliam yapamıyor.
 Müslümanlara her fırsatta saldıran,  İmam Hatip Okullarına, başörtüsüne, Kur'an eğitimine  velhasıl İslami  olan herşeye karşı çıkan ve bu uğurda, sendikalarda, okullarda canhıraş  bir şekilde mücadele eden solcu artığı bu İslam düşmanı güruhun  saldırılarına alışığız. Fakat bu koalisyonun en taze ortağı olan ve  İran'ın rehberi Ali Hamaney'in resmi sitesi olan Abna.ir'in  faaliyetlerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu siteyi sinirlerinize  hakim olarak, hiç olmazsa kısa bir süreliğine takip etmenizi öneriyorum.  Yazdıklarından bu güruhun takiyyeci mantıklarını artık terk  ettiklerini, saldırganlıklarına artık kılıf arama ihtiyacı  hissetmediklerini anlıyoruz.  Suriyeli mücahidlere akıl almaz iftiralar  atan, onlara terörist diyen, Esed'in vahşi katliamlarını dahi  mücahidlerin üzerine yıkmaya çalışan, açıkça Selefi Müslümanları tekfir  eden, yalan hile ve desiselerle dolu bir internet sitesinin, doğrudan  Hamaney'e bağlı olması karşısında diyecek söz kalmıyor. Fakat şunu  bilsinler ki, artık her söylediklerine inanan, hamasetle atılmış  sloganlarınıza kanan bir topluluk yok karşınızda. Bu sebeple,  uzun  süredir İstanbul sokaklarında utancınızdan ve Müslümanların  öfkesinden dalgalandıramadığınız Hizbulla bayraklarını, Nasralla  posterlerini şimdi Gazze gündemiyle tekrar fora edebilirsiniz. Lakin,  bilin ki, bu yaptığınız ikiyüzlülük müslümanların midesini  bulandırmaktan başka bir işe yaramıyor..
    Suriye'de güzel gelişmeler var...
     İMKANDER heyetiyle birlikte Suriye'ye bir kez daha gittik. Suriye'ye  daha önce Eylül ayında gitmiştim. Sınıra yakın Atma Kasabasına kadar  gidip yardım dağıtıp dönmüştük. Şimdi ise Halep'e 20 km. mesafedeki  Dar-et Izze'ye kadar giderek, çatışma alanlarına biraz daha yakın bir  noktaya yardım ulaştırdık. Bebek maması, temel gıda maddeleri ve çadır  gibi yardım malzemelerini Ed Dana ve Dar-et Izze'de dağıttık. Bu  bölgelerden Esed'in katilleri tamamen çekilmişler. Zaman zaman hava  saldırısı düzenliyorlar, fakat hayat normal işleyişine dönmeye de bir  yandan devam ediyor. Gece boyunca, Halep yolu üzerinde bulunan Esed'in  kalelerinden atılan havan topları uzağımızda bir yerlere düşüyor.  Bombalar geceyi büyük bir gürültüyle aydınlatıyor. İnsanlar bu sese  alışmışlar, tıpkı sırtlarında silahlarıyla yolda kendilerine selam veren  Arnavut, Azeri, Türkiyeli, Libyalı, İngiltereli, Portekizli, Çeçen  mücahidlere alıştıkları gibi..
    Bölgenin ileri gelen direniş  liderlerinden Ebu Sıddık'la görüşüyoruz. Sabah namazından sonra bize iki  saatini ayırıyor. Bizden sonra Ahrar-uş Şam Hareketi'nin lideriyle  randevusu var.  Kendisiyle ümmetin genel meselelerinden siyasi tarihe,  Baas ve Kemalist ideolojinin yakınlıklarından, tekfir meselelerine kadar  uzanan bir sohbet yapıyoruz. Kibar ve mütevazi birisi. Sesini  yükseltmeden tane tane konuşuyor. Sözlerimiz bitmeden asla konuşmaya  başlamıyor. Irak'ta yaşananlardan ders çıkarttıklarını, tekfir konusunda  hassas olduklarını anlatıyor. Halka hizmet etmek maksadıyla harekete  eden mücahidlerin halka karşı merhametle yaklaşması gerektiğini, halkın  bir anda değişmesinin beklenemeyeceğini ifade ediyor. Merhalenin  gözetilmesi gerektiğini, halkın cahili anlayıştan tevhidi bilince çok  çabuk gelemeyeceğini, sabırla tebliğ etmek gerektiğini söylüyor. Tüm  İslami gruplarla iyi ilişkiler tesis etmeye gayret ettiklerini,  şiarlarının Kur'an'da da ifade edildiği gibi "Müminlere karşı müşfik,  Kafirlere karşı şedit" olduğunu vurguluyor.
    Ebu Sıddık  konuştukça, ona hayran kalıyorsunuz. Ümmetin maslahatını gözeten,  merhaleyi önceleyen tertemiz akideye sahip bu adamı görünce Suriye  direnişinin ümmete neler kazandırdığına bir kez daha şahit oluyorsunuz.  Halep'te bir fabrikanın silahlı direnişçi bir grup tarafından ele  geçirildiğini, bundan sonra ise üretimin durduğunu, bunun son derece  yanlış bir uygulama olduğunu söylüyor. "Üretim devam etmeli, Halk bizim  Esed rejimine karşı savaşan adil ve güvenilir insanlar olduğumuzu  bilmeli" diyor. İslami yapıların bu tarz yanlışlara düşmediğini, bir  fıkıh ve savaş disiplinine sahip olduğunu, eksikliklerin ise kısa sürede  kapatılacağını ifade ediyor. Sadece bu örnek bile, halk hareketlerine  İslami yapıların öncülük etmesiyle nelerin değişebileceğine dair güzel  bir örnek. Suriye direnişi büyüdükçe, İslamileşiyor. İslamileştikçe  hepimize yol göstermeye başlıyor. Şimdi Suriye direnişi için seferber  olma zamanı, yoksa yarın bizim için çok geç olabilir. Kendimiz için bir  şeylerin değişmesini istiyorsak emin olun, Suriye direnişi için çalışmak  gerekiyor.
 Murat Özer - 17 Kasım 2012
http://www.haksozhaber.net/tayyip-su...ek-26156yy.htm
    |