Tevafuk sonucu kendisiyle kisa bir sohbet etme imkani buldugum tarihci bir abimiz, ögretmenlik yaparken konumu ve meslegi geregi müfredat'a riayet etme namina tarihi bazi hadiseleri talebelere anlatirken , maalesef gerceginin tam tersi anlatmak zorunda kaldigini söylemisti.
Sayin Akyol memleketin saygin aydinlarindan biridir.
Her ne kadar basin yoluyla fikirlerini özgürce ifade ediyorsada,
kamuoyu tarafindan takip edilen kisiligi sebebiyle adeta sirtinda bir yumurta küfesi tasidiginin farkinda oldugu icin bazen, anlatmak istediklerinde kelimeleri ve cümleleri kurarken bile secici olmak zorunda kaldigini saniyorum. Bunun icin düsüncelerinde katilmadigim yönleride anlayisla karsiliyor ve bazen anlattiklarindan ziyade anlatmak istedikleriyle ilgileniyorum. Zira konumu geregi kullanmasi gereken ifadelerde hassas olmasi gerektigini düsünüyorum.
Meselenin özüne dönecek olursak...
bizler Osmanliyi müdaafa ederken aslinda Osmanlinin ugradigi iftira ve karalamaya karsi, tarihi gerceklerin carpitilarak gelecek nesillere tarihsiz bir tarih birakilmasina karsi mücadele ediyoruz.
Yoksa,
kimse bugün saltanat yeniden kurulsun demiyor.
Yukaridada anlatmaya calistigim sebep ve sürecten dolayi zaten osmanlinin son döneminde henüz devlet cökmemisken, iki kez mesruti idare ilan edilerek kismen parlamenter sisteme gecis safhalari zaten yasanmistir. 2. mesrutiyet sonrasi, devlet resmiyette saltanat rejimiyle ayaktayken, devletin idaresi tamamen hanedandan alinmis ve meclisi mebusa'na devredilmisitr. Sultan Mehmed Resat ve M. Vadideddin aslinda meclisin aldigi kararlari onamak veya kabul etmemekten baska bir icraa yetkisine sahib degillerdi.
Bir baska meselede...
Örnegin Mehmet Akif Ersoy yada Saidi Nursi gibi sahsiyetler daha Osmanli ayaktayken mesruti bir idareyi benimsemis ve hatta bu minvalde propaganda bile yapmislardir. Buda gösteriyorki, CUMHURIYET sistemi yada parlamenter sistem yalnizca sanildigi gibi M. Kemal beyin ve arkadaslarinin öne sürdügü bir idare sekli degildir...bilakis islami cevreler tarafindanda kabul gören bir düsüncedir. Bundan dolayi, Kemalizm olmasaydi hala Padisahlar yönetecekti ülkeyi demek yanlisitr ve cumhuriyeti kemalizmin yegane eseri olarak takdim etmek yanilgidir. Fakat zurnanin zirt dedigi yer iste tamda burasi...
Cünkü,
M. Akif ve digerlerinin savundugu mesruti yada parlamenter sistem ISLAMA RAGMEN OLMAYAN bir sistemdir. Yani Islamin karsisinda olmayan....Halbuki kemalizmin zaman sürecinde ürettigi cumhuriyet adeta dini degerlerle savasmak icin yola cikmis gibidir...en azindan tarihi vaakalara bakarsak öyle duruyor.
Halbuki saltanati ilga etmedende veya en azindan hilafet makamini muhafaza ederek halk iradesiyle yeni bir devlet idare sekli olusturulmus olsaydi belki halk nezdinde kabul görebilirdi.
Avrupaya bir bakarsak,
Britanya monarsi ve parlamenter.
Ispanya monarsi ve parlamenter.
Hollanda monarsi ve parlamenter.
Belcika monarsi ve parlamenter.
Luksemburg dükalik.
Isvec monarsi ve parlamenter.
Monako dükalik.
Vatikan DIN devleti.
.....
Bilmem anlatabiliyormuyum.?
Yani,
modernlesmek icin illa degerlerimizi ayaklar altina almaya gerek yoktu. Kanunlarini avrupadan ithal etmis bir idare icin ben sayin Akyol gibi sükran hissi duymuyorum.
Bize bedenimize olmayan bir ceket giydirmek istediler.
Bu ceketi zorla giydik... zaman gectikce bizi kücülterek o ceketin kücücük bedenine sigdirmak istediler ama olmadi...bu cüsse gittikce büyüdü ve ceket yirtilmaya basladi.
Bize bedenimizin ölcüsüne göre ceket dikilmeli üstadim...
Son olarakta sunu ifade etmek isterimki,
bu saydiklarim günümüz sartlarinin gerekliligi ile yapilmis bir düsünce paylasimidir.
Yoksa Islam dininde devlet idaresi bellidir ve mükemmellik adreside odur...bu tartisilamaz.
|