Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-05-2013, 14:44   #7
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
Shaguj Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Vay be demek yemin metnini eleştirdin öylemi vay arkadaş ülke büyük bir sorundan kurtulmuş sayende.Biz diyoruz ki vatan elden gider bu fikriyatla insanlar nelerin derdinde.
Siz önemli bulmuyor olabilirsiniz; ama benim için önemli olan bir konuda eleştiride bulundum. AK Parti Forum'da, AK Parti'nin ve AK Partili yetkililerin doğru bulmadığım bagörüşlerine karşı itirazlarımı dile getirdiğim başka mesajlarım da mevcuttur.

Ne diyordunuz mesajınızda: "Ahanda buraya yazıyorum siz ve sizin tihniyetinizdekiler padişahım çok yaşadan başa zerre öteye gidemezsiniz sizin amacınız belli 1 tane mesajınız göremedim bu güne kadar yahu bunlarda beşer hata yapar diye ama maşallah İktidar siz insan değilsiniz dese evet değiliz diyecek kadar gözü kara başı partizanlar var burada..." Yukarıdaki mesajımla iftiranızı çürüterek AK Parti'yi rahatlıkla eleştirebildiğimi ve eleştirdiğimi kanıtlamış oldum.

Alıntı:
Shaguj Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hangi isyan kürtler aşşağılanıyor,2.sınıf vatandaş diye çıkmış hea ? İsyanların %99 Ya aşiret,ya tarikat,ya Paşa isyanı yani MENFAAT isyanları yani senin savunduğun gibi bir problem yok.Kürtlerin aşşağılanması yüzünden,hor görülmesi yüzünden çıkan bir isyan yok
İki alıntıyla bu sözlerinize de cevap vereyim:

"1980 Darbesiyle neler oldu



Dağ Türkleri

12 Eylül sonrasında Kürtlerin "Dağ Türkleri" olduğu ilan edilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı'nın bastırdığı "Beyaz Kitap"'ta şu açıklama yer almıştır:

"Dağların yüksek kısımlarında, tepelerde yaz kış erimeyen karlar vardı. Güneş açınca üzerleri buzlaşan camsı parlak bir tabaka ile örtülürdü karın yüzü. Üstü sert altı yumşak olurdu. Bu karın üstünde yürününce, ayağın bastığı yer içeriye çöker, 'kırt-kürt' diye ses çıkarırdı. Doğulu Türkmenlere, Kürt denmesinin nedeni buydu. Bölücülerin Kürt dedikleri, yüksek yaylalarda, karlık bölgelerde yaşayan Türklerin karda yürürken ayaklarından çıkardıkları sesin adıydı aslında."
"

Kaynak

Sabah 23.02.2011


Gördüğünüz gibi Kürt kimliği, Kürtlük, devletin Genelkurmay Başkanlığı ve bazı bozuk zihniyetliler tarafından reddedilmiş, inkâr edilmiş; ret, inkâr, asimilasyon hatta Dersim Katliamı gibi katliamları da dikkate aldığımızda bir yönüyle de imha politikaları sonucunda da Kürt sorunu nihayetinde yakıcı bir hâl almıştır.

"Can Dündar



Kart kurt”, alt üst oldu

Dağların yükseklerinde yaz kış erimeyen karlar vardı. Güneş açınca karın yüzü, üzerleri buzlaşan camsı parlak bir tabakayla örtülürdü; üstü sert, altı yumuşak olurdu. Bu karın üstünde yürüyünce, ayağın bastığı yer içeri çöker, ‘kırt-kürt’ diye ses çıkarırdı. Doğulu Türkmenlere ‘Kürt’ denmesinin nedeni buydu. Bölücülerin ‘Kürt’ dedikleri, yüksek yaylalarda, karlık bölgelerde yaşayan Türklerin, karda yürürken ayaklarından çıkan sesin adıydı aslında...

Bu sözleri, 12 Eylül sonrası Genelkurmay’ın hazırladığı “Beyaz Kitap”ta okumuştuk.

Önceki gün “aynı” Genelkurmay’ın düzenlediği brifingde Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ şöyle dedi:

Devletimiz, Kürt ve Zaza vatandaşlarımıza kendilerini her alanda geliştirebilme imkânını sağlamak zorundadır. İkincil kimlikleri kültürel bir zenginlik olarak görüyoruz.

12 Eylül ve sonrasında “Ben Kürdüm” diyenler Kürtçe türkü söyleyenler, çocuğuna Kürtçe ad verenler yargılandı veya yargısız cezalandırıldı.
1984’te PKK çıktı sahneye ve silahlı mücadeleyi başlattı.
Başta devlet, “Bir avuç eşkıya” diye ciddiye almadı.
“Kart kurt” döneminden “cart curt” dönemine geçildi.
Aradan 25 yıl geçti.
“Kart kurt”tan vazgeçildi.
“Cart curt” da sonuç vermedi.
Şimdi “alt-üst” dönemine geldik.
Kürtler “yok” hükmündeyken “alt kimlik” konumuna “yükselebildiler.”
Çeyrek asrın sonunda ilk kez bir Genelkurmay Başkanı’nın ağzından “Kürtler ve Zazalar”ı duyduk.
Resmi politika revize edilip gevşetildi.

Şimdi zor soruları sormanın zamanıdır:
Neye mal oldu bu?
Başbuğ’un verdiği rakamlarla “etkisiz hale getirilmiş 40 bin terörist” ve “4970 şehit”e...
Oluk oluk kana...
Ağıt gözyaşlarına...
300 milyar dolara...
İkinci zor soru:
Acaba “kart-kurt”, “cart-curt” olmasa, bu açılım baştan yapılsa, yine bunlar yaşanır mıydı?
Cevap “Hayır” ise, “En azından bu çapta yaşanmazdı; örgüt, kitle desteği bulamazdı” ise, bu tarihi yanlışın faturasını kim ödeyecektir?
Bir başka soru:
Neden oldu bu revizyon?
Dünya mı değişti, yöneticilerin zihniyeti mi?
Olay sayısı yılda 5 binlerden binlere indi diye mi demokratik açılım başladı; açılım başladığı için mi olay sayısı azaldı?
Yoksa korkulan ihtimal mi doğru:
Tıkalı kulaklar, ancak silah sesiyle mi açılıyor?
Öyleyse bu, sorunlarına çözüm arayanlar için son derece tehlikeli bir mesaj değil mi?

Son soru:
Lozan’da “Türkler ve Kürtler, Türkiye’nin ana unsurlarıdır” diyen İnönü’den “Kürtler yoktur” inkârına döndük; şimdi oradan ve dökülmüş bunca kanın ardından “Peki peki... varlar ama ikinciller” çizgisine geliyoruz.
Buradan nereye gideceğiz?
Org. Başbuğ’un konuşmasında atıf yaptığı Prof. Dr. Metin Heper’le konuştum.
“Sanıyorum, askerler ve siviller 4 ayaklı bir ortak politikada anlaştı” dedi:
1. Teröre son vermek.
2. Teröre son verilmesini beklemeksizin Güneydoğu’da sosyal ve ekonomik gelişmeyi hızlandırmak.
3. Kürtlere kültürel haklarını vermek.
4. Kürtleri daha kucaklayıcı bir politika izlemek.
Önemli adımlar bunlar...
Dileyelim kalıcı olsunlar.""

Kaynak

Milliyet 16.04.2009


Bakın gördüğünüz gibi Kürtlere bakışta Genelkurmay'da da değişim var; artık Kürtlerin Kürtlükleri reddedilmiyor. Şimdilerde kimseler çıkıp da Kürtler yok, Kürtler Dağ Türkleridir demiyor.

Diğer sözlerinize de cevap vereceğim inşaallah.
Bu konuda (Kürt sorunu) ve açmış olduğum bu anketli konuda daha pek çok yazılar yazacağız ve pek çok yorumlarda bulunacağız inşaallah.

Konu Cihannur tarafından (03-05-2013 Saat 14:47 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla