Alıntı:
BENHUR Nickli Üyeden Alıntı
2-Cehennemde en şiddetli azaba uğratılacak kişiler ressamlardır.
ve neden ki ressamlar cehennemde en şiddetli azaba uğrasın.Bunca caniler katiller inkarcılar küfür ehli varken hemde...
|
Ressamlar konusu şirkle ilgili olabilir. Mesela çizdiği resim için haşa "
bunu ben yarattım" diye düşünerek veya bunun gibi ifadeler kullanarak Allah'a şirk koşanlar olabilir. Bazıları "
yaratmak Allah'a mahsustur" konusunda farklı yorumlarda bulunabiliyor;
şu anlamda kullanırsan şirk olmaz, bu anlamda kullanırsan şirk olur vs. gibi. Ama benim kastettiğim zaten şirk koşanlar, şirk koşma eğiliminde olanlar. Ünlü bir ressam öldüğünde haberlerde onun "
ben bir tanrıyım, tanrılar asla ölmez" gibi bir ifade kullanmış olduğundan bahsedilmişti. Canlı tasviri yapmanın günah olduğu konusunda da değişik yorumlar var.
Hayati organlarından biri eksik olan canlı resmi yapılabileceğini; mendil, para gibi şeyler kıymetsiz olduğu için üzerinde canlı tasviri bulunabileceğini (bu da şirkle alakalı olabilir, yani tasvire tapanlara benzeme tehlikesi gibi );
bilgisayar monitörü gibi görüntünün devamlı sabit kalmadığı yerde canlı tasviri bulunabileceğini, çünkü o görüntünün silindiğini (yine tasvire tapanlara benzeme ile ilgili olabilir) söyleyenler olmuştur.
Anatomi gibi bazı ilimlerin öğrenilmesi için tasvir yapmanın ve bu tasvirlerin kullanılmasının caiz olduğu da söylenmiştir. Yani resim yapan kişi Allah'a şirk koşmuyorsa, insanlar bu resmi Allah'a şirk koşmak için kullanmıyorsa ve bu tasvirlerde İslam'da yasak olan sapık görüntüler yoksa kullanıldığı yere de bağlı olarak tasvirin caiz görülmesi söz konusu olabiliyor. Fakat tasvir yapmamak ve üzerinde tasvir bulunan şeyleri kullanmamak takva açısından uygun olabilir. Şahsen smiley veya emoticon denen tasvirleri bile kullanmamaya çalışıyorum, kullanmamak için gülümsemeyi
(: şeklinde yazıyorum ki o tasvir çıkmasın.
Bazı uydurma hadisleri veya aslında hadis olarak rivayet edilmemiş sözleri göstererek hadisleri tümden reddettiğini ve reddetmemiz gerektiğini söyleyen insanlar var. Böyle insanlarla başka bir forumda epey tartışmaya da girdim. Bunlardan bazıları Müslüman'mış gibi yorum yapıp sonradan deist/dinsiz olduklarını bile itiraf edebiliyor... "
Bize sadece Kur'an yeter" diyenlerin belki de çoğu Kur'an'ın nasıl okunacağını da sünnet yoluyla öğrendiğimizden habersizler. Bizim ülkemizde Kur'an, çoğunlukla harekelendirmesi Hafs kıraatine göre yapılarak basılmaktadır. Bazı ülkelerde ise Verş kıraati yaygındır. Madem hadisleri, sünneti reddediyorlar; "
bize sadece Kur'an yeter" diyorlar, önlerine harekesiz ve bugünkü gibi noktaları konmamış harflerle yazılmış Kur'an konsa onu okuyabilecekler mi? Bir çoğu harekeli olarak bile okumayı bilmiyor, Arapça bilgileri zaten ya çok az ya hiç yok, mealler üzerinden yorum yapmaya kalkıyorlar... Yani iş "
bize sadece Kur'an meali yeter" demeye geliyor, bazıları ellerinde Hz. İsa'nın dilinde yazılmış İncil bulunmadan, yalnız Eski Yunanca ve Latince İncil'i kaynak alan Hıristiyanların yaptıkları gibi, Tevrat'ı ve İncil'i tahrif edenlerin yaptıkları gibi hadislere ve ayetlerin Arapçasına bakmadan kafalarına göre ayet yorumu yaparak "
Hristiyanların ve yahudilerin Müslüman olmalarına gerek yok, onlar da Cennet'e girebilir" gibi fikirleri yaymaya çalışıyor. Aynı forumda birden fazla hesap açarak yazan bir kişiyi defalarca yakalayıp banlattım, en sonunda şikayetlerimi ilettiğim moderatör ya banlamaktan bıktı ya da başka bir sebepten son şikayetimde "
evet aynı kişi" demesine rağmen banlamadı. Ve bazıları yüzlerce foruma üye olup bu fikirleri yaymaya çalışıyor. Amaç ne?
Prof. Dr. İbrahim Arslanoğlu'nun Türkiye'de misyonerlik çalışmaları ile ilgili bir makalesinden:
Alıntı:
Misyonerlik faaliyetlerinin İlahiyat Fakülteleri’ne kadar uzandığı görülmektedir. Şöyle ki, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde görev yapan bir profesör daha yardımcı doçentken Redhouse Ansiklopedisinden gelen teklif üzerine yüklüce bir para karşılığı İslam ve tasavvuf üzerine bir çalışma hazırladı. Daha sonra ABD’de Moon Tarikatı’nın merkezinde bir yıl kaldı. Yine 1999 yılında Türkiye’deki İlahiyat Fakültelerinden birisinde bir doktora öğrencisi “Hadisler Metinle mi, Lafızla mı Gelmişlerdir?” konulu bir doktora tezi hazırladı. Bu çalışma için Amerika’da bulunan “Oryantalist İslam Araştırmaları Enstitüsü”nden yüklü bir para desteği almıştır. Bu çalışmada amaç hadisleri reddetmektir. Aynı fakülteden iki öğrenci daha bu merkezden aldıkları maddi destekle Oryantalistlerin iddialarını destekleyen çalışmalarını sürdürmektedirler(Baş, 1996).
Bu konu ile ilgili olarak kısaca son günlerde moda olan medyatik ilahiyatçılardan da kısaca söz edelim. Bunların bir kısmı İslam’ın temel kaynaklarından ikincisi olan hadisleri inkar ettikleri görülmektedir. Ayrıca “Horozdan kurban kesilmesi, cinsel ilişki ile oruç bozulması” gibi akla, mantığa ve bugüne kadar Anadolu İslam anlayışına uygun olmayan düşünceleri dile getirmekte ve mütareke medyası bunu, toplumun inancını rencide etmek bağlamında zevkle ve alaycı bir tavırla ele almaktadır. Ayrıca medyatik ilahiyatçılardan birisi Moon tarikatı ile ilişkisi olduğunu bir programda itiraf etti. Yine büyük partilerden birisinin genel başkanının Moon tarikatı ile ilişkisi olduğunu eski genel sekreteri basına açıkladı.
|