|  | 
                 Borsa İstanbul, Erdoğan'ın Gonguyla Açıldı Borsa İstanbul'da ilk gong çaldı
 
  
 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Borsa İstanbul'un, bu güç birliğinin,  bu yeni dönemin İstanbul'u finans merkezi yapma hedefini çok ciddi  şekilde güçlendireceğine inandığını belirterek, ''New York gibi Tokyo  gibi Londra gibi İstanbul'un da finans merkezi olma vasfını, bu güçlü  borsa ile perçinleyeceğini umuyorum.'' dedi.
Türkiye'nin 2023 hedefleri doğrultusunda İstanbul'un dünyanın en  önemli 10 finans merkezinden biri olması yolunda en önemli kurumlardan  biri olacak Borsa İstanbul A.Ş.'nin faaliyete başlaması dolayısıyla  İstinye'deki merkezinde gong töreni düzenlendi.
 Başbakan Erdoğan tören öncesinde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan,  Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbul Valisi  Hüseyin Avni Mutlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat  Hisarcıklıoğlu, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Vahdettin Ertaş, Borsa  İstanbul A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa İbrahim Turhan ve  beraberindekilerle ''Osmanlı'dan Cumhuriyete Sermaye Piyasamız''  sergisini gezdi.
Erdoğan serginin ardından Babacan, Bağış, Ertaş ve Turhan ile Borsa İstanbul'un ilk gongunu çaldı.
 Başbakan Erdoğan gongu çalarken, ''Borsa İstanbul'un tüm iktisadi  hayatımızın en önemli noktası olarak şu anda gongunu çalıyoruz.'' dedi.
Törende daha sonra Boğaziçi köprülerinden dalgalandırılan Borsa  İstanbul'un bayrakları ile seans salonunda başlayan işlemlerden  görüntüler katılımcılara ekrandan kısa süre gösterildi.
Başbakan Erdoğan burada yaptığı konuşmada, Borsa İstanbul'un,  ülkemiz için, milletimiz için, ekonomimiz için hayırlara vesile olmasını  Allah'tan temenni ederek şunları kaydetti:
''Bugün, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ve İstanbul Altın  Borsası'nın güç birliği ile oluşan ve vadeli opsiyon borsasının da  katılımıyla ayrı bir güç kazanan Borsa İstanbul'u  hep birlikte hizmete  alıyoruz. Açıkçası, 140 yıl önce Dersaadet Tahvilat Borsası'nın  kurulmasıyla başlayan Türkiye Sermaye Piyasaları tarihinde çok önemli  bir dönüm noktasına şahit oluyor ve bunun heyecanını yaşıyoruz.  İnşallah önümüzdeki günlerde İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası'nın  da katılımı artık resmen de gerçekleşecek. Hem sermaye piyasalarımızın  gelişimi hem ekonomimizin daha da büyümesi noktasında önemli bir adımı  atmış olacağız.''
Bugün yaşanan heyecanın, bu tarihî güç birliğinin değişik anlamları olduğunu anlatan Erdoğan şöyle konuştu:
''Özellikle bu güç birliğinin, bu yeni dönemin İstanbul'u finans  merkezi yapma hedefimizi çok ciddi şekilde güçlendireceğine yürekten  inanıyorum. Yola çıkarken böyle bir sözümüz vardı ve demiştik ki,  İstanbul, Türkiye'nin tarihi itibarıyla zaten bir finans merkeziydi, bunu  bu dönemde resmen fiziki şartları itibarıyla da oluşturacak ve bunun  adımlarını atacağız.
New York gibi Tokyo gibi Londra gibi İstanbul'un da finans merkezi  olma vasfını, bu güçlü borsa ile perçinleyeceğini umuyorum. İnşallah  borsamızın bu yeni yapısı 2023 hedeflerimizle de paralel olacak, bu  hedeflere ulaşmamızda bizi daha da hızlandıracak, motive edecektir.''
Erdoğan, 2002 yılında görevi devraldıklarında Gayri Safi Milli  Hasıla'nın 230 milyar dolar seviyesinde olduğunu ifade ederek şöyle  konuştu:
 ''Göreve geldikten hemen sonra sağladığımız istikrar ve güven ortamı  sayesinde bu rakam üç kattan fazla artış gösterdi ve 2012 sonu  itibarıyla 786 milyar dolara yükseldi. 2009 yılında bütün dünyada  ağırlığını hissettiren, dünyanın en güçlü ekonomilerinin bile ağır yara  aldığı küresel kriz sebebiyle yaşanan kısmî daralma dışında Türkiye  ekonomisi Allah'a şükür son 10 yıl içerisinde sürekli büyüdü. Satın  alma gücü paritesine göre düzeltilmiş fert başına milli gelir 2002  yılında şöyle bir baktığımızda 8.000dolar düzeyindeydi. Bugün bu rakam  15.000 doları aşmış durumda.''
 Başbakan Erdoğan, o dönemde kronik bir enflasyon sorunu yaşandığını da anımsatarak şunları kaydetti:
 ''Öyle ki, bir ürünün fiyatı akşam bakıyorsunuz başka, sabah uyanıp  bakıyorsunuz bambaşka... Günden güne, akşamdan sabaha yapılan zamlar o  günler için son derece normal, son derece rutin hadiselerdi. Bizi bu  hâle getirmişlerdi, bizi buna alıştırmışlardı. Bugün ise biz enflasyonu  da dizginlemek suretiyle kontrol altına almayı başardık. Hükümetimizin  kamu finansmanı politikaları ve Merkez Bankamızın uygulamaları  neticesinde enflasyon bugün artık tek haneli rakamlara inmiş durumda.  Bakın, bugün birçok Avrupa ülkesi kamu borçlarına ilişkin önemli  problemler yaşıyor. Birçok ülke, bu açıdan biz AB üyesi henüz değiliz,  müzakere sürecindeyiz ama şöyle bir ele aldığımızda Maasricht  kriterlerinin çok ötesinde yüksek borçluluk oranlarının Avrupa'da  yaşandığını, onların baskısının olduğunu ve bunlarla yüzleştiğini  görüyoruz.
 Bizde ise 2002 yılına baktığımızda AB tanımlı borç stokunun milli  gelire oranı % 74 seviyesindeydi. Yeni milli gelir rakamının  açıklanmasıyla AB tanımlı borç stokumuzun milli gelire oranının da %  36'ya kadar gerilediğini gördük. Bir yandan kamunun borçlanma ihtiyacı  azalırken öte yandan faiz oranlarında da tarihî düşüşler yaşandı. %  63'ten aldığımız faizleri şu anda % 6'lara kadar çekmiş durumdayız.  Keza dış ticaret alanında da önemli başarılara imza attık. Tabii ben bu%  6'yı da fazla görüyorum, bunu da söyleyeyim. Bu kadar önemli bir  toplantı da tarihî bir toplantıda bunu da söyleyeyim. Ben % 6'lık  faizin de bir baskı olduğunu özellikle ifade etmek istiyorum. Temenni  ediyorum ki kısa zamanda bunu da daha da düşürmek suretiyle özellikle  faiz baskısını bu ülkenin tüketicileri üzerinden kaldırmış olalım.''
 ''İhracatı 152,5 milyar dolara ulaştırdık''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2002 yılında 36 milyar dolardan  devraldıkları ihracatı 2012 yılı sonu itibariyle 152,5 milyar dolara  ulaştırdıklarını belirterek, bu süreçte, IMF'ye olan borcu da 23,5  milyar dolardan 400 milyon dolara indirdiklerini anlattı.
 Önümüzdeki ay bu 400 milyon doların da ödeneceğini ve IMF'ye  olan borcun kapatılacağını bildiren Erdoğan şöyle devam etti:
 ''Şimdi bizden 5 milyar dolar gibi borç talepleri var. Onun teknik  görüşmelerini yapıyoruz. Eğer 5 milyar dolar borcu kendilerine verirsek  bu defa IMF bize borçlu duruma düşecek. Merkez Bankası rezervlerimize  bakıyoruz, 10 yıl önce 27,5 milyar dolardı. Merkez Bankası bizim milli  bankamız. Belirleyici her şeyimiz. Ama şu anda Merkez Bankamızın döviz  rezervine bakıyoruz, 125 milyar dolar; buraya geldi. OECD tarafından  açıklanan yeni ve son derece anlamlı bir rakamı da aslında burada  açıklamak isterim. 2012 yılında, dünya genelinde resmî dış yardımlar  ciddi mânâlarda düşüş kaydetti. En fazla dış yardım yapan ABD'de dahi  oran 2011'e göre % 3 düşmüştür. Türkiye'de ise 2011 yılında dış  yardımlar bir önceki yıla göre artmıştı; 2012 yılında da resmî yardımlar  2011'e göre % 98 oranında artış kaydetti. ABD, İngiltere dahil bir  çok ülke, bir çok büyük ekonomi dış operasyonlarını kısarken, biz,  dünyada resmî dış yardımlarını % 98 oranında artıran ülke olduk.''
Erdoğan, 10 yıllık süreçte borsanın da büyüdüğünü ve büyümeye ayna  tuttuğunu vurgulayarak, ''İMKB 100 endeksi 2002'de göreve geldiğimizde  10.369'du. Şöyle o günleri bir hatırlayalım. 10 yılda endeks %  652 oranında artış ilavesini görüyoruz ve 78.000 seviyesini aştı.  Borsanın piyasa değeri 34,5 milyar dolarken, şu anda devam ediyoruz,%  800 oranında artışla 309 milyar dolara ulaştı.'' bilgisini verdi.
Kaynak
24 TV 05.04.2013
 |