Kâzım Karabekir Paşa anlatır zaten, Lozan görüşmeleri için İsmet Paşa Rıza Nur ile birlikte gitmiştir fakat görüşmeler beklemeye alınır, o ana kadar Kemal Paşa hilafet yanlısı konuşur, camilerdeki nutuklarında İslamcı bir karakter yansıtır fakat birden İngilizlerle olan görüşmelerden sonra, Lozan beklemeye alınıp İsmet Paşalar döndükten sonra politika tamamen değiştirilir ve İslam yüzünden geri kaldık denir, Arap oğlunun yaveleri öğrenilsin de bir işe yaramadığı anlaşılsın denir ve hatta Müslüman olduğumuz için Avrupa bizi kabul etmiyor, Hristiyan olmalıyız bile denerek İsmet Paşa hocaların hepsini asmalıyız hazır güç bizdeyken denir.
Bunları biliyoruz. Karabekir Paşa, Milli mücadele ile istiklalimizi kazandık fakat tek parti devri ile hürriyetimizi kaybettik der. İstiklalimizin sevincine doyamadan Lozan'daki bazı görüşmeler sonucunda Kemal Paşalar bir dikta rejimine döner. Demokrasi sözünü tutmaz siyasi yetkileri üzerine alır. İslamcı, hilafetçi söylemlerini bırakır ve Karabekir Paşa'yı ve etrafındakileri şaşırtacak derecede İslam aleyhinde konuşmaya başlar. Ve bundan sonrası da zaten icraatları ile gelir sırayla.
Dediğim gibi bunları biliyoruz, reddetmiyoruz.
Cuma gününden bahsetmişsiniz. Cuma gününü reddetmiyorum ki ben, hak veriyorum, bu batı özentiliğinden kaynaklı, taklitçilikten kaynaklı hamlelerden birisidir.
Tekkelerin kapatılması da laiklikle uyuşmaz çünkü devlet burada dine, sosyal tesislere, inançlara müdahale ediyor.
İslam şeriatına gelirsek, şeriat inanmayanlar için değildir. İslam hukuku o hukuka inananlar içindir. İnanmayanlar kâfirdir fakat insandır. Hayvan muamelesi yapılmaz. İnananlar için ise günahlar kulu günahkar yapar, kafir yapmaz. Kafir olmayanı kafir diye yargılamak da insanı kafir yapar. Yani hassas konular bunlar.
Kaldı ki mezhep ve tarikatlar dinin zenginliğidir fakat cehalet diz boyu olduğu için cemaatler, tarikatlar birbirlerini zındıklıkla, kafirlikle, müşriklikle suçlar olmuştur. Edep kalmadığı için bunlar tecelli ediyor sürekli.
Eğer bu mentalitede olan cemaatlerden birisi gücü eline alıp kendi şeriatını getirirse, diğer cemaatlerin, tarikatların, inanmayanların vay haline!
Esad zulümkâr bir diktatör fakat muhalifleri de görmek lâzım, askerin kalbini çıkarıp yiyorlar. Birbirlerinden beterler yani. Bu ne cehalet, bu ne vahşet!
Aslolan bir Müslümanın bireysel olarak nefsini terbiye etmesi, kulluğunu ifa etmesidir. Aksi halde şeriat devleti içinde yaşayınca ne olacak? Cennete mi gidilecek? Birey kendi sorumluluğunu yapmazsa şeriat devleti, devlet sistemi, siyasi güç, siyasetçiler falan ona yardım edemez fakat en berbat yönetim altında yaşasa da kişi kendi dünya-ahiret sorumluluğunu biliyorsa o vakit onun yaptıklarına bakarlar, vatandaşı olduğu devlet düzenine değil.
Dediğim gibi halifenin olmaması, tekkelerin kapatılması, cuma gününün tatil olmaması, vs. laiklikle ilgili değil, bu kemalist ideolojinin, laikçiliğin işidir ki İngiliz kaynaklıdır.
Diyanet yerine Osmanlı hanedanından birisi halife seçilebilir tekrardan, tıpkı cumhuriyetin ilk senelerinde olduğu gibi. Artık meşrutiyete falan gerek yok cumhuriyet oturdu fakat halifelik yeniden gelebilir İslâm âlemini şöyle bir toparlamak adına. Papa var, bizim de halifemiz olsun eskisi gibi.
|