Yazıcıoğlu Muhammed Efendi, kardeşi Ahmed-i Bican’ın camideki vaazını dinlemeye gider fakat sohbeti dinleyemeden gülümseyerek camiden çıkar. Vaazı bitirip eve gelen Ahmed-i Bican Hazretleri annesinden, abisinin neden camiden çıktığını sormasını ister. Büyük oğluna “Kardeşin, bir hata mı işledim? diye soruyor” diyen anne duydukları karşısında gizemli bir konuyla karşı karşıya kalır. Büyük oğlu, “Kardeşimin sohbetini dinlemeye o kadar çok melek gelmişti ki oturacak yer bulamıyor ve birbirlerinin üzerine oturuyorlardı. Çok hoşuma gitti de ona tebessüm ettim. Meleklerden oturacak yer kalmadığı için çıkmak zorunda kaldım” der. Annesi duyduklarını küçük oğluna anlattığında Ahmed-i Bican çok müteessir olur. “Ağabeyim melekleri görebiliyor da ben niye göremiyorum? Ona bir sorar mısın?” der. Anne oğluna bunu da sorar ancak cevabı kendisinin bulması gerekecektir.
Çocuklarının bebeklik zamanlarından itibaren yaşanan olayları iyice gözden geçiren anne olayın nedenini çok geçmeden tahmin eder. Oğullarını daima namaz abdestiyle emzirmiştir fakat küçük oğlu sadece bir defa komşu kadın tarafından anne namazdayken bilmeden abdestsiz emzirilmiştir. Anne çabucak selam verse de duruma müdahale etmekte geç kalır. İki oğlu arasındaki bu maneviyat farklılığını, bir kereye mahsus olsa da abdestsiz süt emzirilmeye bağlar…
'Süt kardeşliği' meselesinin yanı sıra bir de böyle bir durum var.
Abdestli emzirmenin yanında süt veren kişinin kişiliği ruh hali bile etkiler bebeği.
Ben bebeğim olsa tanımadığım maneviyatını kişiliğini bilmediğim biri tarafından süt verilmesine izin veremem..
|