08-02-2013, 12:09
|
#10
|
|
Alıntı:
HaArP Nickli Üyeden Alıntı
Allah c.c. Birdir diyen olsa bir nükte kabul edilebilir...! Lakin Son Kitab Kur'an'a ve Son Peygamberi kabul ve tasdik etmedikçe Müslüman olamaz !!!
Kur'anın bahis ettiği Müslümanlık Ehli Kitab içerisinde kendisine gelen Peygambere ve Şeriata samimi olarak kabul ve tasdik edenler kast edilmiştir !!!
|
DÜŞÜLEN ENANİYET VE VARLIK. "MUHAMMEDÜN RESULULLAH" DEMEYENLERE NİÇİN, GAYR-İ MÜSLİM, KAFİR, GAVUR DEDİK?
ALLAH’ın emrine, Resulü’nün tebliğ ettiği şeriatına bilmeden muhâlefet ettik. Bizim yaşantımıza benzemeyenlere ibadet ve taatları bizim yaptığımıza benzemez ise "gayr-i müslimdir, kâfirdir, gavurdur" dedik. ALLAH’ın rahmetini kalıplaştırdık. İmam mutasavvıf Kuşeyrî’nin îzah ettiği gibi Hazret-i Muhammed (s.t.a.v.) âlemlere rahmet olarak gönderildi. Elbette doğru. Ama sen bu rahmeti gazab-ı ilâhîye dönüştürmeye çalışıyorsun. Yapma! İslâmiyet bu değil. "Muhammedün resulullah’ demeyen cehenneme gidecek" fetvâsında ısrârın, hakîkat dışı düşünce ve telkînin ile, âhir zaman Peygamberi’ni âlemlere rahmet olarak değil de rahmetin alternatifi imiş gibi göstermeye çalışıyorsun. Sayısız, milyarları insafsız ve merhametsizce cehenneme at, bunun ismine de "İslâm" de. Suçları ne imiş bu günahkarların: "Muhammedün resulullah" dememişler. İmanın şartındandır: ALLAH’ın cümle elçilerini ve semâvî kitapları kabul etmedikçe îman etmiş sayılmaz ama bizim hakaretimiz bu mânâyı yansıtmıyor! *** Hani, Subaşı maiyyetine emreder: "--Suçlu olan Bektâşîye, vurun kıçına 200 deynek" diye. Bu hâlin vehâmetini bilen Bektâşî, Subaşı’na çıkışır da, der ki:"--Sen ya sayı bilmiyorsun, yahut da kıçın yok!" *** Bu nükteyi iyi anla. Kur’ân’ın, İmâm-ı A’zam Hazretleri’nin içtihâdına göre birinci, İmam Şâfiî Hazretlerine göre ikinci âyetidir: "el-Hamdü lillâhi Rabbi’l-âlemîn" (Alemlerin Rabbı ALLAH’a hamdolsun). Hazret-i ALLAH: "Yalnız dünyânın veyâ bir kavmin değil, âlemlerin terbiyecisi benim" diyor. "Men araf" sırrını iyi anlayasın. Nefsini bilen ALLAH’ı bilir"demektir. Gâfil olma. Başkalarının mahvından zevk alanların rahmet-i ilâhîden nasipli olmaları düşünülebilir mi? İmanın şartı olan Amentü’yü lisânen ve kalben ikrar etmek, teferruâtını bilmediğin halde senin zâtını mü’min ediyor da, bu hakkı başka ümmet ve cemaatlere niçin tanımak istemiyorsun? Hazret-i ALLAH: "Şu peygamberimi tanımadı" diye zâtını tanıyan kuluna azab etmez. Çünkü ALLAH elçilerinin vazîfesi ALLAH’ı tanıtmaktır. Elçilerin elçiliklerini kabul etmek îman şartlarındandır. Hangi ALLAH elçisine biat ettinse, söz verdinse o elçinin getirdiği emr-i ilâhî ile yükümlüsün. Daha sonra gelen ALLAH elçisinin getirdiği emr-i ilâhîye bağlanmak fevkalâde ilim ve kemâlâttır. Her yiğidin kârı değildir. Her rahmet, ALLAH’ın kulu,yaratanını tanısın, diyedir.
En’âm Suresi, ayet 157: "Yâhut bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk’ demiyesiniz diye, işte size de Rabbınızdan açık bir delil, hidâyet ve rahmet geldi. ALLAH’ın âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden yüz çevirenleri yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsü ile cezâlandıracağız.”
Ehl-i îman ALLAH’ı bilendir. Ehl-i İslâm ise peygamberinin getirdiği şeriata tâbi olarak ALLAH’ı bilendir.
Din İslâm’dır. Cümle peygamber efendilerimiz İslâm’ı tebliğ etmek için lütfedildiler. Tâbi olanlar da müslümandır. Gayrı düşünce Kur’ân’ın anlamına da ters düşer, îman değildir. ALLAH’ın irâdesine bağlanmak İslâmiyet’tir. İrâde, dilemesidir. Bu âlem ALLAHU TEALA Hazretleri’nin ilim ve irâdesinin zuhuru olup, "lev-lâke levlâk, le-mâ-halaktü’l-eflâk" (Sen olmasa idin, eflâki yaratmazdım) hitâbı cümle peygamber efendilerimizi kapsar. Nur-u Muhammedî’dir. Bir zamâna mahsus olmayıp, bu nur-ı ilâhî kıyâmete kadar devam edecektir. Hiç şüphen olmasın. ALLAH’ın rahmeti yalnız bir şahsa, bir zamâna, bir ümmete mahsus değildir kelâmı kadimi anlayarak oku ve İyi tefekkür et, anlamaya çalış. İşine gelmeyen hükümleri ‘tefsir ediyorum’ diye, aynı manayı yansıtmayan kelamlarla değiştirdiğin zaman günaha girdiğin gibi, zatına itimat edenleri "SIRAT-I MÜSTAKİM" den uzaklaştırıp "GAYRİL-MAĞDUBİ" ye doğru tarikini gösterdiğini bilesin. Ölçü ve hüküm ALLAH’a mahsustur. Beşerin ölçüsü ile "ALLAH’tan başka ilah yoktur" diyene müslüman denir. HZ. ALLAH’ın varlığını hangi lehce ve lisanla söyler ise söylesin o kişi ALLAH’ın bildirisine göre müslümandır. Meziyetlerini anlatmaya çalıştığım bu Benî Adem’i İslâm dışı görmek hakkımız ve haddimiz değildir. Gayri hüküm ALLAH’a mahsustur. "Habîbim, sen onları yüzlerinden tanırsın, konuşmalarından daha iyi tanıyacaksın" hitâbını düstur edin. Peygamber efendilerimizin de ilim ve yetkisi sınırlıdır. "Abdühu ve resulüh." Cemîsi ALLAH’ın kuludur. İlahlaştırma. ALLAH cümlesini şefî kılsın. İzlerinden ayırmasın. Amîn.
PİRİ GALİBİ
SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
RAHMET DAMLALARI İSİMLİ ESERİNDEN ALINTIDIR
Konu fican tarafından (08-02-2013 Saat 12:13 ) değiştirilmiştir..
|
|
|