|
Alıntı:
zülcenaheyn Nickli Üyeden Alıntı
Menderes devri bir tepkinin başlangıcı olmuştu 1950'de ve aynı zamanda rahatlamanın.
Ardından ardı ardına hizmetler geldi. İktidar uzadıkça yozlaştı. 1960'a doğru medyayı yasakladı, halk kutuplaştı.
Oyları azaldıysa da iktidar değişmedi çünkü yozlaşma olsa da mevcut huzurdan olmak istemedi halk, bu zanna neden olan şey de korku idi çünkü halk tekrardan kazandığı özgürlüğü kaybedeceğinden korktu.
Aslında halk demeyelim. Halkın bir bölümü diyelim.
Ardından darbe oldu.
|
Arkadaşım sen ne anlatıyorsun Allahını seversen! Bir an için bu söylediklerinin doğru olduğunu ve Menderes'in hatalı olduğunu kabul edelim, peki öyleyse bana cevap verin, Demirel'in suçu(!) neydi de 1971 yılında ve 1980 yılında iki kere askerî darbeyle devrildi?! Ya Erbakan'ın suçu(!) neydi ki, Erbakan da 1997 yılında askerî darbeyle devrildi?!
Zengin çocuğu şımarık laikler, ordumuz içindeki vatan haini darbeci subayları kışkırtarak o darbeci alçakları tam 4 kere (27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 askerî darbeleri) vatanımıza ve milletimize saldırttılar. Laikçilerin aşırı iktidar hırsı Türkiye'deki askerî darbelerin ana sebebidir. O beyinsiz laikçiler şu apaçık ve reddedilemez gerçeği o kalın kafalarına soksunlar: İslam ülkesi Türkiye'nin iktidarı Müslüman Türk Milleti'ne aittir. Laikçiler; değil 4, 4 milyon, 4 milyar askerî darbe de yapsalar, Türkiye'nin sahibi olan Türk Milleti, laikçilerin 4 milyarıncı askerî darbelerinden sonra bile kendine ait olan iktidarı kendi ellerine alacaktır inşaallah. Türkiye'nin sahibi Türk Mileti'dir ve millet, sahibi olduğu bu güzel ülkenin iktidarının da yegâne hâkimidir; yani: "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir."
Menderes hakkında anlattıklarınıza gelince... Söyledikleriniz doğru değil. CHP ve CHP Zihniyeti, Demokrat Parti'yi (DP) devirmek için ordumuzu kışkırtma faaliyetlerine yani darbecilik yapmaya başladılar ve DP de Tahkikat Komisyonu kurarak CHP'nin darbeciliğini ortaya çıkarmaya çalıştı. Yoksa DP, zengin çocuğu laiklere baskı yapmıyordu. Zengin çocuğu laikler, azarak İslam ülkesi Türkiye'ye ve Müslüman Türk Milleti'ne saldırdılar; 39 eşkiya subaya yaptırtmış oldukları 27 Mayıs 1960 cuntasının askerî darbesiyle DP'yi iktidardan devirerek Müslüman Türk Milleti'nin iktidarını silah zoruyla, terörle gasp ettiler.
Şunu iyicene anlayın: Sorun sağda ve merkez sağ partilerde (Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisi vd.) değildir; sorun solda ve merkez sol partilerdedir (Cumhuriyet Halk Partisi vd.). Türkiye'deki sağ; iyidir, vatanseverdir, millete hizmetkârdır; Türkiye'deki sol; kötüdür, azgındır, darbecidir.
Demokrat Parti iktidarında CHP, halkı kutuplaştırdı. Adalet Partisi iktidarında CHP, halkı kutuplaştırdı. Anavatan Partisi iktidarında, 1980 darbesi sonrası kapatılmış olan CHP'nin versiyonları halkı kutuplaştırdılar. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında CHP, halkı kutuplaştırdı. Sağ devamlı olarak iktidara geldi ve ülkemize ve milletimize olağanüstü ve muhteşem hizmetlerde bulundu; ebedi muhalefet olan solcu CHP ve solcu CHP Zihniyeti, halkı kutuplaştırarak, ordumuzu kışkırtarak, sağın, sağ iktidarların ülkemize ve milletimize yapmış oldukları hizmetleri bütün gücüyle engellemeye çalışarak devamlı olarak vatanımıza ve miletimize ihanet ettiler.
Bakın, Efsane Başbakanlarımızdan Adnan Menderes, CHP'nin ve CHP Zihniyeti'nin darbeciliklerini, anarşizmini 1 Mayıs 1960 tarihinde yapmış olduğu bir konuşmasında nasıl anlatıyor. Menderes'in o konuşmasını lütfen dikkatlice dinleyiniz ve o konuşmanın, CHP'nin ve CHP Zihniyeti'nin 1960 yılındaki Anarşist Darbeci Vatan Haini Laikofaşist kalkışmasını anlattığı gibi, Menderes'in o konuşmasında söyledikleri, günümüzde geçen sene yaşamış olduğumuz 31 Mayıs 2013 Anarşist Darbeci Vatan Haini Laikofaşist Gezi Kalkışması'nı da âdeta anlatıyor.
"Aziz ve muhterem vatandaşlarım. Her an, her saat başında yalan haberler, birtakım korkunç şaiyalar çıkarılmak suretiyle heyecan yaratmak ve bu heyecan vasatında birtakım kışkırtmalar da yaparak hadiseler çıkartmak istenmekte olduğunu ve bu yıkıcı faaliyetlerin belli merkezlerden idare edilmekte bulunduğunu dünkü konuşmamda arz ve ifade etmiştim. Bu şaiyalara, bu yalan haberlere inanılmamasını ve hatta bunları yayanların, alâkalılara ve vazifelilere ihbar edilmesini de ayrıca rica etmiştim. Filhakika, ortada hiçbir şey yokken hadiseler çıkarabilmek için ancak bu yollara ve bu usullere müracaat olunur. Kandırılması en kolay olan ve toplantı hâlinde bulunan zümreler seçilmek suretiyle bunların üzerinde daimi surette yıkıcı faaliyet ve propagandalar tekzif edilir ve bunlar küçük bir zümre bile olsalar, otuz milyonluk Türkiye'nin hacmine ve ebadına nispetle bir zerre dahi teşkil etmeseler, bunlar sanki teşkilatlı ve vurucu bir kuvvetmiş gibi ele alınarak bir memleketin kaderi üzerinde pervasızca oynayabilmek imkânlarının aranmasına ve bu yolların araştırılmasına çıkılır. İstanbul ve Ankaramızda iki gündür yaratılmak istenilen hadiselerin kısaca izahı ve mânâsı işte bundan ibarettir. Bir memlekette birtakım ayaklanma hareketleri için vasat ve şartlar hiçbir suretle müsait değilse, profesyonellerin, bu işlerin esnafı olanların tutacakları yol işte budur. Güzelim memleketimizde ayaklanmalar için hiçbir sebebin mevcut olmadığı aşikâr. Memleketimiz eski devrin hürriyetsizlik ikliminden çıkıp çok partili bir idareye kavuşmuştur. Binaanaleyh; hürriyetsizliğin, tek parti tahakkümünün ve seçim yapmadan iktidarda olmanın, seçim yapıldığı takdirde ise rey sandıklarının nasıl kırılıp on binlerce mazbatanın nasıl tahrip edildiğinin ve nasıl reylerin çalınıp millet iradesinin ayaklar altında çiğnendiğinin türlü ve aşikâr misallerini görmüş ve yaşamış bir memleketiz. Bu iklimin içinden çıkıp gelmekteyiz. Diğer taraftan, sefalete mahkûm olmanın bu memleketin kaderi olduğuna inanmışcasına ve bunu kabul etmişcesine çeyrek asır içerisinde; memleketin meselelerine, vatandaşın ihtiyaçlarına, medeni ve ileri bir hayata kavuşmanın icaplarına nasıl omuz silkercesine lakayt kalındığını görüp yaşamış olan bir memlekettir Türkiye. Ve Türkiyemiz bugün, asırlarca yapılamayanların on sene içinde nasıl yapıldığını, memleketin bir baştan öbür başa her birisi bir kıymeti olan sayısız eserlerle nasıl donanmış hâle geldiğini görmektedir. Ziraatte, sanayide, madencilik ve nakliye ekonomisinde, velhasıl iktisadi hayatın bütün kollarında Türkiye'nin nasıl akla sığmaz bir süratle bir asırlık bir mesafeyi bir on sene içinde aldığını görmekteyiz. Terakki, umran, imar, iktisadi kalkınma, içtimai düzen, velhasıl medeni ve ileri bir cemiyet olmanın bütün şartlarını muayyen bir nizam ve ülkü içinde nasıl hep birden ele alınıp tahakkuk yoluna konmuş olduğunu vatandaşlar görmektedir. On sene evvelki ile bugünü vatandaşlar kıyaslayabilmekte ve hükümlerini vermiş bulunmaktadırlar."
Rahmetli Adnan Menderes'in 1 Mayıs 1960 tarihinde yapmış olduğu bu konuşmayı alın, Gezi Kalkışması'nın başladığı Mayıs 2013'ün sonlarında yapılmış varsayın. Gördüğünüz gibi değişen bir şey yok! Laikçi zengin çocukları 1960 Nisanında-Mayısında Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne saldırdıkları gibi, o laikçilerin günümüzdeki devamları olan laikçiler de Mayıs 2013'de yapmış oldukları Gezi Kalkışması'yla Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne saldırdılar. Mayıs 2013'ün Mayıs 1960'dan farkı şu oldu: Laikçiler bu sefer başaramadılar. Arzuladıkları, hayal ettikleri askerî darbeyi gerçekleştirmediler ve Müslüman Türk Milleti'nin günümüzdeki iktidarı olan AK Parti iktidarını; gayrimeşru yol askerî darbeyle, silah zoruyla, terörle deviremediler Allah'a şükürler olsun.
Konu Cihannur tarafından (12-13-2014 Saat 04:07 ) değiştirilmiştir..
|