Evet, bu anlamda söyledim aslında. Türkiye nefes almalı derken iktidar olmayan kesimi kast ediyorum. Nitekim iktidar olan ve çıkarları bu doğrultuda kar eden kesim zaten nefes alıyor. He iktidar olmayan kesim de darbe dönemlerinde nefes alıyordu.
Ben ara sıra Halk TV ve +1'i de izlerim. Ve evet Kadıköy'de oturuyorum, burası CHP semti, caddeye de yakınım.
Ama benim Erdoğan ve AKP eleştirilerim çevremdeki eleştirilerden farklıdır. Nefret ederek değil severek ve hatta oy veren biri olarak eleştiriyorum.
Kadir Mısıroğlu bir gün Celal Bayar ile röportaj yapmaya gitmiş. Röportaj esnasında "sizin olduğunuz yerde ben CHP'nin yanındayım" demiş Celal Bayar.
Benim durumum da tam tersidir. Eleştirimi yaparım, iktidarın yozlaştığını söylerim, fazla güçten dolayı haksızlık yapanların yakalanamadığını söylerim, zafer sarhoşluğunun verdiği hataları söyler ve kızarım ama Gezi olaylarının olduğu yerde hükumetin yanında olurum.
Muhafazakar kesimde zenginleşen sermaye sahibi bir zümre oldu ve özgürlükler de sağlandı, artık kompleks yapacak bir durum yok Bağdat Caddesini göstererek.
Ayrıca ben ekonomiden bir eleştiri yapmıyorum, milletin cebini konuşmuyorum. Başka bir alandan eleştiri yapıyorum.
Rusya ile, Doğu ile yakınlaşabiliriz ve ekonomik, siyasi anlamda güçlü istikrarlı olabiliriz birlikler kurarak ama mesela:
Osmanlıca dersi... Benim sempati ile baktığım bir olay... Ama bu seçmeli değil de zorunlu hale gelince o zaman bu bir dayatmaya giriyor, bir vatandaş tipi oluşturma yoluna giriliyor...
Kemalizm İslam karşıtı olarak bir eğitim dayatmasında bulundu, bu artık kaldırıldı ama şimdi yeni bir dayatma başlıyor.....
Demokrasi ne azınlıkların diktatörlüğü ya da dayatmasıdır ne de çoğunluğun bir dayatmasıdır, demokraside dayatma O-LA-MAZ!
Çoğunluğun seçtiği iktidar olur, hükumet kurar ama azınlığın seçtiği de vardır, azınlığın seçtiğinin sesi az çıkıyor, sesi yetmiyor diye temel insan hakları görmezden gelinemez ve bir dayatmaya uğrayamaz.
Şu Osmanlıcayı seçmeli yapıp cemevleri problemi çözülse ne olur? Hiçbir şey olmaz sadece demokrasi uygulanmış olur ama insanların dersi devleti ele geçirip hayallerindeki insan-vatandaş tipini yaratmak...
Bunu Atatürk başaramadı, Erdoğan da başaramaz...
Bu milletin her bir bireyi ne "Laik-Kemalist bir Türk" olacaktır ne de "Dindar ve Kindar Türkiyeli" olacaktır!
Vatandaşı tek tipleştiren ideolojik akımların devri geçmiştir, böyle devletlerin de ömrü kısa sürelidir.
Artık küreselleşen ve demokratikleşen bir dünyadayız. Evet şu anda Türkiye geçmişi ile yüzleşip kültürü ile yeniden barışıyor ama elbette Türkiye bünyesinde barındırdığı otoriterleşme ile de yüzleşecektir.
Bu otoriterleşme Kemalizmde de var Sağ yapılarda da var.
İşte olay bundan ibaret.
|