Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-23-2015, 22:11   #5
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
Özgür Suriye Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ayrıca devletin yönetimindeki bu çift başlılık başkanlık sisteminin Türkiye için ne kadar gerekli ve hayati olduğunu da göstermiştir.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, cumhurbaşkanlığına henüz ısınamadı. Ülkeyi yöneten AK Parti'dir ve son sözü söyleme yetkisi AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu'ndadır yani ortak akıldadır. Erdoğan da zaten bunun böyle olmasını ister. Öyle olmasaydı Ahmet Davutoğlu gibi güçlü bir kişiliğin başbakan olmasını kabul etmez ve yerine bir emanetçi bırakırdı. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, emanetçi olmayacak karakterde önemli bir entellektüel kişilik ve devlet adamıdır.

Parlamenter sistemde tek başlılık vardır. Parlamenter sistemde genel seçimde salt çoğunluğu almış olan parti, hem yasamaya hâkim olarak yasa yapabilmekte hem de yürütmeye hâkim olduğu için ülkeyi tek başlı olarak yönetebilmektedir. Parlamenter sistemde cumhurbaşkanları denge-denetim-yönledirme görevini ifa ederler. Ama son sözü hükümetler söyler. Bu sayede ülkede işler tıkır tıkır yürür. Türkiyemiz'de son 12.5 yıla yakın süredir AK Parti iktidarında işlerin tıkır tıkır yürüdüğü gibi...

Başkanlık sistemi ise parlamenter sistemin aksine çift başlı bir yönetim modelidir. Çünkü başkanlık sisteminde yasama ve yürütme seçimleri birbirinden ayrı yapılmaktadır ve yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirinden sert ayrılığı söz konusudur. Bu da yönetimde çift başlılığı getirir. Yasamada bir baş, yürütmede de bir baş olmak üzere çift başlılık vardır.

Olayı somutlaştırayım da daha net anlaşılsın. Mesela diyelim ki başkanlık sistemine geçtik ve yürütme seçimini yaptık. Seçimde AK Partili başkan adayıyla CHP'li başkan adayı 2. tura kaldılar. 2. turda da seçimi AK Partili başkan adayı kazandı ve başkan oldu. Elde var bir. Bu durumda yürütme AK Partili başkan eliyle dolayısıyla AK Parti Zihniyeti tarafından temsil edilir. Yürütme seçiminden sonra yasama seçimini de yaptık diyelim. Yasamada ise CHP'nin ağırlığının olduğu bir tabloyla karşılaştığımızı varsayalım. Alın işte size tam çift başlılık durumu. Yasamada CHP'nin hâkim durumda bulunduğu, yürütmede ise AK Partili başkanının bulunduğu tam bir istikrarsızlık ve kriz ortamı.

Başkanlık sistemini biliyoruz da karşı çıkıyoruz. Türkiye gibi yoğun ve sert kutuplaşmanın yaşandığı ülkelerde başkanlık sisteminin yol açacağı şey, yönetim krizlerinden sistem krizlerine kadar varabilecek krizlerdir.

Hadi siyaseti az çok bilen biri çıksın da, "Türkiye, başkanlık sistemine geçtikten sonra yürütmede AK Partili başkan ve yasamada CHP ağırlığında bir meclis çoğunluğu ya da yürütmede CHP'li bir başkan ve yasamada AK Parti ağırlığında bir meclis çoğunluğu bulunduğu durumlarda sistem tıkır tıkır işler, yönetim krizleri yaşanmaz" desin. Diyebilir mi? Diyemez! Biliyoruz da konuşuyoruz. Nereye çift başlı (yürütmede bir baş, yasamada bir baş) başkanlık sistemini getirmeye çalışıyorsunuz? Yoğun ve sert kutuplaşmanın yaşandığı, birbirine tam zıt siyasi görüşlerin çekiştiği Türkiye'ye.

Başkanlık sistemi Türkiye'ye uymaz. Burası Hollanda, Danimarka, Norveç değil! Allah korusun ki başkanlık sistemine geçersek, yönetimin çift başlılığı nedeniyle farklı siyasi görüşlerin yürütme ve yasamada hâkim olduğu durumlarda herkes kendini sistem krizlerine kadar varabilecek yönetim krizlerine hazırlasın!

Konu Cihannur tarafından (03-23-2015 Saat 22:50 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla