Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-26-2015, 00:24   #4
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Türkiye'deki ve Amerika'daki mevcut durumları birbirleriyle karşılaştırarak parlamenter sistemle başkanlık sisteminin farkını net bir biçimde görelim Özgür Suriye.

Yönetimsel olarak, ülkeyi istediği gibi yönetme anlamında hangisi daha güçlü ve daha etkilidir; AK Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu mu yoksa ABD Başkanı Demokrat Barack Obama mı? Bu sorunun cevabı çok açık nettir. Elbetteki Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başkan Barack Obama'ya göre -'zavallı Obama'ya- yönetimsel anlamda çok daha güçlü ve çok daha etkilidir.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, yürütmeyi istediği gibi idare edebildiği gibi, yasamada salt çoğunluğa sahip olan siyasi partinin genel başkanı olarak istediği yasaları çıkarabilme gücüne sahiptir. Yani hem yasamada hem yürütmede hâkim durumda olarak parlamenter sistemdeki tek başlılık sayesinde ülkeyi tek başlı olarak istediği gibi yönetebilmektedir.

Başkan Barack Obama ise yürütmeyi istediği gibi idare edebildiği hâlde, partisi olan Demokrat Parti hem temsilciler meclisi hem de senato seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti'nin gerisinde kaldığı ve kongrenin her iki kanadında da Cumhuriyetçi Parti ağırlığa geçtiği için yasamaya hâkim olabilecek güce sahip değildir. Başkan Obama, istediği yasayı çıkartamaz. İstediği bir yasayı çıkartabilmek için kendi partisinin (Demokrat Parti) rakibi olan Cumhuriyetçi Parti'yi ya da Cumhuriyetçi vekilleri ikna etmek zorundadır. Başkanlık sistemi çift başlı bir model olduğu için ve yürütmenin başını elde eden Demokrat Parti ve Demokrat Partili Başkan Obama, diğer baş olan yasamanın başını Cumhuriyetçi Parti'ye kaybettikleri için ülkede tek başlarına hâkim, gerçek anlamda tek başlarına iktidar değillerdir. Yani Başkan Obama şu sıralar, AK Parti milletvekilli Burhan Kuzu'nun tabiriyle 'zavallı Obama' durumundadır.

İşte yukarıdaki bu tablo, parlamenter sistemin yönetimsel anlamda başkanlık sistemine olan üstünlüğünü net bir biçimde göstermektedir. Parlamenter sistemde gerçek anlamda iktidar olmak için 1 seçimi (genel seçim) kazanarak milletvekili sayısında salt çoğunluğu elde etmek -Türkiye'nin cari hukukunda 276 milletvekili- yeterliyken, başkanlık sisteminde yasama ve yürütme seçimleri ayrı ayrı yapıldığı için sadece 1 seçimi, yürütme seçimini (başkanlık seçimi) kazanmak gerçek anlamda iktidar olmaya yetmemekte, gerçek anlamda iktidar olmak için 2 seçimi de (hem başkanlık seçimi hem de meclis üyeleri seçimi) kazanmak zorunludur. Eğer seçimlerden biri kazanılıp diğeri kaybedilirse ABD'deki mevcut durumda olduğu gibi yürütmede Demokratlar hâkimken yasamada ise Cumhuriyetçiler hâkim konuma gelebilirler ve yasamada ve yürütmede farklı başların bulunmasıyla ülke, çift başlı olarak yönetilmek zorunda kalabilir.

Buraya kadarki yorumlarım sistemlerin karşılaştırılması şeklindeydi. Şimdi de başkanlık sistemine geçilip geçilemeyeceği konusunu değerlendirelim.

AK Parti'nin, başkanlık sistemini getirmek için iki büyük zorluğu var: 1- 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde 330 ya da üzerinde milletvekili çıkarmak. 2- Halk oylamasında en az salt çoğunluk olan % 50 + 1 oya ulaşmak.

AK Parti, 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde HDP, % 10'luk seçim barajını geçemezse 330'un üzerinde milletvekili sayısına belki ulaşabilir ve başkanlık sistemini de halk oylamasına götürebilir; ama asıl zorluk o zaman başlıyor. Çünkü Türkiye'de başkanlık sistemine halk desteği mesela GENAR ve Denge Araştırma'nın sonuçlarına göre % 45'ler civarındaymış. Bu sonuç, halk oylamasının kabulü için yeterli değil; en az 5 puan daha destek sağlanması lazım ki o da kolay değil. AK Parti, başkanlık sistemini referanduma götürse bile salt çoğunluğa ulaşılamayacağı ve başkanlık sisteminin, halk oylamasında % 55 civarında bir oy oranıyla reddedileceğini tahmin ediyorum.

Konu Cihannur tarafından (03-26-2015 Saat 05:02 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla