Bekir Berat Özipek'in 6 Ocak 2014 tarihinde Hür Fikirler sitesinde yayımlanan ve 17 Aralık 2013 Dostmodern darbesi sürecini en iyi anlatan ve kanımca o dönemin simge makalesi olan "Bir Cemaatin İntiharına Şahitlik Etmek" makalesiyle başlayan süreçte gelinen aşamada son nokta, Gülen Cemaati'nin televizyon kanallarının uydudan indirilmesi sonrasında Süleyman Özışık'ın 16 Kasım 2015 tarihinde İnternet Haber sitesinde yayımlanmış olan "Gübre Gibi Toprağa Dökülenler" makalesiyle konulmuştur.
Bu sürecin en başından itibaren Fethullah Gülen'i ve Gülen Cemaati'ni çok uyardık. Yapmayın etmeyin dedik ama dinletemedik. Dinî bir cemaatin siyasi bir cemaat hâline dönüşmesinin ve kendini dindar bir cemaat olarak tanımlayan o cemaatin Türkiye'de dindarların ana partisi AK Parti'ye saldırmasının yanlışlığını dilimiz döndüğünce anlattık. Kimseyi dinlemediler ve yanlış siyasetlerini bodoslama sürdürdüler. AK Parti'ye bütün güçleriyle saldırdıkları hâlde AK Parti, 30 Mart 2014 Yerel Seçiminde % 45 oranında oy alıp büyük ve ezici bir seçim zaferi kazandıktan sonra da yanlışlarından vazgeçmediler. Oysa akıllarını kullansalardı AK Parti'nin aldığı o % 45 oydan sonra AK Parti'ye açtıkları savaşı sona erdirirlerdi.
Gülen Cemaati'nin anlamadığı şey şuydu: Hiçbir şekilde kazanmalarının mümkün olmadığı bir savaşa giriştiler. AK Parti'ye karşı verdikleri savaşta sonsuzda bir bile kazanma ihtimalleri yoktu. Çünkü AK Parti seçimlerde kazandı ve tasfiye ediliyorlar yani kaybettiler; tersi olsaydı ve AK Parti seçimlerde kaybetseydi de Gülen Cemaati kazanmış olmayacak, o zaman da kaybetmiş olacaktı. Çünkü AK Parti'nin seçimlerde kaybetmesi ve CHP ile MHP'nin ve belki HDP'nin de kazanması, dindarların kaybetmesi anlamına gelecekti. Dindarların kaybetmesi de hiç şüphe yok ki Türkiye'nin en büyük dinî cemaati olan Gülen Cemaati'nin de kaybetmesi olacaktı.
Kazanma ihtimallerinin hiç olmadığı ve kaybedeceklerinin kesin olarak belli olduğu bir savaşa hangi akılla giriştiler, böyle bir akıl tutulmasına nasıl kapıldılar anlamak mümkün değil. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın bunlar günümüzün Haşhaşileri diyerek yaptığı nitelendirmeyi âdeta haklı çıkarırcasına hipnotize bir hâl söz konusu.
Daha da kötüsü şu ki, Bir Kısım Gülen Cemaati'nin Gülen Cemaati'ne yaşattığı şey bilerek isteyerek Mankurtlaşmadır. Kendini dindar olarak tanımlayan bir cemaatin, Türkiye'de dindarların ana temsilcisi AK Parti'ye saldırması gerçekte kendine saldırmasıdır ve bu da Mankurtlaşarak hem kendi ontolojisini yani kendi varlığını inkâr etmesi hem de kendi varlığına düşman olmasıdır. Korkunç bir yıkılış, çöküş, bitiş.
İlk düğme yanlış iliklenmişti. Gülen Cemaati kurulurken bu cemaatin yapılanması baştan yanlış yapılmıştı. Başlangıçtaki yanlış, ilerleyen süreçte düzeltilemedi. Ve bu hikâye, Bekir Berat Özipek'in, "Bir Cemaatin İntiharına Şahitlik Etmek" makalesinde isabetle tahlil ettiği gibi 'intiharla' sonuçlandı.
Konu Cihannur tarafından (11-29-2015 Saat 04:07 ) değiştirilmiştir..
|