Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-13-2016, 09:16   #2
Kullanıcı Adı
akses
Standart
FETÖ'nün Gezi'ye verdiği sinsi destek, bundan sonra kiminle yol arkadaşlığı edeceğinin de göstergesiydi. FETÖ'nün yeni ortakları Erdoğan düşmanı bütün çevrelerdi. Sağcı, solcu, HDP /CHP ya da PKK / DHKPC olması fark etmiyordu. FETÖ'nün kendileriyle yakınlık kurması için artık tek bir kriter vardı. Erdoğan düşmanı olmak

Bir çok olay gibi üzerinde çok fazla durulmayan bir detay da dersane krizinin patlamasından kısa bir süre önce,.rahatsızlandığı söylenen Gülen'e, Türkiye'den giden geçmiş olsun telefonlarıydı. Kimin geçmiş olsun mesajı ilettiğini Gülen'in, Zaman Gazetesi'ne verdigi teşekkür ilanıyla görüyorduk.

Hükümet ile ilişkilerin tam olarak bozulmaması ve FETO'nun çirkin yüzünün tam anlamıyla açığa çıkmaması açısından hükümet cenahından giden, geçmiş olsun mesajları normal kabul edilebilirdi.

Normal olmayan ise ülke sermayesinin yarıdan fazlasını kontrol eden iş adamlarının Gülen'in sağlığını dert edinip, neredeyse tam kadro, geçmiş olsun telefonu açmaları veya mesajı göndermeleriydi.

2013 yılından bir kaç yıl önce, yurtdışına çıkan siyâsetçi ve bürokratların o zamanki adıyla "cemaat okullarını" ziyaret etmeleri, linç edilmeleri için gerekli sebepken ne olmuştu da GÜLEN'İN sağlığı, ülkenin en prestijli ve zengin iş adamları için bu kadar önemli hale gelmişti.

Dershane krizinin patlak vermesinden haftalar önce,FETÖ, yine sinsice bir şekilde " öğrenci.evleri " konusu üzerinden, laik / Kemalist kesimlere selam çakıyordu. Ak Parti'nin kampına katılan "tuzluk vekiller" aracılığıyla kampta konuşulan bu konu haber alınıp, FETO yayın organları tarafından, laik kesimleri kışkırtmak amacıyla iştahla servis ediliyordu.

Yıllarca dini bir cemaat olduğu iddiasıyla el açmış örgüt, Hz. Ömer kissasiyla kızlı erkekli evleri savunur hale gelmişti. Bu konu / sorun Ak Parti'de sonradan "özgül ağırlık krizi" çıkaracak kadar derinleşmişti

Ve... bize gerçekten dersane kriziymiş gibi gösterilmeye çalışılıp arka planı gözden kaçırılan kriz

16 Kasım 2013'de, dönemin başbakanı Erdoğan'ın da katıldığı Diyarbakır'da yüzlerce milyon lira harcayıp tamamlanan yatırımların açılışı...

Açılış, Kürtlerin sembol sanatçıları Şivan Perver, İbrahim Tatlıses gibi isimlerin, Kuzey Irak Kürt Bölgesi lideri Barzani'nin de katılımıyla büyük bir şölene dönüşüyordu. Barış türküleri söyleniyor, barış mesajları veriliyordu..Bu tarihi buluşma, aynı zamanda Çözüm Süreci için en önemli virajın dönülmesi anlamına geliyordu.

Bu tarihi buluşmadan iki gün öncesinden uyduruk bir kaç taslak metin üzerinden, dershane krizi patlatılıyordu. Hiç gündemde olmayan ve o süreç yaşanmasa belki hâlâ gündemimizde olmayacak bu konu üzerinden ülke gündemi, diğer yayın organlarının da katkısıyla esir alınıyordu.

Aylarca sürecek dersane yaygarasıyla Diyarbakır'daki tarihi buluşma görünmez kılınmış, silikleştirilmişti.

FETO'NÜN dersane krizini patlatması ve aylarca ajite etmesinin bir diğer nedeni de tabanı ve sempatizanlarını, Erdoğan'a karşı, artık "açıktan başlatacakları savaş" için dönüştürup konsolide etmekti.

2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine gidilirken Erdoğan'ın örselenmesi, itibarsızlaştırılıp alaşağı edilmesi gerekiyordu. Bu görev FETÖ 'ye verilmişti. Devleti FETÖ' ye vermeyen, "söz dinlemeyen" , küresel güç merkezlerinin isteklerini yerine getirmeyen Erdoğan'ın artık "hal edilmesi" gerekiyordu.

FETO öyle ya da böyle yolsuzluk Selam Tevhid davası gibi saçmalıkları bahane edip Erdoğan ve Erdoğan'a yakın gördüklerine saldırıp, etkisiz hale getirmenin planını çoktan yapmıştı. 17-25'e konu olan suçlamalar için hazırlıkların iki üç yıl evvelinden başladığı, kısa bir süre sonra gün yüzüne çıkacaktı.

FETÖ, dershane konusu üzerinden kendini mağdur ve mazlum gösterip tüm bileşen ve sempatizanlarını arkasına almayı hattâ Ak Parti tabanından bile kitleler çalmayı hedefliyordu. Malum, her herzeyi yiyip kendilerine; "bu adamlar hizmet etmekten başka ne yaptı" dedirtmek temel düsturlarından biriydi.

Dershane meselesiyle yaptıkları algı mühendisliği, kendi hedef kitleleri açısından belli bir olgunluğa erişince, kripto gazeteleri aracılığıyla kendi ürettikleri belgelerle, " Erdoğan, Gülen Cemaatini fişlemiş" kara propagandasını eş zamanlı olarak tedavüle soktular.

Erdoğan'ın çıkardığı yasalar sayesinde, Gülen'e atılı bütün suçların düşmüş olmasına ve ülkeye dönmesinin önünde hiç bir engel kalmamış olmasına rağmen, müthiş bir yalan / şaşırtma / iftira ağıyla tabanlarını ikna ettiler.

Dershane yaygarasının iki temel amacı vardı. Biri, Diyarbakır Buluşmasını perdeleyip, barışın ve çözümün önüne takoz olmak, diğeri ise Erdoğan'ı oyun dışına itmekti,. Bu hedefleri kendilerini adına "meşruiyet alanı açmadan" gerçekleştirmek istemeleri de tabanları karşısında sıkıntıya sokacaktı onları.

http://mehmetkalecik.blogspot.com.tr/



Konu akses tarafından (08-13-2016 Saat 16:53 ) değiştirilmiştir..
akses isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla