Getirilen başkanlık sistemi anayasa değişiklik teklifiyle ilgili olarak sonradan farkına vardığım bir eksiyi daha burada dile getirmek istiyorum.
Başkanlık sistemi teklifinde Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) üye sayısı 17'den 15'e düşürülüyor ve bu durumda AYM'nin 15 üyesinin 12'si başkan tarafından seçiliyor. AYM'nin üyelerinin seçiminde yürütmeye yani başkana bu kadar yetki verilmesi doğru değil. ABD'de bildiğim kadarıyla yüksek mahkeme üyelerini başkan aday gösteriyor ama senatonun aday gösterilen yüksek mahkeme üyesine onay vermesi gerekiyor. Senato onay vermedikçe başkanın aday gösterdiği yüksek mahkeme üyesi seçilemiyor. AYM üyelerinin seçiminde kanımca meclisin yarıdan fazla üyeyi seçmesi doğrusu olur ve seçme hakkı en azından yarı yarıya olmalı yani bu durumda AYM üyelerinin yarısını meclis, yarısını da başkan seçmelidir.
Umarım ki anayasa değişiklik teklifinde mecliste değişiklik yapılır ve yürütmenin yani başkanın AYM üyelerinin büyük çoğunluğunu tek başına seçmesi uygulaması meclis lehine değiştirilir.
Daha önce de dile getirdiğim bir şeyi tekrar vurgulamak istiyorum: Başkana partisinin genel başkanı olarak kalabilme ya da partisine genel başkan olabilme imkânı anayasa değişiklik teklifinde mutlaka ama mutlaka yasaklanmalı ve tek kişinin elinde güç temerküzüne imkân verilmemelidir. Sert kuvvetler ayrımına geçilmesi öneriliyorsa yürütmenin başı başkanının yasamadaki çoğunluk partisinin genel başkanı olarak hem yasamayı hem de yürütmeyi direkt olarak kontrol edebilmesine imkân verilmemelidir.
Anayasa değişiklik teklifindeki karşılıklı fesih yetkisi hakkında da bir şeyler daha söylemek istiyorum: Teklife göre meclise verilen fesih yetkisi meclisin üye tam sayısının en az beşte üçlük oyuna bağlı. Yani 600'e çıkarılacak olan milletvekili sayısının en az 360 oyuyla başkanın görevi meclisin göreviyle birlikte fesh edilebiliyor. 600 milletvekilinin 360'ının oyunu sağlamak kolay değil zor. Oysa önerilen teklife göre başkan hem kendi görevini hem de meclisinin görevini süreler dolmadan istediği gibi kolaylıkla fesh edebiliyor. Burada yasamanın aleyhine ve yürütmenin lehine bir düzenleme söz konusu.
AK Parti tarafından getirilmiş olan başkanlık sistemi değişikliği teklifinin özüne baktığımızda genel olarak yürütmenin ağırlıkta olarak korunup gözetildiğini ve yasamanın geri plânda bırakıldığını görüyoruz. Anladığım kadarıyla 'başkan, ülkeyi nasıl rahat rahat yönetir, bunu nasıl sağlarız' diye düşünülmüş ve düzenlemeler buna göre yapılmış.
Sert kuvvetler ayrımı deniliyor ve bu isteniyorsa 1. kuvvet olan ve diğer kuvvetlerden daha üstün olan yasama kuvvetinin bu durumu sistemde belirgin bir biçimde yer almalıdır. Ana kuvvet yasamadır. Çünkü şimdi başkanlık sistemine geçmeğe çalışıyorlar, bunu kim sağlayabilir? Meclis ve gerekirse halk oyu sağlayabilir. Diyelim ki anayasa değişikliği teklifi meclisten geçti sonra da halk oylamasında kabul edildi ve başkanlık sistemine geçtik. Ve yine diyelim ki başkanlık sistemini beğenmedik ve tekrar parlamenter sisteme dönmeğe ya da yarı başkanlık sistemine geçmeğe karar verdik, böyle bir karara varılırsa bunu kim gerçekleştirebilir? Yürütme kuvveti ya da yargı kuvveti bunu yapabilir mi? Yapamaz! Kim yapabilir? Yasama kuvveti yani meclis yapabilir -duruma göre halk oyu desteğiyle-.
Sert kuvvetler ayrımı diyorsan ve istiyorsan ana gücün yasama gücü yani meclis olduğunu kabul etmek ve düzenlemelerini bunu göre yapmak durumundasın. Yasayı meclis yapar, bütçeyi meclis çıkarır. Ülkenin hangi kanunlarla yönetileceğine de ülkenin parasının nasıl harcanacağına da meclis karar verir. Yasamanın sistemdeki bu ağırlığının göz ardı edilip yürütme lehine düzenlemelere gidilmesi âdeta aslanı kediye boğdurmak gibidir. Sert kuvvetler ayrımı öneriyorsan bu önerinin gereklerini yerine getirmen gerekir. Yani yasama faaliyetlerini yasamaya, yürütme faaliyetlerini de yürütmeye münhasır kılmalı ve bu iki kuvvetin birbirinin işlerine karışmasını tamamen engellemek için olabildiğince tedbirler almalısın.
Konu Cihannur tarafından (12-29-2016 Saat 23:24 ) değiştirilmiştir..
|