Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
İMÂM-I A’ZAM (Ebû Hanîfe)
*İmâm-ı a’zam Mekke, Medîne, Basra gibi ilim merkezlerinde* âlimlerden ilim öğrenmiştir. hac için Mekke’ye gittiğinde meşhûr âlimlerden ilim öğrenmiştir. Ellibeş defa hac yapmıştır. *İmâm-ı a’zam* Ehl-i beytden, Zeyd bin Ali’den, Muhammed Bâkır’dan ilim öğrendi. Muhammed Bâkır ona Ceddimin şeriatini bozanlar çoğaldığında sen onu canlandıracaksın, sen korkanların kurtarıcısı, şaşıranların sığınağı olacaksın. Şaşıranları doğruya çevireceksin. Allahü teâlâ yardımcın olacak buyurmuştur.*Tasavvuf ilmini Silsile-i âliyye denilen evliyâ büyüklerinden Ca’fer-i Sâdık’dan öğrendi. tasavvufda yüksek bir makama kavuştu.Hazreti Ali’den nakledilen ilimleri* öğrendi. İlimde hiç kimseye nasîb olmayan yüksek bir dereceye ulaştı.
*İmâm-ı a’zam Halife Mansûr’un yanına girdi. Oradakiler* Bugün dünyânın en büyük âlimi bu zattır” dediler. Halife Mansûr, “Ey Nu’mân, ilmi kimden aldın?” diye sorunca, Hazreti Ömer’den ilim alanlar vasıtasıyla Hazreti Ömer’den, Hazreti Ali’den Abdullah bin Mes’ûd’dan aldım.” Halife Mansûr, “Sen işini gayet sağlam tutmuşsun, ilmi asıl menbâından almışsın” dedi. *İmâm-ı a’zam Eshâb-ı kiramın büyüklerinden dörtbin kişiden ilim öğrenip, ilimlerde en yüksek dereceye ulaşmıştır. Şöhreti her yere yayılıp müctehidler, âlimler, hattâ hıristiyanlar bile onu* medh etmiş, övmüştür.
*İmâm-ı a’zamın hocası Hammâd* vefât edince, hocasının talebeleri, ve halkın ileri gelenleri, onun yerini dolduracak âlimin, İmâm-ı a’zamın olduğunu görerek, hocasının yerine geçmesini istediler, o da “İlmin ölmesini istemem” buyurup, ilim kürsüsüne oturdu. Hocası Hammâd ın yerine müftî oldu ve talebe yetişdirdi*İmâm-ı a’zam, hocası Hammâd’ın yerine geçince, ilmi, vakarı, tevâzuu, takvâsı, ve güler yüzüyle herkes tarafından sevilen ve dînî mes’eleleri çözen yegâne müracaat kaynağı oldu. Irak, Horasan, Harezm, Türkistan, Tuharistan, İran, Hind, Yemen ve Arabistan’ın her tarafından gelen talebeler, fetvâ isteyenler ve dinleyicilerle etrâfı dolup taşıyordu.
*İmâm-ı a’zamın meclisinde sorulan suâllere cevap ve talebeler için dersler olmak üzere iki müzâkere yapılırdı. Her sabah namazı câmide kılınır sorulan suâlleri cevaplandırlır, fetvâlar verirdi. öğleden* sonra yatsıya kadar talebelere ders verilir Yatsıdan sonra dinlenilir, sonra* câmide sabaha kadar ibâdet edilirdi. *İmamı azam suâllere cevap vermeden müzâkere edilir, talebeler suâli cevaplamaya çalışırdı.* müzâkereden sonra, gerekli düzeltmeler yapılır ve konu cevaplandırılırdı. Cevaplardan sonra fetvâ yazdırılırdı. Bu yazılar fıkıh kaideleridir mes’ele cevaplandırılınca şükür tekbiri getirilirdi. Kûfe mescidi tekbir sadalarıyla çınlardı.
*Talebelere verilen dersler çok mükemmel bir usûl ile yürütülürdü. fıkh ve hâdiseler anlatılırdı geleceğe âit mes’eleler tesbit edilmiştir. İmâm-ı a’zamın ders halkasında çözülen mes’eleleri yarım milyona ulaşmıştır. Arap dilinin ve cebir ilimcileri hayranlıklarını ifâde etmişlerdir.fıkhî mes’eleler kısımlara fasıllara ayrılmıştır. ibâdetler, sulh, cihad ve devletler ve miras hukuku olmak üzere* fıkıh düzenlenmiştir.
|