Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
İmamı azam hakkında söylenenler
*İbrâhîm İbn-i Muâviye-i der ki, “Ebû Hanîfe’yi sevmek sünnetin tamamındandır. Ebû Hanîfe adâleti gözetir, insafla konuşur, ilmin yollarını insanlara beyân eder ve herkesin müşküllerini çözerdi.” *İshâk Ebû Fedâ’dan nakil olunur: “İmâm-ı Mâlik’i gördüm, İmâm-ı a’zamla el ele yürürlerdi. Câmiye gelince İmâm-ı a’zamın girmesini beklerdi.” Hakîkat evliyâsı imamı azamı Mûsâ ve Îsâ aleyhimüsselâmın kavimlerinde bulunsaydı doğrudan ayrılıp, dinlerini bozmazlardı” buyurmuştur.*Süfyân-ı Sevrî: İmâm-ı a’zamın yanından gelen bir kimseye “Yer yüzünün en büyük âliminin yanından geliyorsun” demiştir.
*İmâm-ı Şafiî: “Ben Ebû Hanîfe’den daha büyük fıkıh âlimi bilmem, fıkıh öğrenmek isteyen onun ilim meclisinde otursun, onlara hizmet etsin.” buyurmuştur. *İmâm-ı Mâlik’e, İmâm-ı çok medh ediyorsunuz dediklerinde: “Evet öyledir. Çünkü, insanlara ilmi ile faydalı olmakta, onun derecesi diğerleri ile mukayese edilemez.ismi geçince, insanlar ona duâ etsinler diye hep methederim” buyurmuştur, *İmâm-ı Gazâlî: “Ebû Hanîfe çok ibâdet ederdi. Kuvvetli zühd sahibi idi. Ma’rifeti tam bir ârif idi. Takvâ sahibi olup, Allahü teâlâdan çok korkardı. Dâima Allahü teâlânın rızâsında bulunmayı isterdi” buyurmuştur.
*İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurur ki: “İmâm-ı a’zam abdestin edeblerinden bir edebi terk ettiği için kırk senelik namazını kaza etmiştir. Ebû Hanîfe takvâ sahibi, sünnete uymakta ictihâd ve istinbatta öyle bir dereceye kavuşmuştur ki, diğerleri bundan acizdir *İmâm-ı Rabbânî hazretleri şöyle buyurur: Büyüklerin en büyüğü olan İmâm-ı ecel ve en olgun önder Ebû Hanîfe’nin yüksek derecesinden takdîr edilemeyen şânından ne yazayım.Müctehidlerin en vera’ sahibi idi. En müttekîsi O idi. Şafiî’den de, Mâlik’den de, İbni Hanbel’den de her bakımdan üstün idi.”*İmâm-ı Rabbânî buyurdular ki: “Îsâ aleyhisselâm gibi ulülazm bir peygamber gökten inip İslâm dîni ile amel edince ve ictihâd buyurunca, ictihâdı İmâm-ı a’zamın ictihâdına uygun olacaktır. Bu da İmâm-ı a’zamın büyüklüğünü, ictihâdının doğruluğunu gösteren en büyük şahittir.”*kâmil, mahir, ve büyük âlim Seyyid Arvâsî buyurdu ki: “İmâm-ı a’zam, İmâm-ı Yûsuf ve İmâm-ı Muhammed de, Abdülkâdir-i Geylânî” gibi büyük evliyâ idiler. neyi bildirmek icâb ettiyse onu bildirmişlerdir, İmâm-ı a’zam zamanında fıkıh unutuluyordu. Bunun için hep fıkıh üzerinde durdu. Tasavvufda konuşmadı. Ebû Hanîfe Ca’fer-i Sâdık hazretlerinin huzûrunda varidât-ı ilâhiyyeye kavuşmuştur ki, Ca’fer-i Sâdık’dan tasavvufu alıp, evliyâlığın en son makamına kavuşmuştur. Ebû Hanîfe, efendimizin vârisidir.
*Hadîs-i şerîfte, “Âlimler peygamberlerin vârisleridir” buyuruldu. İslâm âlimleri, İmâm-ı a’zamı bir ağacın gövdesine, diğer âlim ve evliyâyı ağacın dallarına benzetmişler, O’nun büyük ve üstün olduğunu, diğerlerinin ise kemâlâta erdiklerini belirtmişlerdir.
*İslâm dünyâsında ilimleri ilk defa tasnif eden O’dur. Din bilgilerini(Kelâm, Fıkıh, Tefsîr, Hadîs gibi kısımlara ayırarak ilimleri tesbit etti. Yunan felsefesi tercüme edilerek kitaplardaki bozukluklar sapkın fikirler bertaraf edildi.
*islâmiyetin ilk yıllarında ilimlerin tasnife ihtiyâç duyulmadı sâlih ve temiz müslümanların ilimleri, başta din bilgileri son derece berrak ve mükemmel idi. Ancak İslâm âlimlerinin sözlerinde, eserlerinde ve günlük hayatda ehemmiyet sırası vardı. En mühim olan îmân ibâdet ve ahlâk bilgileri idi. Yunan, Hıristiyanlık, Yahudilik, Hint inançları, İslâmiyeti yıkmak istedi din bilgilerinin tasnif edilerek kitaplara geçirmesi mecbûriyet hâlini aldı. İmâm-ı a’zam hazretleri bu mühim vazîfeyi mükemmel bir şekilde yerine getirdi
*İmam ı azam Şia, Mu’tezile, Mücessime, Cebriyye, Kaderiyye gibi sapık fırkalara cevap vermiş müslümanların İslâmiyeti her bakımdan doğru ve berrak öğrenmelerini inanmalarını temin etmiştir. insanlığa dünyâ ve âhırete yaptığı mühim hizmetler İmâm-ı a’zamın zamanındaki ve sonraki mezhep imamları, İslâm âlimleri, tarafından şükranla yâd edilmiştir, Ehl-i sünnetin reîsi İmâm-ı a’zam en büyük imâm adıyla anılmıştır.
|