Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-25-2018, 08:41   #65
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
İmamı azamın vefatı ve vasiyeti

*İmamı azamın Ömrünün sonunda abbasiler içinde karışıklıklar başladı İmâm karışıklıklara rağmen ders verip talebe yetiştiriyordu. 762 de Halife Mansûr, onu Kûfe’den Bağdâd’a getirtti reîslik verdi İmâm-ı a’zam tüm zorlamalara rağmen siyâsete karışmak istemedi Halife Mansûr, İmâm-ı a’zamı hapsettirip işkence yaptırdı. Hergün sopa adedini arttırdı. halkın hücumundan korktu. imâm-ı a’zam zehirlenmek sûretiyle, 767 de yetmiş yaşında iken şehîd edildi. *Vefât ettiğinde Kur’ân-ı kerîmi yedibin kere hatim etmişti. Vefât ederken secde etti. Vefâtı büyük üzüntü ve gözyaşıyla karşılandı. Cenâzeyi Bağdâd kadısı Hasan Ammâre yıkadı. şöyle dedi: “Allahü teâlâ sana rahmet eylesin! Otuz sene oruç tuttun. Kırk sene uyumadın. En fakîhimiz sendin en çok ibâdet edenimizdin En iyi sıfatları toplayan sendin*cenâze namazını kılanlar ellibinden fazla idi. Gelenler çok kalabalıktı cenâze namazı ikindiye kadar. Altı defa kılındı. Sonuncusunu oğlu Hammâd kıldırdı. Bağdâd’ta, Hayzeran kabristanına defn edildi. İnsanlar günlerce kabrine duâ ettiler. Vefâtıyla ilim gitti İlim ışığı söndü, onun gibisini bulamazlar” dedi

*İmâm-ı Şafiî buyurdu ki, “Ebû Hanîfe ile teberrük ediyorum. Onun kabrini ziyâret edip faydalara kavuşuyorum. Bir ihtiyâcım olunca iki rek’ât namaz kılıp, Ebû Hanîfe’nin kabrine gelerek onun yanında Allahü teâlâya duâ ediyorum ve duâm hemen kabûl olup isteklerime kavuşurum.”*Mezhebi, İslâm alemine yayıldı. Selçuklu Sultanı Melikşah İmâm-ı a’zamın kabrine mükemmel bir türbe ve medrese yaptırdı. Osmanlı padişahları bu türbeyi defalarca tamir ettirdi.*İmâm-ı a’zam ( radıyallahü anh ) vefâtına yakın eshâbına şöyle vasıyyet etti Kıymetli dostlarım, azîz kardeşlerim Biliniz ki, Ehl-i sünnet ve’l-cemâat mezhebi haktır ve oniki haslet üzeredir.oniki husûsiyeti kabûl edip uyanlar bid’atten uzaktır. Bu hasletlere riâyet ediniz, ayrılmayınız ki, efendimizin şefaatine nail olasınız.
*Îmân, kalb ile tasdîk, dil ile ikrâr etmektir. sâdece dil ile ikrâr etmek, değil dir. dil ile ikrâr îmân olsaydı, münâfıklarda mü’min olurdu. Sadece bilmek îmân olmaz. sadece bilmek îmân olsaydı, yahûdiler ve, hıristiyanlar da mü’min olurdu. Îmânda çoğal ma ve azalma yoktur îmânın çoğalması, küfrün azalması ile, küfrün çoğalması îmânın azalması iledir

*Bir kimseye bir anda hem mü’min ve hem kâfir nasıl denilebilir. İmânda şüphe caiz değildir. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde: “İşte onlar hak mü’minlerdir; diğerleri de tam kâfirlerdir.” buyuruyor. efendimizin tevhîd sahibi ehl-i kıble ümmeti, günah sebebi ile kâfir değillerdir, *îmân, amelden başkadır. Amel îmândan ayrıdır. amel ba’zı vakitlerde emr olunmuş, ba’zı vakitlerde ise istenmemektedir. Hayz ve nifas hâlinde kadının namaz kılmaması, oruç tutmaması, fakîrin zekât vermemesi böyledir. îmândan muaf yoktur. Fakîre îmân lâzım değildir denemez. Hayz ve nifas sahibi, oruçları kaza eder. İmânı kaza edemez. Hayr ve şer Allahü teâlâdandır. şerrin, kötülüğün takdîri başkasından bilniirse, müşrik olunur*Ameller üç kısımdır: Farz, Fazîlet, Günah.Farz, Allahü teâlânın emri, muhabbeti, rızâsı, kazası, kaderi, yaratması, hükmü, ilmi mahfûza yazması iledir.Fazîlet; Allahü teâlânın emri ile değil irâdesi, sevgisi, rızâsı, kazası, kaderi, ilmi ve Levh-il-mahfûza yazması iledir.Günahlar Allahü teâlânın emri Sevgisi, rızâsı, teşviki ile değil irâde kaza kaderi ve Levh-il-mahfûza yazması iledir. kulun fi’li iledir.
*Arş yerleşme ve oturma değildir. Allahü teâlâ zamandan, mekândan münezzehidir. Arş mahlûkdur. Önceden yok idi. Sonradan yaratıldı.
Kur’ân-ı kerîm, Allahü teâlânın kelâmı, vahyi, ve sıfatıdır. kendisi değildir, Mushaflarda yazılıdır, dillerde okunur, gönüllerde saklanır.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla