Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-25-2018, 08:42   #67
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretleri buyurdu ki:

*Allah bize, insanların mü’min olanlarını sevmemizi, onlara karşı saygı beslememizi ve asla kırıcı olmamızı kalblerinde ne sakladıklarını bilemiyeceğimizi, hareketlerimizi buna göre ayarlamamızı emir etmiştir.”
*Allahü teâlâ, kendisine şükür ismini vermiştir. Çünkü Allahü teâlâ, iyiliği mükâfatlandırır. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.”
*Kulların birbirlerine karşı işledikleri suçlar, kendileri için bir zulümden ibârettir.”
*İnsan, her şeye şifâ veren tek varlığın Allahü teâlâ olduğuna inanır; bununla beraber derdine deva olması için ilâç kullanır. Çünkü ilâç bir sebeptir. Şifâsını verecek olan ise Allahü teâlâdır.
*Mü’min, Allahü teâlâdan korktuğu kadar hiç bir şeyden korkmaz. Şiddetli bir hastalığa yakalanır veya feci bir kaza veya belâya uğrarsa, gizli veya aşikâr “Yâ Rabbi, bana bu belâyı neden verdin?” diye şikâyetçi olmaz. Bilâkis hastalığa, belâya ve kazaya rağmen Allahü teâlâyı zikir ve şükreder.
*Mü’min, Allahü teâlânın kendisini devamlı murâkabe ettiğini bilir. Kimsenin bulunmadığı bir yerde veya herkesin yanında olsun, mutlaka Allahü teâlânın onu kontrol ettiğine inanır. Krallar ve sözde büyük adamlar ise, ne gizli ve ne de aşikâr bir yerde herhangi bir şahsı murâkabe edemezler.”
*Din ilminde konuşan kimse, Allahü teâlânın kendisine: “Benim dînimde sen nasıl fetvâ verdin, nasıl söz söyledin?” suâlini sormayacağını zannediyorsa, kendisine ve dînine gevşeklik etmiş olur.”

*Bir kimse fıkıh bilmez, fıkhın kıymetini ve fıkıh âlimlerinin değerini bilmezse, böyle âlimlerle oturmak kendisine ağır gelir.”
*Mâsiyeti, günahları zillet; günahı terk etmeği mürüvvet gördüm ve bildim.”
*Bir kimsenin ilmi, kendisini Allahü teâlânın yasaklarından menetmiyorsa, o kimse büyük tehlikededir.”
*Şaşarım şu kimselere ki, zanla konuşurlar ve onunla amel ederler!”
*Dînin alış-veriş kısmını bilmiyen, haram lokmadan kurtulamaz ve ibâdetlerin sevâbını bulamaz. Zahmetleri boşa gider ve azâba yakalanır ve çok pişman olur.”
*Din ilminde konuşan kimse, Allahü teâlânın kendisine: “Benim dînimde sen nasıl fetvâ verdin, nasıl söz söyledin?” suâlini sormayacağını zannediyorsa, kendisine ve dînine gevşeklik etmiş olur.”

Ebû Hanîfe talebelerine şu tavsiyelerde bulunmuştur*

*halk sizi karşılayacak, ziyâret ve tebrik edecek. Herkesin değerini tanı, ikramda bulun, ilim sahiplerine hürmet et, yaşlılara saygı, sevgi göster, halka yaklaş, fâsıklardan uzaklaş, iyilerle otur kalk, Sultanı küçümseme, hiç kimseyi hafife alma. kusur etme, sırrını açma, kimsenin arkadaşlığına güvenme, cimri ve alçak insanlarla ahbablık kurma, kötü bildiğin hiç bir şeye ülfet etme!..”
*Seninle başkaları arasında bir toplantı akdedilir insanlar mescitde senin etrâfını sarıp mes’eleler görüşürse, hemen muhalefet etme. bir şey sorulursa cevap ver! Seni dinleyen halk senin değerini, hem de başka türlü düşünenleri tanır Onlar, verdiğin cevâbı benimserlerse senin kadrini iyi bilir ve mevkiine hürmet ederler...”*Seni ziyârete gelenlere ilim öğret ki, faydalansınlar herkes öğrettiğini tatbik etsin.Onlara güven ver, şakalaş ve ahbablık kur. dostluk, ilme devamı sağlar. ikram et. İhtiyaçları temin et, değer ve itibarlarını tanı, kusurlarını görme. Halka yumuşak muâmele et, bıkkınlık gösterme; onlardan biri imişsin gibi davran.”
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla