Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-31-2018, 08:42   #93
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak ehlisünnetbüyükleri .com
CELÂLEDDÎN MUHAMMED RÛMÎ MEVLANA

*Sultan Alâeddîn, Konya’da mevlana ailesine medrese yaptırdı. Mevlânâ hazretleri, burada babasından ilim öğrendi. Konya’daki iki sene sonra babası büyük âlim Sultân-ül-Ulemâ vefât etti. Mevlânâ yirmiyedi yaşında idi. *Mevlânâ’nın çocukluk yıllarında kendisini zâhirî ve bâtınî ilimlerde yetiştirdi Seyyid Burhâneddîn mevlananın babası Sultân-ül-Ulemâ’nın talebesiydi. Tirmîzde yaşardı. Eyvah! Hocam Sultân-ül-Ulemâ vefât etti. Haydi namaz kılalım” diyerek, talebeleriyle gıyaben hocasının cenâze namazını kıldı gecelerden birinde, rü’yâda hocasını gördü. Hocası Sultân-ül-Ulemânın Burhâneddîn Oğlum Celâleddîne ilim öğret emriyle, yollara düştü. *Mevlânâ, Konya’da tahsiline devam etti Seyyid Burhâneddîn, onu dereceye yükseltmek için Mevlânâ’yı, ilmde riyâzet ve mücâhede yaptırdı Haleb ve Şamdaki âlimlerden ilim öğrenmesi gerektiğini anlattı. Mevlânâ’yı Haleb’e ve Şam’a gönderdi. *Mevlânâ Nusaybin’de hıristiyan papaz toplantısına rastladı. Papazlar Mevlânâ’yı görünce, bir oğlanı havaya attılar Oğlan, havadayken “Beni kurtarın, yoksa düşüp öleceğim” dedi. Papazlar çâre bulamadılar. oğlan; yanınızdaki zâtın yardımı olmazsa, muhakkak helak olurum” dedi.Mevlânâ; “Onu ancak Kelime-i şehâdet kurtarır” buyurdu. Oğlan hemen Kelime-i şehâdet getirdi ve yere indi. Bu hâli gören papazların hepsi de müslümanlıkla şereflendiler.*Haleb’de ve Şam’da; Muhyiddîn-i Arabî, ve Kirmânî gibi zamanın âlim ve evliyâsıyla sohbet edip, ilim öğrenerek. teveccüh kazanan Mevlânâ Şam Medresesi’nde Hızır aleyhisselâm ile görüştü. Hızır ona yardım etdi mevlanaTefsîr, hadîs, fıkıh, mantık, usûl, edebiyat, matematik, gibi zâhirî ilimlerde mütehassıs oldu.

*Gündüzleri ilim öğrenir, gece ibâdet eder, Allahü teâlâyı zikreder, Kur’ân-ı kerîm okurdu vakitlerde tövbe ve istiğfar ederek ağlar, gözyaşları sel gibi akardı. Allahü muhabbeiyle yanar, O’na kavuşmak arzusuyla tutuşurdu. Tasavvufta ilmde büyük derecelere kavuştu*Mevlânâ hocalarından icâzet alıp, Kayseri’ye hicret eden Seyyid Burhâneddîn hazretlerini ziyâret etti. feyz ve teveccühlerini , duâsını aldı. Konya’ya döndüler.Seyyid Burhâneddîn, Mevlânâ’nın tahsilde ilerlemiş olduğunu gördü. *Buyurdu ki; “Karnınızı aç tutunuz. oruç tutunuz. oruç, hikmet hazînelerinin anahtarıdır. Oruç tutmak; Kalb gözünün açılmasına, kalbin rikkate gelmesine sebeb olur.”
*Seyyid Burhâneddîn hazretleri sürekli oruç tutar, onbeş gün ağzına lokma koymazdı Nefsini engellemek için köpeklere hazırlanan yemek artıklarının yanına gider, nefsine; “Ey nefs! Beni emrin altına almak mı istiyorsun? istiyorsan, yemek artıklarını ye, ve beni kabûl et!” diyerek nefsiyle mücâdele ederdi. nefsini rûhuna köle ederdi. Mevlânâ hazretleri, işte böyle bir rehberin terbiyesi ile yetişiyor olgunlaşıp pişiyordu. *Mevlânâ hazretlerinin olgunlaşınca Seyyid Burhâneddîn Evlâdım! bildiğim ne varsa hepsini öğrettim. senin olgunlaşman, büyük mertebelere kavuşman Tebrîz’li Şems’in gelmesine bağlıdır. Onun şefkat kanatları engelleri aşar, ma’nevî hâllere kavuşursun. O, seni tasavvufun mahrem noktalarına çeker, sen ona, âlemi anlatırsın. birbirinizi tamamlar yeryüzünün en büyük iki dostu olursunuz. buyurdu.

*Mevlânâ hazretleri hocasına, Kayseri’ye gitme diye ısrar ettiyse de kabûl ettiremedi. Mevlânâ, Seyyid Burhâneddîn hazretlerini Kayseri’ye uğurladı. Kayseri’de Seyyid abdestini alıp hizmetçisine; kapıyı kapa Seyyid Burhâneddîn vefât etti” diye bağır” buyurdu. Hizmetçi dışarı çıktı *Seyyid secdeye kapandı Yâ Rabbî! Seni ve Resûlünü çok seviyorum. Sana kavuşmak arzum son haddîne ulaştı. Beni sevgime ve arzuma bağışla. Lâ ilahe illallah, Muhammedün Resûlullah” dedi ve rûhunu teslim etti. *Kayseri bir anda ana-baba gününe döndü. Mevlânâ hazretlerine haber salındı. Hocası seyyid burhanettin hakka kavuşmuştu Cenâze hazırlıkları yapılıp kefenlendi. Mevlânâ Kayseri’ye gitti. Hocasına Kur’ân-ı kerîm okudu Seyyid in kitapları Mevlânâ’ya teslim edildi. kitaplarda Şems-i Tebrîzî’nin meşhûr “Makâlât” isimli eseri vardı.*Mevlânâ hazretleri, Konya’daki kelâm ve tasavvuf âlimi Sadreddîn-i Konevî hazretlerinden ilim öğrendi. feyz ve teveccühlere mazhar oldu, ma’nevî yolda yükseldi derecelere kavuştu. Sadreddîn-i Konevî anlatır: “Rü’yâmda Fahr-i kâinat efendimizi gördüm. Yanlarında Eshâb-ı ile medreseye teşrîf etmişlerdi. Sofanın ortasına oturdu Mevlânâda geldi efendimiz Mevlânâ’ya iltifât ettiler *Efendimiz Hazreti Ebû Bekr’e dönerek, “Yâ Ebâ Bekr! Ben Celâleddîn ile, öğünürüm onun ilimi ameli feyz ve nûru ile ümmetimin gözleri aydın olur. O benim oğlumdur” buyurdular. *Sadrettin konevinin rüyasında Mevlânâ’ efendimizin sağına oturdu. aleyhisselâm Mevlânâ’nın derecesinin yüksekliğine işâret buyurdular. Sadrettin konevi rüyasını talebelerine anlattı ki, mevlananın hatırını gözetip, ilminin yüksekliğini anlasınlar.”
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla