Kaynak ehlisünnetbüyükleri .com
MEVLANA VE ŞEMS İKİ AŞIK
*Mevlânâ ile Şems-i hazretlerinin sohbetini hazmedemiyenler, Şemse hakaret ettiler Bu söylentiler, Mevlânâ’nın kulağına geldi. Diyorlardı ki: “şems Konya’ya geleli, Mevlânâ bizden uzaklaştı. Gece-gündüz sohbet ediyorlar bize iltifât göstermiyorlar. Yanlarına kimseyi almıyorlar. Mevlânâ, Sultân-ül-Ulemâ’nın oğludur Tebrîz’de ne olduğu belirsiz bir kimseye gönül bağlasın. bize sırt çevirsin. Hiç Horasan ile Tebrîz bir olur mu?
*Horasan toprağı kıymetlidir.denince Mevlânâ şu cevabı verdi Hiç toprağa i’tibâr olunur mu? Bir İstanbullu, bir Mekkeliye galip gelirse, Mekkelinin İstanbulluya tâbi olması ayıp sayılır mı?” *Şems hakkındaki söylentiler durmayınca mevlananın yanında duramayarak Konya’daki kıymetli dostunu, mübârek ahbabını bırakarak Şam’a gitti. Mevlânâ çok üzüldü. ayrılık acısına sabredemiyordu. Ayrılık, onda takat bırakmıyordu. Şems’in muhabbeti ile yanıyordu. “Şems, Şems!” diyer yakıp kavuran kasideler söylüyordu
*Mevlana şemsinden ayrılmış gözyaşları pınar olmuş akıyor pınarlar kağıtlara damlıyordu mevlana gözü yaşlı mektûplarımımı Şamdaki mübarek Şems-ine gönderiyordu. “Şems’inden yalan dahi olsa haber getirene üzerindeki elbisesini verirdi. *birisi; “Şems-i Tebrîzî’yi Şam’da gördüm.dedi. Mevlânâ, herşeyini ona verdi. Arkadaşları, yalan söylüyor” deyince, Mevlânâ Ona verdiğim yalan haberinin müjdesidir. Onun hakîkî haberini getirene canımı veririm” diye cevap verdi.
*aylar geçti. Mevlânâ, dayanamadı oğlu Sultan Veled’i Şam’a gönderdi. Oğlunu çağırıp, “Sür’atle Şam’a git orada. Şems-hazretlerinin gören biri var Onu küçümseme O, Allahü teâlânın sevdiği evliyâ kutuplarındandır selâmımı ve duâlarımı bildir, vaziyetimi, hasretimi istirhâm et!” dedi. *Sultan Veled hazırlıklarını tamamlayıp yola çıktı. Şam’da, Şems-i buldu. Ayrılığa sebep olanların tövbesini ve Mevlânâ’nın nasıl bir harap hale geldiğini sözyledi. Şems, Konya’ya gitmek üzere ata bindi, Şems-i Sultan Veled’in ata binmesi için ısrar ettiyse de O; “Sultânın yanında, hizmetçinin ata binmesi yakışık almaz. Hizmetçilerin, efendisinin arkasında yürümesi gerekir diyerek ata binmedi.
*Sultan Veled, şemsle Konya’ya yaklaştıklarını babasına bildirdi. Mevlânâ müjdeyi getireni zengin etti. Konya’da tellâllar Şems’in Konya’ya teşrîf ettiğini çığırdı. sultan vezirler hâkimler tüm halk Büyük bir bayram havası ve coşku içinde, mübârek velî Şems hazretlerini karşılamaya çıktılar. *Şems ile Sultan Veled konyaya geldi. Sultan Veled atın yularından tutmuş, ağır ağır ilerliyorlardı. muhteşem manzarayı seyredenler heyecana kapıldılar. Mevlânâ atın dizginlerine yapıştı. Göz göze geldiler. Şems’in Mevlânâ, üstadının ellerini sevinç gözyaşlarıyla öptü. yanık sesli hafızlar Kur’ân okudu. Herkes büyük bir hazla Kur’ân-ı dinledikten sonra, sıra Şems hazretlerinin ellerini öptü.*Şems-i Tebrîzî. Sultan Veled’i Mevlânâ’ya anlattı. Mevlana çok memnun oldu ve “Benim bir serim birde sırrım vardır. Başımı sana feda ettim. Sırrımı oğlum Veled’e verdim. Sultan Veled’in bin yıl ömrü olsa hepsini ibâdetle geçirse, ona verdiğim sırra evliyâlıkta ilerlemesine sebep olduğum derecelere kavuşamaz” dedi.
|