Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-02-2018, 08:23   #100
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
MEVLANA VE MENKIBELER

*Mevlananın Hanımı anlatır: “Birgün Mevlânâ kayboldu. bulamadık. Uyandığımda Mevlânâ’yı namazda gördüm. Mübârek ayakları tozlu idi. ayakkabılarında kırmızı kumlar gördüm. Mekke’de bir velî dostum vardır. onunla sohbet ettim. O kum, Hicaz’ın kumudur” buyurdu. kısa zamanda nasıl gittiği aklıma geldi. O da şöyle buyurdu “Allahü teâlânın velî kulları gönül gibi, bir anda her yeri dolaşabilir.” *Oğlu Sultan Veled anlatır: “Birgün babamla halvethânedeyken, yeşil cübbeli üç kişi selâm verdiler Bunlar çok nâzik ve nurlu kimselerdi babama; bunlar kimdi” dedim. Buyurdu ki: “Bunlar ricâl-i gayb denilen evliyâların kırklar zümresindendirler. birisi vefât etmiş, bizim sakayı istediler, o günden sonra sakayı göremedim. Babamın vefâtında saka başsağlığına geldi ve yine kayboldu.”*Mevlânâ’yı sevenler vasıyyetlerinde Mevlânâ hazretlerinin kabirde, Kur’ân okumasını istirhâm etti. Mevlânâ kabirlerde Kur’ân okudu. Vefât edenlerden çocuklarının biri, rü’yâsında babasını görünce; “Babacığım Bu dereceye nasıl vâsıl oldunuz?” diye sordu. Babası Beni kabre koyunca Münker ve Nekir melekleri suâl sordular ve oraya çok güzel bir melek geldi. Onlara; “Allahü teâlâ bu zâtı Mevlânâ’ya bağışladı. Onu bırakınız! dedi. O günden beri hamdolsun hâlim iyidir *Mevlânâ’nın talebelerinden Muhammed anlatır: “Konya’nın soğuk kış günlerinde, herkes evinden çıkmaz iken, hocam Mevlânâ medresede sabaha kadar namaz kılardı. elleri ve ayaklar soğuktan çatlar ve kanardı. talebeleri üzülür hocalarına ağlarlardı.

*Mevlânâ’nın mübârek hanımı anlattı: “Mevlânâ hazretleri, namaza durdu. Sükûnet ve tevâzuyla Kur’ân-ı kerîm okuyor, gözlerinden yaşlar akıtıyordu. hayretle ona bakıyorduk. Namazdan sonra tesbihini çekip, cenâb-ı Hakka yalvarıp yakararak duâsını yaptı. bu hâli bana çok te’sîr etti, ağlamaya başladım. *Mevlananın hanımı“Ey efendi! Dünyâda ve âhırette günahkârların ümîdi sensin. ibâdetde korkar, ağlar, yalvarırsan, biz tenbel hâlimizle kıyâmetde ne yaparız?” diye sordum. buyurdu ki: “Allahü teâlânın verdiği ni’metlerin,ve ihsânların yanında benim yaptığım ibâdet ve yalvarışlar kusur ve eksiklikten başka birşey değildir. *Bütün korku ve yakarışlarımla; “Ey Kerîm olan Allahım! Benim gibi bir âcizin, bir çaresizin kuvveti ve takati ancak bu kadardır, ma’zûr buyur yâ Rabbî” demek istiyorum.sana lâyık ibâdeti kim yapabilir?”*Mevlânâ hazretleri, müslim veya gayr-i müslim herkese yaptığı iyilik ile meşhûrdu. Konstantiniyye’de meşhûr bir hıristiyan papaz, Mevlânâ’yı görmek için Konya’ya geldi. Papaz Mevlânâ’ya hürmet gösterdi. Mevlânâ da tevâzu gösterdi. iltifâtta bulundu. Papaz ve hıristiyanlar, Mevlânâ’nın iltifâtı tevâzusu ve olgunluğuna dayanamayıp, Kelime-i şehâdet getirip müslüman oldu*Mevlânâ, oğlu Sultan Veled’e buyurdu ki: “Oğlum! Cennette olmak istersen, herkes ile dost geçin, kin tutma, tevâzu göster. alçak gönüllü olmak asıl sultanlıktır.”

*Mevlânâ, ezân-ı şerîf ayakta veya dizi üstünde huşû’ ile dinlerdi. ezân-ı şerîf duâsını okuyup, salevât-ı şerîfe söylerdi. namazda talebelerine, namazı vaktinde kılmalarını tavsiye ederdi. Buyururdu ki: Belhde bir kimse ezan zamanı işini bırakır, iki dizi üstüne oturur salevât-ı şerîfe getirir, ezan duâsını okurdu.vefât etti. Cenâzesinde ezân-ı şerîf okununca . Cenâze doğruldu, ezan bitinceye dek diz üstü oturdu Sonra tekrar yattı. *Cenâzeyi kabre koyduklarında, suâl melekleri geldiler. Bu sırada Allahü teâlâdan bir hitâb geldi ki: O kulum. İsmim anıldığı zaman. İsmimi azîz tutarak hürmetle beklerdi. Siz de onu ziyâret edip azîz tutun.”*Selçuklu Sultânı Rükneddîn, Mevlânâ’ya beş kese altın gönderdi Mevlânâ’ya altınları arz edilince; “Beni seviyorsanız, altınları çamurun içine atın” buyurdu. *Talebeleri mevlananın emriyle altınları çamurun içine atdılar dünya malına tamah edenlet çamurun içine girdiler üstleri, başları, yüzleri çamurdu ve pislikti kirden görünmez bir hâle geldiler. *Mevlânâ, insanların vaziyetlerini göstererek altınlar, dünyâ ehlinin üstünü başını batırır âhıret ehlinin kalbini karartır, kirletir. günahlara sevkedip, ibâdetden alıkoyar. Dünyâ için çalışın ancak Dünyâ malını kalbinize koymayın
*Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyâya, yarın ölecekmiş gibi âhırete çalışın Burada dikkat edilecek nokta; hırs yapmadan kanâat edin.âhıret saadeti için çalışıp kazanın niyetinizi düzeltin. İslâmiyet, insanlara faydalı olmayı emreder. *En büyük saadet, en büyük sermâye, helâlinden kazanıp, hayır ve hasenatı âhırete göndermektir. asıl sermâye, mal, mülk, para sahibi olmak değil, ilim, amel, ihlâs ve güzel ahlâk sahibi olmaktır” buyurdu.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla