Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
MEVLANANIN VEFATI
*Mevlânâ’nın vefatında kitapları, güzel sesle okunup ağlanıyordu insanlar göğüslerini yumrukluyor elbiselerini yırtıyor cenâzenin etrâfında dolanıyorlardı. bu hâl müslümanları rahatsız etti Mu’înüddîn Pervane halka şöyle seslendi Mevlânâ; müslüman, ilim ve irfan sahibiydi Sizin, çığırtkanlık yapmanızın sebebi nedir? halkı izdihama sokmanızın hikmeti nedir? Böyle bir kimseyle sizin uzaktan ve yakından ne münâsebetiniz vardır?” dedi. *Gayrı müslimler mevlanayı şöyle anlatır “O, bizim Peygamberlerimizin güzel huylarını, üstün sıfatlarını üzerinde taşıyan büyük bir güneş idi. Bütün âlem onun ışığı ile aydınlanıyordu. O, her düşküne, her çaresize yardımcı oluyordu.
*“Mevlânâ dünyâda bir ekmek gibi idi. Ekmekten vazgeçen, onu sevmiyen varmıdır biz Mevlânâ’dan vazgeçemeyiz. hasret acısına sabredemeyiz” dedi.
*Mevlânâ hazretlerinin tabutunu götürmek için halk hücum ediyordu. çiğnenenlerin haddi hesabı yoktu. Mahşerî kalabalık tabutu elden ele alıyordu. izdihamdan tabut parçalandı, yerine yenisi getirildi altı tabut değiştirildi. Nihâyet musalla taşına kondu.
*Şerâfeddîn-i Kayserî anlatır: “Sadreddîn-i Konevî hazretleri, Mevlânâ’nın cenâze namazını kıldırmaya geldiğinde, hıçkırık geçirdi. Mevlânâ’nın vefâtına çok üzülmüştü. Talebelerinden ba’zıları; “Efendim Namazdaki hâlinizin hikmeti nedir?” dediler. Ve o şöyle açıkladı “Namaz kıldıracağım vakit, meydanda meleklerin saf saf dizilip,efendimizin arkasında cenâze namazı kılmaktaydılar Gökteki meleklerin hepsi mavi elbiseler giyinmiş ağlıyorlardı” buyurdu.*Mevlânâ’nın talebelerinden Fahreddîn anlatır: “hocam Mevlânâ’nın emriyle kitab yazdım bana, hırkasını hediye etti. gönlüme; az değil mi?” gibi düşünceler geldi.düşüncemi Allahü teâlânın izniyle anlayıp bana Yanlış düşünüyorsun” diyerek bir hikâye anlattı*Bir zamanlar Bağdadlı biri geçimi için sepetiyle kapı kapı dolaşırdı birgün Sarayda sepetine,bir kâğıt koyuverdiler. İçinde yiyecek vardı hayret koskoca saraydan ufacık bir yiyecek diyerek çok kızdı pâdişâhın şânına yakışır mı?” dedi Kâğıdı açtığında pişirilmiş bir tavuk tavuğun karnına ise altın doldurulmuştu
*Mevlânâ hazretlerinin hikâyesini dinleyince utandım. pişman oldum. özür diledim. Bir daha kötü düşünmeyeceğime söz verdim. uzun yıllar geçti.hocam vefât etti. Konya’da kıtlık başladı Yağmurlar yağmadı, insanlar ve hayvanlar yiyecek bulamadı. Mahlûkâtlar perişan oldu. *Konyalılar yağmur duâsı için, Mevlânâ hazretlerinin hırkasını istediler. Duâ yerine vardıklarında, hoca, hırkayı giydi. Mevlânâ’yı vesile ederek Allahü teâlâya yalvardı, bereketli bir yağmur yağdı Günlerce devam etti. Kuraklık kalktı. Konyalılar Hırkanın bereketiyle çok zengin oldu*Mevlânâ’yı talebesi Fahreddîn vefât etmiş idi. Onu rü’yâda gördüler. Hâli iyi idi. “Bu mertebeye nasıl kavuştun?” diye sordular, “Mevlânâ’nın türbesi yapılırken bir direk lâzımdı. cân-ı gönülden yardım ettim istedikleri direği verdim, İşte bu sebeble Allahü teâlâ beni mağfiret eyledi” diye cevap verdi.*Muhammed Hadim şöyle anlatır: “Mevlânâya kırk yıl hizmet ettim. odasında yatak, ve yastık yoktu Bir gece bile, yatarken yan yattığını bilmiyorum. ezan sesini duyunca dizleri üzerine oturur veya ayağa kalkarak, ezan bitene kadar vaziyetini bozmazdı. ömründe ezan okununca hiç bir zaman ayağını uzatmamış ve yatmamıştır.”*Mevlânâ olgun, âlim ve velîydi tüm mezhepleri ve alimleri hayran bıraktı merhameti, insan sevgisi, gibi üstün vasıfları, İslâm dîninin emrettiği güzel ahlâkın nümûnesiydi. İslâm ahlâkının kemâli onda mevcûttu. Hazreti Mevlânâ’ya, yalnızca şâir demek Mevlânâ’yı çok eksik ve anlamaya, sebep olabilir. *Ben sağ olduğum müddetçe Kur’ân’ın kölesiyim.
Ben Muhammed aleyhisselâm yolunun tozuyum.
|