|
Kaynak islam ansiklopedisi android programı
KAİNATIN EFENDİSİ HAZRET-İ*MUHAMMED
(Sallallahü aleyhi ve sellem) yazan Mehmet ORUÇ
HAZRET-İ* MUHAMMED Hoş geldin ya Resulallah*
*Yedi kat yer, yedi kat gök, bütün alem büyük bir hürmet ve sevinçle Seyyid-il-Mürselin, Hatem-ül-enbiya, Habib-i Huda efendisini beklemektedir
*mahlukat; "Hoş geldin ya Resulallah!" demek için hazırdır... Hicretten 53 sene evvel Fil vak'asından iki ay sonra, Rebi'ul-evvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı Haşimoğulları mahallesinde, Safa Tepesindeki saadethanede hasretle beklenen, nur "Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi ve sellem" doğdu, alem, hayat buldu. Karanlıklar,Nur ile aydınladı.*Şereflerin en yücesine mazhar olan annelerin en bahtiyarı hazret-i Amine, hamileliğini şöyle anlatır:O Servere hamile olduğum günlerde, acı ve elem görmedim. Hamile olduğumu hissetmedim. *altı ay sonra*bir gün, uykuda iken bir bana;Senin hamile olduğun kimdir, bilir misin? dediler Bilmiyorum deyince Bilmiş ol ki, Peygamberlerin sonuncusuna hamilesin dedi.Doğumda tekrar geldi, ve dedilerki Ey Amine Çocuk doğunca, ismini "Muhammed" koy!"dediler
*Kainatın efendisi doğduğunda hazret-i Amine validemizin yanında Avf'ın annesi Şifa Hatun, ve Ebil-As'ın annesi Fatıma Hatun vardı Şifa Hatun şöyle anlatıyor o gece Amineye yardım ediyordum. O doğar doğmaz dua ve niyaz ettilet işittim. Bir nur ışık verdi doğudan batıya her yer göründü..."O'na peygamberlik bildirildi, hiç tereddüd etmeden ilk iman edenlerden biri ben oldum" demiştir.
*Safiyye Hatun şöyle anlatmıştır:aleyhisselam doğduğunda her tarafı nur kapladı. Doğar doğmaz secde etti, mübarek başını kaldırıp La ilahe illallah, inni resulullah" dedi. O'nu yıkamak istediğimde biz O'nu yıkanmış olarak gönderdik, denildi.Göbeği kesilmiş ve sünnet olmuştu. Secde halinde mübarek ağzıyla Ümmetim, ümmetim diyordu..."
*Hazret-i Amine validemiz, şöyle anlatır:
Doğumda, heybetli bir ses işittim. Ürperdim başladım. beyaz bir kuş gördüm, kanadı ile beni sıvazladı. Korku ve ürperti yoktu. susamış, yanıyordum. süt gibi beyaz, bir kase şerbet gördüm. İçtim, baldan tatlı soğuk idi. susuzluğum kalmamıştı.*büyük bir nur gördüm, evim nurlandı nurdan başkası yoktu. etrafımda hizmet edenler vardı hanım gördüm. Boyları uzun, yüzleri güneş gibiydi Abdü Menaf kabilesinin kızlarına benzerlerdi. birden bire ortaya çıkmışlardı Ben Fir'avn'ın hanımı Asiye Ben de Meryem Bunlar da Cennet hurileridir" dedi.*beyaz, uzun gökten yere kadar uzanmış ipek kumaş gördüm. örtün" dediler. kuşlar peyda oldu. Ağızları zümrütten, kanatları yakuttandı. Korkudan terlemiştim, ter damlalarından misk yayılıyordu.*gözümden perdeyi kaldırdılar. yeryüzünü gördüm. Etrafımı melekler kuşattı. aleyhisselam doğar doğmaz, mübarek başını secdeye koydu, şehadet parmağını kaldırdı. gökden, beyaz bir bulut indi.
*Bir ses işittim; "O'nu mağripten maşrıka gezdirin. Gezdirin ki, cümle alem ismiyle, cismiyle sıfatıyla görsünler. isminin Mahi olduğunu Allahü teâlânın O'nunla şirki yok ettiğini bilsinler" diyordu.
*bulut gözden kayboldu sallallahü aleyhi ve sellemi yünlü kumaş içinde sarılı gördüm. yüzleri güneş gibi parlayan üç kişi geldi. elinde gümüşten bir ibrik, zümrütten bir leğen ve ipek vardı.
İbrikten sanki misk damlıyordu. *Mübarek oğlumu leğene koydular. Mübarek başını ve ayağını yıkayıp, ipeğe sardılar. mübarek başına güzel koku sürdüler, mübarek gözlerine sürme çektiler ve gözden kayboldular."o ise Ümmetim!... ümmetim!...*diyordu
*Dedesi Abdülmuttalib, Peygamberimiz doğduğunda Kabe'de Allahü teâlâya yalvarıp dua ediyordu. Ona müjde verdiler. Efendimizin doğumunda birçok hadise gören Abdülmuttalib, çok sevinip; oğlumun şanı, şerefi çok yüce olacaktır" dedi.*Abdülmuttalib, büyük bir mutluluğu kutlamak için, kutlu doğumun yedinci gününde Mekke halkına ziyafet verdi.her mahallede develer kesti, insanlara yedirdi çocuğa "MUHAMMED" ismini verdim, Allahü teâlânın ve insanların O'nu methetmelerini, övmelerini istedim dedi*Sevgili Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalib şöyle anlatmıştır:Rüyamda çok büyük bir ağaç gördüm. ucu semaya yükselmiş, dalları doğuya batıya yayılmıştı.ağaçtan nur saçılıyordu güneş yanında çok hafifti. Bazan gözüküyor, bazan kayboluyordu. İnsanlar ona yönelmişti. nuru artıyordu.*Kureyş kabilesi ağaca tutunuyor, ağacı kesmeye çalışıyordu. Bir genç de mani oluyordu. Çok güzel bir yüzü vardı şimdiye kadar öyle bir yüz görmedim. vücudundan etrafa hoş kokular yayılıyordu. Ağacın dalına uzandım, fakat ulaşamadım."*Abdulmuttalib rüyasını anlattı tabircinin yüzü değişti. Benzi sarardı;- O ağaçdan nasibin yok! dedi.- Kimin nasibi var?- O ağacın dalına tutananların... Senin soyundan bir peygamber gelecek, her tarafa malik olacak, insanlar O'nun dinine girecekler İşte o ağaç, el-Emin Muhammed aleyhisselamdır" demiştir.
|