|
Kaynak sorularlaislamiyet.Com
Şeriat nedir, nasıl yaşanır; şeriat geçerli midir?
Neden şeriat sürekli karalanıyor?
Şeriat hakkında bilgi verir misiniz?
Müslümanların şeriatı uygulama zorunluluğu varmı
*hakikate ulaşmak için İlâhî emirlere harfiyen riayet etmek kalbini ve ruhunu güçlü kılmak için nâfile ibadetlere devam etmek gerek. İmam-ı Rabbani’yi dinleyelim:Dilin yalan söylememesi ve doğru konuşması*şeriattır. Kalpten yalan düşüncesini uzaklaştırmak, zorlayarak ve çalışarak olursa*tarikat, zorlanmaksızın olursa*hakikattir.”
Doğru sözlü olmak, Allah’ın rızası güzel bir ahlâk, hakikat. için, ilkin şeriatın*“yalan söylemeyiniz”*emrine uyulur; dil günahtan uzak tutulur. kalb ve ruh tedavi edilir ve. kalp hiçbir zorlamaksızın yalandan nefret eder hâle gelir. Artık kalbe, yalan yanaşamaz Konuşan doğruyu söyler. Ve doğrunun hakikatine erilir.*hakikate ermek tarikatsız da olabilir İnsan, doğrudan, şeriattan hakikate geçebilir. Ama, ermenin, şeriatsız olmayacağı muhakkaktır.Şeriat,*sadece, İslâm’ın ceza hukuku değildir Yalan söylememek şeriattır. Yalan söylemeyen, gıybet etmeyen, mala, cana, ırza, namusa kötü bakmayan, helâl kazanç peşindeki insan şeriat üzeredir ve hakikat yolundadır. Böyle birinin şeriata karşı çıkması, kendisiyle çelişkiye düşmesidir Dinin temeli,*şeriat, insanın yaratılışıdır âlemde her zerre, her yıldız, hava, toprak, su, Allah’ın iradesine tâbidir. O’nun İlâhî kanunlarıyla hareket etmede. O’nun emrine, O’nun iradesiyle boyun eğmektedir
*Melekler âlemi hakikattir . İbadet tesbih hamd için yaratılmışlardır Onlar, Allah neyi emrederse onu işliyorlar.İnsan Her şeyiyle Allah’ı tesbih eder daima tesbihte, daima ibadettedir. İnsan idaresi melekte yoktur onlar sürekli allaha itaat üzeredir beden ülkesinin, sultanı Ruhtur ruhta, büyük bir lütuf ve büyük bir imtihan olan irade vardır
İnsanın melekten farkı irade sahibi olmasıdır Parmağıyla işaret edebilir yüzünü dönebilir ve. duygularını dilediği gibi kullanabilir insan iradesinin önünde imtihan vardır ve imtihanın sonunda cennet ve cehennem var şeriat*Allah’ın rızasını emreden emir ve yasaklardıt.*Kul İlâhî ipe sımsıkı sarılmakla emrolunuyor.*İnsan iradesinde iki saha var. Biri dünya, diğeri âhiret işleridir. İslâm’da kanunlar, mevcuttur. Kul, uyarsa hem ibadet eder hem de rahat, ve mesut yaşar Şeriat münakaşaları ikiye ayrılıyor. Biri muamelât, diğeri cezadır şeriat tartışmalarının ağırlık merkezi, cezadır ceza hukukunda İslâm’ın hükümleri mevcuttur. şeriat farzdır emire riayet etmeyen de mesuldur isyankarlık günahkârlıktır İlâhî emri, o Kur’anî hükmü inkâr etmek,küfürdür İslâmî hükümler* ferdin nefsine ailesine cemiyete karşı vazifeleridir. Şeriatın hükümleri vardır inkârı küfür ve isyandır günahtır şeriatın öncelikli olanı ferdin nefsine ait vazifeleridir. Bunların başında ibadet geliyor.
*İnsanın nefsine ve ailesine ait mükellefiyetlerinde semâvî kitaplarda hükümler mevcuttur. ibadet emredilmiş, günahlardan sakınma esas tutulmuştur ibadetlerin şekli vakti farklıdır ama ibadeti emretmeyen, ahlâkı emretmeyen bir hak din yoktur sosyal kaideler,devlet yönetimine dâir hükümler, dinlerin en mükemmeli İslâm’da kemâliyle yer almıştır İnsanın yaratılış gayesi, bütün dinlerde müşterektir. Bu gaye, Kur’an-ı Kerim emrediyor Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.”(Zâriyât)*
Bir de şarta bağlı emir ve yasaklar vardır hüküm şarta bağlıdır mümini İslâm emirlerini kabul etmiyormuş gibi göstermek ve insafsızca tenkit etmek, tek kelimeyle zulümdür âhirette cezası büyük olan ithamlardan kaçınmak gerekir
*Bütün insanları fakir bir ülkede ediniz. ülke fertlerini zekât vermemekle suçlayabilir misiniz? İslâm’ın hükümlerine inandığı halde gücü yetmeyen bir Müslüman da böyle değil midir? İslamı tatbik etmek devletin vazifesidir, ferdin değil. Dolayısıyla ferde sorumluluk terettüp etmez.
İslâm’ın hükümleri,*ferdin uymak zorunda olduğu İlâhî emirlerdir.Devlet yönetimiyle ilgili hükümler İlâhîdir, inanmak her mümine farzdır; Şeriatın yüzde doksan dokuzu ahlâk, ibadet, âhiret ve fazilete aittir. Yüzde bir siyasete mütealliktir. Onu da ulû'l-emirlerimiz düşünsünler.”*(Bediüzzaman)
İslâmî ve. İlâhî hükümlerin bir kısmı sadece Müslümanlara uygulanan hükümler, diğeri ise bir İslâm beldesinde yaşayan herkese tatbik edilen hükümlerdir
|