Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-25-2018, 09:48   #127
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak ulkucudunya.com

Osman Batur Doğu Türkistan’ın büyük kahramanı
20.Yüzyılda Çin’e mücadeleyi vermiş efsane.*

1889 yılında Altay vilayetinin Köktogay ilçesinde doğdu. 7 erkek 7 kız toplam 14 çocuğu vardır. Mücadelesi 1940’da Çin zulmü dayanılmaz bir hal alınca başladı. mücadelesi, 1941 Ekiminden 1943 Temmuzuna kadar gerilla savaşı şeklinde devam etti. 22 Temmuz 1943’te Altaylar Çinlilerden temizlenmişti. Osman Batur, Altay Kazak Türklerinin Han’ı ilan edildi. Altay Halk Cumhuriyeti Başkanlığına seçildi. 1944–1945 te, Tanrı Dağları’nın kuzeyindeki Doğu Türkistan Kazak Türkleri’nin yaşadığı bölgeleri de Çin istilasından kurtardı. 1945 Ekim ayından 1947 yılının Şubatına kadar üç vilayetten oluşan Doğu Türkistan hükümeti’nin askerî ve mülkî âmiri olarak vali sıfatıyla görev yaptı.

Şubat 1947’den Eylül 1949’a kadar Doğu Türkistan koalisyon hükûmetinin aslî üyesi olarak görev yaptı. Çinlilerin on kat fazla asker silah ve cephaneyle saldırması üzerine 1950 Kasımında cephanesi bittiği için Kamambal Dağı’nda esir düştü. Göstermelik bir mahkemede işgalci çinlilerce idama mahkum edildi. 29 Nisan 1951 de Urumçi’de kurşuna dizilerek şehit edildi.*

29 Nisan 1951 Güneş'in Söndüğü Gün*
O S M A N B A T U R*
Türküz dedik çekip çekip vurdunuz...*
Bizi vurup bizden hesap sordunuz...*
Ölümden öteye köy mü kurdunuz,*
Korkumuz yok, korkumuz yok sizden…*

Türk Dünyası’nda öyle kelimeler vardır ki sayfalar ve ciltler ile anlatılır. Sürgün denilince Kırım Türkleri ve Kafkas Halkları akla gelir. Katliam ve soykırım Kerkük Türkleri’ni akla getirir. İşkence kelimesi ise Çinlileri ve Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistanlıları…*Batur, Çin işkencelerine başkaldıran efsânevî kahramandır. Başarılı oldu. Kısa da olsa, milletini Çin işkencelerinden kurtardı. işkence uygulanarak şehid edildi.*Asıl adı Osman İslâmoğlu idi. Baturu O’na milleti verdi Kahraman ve cesur anlamındadır. O, bu unvanla özdeşleşti
Altay vilâyetindeki Köktogay bölgesinde doğdu. Orta halli bir çiftçi ailesinin oğluydu. Dedesi din adamı idi. Osman Beğ, 40 yaşına kadar tarımla uğraşarak geçimini sağladı. 1940 da Çin zulmü dayanılmaz boyutlara ulaşmıştı.

Camilere saldıran Kur’an-ı Kerim’i yakan Çinlileri protesto eden Türkler, ‘isyancı’ oldukları bahanesiyle tutuklandı. Resmî makamlar, Türk’lerin silâhlarını topladı. Babası ve ailesi silâhlarını Çin askerlerine teslim etti Osman Beğ,*Bu gün silâhımızı alanlar, yarın canımızı alırlar. Ben silâhımı Çinlilere vermem. İstiyorlarsa ve güçleri yetiyorsa, gelip alsınlar ve tek başına dağa çıktı. Savaştan başka kurtuluş olmadığına inanıyordu. mücadelesi destek gördü. Arkasından ilk gidenler arkadaşı Süleyman ve büyük oğlu Şerdiman oldu. Silâhını Çinlilere teslim eden babası İslâm Bey, Oğlunu koruması için Cenab-ı Allah’a duâ etti. Annesi Ayça Hanım:*Ben oğlumu bu günler için doğurdum. Çinliler asırlardır koyun boğazlar gibi Türk’leri öldürüyorlar. Bizim canımız, bizden önce ölenlerin canından kıymetli değildir. Bizden sonrakilerin yaşaması için oğlum, ben diğer çocuklarım ölmeye hazırız !” Diyordu.*

Kısa zamanda gözü pek bir mücâhit ordusu oluşturdu. Zelebay Telci, Nurgocay Batur, Kâseyin Batır, Canım Han Hacı, Süleyman Batır, Musa Mergen Aktepe, Sulibay, Ökürbay , Nogaybay, Ahid bu mücâhidlerden birkaçıdır. O artık, soydaşlarının Osman Batur’u idi.*Osman Batur ve silâh arkadaşlarının mücâdelesi, 1941 yılı Ekiminden 1943 yılı Temmuzuna kadar gerilla savaşıyla devam etti. 22 Temmuz 1943’te Altaylar, Çinlilerden temizlenmişti. Altay Türkleri artık bağımsızdı. Altay Halk Cumhuriyeti Başkanlığına seçildi. 1944 – 1945 de Tanrı Dağları’nın kuzeyindeki Doğu Türkistan Kazak Türkleri’ni Çin İstilâsından kurtardı. 1945 ten 1947 Şubatına kadar üç vilâyetlik Doğu Türkistan Hükümeti’nin askerî ve mülkî âmiri olarak Vâli sıfatıyla görev yaptı.

Şubat 1947’den Eylül 1949’a kadar Doğu Türkistan Cumhuriyeti koalisyon hükümetinin aslî üyesi ve Altay Vâlisiydi. Çinliler ile silâhlı mücâdele etti
Çinliler, yönetimleri altındaki Türk’lerin elden çıkmakta olduğunu anlayınca, büyük bir ordu oluşturdu Osman Batur ve mücâhidler, kendinden 10 kat fazla ve modern silâhlarla donanmış düzenli orduyla savaştı Batur, 1950 Kasımında, Kamambal Dağı’nda, Çinlilere esir düştü. Ellerinden ve ayaklarından zincirlerle bağlanarak zindana atıldı. İşkence ile Türk’leri ele vermesi için sıkıştırıldı. Çinliler, Osman Batur’u göstermelik bir mahkemeye sevk etti Mahkeme, kararı, 19 Nisan 1951 tarihinde açıkladı: “Devrim düşmanlığı suçundan idam...” Karar, 29 Nisan 1951 tarihinde Urumçi’de kurşunlanmak suretiyle uygulandı.

Osman Batur’un son sözleri, bağımsızlık için mücadele edenlerin yolunu aydınlatacak bir meş’ale idi:*Ben can verebilirim. Milletim, dünya durdukça mücâdeleye devam edecektir.”*
Osman Batur 1,85 boyunda, iri gövdeliydi Kısa ve kalın boynu, siyah saçları, kısık gözleri vardı. Kaşları kırışıktı. Çok az konuşurdu. 10 yaşında iken usta bir binici ve iyi bir avcı olmuştu. 12 yaşında Kazakların büyük kahramanı Böke Batur’un dikkatini çekti. Ve himâyesine aldı. İyi bir silahşor, olarak yetişmesine katkıda bulundu çete savaşlarının inceliklerini öğretti. Rusların ve Çinlilerin, soydaşlarına yaptığı işkenceleri yaşadığı için Rus ve Çin milletinden nefret ediyordu. Böke Batur’un telkinleriyle nefret, şuurlu bir inanca dönüştü.

Dedesi dolayısıyla iyi bir Müslüman olarak yetişti. İslâmiyet’in komünizmle bağdaşmadığını anlamakta gecikmedi.*Böke Batur, öğrencisine inandığı gün:*Benim sana verebileceğim bir şey kalmadı. işim bitti. Artık bana ihtiyacın olmayacak. milletimizin sana ihtiyacı var.”*Dedi. Osman Batur, hayatı boyunca kendisine ihtiyacı olanlar için mücâdele etti. inandığı ülkü uğruna can verdi. Mekânı Cennettir inşallah.*Kazaklar ve Uygurlar Osman Batur’u unutmadılar. unutmayacaklar. “Bize sen ruh ve şuur verdin, hürriyet aşkını sen bize öğrettin. Ey büyük kahraman ! senin yolundan gidecek azimli kahramanlar yetiştireceğiz.” Diyerek O’nu anıyorlar. şiirler yazılıyor, anma günleri düzenleniyor.*Osman Batur, yeni ve genç Osman Batur’ların bedeninde yaşamaya devam ediyor.*

ÇİN ZULMÜ BİTMEZ !*Çinliler, Altay Türkleri’nin millî kahramanı Osman Batur’u işkencelerden sonra şehit ettiler ancak, sadece aziz bedenini ortadan kaldırabilmişlerdi. Bağımsızlık düşüncesini, Türk’lerin bağımsızlık için azmini yok edemediler. işkence ve zulümlerini sürdürdüler.*
Osman Batur’un tek erkek kardeşi Delihan istiklâl için savaşta esir alınarak şehid edildi. Osman Batur’un ikinci hanımı, üç oğlu ve beş kızı da esir alındı. 18 yaşındaki kızı Kabiyra ile 14 yaşındaki oğlu Baybolla, anneleri Mamey’in gözleri önünde doğranarak şehid edildi. 11 yaşındaki oğlu Kariy ve 9 yaşındaki kızı Sapiyan, 20 metre derinliğindeki kuyuya diri diri atıldı. Evlâtlarına yapılan zulme, işkence ve katliama dayanamayan Mamey Hatun, aklını kaybetti ve nehrin azgın sularına kendini attı.*
Osman Batur’un; Şerdiman, Nimetullah ve Nebî isimli oğulları, babalarının şehit edilmesinden sonra da bağımsızlık savaşını devam ettirdiler.*
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla