|
Alıntı:
ak61 Nickli Üyeden Alıntı
Cihannur hocam, mesela bir Müslüman ile Gayri Müslim arasında olan bir uyuşmazlıkta. Kararı İslam Hukuku'na göre işleyen mahkemeler mi alacak? Yoksa Evrensel Hukuk kurallarına göre karar alan mahkemeler mi alacak. Gayri Müslim olan birisi İslam Hukuku'na göre karar alan Şeriat mahkemeleri kararını kabul etmeme hakkı var mı yok mu ? O halde çift başlılık olacak. Yada zorla gayri müslim birisi şeriat kurallarına göre yargılanıp ceza alacak.
Evrensel hukuk kurallarında İslamiyet'e uygun olmayan ne var ? Ben meseleye İslam'a aykırı mı uygun mu gözüyle bakıyorum.
Tüm vatandaşlarına din,dil,ırk ayrımı yapmadan aynı hizmeti ve vatandaşlık haklarını sunan bir devlet anlayışı dışında 21.yy'a hitap edecek bir anlayış olamaz.
Bahsettiğiniz tarzda bir modelde ne dış ticaret yapabilirsin, ne de Araplar hariç herhangi bir yatırım çekebilirsin. Ne turist getirebilirsin. 21.yy dünyası 19.yy modelleri ile yönetilemez belki bugünki sistem bile yetersiz kalacak bir nesil sonra.
|
ak61 kardeşim, önceki mesajlarımızı bu konu altında birleştirdim. Bu meseleyi birkaç veçhesiyle ele alıp değerlendireyim.
Öncelikle şuradan başlayayım ki Müslümanlığı seçen bir insan, İslam'ın şeriatını yani hukuk kurallarını da içeren bütün ahkâmını seçip beğenmiş olur; çünkü imanın gereği budur. Allah'a ve onun son resulü olan Peygamberimize inanıp iman edenler Allah'ın emrettiklerine ve Peygamber Efendimiz'in din adına bildirdiklerine uymakla mükelleftir ve bu mükellefiyet kıyamete kadar devam edecek geçerliliktedir ki değil 21. yüzyıl, 1021. yüzyılda da 10021. yüzyılda da İslamiyet'in ahkâmı geçerlidir ve uygulanır. Müslümanlar olarak bizim bir hukukumuz var ve o hukuku belirlemiş olan Allah ve onun resulüdür ve bizlere emredilen de o hukuka uymamızdır.
Türkiye bir İslam ülkesidir ve İngiltere ise gâvur bir memlekettir. Türkiye'de yaşayan Müslümanlar olarak devlet tarafından İslam hukukuna göre muamele görmüyoruz; oysa İngiltere'de yaşayan Müslümanlar için şeriat mahkemeleri kurulmuş. Durumun vehametine bakın ki İslam ülkesi Türkiye'de İslam hukuku uygulanmazken gâvur ülkesi İngiltere'de uygulanıyor.
İslamiyet yeni gelmiş bir din değil ki ak61. İslam hukuku yüzyıllar boyunca uygulandı ve o hukuk uygulanırken çok sayıda gayrimüslim de Müslümanların hâkimiyeti altında yaşadı. İslam devletlerinde Müslümanlar ve gayrimüslimler çok hukuklulukla kendi hukuklarını yaşadılar. Bugün de benzeri bir uygulama yapılabilir.
İslam hukuku ile laik hukukun genel bir değerlendirmesini yapayım. Şunu hiç şüphesizce ve rahatlıkla söyleyebiliriz ki laik hukuk yani laiklik ölüdür! Apaçık gerçek budur. Bunun niye böyle olduğunu anlatayım. Laik hukukun temeli insan aklının doğruyu hiçbir şeye ihtiyaç duymadan kendi başına bulabileceği önermesine dayanır ve bu yüzden laiklikte din kuralları dikkate alınmaz. Oysa insanoğlunun yaşadığı tecrübe açıkça göstermiştir ki, insan aklı, vahiy olmadan doğruyu bulamıyor ve yanlışta takılıp kalıyor.
Ölü doğmuş bir hukuk olan laik hukukun yani laikliğin ölü olduğunu kanıtlayan birkaç misali burada göstereyim. Dünya genelinde uygulanan laik hukuka göre faiz alıp vermek, kumar oynamak, içki içmek ve zina yapmak serbesttir; İslam hukukuna göre ise bunların hepsi haramdır. Laik hukuk ölüdür çünkü onun 'özgürlük' olarak değerlendirdiği faiz alıp vermek, kumar oynamak, içki içmek ve zina yapmak türü kötülükler hem fert için hem de toplum için gerçekte birer 'zulüm'dür.
Size şu soruyu sorayım kardeşim: İnsanlık tarihinin başından bugüne kadar faiz, kumar, içki ve zina yüzünden yeryüzünde kaç yuva yıkılmış ve kaç insan perişan duruma düşmüştür? Bu sorunun cevabının en az milyonlarca yuva ve milyonlarca insan olduğu hususunda hiç şüphe yoktur. Dünya nüfusunun günümüzde 7 milyara ulaşmış olduğunu düşündüğümüzde, eğer laik hukuk yolundan dönülmezse laik hukukun bozukluğu yüzünden yıkılan yuva ve perişan duruma düşen insan sayısının milyarlara çıkması sonucuyla karşı karşıya kalabiliriz.
Günümüzde pek çok ülkede eşcinsel evlilikler yasal hâle getirildi ve bu süreç maalesef ki devam ediyor, eşcinsel evlilikleri yasal hâle getiren ülke sayısı artıyor. Hâl böyleyken laik hukuk, laiklik savunulabilir mi?! Bunun mümkünatı var mı?! 'Mars'a otomobil gönderme' gibi büyük bir başarıya imza atılmış olan gelişmişlik seviyesine ulaştık ve bu durumdayken bile insanoğlunun çoğu, milyonlarca yuvanın yıkılmasının ve milyonlarca insanın perişan olmasının nedeni olan faizin, kumarın, içkinin ve zinanın özgürlük olarak değerlendirildiği ve sapıklık olan eşcinselliğin meşrulaştırılmaya çalışıldığı ölü bir hukuk olan laik hukuk yani laiklik altında yaşıyor.
Günümüzde insanoğlunun ulaşmış olduğu yüksek gelişmişlik seviyesindeyken laik hukuka yani laikliğe göre bir erkeğin bir erkekle ve bir kadının da bir kadınla evlenmesine yasal statü veriliyor. Bu resmen akıl tutulmasıdır, akıl dışılıktır! Durum o kadar acı ve vahim ki bunu akıl adına, akılcılık adına yapıyorlar. Allah, erkeği erkeklik özelliğiyle ve kadını da kadınlık özelliğiyle yaratmıştır. Bir erkekle bir erkeğin ve bir kadınla bir kadının evliliği diye bir şey olmaz! Değil yasal statü verilmesi böyle bir şey düşünülemez bile!
Laiklik denilen akıl tutulmasının, akıl dışılığın çarpıcı bir misalini daha göstereyim: Türkiye'de alkollü araç kullanmak yasak ve tahmin ediyorum ki dünyanın genelinde de bu şekilde bir yasak vardır. Laik hukukun saçmalığına bakın ki alkolün zararlı olduğunu bilinerek alkollü iken araç kullanmak içkinin zararlarından biri olan trafik kazasına neden olduğu için yasaklanıyor; fakat alkol almak araç kullanma dışında serbest bırakılıyor. Laik hukuka göre içkili iken araç kullanmak yasak; fakat içip içip kendi yuvanı yıkıp hanımını ve varsa çocuklarını perişan duruma düşürmek de içki içip içip kavga çıkarıp birilerine zarar vermek, yaralamak ya da öldürmek de 'serbest'! Bunlar serbest değil cezası var denilebilir. Laikliği savunanlara söylüyorum: İçki bunlara ve başka kötülüklere neden oluyor görmüyor musunuz?! İçki; yuva yıkılması, insan yaralanması, insan öldürülmesi gibi büyük zararlara neden oluyor. Yuva yıkılıp dul kalan kadın ve çocukları perişan olduktan sonra, insan yaralandıktan, insan öldükten sonra içkici suçluya ceza versen yaşanmış olan mağduriyeti gideremezsinki! İçki içmek insanın özgürlüklerinden biri değildir, sonuçları itibariyle içki içenin kendisine ve çok zaman da başkalarına yaptığı bir zulümdür!
Bu kadar tahlilden sonra artık bu durumun adını koyalım: Laik hukuk yani laiklik Şeytan'ın hukukudur! İnsanlık olarak yüksek gelişmişlik seviyesini yaşıyor olduğumuz bir hâldeyken laikliğe göre faiz, kumar, içki, zina ve eşcinselliğin meşru kabul ediliyor olması bile bunun böyle olduğunu kanıtlamaya yeter. Aklın yolu diye yutturmaya çalıştıkları laiklik yolu aslında ve gerçekte Şeytan'ın yoludur!
Eski zamanlarda Nuh kavminin, Ad kavminin, Semud kavminin ve Lut kavminin yaşadıklarının toplamını insanlık âlemi olarak günümüzde yaşıyoruz. Maalesef ki bütün dünya Sodom ve Gomore olma yolunda. Böyle bir durumda Allah'tan ne beklenir ki? Elbetteki azabını göndermesi beklenir.
Son olarak şunları söyleyeyim: Doğrunun ne olduğunu belirleyen Allah'tır; çünkü göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur, kâinatın tamamı Allah'ındır. Kendi mülkünde söz sahibi O'dur. Akıl yanılabilir vahiy yanılmaz! Aklı asla dışlamıyorum, akıl çok önemlidir; fakat vahiyle birlikte hareket eden, vahye uyan akıl yani akl-ı selim dediğimiz akıl doğruyu bulur ve doğruyu gösterir. Vahyi dikkate almayan, vahye uymayan bâtıl akıl ise; günah, zulüm ve yıkım bataklığında çırpınarak sahibine bu dünyasını da âhiretini de zehir eder ve âhirette sonsuza kadar Cehennem'de azap içinde yaşanılmasına neden olur.
Allah, melekleri ve bütün insanlar şahit olsun ki bizler Müslümanlarız! Allah, melekleri ve bütün insanlar şahit olsun ki kâfirlerden ve zalimlerden razı değiliz ve onlardan yüz çevirdik!
Konu Cihannur tarafından (05-29-2018 Saat 13:13 ) değiştirilmiştir..
|