Sessiz Kaval
Sürüsünün başında kaval çalıyordu çoban. Bir adam geldi. Sürüye uzak bir yere oturdu. Saatlerce bir noktaya baktı. Çoban adamın ne yaptığını merak etti. Yaklaştı.
- Saatlerdir ne yapıyorsun sen burada? diye sordu.
- Kaval çalıyorum, dedi adam.
Çoban sinirlendi:
- Nasıl kavalmış o, hiç ses çıkmıyor? Oysa benim kavalımı bütün koyunlar duyuyor. O sesle otluyor, karınlarını doyuruyorlar. Şenlik oluyor ben çalınca. Seni kim duyuyor?... diyerek aşağıladı adamı.
Adam gülümsedi.
- Benim kavalım biraz derinde çoban kardeş, koyunlar duyamaz. Binlerce yıl öteden dinliyorlar benim kavalımı, dedi.
Çoban tekrar kavalını aldı ve adama inat çaldı.
- Kaval sesi budur işte! Hiç benziyor mu senin kavalına? dedi.
- Evet haklısın, benzemiyor, hem de hiç benzemiyor. Senin o çaldığın çoban kavalıdır ve ölümü görünce susar. Benim çaldığım filozof kavalıdır, sesi çooook sonradan duyulur ve onu susturmaya hiçbir ölümün gücü yetmez. dedi ve ötelere çalmaya devam etti sessiz kavalını.
|