Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-06-2018, 14:38   #9
Kullanıcı Adı
ak61
Standart
Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İnsanlık tarihinin yüksek gelişmişlik seviyelerinden bir dönemde yaşıyoruz. İnsanlık olarak tarih boyunca edindiğimiz büyük bir birikime sahibiz. Din âlimlerinden filozoflara, bilim insanlarından düşünürlere kadar çok sayıda insanın eserlerini ve söyledikleri özlü sözleri biliyoruz. 'Gök kubbe altında söylenmedik söz yoktur' derler ya hah işte neredeyse tam da böyle bir durumdayız.

Bakın biz insanoğlu olarak işte bu seviyeye ulaşmışken bilhassa gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede hem sapık eşcinsel ilişkilerin hem de sapık eşcinsel evliliklerin meşru kabul edilerek yasal statü altında tanınmasını laikliğin, laiklik hukukun ölü doğmuş olduğunun yani ölü olduğunun delillerinin en önemlilerinden biri olarak gösteriyorum.

Lütfen dikkat buyurun ki altını çizerek şunu söylüyorum: İnsanoğlu olarak tarih boyunca biriktirdiğimiz çok büyük ilimler ve fikirler sonrasında sahip olduğumuz bu çok yüksek birikim seviyesindeyken eğer hem de gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede eşcinsel ilişkiler de eşcinsel evlilikler de meşru kabul edilip yasal olarak tanınıyorsa bu hiç şüphe yoktur ki vahiyden kopuk aklın, vahyi dikkate almadan vahye uymadan kendi başına hareket eden aklın iflasıdır. Bakın bunda hiçbir şüphe yoktur. Ben size kesin olan bir şeyden, üzerinde hiçbir şüphe bulunmayan bir şeyden bahsediyorum.

Aklınıza ve vicdanınıza ve tüm insanlığın ortak aklına ve ortak vicdanına şu soruları soruyorum: Bir erkekle bir erkeğin ve bir kadınla bir kadının cinsel ilişkisi veya evliliği fıtrî midir? İnsanlığın fıtratında böyle bir şey var mıdır? İnsanlığı geçtim hayvanlığın fıtratında böyle bir şey var mıdır? Doğada hayvanlar âleminde erkek hayvanların birbirleriyle ve dişi hayvanların da birbirleriyle ilişki var mıdır?

Bu soruların cevapları akl-ı selime ve vicdana göre şunlardır: Bir erkekle bir erkeğin ve bir kadınla bir kadının cinsel ilişkisi de evliliği de fıtrî değildir, insan fıtratına aykırıdır. İnsanlığın fıtratında böyle bir şey yoktur. İnsanlığın dışında hayvanlığın fıtratında dahi böyle bir şey yoktur. Hayvanlar bile erkek erkeğe, dişi dişiye ilişki kurmamaktadır.

Akl-ı selime, ahlâka ve vicdana apaçık aykırı olan ve akıl dışı olan eşcinsel ilişkilerin ve eşcinsel evliliklerin hem de gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede meşru kabul edilip tanınıyor olması ölü doğmuş olan laikliğin yani laik hukukun ve dolayısıyla vahiyden bağımsız olan laik aklın yani bâtıl aklın iflasıdır, bitişidir, yok oluşudur.

Hayvanların bile yapmadığı bir davranış olan eşcinsel ilişki ve eşcinsel evlilik sapıklığını normal ve meşru görüp kabul edip onaylamak akılsızlıktır; gelişmiş ülkeler başta olmak üzere bu tür sapıklıkları normal görüp onaylayıp yasal statü altında tanıyan akılsızlar, insanlık tarihi boyunca elde etmiş olduğumuz çok büyük birikime rağmen akıl, ahlâk ve vicdan dışı bu onaylamayı yapıyorlar.

Bakın çok net olan ve üzerinde hiç şüphe bulunmayan bir şeyi söylüyorum: Vahiyden bağımsız olan laik akıl ve dolayısıyla laiklik, laik hukuk doğruyu bulamıyor, sapıtıp kalıyor. Yukarıda verdiğim misalle de bunu size hiç şüphesizcesine kanıtlayıp delillendiriyorum. Eğer laiklik iddiası ve dolayısıyla aklın vahiyden bağımsız olarak da doğruyu bulabileceği iddiası doğru olsaydı, insanoğlunun bu yüksek gelişmişlik seviyesindeyken eşcinsel ilişki ve eşcinsel evlilik türü sapıklıklar hem de gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede meşru görülüp onaylanıp yasal statü kazanamazdı.

Ölü doğmuş olan laikliğin ölü olduğunu sadece yukarıdaki misalle kanıtlamıyorum; yukarıda vermiş olduğum misal, laikliğin ölü olduğunu kanıtlayan en kuvvetli misallerden biri olmasına rağmen bu hususta daha pek çok misal gösterilebilir. Daha önceki mesajlarımda değinmiş olduğum faiz, kumar, zina ve içki meselesine burada bir kez daha değinerek laikliğin ölü olduğunu o misallerle de kanıtlayayım.

Faizin, kumarın, zinanın ve içkinin hem insan hem aile hem de toplum için ne kadar zararlı olduğu çok açık ve net olarak bilinmesine rağmen laikliğe göre bunlar yasaklanmıyor. Faiz, kumar, zina ve içki yüzünden milyonlarca insan perişan oldu, milyonlarca aile yıkıldı ve milyonlarca çocuk da ya anasız babasız kaldı veya ana-baba şefkatinden uzak yaşadı ve bu durumdaki insanların sayısı her geçen gün artıyor ve hem bireysel hem de ailevî ve dolayısıyla toplumsal mağduriyetler yaşanmaya devam ediliyor.

İslamiyet'in, İslam hukukunun ne kadar doğru ve laikliğin, laik hukukun ise ne kadar yanlış olduğunu aşağıda yaptığım basit bir simülasyonla sonsuza kadar kesin olarak kanıtlayayım.

Tüm dünya genelinde şöyle iki uygulama yapıldığını varsayalım: Birinci uygulama olarak 1 Ocak 2019 - 31 Aralık 2019 tarihleri arasında laikliğe göre dünya genelinde her yerde faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin serbest bırakılarak yasal kabul edildiği bir uygulamayı varsayalım. İkinci uygulama olarak ise 1 Ocak 2020 - 31 Aralık 2020 tarihleri arasında İslam'a göre dünya genelinde her yerde faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin yasaklandığı bir uygulamayı varsayalım. Ve bu iki uygulamanın sonucunu 2021 yılında değerlendirmeye alalım. Önce laikliğe göre faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin serbest bırakılıp yasal kabul edildiği 1 Ocak 2019 - 31 Aralık 2019 tarihleri arasındaki birinci uygulamanın insanlara, ailelere ve toplumlara; bedenî ve ruhî hastalıklardan insanlara zarar verip yaralayıp öldürmelere, mal ve para kayıplarından evliliklerin sonlanıp yuvaların yıkılmasına ve çocukların ana ya da babalarından veya her ikisinden de ayrı yaşamak zorunda kalmalarına kadar ne kadar büyük zararlar verdiğinin ulaşabildiğimiz tüm delillerini toplayalım. Sonra da 1 Ocak 2020 - 31 Aralık 2020 tarihleri arasındaki ikinci uygulamada İslam'a göre insanların, ailelerin ve toplumların; faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin yasaklanıp bu kötülüklerin tüm zararlarından korunmalarıyla yaşadıkları rahatlığın ulaşabildiğimiz tüm delillerini toplayalım. Ve nihayetinde bu iki uygulamanın sonuçları arasında kıyas yaparak kesin ve net bir değerlendirmede bulunalım. Böylelikle İslam hukukunun ne kadar doğru ve laik hukukun ise ne kadar yanlış olduğunu hiçbir şüpheye yer olmaksızın sonsuza kadar kesin olarak kanıtlayalım.

Yukarıda simule ettiğim iki uygulamanın fiziken gerçekleştirilmesi elbette mümkün değildir. Fakat faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin insanlara, ailelere ve toplumlara ne kadar büyük zararlar verdiği bilimsel verilerle ve ilmî gerçeklerle apaçık ortadadır. Ve faiz, kumar, zina, içki ve eşcinsel ilişkiler türü kötülükler bu tür kötülükleri meşru görerek onaylayan ölü doğmuş ve dolayısıyla ölü olan laikliğin de insanlara, ailelere ve toplumlara yapmış olduğu birer büyük zulmü ve atmış olduğu birer büyük kazığıdır. Laikliğe bu yüzden Şeytan'ın yolu ve laik hukuka da Şeytan'ın hukuku diyorum; çünkü Şeytan'ın insana verebileceği zararların önemli bir bölümü bâtıl akıl olan laik akılla yani laiklikle, laiklik uygulamalarıyla maalesef veriliyor.

Laikliğin ne kadar zararlı olduğuna dair bazı misaller verdim. Bu hususta daha başka misaller de verilebilir. Sistem bozuksa ne yapsan çare olmaz, bozuk sistemi düzeltemezsin! Laiklik de fikriyat olarak işte böyle bozuk bir sistemdir ve ne yapsan düzelmez. Çünkü laikliğin fikriyatı temelde insan aklının vahye ihtiyaç duymadan kendi başına doğruyu, doğru yolu bulabileceği önermesine dayanır ve bu fikriyat, yukarıda bazı misaller vererek kesin olarak kanıtladığım üzere temelden yanlıştır, temelden bozuktur ve temelden çürüktür.

Ölü olan laiklik bittiği gibi millî devletler döneminin de bitmek üzere olduğu kanaatindeyim. Millî devletler 1. Dünya Savaşı sonrasında oluşan statükonun bir dayatmasıydı ve hiç istemiyoruz ama maalesef ki kaçışımız olmayacağı kanaatinde olduğum 3. Dünya Savaşı çıkacak ve 3. Dünya Savaşı'nın sonrasında ise yeni bir statüko oluşacak ve o statükoda millî devletlerin olmayacağı kanaatindeyim. İsa aleyhisselamın nüzûlü ve böylelikle Hristiyanlığın İslamiyet'e inkılap etmesiyle İslam âlemi tek bir devlet altında toplanabilir ve günümüzde var olan mevcut devlet yapılanmaları coğrafya ve şekil değiştirerek İslam devletinin birer federatif bölgesi olabilir. Zaten doğrusu da bu şekildeki bir devlet yapılanmasıdır. İnsanoğluna dayatılmış olan millî devletler ve askerlerle polislerle kapatılmış olan ülke sınırları saçmalığı ortadan kalksın artık. İnsanların hürriyetini kısıtlayan bütün ülke sınırları kaldırılsın. Herkes dünyanın neresine gitmek ve neresinde yaşamak istiyorsa vize ya da pasaport almaya gerek duymadan gitsin, yerleşsin ve yaşasın.

İslam şeriatının Türkiye'de uygulanması meselesine gelirsek bu hususta şunları söyleyebilirim: Öyle bir zamana geldik ve öyle bir zaman yaklaşıyor ki artık 'küçük hikâye'nin vakti geçti. Türkiye laikliğe hiç geçmeseydi ve güzelim ülkemizdeki 'küçük hikâye'miz eskiden olduğu gibi kendi hukukumuz olan İslam hukukuyla devam etseydi ne güzel olurdu. Şimdi artık 'büyük hikâye'nin zamanıdır. 'Büyük hikâye' ise Melhame-i Kübra yani Armageddon'dur. Pek çok insana belki masal gibi gelen Melhame-i Kübra'nın zamanı yaklaştı. Bundan sonrası 'tufan' ve arkası ise 'sütliman' olacak Allahu âlem. Ve nihayetinde İslam'ın ahkâmı yeryüzünün en azından büyük çoğunluğunda ve belki de tamamında hükümferma olacak inşaallah.
Ben eşcinsellik savunucusu değilim, taraftarı hiç değilim. Ancak eşcinsellik 1000+ canlı türünde var. Yunus, Kuğu, Penguen bunların en meşhur olanları.
Penguenlerde bu aşırı derecede var. Eksik bilgi olması nedeniyle burda eşcinsellik savunucusu durumuna düşeceğim nerdeyse. Ben bu tarz ilişkileri kesin olarak red ediyorum ama bunun canlılarda olmadığını söylemek araştırmamaya yatıyor.
Canlılarda düşünme yetkinliği olmadığı nedeniyle bu tür şeyleri doğal karşılarım ama insanoğlunda tasvip etmiyorum.

Bunları çok basit bir araştırma ile de öğrenebilirsiniz. Ama eşcinselliğe yönelimin Laikliğin çöküşü olacağını iddia etmek sadece bir fikirdir. Bunu bir hakikat gibi savunmanız bana hiç mantıklı gelmiyor. Ayrıca insan türünde %1 bile değil diyelim ki olsun böyle bir yönelim var. 5-6 yaşında çocuklara tecevüz var. Sapık düşünceli bir çok kişi var, bu tarz kişiler Şeriat'ın da altında Laikliğinde altında Hristiyanların da altında dinsizlerinde altında var olabilir.
Bunun üzerinde şüphe duyulmayacak bir örnek olmadığını düşünüyorum. Eşcinsellik, Laiklik sonucu oluşmuş bir şey değildir. İngiltere Laik bir devlet değil ancak Eşcinsellik oldukça yaygın. Keza İslam coğrafyasına ne kadar hakimiz? İran'da bunu ifade edemedikleri için yok mu bu tarz insanlar sanıyorsunuz. Yasaklar hiçbirşeyi çözmez.
Daha önceki yazımda dediğim gibi devletin bu konuda gerekli eğitim ve bilinçlendirmeyi yapması lazım. İnsanları zorla bir yere yönlendirmesi doğru değil.

Konu ak61 tarafından (06-06-2018 Saat 14:40 ) değiştirilmiştir..
ak61 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla